Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Psikanaliz Nedir? | Tarihçe – Günümüzde Önemli Psikanaliz Okulları – Teknik – Etkililik (Efficacy) – Klasik Psikanalitik Kuram – Bilinçdışı ve PsiÅŸik ..


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 09.08.2009 tarihinde Sema tarafından, SaÄŸlık Dünyası | Alternatif Tıp | Ä°lk Yardım bölümünde paylaşılmıştır ve 1613 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Psikanaliz

Psikanaliz, Sigmund Freud‘un çalışmaları üzerine kurulmuÅŸ bir psikolojik kuramlar ve yöntemler ailesidir. Bir psikoterapi tekniÄŸi olarak psikanaliz, hastaların zihinsel süreçlerinin bilinçdışı unsurları arasındaki baÄŸlantıları ortaya çıkarmaya çalışır. Analistin amacı hastanın transferansın sorgulanmamış ya da bilinçdışı engellerinden, yani artık iÅŸe yaramayan ve özgürlüğü kısıtlayan eski iliÅŸki kalıplarından, serbest kalmasına yardım etmektir.
Psikanaliz kuramı ortaya atıldıktan sonra ciddi eleştirilere maruz kalmıştır. Günümüzde psikanalizin bilimsel geçerliliği konusunda önemli şüpheler bulunmaktadır.


Tarihçe

Psikanaliz, 1890’larda Viyana’da nevrotik ya da histerik belirtiler gösteren hastalara etkili bir tedavi bulmaya çalışan bir nörolog olan Sigmund Freud’dan miras kalmıştır. Bu hastalarla konuÅŸmalarının sonucunda, Freud hastaların rahatsızlıklarının kültür tarafından kabul edilmeyen, sonuç olarak bastırılmış ve bilinçdışı cinsel doÄŸanın arzu ve fantazilerinden kaynaklandığına inanmıştır. Kuramı geliÅŸtikçe, Freud da hastalarını tedavi ederken karşılaÅŸtığı olayları biçilendirmek ve açıklamak için sayısız sistem geliÅŸtirtirmiÅŸ ve kenara koymuÅŸtur.

Günümüzde Önemli Psikanaliz Okulları:


:z29: Kendilik Psikolojisi, diğer insanlarla kurulan karşılıklı empatik ilişkilerle dengeli bir kendilik hissinin gelişimini vurgular; Heinz Kohut
:z29: Lacancı psikanaliz, psikanalizi semiyotik ve Hegel’in felsefesi ile birleÅŸtirir;
:z29: Analitik psikoloji, daha çok tinsel bir yaklaşım taşır;
:z29: Nesne ilişkileri teorisi, bireyin içselleştirilmiş ve düşlenmiş diğerleri ile ilişkilerinin dinamiklerini vurgular; Margaret Mahler, Melanie Klein;
:z29: Kişilerarası psikanaliz, kişilerarası ilişkilerin küçük ayrıntılarının üzerinde durur; Harry Stack Sullivan
:z29: İlişkisel psikanaliz, kişilerarası psikanaliz ile nesne ilişkileri teorisini birleştirir; Stephen A. Mitchell, Jessica Benjamin, Jay R. Greenberg;
:z29: Modern psikanaliz, bir grup teorik ve klinik bilgi ile Hyman Spotnitz ve arkadaÅŸları Freud’un teorisini geliÅŸtirmiÅŸ ve teoriyi tüm duygusal bozukluklar yelpazesine uygulanabilir hale getirmiÅŸlerdir. Modern psikanalitik müdahaleler öncelikli olarak hastada entellektüel bir içgörüü geliÅŸtirmektense hastaya duygusal-olgun bir iletiÅŸimi saÄŸlamayı amaçlar.

Bu okulların çarpıcı farklı teorileri olsa da, çoğunluğu kendi kendini aldatmanın ve bireyin geçmişinin şimdiki ruhsal yaşamı üzerindeki güçlü etkilerinin önemini vurgulamaya devam ederler.

Bugün psikanalitik fikirler kültür içinde, özellikle çocuk bakımı, eğitim, yazınsal eleştiri, psikiyatri ve özellikle tıbbi ve tıbbi olmayan psikoterapi içinde gömülüdür. Evrilmiş ana analitik fikirler olmasına rağmen, özellikle ilk teorisyenlerin yönergelerini takip eden gruplar vardır.

Teknik

Psikanalizin ana metodu, serbest çağrışımın transferans ve direnç analizidir. Analizana (hastaya), rahat bir halde, aklına gelenleri söylemesi söylenir. Burada, düşler, umutlar, dilekler ve fantaziler geçmiş aile yaşantısının birer anısı olarak ilgi konusudur. Genellikle, analist sadece dinler ve sadece profesyonel kanaati gerektiğinde, yani hasta için içgörü uyandırma fırsatı yakaladığında yorumlar. Dinlemede, analist empatik tarafsızlığı, yani güvenli bir ortam yaratmak için geliştirilen yargılamayan bir duruşu, korur. Analist, analizanın söyleminde ve davranışlarında beliren kalıp ve çekingenlikleri değerlendirirken, analizandan tüm dürüstlüğü ile bilincine ne gelirse konuşmasını ister.

Birçok klinisyen psikanalizi ciddi psikolojik bozukluÄŸu olan olgular, örneÄŸin psikoz, intihara meyilli depresyon ya da ağır tedavi edilmemiÅŸ alkolizm, için önermez. Bu tip hastalar “analiz-edilemez” olarak nitelendirilir. Tipik uygulamalar klinik depresyon ve kiÅŸilik bozukluklarını içerir.
Günümüz bazı psikanaliz şekilleri, kendine güveni artırma yoluyla hastalara özsaygı kazandırmakta, ölüm korkusu ve bu korkunun davranışlar üzerindeki etkilerini yenmekte, ve birbiriyle bağdaşmaz gibi gözüken ilişkileri sürdürmekte yardımcı olmaya çalışır. Bireysel danışan seansları bir gelenek olarak kalsa da, psikanaliz bir grup terapi şekli olarak Harry Stack Sullivan tarafından uyarlandı.

Etkililik (Efficacy)


Şu an birçok psikanalist, analizin daha çok nevroz olguları ve kişilik ya da karakter sorunları yaşayan olgularda yararlı bir yöntem olduğunu iddia eder. Psikanalizin daha çok samimiyet ve ilişkilerin kökleşmiş sorunları ve oturmuş problemli yaşam kalıpları ile uğraşırken faydalı olduğuna inanılır. Terapötik bir tedavi olarak psikanaliz genellikle haftada üç ila beş görüşme ile sürer ve doğal ya da normal olgun bir gelişme için belli bir tedavi süresini gerekli kılar (üç ila beş yıl arası).

Geçmiş randomize kontrollü denemelerin analizi belirli psikiyatrik bozukluklarda psikanalitik tedavinin, tedavinin olmadığı durumlardan daha etkili olduğunu gösterir. Psikanalizin ve psikanalitik psikoterapinin etkililiği üzerine yapılan deneysel çalışmalar da psikanalitik araştırmacılar arasında belirginleşmiştir.

Bazı toplulukların psikodinamik tedavileri ile yapılan araÅŸtırmalar farklı sonuçlar vermiÅŸtir. Analist Bertram Karon ve arkadaÅŸları tarafından Michigan Eyaleti Ãœniversitesi’nde yapılan bir araÅŸtırma yeterli düzeyde eÄŸitildikleri zaman psikodinamik terapistlerin ÅŸizofrenik hastalarda etkili olabileceklerini önermiÅŸtir. Daha yakın döneme ait araÅŸtırmalar ise bu önermeler hakkında şüphelidir. Åžizofreni Hastaları Sonuçları AraÅŸtırma Grubu PORT) raporu etkililiÄŸinin kanıtlanması için daha çok denemeye ihtiyaç duyulduÄŸunu belirterek, psikodinamik terapinin ÅŸizofreni olgularında kullanılmasına karşı çıkmışlardır (öneri 22).

Ancak, PORT’un önerisi deneysel çalışmalardan çok klinisyenlerin düşünceleri üzerine geliÅŸmiÅŸtir ve deneysel veriler bu öneri ile çakışmamaktadır. (Özete baÄŸlantı). Cochrane Kütüphanesindeki güncel bir medikal literatür çalışması (güncellenmiÅŸ özet) ÅŸizofreniyi tedavide psikodinamik psikoterapinin etkiliÄŸini gösteren bir verinin olmadığı sonucuna varmıştır. BaÅŸka veriler de, örneÄŸin cinsel suçluların tedavisinde psikanalizin etkili olmadığını (ve muhtemelen zararlı) göstermiÅŸtir.

Maliyet ve Süre

Psikanalitik tedavinin Amerika BirleÅŸik Devletleri’nde bir psikanaliz enstitüsünde bir psikanalist adayı ile seansı 10 dolardan kıdemli bir eÄŸitim analisti ile seansı 250 dolara kadar deÄŸiÅŸebilen bir maliyeti vardır.

Tedavinin süresi değişkendir. Kimi psikodinamik yaklaşımlar, örneğin Kısa ilişkisel terapi ve Kısa süreli psikodinamik terapi tedaviyi 20-30 seans ile bitirir. Geleneksel psikanaliz tedavisi daha uzun bir zaman alır, yaklaşık 3-5 yıl. Tedavi süresinin uzunluğu hastanın ihtiyaçlarına göre değişkenlik gösterir.

EÄŸitim

Psikanalizin tarihi boyunca az sayıda istisnalar dışında, birçok psikanaliz topluluğu üniversite zemininin dışında varolmuştur.
Psikanalitik eğitim çoğunlukla bir psikanaliz enstitüsünde gerçekleşir ve bu eğitim 4-10 yıl sürebilir. Bir psikanalistin eğitimi dersleri, hasta tedavilerinde aldığı süpervizyonu ve 4 yıl ya da daha fazla sürebilen kişisel analizini kapsar.
Profesyonel psikanaliz dünyasında devam eden bir tartışma psikanalitik eğitime girecek olan adayların niteliklerinin neler olması gerektiğini yönündeki kaygılardır. Freud, sosyal bilimlerden gelen ve tıp eğitiminden gelmeyen adayların da hekimler kadar eğitime hazır olduklarına inanmıştır.

Amerikan Psikanaliz DerneÄŸi, yakın bir zamana kadar psikanaliz eÄŸitimini tıp doktorlarıyla sınırlamıştı. GeniÅŸ tartışmalar ve yasal mücadelelerden sonra psikanalitik eÄŸitim diÄŸer ruh saÄŸlığı uzmanları, örneÄŸin psikologlar ve klinik sosyal çalışmacılar, için açık hale geldi. Åžu an ABD’de, edebi çalışmalar ya da felsefe gibi disiplinlerden gelen adaylar için eÄŸitim veren kısıtlı sayıda enstitü vardır. Öbür taraftan, Avrupa’daki ve Latin Amerika’daki birçok enstitü formal klinik eÄŸitim almayan adayları programlarına kabul etmektedir.

Klasik Psikanalitik Kuram

Freud’un orijinal görüşleri klasik psikanalitik kuramı oluÅŸturur. Kuramda zihnin yapısı, psiÅŸik öğeleri, kiÅŸiliÄŸin geliÅŸimi ve deÄŸiÅŸimi dinamik bir bakış açısından anlatılır.
Psikanaliz genel olarak aşağıdaki hipotezlerden oluşur:

:z29: İnsan gelişimi en iyi cinsel arzunun değişen nesneleri yoluyla anlaşılabilir.
:z29: Psişik sistem alışılmış olarak cinsel ve saldırgan istekleri baskılar ve bu istekler düşüncelerin bilinçdışı sistemlerinde saklanır.
:z29: İstekler üstündeki bilinçdışı çatışmalar kendilerini rüyalarda, dil süçmelerinde ve diğer belirtilerde ifade eder.
:z29: Bilinçdışı çatışmalar nevrozun kaynağıdır.
:z29: Nevroz, psikanaliz yoluyla bilinçdışı isteklerin ve bastırılmış olanın bilince geri getirilmesi ile tedavi edilebilir.

Bilinçdışı ve Psişik Yapılar

Bilinçdışı ile dürtülerin farkındalık dışında olduğu zihinsel işlevler bölümü kastedilir. Psikanalitik bilinçdışı, popüler bir kavram olan bilinçaltına benzer ama aynı değildir. Psikanaliz için, bilinçdışı bilinçte olmayan her şey değildir. Örneğin, motor becerileri, istemdışı fizyolojik hareketler değil ancak bilinçli aktif düşüncedeki bastırılanlardır. Ayrıca, önyargı gibi otomatik süreçlerin örnekleri ve şimdiki ilişkilerin üzerindeki geçmişin etkileri bilinçdışıdır.

Freud’a göre, psikolojik bastırma yoluyla aklın ötesine taşınan kültür tarafından kabul edilmeyen düşünceler, arzular ve istekler, travmatik yaÅŸantılar ve acı veren duyguların deposu bilindışıydı. Ancak, içerik her zaman olumsuz olmak zorunda deÄŸildi. Psikanalitik bakış açısına göre, bilindışı sadece kendi etkileri ile farkedilebilen bir güçtü – kendini belirtilerle ifade ederdi.

Freud’un daha sonra geliÅŸtirdiÄŸi “yapısal teorisi”ne göre ego, superego ve id zihnin bölümleridir. “Ä°d” “ilkel arzuları” (cinsellik, saldırganlık, açlık vs.) saklayan, “süperego” içselleÅŸtirilmiÅŸ norm, ahlak ve tabuları kapsayan, ve “ego” bu iki bölümün arabulucusu ve kendilik duygusuna yol veren bölümdür.

Ä°d

Ä°d, doÄŸuÅŸtan vardır ve psiÅŸik enerjinin kaynağıdır. Ä°lkel arzular; açlık, su, dışkılama, cinsellik ve ısınma, için temel güdüler Ä°d’de saklıdır. Freud, bu psiÅŸik enerjinin bebeÄŸin doÄŸuÅŸtan getirdiÄŸi biyolojik bir enerji olduÄŸunu söyler. Libido adını verdiÄŸi bu biyolojik enerji, bebeÄŸin büyüyüp geliÅŸtiÄŸi süreçte psiÅŸik bir enerji haline gelir. Kurama göre, bu süreç bebeÄŸin bilinç düzeyinde deÄŸildir, bilinçdışı olarak gerçekleÅŸir.
Ä°d, haz ilkesi (pleasure principle) ile hareket eder ve amaç bir an önce doyuma ulaÅŸmaktır. Amaca ulaÅŸamamak ve bu yolda engellenmek gerginliÄŸe neden olur ve bunu yenmek için gösterilecek çabayı körükler. Freud’a göre, doyuma ulaÅŸmak ve gerginliÄŸi azaltmak için bir yolu birincil süreç (primary process) düşüncedir. Buna göre, istenilen ve arzu edilen ÅŸey düşlenerek doyuma ulaşılır.

Ego

Ego, Ä°d’den sonra geliÅŸen bir diÄŸer yapıdır. BebeÄŸin altıncı ayından itibaren Ä°d’den kaynaklanarak geliÅŸmeye baÅŸlayan Ego, bilinci ve gerçekliÄŸi temsil eder. Enerjisini Ä°d’den alır ve aldığı bu enerjiye göre ÅŸekillenir. Ä°d’in doyuma ulaÅŸmak için kullandığı birincil süreç tarzı düşüncenin yerini ikincil süreç (secondary process) tarzı düşünceye bıraktığı yerdir. Düşleyerek yaÅŸamanın mümkün olmadığını söyleyen Ego, devreye düşünme, karar verme ve planlama yetilerini sokar. Ä°d’in sabırsızca doyum elde etme ve düşlemlerini daha gerçekçi yapıya dönüştüren Ego, gerçeklik ilkesine (reality principle) göre çalışır.

Süperego

Ä°d ve Ego’dan sonra Süperego yapısı oluÅŸur. Çocuk konuÅŸmayı ve kültürü öğrenmeye baÅŸladıkça Süperego’su geliÅŸir. Büyüme aÅŸamalarının her birinde kültürü (babanın dilini), normları, sembolleri, kuralları, yasakları öğrenir ve içselleÅŸtirir. Vicdani yapısı geliÅŸen çocuk, çevresi tarafından kimi zaman onaylanır, kimi zaman onaylanmaz. Bakıcıları tarafından kabul edilmeyen ÅŸeyleri farkeder ve onaylanmamaktan kaçınır. ÖrneÄŸin, bakıcıları tarafından onaylanmak için yatağını ıslatmamayı öğrenir ve bundan haz duyar.

KiÅŸiliÄŸin DinamiÄŸi

Klasik psikianalize göre, bu üç ruhsal yapı çok karmaşık iliÅŸkilerle ve sistematikle insan geliÅŸimini belirler ve kiÅŸiliÄŸini oluÅŸturur. Bu üç yapı sürekli olarak, birbirinden kaynaklanan ve birbiriyle etkileÅŸen dinamik bir yapıdır (kiÅŸiliÄŸin dinamiÄŸi). Bu dinamik yapı, Freud’un görüşlerini takip edenlerin ve geliÅŸtirenlerin kendilerini psikodinamik kuramcılar olarak tanımlamalarını da yol açmıştır.
Breuer ile birlikte Freud, histeri vakaları üzerinde yoÄŸunlukla çalışmış ve kuramını geliÅŸtirmiÅŸtir. Hastalarından edindiÄŸi bilgiler doÄŸrultusunda, Freud farkında olunmayan bilinçdışı geliÅŸen ve etkileÅŸen güçlerin olduÄŸu varsayımını kabul etmiÅŸtir. Bu durumda, Ä°d ve Süperego’nun çalışmaları bilinç düzeyindedir ve kiÅŸi bu etkileÅŸimin farkında deÄŸildir. Ego, birincil düzeyde biliçlidir ve biliçdışı gerçekleÅŸen savunma mekanizmaları ile kiÅŸiyi yoÄŸun kaygı ve çatışmadan korur.

Etkileri

Psikanalizden etkilenmiş olan psikanalist ve teorisyenler, filozof ve yazınsal eleştirmenler:

Alfred Adler, Karl Abraham, Franz Alexander, Lou Andreas-Salomé, Jacob Arlow, Michael Balint, Therese Benedek, John Benjamin, Bruno Bettelheim, Edward Bibring Wilfred Bion, John Bowlby, Charles Brenner, Abraham A. Brill, Ruth Mack Brunswick, Helene Deutsch, Françoise Dolto, Kurt R. Eissler, Erik Erikson, Ronald Fairbairn, Pierre Fédida, Otto Fenichel, Sandor Ferenczi, Anna Freud, Sigmund Freud, Erich Fromm, Frieda Fromm-Reichmann, Merton Gill, Andre Green, Ralph R. Greenson Heinz Hartmann, Edith Jacobson, Ernest Jones, Carl Jung, Otto Kernberg, Paulina Kernberg, Melanie Klein, Heinz Kohut, G. Stanley Hall, Paula Heimann, Karen Horney, Luce Irigaray, Susan S. Isaacs, Julia Kristeva, Jacques Lacan, Jean Laplanche, Bertram D. Lewin, Hans Loewald, Rudolf Loewenstein, Margaret Mahler, Adolf Meyer, Donald Meltzer, Karl Menninger, Stephen A. Mitchell, Sandor Rado, Otto Rank, Theodor Reik, Joan Riviere, Herbert Rosenfeld, David Rapaport, Harold F Searles, Hanna Segal, Roy Schafer, Melitta Schmideberg, Sabina Spielrein, Rene Spitz, Daniel N. Stern, Robert J Stoller, Harry Stack Sullivan, Neville Symington, Viktor Tausk, Frances Tustin, Namık Volkan, Donald Winnicott ve Slavoj Zizek.

(Visited 3 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 09.08.2009 tarihinde Sema tarafından, SaÄŸlık Dünyası | Alternatif Tıp | Ä°lk Yardım bölümünde paylaşılmıştır ve 1613 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 5 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Psikanaliz Nedir? | Tarihçe - Günümüzde Önemli Psikanaliz Okulları - Teknik - Etkililik (Efficacy) - Klasik Psikanalitik Kuram - Bilinçdışı ve Psişik Yapılar - İd - Ego - Süperego - orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleUzakdoÄŸu Dinleri – Tengricilik - Göktanrı Dini | Tarihsel GeliÅŸimi - Üç-Dünya Kozmolojisi - Bir Tengricinin Dünyayı Görüşü – Kutsal Varlıkları – Din A.. Sonraki MakaleDin Dilinin TürkçeleÅŸtirilmesi | Yavuz Tanyeri

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz