Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi | “İşverenlerin Hak ve Yükümlülüklerine İlişkin Soru ve Cevaplar”


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 30.09.2008 tarihinde Erkan tarafından, Kişisel Gelişim ve Kariyer Planlama bölümünde paylaşılmıştır ve 337 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Soru :
YENİ YASAYA GÖRE İŞVEREN, ESNAF, SANATKAR, ŞİRKET ORTAĞI VE MEMURLARIN DA İŞ KAZASI DURUMUNDA TIPKI İŞÇİLER GİBİ İŞ KAZASINDAN DOĞAN HAKLARI ELDE EDECEKLERİ DOĞRU MUDUR?

Cevap :
Mevcut sosyal güvenlik sistemimizde iş kazası kavramı sadece 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nda düzenlenmiştir. 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası’nda bu yönde herhangi bir tanım yer almamaktadır. Diğer yandan 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası’nın 82. maddesinde, Bağ-Kur sigortalılarına 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’ndaki düzenlemenin kıyasen uygulanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Sigortalar Yasası’nın 11/A maddesinde düzenlenmiş olan iş kazası hallerinin, Bağ-Kur sigortalılarına uygulanabilir nitelikte olmaması nedeniyle bu konuda uygulama örneği yok denecek kadar azdır.


5434 sayılı Emekli Sandığı Yasası’nda iş kazasına paralel nitelikte olmak üzere malullükle ilgili düzenlemeye (Yasa’nın 44.maddesine göre her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere malul denir.) yer verilmiştir. Bu nedenle de memurlar bakımından ancak ve ancak malul sayılmayı gerektirecek bir zararın ortaya çıkması durumunda 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nda yer alan iş kazasına benzer durum ortaya çıkmaktaydı. Anlaşılacağı üzere, mevcut sosyal güvenlik sistemi bakımından iş kazası tanımlaması ile kazaya uğrayan bakımından norm ve standart birliği olmayan, çalışanlar arasında eşit ve de adil olmayan bir uygulama hakimdi.

Yeni Yasa gereğince, hiç bir ayrım yapılmaksızın hizmet akdi ile çalışanlar, kendi nam ve hesabına çalışanlar, şirket ortakları ve de memurlar bakımından, aynı tanım ve şartlarda iş kazası uygulaması getirilmiştir. Buna göre; artık kendi nam ve hesabına çalışanlar, şirket ortakları ve memurlar da tıpkı işçiler gibi bir gün dahi sigortalılıkları bulunsa, iş kazası durumunda buna bağlı haklardan tıpkı işçiler gibi yararlanabileceklerdir.

—————————–

Soru :

YENİ YASAYA GÖRE İŞVEREN, ESNAF, SANATKAR ve de ŞİRKET ORTAKLARININ İŞ YEMEĞİNDE veya İŞ TOPLANTILARINDA UĞRADIKLARI KAZALARIN DA İŞ KAZASI SAYILACAĞI DOĞRU MUDUR?


Cevap :
Yeni Yasa’nın 13. maddesinde iş kazası sayılan hal ve durumlar belirtilirken, maddenin “b” fıkrasında “…sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında” meydana gelen kazaların da iş kazası sayılacağı ortaya konulmuştur. Bu durumda iş yemeği veya iş toplantısı olduğu kanıtlanabilecek yemek veya iş toplantılarında meydana gelen kazalar da iş kazası sayılacaktır. Soru :
YENİ YASA GEREĞİNCE SİGORTALI BİLDİRİMİ NASIL SAĞLANACAKTIR? Cevap :

İşverenler, hizmet akdine göre çalışan sigortalıları, sigortalılık başlangıcından önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kurum’a bildirmekle yükümlüdür.

Ancak işverenler;İnşaat iş yerlerinde işe başlatılan sigortalılar en geç çalışmaya başlatıldığı gün,
Yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçlarına sefer esnasında alınarak çalıştırılanlar ile Kurum’a ilk defa işyeri bildirgesi verilecek işyerlerinde; ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolduğu tarihe kadar,
Kamu idarelerince yurt dışı görevde çalışmak üzere işe alınanların, işten ayrılmış olsalar dahi, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren üç ay içinde, sigortalılıkları sağlanabilir.
Kendi nam ve hesabına çalışan (şirket ortakları dahil) sigortalıları, sigortalılık başlangıcından itibaren kendi mevzuatlarına göre kayıt veya tescili yapan ilgili kurum, kuruluş, birlikler ve vergi daireleri, sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek, en geç on beş gün içinde Kurum’a vermekle yükümlüdür. Kurum bu bildirimden itibaren bir ay içinde tescili yapılan kişilere, sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin başladığını bildirecektir.
Memurlar bakımından ise, kamu işverenleri, çalıştırmaya başlattıkları memurları sigortalılık başlangıcından itibaren, on beş gün içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kurum’a bildirmekle yükümlüdürler.
—————————–

Soru :

YENİ YASAYA GÖRE SİGORTALILARIN KENDİNİ BİLDİRMESİ ZORUNLU MUDUR? Cevap :
Sigortalılar, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç bir ay içinde, sigortalı olarak çalışmaya başladıklarını Kurum’a bildirmekle yükümlüdürler. Ancak, sigortalının kendini bildirmemesi, sigortalı aleyhine delil teşkil etmeyecektir. Sigortalının bu bildirimi yapmamasının herhangi bir yaptırımı yoktur. Soru :
YENİ YASA GEREĞİNCE KAMU İDARELERİ İLE BANKALARININ İŞLEM YAPTIĞI KİŞİLERİN SİGORTALILIĞINI SORGULAYARAK, SİGORTALILIK TESCİLİ BULUNMAYANLARI KURUMA BİLDİRMEKLE YüKüMLü OLDUKLARI DOĞRU MUDUR?

Cevap :
Yeni Yasa gereğince kamu idareleri ile bankalar, Kurum tarafından sağlanacak elektronik alt yapıdan yararlanmak suretiyle, Kurum tarafından belirlenecek işlemlerde, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup olmadığını kontrol etmek ve sigortasız olduğunu tespit ettiği kişileri, Kurum’a bildirmekle yükümlüdürler.

Bu yükümlülükleri yerine getirmeyen ilgililer hakkında, idari para cezası uygulanacaktır.

—————————–

Soru :
YENİ YASA İLE İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARINDA KURUMCA İŞVERENE RüCU KONUSUNDA NE GİBİ YENİLİKLER GELMİŞTİR?


Cevap :
İş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle işverene rücu konusu, Sosyal Sigortalar Yasası’nın 26. maddesinde düzenlenmektedir. Buna göre; iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya suç sayılır davranışı ya da sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya ve hak sahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa, bu gelirler ve sosyal yardım zamlarının peşin sermaye değerler toplamı, Kurum tarafından kusuru oranında işverene ödettirilmektedir. Ancak, Kurum’un bu şekilde geri isteyebileceği tutar, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmaktadır.

Belirtilen bu mevcut düzenleme yeni Yasa’nın 21. maddesi olarak aynen düzenlenmiş olmakla birlikte, gelir bağlanmasının gerekmesi durumunda, bu gelirin “bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı” ile sınırlanarak bağlanmasıyla, bu gelirde ilerde meydana gelecek artışların da işverenden talep edilmesinin önüne geçilerek uygulamada dile getirilen “rücunun rücusu” eleştirisine son verilmesine dönük bir adım atılmıştır.

—————————–

Soru :
YENİ YASAYA GÖRE, ALT İŞVEREN, ASIL İŞVERENİN İŞYERİNDE İŞE ALDIĞI SİGORTALILARIN TESCİLİNİ NE ŞEKİLDE SAĞLAYACAKTIR?

Cevap :
Yeni Yasa’nın 11. maddesinde düzenlendiği üzere, alt işverenin, asıl işverenin işyerinde çalıştırdığı sigortalıları, işverenle aralarında yaptıkları sözleşmenin ibrazı kaydıyla, Kurum’dan alacağı özel bir numara ile asıl işverenin kayıtlı olduğu dosyadan bildirmesi gerekmektedir.

—————————–

Soru :
YASAYA GÖRE, İŞVERENİN İŞ YERİ TESCİL YüKüMLüLüĞü UYGULAMASI NASIL OLACAKTIR?

Cevap :

Yeni Yasa’nın 11. maddesinde düzenlendiği üzere, işverenler, Örneği Kurum tarafından hazırlanacak iş yeri bildirgesini, en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte, Kurum’a vermekle yükümlüdür. Şirket kuruluşu aşamasında, çalıştıracağı sigortalı sayısını ve bunların işe başlama tarihini, ticaret sicili memurluklarına bildiren işverenlerin, bu bildirimleri Kurum’a yapılmış sayılır. Ticaret sicili memurlukları, kendilerine yapılan bu bildirimi en geç on gün içinde Kurum’a bildirmek zorundadır.

Diğer yandan 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi şirketlerin nevilerinin değişmesi, birleşmesi veya diğer bir şirkete katılması durumunda, bu hususların ticaret siciline tesciline ilişkin ilan tarihini; adi şirketlerde şirkete yeni ortak alınması durumunda ise en geç yeni ortağın alındığı tarihi takip eden on gün içinde, iş yeri bildirgesi ile Kurum’a bildirilmesi zorunludur.

—————————–

Soru :
YENİ YASADA ALT İŞVEREN NE ŞEKİLDE DüZENLENMİŞTİR VE ASIL İŞVEREN ALT İŞVEREN İLİŞKİLERİNDE HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK SÖZ KONUSU MUDUR?

Cevap :
Yeni Yasa’da alt işveren, “bir işverenden, iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir” biçiminde tanımlanmıştır. Yeni Yasa ile getirilen tanım, 4857 sayılı İş Yasası’nın alt işveren tanımına yakın bir durum ortaya çıkarmıştır. Ancak bu tanım 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın 87. maddesinde yer alan “aracı” kavramı ile Örtüşmekle birlikte, yeni Yasada “aracı” kavramı yerine alt işveren kavramı benimsenmiştir.

Yeni Yasa’da, sigortalıların, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sÖzleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu bildirildiğinden, asıl işveren alt işveren ilişkilerinde herhangi bir değişikliğin söz konusu olduğu söylenmez.

—————————–

Soru :
YENİ YASA’YA GÖRE MESLEK HASTALIĞI NE ANLAMA GELMEKTEDİR?

Cevap :
Yeni Yasa’da meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleri olarak tanımlanmıştır.

—————————–

Soru :
YENİ YASA’YA GÖRE İŞVERENLER İŞ KAZASINI BİLDİRMEDEN ÖNCE OLAYIN İŞ KAZASI SAYILIP SAYILMAYACAĞI KONUSUNDA DERİN VE AYRINTILI BİR ANALİZ YAPMAK ZORUNDA MIDIR?

Cevap :
Yeni yasanın 13.maddesi gereğince, kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilecektir. Bu soruşturma sonunda yazılı olarak bildirilen hususların gerçeğe uymadığı ve olayın iş kazası olmadığı anlaşılırsa, kurumca bu olay için yersiz olarak yapılmış bulunan ödemeler, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlardan tahsil edileceği düzenlemesi yer aldığından, işverenler iş kazasını bildirmeden önce olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı konusunda derin ve ayrıntılı bir analiz yapmak zorunda kalacaklardır.

—————————–

Soru :
YENİ YASA’DA İŞ KAZASI NASIL TANIMLANMIŞTIR?

Cevap :
Yeni Yasa’da iş kazası;

Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,
Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen yada ruhen özre uğratan olay olarak tanımlanmıştır. Görüleceği üzere yeni yasada iş kazası, sigortalılık tanımına dahil olan memurlar ve de kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlara (şirket ortakları dahil) uygun hale getirilmiştir.
—————————–

Soru :
YENİ YASA GEREĞİNCE İŞVERENLERİN İŞ KAZASINI KURUMA BİLDİRMELERİ ZORUNLU MUDUR?

Cevap :
Yeni Yasa’ya göre iş kazalarının;

Hizmet akdine göre çalışan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kurum’a da en geç kazadan sonraki üç iş günü içinde,
Kendi nam ve hesabına bağımsız çalışan (şirket ortakları dahil) sigortalılar bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek koşuluyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç iş günü içinde,
Memurlar bakımından ise, bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine veya kendi mevzuatlarına göre yetkili mercilere derhal ve Kurum’a da en geç kazadan sonraki üç iş günü içinde,doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kurum’a bildirilmesi zorunludur.
—————————–

Soru :
İŞ KAZASI, MESLEK HASTALIĞI, HASTALIK VE ANALIK HALLERİNDE SİGORTALILARA SAĞLANAN HAKLAR NELERDİR?

Cevap :
İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde sigortalılara şu haklar sağlanır;

-Sigortalıya; geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi.

-Sigortalıya; sürekli iş göremezlik geliri bağlanması.

-İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine; gelir bağlanması.

-Gelir bağlanmış olan eş ve çocuklara; evlenme ödeneği verilmesi.

-İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı için; cenaze ödeneği verilmesi.

Sigortalıya hastalık veya analık hallerine bağlı olarak ortaya çıkan iş göremezlik süresince, günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilir.

Sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, çocuğun yaşaması şartıyla doğumdan sonraki altı ay süresince her ay, doğum tarihinde geçerli olan asgari ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği verilir.

Emzirme ödeneğine hak kazanan sigortalılardan sigortalılığı sona erenlerin, bu tarihten başlamak üzere üç yüz gün içinde çocukları doğarsa, sigortalı kadın veya karısı analık sigortası haklarından yararlanacak sigortalı erkek, doğum tarihinden önceki on beş ay içinde en az üç ay prim ödenmiş olması şartıyla emzirme ödeneğinden yararlandırılır.

—————————–

Soru :
YENİ YASAYA GÖRE PRİM BORçLARINDAN DOĞAN SORUMLULUK NASIL DüZENLENMİŞTİR?

Cevap :
Sigortalıların çalıştırıldığı iş yeri aktif ve pasif değerleri ile birlikte başka bir iş yeri ile birleşir, devredilir veya intikal ederse, eski işverenin Kurum’a olan sigorta primi ile gecikme cezası, gecikme zammı ve faiz dahil tüm borçlarından, aynı zamanda yeni işveren de müştereken ve müteselsilen sorumludur. Bu hükme aykırı sözleşme hükümleri Kurum’a karşı geçersizdir.

Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede, her bir ay için % 3 oranında gecikme cezası uygulanarak artırılır. Ayrıca, her ay için bulunan tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığı’nca açıklanacak bir önceki aya ait Yeni Türk Lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Ancak, ödemenin yapıldığı ay için gecikme zammı günlük hesaplanır. Bakanlar Kurulu, ilk üç ay için uygulanan gecikme cezası oranını iki katına kadar artırmaya veya bu oranı % 1 oranına kadar indirmeye, yeniden kanuni oranına getirmeye ve uygulama tarihini belirlemeye yetkilidir. Dava ve icra takibi açılmış olsa bile, prim ve diğer Kurum alacaklarının ödenmemiş kısmı için gecikme cezası ve gecikme zammı tahsil edilir.

Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine kanuni faizi ile birlikte geri verilir. Kanuni faiz, primin Kurum’a yatırıldığı tarihi takip eden ay başından, iadenin yapıldığı ayın başına kadar geçen süre için hesaplanır. Ancak Borçlar Kanunu’nun 65 inci maddesi hükmü saklıdır.

Prim iadesi nedeniyle sigortalıların, isteğe bağlı sigortalıların, genel sağlık sigortalılarının aylık, gelir, ödenek ve sağlık hizmetlerinden yararlanma şartlarını yitirmeleri durumunda, bu kanuna göre ödenen aylık, gelir ve ödenekler ile sağlanan sağlık hizmetleri durdurulur. Yanlış veya yersiz yapılan masraflar, 96’ncı madde hükümlerine göre ilgililerden geri alınır.

—————————–

Soru :
YENİ YASA’DA PRİM BORÇLARINDA ZAMANAŞIMI UYGULAMASI NE ŞEKİLDE DüZENLENMİŞTİR?

Cevap :
Yeni yasada prim ve diğer alacakları, ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık zaman aşımına tabidir. Kurumun prim ve diğer alacakları, hizmet tespiti veya asgari işçilik uygulaması nedeniyle doğmuş ise, zaman aşımı süresi, mahkeme kararının kesinleşme tarihinden; Kurum veya diğer kamu idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilen memurları tarafından yapılan tespitler sonucunda doğmuş ise, rapor tarihinden veya bu idareler tarafından düzenlenen belgelerden doğmuş ise, belgenin Kurum’a intikal ettiği tarihi takip eden yıl başından itibaren beş yıl olarak uygulanır. Ancak, bu durumda zaman aşımı süresi on yıldan az olamaz. Bu alacaklar için gecikme cezası ve gecikme zammı, alacağın ait olduğu ayın veya dönemin sonundan itibaren uygulanır.

Bu Kanun’a dayanılarak Kurum tarafından açılacak tazminat ve rücu davaları, on yıllık zaman aşımına tâbidir. Zaman aşımı tarihi; rücu konusu gelir ve aylıklar bakımından Kurum onay tarihinden, masraf ve ödemeler için ise, masraf veya ödeme tarihinden itibaren başlar.

Zaman aşımından sonra yapılan ödemeler kabul edilir. Ancak, kendi namına ve hesabına çalışan sigortalıların (şirket ortakları dahil) zaman aşımı nedeniyle prim ödenmeyen süreleri, sigortalılık süresinden sayılmaz ve bu süreye ilişkin sigortalılık hak ve yükümlülükleri düşer.

—————————–

Soru :
YENİ YASADA İŞVERENLERE UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI NE ŞEKİLDE DüZENLENMİŞTİR?

Cevap :

İşverenler hakkında;
Sigortalı işe giriş bildirgesini Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenler veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler veya bu kanunda belirtilen süre içinde vermeyenlere, her bir sigortalı için aylık asgari ücret tutarında, idari para cezası uygulanır.
İş yeri bildirgesini Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenler veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde, anılan ortamda göndermeyenler veya bu kanunda belirtilen süre içinde Kurum’a vermeyenlere;
Kamu idareleri ile bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin üç katı tutarında,
Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin iki katı tutarında,
Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için bir aylık asgari ücret tutarında, idari para cezası uygulanır.

Prim belgelerini, Kurumca belirlenen şekilde ve usulde vermeyenler ya da Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler veya belirlenen süre içinde vermeyenlere her bir fiil için;
Belgenin asıl olması halinde aylık asgari ücretin üç katını geçmemek kaydıyla belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin beşte biri tutarında,
Belgenin ek olması halinde, aylık asgari ücretin üç katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin sekizde biri tutarında,
Ek belgenin Kurumca re’sen düzenlenmesi durumunda, aylık asgari ücretin yarısı tutarında,
Belgenin mahkeme kararı, Kurum veya diğer kamu idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler sonucunda veya bu idareler tarafından düzenlenen belgelerden hizmetleri veya kazançları Kurum’a bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde, belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin üç katı tutarında, idari para cezası uygulanır.

Kurum’un defter ve belge incelemeye yetkili denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurları tarafından veya serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirlerce düzenlenen raporlara istinaden, Kurum’a bildirilmediği tespit edilen eksik işçilik tutarının mal edildiği her bir ay için, aylık asgari ücretin üç katı tutarında idari para cezası uygulanır.
Kayıt ve belge ibrazı konusunda Kurumca yapılan yazılı ihtara rağmen on beş gün içinde mücbir sebep olmaksızın yerine getirmeyenlere;
Bilanço esasına göre defter tutmakla yükümlü iseler, aylık asgari ücretin on iki katı tutarında,
Diğer defterleri tutmakla yükümlü iseler, aylık asgari ücretin altı katı tutarında,
Defter tutmakla yükümlü değil iseler, asgari ücretin üç katı tutarında,
Defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken ceza tutarını aşmamak kaydıyla; defter ve belgelerin tümünü verilen süre içinde ibraz etmekle birlikte, kullanılmaya başlanmadan önce tasdik ettirilmesi zorunlu olduğu halde tasdiksiz tutulmuş olan defterler, kanuni tasdik süresi geçtikten sonra tasdik ettirilmiş olan defterlerin tasdik tarihinden önceki kısmı, işçilikle ilgili giderlerin işlenmemiş olduğu tespit edilen defterler, sigorta primleri hesabına esas tutulan kazançların kesin olarak tespitine imkan vermeyecek şekilde usulsüz, karışık veya noksan tutulmuş defterler, herhangi bir ay için sigorta primleri hesabına esas tutulması gereken kazançların ve kazançlarla ilgili ödemelerin (sigorta primine esas kazancın ödemeye bağlı olduğu durumlar dahil) o ayın dahil bulunduğu hesap dönemine ait defterlere işlenmemiş olması halinde, o aya ait defter kayıtları, Vergi Usul Kanunu gereğince bilanço esasına göre defter tutulması gerekirken işletme hesabı esasına göre tutulmuş defterler geçerli sayılmaz ve bu geçersizlik hallerinin her biri için, aylık asgari ücretin yarısı tutarında,
İşverenler tarafından ibraz edilen aylık ücret tediye bordrosunda; asgari olarak işyerinin sicil numarası, bordronun ilişkin olduğu ay, sigortalının adı, soyadı, sigortalının sosyal güvenlik sicil numarası, ücret ödenen gün sayısı, sigortalının ücreti, ödenen ücret tutarı yer alır. Ücretin alındığına dair sigortalının imzasını ihtiva etmeyen (makbuz mukabilinde veya banka kanalıyla yapılan ödemeler hariç) ücret tediye bordroları geçerli sayılmaz ve bu geçersizlik hallerinin her biri için aylık asgari ücretin yarısı tutarında, idari para cezası uygulanır. Verilen süre dışında ibraz edilen defter ve belgelerin tümünün veya bir bölümünün geçersiz olması durumunda, tutulan defter türü de dikkate alınarak bu bendin sadece 1, 2 ve 3 numaralı alt bentlerine göre idari para cezası uygulanır.

86.maddenin altıncı fıkrasında (Fiilen veya iş yeri kayıtlarından tespit edilecek her türlü bilgiden veya kamu kurum ve kuruluşları tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu kanun uyarınca Kurum’a verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi) ve 85 inci maddenin beşinci fıkrasında (Kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar ile bankalar, bu maddenin uygulanmasıyla ilgili Kurumca istenilecek bilgileri ve belgeleri yazılı olarak en geç bir ay içinde verilmemesi) belirtilen yükümlülükleri belirtilen sürede yerine getirmeyenlere, aylık asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır.
Kurum’un denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarının, bu kanunun uygulanmasından doğan inceleme ve soruşturma görevlerini yerine getirmeleri sırasında işverenler, sigortalılar, işyeri sahipleri ve bu işle ilgili diğer kişiler, görevlerini yapmasına engel olamazlar. Engel olanlar hakkında eylemleri başka bir suç oluştursa dahi, aylık asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır.
—————————–

Soru :
YENİ YASA GEREĞİNCE İŞVERENLERE İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASI AYRICA İDARİ PARA CEZALARINA İTİRAZ USUL VE ESASLARI NE ŞEKİLDE DüZENLENMİŞTİR?

Cevap :
Mahkeme kararına, Kurum veya diğer kamu idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitlere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, bildirgenin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliklerinden verilmesi halinde, sigortalı işe giriş ve işyeri bildirgeleri nedeniyle verilen cezalar % 50 oranında uygulanır.

İdari para cezası uygulanması belgelerin Kurum’a verilmesi yükümlülüğünü kaldırmaz.

İdari para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kurum’a ya da Kurum’un ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kurum’a itiraz edilebilir. İtiraz, takibi durdurur. Kurum tarafından itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir.

İdari para cezalarının, Kurum’a itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan ceza tutarının dörtte birlik kısmı, tahsil edilir.

Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde ödenmeyen idari para cezaları, hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir.

İdari para cezaları on yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Zaman aşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlar.

İdari para cezaları hakkında, bu Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde 30.03.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanacaktır.

(Visited 3 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 30.09.2008 tarihinde Erkan tarafından, Kişisel Gelişim ve Kariyer Planlama bölümünde paylaşılmıştır ve 337 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi | \"İşverenlerin Hak ve Yükümlülüklerine İlişkin Soru ve Cevaplar\" orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleTTK Belgeselleri | Türk El Sanatları | Osmanlıda Kadın Giyimi |Karagöz Belgeseli |Yazma Eserler Belgeseli Sonraki MakaleYaşlı Adam ve Çocuklar

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz