Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Türkiye’nin Jeopolitik, Jeostratejik Ve Ekostratejik Önemi


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 10.02.2008 tarihinde Hale tarafından, Yakın Dönem Türkiye Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 5077 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Türkiye’nin Jeopolitik, Jeostratejik ve Ekostratejik Önemi

Türkiye, 185 dünya ülkesi içinde nüfus itibarıyla 16’ncı, toprak büyüklüğü itibarıyla 32’nci ve ekonomik gücü itibarıyla 16’ncı sırada olan bir dünya devletidir. Türkiye, jeopolitik ve jeostratejik mevkii itibarıyla;


Dünyanın en önemli petrol rezervlerine sahip Orta Doğu ve Hazar Havzası,

Önemli deniz ulaştırma yollarının kavşağı durumunda bulunan Akdeniz Havzası,

Tarihte her zaman önemini sürdürmüş olan Karadeniz Havzası ve Türk Boğazları,


SSCB ve Yugoslavya’nın dağılması sonucu yapısal deÄŸiÅŸikliklere uÄŸrayan Balkanlar,

Etnik çatışmalar yanında, zengin tabiî kaynaklara sahip Kafkasya ve bunun daha ötesinde Orta Asya’nın oluÅŸturduÄŸu coÄŸrafyanın merkezinde etkili bir konumda bulunmaktadır.

Üç kıtayı birbirine baÄŸlayan ve çok önemli bir jeostratejik konuma sahip olan Türkiye, aynı anda bir Avrupa, Asya, Balkan, Kafkas, OrtadoÄŸu, Akdeniz ve Karadeniz ülkesidir. Kısacası Türkiye bir Avrasya ülkesidir. Türkiye’nin jeostratejik önemini pekiÅŸtiren diÄŸer özellikleri ise;

Demokratik, lâik, sosyal hukuk devletine sahip ve piyasa ekonomisini kabul etmiş bir ülke olarak batı sistemlerini uygulaması ve batının tüm kurumlarıyla bütünleşmeyi benimsemiş olması,

1990’lı yıllardan itibaren büyük deÄŸiÅŸmelere sahne olan Balkanlar, OrtadoÄŸu, Kafkasya ve Orta Asya ülkeleriyle tarihten gelen kültür birliÄŸine ve geliÅŸen olumlu iliÅŸkilere sahip olması,

Kafkasya ve Orta Asya petrol ve doğal gazınınbatıya ulaştırılması için belirlenen güzergâhlardan birini ve en önemlisini ihtiva etmesi,

BM ve NATO’nun barışı koruma, bölgesel güvenlik ve istikrara yönelik giriÅŸimlerine iÅŸtirakleri ve bazılarında üstlendiÄŸi öncü rol ile Avrupa Güvenlik Mimarîsi üzerinde tartışılmaz bir ağırlığa sahip olması veNitelik ve nicelik olarak Avrupa’da ve bölgesinde güçlü bir Silâhlı Kuvvetlere sahip olmasıdır.


20’nci yüzyılın sonlarında dünyadaki köklü ve hızlı geliÅŸmeler, Türkiye’ye hem farklı sorumluluklar yüklemiÅŸ, hem de yeni fırsat ve ufuklar açmıştır. Türkiye, Kuzey Atlantik Ä°ttifakı‘nın bir kanat ülkesi konumundan çıkmış, Avrupa’yı Asya’ya baÄŸlayan Avrasya kuÅŸağında merkezî bir duruma gelmiÅŸ, politik, güvenlik ve ekonomik açılardan büyük bir rol ve önem kazanmıştır.

Türkiye, geniÅŸ olduÄŸu kadar, sorunlar, çatışmalar ve istikrarsızlıklar içeren bir coÄŸrafyada yaÅŸamaktadır. Ancak Türkiye, böyle bir bölgede bir barış ve istikrar adası olma özelliÄŸini koruma baÅŸarısını göstermiÅŸtir. Türkiye, Avrupa’dan Pasifik’e ve Orta DoÄŸu’ya uzanan geniÅŸ coÄŸrafyada yer alan ender demokrasilerden biridir.

Anadolu Yarımadası’nın sunduÄŸu zenginlikler ile tarih boyunca jeopolitik bir kavÅŸak niteliÄŸi taşımış olan bu topraklarda yaratılan insanî deÄŸerlerin en güzel yönlerini benimseyen Türkiye Cumhuriyeti, çeÅŸitli kültürlerin güzel bir sentezini oluÅŸturmaktadır. Demokratik, müreffeh ve istikrarlı bir Türkiye, doÄŸu ile batının deÄŸerlerinin bütünleÅŸip, bir arada yaÅŸayabileceÄŸinin çarpıcı kanıtıdır. Türkiye’nin hem doÄŸulu, hem de batılı yönleri, üyesi olduÄŸu uluslar arası örgütlerin çeÅŸitliliÄŸi ile de kendini göstermektedir. Türkiye aynı anda NATO, Avrupa Konseyi, Ekonomik Ä°ÅŸbirliÄŸi ve Kalkınma Örgütü (OECD), Karadeniz Ekonomik Ä°ÅŸbirliÄŸi (KEÄ°), Ekonomik Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilâtı (ECO), D-20 ve Ä°slâm Konferansı Örgütü (Ä°KO) üyesi olan yegâne devlettir.

Türkiye, tarihî, coÄŸrafî ve kültürel açılardan doÄŸunun olduÄŸu kadar, yine aynı kıstaslarla deÄŸerlendirildiÄŸinde, tartışmasız biçimde batının da bir parçasıdır. Türkiye’nin altı asır boyunca Avrupa ile mevcut ortak tarihi bunun en belirgin kanıtıdır. Batının köklü demokrasileri ve pazar ekonomileri ile doÄŸunun ümit vadeden genç demokrasilerini, Karadeniz ile Akdeniz’i, NATO ile Ä°slâm dünyasını, geliÅŸmiÅŸ ülkelerle geliÅŸmekte olanları ve farklı kıtaları birbirine baÄŸlayan Türkiye, Ä°slâm ve diÄŸer dinler arasında da bir dostluk ve iÅŸ birliÄŸi köprüsüdür. Türk tarihi bu olgunun zenginlikleriyle doludur.

Türkiye ayrıca, gelecek yüzyılda Hazar ve Orta Asya doÄŸal kaynaklarının batıya ulaÅŸmasında doÄŸal bir köprü rolü üstlenmektedir. Dünya doÄŸal enerji kaynaklarının %70’i Türkiye’nin etrafında kümelenmiÅŸtir. Hazar petrollerinin batıya taşınmasını öngören ve uluslar arası camiadan büyük destek bulan Bakü-Ceyhan projesi, petrol nakil güzergâhı bakımından en istikrarlı ve güvenli ortamı sunmakta ve çevre korunması bakımından da en az riski taşımaktadır.
Bölgedeki zengin doÄŸal kaynakların iÅŸletilmesini ve batıya naklini bölgesel iÅŸ birliÄŸi ve refahın artırılması için altın bir fırsat olarak gören Türkiye, söz konusu kaynakların dünya pazarlarına nakli için birden çok hattın kullanımını desteklemekte ve bu yönde siyasî iradesini ortaya koymaktadır. Aynı ÅŸekilde, Hazar Havzası’nın doÄŸal zenginliklerinin dünya pazarlarına ulaÅŸmasıyla birlikte Kafkasya ve Orta Asya’ya yönelik insan ve mal trafiÄŸinde meydana gelen artışın gerekli kıldığı Trans-Kafkasya Ulaşım Koridoru’nun hayata geçirilmesi bakımından da Türkiye anahtar ülke durumundadır. Avrasya’nın karşısına tarihin çıkarmış olduÄŸu yeni potansiyel ekonomik fırsat iyi deÄŸerlendirildiÄŸi takdirde, bu coÄŸrafyada barış, istikrar, refah ve iÅŸ birliÄŸinin kalıcı hâle getirilmesi mümkün olabilecektir.

SoÄŸuk SavaÅŸ ertesi ÅŸartlar içinde dünyanın en duyarlı bölgelerini oluÅŸturan Balkanlar, Karadeniz ve Akdeniz Havzaları, Kafkasya, Orta Asya ve Orta DoÄŸu coÄŸrafyasındaki geliÅŸmeler, Türkiye’nin bu bölgelerdeki rollerine ve etkinliklerine yenilik ve hareketlilik getirmiÅŸtir. Bu coÄŸrafyadaki oluÅŸumlar, dünyanın ve Avrupa’nın geleceÄŸinde belirleyici rol oynayacaktır. Türkiye bir yandan bu oluÅŸumların yol açtığı sorumluluklarını bütün gücüyle yerine getirmeye, diÄŸer yandan da yeni imkân ve fırsatlardan yararlanmaya çalışmaktadır. Böylesine önemli ve geniÅŸ bir coÄŸrafyada, Türkiye, etkinliÄŸini ve belirleyici rolünü önümüzdeki yüzyılda da devam ettirme zorunluluÄŸundadır. Balkanlarda, Orta DoÄŸu’da ve Kafkasya’da barış ve istikrar saÄŸlanmadıkça, Avrupa ve Asya’nın tam anlamıyla birbirine kenetlenmesi mümkün deÄŸildir. Türkiye’nin, Balkanlar, Orta DoÄŸu ve Kafkaslar’daki ihtilâfları söndürme inisiyatiflerine katkısı, bu kenetlenmenin gerçekleÅŸmesine yöneliktir.

Türkiye çevresine barış, istikrar, demokrasi ve hoÅŸgörü yansıtmak için büyük çaba içinde olan bir ülke durumundadır. Bu durum, yoÄŸun emek, sabır ve enerjinin aynı anda birçok noktada odaklaÅŸmasını gerektirmektedir. Türkiye’nin bu yöndeki istek ve gayreti yıllarca savunduÄŸu ilkelerden, coÄŸrafyasından ve bilinen tarihî gerçeklerden kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin uyguladığı dış politika, hem yaÅŸadığı özel coÄŸrafyadaki jeostratejik, ekonomik ve kültürel gerçeklere, hem de Büyük Atatürk’ün koyduÄŸu barışçı ilkelere dayanmaktadır.Türkiye, dünyada ve bölgesinde güçlü, dünya ile her alanda bütünleÅŸen, kendisine saygı duyulan, kendine güvenen, ağırlığı ve etkinliÄŸi ile bölgesinde barış ve stikrarın güvencesi olan, dostluÄŸu ve iÅŸ birliÄŸi aranan bir ülkedir. Siyasî, sosyal, ekonomik ve askerî açılardan günümüzün de, geleceÄŸin de en önemli ülkelerinden biridir.

Türkiye bir barış ve istikrar adası olma niteliğine ilâveten kaynaklarının zenginliği, demografik yapısı, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygıya dayanan demokratik, lâik rejimi, ekonomisinin dinamizmi, üretim kapasitesi, endüstrisinin rekabet gücü ile bir cazibe merkezi olarak içinde bulunduğu sancılı coğrafyanın barış, istikrar ve refah yönünde değişiminin itici gücü olabilir. Türkiye, bu yapısı ile bölgede örnek bir ülkedir ve değişen dünya konjonktüründe jeopolitik, jeostratejik ve ekostratejik konumu nedeniyle önemi giderek artmaktadır.

Türkiye, dünya ekonomileriyle bütünleşme bakımından, bir taraftan küreselleşme hareketleri içinde yeralmış, diğer taraftan da ekonomik güç odaklarından Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması (NAFTA) ve Pasifik Bölgesi ile ticarî ilişkilerini sürdürmüş ve Avrupa entegrasyonu hareketine tam olarak katılma iradesini açıklamış bulunmaktadır.

Türkiye, SoÄŸuk SavaÅŸ sonrasında eskisinden daha farklı yapılanmalara doÄŸru ilerleyen Avrupa kıt’asıyla iliÅŸkilerine yeni ve saÄŸlam boyutlar kazandırmak arzusundadır. Türkiye’nin ulaÅŸmış olduÄŸu büyüme, üretim ve ihracat kapasitesi, bir tarafta ABD ve Pasifik Havzası, diÄŸer tarafta Avrupa olarak ortaya çıkmaya baÅŸlayan ve küreselleÅŸme sürecinin de etkisiyle ekonomik anlamda üç boyutlu bir görünüm arz etmeye baÅŸlayan dünyada, bu boyutların bizatihi içinde yerini almasını gerekli kılmaktadır.

Türkiye’nin Atlantik-Avrupa ve Avrasya kuÅŸakları içinde özel bir konumu vardır. Batı toplumu ile bütünleÅŸme hedefi güden, ayrıca islâm aleminin demokratik, lâik ve çaÄŸdaÅŸ üyesi olan bir ülke durumundadır. Türkiye; Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya’da Türkçe konuÅŸan 200 milyonluk bir nüfusun da merkezinde bulunmaktadır. BaÅŸta Türk dilleri konuÅŸan toplumlar olmak üzere, yeni bağımsız devletlerin örnek aldıkları bir model teÅŸkil etmektedir. Türkiye, varlığı ve baÅŸarılarıyla, islâmiyetle demokrasinin baÄŸdaÅŸtığının; ekonomik, sosyal ve kültürel bir kalkınmanın demokratik bir ortamda da gerçekleÅŸtirilebileceÄŸinin somut bir kanıtıdır. Dünyanın aradığı uzlaÅŸmalar Türkiye’nin bünyesinde mevcuttur. Türkiye dış politikasında etkinliÄŸini; bu bünyeden alan bir uzlaÅŸtırma, barıştırma ve iÅŸ birliÄŸinde buluÅŸturma iÅŸlevini sürdürme kararlılığındadır.

Türkiye, çeÅŸitli sorunlarla karşı karşıya bulunan bölgesinde, siyasal barış ve güvenlik ortamının, siyasî ve ekonomik iÅŸ birliÄŸi potansiyellerini harekete geçirmek ve refahı yaygınlaÅŸtırmakla mümkün olabileceÄŸine inanmaktadır. Bu nedenle gayretler, küresel ve bölgesel plânda barış ve güvenliÄŸe katkıda bulunmaya yönelmektedir. SoÄŸuk SavaÅŸ’ın sona ermesini müteakip ortaya çıkan tarihî fırsatları en iyi ÅŸekilde deÄŸerlendirmeye matuf iÅŸ birliÄŸi ÅŸemalarında, Türkiye öncü bir rol oynamakta ve model olma vasfı kazanmaktadır.

Avrupa güvenliÄŸinin Balkanlar, DoÄŸu Avrupa, OrtadoÄŸu ve Kafkasya’da pekiÅŸtirilmesi, barış ve iÅŸ birliÄŸinin güçlendirilmesi hedefleri ancak Türkiye’nin katılımıyla ve somut katkısı ile gerçekleÅŸtirilebilir. Türkiye uluslar arası iliÅŸkilerde geçerli olması gereken çaÄŸdaÅŸ norm ve davranış kurallarının savunucusudur. Bunların global ve bölgesel düzeylerde yaÅŸama geçirilmesi için her türlü çabayı göstermektedir.

Türkiye’nin dışarıda izlediÄŸi siyasî hedeflerin bir yandan çevresindeki mevcut ve potansiyel ihtilâfların kontrol altına alınmasına, diÄŸer yandan bölgesel entegrasyon ve iÅŸ birliÄŸi yoluyla kalıcı barış ve istikrarın saÄŸlanmasına yönelik olması tabiîdir. Türkiye’nin bölgede oynadığı rolün temel felsefesini; ekonomik iliÅŸkilerin geliÅŸtirilmesi, siyasî istikrarın tesisi ve bölge ülkelerinin dünya ile entegrasyonunun saÄŸlanması hedefleri oluÅŸturmaktadır. Türkiye bu anlayışla demokrasiyi, hoÅŸgörüyü, hukuk devleti niteliklerini ve lâikliÄŸi çevresine yansıtmaktadır. Zira Türkiye bunları en iyi yapabilecek durumda bulunan nadir ülkelerden biridir ve bu konuda sorumluluklarını üstlenmektedir.

Türkiye; demokrasi, temel haklar ve hukukun üstünlüğünden yanadır. Türkiye’nin mensup olduÄŸu ideoloji, çaÄŸdaÅŸlık ve medeniyet ideolojisidir. Türkiye, bunun dışında hiçbir ideolojinin mensubu veya yanında deÄŸildir.

21’nci asırda Türkiye’nin vizyonu; bölgesel zenginliklerini, entegre olma hedefi içinde olduÄŸu Avrupa’ya taşıyan, küreselleÅŸme olgusunu ileri götüren ve bu hareket içinde belli baÅŸlı bir rol sahibi olarak ortaya çıkan ve nihayet kalkınma ve iÅŸ birliÄŸi hamlelerinde barıştan yana ve öncü bir ülke olmaktır. Bu vizyon gerçekleÅŸme yolundadır. Balkanlardan Orta Asya’ya kadar Türkiye’nin önünde yeni ufuklar açılmış, yepyeni iÅŸ birliÄŸi ve dayanışma imkânlarına kavuÅŸulmuÅŸtur. Bu anlayışla Türkiye, dışarıya daha fazla açılmakta ve coÄŸrafî uzaklığın önemli olmadığı günümüz dünyasında, Uzak DoÄŸu’dan Lâtin Amerika’ya kadar uzanan geniÅŸ bir yelpaze içinde dostlar, pazarlar ve yeni iliÅŸki aÄŸları aramakta, kısaca bir dünya devleti olma yolunda hızla ilerlemektedir.

Türkiye, sorumluluklarının bilincinde olarak, kendisini 21’nci yüzyılda üstleneceÄŸi role hazırlamaktadır. Zira Türkiye, lâik ve demokratik rejimiyle bir model ülkedir ve bu niteliklerini 21’nci yüzyılda da korumaya devam edecektir. Ayrıca Türkiye, yeni yüzyılda çok taraflı bir ekonomik iliÅŸkiler ağının merkezi hâline gelecektir. Öte yandan Türkiye, doÄŸu ile batı arasında çeÅŸitli açılardan baÅŸarıyla ifa ettiÄŸi köprü vazifesini, 21’nci yüzyılda daha etkin biçimde sürdürecektir.

Kaynak:msb.gov.tr

(Visited 2 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 10.02.2008 tarihinde Hale tarafından, Yakın Dönem Türkiye Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 5077 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Türkiye\'nin Jeopolitik, Jeostratejik Ve Ekostratejik Önemi orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleOsmanlı EÄŸitim Sistemindeki DeÄŸiÅŸme | Medreseden Mektebe... Sonraki Makale[Fizik] Ses Dalgalarının Fiziksel Özellikleri...

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz