Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Cüzam -Cüzzam – Lepra – Hansen Hastalığı Nedir? | Belirtileri – ÇeÅŸitleri Nelerdir? Tanı Ve Tedavisi Nasıl Yapılır?


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 15.01.2008 tarihinde Hale tarafından, Hastalık Tanımları, Belirtileri, Tedavileri bölümünde paylaşılmıştır ve 7490 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Cüzam -Cüzzam – Lepra – Hansen Hastalığı Nedir?

LEPRA HASTALIÄžI NEDÄ°R?


1876’da Norveçli bilim adamı Armauer Hansen tarafından keÅŸfedilen lepra basili (=Hansen Basili veya Mycobacterium Leprae) tarafından oluÅŸturulan öncelikle, deri ve siniri tutarak belirtilerini gösteren kronik seyirli bir enfeksiyon hastalığıdır.

CÃœZZAM HASTALARININ HEPSÄ° SAKAT OLUR MU?


Eğer cüzamlı hastalara geç tanı konulursa ya da doğru tedavi edilmezlerse, hastalığın seyri sırasında çevresel (periferik) sinir dokusunda oluşan yıkıma bağlı olarak özellikle el, ayak ve gözde bazı şekil bozuklukları(deformite) ve sakatlıklar ortaya çıkabilir. Zamanında tanı konularak etkin tedavi gören hastalarda sakatlık olmaz.

HERKES CÃœZZAM HASTALIÄžINA YAKALANIR MI?

Lepra hastalığını yapan basile karşı insanların pek çoÄŸunda doÄŸal bir bağışıklık hali vardır. “Hücresel immunite” nedeniyle oluÅŸan bu bağışıklık hali insanlara kendinden önceki soylardan gelen bir özelliktir. Bu insanlar lepra basilini almış olsalar da, vücut dirençleri basili yok edeceÄŸi için hastalık ortaya çıkmayacaktır. Bu bağışıklık halini ölmüş lepra basilleriyle yapılan Lepromin Testi (Mitsuda Testi) ile anlamak mümkündür. Ancak çok az oranda insanda bu doÄŸal direnç hali kendinden önceki soylarından onlara geçmez. Bu kiÅŸiler daha çok lepralı hastaların yakınlarıdır. EÄŸer bu dirençsiz kiÅŸilerin yakın çevrelerinde (aile fertleri içinde) halen dışarıya lepra basili çıkaran tedavisiz bir lepralı hasta varsa ve bu kiÅŸiyle uzun süreli ve yakın teması olmuÅŸsa bunun sonucu olarak damlacık yoluyla alacakları çok sayıdaki lepra basili nedeniyle hastalığa yakalanabilirler. BulaÅŸma genellikle aynı aile içindeki büyüklerden 10-11 yaşına kadar olan çocuklara yönelik olarak ortaya çıkmaktadır.

HASTALIK BELİRTİLERİ HEMEN ORTAYA ÇIKAR MI?

Birçok hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da bir kuluçka dönemi vardır. Yani belirtiler mikrop vücuda girdikten hemen sonra ortaya çıkmaz. Lepra hastalığında etken vücuda alındıktan 2-7 yıl sonra ilk klinik belirtiler ortaya çıkar. Kuluçka süresinin değişken ve uzun olması tanı koymayı güçleştirmektedir.

BÃœTÃœN HASTALARIN BELÄ°RTÄ°LERÄ° AYNI MIDIR?

Lepra hastalığının temel olarak iki klinik tipi vardır. Bu klinik tipler yine kiÅŸinin, hastalık etkenine karşı mevcut olan vücut direnciyle belirlenir. Direncin hiç olmadığı kiÅŸilerde basil kolaylıkla çevresel sinirlerin kılıflarını(myelin kılıf) oluÅŸturan Schwann Hücrelerine ulaşıp yerleÅŸerek buralarda çoÄŸalırlar. 7-14 günde bir bölünerek çoÄŸalan basilleri taşıyamayarak parçalanan hücrelerden çıkan basiller hemen komÅŸu hücrelere geçerler. Böylelikle basiller deriye kadar ulaşırlar ve buralardaki sinirlerin kılıflarına yerleÅŸirler. Bu sırada basilin yerleÅŸtiÄŸi yerlerde bazı deri lezyonları ortaya çıkar. Bu lezyonların ÅŸekli deÄŸiÅŸik olabilir. Klinik tiplere göre bazıları daha fazla görülse de makul, papel, plak ve nodul biçimindeki lezyonların hepsi bir arada bulunabilir. Direncin en az hatta hiç olmadığı kiÅŸilerde basiller tüm vücut derisine yerleÅŸerek yaygın nodül ÅŸeklinde “leprom” adını verilen nodüler belirtileri meydana getirir. Bu klinik tipe LEPROMATÖZ LEPRA denir.


Lepra hastalığının ikinci tipi vücut direnci sağlıklı insanlarla karşılaştırıldığında daha az olsa da yine de bulunan kişilerde ortaya çıkar ve TÜBERKÜLOİD LEPRA adını alır. Bu tipte az da olsa bulunan direnç hali nedeniyle hastalık vücudun bir bölümüne hapsedilmiş gibidir. Yani belirtiler sadece bir bölgede görülür. Aynı şekilde sinir hasarları da daha az yere yayılmış olacaktır.

Bağışıklık hali bu iki lepra tipinin arasında olan kiÅŸilerde bir ara klinik form oluÅŸur. Buna genel olarak BORDERLÄ°NE LEPRA adı veriyoruz. Ancak bu tip lepra kendisi farklı bir klinik tip olarak algılanmamalıdır. Çünkü genellikle iki ana tipten birisine benzer klinik bulgularla karşılaşılır. Bu nedenle bu formadaki lepra hastalarının klinik tanıları “BORDERLÄ°NE LEPROMATÖZ LEPRA” ya da “BORDERLÄ°NE TÃœBERKÃœLOÄ°D LEPRA” adını alır.

LEPROMATÖZ LEPRA’DA NELER GÖRÃœLÃœR?

Bu hastalarda ilk dönemde burun tıkanıklığı ve burun kanaması, sonraki dönemlerde de kaş dökülmesi ve burun tabanında çökme, diz ve dirsekte oluşan lezyonların açılarak yara haline dönüşmesi nedeniyle yara izleri (skatris) meydana gelebilir. Hastaların deri belirtilerinde ve lezyonun olmadığı normal görünümlü deri bölgelerinde ve burunlarında tedavi başlayana kadar bol miktarda canlı lepra basili (solid asil) bulunur. Bu basiller deriden yapılan yaymalarda (smir) kolaylıkla görülebilir. Genellikle bu dönemde olan tedavisiz hastalar lepranın bulaşmasından sorumludurlar. Lepromatöz lepralı hastalar bu erken dönemlerinde tedavi edilmezlerse sinirlerde basil miktarı çok artacağından ve sinirin myelin kılıfının yıkımına, dolayısıyla da sinirin fonksiyonlarını yerine getirememesine yol açarlar. Bu nedenle otonom liflerin etkilenmesine bağlı deride kuruluk ve kıllarda dökülme, yüzeyel duyu liflerinin etkilenmesi sonucu el ve ayaklarda eldiven çorap şeklinde duyu kaybı ve motor liflerin etkilenmesi sonucu da sinirin motor işlevi kaybolur ve el, ayak hareketleri yapılamaz yani felç hali meydana gelir. Felç hali nedeniyle hareketi sağlayan kaslarda yıkım (kas atrofisi) ve hareketsizlik nedeniyle ortaya çıkan osteoporoza bağlı olarak kemik doku kayıpları (mutilasyon-kemik erimesi) ortaya çıkar. Tüm bunlarla oluşan uçlardaki şekil bozuklukları ve sakatlıklar tedavi edilmeyen hastaların hastalıklarının ileri dönemlerinde (başlangıçtan 5-10 yıl sonra) meydana gelecektir.

TÃœBERKÃœLOÄ°D LEPRA’DA NELER GÖRÃœLÃœR?

Bu hastalarda basil kol ve bacaklarda bulunan çevresel sinirlerin bir veya iki tanesine yerleÅŸir. Az da olsa bulunan direnç hali nedeniyle basillerin bulaÅŸtığı sinirlerin olduÄŸu yerlerde küçük iltihap odakları oluÅŸur ve buna baÄŸlı olarak bu noktalarda erken dönemde lokal yıkım meydana getirerek sinirin fonksiyonunu bozar. Bozulan fonksiyon bu bölgede oluÅŸan duyu kusuru ve eÄŸer hareketle ilgili bir sinirse hareket kaybı oluÅŸması ÅŸeklinde kendini gösterir. Bu hastalarda bazen, tutulan sinirin etkilediÄŸi vücut bölgesinde, birkaç tane, deriden kabarık, keskin sınırlı ve üzerinde duyu kusuru bulunan, plak ÅŸeklinde bir deri lezyonu oluÅŸabilir. “Tüberküloid plak” adı verilen bu lezyonun varlığı kesin tanı için yeterli olmaktadır. Duyu kusurundan emin olunamazsa yapılacak biopsinin özel patolojik özellikleri ve az da olsa sinir kesitleri çevresindeki lepra basillerinin görülmesiyle tanı konulur. Bu tip leprada deriden yapılan yaymalarda basil bulunmaz. Sakatlık ise, hemen tedavi edilmeyen hastalarda sadece tutulan sinir bölgesinde erken dönemde oluÅŸur. Tüberküloid lepralı hastalar vücutlarındaki basil sayısı az olduÄŸu ve basil çıkarmadıkları için hastalığı çevrelerine bulaÅŸtıramazlar.

LEPRAYA NASIL TANI KONULUR?

Tanı koymak için öncelikle leprada kuşkulanmak gerekir. Kuşkulanılacak kişiler öncelikle eski lepralı hastaların yakınlarındaki kişilerdir. Bunlarda lepra hastalığı mutlaka aranmalıdır. Klinikte lepradan kuşkulanılacak durumlar ise klinik bulguların olduğu kişiler olacaktır. Genel olarak deri ve periferik sinir sitemi yakınmaları ya da belirtileri olan kişilerde, uzun süredir kalıcı ancak kaşıntı, yanma, ağrı vb. subjektif yakınmaya yol açmayan, hatta duyu kusuru gösteren deri belirtileri olan kişilerde ayırıcı tanı içine leprayı da eklemek uygun olacaktır.

Lepradan kuşkulanıldığında lepra kliniğinin sorgulandığı bir hastalık öyküsü (anamnez) almak çok önemlidir. Lepranın klinik bulguları ve seyrinin klasik bir gelişimi vardır. Hastaya doğru sorular sorulursa bunları öğrenmek mümkündür. Tanıyı kesinleştiren verilerin yaklaşık yarısı bu yolla sağlanır.

Tüm vücudun gözle muayenesi (enspeksiyon) çok önemlidir. Hem aktif dönem deri lezyonları hem de sinir tutulmasının belirtileri, eski lezyonların izleri bu yolla saptanabilir.

Üçüncü muayene yöntemi sinirlerin muayenesidir. Leprada tutulan sinirleri dokunarak muayene etmek (palpasyon) mümkündür. Lepranın tüm tiplerinde tutulan sinirlerde hacimce genişleme kalınlaşma meydana gelir. Doğru bir anatomi bilgisine sahip hekimlerin duyarlı parmakları bu kalınlaşmayı algılayabilir. Çevresel sinirleri kalınlaştıran fazla hastalık yoktur. Dolaysıyla lepradan kuşkulanılan bir kişide saptanacak sinir kalınlaşması hemen hemen tanının konulması anlamına gelir.

Sinirlerin işlevlerini kontrol ederek de tutulup tutulmadığını anlamak mümkündür. Bunun için dokunma veya sıcak soğuk muayenesi ile duyu kusuru olup olmadığı, kas gücü testiyle de sinirin motor fonksiyonunun tam olup olmadığı anlaşılabilir. Otonom liflerin etkilenmesi ise tutulduğu düşünülen deri alanlarına el ile dokunup kuru olup olmadığına bakılarak kontrol edilebilir.

Basil çıkaran tipte burun ve deriden yapılacak yaymalar, kuşkulu deri lezyonlarından alınan biopsilerin patolojik incelemesiyle tanı tama yakın konulabilir. Lepranın doğrulanamadığı durumlarda, ayırıcı tanıya giren diğer hastalıklar aranmalıdır. Bunu için değişik inceleme yöntemleri kullanılabilir.

Leprada tanı birinci basmakta konur, ikinci basamakta doğrulanır, üçüncü basamakta (lepra hastaneleri ve merkezleri) tedavi ve izlemeleri yapılır.

LEPRANIN TEDAVÄ°SÄ° VAR MIDIR?

Lepra tedavisi eskiden Åžolmogra yağı adı verilen bir doÄŸal yaÄŸ ile yapılmıştır. Daha sonra 1940’larda lepra basilinin üremesini durduran sülfon türevi ilaçlar tedaviye girmiÅŸ ve lepralı hastalar bunları tüm yaÅŸamları boyunca kullanmaya baÅŸlamışlardır. 1970’lerde yapılan araÅŸtırmalar sonucu çoÄŸu tüberküloz tedavisinde de kullanılan Rifampisin, Ethionamid, Prothionamid gibi ilaçlarla, lepra basiline etkili Clofazimin isimli ilaç tedavi için kullanılmaya baÅŸlamıştır. 1982 yılında Dünya SaÄŸlık Örgütü bu ilaçların birlikte uygulandığı en çok iki yıl sürede tamamlanan çok ilaçlı tedavi (Multi Drug Treatment=MDT) rejimlerini dünyaya duyurmuÅŸtur. Halen pek çok ülkede bu standart tedavi rejimleri neredeyse hastaların tümüne yakın bölümünde uygulanarak tamamlanmıştır. Saptanan yeni olguların da büyük bölümü aynı tedavi altındadır.

Son yıllarda yapılan araştırmalarla Ofloxacin, Sparfloxacin, Clarithromycin ve Minocycline gibi ilaçlar lepra tedavisi için kullanılmaya başlamış ve bunlardan oluşan yeni rejimler, tedavi süresini kısaltmak amacıyla hastalarda uygulanmaya başlanmıştır.

DÃœNYADA NE KADAR LEPRALI HASTA VARDIR?

D.S.Ö’nün 2001 yılı verilerine göre, bu yıl içinde tüm dünyada toplam olarak kayıt altında 828.803 hasta olmuÅŸtur. Bu yıl içinde ilk kez kaydedilen hasta sayısı 684.998’dir. Bu hastalarla birlikte tüm dünyada toplam olarak 10.151.373 hasta lepranın etkin tedavisi olan KOMBÄ°NE Ä°LAÇ TEDAVÄ°SÄ°NÄ° tamamlamıştır. Böylelikle dünyadaki tüm lepralı hastaların % 99.4’ü söz konusu etkin tedavi kapsamına alınmıştır.

(Visited 1 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 15.01.2008 tarihinde Hale tarafından, Hastalık Tanımları, Belirtileri, Tedavileri bölümünde paylaşılmıştır ve 7490 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 3 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Cüzam -Cüzzam - Lepra - Hansen Hastalığı Nedir? | Belirtileri - Çeşitleri Nelerdir? Tanı Ve Tedavisi Nasıl Yapılır? orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleVatan Sevgisini İçten Duyanlar | Aşık Veysel Sonraki Makale[Matematik] Ä°statistik Nedir? | Tarihi - Kavramsal Bakış - Ä°statistiÄŸin DiÄŸer Bölümlerle Olan Ä°liÅŸkilerinden DoÄŸan Kavramlar - Ä°statistiks..

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz