Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Çarık Çizmeyi YenmiÅŸti | Ä°stiklal Savaşı Gazisi Kestel Onbaşı’nın Hatıraları – Kestel Hüseyin


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 02.01.2009 tarihinde Hale tarafından, Vatan Sevgisi | Åžehitlerimize Özel Bölüm bölümünde paylaşılmıştır ve 881 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Çarık Çizmeyi Yenmişti

Tevellüdüm (doÄŸum tarihim) bin üç yüz iki (1886). Üç ferman gördüm, üç padiÅŸah eskittim. Sultan Hamit’i, Sultan ReÅŸat’ı bilirim. Seferberlik ilan olunca, kışlalara alındım. Çok talim gördüm, yer çiÄŸnedim. Adana köprüsünde müfreze, Halep’te örfiyeydim. Dürzü harbinden yara almadan kurtuldum. Hicaz yolunda Hz. Ali’nin taşını gördüm, selamladım.


Kanal harbinde esir düştüm Ä°ngiliz’e. Seydi-BeÅŸir kampına alındım. Çevresi çift kat tel örgüyle çevrili kampta, çeyrek peksimetten baÅŸka birÅŸey vermezlerdi. Su yoktu. Kalksan döverler, yürüsen döverlerdi. Canımız daralır, sıkıntıdan maymunlar gibi gırtlağımızı döverdik. Çok bit vardı; saçımızı, kaşımızı, kirpiÄŸimize kadar yemiÅŸ bitirmiÅŸti bitler.

Bir gün tel örgünün dışında bir kadın göründü. Kadın tanıdı beni, ben kadını. Haticeyan adında bir Ermeni kadındı. O da vaktiyle bizim Efrenk(Arslanköy) Köyü’nde yaÅŸardı. ÅžiÅŸman bir de kocası vardı, kalaycılık yapardı. Bir gün kocası ölmüş, köyün hocası da ”Bu adam dinimizden deÄŸil, gavurdur!” diyerek cenazesini kaldırmadı ve adamcağızın ölüsü orta yerde kalmıştı. Ben de ”Bu adam gavur da olsa bir insandır, dini, tabiyeti önemli deÄŸil” demiÅŸ, cenazesini kaldırıvermiÅŸtim adamın.

Seferberlikte Haticeyan kaçmış, Ä°ngiliz’e sığınmış, Mısır’a gitmiÅŸti. Mısır nire, Toros’un başında ki Efrenk Köyü nire? Haticeyan benim yıllar önce kendisine yaptığım iyiliÄŸi unutmamış olacak ki Ä°ngiliz’e beni tanıdığını söyledi. ”Ben bu adama kefilim” dedi. Esir kampından çıkardılar beni. Haticeyan günlerce karnımı doyurdu, yaralarıma merhem sürdü, bakımımı yapıverdi. Sonra da ”Serbestsin!” dedi, salıverdi.


Ben de, yayan yapıldak vurdum kendimi çöllere. Her yan tehlike doluydu. O zamanlar Ä°ngilizler Araplar arasında bir söylenti yaymışlardı, ”Gördüğünüz her kaçak Türk askerinin karınları altınla dolu. Türkler anayurtlarına karınlarında altın kaçırıyorlar. Yakaladığınız Türk askerinin karnını deÅŸin, bulduÄŸunuz altın sizin olsun!” diye. Bunu duyan aç gözlü fellahlar da, nerede kaçak Türk askeri varsa yollarını keserek, pusular kurarak, cembiye denilen eÄŸri uçlu bıçaklarını karınlarına takıp yırtarak, midesini ve bağırsağını boÅŸaltıyorlardı, altın bulacağız diye. Ben de yakalanmamak için bazen bedevi, bazen eÅŸkiya, bazen de fellah kılığına girerek geceleri yürür, gündüzleri saklanırdım.

Gazze, Beyrut derken Antakya’da birliÄŸime kavuÅŸabildim. Misis, Devrendi, Tarsus, Ulukışla oradan da ham, tozlu yollarda yürüye yürüye Polatlı’ya duhul oldum. Sakarya da siperler meskenimiz oldu. Ä°stihkam kazdık dizimizde, gümüşlü tüfek gözümüzde. Afyon’un ayazı ayaz, kışı buzdan buz olur. Poyrazları ata kuyruk sallatmaz. Bazen süvari oldum, atımla cumbalara düştüm yuvarlandım, atım öldü, ben kurtuldum. Bazen nefer oldum, çemberlere alındım. Su kabağından matara, topraktan yatak yaptık, göğü örtündük üstümüze. Başımızda çadır artığı boz kalpaklarla siperlerden siperlere atıldık. O zamanlar Kemal PaÅŸa’nın hükümeti bir asker kadar yoksuldu, çadırı, kaputu, postalı, karavanası yoktu biz askerine verecek. Silahımız toplamaydı, birimizin silahı öbürümüzün silahına benzemezdi. Mermileri uymazdı. Benim tüfeÄŸimin kayışı bile yoktu, kayış yerine kılörme kara bir kestel ipi baÄŸlamıştım da ondan Kestel Onbaşı’ya çıkmıştı adım. Halen de öyle. Ayağımız çarıklıydı. Çarığımız kuruyunca hem ayağımızı sıkar, hem altı kayganlaşır, bazen bir düşman kadar tehlikeli olur, düşürürdü bizi. Biz de nerede su veya kan gölü görürsek üstüne basar, çarığımızın altını ıslatmaya çalışırdık. Islak çarık hem yolu iyi tutardı hem de ayağımızı sıkmazdı fazla. Aşımız, sabah akÅŸam kaynamış nohutla buÄŸdaydan ibaretti. Ä°kiÅŸer üçer avuç kaynamış nohutla buÄŸday verilirdi bizlere. Bizde karnımız iyice acıkmasın diye bel kayışımızı sıkıca sarar baÄŸlardık, kursağımız karnımıza deÄŸsin de, açlığımızı duymayalım diye. Bazen de düşmanın kaçarken ovada ateÅŸe verip yaktığı ekin tarlalarındaki baÅŸak artıklarını toplar, avucumuzda ufalar, üfler, savurur, kalan taneleri yerdik.

Ä°ÅŸte o çarıkların sıktığı ayaklarımızla, haÅŸlanmış buÄŸdayların ıslattığı midelerimizle girdik Ä°zmir’e oÄŸul. Ä°zmir’e girdiÄŸimizde çoÄŸumuzun çantaları buÄŸday baÅŸaklarıyla doluydu. Düşmanı ÇeÅŸme’ye kadar kovalayan askerlerin içinde ben de vardım, manga başıydım. ÇeÅŸme önlerinde ilk defa denizi gördüm. Çarığım ayağımı sıkıyordu. Deniz suyunda ıslatmak için çıkardım ayağımdan çarığımı. Ama taban diye birÅŸey kalmamıştı altında. Çarığımı gözümün önünde tuttum da, tabanın deliÄŸinden çizmeli düşmanın kaçışını gördüm; çarık çizmeyi yenmiÅŸti.
Daha ne söyleyeyim ki? hangi birini anlatayım ki? Deniz denize bakan konakların çıra gibi yanışını mı? Çıkan dumanların arasından anasız babasız kalmış çocukların çığlıklarını mı? HerÅŸey kıyamet alametiydi. Hepsi de anasını babasını soruyor, ekmek, su istiyordu bizden. Afyon’dan beri çarpışa çarpışa akıp gelen biz asker amcalarından soruyorlardı analarıyla babalarını. Nereden bilebilirdik ki? Ya öldürülmüşlerdi ya da kaç kaç olmuÅŸlar, daÄŸlara gizlenmiÅŸlerdi. Gizlenen köylüler, mendilleriyle hayvanlarının ağızlarını sıkıca baÄŸlarlardı, hayvanlar meleyip anırırsa, sesleriyle kendilerini ele vermesin, düşman duymasın diye.

O cepheden bu cepheye bu cepheden o cepheye derken tam on bir yıl seferberliğin içinde döndürdüm bu ömrü oğul. Tam on bir yıl kurşun altı oldum, ölüm ağızlarında bulundum. Ne anamla babamı görebildim ne bayramlaşıp kucaklaşabildim. Düşmanın girdiği yerde bayramlaşma, kucaklaşma mı olurmuş?

Bu savaşların hiçbirinde çavuşluk, rütbe ummadım. Kör dumanlar dağılsın borazan sesiyle uyanacağımıza horoz sesiyle uyanalım dedim. Terki silah ettiğimde yaşım otuzu geçmişti. Çoğu ayarlarımın saçları ağarmıştı. Hayata ilk başladığım köyüme döndüğüm vakit babamı mezarda, anamı ise yaşlanmış, eğri buldum. Herşey harap olmuştu. Başa, yani aslına dönmüştü, çekirdek misali. Açlık evleri delmiş, bağlar yabana kesmişti. Çamur karıp duvar örmeye koyuldum hemen. Başımı sokacak evimi kurdum. Birtek kıl şalvarla düğmesiz, yakasız bir gömleğim vardı üstümde. Onlarla yatar, onlarla kalkardım günlerce. Kirlenince geceleri çıkarır küllü suda yur yıkar, sonra ocak ateşinin kenarına asardım kuruması için; bende yorganımın altına çır çıplak girer, sabaha kadar beklerdim.

Belim doğrulsun, hanem yeşersin dedim, evlendim sonunda. Kırkından sonra şehzade oldum misali. Çocuklarım oldu, torunlarım. Başım horantaya karıştı.

Ama ÅŸimdi yaÅŸlandım oÄŸul. Gövdem duygularını yitirdi. Belden aÅŸağım topraÄŸa girmiÅŸ sayılır. Yakında toprak omuzuma doÄŸru çıkarsa hiç ÅŸaÅŸmam. Ama yaÅŸlanmam keÅŸke bir iÅŸe yarasaydı oÄŸul. Kulağıma çalıyor, duyuyorum, durum ÅŸartlar bozukmuÅŸ yine, durum ahval kötüymüş… Kendi kendime söylenir diyinirdim, ”Eskiden çarık zamanında altındık, ÅŸimdi sulh zamanında geçmez akçe, pul olduk’‘ diye.


Not: Kestel Onbaşı ile bu konuşma 10 Ağustos 1994 günü yapılmıştır. Kestel Hüseyin asıl adıyla Büyük Hüseyin Mersin’nin ARSLAN KÖYÜN’de yatmaktadır.

Allah Rahmet Eylesin…

Bolkar Dergisi

Osman ÅžAHÄ°N

(Visited 12 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 02.01.2009 tarihinde Hale tarafından, Vatan Sevgisi | Åžehitlerimize Özel Bölüm bölümünde paylaşılmıştır ve 881 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Çarık Çizmeyi Yenmişti | İstiklal Savaşı Gazisi Kestel Onbaşı\'nın Hatıraları - Kestel Hüseyin orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleÅžamandıra Nedir? | Åžamandıra Sistemleri - Åžamandıra Türleri - Åžamandıra Kuralları - Åžamandıralarda Modern Sistemler Sonraki MakaleAtatürk’ün Fransız Genelkurmay BaÅŸkanı Gemelin Hakkındaki Kehaneti | KurtuluÅŸ Savaşı'ndan Sonraki Kehanetleri

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz