Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Türk Kültüründe Çeyiz Sandığı


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 01.03.2009 tarihinde Esesli tarafından, Türk Kültürü ve Geleneklerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 972 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Türk Kültüründe Çeyiz Sandığı


Ağlama gelin ağlama Kaynın getirir çeyizi

Çeyiz, bazı yörelerde çehiz, en bilindik anlamı ile gelinin babanın evinden götürdüğü elbise, kap-kacak, örtü vs… eşya için kullanılmaktadır.

Değişen hayat şartlarına rağmen, kökü Selçuklu ve Osmanlı döneminde olan çeyiz adeti bugün de devam etmektedir. Yöreden yöreye çeyiz envanteri büyük değişiklik gösterse de genelde çeyiz şu eşyalardan oluşur:


Çeyiz sandığı
El işlemeleri- Nakış, dantel…
Mutfak eşyası- Geçmişte bakır kaplar
başroldeyken şimdi çelik ve teflon tencere
Değerli kumaşlar
Yorgan-yatak

Geçmişte de günümüzde de kız evladına verilen çeyiz, ailenin ekonomik durumunun bir göstergesi olduğu için aile anlayış ve görgüsüne göre çeyizi yapardı. Altında bir güç ve ekonomi faktörü de olduğu için zaman zaman aşırılığa kaçma, ihtiyaç fazlası eşya alma gibi durumlarda görülmektedir.

Anadolu’nun birçok yöresinde ve büyükşehirlerde çeyiz bir seyirlik malzemesidir. “Çeyiz serme veya çeyiz yazma” denilen bu adet vesilesiyle kız ailesinin ekonomik durumu, kızına verdikleri kıymet de sergilenir.

O kadar ki, Osmanlı saray düğünlerinde çeyiz alayları kurulur, halk sokaklarda bu muhteşem çeyizi seyrederdi. 1675’te IV. Mehmet, kızı Hatice Sultan’a verdiği çeyize o sıralar Edirne’de olan seyyahlar hayran olmuşlardır. Tabii ki sultan kızlarının elmas ve incilerle süslenmiş yatak örtüleri, porselen takımları, incili altınlı takunyaları, nalınları vs. devletin gücünün bir göstergesi aracıydı. Yani çeyiz dün de bugünde “gösteriş” vesilesi olmuştur.

Çeyizi sadece bu cihetten bakarak değerlendiren özellikle geleneği inkar çizgisinde bir hayat kurgulayan modern islamcı anlayış, çeyiz serme adetinin, -yapamayanlar ve ekonomik durumu dar olanlar bakımından gıpta edilecek bir durum olması- gerekçesiyle değiştirilmesi, terk edilmesi gereken bir adet olduğuyla ilgili kanaatlerini topluma yerleştirme çabasındadırlar. Bu görüş ilk gençlik yıllarımda beni de tesiri altına alsa da bugün bu yaklaşımlara itibar etmiyorum. Üniversite yıllarımda annem, eline para geçtikçe bana çeşitli çeyiz malzemeleri yaptırır veya kendisi yapardı. Her İstanbul dışı seyahatimizde çeyizime koyulmak üzere birkaç parça eşya alınırdı. O dönemde ben çeyizlerimle hiç ilgilenmez anneme “boşuna masraf yaptığını o paralarla kendime kitap ya da kıyafet almamın daha iyi olacağını” söylerdim. Annem de benim çeyizlerle alakadar olmamamı hiç umursamaz, bildiğini okurdu. Çeyizlerimin tamamını ilk kez, düğünümden iki üç gün önce eve serildiğinde yani çeyiz serme adeti icrasında arkadaşlarımla bir yabancı gibi gezerken gördüm. Evlendikten sonra da çeyizlerimin büyük kısmını kullanmayı reddettim. Dantellerin ihtiyaç duyduğu bakımı, her zaman annem yaptı. Daha fazla uğraşamayacağı için de çeyizlerimi sonunda benim tasarrufuma bıraktı. Bir süre inceledikten sonra çeyizlerimi itinayla toparladım, derledim ve kızlarıma bırakmak üzere kaldırdım. Şimdilerde kızlarıma uygun çeyiz sandığı arayışı içindeyim! Maraş işi çeyiz sandığı mı Safranbolu ustalarının elinden çıkmış bir sandık mı alayım kararımı veremedim. Gerçi epey vaktim var gibi ama( Biri 8, diğeri 3 yaşında)…!!! Maraş demişken, Osmanlı sarayına kadife yatak örtüsü geleneği Maraş’tan saraya gelin olan Dulkadiroğlu Beyi’nin kızı aracılığıyla gitmiş. Size Maraş işi örtüler hiç pahalı gelmesin gerçekten saray kalitesinde. Yapanı bulursanız kaçırmayın derim.

Diğer yandan çeyizlerin hak ettiği özeni gösterecek bir vaktim olsaydı kesinlikle hepsini kullanırdım. Kızlarım da belki benim gibi kullanamayacak ya da hayatın değişen şartlarında çeyizler modern biçimde stilize edilip kızlarımın evlerini süsleyecek. Çeyize karşı olan diğer bir anlayışta batı yaşam felefesindeki “birşey o an için işine yaramıyorsa lüzumsuzdur” anlayışıdır. Kullanılmamasını, çeyiz adetinin terkedilmesi için bir gerekçe gibi görmüyorum. Çeyizi bugün, günlük hayata yönelik fonksiyonel olarak kabul etmesek bile kültür aktarımında fonksiyonel olduğu gerçeğini gözden kaçırmayalım. Bu yazıyı yazma nedenim büyük oranda çeyizin hızla yozlaşan kültürümüzü orjinalliği ile muhafaza etmek yolunda bir adet olduğunu düşünmemdir. Örneğin anneannemin annesi 1930’larda bir köylü kadını olarak anneanneme çeyizinde yün eğirmesi için çıkrık vermiş. Bu çıkrık, çeyiz olduktan tam 60 yıl sonra bana verildi ben de İstanbul Üniversitesi’nde kurulması beklenen Halk Edebiyatı müzesine hediye ettim.


***

Çeyiz, araştırmacılara göre önemli bir folklor malzemesidir. Bir kültür hazinesi, bir birikimin somut yansımasıdır. Folklor ve halk edebiyatı ürünleri modern sanatta yeniden yorumlanıyor. Yaşar Kemal’den Murathan Mungan’a, Mustafa Erdoğan’ın Dans Topluluğundan bazı televizyon dizilerine kadar ortaya çıkan ürünler rağbette görüyor. Halk kültürünün önemli bir unsuru çeyiz malzemelerinin de bu şekilde değerlendirilmesi gerekir. Bazı kısıtlı imkanlarla çeyiz kültürünü yaşatmaya çalışan, çeyizi tanıtmaya ve ticarete dönüştüren girişimciler, el sanatları meslek okulları var tabiî ki ancak çeyizin iki önemli sahibi halk ve idari sorumlular bu servetimizin önemini kavrayamamış gibi duruyorlar.

Çeyiz kültürü medeniyet birikiminin en önemli dışa vurumlarındandır. Kastamonu Etnografya Müzesi’nde gördüğüm ejderha işlemeli nakışı, binlerce yıllık kültür birikiminin dışında bir şeyle açıklamamız mümkün değil. Kastamonu’da en son ejderha ne zaman görülmüştür de son yüzyılda genç kızlar ejderhayı sehpa örtülerine işlemişlerdir.

Urfa’da Çulha tezgahlarında dokunan ipliklerle yapılan neçek örtüleri, kızların elinden nasıl ilginç stilize modellerle karşımıza çıkıyor. Boncuklu, pullu yazmalar, hamam örtüleri, ipekten yapılmış para keseleri, efsanevi yaratık Şahmeran işlenmiş kilimler, cibinlikler vs…

Hepsinin ilmeğinde, motifinde, ruhunda biz varız. Bugün pek de bilmediğimiz eskiler, kaybetmek üzere olduğumuz Anadolu ruhu var. Müzelik niyetiyle bile olsa çeyizlerimize sahip çıkalım.

***

Son iki not, geçmiş çeyiz kültürünü görmek için padişah kızlarının çeyizlerinin sergilendiği Topkapı sarayını ziyaret edin. Günümüzde hala titizlikle yaşatılan çeyiz geleneğinin izini sürmek içinse

Biz Geline Gelmiş İdük, Erzincan yöresinden bir çeyiz türküsü.

Dağdan indirdim cevizi
Hani gelinin çeyizi
Ağlama gelin ağlama
Kaynın getirir çeyizi

Verin gelini gelini
Evin gülünü gülünü

Alıntı

(Visited 6 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 01.03.2009 tarihinde Esesli tarafından, Türk Kültürü ve Geleneklerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 972 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Türk Kültüründe Çeyiz Sandığı orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki Makale17.Yüzyıl Türk Edebiyatı Genel Özellikleri ve Sanatçıları.. Sonraki MakaleAşk | Elif Şafak

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz