Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Ahmet Fethi Türkan | Çanakkale – Sarıcaeli Köyü’nden


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 25.06.2008 tarihinde Hale tarafından, Vatan Sevgisi | Åžehitlerimize Özel Bölüm bölümünde paylaşılmıştır ve 375 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Ahmet Fethi Türkan


Çanakkale – Sarıcaeli Köyü’nden

1313 (1897) de doÄŸdum. 84 yaşındayım. Beni ÅŸubeden Sarıcaeli Köyü’nün yanındaki tepenin üzerindeki Çanakkale Müstahkem Muharebe Okulu’na gönderdiler. Asker olarak. Okulda iki bölük kurdular. Ben 2. Bölükle Kilitbahir’e gittim. Kilitbahir’deki Askeri Telgrafhane’de 15-16 ay kadar bulundum. Seferberlik yeni açıldığında Mecidiye Kalesinde talim terbiye görmüştüm. Sabah kaleye giderdik, akÅŸama kadar talim yapar sonra köye dönerdik.

Kilitbahir’deki Askeri Telgrafhane limanda denizin kenarındaydı. Arıburnu’nda harp yeni bitmiÅŸti. Fakat denizde düşman gemileri vardı.


Telgrafhanedeyken şöyle bir şey olmuştu. Aklımdayken anlatayım.

Yavuz’la, Midilli çıktı bir akÅŸam boÄŸazlardan o ÅŸifreyi ben aldım. O, geçiÅŸle ilgili ÅŸifreyi Miralay Talat Beye götürdüğümde gözlerinden yaÅŸlar akmaya baÅŸladı. Emir verdi:

-Bu gece, Lapseki’den Kumkale’ye, Gelibolu’dan Seddülbahir’e kadar her taraf karanlık kalacak. Gemiler dış denize çıkacaklar. Hiçbir ışık yanmayacak, dedi.

Ekledi:

-Bu emri iki tarafa da telgrafla yaz.

Seddülbahir’de Yüzbaşı Kadir Bey vardı. Ä°yi konuÅŸurduk. Ona dedim ki: “Gemiler geçerken ben sana bildiririm. Sen de dönerlerken bildirirsin.”

O gece akşam karanlığından bir saat sonra gemiler boğazdan dışarıya çıktılar. Üzerlerinde hiçbir ışık yoktu. Öylece sessiz ve karanlıkta geçip gittiler.


Kadir Beye bildirdim gemilerin çıktığını. O gece sabaha karşı iki gemimiz, Yavuz ve Midilli Ä°mroz Adası’ndaki Ä°ngiliz karargahını bombalamışlar. Midilli bir torpile çarpıp batıyor. Yavuz da geri dönerken bir serseri torpile çarpıp yaralanıyor.

Seddülbahir’den Yavuz dönerken, Kadir Bey telefonda hem aÄŸlıyor, hem konuÅŸuyor:

-Gemide bir hal var, sallanarak geliyor.

Yavuz’un birkaç bölmesi su almış. Gelirken hepimiz sahile çıktık. Ağır ağır geliÅŸini takip ediyoruz. SoÄŸandere’nin önlerinde bir düşman tayyaresi Yavuz’a ateÅŸ etti. Yavuz’da uçaksavar toplarıyla tayyareye ateÅŸ açtılar. Bu arada Kilitbahir’in üzerindeki top da ateÅŸ etti. Tayyareler dağıldılar.

Yavuz sol tarafından yaralıydı. YavaÅŸ yavaÅŸ geldi. Kilitbahir’in önünden Nara Burnu’na yöneldi. Gitti. Kıyıya baÅŸtan kara yaptı.

Birkaç gün orada kaldı Yavuz. Düşman tayyareleri gelip Yavuz’a ateÅŸ ederlerdi. 20 kadar tayyaresini gördüm düşmanın ateÅŸ ederlerken Yavuz’a.

Sonra Yavuz Ä°stanbul’a gitti.

Kilitbahir’den Ä°stanbul Pendik’teki Harp Okulu’na gönderdiler. Orada karargahta 7 ay kaldım. O sırada Arabistan’da ordularımız bozulmuÅŸ. Mütareke yapıldı. Ben hava deÄŸiÅŸimine köye geldim. Çanakkale’de Ä°ngilizler vardı.

Ben Ä°dadinin 2. sınıfından ayrıldım. Bursa Ziraat Mektebine gitmek için. Gidemedik. Kilitbahir’de subay adayıydım. Pendik’te de subay adayı olarak talim terbiye gördüm. Kendim de ders verdim. Din hocaları gelmiÅŸti talim yerine. Ben onlara öğretmen olarak ders verdim.

Neyse bir sene geçince köyde hava değişimim bitti.

Başvurdum, Çanakkale Müstahkem Mevkii Jandarma Kumandanlığında tekrar göreve başladım. Bir tabur Jandarma vardı. Kumandan olarak başımızda Tabur Kumandanı Binbaşı Ali Rıza Bey vardı.

Akköy, Bezirganlar, Kumarlar gibi karakollarda çete takibine çıkan kuvvetlerin başında da bulundum. Anadolu Harbi yeni başlamıştı. Karakollarda bulunduğum sırada Yunanlıların zalimliğini yakından gördüm.

Bir görevle Sarıçalı köyüne gitmiştim. Orada Yüzbaşı Niyazi Bey, Üsteğmen Hüsamettin, Teğmen Suphi Beyler çete takibi için kuvvetleriyle bulunuyorlardı.

O akÅŸam ezandan sonra köyü Yunanlılar sarmışlar. ArkadaÅŸlar da kahveye gitmiÅŸlerdi. Gitmeyin filan dedimse de dinletemedim. Gittiler. Yanımda Yusuf isminde bir arkadaÅŸ kalmıştı. Yusuf ev sahibinin ufak bir çocuÄŸu var… 7-8 yaÅŸlarında onu gönderdi, aÅŸağı kahveye. Çocuk geldi. “Jandarmaların silahlarını topluyor gavurlar” dedi. Yusuf’a dedim: “Sür atları”. Köyün dışında yol kenarında bir evdi. Alçak avlulu bir ev. Atlara bindik, sürdük atları. Ben önde Yusuf arkadan geliyor. Yunan askerleri köyün etrafını sarmışlar. Biz gürültüyle iki atla çıkınca bir takur takur oraya buraya koÅŸturmalar oldu. Yunanlılar bizi üzerlerine hücuma geçmiÅŸiz diye, kaçışırlarken.

Köyün etrafını saran Yunan askerlerinin paniğe kapılmalarından yararlanıp köyün dışına çıktık.

Çınarlı Köyü’ne gelip, karakoldaki Cafer ÇavuÅŸ’a haber verdim.

-Belki buraya da gelirler. Boş bulunma. Ben gidip Tabur Kumandanına haber vereceğim.

Olayı Tabur Kumandanına söyledim. Tabur Kumandanımız Ali Rıza Bey:

-“Ne kadar askerimiz varsa etraftaki köylere dağıtın.” diye emir verdi.

Dağıttık askerleri yakın köylere.

Tabur Kumandanımız daha sonra Çanakkale’deki Ä°ngiliz Kumandanı ile konuÅŸup Yunanlıların aldıkları silahları geriye almıştı.

….

Benim rütbem filan yoktu. Fakat başçavuş gibi bana vazife verirlerdi. Askerin başında giderdim.

Çanakkale Jandarma Taburunda iken, Yunanlılar Çan’ı yaktıklarında bir Ä°ngiliz Heyetiyle beraber Çan’a da gitmiÅŸtim. Heyette bir general, bir binbaşı ve de bir yüzbaşı vardı. Çan’a girdiÄŸimiz de dumanlar tütüyordu. Biz heyetin yanında 20 süvariydik. Heyettekiler Çan’a Yunanlıların yaptıkları hareketleri sordular rastladıkları insanlara. Tercümanları da vardı Biga’dan, Karabiga’ya gittik. Ä°ngiliz heyeti Ä°stanbul’a gideceklerdi. Vapura bindiler. Biz Lapseki üzerinden Çanakkale’ye döndük.

….

Bizim taburda iki tane Cemal Bey vardı. Biri yüzbaşı Cemal Bey, diğeri Tabur Doktorumuz Cemal Bey, o da yüzbaşıydı.

Yüzbaşı Cemal Bey beni çağırtmış, dedi ki:

-OÄŸlum biz Kuvayi Milliye’ye geçiyoruz, gelecek misin?

Onlarla beraber Kuvayi Milliye’ye katıldım. Taburdan 5 kiÅŸiydik. Sivillerle filan 30 kiÅŸi olduk. Taburun cephanesini iki katıra yükledik. Bayramiç tarafından gidiyoruz. YiÄŸitler köyüne geçtik. Evciler köyüne geldik. Kazdağı’nın eteklerinden saracağız dağı. Ä°ngilizlerden haber getirdiler bize:

-Dönsünler, yoksa sivil halkı cezalandıracağız.

Bayramiç’te Yunanlılar vardı. Türk Jandarmalarını silahsız olarak yanlarında çalıştırıyorlardı. Bize haberi getiren de Hafız Abdullah ile Ä°zzet adında iki Jandarmaydı.

“Gidin ÅŸu kağıdı Kuvayi Milliye’ye giden arkadaÅŸlarınıza verin” deyip ellerine bir kağıt vermiÅŸler. Evcilerde bu iki kiÅŸi bize kağıdı yetiÅŸtirdiler.

Doktor Cemal Bey bize yeni gelmiÅŸti. Ankara’dan göndermiÅŸler. Kuvayi Milliye’ye asker toplasın diye. Kuvvet toplamak için çok uÄŸraÅŸtık ama baÅŸaramadık.

Cemal Bey kağıdı aldı, okudu, yırttı attı.

Bana dedi ki:

-Bunları bırakma.

Kazdağı’na sardık. Gidiyoruz yukarı. Abdullah’la Ä°zzet baÅŸladılar yalvarmaya:

-Bizi götürmeyin. Bizim çocuklarımıza Yunanlılar eziyet edecekler. Bizi bırakın. Kumandana söyledim.

-“Dağın içine girince bırakırsın” dedi.

Dağın içine girdiğimizde bıraktık onları, geri döndüler.

O gece dağın üzerinde sabahladık. Sabah ÅŸafakla beraber tekrar yola koyulduk. Havran’ın üst taraflarında Ormanlar Köyü var. Orada Yunanlıların karakolu olduÄŸunu duyduk. Otmanlara geldiÄŸimizde karakol Yunan askerleri kaçmışlar. Yoktular. Bu sırada Anadolu’da harp devam ediyordu tabii.

Otmanlar’dan bir kılavuz bulduk. Balıkesir’in solundan geçtik. Oralarda BoÅŸnak Hamza, Arslan Çetesi gibi çetelere rastladık. Her ikisi de 10’ar kiÅŸi ile geziyorlardı. Cemal Bey’in gözü tutmadı bunları. Sonra Mustafa Efendi çetesine rastladık. Mustafa Efendi bize “Yunanlıları Ä°zmir’de deniz döktüler” dedi. Bunun üzerine Balıkesir’den Yunanlılar kaçmışlar. Balıkesir’de karakol kurduk. Bir ay falan düzeni saÄŸlamaya çalıştık. Hükümet binasında çalışıyorduk. Cemal Bey Binbaşı oldu. Edirne’ye gitti. Doktor Cemal Bey kaldı. Bir çok subaylarla beraber Halil Fikri Bey isminde yeni bir kumandan gelmiÅŸti.

Beni o sırada Çanakkale’ye gitmek üzere hazırlanan Jandarma Taburuna verdiler. Ä°negöl taraflarında taburu buldum. Kumandanını gördüm. Tabura takıldım. Çanakkale Taburunun başında Åževki Bey adında bir önyüzbaşı vardı. Çanakkale2ye gelmekte olan ziraat, maliye, savcı gibi memurlarda vardı. TeÅŸkilat olarak geliyorlar taburla beraber. Gönen üzerinden Biga’ya geldik.

Biga’da ben atımı savcı Ramiz Bey’e verdim. Mutasarrıf Vahap Bey’de var. Biga’dan çok yaÄŸmurlu bir havada yola çıktık. Çanakkale’ye geliyoruz. Geceyi Karacaören’de geçirdik. Sabahleyin Çanakkale’nin iÅŸgal kumandanı geldi. Saçaklı, sırmalı rütbeleri var. Yanında da tercümanı. Vahap Bey’in bulunduÄŸu eve götürdük Ä°ngiliz Kumandanını. Sonradan öğrendiÄŸimize göre Vahap Bey’le Ä°ngiliz iÅŸgal kuvvetleri arasında şöyle konuÅŸmalar olmuÅŸ;

İngiliz Kumandanı:

-Çanakkale’ye girecek misiniz?
-Evet gireceÄŸim.
-Ama bana bu konuda bir emir yok.

Vahap Bey:

-Bana kesin emir var.

Ä°ngiliz Kumandan Vahap Bey’den bir saat izin istemiÅŸ. Vahap Bey’de peki demiÅŸ. Bizim tabur 200 kiÅŸi. “Kuvayi Milliye gelmiÅŸ” diyerek köylerden inen genç yaÅŸlı insanlarla biz olduk 10.000 kiÅŸi. O kadar kalabalık olduk.

İngiliz Kumandanı ayrıldıktan hemen sonra Vahap Bey hareket emri verdi.

Geldik Çanakkale’nin kenarına. Tel örgüler var. Uzaktan görüyoruz. Ä°ngilizlerde bir kargaÅŸa vardı. Neyse Ä°ngiliz Kumandanı geldi. Saatine baktı. Ne söylediÄŸini biz sonradan öğrendik. Saatine bakınca:

-Acele ettiniz. Daha bir çeyrek saat var.

Vahap Bey de:

-Benim saatim geldi, diye söylemiş.

Orada bir anlaÅŸma yapıldı. Askerin bir kısmı ile toplanan sivil halkı içeri girmeyecek, dışarıda bekleyeceklerdi. Biz içeri, memurlar, kumandanlar ve 60 jandarma girdik. Hastane bayırına geldik. Çanakkale’den ileri gelenler, hocalar, Bey kısımları geliyorlar. Yanlarında koçlar filan var. Kurbanlık. Kurbanlar kesildi.

Dualar edildi Vahap Bey:

“Vali Konağına gideceÄŸiz” dedi.

Çanakkale’de Alayın önüne geldik. Müstahkem Mevkii Kumandanlığının binalarına girip yerleÅŸtik. 1923 senesinin Eylül ayında askerliÄŸim sona erdi. 8,5 sene sürdü. Askerlik bitince köyüme yerleÅŸtim.

YaÅŸlılık aylığı alıyorum. Hanımın adı Hacer. SaÄŸ… Yaşıyor… Ä°kisi erkek, biri kız iç çocuÄŸum oldu. Çocuklardan da sekiz tane torunum var.

(Visited 1 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 25.06.2008 tarihinde Hale tarafından, Vatan Sevgisi | Åžehitlerimize Özel Bölüm bölümünde paylaşılmıştır ve 375 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Ahmet Fethi Türkan | Çanakkale - Sarıcaeli Köyü\'nden orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleAşıklar | Aşık Veysel Sonraki MakaleDünya Åžehircilik Günü | 6 Kasım - TMMOB - Türk Mühendis Ve Mimar Odaları BirliÄŸi 39. Dönem Çalışma Programı

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz