Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

17.Yüzyıl Türk Edebiyatı Genel Özellikleri ve Sanatçıları..


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 02.07.2008 tarihinde Sema tarafından, Türk Edebiyatı ve Edebi KiÅŸilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 972 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


17. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATI GENEL ÖZELLİKLERİ VE SANATÇILARI

Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun gerileme sürecine girdiÄŸi, siyasi ve sosyal bakımdan türlü sorunların yaÅŸandığı 17. yüzyıl bilim, sanat ve edebiyatta çok verimli bir dönemdir. Edebiyatımız da bu yüzyılda hem nazım, hem de nesirde olgunlaÅŸma dönemine girmiÅŸtir.


Kaside üstadı Nef’î birçok kaside ÅŸairini gölgede bırakmıştır. Gazelde ise Åžeyhülislam Yahya, Neşâti, Nâili, Nâbi gibi üstatlar yetiÅŸmiÅŸtir. Düz yazı alanında ise Evliya Çelebi, Naima, Kâtip Çelebi, Peçevi, Koçi Bey, Nergisî, Veysî gibi ünlü yazarlar vardır. Divan edebiyatında görülen hikemî tarz, Nâbî’nin öncülüğünde bu yüzyılda baÅŸlamıştır. Yine bu yüzyılda Sebk-i Hindî (Hint üslubu) denilen yeni bir anlatım tarzı geliÅŸtirilir.

SEBK-Ä° HÄ°NDÃŽ

Edebiyatta (özellikle divan edebiyatında) Hint tarzı, Hint üslubu demektir. Türk edebiyatında bir edebi akım olarak ortaya çıkmıştır. Hindis-tan’da, Babürlü Hint-Türk hükümdarlarının saraylarında Farsça yazan ozanlarca geliÅŸti-rilmiÅŸtir. Edebiyatımızda XVII.yüzyıldan baÅŸla-mak üzere etkisini göstermeye baÅŸlamış kimi ÅŸairlerimizde bütün özellikleri görülürken kimi ÅŸairlerimizi kısmen etkilemiÅŸtir. Sebk-i Hindi’nin edebiyatımıza ses, kafiye ve yeni kelime bulma yönünden etkileri olmuÅŸtur.


XVII. yüzyıl divan sanatçılarından Nef’i, Naili, NeÅŸati; XVIII. yüzyıl ÅŸairlerinden de Åžeyh Gâlib gibi sanatçılar, bütünüyle bu akım içinde yer almamakla birlikte Sebk-i Hindî’den etkilen-miÅŸlerdir. Böylece, Sebk-i Hindi’nin “bilmeceyi andıran karmaşık manzum ve anlatımlar, hayal oyunları, güçlükle anlaşılır, beklen-medik ve alışılmamış benzetmeler, sentetik bir ÅŸiir dili” olarak sıralanabilecek özellikleri, divan ÅŸiirinin kalıplarını kırmak yerine bu kalıp-larla oynamak ustalığına yol açmıştır. Åžiirde bil-gece tutumun, atasözlerini kullanmanın, özdeyiÅŸ niteliÄŸi taşıyan dizeler düzmenin yaygınlaÅŸması da bunun sonucudur. Sebk-i Hindî etkisindeki ÅŸairler günlük yaÅŸamdan uzaklaÅŸmışlardır. Açık ve düz olan anlatım yerine kapalı, mecazlı, güç anlaşılır bir ÅŸiir söylemiÅŸlerdir. Dilleri diÄŸer ÅŸairlere göre daha ağırdır. 3’lü, 4’lü tamlamalara yer vererek anlaşılmaz olmayı amaçlamışlardır. Önceden kullanılan mazmunlar bu akımdan etkilenenler tarafından reddedilmiÅŸ, iÅŸitilmemiÅŸ yeni hayallere dayalı mecazlar kullanılmıştır.

Dönemin özellikleri

Divan edebiyatımız, Ä°ran etkisinden kurtularak kendi benliÄŸine kavuÅŸma yolunda büyük ge-liÅŸme göstermiÅŸtir.Divan edebiyatımız, oldukça sade, kolay ve güzel bir ÅŸiir diline kavuÅŸmuÅŸtur. Özellikle kaside ve gazel türlerinde parlak bir dönem yaÅŸanmıştır. Bu yüzyıl düz yazı alanında da önemli verimlerin ortaya konduÄŸu bir dönem olmuÅŸtur. Bu yüzyılda âşık edebiyatı da büyük geliÅŸme göstermiÅŸtir. BaÅŸta KaracaoÄŸlan, Kayıkçı Kul Mustafa, Âşık Ömer, Gevheri gibi büyük saz ÅŸairleri bu dönemde yetiÅŸmiÅŸtir. Âşık tarzı Türk ÅŸiiri, bu yüzyılda yetiÅŸen KaracaoÄŸlan’la altın çağını yaÅŸamıştır. Gevherî, Âşık Ömer’in ÅŸiirlerinde ise divan edebiyatının etkileri belirgin bir biçimde görülmeye baÅŸlamıştır. Halk hikâ-yelerinin en güzellerinden biri olan Kerem ile Aslı da bu yüzyılın anonim ürünlerindendir.

NEF’ÃŽ

Asıl adı Ömer olan Nef’î Erzurumludur. Ä°yi bir öğrenim görmüştür. Nef’î, padiÅŸahlara ve dö-neminin devlet büyüklerine yazdığı kasideler-le, ayrıca hicivleriyle tanınmıştır. Nef’î, divan edebiyatının en önemli kaside ÅŸairidir. Kasidelerin nesib bölümlerinde ken-dine özgü tasvirleri ve hayal gücünün zen-ginliÄŸi ile baÅŸarısını ortaya koymuÅŸtur. Åžiirle-rinde sözün güçlü olmasına özen göstermiÅŸtir. Åžiirlerinde ses öğesi çok önemlidir.Åžiirlerinden kılıç ÅŸakırtılarının sesini duymak veya bahar manzaralarının kokusunu hissetmek mümkün-dür. Åžiirlerinde dil oldukça ağır, ama akıcıdır. Åžiirlerinde iç ahenge dikkat eden ÅŸair, tanta-nalı, mûsıkîli, ihtiÅŸamlı bir ÅŸiir dili oluÅŸmuÅŸtur. Nef’î övgülerinde ve yergilerinde ölçüsüzdür; “mübalaÄŸa” onun sanatını açıklamada anah-tar sözcüktür.Övdüklerini idealize ederek gök-lere çıkarır, yerdiklerini yerin dibine geçirir. Daha önce övdüğü birini, belli bir süre sonra hiç çekinmeden hicveder. Kendisinden birazcık zarar gördüğü herkesi hicvetmiÅŸtir. Babasın-dan sadrazama kadar herkesi hicvetmiÅŸtir. Babasını, “Peder deÄŸil, başıma belâ-yı siyahtır bu.” sözleriyle hicveder. Sivri dilinin cezasını canıyla ödemiÅŸtir. Kaside ÅŸairi olarak tanınan Nef’î’nin gazelleri de baÅŸarılıdır.Türkçe ve Farsça divanı vardır. Hiciv türündeki ÅŸiir-lerini Siham-ı Kaza adlı bir kitapta toplamıştır. Mesnevisi yoktur.

NÂBÎ

Ä°yi bir öğrenim gören ÅŸair Ä°stanbul’da, Halep’te çeÅŸitli görevlerde bulunmuÅŸtur. Åžiirlerinde düşünce ön plandadır. Toplum yaÅŸamında aksayan yönleri eleÅŸtirmiÅŸ; din ve töreyle ilgili öğütler içeren didaktik ÅŸiirler yazmıştır. Åžiirlerinde hikmetli sözlere yer vermiÅŸtir.


Toplumcu bir ÅŸair olan Nâbî, güzellikten çok iyi ve doÄŸrunun peÅŸindedir. Åžiirlerinde rindâne, âşıkâne duygular, ÅŸarap ve sevgili heyecanları deÄŸil, düşünce esastır. Bu yüzden ÅŸiirlerinde lirizm bakımından kuruluk ve durgun-luk vardır.Kendinden sonraki ÅŸairler üzerinde önemli bir tesiri olmuÅŸ, böylece edebiyatımızda “Nâbi Ekolü” diyebileceÄŸimiz bir edebiyat çığırı meydana gelmiÅŸtir.

Åžairin divanından baÅŸka “Hayriyye” ve “Hayrabad” adlı mesnevileri, mektuplarından oluÅŸan “Tuhfetü’l-Harameyn” ve “MünÅŸeat” adlı kitapları vardır.

Hayriye, oğluna dair yazılmış bir ahlak ve öğüt kitabıdır.

Hayrâbad, eserin asıl yazarı Ä°ranlı F. Attar’dır. Bir aÅŸk ve macera öyküsüdür.

NÂİLÎ
(17. yüzyıl):Gazelde başarılıdır. Şiirlerinde anlam derinliğine önem vermiştir.Sebk-i Hindi temsilcisidir. Divanı vardır.

NEÅžATÄ°
(17.yüzyıl):Edirneli ve Mevlevi’dir. Divanı vardır.

ÅžEYHÃœLÄ°SLAM YAHYA
(17. yüzyıl)

4.Murat’ın Revan ve BaÄŸdat seferlerine katıldı.Baki’nin ölümünden sonra gazelde üstat sayılmıştır.Dili temiz, hayalleri incedir, lirizmde derindir. Divanı vardır.

NEV’ÃŽ ZÂDE ATÂYÄ°
(17. yüzyıl) Mesnevileri ile tanınır.

FEHÃŽM-Ä° KADÃŽM
(17. yüzyıl)

KARACAOĞLAN (17. yüzyıl)

DoÄŸum ve ölüm tarihleri kesin deÄŸildir. Hatta 16. yüzyılda yaÅŸamış olduÄŸunu öne süren araÅŸtırmacılar da vardır. Aşık tarzının önde gelen isimlerindendir. Çukurova ve Toroslar bölgesinde, Varsak Türkmenleri arasında yetiÅŸtiÄŸi söylenir. Anadolu’yu Balkanları, Kafkasya’nın bir bölümünü, Suriye’yi dolaÅŸtığı ÅŸiirlerinden anlaşılmaktadır. Dindışı aÅŸkı, gurbet, güzellik, ölüm gibi temaları iÅŸlediÄŸi koÅŸma, semai, varsağı biçimli ÅŸiirleri halk arasında yayılmış olup günümüzde de çalınıp söylenmektedir. Sade, canlı, özlü bir Türkçesi, coÅŸkulu ve duygulu (lirik) bir üslubu vardır.

GEVHERİ (17. yüzyıl)

DoÄŸum ve ölüm tarihleri, hayatı hakkında esaslı bir bilgi yoktur. Kırımlı olduÄŸu, 1730’lu yıllara kadar yaÅŸadığı söylenmektedir. Bir ara Rumeli sınır boylarında bulunduÄŸu, Ä°stanbul’a gelerek bir padiÅŸahın divan katipliÄŸini yaptığı bilinmektedir. Aşık Ömer gibi, medrese tahsilinden geçtiÄŸi, Divan tarzında ÅŸiirler de yazdığı bilinmekle birlikte, asıl ününü koÅŸma, semai, varsağı, türkü biçimli ÅŸiirleriyle yapmıştır. Halk ÅŸiir zevkine uygun, akıcı bir dili vardır. Yabancı sözcük ve tamlamaları oldukça az kullanır.

ÂŞIK ÖMER (17. yüzyıl)

Konya-Karaman yöresine doÄŸup yetiÅŸmiÅŸ bir ordu ozanıdır. Birçok sefere katılmış, sınır boylarında bulunmuÅŸ Ä°stanbul’da da uzun süre kalmış, 1707’de (Ä°stanbul’da) ölmüştür.Aşık tarzının en ünlü ve usta ozanlarındandır. Gerçek ününü koÅŸma, semai ve varsağı biçimli ÅŸiirleri ile yapmıştır. Aruz ölçüsüyle kaside ve gazeller de denemiÅŸtir. DoÄŸal ve coÅŸkun bir dili vardır. Dilindeki yabancı sözcük sayısı KaracaoÄŸlan’a göre daha fazladır

KAYIKÇI KUL MUSTAFA (17. yüzyıl)

Deniz seferlerine de katılmış bir yeniçeri ozanıdır. KoÅŸma ve semai biçimli bazı ÅŸiirleri ile “BaÄŸdat Seferi” ile ilgili bir destanı günümüze kadar gelmiÅŸtir.

ESRAR DEDE (17. yüzyıl)

NİYAZİ MISRÎ (17. Yüzyıl)

Aruz ve hece ölçüsü ile yazdığı ÅŸiirlerini Divân-ı Ä°lâhiyat isimli eserinde toplamıştır. Tasavvuf konulu eserlerinin yanında tefsir kitapları da kaleme almıştır. Yunus Emre’ye hayranlık duyan ÅŸair, Yunus tarzı tasavvuf ÅŸiirinin bu yüzyıldaki en önemli temsilcisidir.

AZİZ MAHMUD HÜDAYÎ (17. yüzyıl)

EVLİYA ÇELEBİ (17. yüzyıl)

Evliya Çelebi yalnız 17.yüzyılın deÄŸil Türk edebiyatının en önemli Seyahat yazarıdır. 10 ciltlik “Seyahatnâme” adlı eserinde Osmanlı imparatorluÄŸu içindeki bütün yerleri, ayrıca Almanya, Avusturya, Rusya, Kafkasya ve Ä°ran’ı anlatmıştır.

Evliya çelebi, gezip gördüğü bütün ülkeleri, köy köy, kasaba kasaba anlatmıştır. Her ülkenin nesi meşhur, ne gibi adetleri var, nasıl giyinirler geçim ve yerleşme durumları nasıldır; kale, çeşme, çarşı, pazar ve mimari eserlerinin yeri ve sayısı, tasviri sevimli, hoş bir üslupla anlatmıştır. Tarihi ve coğrafi bilgiler vermesi, toplumsal yaşamı yansıtması yönüyle Seyahat-nâme önemli bir eserdir.

Evliya çelebi’nin dili sadedir. Tasvirleri canlı, benzetmeleri orijinaldir. Mizah ve mübalaÄŸaya düşkündür. Son derece samimidir.

Kısaca; tarih, coğrafya, etnografya, folklor, dil sosyoloji ve hukuk açısından çok kıymetli ve orijinal malzemeyi içeren, meraklı, eğlenceli, sürükleyici, çok hoş bir eserdir Seyahatnâme.

KÂTİP ÇELEBİ (17. yüzyıl)

Birçok dili bilen değişik alanlarda eserleri olan bir bilgin ve fikir adamıdır. Yaşamını kitaplarla ve bilime adamıştır.

Batılıların “Hacı Kalfa” olarak tanıdıkları bilim adamıdır. Eserleri sade ve orta nesrin özel-liklerini gösterir.Medreselerin gerilik ve taassu-buna karşı ilk ÅŸuurlu tepkiyi göstermiÅŸ olan adamdır. Bir milletin yükselmesi ve ayakta durabilmesi için bilimin rehberliÄŸine kesinlikle inanmıştı.

Arapça yazdığı “KeÅŸfü’z Zünûn” birçok bilim dalı ile ilgili 1450 kitabı tanıtır. Bu eser Batı dillerine de çevrilmiÅŸtir.

“Cihan-nüma” adlı eseri dünya ve Osmanlı ülkeleri coÄŸrafyası kitabıdır.

“Fezleke” ve “Takvimü’t-Tevarih” tarih alanındaki eserleridir.

Denizcilikle ilgili olarak yazdığı “Tuhfetü’l-Kibar Fi-Esfâr-il-Bihar” büyük deniz savaÅŸlarını anlattığı kitabıdır.

“Mîzânü’l-Hak” tarih felsefesi üzerine bir eserdir. Dini ve sosyal meseleleri müspet bir görüşle inceler.


NÂİMÂ (17. yüzyıl)

Tarihçi Nâimâ’nın “Nâimâ Tarihi” olarak bilinen altı ciltlik eseri, hem tarih, hem de edebiyat açısından önemli bir kaynaktır. Yazar, 1591-1636 yılları arasındaki olayları tarafsız bir biçimde anlatır. Devletin aksayan yönlerini eleÅŸtirir, oldukça baÅŸarılı tasvirleri vardır.


PEÇEVÎ İBRAHİM (17. yüzyıl)

Ä°brahim Peçevî’nin “Peçevi Tarihi”adlı eserinde Kanuni ve IV.Murat devrinin olayları sade bir dille anlatır. Yazar canlı ve doÄŸal bir üslupla olayları objektif biçimde anlatır.

NERGİSÎ (17. yüzyıl)

Süslü nesrin örneklerini vermiştir.

VEYSÎ (17. yüzyıl)

Süslü nesrin örneklerini vermiştir.

KEREM İLE ASLI HİKÂYESİ

Kerem ile Aslı, halk hikâyelerimizin en tanınanlarındandır. Hem halkın zevkini yansıtması hem de dilimizi zengin biçimde yaşatması bakımından önemlidir. Birçok halk hikâyesi gibi manzum ve mensur bölümlerden meydana gelmiştir. Mensur bölümler anlatılırken manzum bölümleri, âşıklar tarafından sazla söylenir. Diyaloglar daha çok nazım şeklindedir. Kerem ile Aslı hikayesinde güzel ve akıcı bir dil kullanılmıştır.

(Visited 5 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 02.07.2008 tarihinde Sema tarafından, Türk Edebiyatı ve Edebi KiÅŸilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 972 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

17.Yüzyıl Türk Edebiyatı Genel Özellikleri ve Sanatçıları.. orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleTürklerin Ana Yurdu | Türklerin Yayılma Sebepleri Sonraki MakaleTürk Kültüründe Çeyiz Sandığı

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz