Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Türk Tarih Tezi | 1930’lu Yıllarda Atatürk’ün TeÅŸvikiyle OluÅŸturulan Tarih Yorumu – Türk Tarihinin Ana Hatları


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 09.05.2009 tarihinde Hale tarafından, ATATÃœRK'ün Hayatı ve Hakkında Yazılanlar bölümünde paylaşılmıştır ve 334 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Türk Tarih Tezi

Türk Tarih Tezi, 1930’lu yıllarda, Atatürk’ün teÅŸvikiyle oluÅŸturulan tarih yorumudur. 1931-1939 yılları arasında liselerde okutulan Türk Tarihinin Ana Hatları isimli dört ciltlik eser, Türk tarih tezinin bildirgesi sayılır. Ä°slam ve Hristiyan çatışmasına dayalı Osmanlı tarihi tezine ve Türkler aleyhinde yazılan batılı tarih tezlerine tepki olarak ortaya konmuÅŸtur. Bilimsel çevrelerde Türk tarih tezi, siyasi gayeler taşıdığı, hayalci veya romantik milliyetçi yönlerinin olduÄŸu savlarıyla eleÅŸtirilmiÅŸtir .


Yazılma Sebepleri

Ataürk, 1923 yılında Ä°stanbul Ãœniversitesi Profesörler kuruluna “Ulusal bağımsızlığımızı bilim alanında da tamamlama” görevi verdi. Türk Tarih Tezi, Osmanlı tarih yazımının mirası olan Ä°slam merkezli tarih yorumlarına ve Avrupa merkezli tarih yorumlarına karşı alternatif bir milli yorum geliÅŸtirilmesi amacıyla 1930’larda ortaya atılmıştır.

Atatürk batılı tarih tezlerinin doÄŸru kabul edilip okullarda okutulması yerine milli bir tarih yazılması gerektiÄŸine inanıyordu. 15’inci yüzyıldan beridir, ırkçı batılı tarih yazarları Batılı Tarih Tezine göre medeniyetin baÅŸlangıcı yeri olarak Yunan Medeniyetini vermekteydi. Batılı tarih görüşünde Türkler, Orta Asya’daki göçebe aÅŸiretler olarak anlatılıyor ve ırkçı antropolojik yaklaşımlarla bir ırk aidiyetine (Sarı ırk, Brakifesal beyaz ırk vb.) oturutulmaya çalışılıyordu. Bir Fransız okulunda öğrenci olan Afet Ä°nan, Fransızca tarih kitaplarında Türklerin uygarlık yapıtlarına yer vermediÄŸini ve Türklerden “ikinci dereceden sarı ırktan, istilacı barbar kavim” olarak sözedildiÄŸini Atatürk’e anlatır.


Cumhuriyet kurulana dek medreselerde Türk kimliÄŸi üzerinde durulmaksızın, sadece padiÅŸahların eski seferleri gerçeklerden uzak, abartılı bir hikaye biçiminde veriliyordu. 20. Yüzyıl baÅŸlarında dahi üniversitelerde modern ve bilimsel bir tarih öğretilmiyordu. Antropoloji, filoloji, arkeoloji ve benzeri bilimler tarih araÅŸtırmalarında kullanılmıyordu. 19. yüzyıl sonunda Orta Asya’da Orhun Yazıtları yabancı bilimadamları tarafından Türkçe olarak okunmuÅŸtu.
Atatürk, Türk ulusunu odak alarak Türk tarihini araÅŸtırmak, bu ÅŸekilde Cumhuriyet’in temel amacı olan ulus-devlet yaratma sürecine tarihsel bir referans oluÅŸturmak için tarih bilimcilerini teÅŸvik etti. Türklerin dünya uygarlıklarının geliÅŸimindeki yeri ile ilgili araÅŸtırmalar yapılmasını saÄŸlamak istiyordu.

1931 – 1939 yılları arasında liselerde okutulan dört ciltlik tarih kitabının önsözünde çalışmanın amacı şöyle açıklanır:

“Bu yapıtın amacı, yüzyıllarca çok haksız iftiralara uÄŸratılmış, ilk uygarlıkların kuruluÅŸundaki hizmet ve emekleri yadsınmış Büyük Türk Ulusuna, tarihsel gerçeklere dayanan ÅŸerefli geçmiÅŸini hatırlatmaktır.”

Ülkenin eski uygarlıklarını ortaya çıkarmak, bugünkü Türkiye halkıyla Türk kavimlerinin ilişkisini araştırmak, genel Türk tarihinin bilimsel tutarlılık ile yazılmasını sağlamak amaçlardan bazılarıdır.

Yazılması

Atatürk Tarih konusuna çok önem verdiÄŸi için Türk Tarih Kurulu‘nun kurulmasına öncülük etmiÅŸti. 1930 yılında Afet Ä°nan, Tevfik BıyıkoÄŸlu, Semih Rıfat, Yusuf Akçura, ReÅŸit Galip, Hasan Cemil, Sadri Maksudi Arsal, Åžemsettin Günaltay, Vasfi Çınar ve Yusuf Ziya Özer “batılı yazarlar tarafından yazılmamış Türk Tarihini araÅŸtırmak için çalışmalara baÅŸladılar. 1930 yılında Türk Tarihinin Ana Hatları adlı 606 sayfalık eseri hazırladılar. 606 sayfalık bu çalışma sadece bir ön derlemeydi. Sadece 100 adet bastırılarak ülke çapında bilim adamlarına dağıtılarak incelettirildi. Ä°lk derleme kitabı ilim adamlarınca incelendi, tartışıldı ve deÄŸerlendirmeler ve düzeltmeler yapıldı. 1931 yılında 87 sayfalık ikinci kitap Türk Tarihinin Ana Çizgileri-GiriÅŸ Bölümü hazırlandı. 4 ciltlik bu çalışma bu sefer 30,000 adet bastırıldı. 4 ciltlik eser 1931-1939 döneminde liselerde tarih derslerinde okutuldu. 1935 yılında Atatürk Afet Ä°nan ve Hasan Cemil Çamlıbel’e yeni bir araÅŸtırma programı dikte etti. Tarih konularında araÅŸtırma yapacak bilim adamlarının yetiÅŸtirilmesi amacıyla, 1935 yılında, Dil, Tarih ve CoÄŸrafya Fakültesi kuruldu. 1937 yılında Ä°kinci Türk Tarih Kongresi toplandı. Bu kongreye yabancı bilim adamları da katıldılar.

SavunduÄŸu Tezler


Önsözünden anlaşılacağı üzere dört ciltlik tarih, Türklerin uygarlığa katkılarını ortaya çıkarmayı açıklamak ister. Avrupa medeniyetinin göçler sonucu Asyadan gelen insanlar tarafından oluÅŸturulduÄŸunu, Yunan bilim, sanat ve felsefesinin bütün pınarlarının da aslında Anadolu’da olduÄŸunu savunur.

Türk Tarih Tezi, beyaz ırkın kökeninin Orta Asya olduÄŸu hipotezinden yola çıkmaktadır. Buna göre deÄŸiÅŸik çaÄŸlarda, çeÅŸitli göç dalgaları halinde Orta Asya’dan dünyaya yayılan Türklerin de atası olan halklar, dünya medeniyetlerinin önemli bir kısmını kurmuÅŸtur. Irklardan bahsederken belirli bir ırkın üstünlüğünü savunmaz. Göçler sonucu ırkların birbirlerine karıştığını anlatır.

Türk tarih tezinde 19. yüzyıl sonunda ve 20. yüzyıl baÅŸlarında yapılmış araÅŸtırmalara dayanılararak milli bir tarih yorumu ortaya konmuÅŸtu. Tarihte yaÅŸamış büyük medeniyetler kurmuÅŸ bazı kavimlerin Türk olduklarına dair kanıtlar ortaya sürülmüştü. Tarih öncesinde uygarlık izlerine rastlanmamış diyarlara medeniyetin, Türklerin de dünyaya yayılmış olduÄŸu Orta Asya’dan yayıldığı fikri savunulmuÅŸtur.

Türk tarih tezine göre M.Ö. 3000 ile M.Ö. 1200 yılları arasında Orta Asya’dan yurtlarını terk edip Akdeniz havzasına yayılan Brakisefal’ler Türklerin atalarıdır. Dünya medeniyetinin baÅŸlangıcını Yunan Medeniyetine baÄŸlamak yanlıştır. Etiler (Hittitler) Anadolu’da yaÅŸamış Yunan Medeniyetinden daha eski bir medeniyettir. Etrüskler’in Ä°talya’ya Anadolu’dan gitmiÅŸ oldukları kesindir. Orta Asya’dan yayılan göç dalgaları Avrupa’ya da yayılmış ve vahÅŸet ortamı süren kıtaya sırasıyla cilalı taÅŸ, bakır, tunç ve demir çağı sanatlarını götürmüşlerdi. Bir Asya kavmi olan Keltler, göç yollarında önemli eserler bırakmışlardı. Ligürler, Kimriler ise Keltlerden önce Avrupa kıtasında Kırım ve Danimarka’ya kadar gitmiÅŸlerdi. M.Ö. 2000 yılına kadar Avrupa’da bakır aletler dahi bulnamamışken, bu tarihte bronz aletler birden bire çoÄŸaldığı kazılarda tespit edilmiÅŸti. Bronz madeninin kaynağı kalay madeni Asya’da bol miktarda bulunurken Avrupa’da sadece ince bir damar halinde Fransa’da bulunumaktaydı.

Mustafa Kemal Atatürk 1928-1930 yılları arasında Türk Tarih Tezi’nin oluÅŸturulmasında tarihçilere önderlik etmiÅŸtir. Atatürk’ün, “Anadolu 7000 yıllık Türk beÅŸiÄŸidir” sözü onun Anadolu’daki Türk varlığının Malazgirt Meydan Muharebesi’nden çok öncelere dayandığına olan inancını yansıtmaktadır.

Türk Tarih Tezi’ne göre Türk Devletleri


Türk tarih tezi’ne göre tarihteki Türk devletleri ÅŸu ÅŸekildedir:

1- Orta Asya’da Türk-Hun Ä°mparatorluÄŸu.
2- İdil-Tuna arasında İskit İmparatorluğu.
3- Ural Dağları ve İdil Nehri arasında Batı Hun Devleti.
4- Avrupa Türk-Hun İmparatorluğu ve Avar İmparatorluğu.
5- Batı Türkeli ve Kuzey Efganistan’da Akhunlar Devleti.
6- Orta Asya’da Gök Türk Ä°mparatorluÄŸu, Tukyu ve Kutluk Devleti.
7- Karadeniz’in kuzeyinde Hazar, Bulgar ve baÅŸka isimde Türk devletleri.
8- Gök Türk Ä°mparatorluÄŸu’ndan sonra, Orta Asya’da çeÅŸitli isimlerde Türk devletleri.
9- Aral Gölü güneyinde Samanoğulları Devleti.
10- Aral Gölü’nden Hint’e kadar uzanan alanda Gazneliler Devleti.
11- Sir Irmağı doğusunda Karahanlılar ve Kara Hatalar Devleti.
12- İran, Mezopotamya, Anadolu ve Suriye sahalarında Selçuklar Devleti.
13- Harzem kıtasında ve bütün Ä°ran’da HarzemÅŸahlar (Harizm) Devleti.
14- Başkenti Semerkant olan Büyük Timur İmparatorluğu.
15- Hindistan’da Babür Ä°mparatorluÄŸu.
16- Asya, Avrupa ve Afrika’da Türk-Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu.
17- Türkiye Cumhuriyeti.

Tartışmalar ve Tenkitler

Akademik EleÅŸtiriler

Atatürk‘ün hazırlanmasına öncülük ettiÄŸi Türk Tarihinin Ana Hatları kitabının yazarlarından olan Fuad Köprülü, 1940 yılında yazdığı bir yazıda kendisinin de katkıda bulunduÄŸu eseri, Avrupa tarihçiliÄŸinin Türkler aleyhinde yazılmış temelsiz ve olumsuz düşüncelerine karşı bir tepki olarak ortaya çıkan Romantik Nasyonalist bir tarih anlayışı olduÄŸunu yazmıştır.

Romantik milliyetçilik eleÅŸtirisi, Atatürk’ün yazılmasını teÅŸvik ettiÄŸi tarih görüşünde, dünya uygarlık tarihinin kökenlerinin, sadece Hint-Avrupa lisanı konuÅŸan topluluklara atfedilmesine Türkleri sarı ırka mensup barbarlar olarak gösterilmesine bir tepki olarak ortaya konmuÅŸtu. Dünyadaki bütün dillerin kökeninin Türk dilinin kökeni ile ortak olduÄŸu görüşünde olduÄŸu gibi GüneÅŸ Dil Teorisi’nde de dile getirilen, tepkisel ve romantik milliyetçi savları içinde barındırmaktaydı.

Türkçü bilim adamı Zeki Velidi Togan 1932 yılında, I. Türk Tarih Kongresinde, tıp doktoru ReÅŸit Galip’in sunduÄŸu bildirgeyi Orta Asya’nın tarihte bir iç deniz olduÄŸu savı nedeniyle eleÅŸtirdi. Ardından Türkiye’yi terk ederek Almanya’ya gitti, 1939 yılında tekrar Türk Milli EÄŸitim Bakanı tarafından Türkiye’ye davet edilinceye kadar yurda dönmedi, akademik çalışmalarına Almanya ve Avusturya’da devam etti.

Turancıların Eleştirileri

Turancı fikirlere sahip kiÅŸiler Türk tarih tezini eleÅŸtirmiÅŸtir. Turancılara göre Türk Tarih Tezi gerçeklerden uzak ve gayri ilmidir. Çünkü Turnacı görüşe göre Orta Asya, Türklerin Anayurduydu. Orda yaÅŸayan Türk halklarını esir ırkdaÅŸları olarak kabul ettiler. Rıza Nur Türk Tarihi isimli eserinde Orta Asya’daki tutsak Türkleri kurtarma davasını anlatır. Rıza Nur’a göre Çin, Ä°ran ve Rusya’daki tutsak Türklerin kurtarılması gerekmekteydi. Turancılar o dönemde ırkların üstünde Türk ırkı kavramını benimsemiÅŸlerdi. Türklük kavramını savaÅŸ, savaşçı, alp kavramları üzerinde geliÅŸtirdiler. Türk tarih tezinde Turancı görüşün savunduÄŸu deÄŸerlere itibar edilmez. Eski Anadolu medeniyetlerinin Türkler ile baÄŸlarını araÅŸtırmaya çalışan romantik bir coÅŸkunluk taşıyan Türk tarih savı, Turancılık akımının ileri gelenlerinden Nihal Atsız tarafından, ilmi gerçeklerden uzak olmakla eleÅŸtirilmiÅŸtir. Türk tarih savında Hititlerin, Sümerlerin, hatta Yunan Medeniyetinin, Orta Asya’dan dünyaya yayılmış bir medeniyetin devamı olduÄŸu izah edilmeye çalışılmıştı. Bu durumda doÄŸal olarak dilleri de Türklerin eski dilleri ile ortak olmalıydı. Nihal Atsız, Türk tarih savını, gayri ilmi olması ve gerçeklerden uzak olması nedeniyle tenkit edilmiÅŸtir, ona göre ve Türkler Orta Asyalı bir ırktır ve Anadolu medeniyetlerini Türkler ile baÄŸdaÅŸtırma gayretleri yanlıştır.

Medeniyeti öne çıkaran Türk tarih tezi ırk temelini savunan Turancı görüşe ters düşmektedir. Türk tarih tezinde, millet tanımı, bir ırk aidiyetine dayandırılmaz, onun yerine medeniyetleri esas alır. Atatürk Afet Ä°nan’ın 1930 yılında hazırladığı Medeni Bilgiler isimli kitabındaki öne çıkan ırk aidiyetine olan atfı çıkararak millet tanımını bizzat Dil, kültür ve ülkü birliÄŸi ile birbirine baÄŸlı vatandaÅŸların siyasal ve toplumsal kuruluÅŸu ÅŸeklinde düzeltir.

Türk tarih tezine göre Anadolu, tarih boyunca göçler almış ancak hiç göç vermemiÅŸtir. Türkler de buraya gelen kavimlerdendir ve buradaki kültürler ve insan toplulukları ile karışmıştır. Aslında bu topraklarda geçmiÅŸte yaÅŸamış kavimler, dünya medeniyetlerinin de membaıdır ve günümüz Anadolu Türk kültürü de antik medeniyetlerin bir devamıdır. Bu sebeple Türk ulusu Hititler, Urartular’ın eserlerinin doÄŸal mirasçılarıdır.

Kemalist Devrimin tarih tezi içerisinde yer verilmemekle beraber Meksika büyükelçisi Tahsin Mayatepek’in Atatürk’e sunduÄŸu Mayaların dili, kültürü ve tarihi ile ilgili raporların bazılarının bulunması üzerine, Atatürk’ün, Türk Tarih Tezi’nde dile getirilen göç hareketleri ve Kayıp Kıta Mu efsanesi arasında bir baÄŸlantı olduÄŸunu düşündüğü öne sürülmüştür.

Türk tarih tezine, ilmi dayanaktan yoksunluk ve milliyetçilik suçlamaları üzerine gelişen eleştirilerin abartılması, Türklerin tarihi ile ilgilenen araştırmacıların ilkel milliyetçilik ve kafatasçılık gibi suçlamaları göğüslemeyi göze almalarını gerektirmiştir.

1990 yılları başında bazı yazarlar, Türk Tarih Tezinin, Türk tarihini yüceltmek amacıyla yazıldığını ve aşırılığa kaçıldığını, bilimsel tarafsızlıktan uzak resmi devlet ideolojisi olduğunu, Kürtleri görmezden geldiğini söyleyerek eleştirdiler.

Tarihe Katkıları

Bu çalışmanın, Türkiye’de tarih biliminin geliÅŸimine katkıları da olmuÅŸtu. Anadolu medeniyetleri ile Türk tarihi arasında baÄŸların araÅŸtırılmasını isteyen Atatürk’ün arkeolojik kazıları, tarihinin araÅŸtırılmasını teÅŸvik etmesi, bu konuda bilim adamları yetiÅŸtirme gayretleri, tarih konusunda ciddi araÅŸtırmalar yapılmasına baÅŸlangıç dayanağı olmuÅŸtu. Atatürk 1 Kasım 1936 yılında TBMM açılış konuÅŸmasında Alacahöyük’de yapılan kazılarda bulunan eserlerin 5500 yıllık Türk tarihinin aydınlatılmasına ışık tutacağını açıklar. Bunun sonucunda Türk arkeologların yaptığı kazılardan elde edilen arkeolojik bulgular Hititler ile ilgili yeni bulguların ortaya çıkmasına, bilinenlerin yeniden yazılmasına neden oldu. Dil Tarih ve CoÄŸrafya Fakültesi kuruldu. Çiviyazısı okuyabilen bilim adamları yetiÅŸti. Binlerce Hitit tableti okundu. Arkeoloji müzeleri açıldı.

(Visited 2 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 09.05.2009 tarihinde Hale tarafından, ATATÃœRK'ün Hayatı ve Hakkında Yazılanlar bölümünde paylaşılmıştır ve 334 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 2 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Türk Tarih Tezi | 1930\'lu Yıllarda Atatürk\'ün Teşvikiyle Oluşturulan Tarih Yorumu - Türk Tarihinin Ana Hatları orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki Makale[Biyoloji] Küçük Kan Dolaşımı ve AkciÄŸerlerde Kanın Temizlenmesi Sonraki MakaleSaÄŸlığımıza Zarar Veren Yiyecekler – Markalar | Bal – Sucuk – Sosis – Peynir – YoÄŸurt – Süt - Gofret – Çikolata – Kek – Åžek..

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz