Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Türk Bayrağını OluÅŸturan Öğelerin Anlamı | Türk Bayrağı’ndaki Ay-Yıldız Ve Anlamları


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 29.04.2008 tarihinde Esesli tarafından, Vatan Sevgisi | Åžehitlerimize Özel Bölüm bölümünde paylaşılmıştır ve 8245 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Al Rengin Anlam ve Önemi


Türk mitolojisinde, Türklerin renklerle ilgisi önemli bir yer tutar; mavi (gök mazisi, Türkuaz), beyaz/ak ve al/kızıl renkleri baÅŸta gelir. Al renk kırmızıdan farklıdır, kutsal, Tanrısal renktir. Kırmızı renk adı Türkçe’de 12. asırdan önce pek görülmemektedir. Kırmızı, Türkçe’ye sonradan, Sogdca’dan veya Farsça’dan geçmiÅŸtir.

Oğuz/Türkmen boylarının çok eskiden beri al renkli börkler giydiği bilinmektedir. Börklerin bütününde al ya da bir diğer deyişle kızıl renk görülmekle beraber, başka renklere de tesadüf ediliyor ki, esas olan gelenek, bütün börklerde, tepe kısmının yani Tanrıya yüz tutan kısmın, Tanrısal renk saydıkları al renkten olmasıdır. Bu tarz bugün efelerin, zeybeklerin, seymenlerin v.s. folklorik başlıklarında da muhafaza edilmektedir.

Al renk adı kutsallık içerdiÄŸi içindir ki, Türkler, “kırmızı bayrak” deÄŸil “al bayrak,” “kırmızı kan” deÄŸil “al kan,” demiÅŸlerdir. Yermek, aÅŸağılamak anlamında “karalamak” derken, yüceltmek, övmek, kutsamak karşılığı da, “allamak” sözünü kullanırlar. Bugün dilimizde kullandığımız “allamak pullamak” sözü de aynı maksatla kullanılır.


Türkler, al yahut kızıl rengi, Tanrısal renk, kutsal renk kabul ettikleri için, eski Türk inancına göre, Tek Tanrı veya Gök Tanrı’nın gökte olduÄŸunun tasavvuru ile baÅŸlarına giydikleri börkün, Tanrıya karşı olan, yani tepe kısmında genellikle kızıl yahut al renk kullanmışlardır. Bir baÅŸka söyleyiÅŸle, baÅŸlıklarında, Tanrısal kutsallık verdikleri Kızıl rengi kullanarak Tanrıya tazimlerini bildirmiÅŸ oluyorlardı.

Kızıl yahut al renk, güneÅŸin doÄŸmak üzere iken (ÅŸafak vakti) ve yine battıktan hemen sonra gökyüzüne yansıttığı kırmızımsı renktir. Türkler eskiden, genellikle, ÅŸafak sökerken, ve akÅŸam vakitlerinde, gökteki, “göyün kızıllığı” dedikleri bu görüntü anında dua ederlerdi. Türkler bu ÅŸekilde dua ile, sabah vakti onu karşılıyor, akÅŸam vakti de onu yine dua ile uÄŸurluyorlardı.

Kırmızı (al/Kızıl), mitolojik Türk kosmik anlayışında da, göğün zirvesini ve ateÅŸi ifade eder. “Al”, Türk lehçelerinde “yüksek”, “yüce” ve “kudret” anlamlarına da gelir. Altay dağının adı aynı maksatla söylenmiÅŸ olup, Al=yüce-yüksek, tay=taÄŸ/daÄŸ demek olup Al-tay=yüce-ulu daÄŸ, yüksek daÄŸ anlamındadır. “Al” terkibindeki ilahi anlamlarla kutsiyet kazandırılmış olan Altay dağı, Åžamanlarda, bir ruh ve tanrısal bir kutsiyetle yadedilir. Ayin ve dualarında da kutsal Altay dağına hitap edilir.

Halûk Tarcan, eski Türk dili ve mitolojisini incelediÄŸi kitabında konu ile ilgili ilginç görüşler ileri sürüyor: “… güneÅŸ, gökteki ateÅŸ gibi, korkunç bir kudret ve enerjidir. DeÄŸdiÄŸi, kendisine verilen, yani al/dığı her ÅŸeyi yakar, kendi gibi alev, ateÅŸ haline getirir. Rengi al/dır, kutsal olduÄŸu için, rengini ifade eden al kelimesi de kutsal anlamına gelir. (Prof. Dr. A. Ä°nan) (Al/ip gökyüzüne, Tanrı’ya götürdüğü için kutsal demektir. Al-Apa, al/an=ilah, alıp Tanrı’ya eriÅŸtiren “ilah” demektir ki, alap, sonunda Alp ÅŸekline girmiÅŸtir.(125) Alp daÄŸlarına bu adı verenler, Kamunlar adını taşıyan, Ä°talyan Alplerine yerleÅŸmiÅŸ olan Ön-Türklerdir.”

Eski ÅŸamani inançlara göre ateÅŸ, kötü ruhları kovar, insanın kötü ruhlardan temizler. Abdulkadir Ä°nan’ın nakline göre, VI. Yüzyılda Göktürk KaÄŸanına, elçi olarak gelen Bizans elçileri iki ateÅŸ arasından geçirilerek, onlarla beraber gelmesi muhtemel olan kötü ruhların kovulması saÄŸlanıyordu. Bu adet MoÄŸol saraylarında da var. BaÅŸkurt ve Kazak Türkleri, yaÄŸlı bir paçavrayı ateÅŸleyip hastanın etrafında, “alaslama” dedikleri, “alas, alas” diye dolaÅŸtırarak, hastaya musallat olmuÅŸ kötü ruhları kovmuÅŸ oluyorlardı. Buna Anadolu’da “Alazlama” denilmektedir.

Kızıl sözü, renk anlamının yanında, aynı mitolojik anlayıştan kaynaklanarak, bildiÄŸimiz altın anlamında da kullanılır. Azerbaycan ve Türkistan lehçelerinde, altına “kızıl” derler, sözü kullanılır. Çok eski devirlerde para yerine deÄŸer olarak kürk kullanırlardı. Türkler kürke “ten/tın/tın” derlerdi. En deÄŸerli kürkler de güneÅŸ kızıllığının (al) renginde olanlardı. GüneÅŸ kızıllığı renginde olan en deÄŸerli kürkler için de yine güneÅŸin rengi olan “al” sözü ilaveli “al-tın” al kürk, kızıl kürk diyorlardı ki kıymetin deÄŸer birimi idi. Bugün, kıymet deÄŸeri olarak kullandığımız madene verilen altın (al-tın) adının anlamını kaynağı, anılan eski Türk anlayış ve kavrayışına dayanır. Türkistan Türklerinde, küçük bir gümüş sikke olup, genellikle sikkeye denilen, asrımızın ilk çeyreÄŸine kadar Türkistan’da para birimi olarak kullanılan “tenge” sözü de aynı (al-kürk) “ten/tın” kökenlidir. Bugünkü Kazakistan Cumhuriyeti’nin resmi para biriminin adı da, anılan kürk adından türemiÅŸ “tenge”dir. Rusça’da para karşılığı olarak kullanılan “dengi” sözü de, Türkçe’den Rusça’ya geçmiÅŸ olan “tenge”nin Rusça söyleniÅŸidir.

Türkler için tarihsel ve mitolojik büyük önem taşıyan al rengin, Türk Bayrağının da temel rengi olması hiç de şaşırtıcı değildir.


Hilal Ay ve Yıldız

Batı kaynaklarının bir kısmı hilalin ilk olarak Bizans kentinin bayrağında görüldüğünü, yıldızın ise Hristiyan dininin kabulünün ardından Meryem Ana’ya ithafen Konstantin tarafından ÅŸehrin bayrağına eklendiÄŸini belitmektedir. Fatih Sultan Mehmet’in Ä°stanbul’u fethinin ardından 1000 yılı aÅŸkın süredir kullanılmakta olan bu bayrağı benimsediÄŸi; aynı motifin bu tarihten itibaren de Ä°slam dininin bir sembolü haline geldiÄŸi belirtilmektedir.

AraÅŸtırmamızın ölçeÄŸini biraz geniÅŸlettiÄŸimizde, Türkiye’deki daÄŸlık arazilerden Nil Vadisine kadar pek çok yerde “Ay tanrısı” tapınaklarının bulunduÄŸu ve “Ay tanrısına” tapınmanın bir zamanlar bugün Orta DoÄŸu olarak tanımlanan bu yörede en yaygın din olduÄŸunun kaynaklarda ifade edildiÄŸini görüyoruz. Ay tanrısı hilal formunda bir sembol ile temsil
edilmekteydi. Bugün Ä°slam’ın baz aldığı ay ve yıl hesaplaması da bildiÄŸimiz gibi Ay’ın evrelerine dayanmaktadır.

Bu bölgede yaÅŸamış en önemli uygarlık Sümerlerdir. Ural-Altay dillerinin Sümer dili ile ilgisi bilimsel olarak saptanmış olup, Türkçe ve Macarca’nın sözcüklerinin benzeÅŸmesinde %50’nin üzerinde bir orana rastlanmaktadır. ÖrneÄŸin Sümer dilinde “dingir”, Türkçe’de “tengri” yani “tanrı”dır. Kültürel benzeÅŸmelerin de çokluÄŸu Sümerlerin orjininin de Orta Asya olup, Mezopotamya’ya sonradan göçler vasıtasıyla geldiklerini iÅŸaret etmektedir.

Bu bakış açısı altında, hilal, yıldız motiflerini yoÄŸun olarak kullanmış olan Sümerlerin, bu sembolleri Orta Asya’daki köklerinden taşımış olması ihtimali kuvvetlidir. Zira, Sümerlerin dini inanışlarında, Altay Åžamanizminin önemli etkisi göze çarpmaktadır.

Ege adaları, Batı Anadolu ve Trakya’da arkeolojik kazılarda ele geçen sikkelerde hilal ve yıldız motifinin sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Bu durum bölgede yaÅŸayan halkların inanışlarında bu motiflerin yer ettiÄŸini iÅŸaret etmektedir. Milattan önce 1200 ve 100 yılları arasında Orta Asya Türk dilini konuÅŸan Saka adı verilen halkın Avrasya’da yaÅŸadığı da
saptanmıştır.

Birlikte kullanıldığı durumlarda hilal, ayı simgelerken, yıldızın güneÅŸ veya venüs’ü ifade ettiÄŸi belirtilmektedir. Tarihi ve arkeolojik çalışmalar, hilal ve yıldız sembolünün kullanımını bir tarafta Sümerlerin inanışları vasıtasıyla Orta Asya Åžamanizmine ve Türklerin atalarına, diÄŸer tarafta ise Amerika yerlilerinin ÅŸamanizmine dayandırmaktadır.

Bugün Türk Bayrağında yer alan hilal ve yıldız motiflerinin binlerce yıllık bir yolculukla bugüne kadar geldiÄŸini ve orijininin Türk’lerinde ataları olan kadim dönemlerde yaÅŸamış uygarlıklara dayandığını görüyoruz. Sonuç olarak, tüm dünyanın bugün Ä°slam dininin sembolleri olarak kabul ettiÄŸi hilal ve yıldızı; aslında biz Türklerin Ä°slama bir sembol olarak kazandırdığını görüyoruz. Bayrağımızın al renginin tanrısal kutsal bir renk; üzerindeki hilal ve yıldızın da binlerce yılın gizeminden gelen astrolojik objeler olduÄŸu kesin. Binlerce yıl bayrağında bu sembolleri taşımış böyle bir millete de elbette özgün bir görev verilmiÅŸ olmalıdır diye de düşünmemiz gerekir.

(Visited 15 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 29.04.2008 tarihinde Esesli tarafından, Vatan Sevgisi | Åžehitlerimize Özel Bölüm bölümünde paylaşılmıştır ve 8245 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 2 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Türk Bayrağını Oluşturan Öğelerin Anlamı | Türk Bayrağı\'ndaki Ay-Yıldız Ve Anlamları orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleAtatürk'ün EÄŸitimciliÄŸi | Başöğretmen Atatürk Sonraki MakaleAtatürk Ve Kitap | Atatürk'ün Kitap Ve Okuma Sevgisi - Atatürk'ün Anıları

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz