Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Suikastler Tarihi |Uğur Mumcu Suikasti ( 1993 )


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 23.05.2008 tarihinde patriot34 tarafından, Yerli ve Yabancı Önemli Tarihi Suikastlar bölümünde paylaşılmıştır ve 1235 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Uğur Mumcu ( 1942)- (24.01.1993) l Gazetici-Yazar


Aslen Ankaralı olan Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942’de, babasının memuriyeti dolayısıyla Kırşehir’de, dünyaya geldi.

İlk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamlayan Mumcu, öğrenimine Hukuk fakültesinde de devam etti. 1961 yılında baş1adığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni 1965 yılında tamamladı. Bir süre avukatlık yaptı; yabancı dil öğrenmek için İngiltere’ye gitti. 1969-1972 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde İdare Hukuku Profesörü Tahsin Bekir Balta’nın asistanı olarak çalıştı.

Yazmaya, üniversite öğrenciliği yıllarında, Doğan Avcıoğlu’nun yönetimindeki Yön Dergisinde başlayan Uğur Mumcu, 12 Mart döneminde bir yazısında kullandığı “Ordu Uyanık Olmalı” sözleriyle, “orduya hakaret etmek”, “sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak” suçunu işlediği iddasıyla gözaltına alındı. Uğur Mumcu bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkum edildi. Ancak karar yargıtayca bozuldu ve serbest bırakıldı.


Serbest bırakılmasının ardından askere alınan Mumcu Tuzla Piyade Okulu’nda 3 aylık eğitim den sonra “sakıncalı” ilan edilerek askerliğini er olarak tamamlamak üzere Ağrı Patnos’a gönderildi. Daha sonra açtığı davayı kazanan Mumcu yedek subaylık hakkını elde etti. “Evet, evet ne olursa olsun, ben Patnos dağlarında halk çocuklarıyla er olarak askerlik yapmayı, emekli olduktan sonra siyasal iktidarın uzattığı yönetim kurullarında, on binlerce lira para alan orgeneral olmaya değişmem!” diyerek askerliğini Patnos’ta er olarak tamamladı. Patnos’ta, ağır koşullar altında askerliğini yaparken, zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi.

Yazıları 1962’den itibaren Yön, Türk Solu, Devrim, Ant, KIM, Ortam, Yeni Ortam v.b. dergilerde yer alan Mumcu’nun, 1968-69-70 yıllarında Akşam, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde zaman zaman çeşitli konularda inceleme yazıları da yayımlandı.

Köşe yazarlığına 1974 yılında haftalık Yeni Ortam dergisinde başladı. Daha sonra çalışmaya başladığı Anka Ajansında 1975 yılından itibaren Cumhuriyet’e de köşe yazıları yazdı. 1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. gözlem başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı. 6 Kasım 1991’de İlhan Selçuk ve yaklaşık 80 Cumhuriyet çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 Şubat – 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet Gazetesi’nde yazan Mumcu, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992’de Cumhuriyet’e döndü.

Yaşamı boyunca 25 kitabı yayınlanan Mumcu çalışma yaşamı boyunca pek çok ödül aldı.

Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 yılında uğradığı bombalı saldırı sonucu öldürüldü.

Uğur Mumcu’nun yaşam serüveni şöyle özetlenebilir o “gazeteci”ydi.

Eserleri


– Mobilya Dosyası (Uğur Mumcu’nun ilk Kitabı)
– Suçlular ve Güçlüler
– Bir Pulsuz Dilekçe
– Çıkmaz Sokak
– Silah Kaçakçıları ve Terör
– Ağca Dosyası
– Papa – Mafya – Ağca
– Devrimci ve Demokrat
– İnkılap Mektupları
– 12 Eylül Adaleti
– Tarikat – Siyaset – Ticaret
– 40’ların Cadı Kazanı
– Gazi Paşa’ya Suikast
– Sakıncalı Piyade

– Büyüklerimiz

– Tüfek İcad Oldu

– Söz Meclisten İçeri

– Terörsüz Özgürlük

– Liberal Çiftlik

– Aybar ile Söyleşi

– Rabıta

– Bir Uzun Yürüyüş

– Kazım Karabekir Anlatıyor

– Kürt İslam Ayaklanması

– Kürt Dosyası (Uğur Mumcu’nun Son Kitabı)

Alıntı : Atatürkçü Düşünce Derneği


VURULDUK EY HALKIM
Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık.
Babamız sırtında yük taşıyarak,
getirirdi aşımızı, ekmeğimizi,

Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla
caddelerden geçerken,
bizler bir mumun ışığında
bitirdik kitaplarımızı.

Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun
yüreğini, yüreğimizde yaşayarak
katıldık o büyük kavgaya.

Ecelsiz öldürüldük, dövüldük, asıldık…
Vurulduk ey halkım,
unutma bizi…

Yoksulluğun bükemediği
bileklerimize, çelik kelepçeler
takıldı.

İşkence hücrelerinde
sabahladık kaç kez,
isteseydik, diplomalarımızı
mor binlikler getiren
birer senet gibi kullanırdık.

Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık.
Yazlık, kışlık katlarımız,
arabalarımız olurdu.

Yüreğimiz işçiyle birlikte attı,
köylüyle birlikte attı.

Yaşamımızın en güzel yıllarını,
Birer taze çiçek gibi
verdik topluma.
Bizleri yok etmek istediler hep.

Öldürüldük ey halkım, unutma bizi.

Fidan gibi genç kızlardık;
Hayat, şakırdayan bir şelale gibi
akardı göz bebeklerimizden.

Yirmi yaşında,
yirmi bir yaşında,
yirmi iki yaşında,
işkencecilerin acımasız ellerine
terk edildik.

Tükürülesi suratlarına karşı
bahar çiçekleri gibi,
taptaze inançlarımızı fırlattık
boş birer eldiven gibi.

Utanmadılar insanlıklarından,
Utanmadılar erkekliklerinden.

Hücrelere atıldık ey halkım,
unutma bizi.

Ölümcül hastaydık,
bağırsaklarımız düğümlenmişti.

Hipokrat yemini etmiş
doktor kimlikli
işkencecilerin elinde
öldürüldük acınmaksızın.

Gelinliklerimizin ütüsü bile
bozulmamıştı daha.
Cezaevlerine kilitlenmiş
kocalarımızın taptaze duygularına,
birer mezar taşı gibi savrulduk.

Vicdan susut,
Hukuk sustu,
İnsanlık sustu.

Göz göre göre
öldürüldük ey halkım.

Kanserdik;
ölüm, her gün bir sinsi yılan
gibi dolaşıyordu derilerimizde.
Uydurma davalarla kapattılar
hücrelere.

Hastaydık.
Yurtdışına gitseydik
kurtulurduk belki.
Bir buçuk yalındaki kızlarımızı
öksüz bırakmazdık.
Önce kolumuzu, omuz başından keserek,
yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak
fırlattık attık önlerine.

Sonra da, otuz iki yaşında
bırakıp gittik bu dünyayı,
ecelsiz.

Öldürüldük ey halkım unutma bizi.

Giresun”daki yoksul köylüler,
sizin için öldük.
Ege”deki tütün işçileri
sizin için öldük.
Doğu”daki topraksız köylüler;
sizin için öldük,
İstanbul”daki, Ankara”daki işçiler,
sizin için öldük,
Adana”da, paramparça elleriyle,
ak pamuk toplayan işçiler,
sizin için öldük,

Vurulduk,
Asıldık,
Öldürüldük ey halkım,
unutma bizi.

Bağımsızlık, Mustafa Kemal”den
armağandı bize.
Yabancı petrol şirketlerine karşı
devletimizi savunduk,
komünist dediler.

Yirmi iki yaşlarındaydık
öldürüldüğümüzde ey halkım,
unutma bizi.

Mezar taşlarımıza basa basa,
Devleti yönetenler gizli emirlerle,
başlarımızı ezmek,
kanlarımızı emmek istediler.

Amerikan üsleri kaldırılsın dedik,
sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.
Emperyalizmin ahtapot kollarına
teslim edilen ülkemizin
bağımsızlığı için kan döktük sokaklara.

“Ülkemiz bağımsız değil” dedik,
kelepçeyle geldiler üstümüze.
Kurtuluş Savaşı”nda emperyalizme
karşı dalgalandırdığımız
bayrağımızı daha da dik
tutabilmekti bütün çabamız.
Bir kez dinlemediler bizi.
Bir kez anlamak istemediler.

Vurulduk ey haklım unutma bizi…

Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık.
Bir kadın eline değmemişti ellerimiz.
Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha.

Bir gece sabaha karşı,
Pranga vurulmuş ellerimiz
ve ayaklarımızla çıkarıldık
idam sehpalarına.
Herkes tanıktır ki korkmadık.
İçimiz titremedi hiç.

Mezar toprağı gibi taptaze,
mezar taşı gibi dimdik
boynumuzu uzattık
yağlı kementlere.

Asıldık ey halkım, unutma bizi.

Bizi öldürenler,
bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar,
ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar.
Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı
ya da susmuşlardı
bütün olup bitenlere.

Öfkelerini bir gün bile
karşısındakilere bağırmamış
insanların gözleri önünde
öldürüldük.

Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına.

Batı uygarlığı adına,
bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler.
Korkmadan öldük ey halkım,
unutma bizi.

Bir gün mezarlarımızda güller açacak
ey halkım unutma bizi.
Bir gün sesimiz,
hepinizin kulaklarında yankılanacak
ey halkım, unutma bizi.

Özgürlüğe adanmış bir top
çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz.
ey halkım unutma bizi.
unutma bizi
unutma bizi
unutma bizi
unutma bizi:::::::

Uğur Mumcu

(Visited 2 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 23.05.2008 tarihinde patriot34 tarafından, Yerli ve Yabancı Önemli Tarihi Suikastlar bölümünde paylaşılmıştır ve 1235 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 11 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Suikastler Tarihi |Uğur Mumcu Suikasti ( 1993 ) orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleBeş Önemli Hayat Dersi Sonraki Makale[Çocuk Hastalıkları] Akdeniz Anemisi "Tıptaki Adıyla Talasemi"

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz