Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Türk’lüğün Türkçe’si | Ä°stanbul Türkçe’si


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 03.10.2007 tarihinde hale tarafından, Güzel Türkçe'miz | Türkçe Dilbilgisi bölümünde paylaşılmıştır ve 1528 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Türk’lüğün Türkçe’si | Ä°stanbul Türkçe’si


Ä°stanbul Türkçesi, bugünkü yazı dilimizin, baÅŸka bir ifadeyle edebî dilimizin temelini oluÅŸturan Türkçedir. Nihad Sâmi Banarlı’nın yaptığı ÅŸu tarif, Ä°stanbul Türkçesi hakkında yapılabilecek belki de en güzel tariflerden biridir:

“Ä°stanbul Türkçesi de yalnız Ä°stanbul halkı tarafından deÄŸil, Ä°mparatorluk coÄŸrafyasının her tarafından gelen Türkler ve TürkleÅŸenler tarafından, Türkçe ve TürkçeleÅŸmiÅŸ kelimelerle ve türlü söz ve söyleyiÅŸ incelikleriyle iÅŸlenerek, dil güzelliÄŸi ve dil mûsikîsi bakımından emsâlsiz bir tekâmüle mazhar olmuÅŸ bir lisandır.”

Ziya Gökalp, 1923 yılında yayımladığı Türkçülüğün Esasları adlı meÅŸhur eserindeki “Dilde Türkçülüğün Prensipleri” bölümünde Türkçe ile ilgili görüşlerini 11 madde hâlinde ifade etmiÅŸtir. Bu maddeler arasında Ä°stanbul Türkçesiyle doÄŸrudan ilgili iki husus bulunmaktadır.


Bu iki madde şöyledir:

“Millî dili vücuda getirmek için, Osmanlı dilini -hiç yokmuÅŸ gibi- bir tarafa atarak, halk edebiyatına temel vazifesini gören Türk dilini aynıyle kabul edip, Ä°stanbul halkının ve bilhassa Ä°stanbul hanımlarının konuÅŸtukları gibi yazmak.
Ä°stanbul Türkçesinin fonetiÄŸi , morfolojisi ve leksiÄŸi , yeni Türkçenin temeli olduÄŸundan, baÅŸka Türk lehçelerinden ne kelime, ne sîga , ne edat, ne de terkip kaideleri alınamaz.”

Ziya Gökalp’ın, “Lisan” adlı ÅŸiirinde Türkçe ile ilgili görüşlerini ÅŸiirleÅŸtirdiÄŸini görüyoruz.

Bu şiirin ilk dörtlüğü şu şekildedir:

“Güzel dil Türkçe bize,
BaÅŸka dil gece bize.
İstanbul konuşması
En saf, en ince bize.”

Bugün kullandığımız Türkçenin temelini oluÅŸturan bu görüşlerinden de hareketle Gökalp’ın, Ä°stanbul Türkçesine ne kadar önem verdiÄŸini görebiliriz. Hatta onun bu görüşlerinden Atatürk’ün de etkilendiÄŸini söylemeliyiz. M. Kemal Atatürk, “Dil Ä°nkılâbı”nı yaparken onun dille ilgili görüşlerinden de istifade etmiÅŸtir.

Edebiyatımızın güçlü kalemlerinden ve Yeni Lisan hareketinin öncü isimlerinden biri olan Ömer Seyfeddin’in dil ve Yeni Lisan’la ilgili fikirlerinin temelini Ä°stanbul Türkçesi oluÅŸturur. 11 Nisan 1911’de Genç Kalemler dergisinde yayımladığı Yeni Lisan isimli makalesinden sonra Ömer Seyfeddin, dille ilgili baÅŸka yazılar da kaleme alır. Bu yazılardan birinde o, yazı dili olarak halkın, milletin kullandığı dilin esas alınmasını, Ä°stanbul Türkçesinin de bütün Türklüğün edebî dili hâline getirilmesi gerektiÄŸini ifade ederek Gökalp’la aynı görüşte olduÄŸunu ortaya koymuÅŸtur.


Yusuf Ziya Öksüz‘ün “Türkçenin SadeleÅŸme Tarihi Genç Kalemler ve Yeni Lisan Hareketi” adlı çalışmasındaki bir tespite göre Ömer Seyfeddin, Ä°stanbul Türkçesinin sınırlarını gayet güzel çizmiÅŸtir:

“Ne softaların ve ulemânın konuÅŸduÄŸu gibi çok Arapçalı lisân; ne hâlâ divânlardaki eski edebiyat lisânını kullanarak birçok Arapça, Acemce terkibler yapan muharrirlerin husûsî lehçeleri; ne ihtiyar ve muhafazakâr memurların konuÅŸdukları basmakalıb tâbirli Bâbıâli Lisânı; ne Tanzimat maârifiyle tahsil görmüş kadınların lisânı; ne gayri Türkler (yabancılar)’in konuÅŸdukları lisân, Ä°stanbul Türkçesi deÄŸildir. Ä°stanbul Türkçesi, Ä°stanbul’da yerli Türk hanımlarının konuÅŸduÄŸu tabiî ve sade Türkçedir.”

Ä°stanbul Türkçesinin önemini bilen Ä°smail Gaspıralı, Kırım’da 1883 yılında yayımlamaya baÅŸladığı “Tercüman” gazetesinde Ä°stanbul Türkçesini kullanmıştır. O, bu ÅŸekilde bütün Türklerin birbiriyle rahatça anlaÅŸabileceklerini düşünerek hareket etmiÅŸti. Balkanlardan DoÄŸu Türkistan’a kadar Türklerin yaÅŸadığı geniÅŸ bir coÄŸrafyaya gönderilen bu gazete, Ä°stanbul Türkçesi esas alınarak oluÅŸturulmaya çalışılan ortak Türkçe ülküsüne yönelik gayretlerin mahsulüdür.

Bir zamanlar Ä°stanbul Türkçesinin nefis örnekleriyle kaleme alınan eserler, Gaspıralı’nın Tercüman gazetesi gibi Türk coÄŸrafyasının deÄŸiÅŸik bölgelerinde de okuyucu buluyordu. Burada konumuzla ilgili olarak emekli bir kurmay albay olan Rahmi Apak’ın anlattığı bir hatırayı vermek istiyoruz. Rahmi Apak, Balkan SavaÅŸları, Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadelede deÄŸiÅŸik cephelerde ordumuza hizmet etmiÅŸ bir komutandır. Onun “YetmiÅŸlik Bir Subayın Hatıraları” isimli kitabında naklettiÄŸi ÅŸu hatıra Ä°stanbul Türkçesinin Türk coÄŸrafyasındaki yerini ifade etmesi bakımından son derece ilgi çekicidir:

“Bir gün Bakû parkında, Ferit Bey’le birlikte geziyorduk. Önümüzde beÅŸ altı kız yan yana yürüyor. Dikkat ettim, tam Ä°stanbullu gibi konuÅŸuyorlar. Hayret ettim: ‘Bu Ä°stanbullu kızlar burada ne arıyorlar?’diye sordum. Ferit Bey cevap olarak ‘Buradaki yerli Azeri Türk gençliÄŸi arasında Ä°stanbul ÅŸivesi ile konuÅŸmak bir iftihar niÅŸanesidir. Bu gençlerin içinde, ReÅŸat Nuri’nin ÇalıkuÅŸu romanını okumayan yoktur. Elden ele dolaÅŸan, okunamayacak derecede eskimiÅŸ ve yıpranmış olan bu romanın bir geceliÄŸine beÅŸ lira (ÅŸimdiki para ile 60 lira) veriyorlar.’ dedi.”

O dönemde Moskova BüyükelçiliÄŸi’nde ataÅŸemiliter olarak görev yapan Rahmi Apak’ın 1923 yılında yaÅŸadığı bu olay, 1922’de neÅŸredilen ÇalıkuÅŸu romanının kısa sürede diÄŸer Türk coÄŸrafyalarına ulaÅŸtırıldığını göstermektedir.

Türkiye dışında yaÅŸayan Türklerin, Türkiye Türkçesiyle kaleme alınmış eserleri okuma hasreti çektiklerini ve Türkiye’nin kendilerine kitap göndermesi beklentisi içinde olduklarını Oktay SinanoÄŸlu’nun anlattığı bir anekdottan öğreniyoruz. 1969 yılında akademik bir amaçla Moskova üzerinden Litvanya’ya giden SinanoÄŸlu, Baltık Denizi’nin kıyısında Tırakay adında bir Türk köyü* olduÄŸunu öğrenir ve orayı ziyaret eder. Köyün en kıdemlisi olan yaÅŸlı bir Türk’ün SinanoÄŸlu’na söylediÄŸi “Atatürk zamanında Türkiye’den birileri gelirdi, bize Türkçe dergiler falan getirirlerdi, Atatürk’ten sonra ses kesildi, ne oldu size?” sözü bu beklentiyi hazin bir ÅŸekilde doÄŸrulamaktadır.

Günümüz ÅŸair, yazar ve gazetecilerinden YaÄŸmur Atsız, Ömrümün Ä°lk 65 Yılı adlı hatıratında bilhassa Ä°stanbul Türkçesinin geniÅŸ Türk coÄŸrafyasında milyonlarca Türk’ün ana dili hâline gelmesi gerektiÄŸini ÅŸu ÅŸekilde ifade eder: “… Adını ne koyarsanız koyun, ben burada Türkçe’nin yeniden son derece geniÅŸ bir coÄŸrafyada ferman-fermâ; Ä°ngilizce, Ä°spanyolca, Arabca gibi bir dil olması fırsatını görüyordum. Hep ÅŸu misâli veririm: Bugün Yeni Zelanda’nın yâhut Kolombiya’nın en ücrâ taÅŸra kasabalarından birinde adı-sanı bilinmez bir adam veyâ kadın oturup iyi, ama sâhiden iyi bir roman yazsa bu metin birkaç ay içinde yüzbinlerce nüsha basılır. Zîrâ dünyâda ufak-tefek lehçe farklarıyla Ä°ngilizce yâhut Ä°spanyolca konuÅŸan yüz milyonlarca insan vardır . (…)

Benim amacım, iÅŸte Türkçe’yi de ‘kendiliÄŸinden ve nisbeten kısa sürede’ en az 200 milyon kiÅŸinin ‘anadili’ hâline getirmekdi. Ama ‘Ä°stanbul Türkçesi’ni!!!”

Ä°stanbul Türkçesinin, milletimiz açısından önemini ifade eden ve sadece bir kısmını yukarıya aldığımız görüş ve düşüncelerden baÅŸka, Ä°stanbul Türkçesinin güzelliÄŸinden bahseden ÅŸiirler de kaleme alınmıştır. Bu ÅŸiirlerden biri, Asaf Hâlet Çelebi’ye aittir. Asaf Hâlet, aÅŸağıya aldığımız ÅŸiirinde Ä°stanbul Türkçesinin kendi hayatındaki, dolayısıyla bizim hayatımızdaki yerini ve deÄŸerini çok veciz bir ÅŸekilde anlatmıştır:

Ä°stanbul’umun Dili
annemin dili
babamın dili
Ä°stanbulumun dili
Ä°stanbullumun dili
Ä°stanbulumun efendisi
hanımefendisi
sokaklarımın bekçisi
yoğurtçusu, balıkçısı

can dilimi konuşanım
canım benim
ninnilerimi bu dil söyledi
masallarımı bu dil
bu dille duydum türkülerimi
bu dille okudum ÅŸairlerimi
“zâlim beni söyletme derunumda neler var”.

Asaf Hâlet’in yanı sıra Necip Fazıl Kısakürek de Ä°stanbul’u ÅŸiirleÅŸtirdiÄŸi ve âdeta hülasa ettiÄŸi “Canım Ä°stanbul” isimli ÅŸiirinde,

Gecesi sümbül kokan,
Türkçesi bülbül kokan,
Ä°stanbul,
Ä°stanbul…
diyerek İstanbul Türkçesini bülbül sesine benzetmiş; ondaki ahengi ve ses güzelliğini vurgulamıştır.

Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun yaklaşık beÅŸ asır boyunca dil, kültür ve sanat merkezliÄŸini yapan Ä°stanbul, bugün de ülkemizin en önemli kültür merkezi olma özelliÄŸini korumaktadır. Böylesine önemli bir kültür ve medeniyet merkezi olan Ä°stanbul’da konuÅŸulan Türkçe, elbette bu özelliklerine baÄŸlı olarak her yönden geliÅŸmiÅŸ; diÄŸer Türk ağızlarından farklı bir mevkiye yükselmiÅŸtir. Onun bu vasıflarını bilen, duyan ve hisseden pek çok kiÅŸi, Ä°stanbul Türkçesinin sadece belli bir coÄŸrafyanın deÄŸil, bütün Türk coÄŸrafyasının müşterek iletiÅŸim dili olması gerektiÄŸini dile getirmiÅŸtir.

Hem Türkiye Türklüğü hem de bütün Türk dünyası için önemini belirtmeye çalıştığımız İstanbul Türkçesine bugün gereken titizliği acaba gösterebiliyor muyuz? Bu soruya müspet bir cevap vermek mümkün değildir. Maalesef gazetelerimizin, televizyonlarımızın ve radyolarımızın İstanbul Türkçesini kullanırken pek de dikkatli davranmadıklarına hemen her gün şahit olabiliriz. Benzer durumu öğrencilerimizin yazılı ve sözlü anlatımlarında da görmek mümkündür. Yazı dilimizin esasını teşkil eden İstanbul Türkçesinin kullanımı konusunda, basın yayın kuruluşlarında çalışanların, öğretmen ve öğrencilerimizin, kısacası milletimizin her ferdinin daha şuurlu ve dikkatli olması gerektiğini buradan tekrar hatırlatmak istiyoruz.

* Oktay SinanoÄŸlu‘nun verdiÄŸi bilgiye göre 15. yüzyılda Litvanya kralı Litutas, kendisine muhafız alayı yapmak için ta Kırım’dan ülkesine getirdiÄŸi Kırım Tatar Türklerine, hizmetlerinin karşılığı olarak iki tımar verir. Bunlardan biri bizim bahsettiÄŸimiz Tırakay, öteki de Kırk Tatarlar köyüdür.

KAYNAKLAR

APAK, Rahmi. Yetmişlik Bir Subayın Hatıraları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1988, s. 272.
ATSIZ, Yağmur. Ömrümün İlk 65 Yılı, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 2005, s. 163.
BANARLI, Nihad Sâmi. Resimli Türk Edebiyâtı Târihi, İkinci Cilt, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul, 1997, s.758 ve 1112-1118.
ÇAYKARA, Emine. Türk AynÅŸtaynı “Oktay SinanoÄŸlu Kitabı”, Türkiye Ä°ÅŸ Bankası Kültür Yayınları, Dördüncü Basım, Ä°stanbul, 2002, s. 185-189.
ÇELEBİ, Asaf Hâlet, Bütün Şiirleri, (hzl.: Selahattin Özpalabıyıklar), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2006, s. 83.
GÖKALP, Ziya. Türkçülüğün Esasları, (hzl.: Mehmet Kaplan), Millî Eğitim Basımevi, İstanbul, 1970, s. 138-139.
KISAKÜREK, Necip Fazıl. Şiirlerim, Fatih Yayınları, İstanbul, 1969, s. 59-61.
ÖKSÜZ, Yusuf Ziya. Türkçenin Sadeleşme Tarihi Genç Kalemler ve Yeni Lisan Hareketi, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1995, s. 143.

Veli SavaÅŸ YELOK
S. Kürşat DOLUNAY

(Visited 11 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 03.10.2007 tarihinde hale tarafından, Güzel Türkçe'miz | Türkçe Dilbilgisi bölümünde paylaşılmıştır ve 1528 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Türk\'lüğün Türkçe\'si | İstanbul Türkçe\'si orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleKültürümüz de Laleler - Lale Hakkında Bilgiler ve Türleri Sonraki MakaleTürkler'de Ev Kültürü | Anadolu'da Ev Ve Ä°nsan - Batı Anadolu Evleri

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz