Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Osmanlı Devletinde Spor | Avcılık


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 15.11.2009 tarihinde Hale tarafından, Büyük Osmanlı İmparatorluğu bölümünde paylaşılmıştır ve 1212 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Osmanlı Devletinde Spor – Avcılık

Tarihimizde avcılık kültürü denilen olguya ilişkin aşağıda ismi yazılı eserden yapılmış olan alıntıları sizinle paylaşmak istedim.Bu alıntıyı hazırlayan değerli arkadaşımız Mehmet Gazi ŞAHANKAYA‘ya burdan sonsuz teşekkürler ederim.


“ Osmanlı Padişahlarının çok sevdiği ve önemli saydıkları için devlet kuruluşuna aldıkları sporların başında avcılık gelir.”

Bu temel olarak SAVAŞA HAZIRLANMANIN eğitimi olarak sayılabilirse de, Padişahlar için “ av yaparken halk ile de ilişki kurdukları için, vatandaşın derdini, sıkıntısını ve şikayetlerini dinleyerek bilgi” edinme yolu idi.

Avcılık, ayrıca Osmanlıların ataları sayılan OĞUZLARDAN gelen bir TÖRE idi. Bir GELENEK idi. Avcılık, bazı TÜRK boylarında, aile düzenini etkileyecek kadar da önemli olabilmiştir.


Ava çıkacak avcının, “ o gece eşinden ayrı bir odada yatması”, “ kimse ile konuşmaması ve yapacağı şeyleri sır gibi gizli tutması” ve “ kimseye bir şey söylememesi” yazılmaktadır.

Günümüzde de AVCILARIN, “ KETUM” olmaları acaba bu genetik mirasımıza yorulabilir mi?

Avcılığın Devlet ve Türk aile kültürünü etkilemesine diğer örnekler ise , erkek çocuklarına koydukları isimlerden, bayraklara KARTAL konulmasına ve nihayet TUĞRA ların KUŞ motifinden esinlenmelerine kadar gitmektedir.

“Avcılığı yasa ile devlet düzenine ilk sokan Moğol Han ı Cengiz Han dır. Cengiz Han , av için, “Savaşın Okulu” dermiş. Cengiz Han avın yapılışını ve kurallarını yasa ile belirlemişti.”

Oğuzların soyundan ava merakları ile ün yapmış padişahlar, Selçuklu Sultanı Tuğrul bey ve Sultan Melikşah’dır.

“Sultan Melikşah (Aralık 1072 – Kasım 1092) ise avcılık konusunda dünyada ilk bilimsel kitabı yazdıran kişidir.

O tarihlerde, AV ilmini, Nişabur lu (İran ın Kuzeydoğusunda bulunan Razavi Horasan eyaletinde bir şehir, zamanının çok önemli bilim ve kültür merkezi) Hoca Ali den daha iyi bilen biri olmadığı için, diğer tüm av üstadlarını da dinledikten sonra “ SEYDNAME-İ MELİKŞAHİ” adı verilen avcılık ile ilgili dünyadaki ilk, o zamanlar , en önemli ve bilimsel kitabın yazılmasını Felhak Bin MEHMED e emretmiştir.


Fatih Sultan Mehmed den önceki Osmanlı Padişahlarından I.Murad, Yıldırım Beyazid ve II.Murad av yapmaya çok meraklı ve av halkı da çok olan padişahlardı.

Bu dönemlerde “ şikara bindi” ( Şikar, Farsça bir sözcük olup, Türkçesi AV, AVLANMA ve AV HAYVANI demektir), yani “AT İLE AVA GİTTİ” anlamına gelmektedir.

Fatih Sultan Mehmed zamanında ise deyim “ ŞİKARA GİTTİ” (Ava gitti) anlamında kullanılmaya başlanmıştır.

Orhan Bey in Bursa da Beysarayı nı yaptırıp sarayda oturmaya başladığı 1330 yılından Fatih Sultan Mehmed in İstanbul da Yenisaray (TOPKAPI) yaptırdığı 1476 yılına kadar geçen süre içinde Padişahların köpeklerine ve kuşlarına SEKBANLAR ın ve YENİÇERİLER in baktığı tarihçiler yazmaktadır.

Padişah savaşa veya ava gittiğinde bunlar da beraberinde giderlerdi.

“ Osmanlı sarayında oluşturulan ilk av kuruluşunun başlangıç tarihi kat i olarak bilinmiyorsa da Eskisaray da bulunurken ( h.866- m.1462) yılında oluştuğunu sanmaktayız”.

1478 yılına ait vesikalara göre, Fatih Sultan Mehmed in Enderun da “ BÖLÜK ODA” (Hasoda) , “BÖLÜK HAZİNE”, “BÖLÜK KİLER” ve “ BÖLÜK ŞAHİNCİYAN” adıyla dört koğuş bulunmaktaymış.

Fatih Sultan Mehmed , Yenisaray olan TOPKAPI sarayını yaptırıp Enderun ve Birun a yeni bir düzen verdi ve BÖLÜK ŞAHİNCİYAN ENDERUN u içeriye alıp, diğerlerini dışarıda bıraktı. Enderun daki “ şahincilerin baş zabitine AV AĞASI, dışarıdakilerin başında bulunan ağalara da ŞİKAR AĞALARI denildi”.

Bu arada bilgi için ; Topkapı sarayının üç ana bölümü vardır. Bunlar BİRUN (dış), ENDERUN (iç) ve HAREM den oluşur. ENDERUN da , Padişahın ve sarayın özel hizmetini görmek ve İmparatorluğun merkez ve taşra idare örgütüne adam yetiştirmek için toplanan yetenekli devşirmeler (acemi oğlanları ) yaşarlardı, burada bulundukları sürece özel eğitimden geçerlerdi. ENDERUN , aslında bir mektep değil, bir askeri birlik olmakla birlikte, özel eğitim fonksiyonu nedeniyle mektep olduğu da kabul edilmiştir.

Demek ki , Fatih Sultan Mehmed, AVCILIĞA ve şahincilerin baş zabiti olan AV AĞASI makamına o kadar önem vermiştir ki, onu ENDERUN a almıştır.

Kanuni Süleyman zamanında BÖLÜK ŞAHİNCİYAN-I ENDERUN adıyla anılan içerideki (Enderun daki) avcılara İÇ-DOĞAN OĞLANLARI, koğuşlarına da DOĞANCI KOĞUŞU adı verilmiştir. Başlarında bulunan zabite de AV AĞASI veya DOĞANCI-BAŞI Ağa denilmektedir.

“Doğancı koğuşunun personeli genellikle Galata Sarayı, İbrahim Paşa Sarayı ve Edirne deki Eskisaray da bulunun GILMANLAR (devşirme, iç oğlanları) arasından doğancılığa hevesli ve yetenekli olanlar seçilirdi”.

Doğancıbaşı olan kişi, yani devşirme çocuğu, Türk ailelerinin yanında üç sene çalışıp lisan öğrendikten sonra, okulda eğitim görürdü. “ Yedi senede bir yapılan ÇIKMA olunca, avcılığa hevesi ve yeteneği varsa padişah da beğenirse Doğancı Koğuşu na nefer olarak alınır.”

ÇIKMA veya KAPIYA ÇIKMA (Bederğah), acemilerin Yeniçeri ocağına kayıt ve kabullerine denmekte idi.

Doğancı Koğuşu nda hem İslam ilmi hem de avcılık öğretilmekteydi. Zamanla , KİŞİ YOLUYLA yükselerek, Doğancıbaşı olabilirdi. Yükselmenin yolu bu idi. Ancak Padişah, istediği takdirde, “avcılığı çok iyi bilen dışarıdan bir başkasını da Doğancıbaşı yapardı.” Bu tür terfilere de YOLSUZ yükselmeler adı verilmektedir.

“Teşrifatta Doğancıbaşı Birun daki Av Ağaları ndan üçüncü sırada olan Atmacacıbaşı ndan sonra geliyordu. Ancak, Enderun da bulunması nedeniyle padişaha ÜZENGİ AĞALARI kadar yakındı. Hatta ,padişah tebdil gezerken Doğancıbaşı da tebdil giyinip padişahı gerisinden izlerdi.”

Aşağıda “Üzengi Ağasının” görev ve protokoldeki yerini okuyunca, Doğancıbaşı nın CİHAN ŞAHI padişahlara ne kadar YAKIN olduğu daha da iyi anlaşılacaktır.

“Emir-i Alem” veya kısaca “Mir-i’alem”, sarayda padişahın atıyla beraber gittiği zamanlarda onun yanında yürüme hakkına sahip olan ve bundan dolayı da “Üzengi Ağası” olarak tanımlanan “Birun Ağaları” diye kabul edilen ve protokolde yeniçeri ağasından sonra, üzengi ağalarının ise başında yer alan kişilerdi. Askeri tayinler, Tabl-ü alem mehterlerinin idaresi, velilerin kabulü ve karşılanıp uğurlanması, sancak tayinlerindeki sancak iletimi ve mehter gönderilmesi emir-i alemin görevleri arasındadır.”

( Kaynak :Mehter ve Musiki, Şevki Faruk Kanca).

Enderun daki Doğancı-başı Ağa (Av ağası) zabitliğindeki İÇ DOĞAN OĞLANLARI görevi ise “ taşra doğancılarından, yabancı ülkelerden ve Mısır ın “Doğan Hazinesi” yle Kahire den gelen doğanları yetiştirmek, padişah ile ava çıkıldığında padişahın önünden ve yanından giderek istediği zaman doğan uçurmaktır.”

Ayrıca , “ Hazine Odasının temizliğini de “ pars günleri” doğancılar yapardı. Demek ki AVCILAR , o kadar güvenilir bulunmaktaydılar.

Kısaca, anlaşılan o ki, AVCILIK KURUMU ve AVLANMA FİİLİ Osmanlı Devleti nin EN ŞAŞAALI dönemlerinde de önemini korumuştur.


Kaynak : “ OSMANLI DEVLETİ’NDE SPOR “, Atıf KAHRAMAN, T.C. Kültür Bakanlığı, 1995, Ankara

(Visited 13 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 15.11.2009 tarihinde Hale tarafından, Büyük Osmanlı İmparatorluğu bölümünde paylaşılmıştır ve 1212 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Osmanlı Devletinde Spor | Avcılık orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleHamilelikte Yüksek Tansiyon - Gestasyonel Hipertansiyon | Eklampsi Ve Preeklampsi Nedir? Preeklampsi Kimlerde Görülür? Preeklampsi Tedavisi - Hami.. Sonraki Makale[Biyoloji] DNA Dizileme - DNA Dizi Analizi | DNA Dizileme - DNA Dizi Analizi Gen Yapısı Ve Genetik Kontrol Mekanizmaları Hakkında Bilgi Verir

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz