Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Kıbrıs’la Ä°lgili Bütün Belgeler, Bütün Gerçekler


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 02.06.2008 tarihinde patriot34 tarafından, Yakın Dönem Türkiye Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 329 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Kıbrıs’la Ä°lgili Bütün Belgeler, Bütün Gerçekler

Osmanlılar adayı ne zaman almış ve idari yapıyı nasıl düzenlenmiştir?


Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu, Kıbrıs’ta üslenen korsanların Akdeniz’den geçen gemilere saldırmalarını önlemek ve Katolik Venediklilerin baskısı altında inleyen Ortodoks Rumlarına yardım etmek için 1571 yılında, 80 bin ÅŸehit vererek, Kıbrıs’ı fethetti. Kıbrıs’taki Osmanlı Ä°daresi fiilen tam 307 ve hukuken 352 yıl boyunca sürdü. Bu süre içinde, Kıbrıs, tarihinde yaÅŸamadığı bir özgürlük yaÅŸadı. Türkler, Katoliklerin kapattığı kiliseleri açtırdı ve Rum Halka dini özgürlük saÄŸladı. BaÅŸpiskoposu Rum Halkının siyasi temsilcisi olarak kabul ederken, halkın ÅŸikayetlerini doÄŸrudan Saraya bildirme hakkını onlara tanıdı. Böylece BaÅŸpiskoposları siyasi yönden de güçlendirmiÅŸ oldu.

Ä°kinci olarak Katolik Venedik döneminde tamir edilmeyen kilise vb. ibadet yerlerini tamir ettirdi ve bakımlarını yaptırdı. Kıbrıs Rumlarının bütün bunlara yanıtı ise, 1821’de baÅŸlayan Yunan isyanını asker, silah ve para göndererek desteklemek ve yine aynı yıl tüm ada Türklerini katletmeyi öngören bir ayaklanma tezgahlamak oldu. Osmanlılar döneminde Adada yaÅŸayan Rumların ekonomik durumları daha önceki dönemlerle kıyaslanmayacak biçimde düzeldi. Bu dönemden baÅŸlamak üzere, kendilerine tanınan geniÅŸ hoÅŸgörü ile yavaÅŸ yavaÅŸ adadaki ticari hayatı ele geçirmeye baÅŸladılar. Osmanlılar döneminde adadaki idari yapı da yeniden düzenlendi ve ada “KADI” ların yönetimi için oluÅŸturulan 17 ilçeye ayrıldı. Ada yönetimi için oluÅŸturulan Divan’da Rumlarla birlikte adada yaÅŸayan Maronit ve Ermenilere de temsiliyet hakkı tanındı. Böylece tarihte ilk kez Kıbrıs Rumları, adanın yönetiminde söz sahibi yapıldı.

Osmanlılar, ada Rumlarının eğitimlerinin geliştirilmesini ve vergilerin Kilise tarafından toplanmasını da kabul ederek, onlara bir nevi kendi kendilerini yönetme hakkı tanıdı.


Osmanlı yönetimi boyunca Kıbrıs’ta birçok Su Kemeri, Hanlar, Kütüphaneler, Camiler, ÇeÅŸmeler yapılarak adanın imarı saÄŸlandı.

Kıbrıs Türklerinin kökeni nedir?

Kıbrıs Türklerinin kökeni Anadolu’daki Türk Halkıdır. Kıbrıs’ın fethinden sonra adanın geliÅŸmesi için üretici nüfusa ve sanatkara gereksinim olduÄŸunu gören PadiÅŸah 2. Selim, adada kalan 20 bin civarında askerin yanısıra 10 bin civarında sanatkar ailenin de Kıbrıs’a gönderilmesini kararlaÅŸtırır. Bu amaçla çıkarılan bir “SÃœRGÃœN HÃœKMÃœ” ne göre Anadolu, Karaman, Rum ve Dülkadriye Kadıları ÅŸehir ve kasabalarda oturan zenaat ve meslek sahipleri arasında seçme yapılarak, her on haneden bir hanede yaÅŸayan aileler Kıbrıs’a gönderildiler. Bu meslek sahipleri içinde ayakkabıcılar, terziler, dokumacılar aşçılar, mumcular,semerciler, nalbantlar, bakkallar, demirciler, dericiler, taÅŸcılar, kuyumcular, yapıcılar, kalaycılar ve kazancılar başı çekmekteydi.

Bunların yanında ise;

Taşlı ve verimsiz toprak çalıştırıp geçimini sağlayamayanlar,

Kötü davranış içinde olanlar,

Kendi bölgelerinde adları kütükte kayıtlı olmayanlar ve onların oğulları,


Batka bölgelerden göç etmitolanlar,

Uzun zamandan beri tarla veya bahçe almak için müracaat etmiş olanlar,

Köyünü ve tarlasını bırakıp, şehirlere göç edenler,

Köylerde ve ÅŸehirlerde iÅŸsiz olup, toprağı çalıştırmayanlar da Kıbrıs’a gönderileceklerdi.
21 Eylül 1571 tarihini taşıyan bu “Sürgün Hükmü” ile toplam 572 Hanenin Kıbrıs’a göç ettirilmesi öngörülmekteydi. Adaya gelen bu Türkler kısa sürede ekonomik yaÅŸama büyük bir canlılık getirdi.

Yunanistan ise daha Osmanlı egemenliği altında olması nedeni ile Rumları kışkırtacak durumda değildi. Megali İdea fikri ortaya atılana kadar, iki halk Osmanlıla rın adil yönetimi altında barış içinde bir arada yaşadı. Denebilir ki adadaki iki halkın barış içinde birarada yaşadığı tek dönem fiilen Osmanlı İdaresi altında yaşanan bu 307 yıllık dönemdir

Kıbrıs Rumlarının kökeni nedir?

Kıbrıs’ın ilk yerli halkı Anadolu’dan gelmiÅŸtir. Ve, tarihte hiçbir zaman Kıbrıs, Yunanistan’ın egemenliÄŸine girmemiÅŸtir. Bunun yanında tarihte hiçbir zaman Yunanistan’dan Kıbrıs’a büyük çapta bir göç de olmamıştır. Peki Rumlar niye kendilerini Yunan saymaktadır?

Kıbrıs Anadolu’nun doÄŸal bir uzantısıdır. Jeolojik dönemin birinci zamanında Anadolu’nun Hatay bölgesine bitiÅŸik olan Kıbrıs, ikinci ve üçüncü zamanlarda oluÅŸan çökmelerle Anadolu’dan kopmuÅŸtur. Adada Anadolu’da yaÅŸayan cüce fil fosillerinin bulunması bunun kanıtıdır. Bu arada Kıbrıs’taki kazılarda bulunan vazolarla Anadolu’da ortaya çıkarılan vazolar ve evler birbirine çok benzemektedir. Bundan hareketle, ilk yerli halkın Anadolu’dan geldiÄŸi kesinlik kazanmaktadır. Bundan ayrı olarak Kıbrıs tarihte; Hititler, Mısırlılar, Fenikeliler, Asurlular, Persler, Ptolemiler, Romalılar, Araplar, Bizanslılar, Templer Åžovalyeleri, Lüzinyanlar, Cenevizliler, Venedikliler, Osmanlılar ve Ä°ngilizler tarafından yönetilmiÅŸtir. Kıyıları ise korsanların yatakları olmuÅŸtur.

Anadolu’dan gelen yerli halkla, Kıbrıs’ı iÅŸgal eden bu ulus ve kavimlerin karışması sonucu, tarih içinde ortaya melez bir halk çıkmıştır. Bu melez halk zaman içinde denizci bir kavim olan Miken’lerin kültürel etkisi altında kalmıştır. Miken’ler bilindiÄŸi gibi Yunanlılar tarafından Helen ırkından sayılmaktadır. Bundan ayrı olarak Kıbrıs’ın Roma Ä°mparatorluÄŸu’nun egemenliÄŸine girmesinden sonra M. S. 46 yılında St. Paul Kıbrıs’a gelerek Hristiyanlığı yaymıştır.

Bizans döneminde ise Bizans’ın, resmi dili olarak Yunancayı; resmi din olarak Ortodoks Hristiyanlığı kabul etmesi ve bunu zorla Kıbrıs’taki melez yerli halka da kabul ettirmesi, adadaki bu melez halkın kendisini zamanla Yunanlı olarak görmesi sonucunu doÄŸurmuÅŸtur. Kimlik bunalımı içindeki melez halkın bir ulusal kültür, ve bir ulusal kimlik arayışı içinde olması da bu oluÅŸumu etkileyen bir unsur olmuÅŸtur.

Sonuç olarak adanın esas yerli halkı, Anadolu’dan gelmiÅŸtir. Bu halk zaman içinde Kıbrıs’ı iÅŸgal eden kavimlere karışarak melezleÅŸmiÅŸtir ve Bizans döneminde Bizans’ın dini-kültürel etkisi ile kendini Yunanlı görmeye baÅŸlamıştır.

Megali Ä°dea nedir?

Megali Ä°dea, kelime anlamı ile “Büyük Ä°deal, büyük fikir” demektir. Bu fikre ve ilkeye göre, 1453’de Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilen Ä°stanbul tekrar ele geçirilecek, Yunanistan, Girit, Rodos, Kıbrıs, Anadolu ve ta Büyük Ä°skender’in uzandığı Ä°skenderiye’ye kadar olan topraklar iÅŸgal edilerek, bir Helen Ä°mparatorluÄŸu olarak kabul edilen büyük Bizans Ä°mparatorluÄŸu kurulacaktır. Bu imparatorluÄŸun baÅŸkenti ise eski Bizans’da olduÄŸu gibi hala “Konstantinopolis” diye andıkları Ä°stanbul olacaktır. Megali Ä°dea fikri ilk kez Rigas Ferreros adlı bir Rum tarafından gündeme getirilmiÅŸtir. Rigas Ferreros, bu amaçla ilk Megali Ä°dea haritasını 1791-1796 yılları arasında BükreÅŸ’te hazırladı ve 1796 yılında Viyana’da yayınladı. Megali Ä°dea’nın yaÅŸatılması ve nesilden nesile aktarılması görevini Rum Ortodoks kilisesi ve Ortodoks mezhebinin merkezi olan Ä°stanbul’daki Patrikhane üstlenmiÅŸtir. Kilisenin bu amaçlarını ve eylemlerini gerçekleÅŸtirmek için Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunun kendisine tanıdığı geniÅŸ hoÅŸgörüden yararlandığı inkar edilemez bir gerçektir. ÖrneÄŸin 1754 yılında PadiÅŸahın yayınladığı bir fermanla, BaÅŸpiskopos, adanın ikinci politik ve nüfuzlu kiÅŸisi olma hakkını kazanmıştı. Bu tarihten itibaren BaÅŸpiskopos’a “Ulusal Lider” anlamına gelen “ETNARH” denemeye baÅŸlanmıştı.

Megali Ä°dea çerçevesinde 1821 yılında Mora isyanı patlak vermiÅŸ ve Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra Megali Ä°dea haritası içinde yer alan toprakların ele geçirilmesi için faaliyete baÅŸlanmıştır.

Nitekim daha sonra Girit, Rodos, 12 adalar ve diÄŸer Ege adaları ele geçirilmiÅŸ, Anadolu’ya asker çıkarılmıştır. Ne var ki Anadolu’da Atatürk önderliÄŸindeki Türk Halkı, Kıbrıs’ta ise Anavatan Türkiye desteÄŸindeki Kıbrıs Türk Halkı tarafından, hedeflerine ulaÅŸmaları engellenmiÅŸtir.

Önemle vurgulanmalıdır ki, Yunanistan ve Kilise bu çabalarında başta İngiltere ve Çarlık Rusyası olmak üzere her zaman Batılı ülkeler tarafından desteklenmiştir

Filiki Eterya ve Ethniki Eterya nedir?

Megali Ä°dea fikri ortaya atıldıktan sonra bu fikir, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu aleyhine geniÅŸleme emelleri olan Rus Çarlığı ile Ä°ngilizler ve çeÅŸitli Balkan Ãœleleri tarafından desteklenmeye baÅŸlandı. Megali Ä°dea’yı gerçekleÅŸtirmek için bir örgüt gerekliydi. Bu amaçla 1814 yılında, yani Megali Ä°dea haritasının çizildiÄŸi 1796 yılından 21 yıl sonra, Rusya’nın Odessa ÅŸehrinde Filiki Eteriya adlı Örgüt Çarlık Rusyası’nın gizli desteÄŸi ile kuruldu. Yine çarlığın desteÄŸi ile tüm Balkanlar’da örgütlenme faaliyetlerini baÅŸlatan Filiki Eteriya’nın başına da Rus Çarı 1. Aleksandros Ä°psilantis getirildi. Bu geliÅŸme örgütün ilk baÅŸarısı oldu. Nitekim daha sonra Rus Çarı’nın desteÄŸi ile bu örgüt tarafından 1821 Mora isyanı baÅŸlatılacaktı. Filiki Eteriya’nın örgütlenme çalışmalarını Kıbrıs’a kadar uzattığı ve baÅŸta kiliselerdeki papazlar olmak üzere, kiliselerin yoÄŸun propagandasının etkisi altında bulunan Rumlar arasında geniÅŸ bir taban bulunduÄŸu, hatta Kıbrıs’taki ayaklanmanın perde gerisindeki örgütlü güç olduÄŸu biliniyor.

Filiki Eteriya’dan sonra, Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından bu kez de Yunan ordusu içinde Ethniki Eteriya adlı bir baÅŸka örgüt kurulmuÅŸ ve bu örgüt Girit’in Yunanistan tarafından ilhakında önemli bir rol oynamıştır.

Her iki örgüt de esas hedef olarak Megali Ä°dea’yı benimsemiÅŸ ve tüm çalışmalarını, bu hedefe ulaşılması için Osmanlı toprakları üzerinde gizli ayaklanma hazırlıklarına yöneltmiÅŸlerdir.

Enosis nedir?

Enosis, Megali Ä°dea hedefi çerçevesinde Kıbrıs’ın Yunanistan’a baÄŸlanmasını, ilhak edilmesini ifade etmektedir. Kelime anlamı ile ” Ä°LHAK ” demek olan Enosis (yani adanın Yunanistan’a baÄŸlanması) ilk Megali Ä°dea haritasının çizildiÄŸi 1791 yılından beri gündemde olan bir konudur. Bir anlamda Kıbrıs sorununun da bu tarihten itibaren varolduÄŸu söylenebilir. Yunanistan’ın Kıbrıs’ı talep etmesi ise 30 Aralık 1918 yılında gerçekleÅŸti. 18 Ekim 1828 tarihinde Ä°ngiltere, Rusya ve Fransa’ya bir nota veren Yunanistan, RESMEN Ä°LK KEZ Enosis fikrini ortaya atmış ve adanın kendisine baÄŸlanmasını istemiÅŸtir.

1. Dünya savaşından sonra Paris’te toplanan Barış Konferansı’na Yunanistan’ın toprak isteklerini sunan Yunan BaÅŸbakanı Venizelos, aralarında Kıbrıs’ın da bulunduÄŸu ÅŸu bölgeleri talep ediyordu:

1- Batı Anadolu (İzmir,Bursa,Çanakkale, İzmit ve civarları)
2- Pontus (Trabzon, Sivas, Kastomonu ve civarları)
3- Kuzey Epir (Güney Arnavutluk)
4- Kıbrıs, Rodos, Meis, Girit, Bozcaada ve İmroz
5- Batı ve Doğu Trakya

Kıbıs’ta Yunan kilisesi, Patrikhane ve Yunan Hükümeti tarafından desteklenen Enosis hareketi, bu idealin yıllar boyunca kilise ve okullarda genç beyinlere aşılanması sonucu Kıbrıs’ın başına büyük felaketlerin gelmesine neden oldu. Bu ideali gerçekleÅŸtirmek için 1821 yılından itibaren birçok kez Türk halkına saldırılar düzenledi. Enosis önünde bir engel olarak gördükleri Türk halkını ortadan kaldırmak için 1895’de, 1912’de, 1955-74 döneminde Türk halkına saldırılar ve katliamlar uygulandı.

Enosis fikrinin 1918’lerde Rum çocuklarına nasıl aşılandığını bir Rum yazar olan Tenekides şöyle açıklıyor:

“Rum okulları Helen düşüncesini yaymak amacı ile kullanılıyordu. Rum öğretmenler, çiçeklerle çerçevelenmiÅŸ Yunanistan’la birleÅŸmelerini temsil eden armaÄŸanları Vali’nin kasabaları ziyareti sırasında verirken, mızraklı bir alay gibi sıraya sokulan ögrenciler, önceden öğretilmiÅŸ olan “YaÅŸasın enosis” çığlıkları atıyordu…” (Tenekides-Chypre. Menter Åžahinler. Türkiye’nin 1974 Kıbrıs siyaseti sayfa 111.197- Ä°stanbul).

Enosis politikasının yakın hedefi bugün için Rum egemenliÄŸinde tüm Kıbrıs’ta hakim olacak bir Rum Cumhuriyeti kurulması, bu Rum devletinin AB’a tam üye yapılarak Yunanistan’la dolaylı Enosis’in gerçekleÅŸtirilmesi ve Türk halkının azınlık statüsüne düşürülmesidir.

1821 İsyanı ve ilk enosis bildirisi nedir?

Yunanistan’ın bağımsızlığına kavuÅŸmasından sonra bu devletin uyguladığı yayılmacı ve hegemonyacı politika, birbuçuk asırdır Kıbrıs’a huzur ve barış yüzü göstermedi. Bunun böyle olacağı Mora isyanının baÅŸladığı ilk günlerden belliyi. Nitekim Yunanistan’da isyanın baÅŸlamasından sonra Kıbrıs’ta da her zaman olduÄŸu gibi Rum toplumu içindeki gerici, fanatik, milliyetçi çevrelerin başını çekmekte olan Kilise, bir isyan hazırlığına giriÅŸir. Önce Kiliselerdeki ayinlerde, kiliseye baÄŸlı ruhban okullarında yoÄŸun bir propaganda ve beyin yıkama faaliyetine giriÅŸilir. (Zaten bu kampanya hiç durmamıştı). Bu arada 19 Haziran 1821’de Filiki Eteriya’nın liderlerinden Konstantin Kanaris, Kıbrıs’a uÄŸra***** isyanın propagandasını yapar, bildiriler dağıtır, Yunanistan’daki isyancılara götürmek üzere para, silah, yiyecek toplar. Bunun ardından, BaÅŸpiskopos Kiprianos, kiliseleri birer silah deposu haline getirir. Ayaklanma için çeÅŸitli bölgelerdeki kiliselere mektuplar gönderir, ayaklanmanın nasıl olacağını anlatır. Ne var ki, DaÄŸ kazasına baÄŸlı Ayanni köyünde oturan Dimitri adlı bir Rum, Osmanlı Valisi Küçük Mehmet PaÅŸa’ya yazdığı bir ihbar mektubu ile isyanı ele verir. Vali Küçük Mehmet, bu ihbar üzerine kiliseleri basarak, isyan için depolanan silahlara ve saldırı aletlerine el koyar. Ä°syanın elebaÅŸlarından kimisini idam eder, kimisini sürgüne veya hapse gönderir. Bu arada Hacı Petros Vaskos adlı Rum tarafından BaÅŸpiskopos Kiprianos’a ve Mihail Kilikya adlı Ruma yazılmış isyanla ilgili mektuplar da ele geçirilir. Bunun üzerine yakalanan BaÅŸpiskopos Kiprianos ve isyanın elebaÅŸları idam edilir. Ä°syan daha baÅŸlamadan bastırılır.

Dimitri adlı Rumun Valiye gönderdiği ihbar mektubu şöyledir:

“Paskalya gecesi saat altıda LefkoÅŸa’da top atışı olacaktır. BaÅŸpiskopos Kiprianos, Rumca yazılmış mektubunu kendi adamına vererek adı geçen köyde (Ayanni) kilisede okutmuÅŸtur. Bu mektuba göre, top atışı duyulduÄŸu vakitte, bütün Hristiyanlar harp silahları ile LefkoÅŸa’ya hücum edeceklerdir. Tüm adayı almak için birlikte hareket ederek sözleÅŸmelerini öneren BaÅŸpiskopos’a göre Hristiyanlar, LefkoÅŸa’yı da ele geçirdikten sonra, bütün müslümanları katledip ortadan kaldıracaklardır. Bu konuyu Hristiyanlara kesin olarak bildirip tenbih eden adı geçen mektubu diÄŸer köylere de yollayıp okutmuÅŸtur”.

Görüldüğü gibi daha Osmanlı döneminde tüm Türklerin katledilmesi tasarlanabiliyordu.

Vali Küçük Mehmet’in Sürgüne gönderdiÄŸi bir kısım papazlar ise 1821 yılı sonlarında Roma’da toplanarak ilk Enosis bildirisini yayınlıyorlar ve tüm Hristiyan Krallarına çaÄŸrıda bulunarak Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı için yardımcı olmalarını istiyorlardı…

Kıbrıs İngilizlere nasıl geçti ve adadan Türk göçü oldu mu?

1878’de Osmanlı-Rus savaşını fırsat bilen Ä°ngiltere, “Ruslara karşı yardım” vaadi ile, Kıbrıs’ı yılda 92000 altına kiralamayı baÅŸarmıştı. Ä°ngiltere, DoÄŸu Anadolu’daki Kars, Ardahan ve Batuma giren Rus ordularının geri püskürtülmesinde yardımcı olacak vaadi ile, Kıbrıs’ı kiralamıştır ama bu kiralama geçici idi. Tehlike geçtikten sonra ada yeniden geri verilecekti. Yani Kıbrıs Ä°mparatorluÄŸun bir parçasıydı. PadiÅŸah kira anlaÅŸmasına (Ayestafanos-YeÅŸilköy) imza atmadan önce (Hukuku Åžahaname asla halel gelmemek üzere muahadenameyi tasdik ederim) notunu dütmüt ve sonra imza etmitti. Ne ki, Ä°ngiltere adaya yerleÅŸtiÄŸi günden itibaren Kıbrıs’ı nasıl ilhak edeceÄŸinin hesabını yapmıştı. Nitekim Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunun Almanya yanında 1. Dünya savaşına katılması ile böyle bir fırsatı bulmuÅŸ ve yayınladığı bir emirname ile Kıbrıs’ı ilhak ettiÄŸini duyurarak, her yıl ödemesi gereken 92 bin altını da ödemeyi durdurmuÅŸtu.

Ä°ngiltere daha sonra savaşın sonlarına doÄŸru, 27 Kasım 1917’de yayınladığı bir “Krallık Konseyi Emri” ile, ada halkına Ä°ngiliz vatandaÅŸlığına geçmeleri için iki yıllık bir süre tanıdı.
Bu emirname şunları içeriyordu:
1- Osmanlı uyruÄŸunda olup da Kıbrıs’ta oturan ve 5 Kasım 1914’de gerçekten adada oturuyor olanlar,
2- Osmanlı uyruÄŸunda olup da Kıbrıs’ta oturuyor olan ama 5 Kasım 1914’de geçici bir nedenle adada bulunmayanlar,
3- Adada yerleÅŸik olmayan ama, 5 kasım 1914’de adada bulunan Osmanlı vatandaÅŸlarından savaşın bitiminden sonraki iki yıl içinde Yüksek Komisere baÅŸvurarak baÄŸlılık yemini eden ve yerleÅŸiklik koÅŸullarını yerine getirenler, Ä°ngiliz vatandaÅŸlığına alınacaklardı.

Ä°ngilizlerin bu haksız emrivakisi karşısında Ä°ngiliz vatandaşı olmak istemeyen binlerce Türk Anadolu’ya göç etti. 1878’de, 1914’de,1917’de yaÅŸanan göçlerden sonra Lozan AnlaÅŸması ile Kıbrıs kesin olarak Ä°ngiltere’ye bırakılınca, büyük bir göç olayı daha yaÅŸandı. Sonunda 20 Temmuz 1923 Lozan anlaÅŸmasının 20. maddesi ile Ada hukuken de Ä°ngiltere’ye bırakıldı.

Bu madde şöyledir: “Türkiye Ä°ngiliz hükümetince 5 Kasım 1914 tarihinde ilan edilen Kıbrıs’ın Ä°ngiltere’ye katılışını tanıdığını bildirir”. Bu anlaÅŸma ile Kıbrıslı Türklerin “Hakkı Hıyar”larını (seçme hakkı) kullanarak Türk vatandaÅŸlığı ile Ä°ngiliz vatandaÅŸlığı arasında tercih yapmaları istendi. Türk vatandaÅŸlığını tercih edenler Türkiye’ye göçe baÅŸladı ve bu göç 1940’lara kadar sürdü. Bütün bu dönemlerde 30 binden fazla Türk, özellikle aydınlar Türkiye’ye göç etti.

Kıbrıs’tan bir diÄŸer göç de 1960’da Ä°ngiliz idaresinin son bulması ile Ä°ngiltere’ye oldu. Bu göç 1963-1974 döneminde Rumların baskıları, saldırıları ve teÅŸvikleri ile sürdü. Bugün 400 binden fazla Kıbrıslı Türk dışarıda yaşıyor. Bunun 225 bini Türkiye’de, 120 bini Ä°ngiltere’de, 40 bini Avustralya’da, 10 bini ABD, Kanada’da ve 5 bini de diÄŸer ülkelerde yaÅŸamaktadır.

Türkler Ve Rumlar İngiliz idaresini nasıl karşıladı?

Kıbrıslı Türkler için anavatandan kopmak acıların en büyüğü oldu. Adanın Ä°ngiliz egemenliÄŸine geçmesinden hemen sonra, bu tepkilerinin bir ifadesi olarak Türkiye’ye büyük çapta göçler oldu. Bugün Kıbrıs’ta Türk nüfusunun Rumlardan daha az olmasının bir nedeni de bu göçlerdir. Nitekim daha sonraları bizzat Atatürk’ün emri ile bu göçlerin durdurulduÄŸu biliniyor.

Kıbrıslı Rumlar ise daha LefkoÅŸa’da Türk bayrağı yerine Ä°ngiliz bayrağı çekilirken, Enosis çığırtkanlığını artırmaya, Türklere hakaret etmeye baÅŸlamışlar. Ä°ngiliz idaresini alkışla***** bu deÄŸiÅŸikliÄŸin kendilerine Enosis yolunu açacağını düşünmüşlerdir. Nitekim, 1907 yılında adayı ziyaret eden Churchill’e “Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleÅŸmek istediÄŸi” belirtiliyordu. Bundan batka 1880’de Yunanistan Türkiye ile savaÅŸa hazırlanırken Ä°ngilizlerin hoÅŸgörüsü ile katır satın almak için adaya gelen Yunanlı subaylar, büyük törenlerle karşılanıyor, onlara para ve silah yardımı yapılıyor ve Yunan Kralına yazılan Kıbrıs’ın ilhakını öngören bir mektupla birlikte uÄŸurlanıyorlardı. Bu arada 1879 Türk -Yunan savaşı sırasında Yunan Konsolosu Filemon Kıbrıslı Rumlardan oluÅŸan gönüllüleri Yunanistan’a gönderiyor ve Türkler aleyhinde mitingler düzenleniyordu. Hem de ada hukuken bir Türk toprağı olmasına karşın. Yine bu arada Vatimbella adlı Yunan konsolosunun da 1916-1917 yılları arasında ilhak lehinde kışkırtıcı davranışlarda bulunması Türk halkını tedirgin ediyordu. 1918 yılı baÅŸlarında ise Venizelos’un davetlisi olarak Yunanistan’a giden Kıbrıs Piskoposu Medaxakis, Atina Metropoliti yapılmış ve Enosis kampanyalarını örgütlemeye baÅŸlamıştı.

Görüldüğü gibi Kıbrıs Rumları İngilizlerin ada yönetimini devralmasından şikayet edecek durumda değildi. Çünkü bu değişiklik onların Enosis faaliyetleri açısından bulunmaz bir nimetti. Bunun yanında Osmanlı devlet memurlarının adadan ayrılmasından sonra, boşalan devlet kadroları, Rum memurları tarafından doldurulmuştu. Bu da Rumların İngiliz yönetiminden memnuniyetlerinin bir başka nedeniydi.

İngiliz yönetiminin ilk yıllarında Türk-Rum ilişkileri nasıl olmuştur? İlk kavgaları nelerdir?

İngiliz yönetiminin ilk yıllardan itibaren Rumlar Enosis taleplerini tırmandırmaya başlamışlardır. Bunun sonucu olarak Türk ve Rum halkı sürekli bir çatışma içinde olmuştur. İngiliz yönetiminin ilk yıllarında belli başlı çatışmaları şöyle toparlamak olasıdır:

*Rumlar 1879’da 54 imzalı bir muhtırayı Ä°ngiliz yönetimine vererek Enosis talep ettiler.

*1880 yılı sonunda adaya gelen Yunanlı subaylara 250 katır 150 gönüllü ve para verilerek Osmanlılara karşı savaş desteklendi. Müftü Ali Rıfkı bu durumu protesto etti.

*Rumlar 7-8 Nisan 1881’de “Teselya-Epir-Kıbrıs-Enosis” sloganları ile gösteri yaptı.

*Ocak 1893’de Rumlar Enosis için mitingler yaptılar. Yeni Zaman gazetesi 23 ve 30 Ocak 1893 sayılı nüshalarında ve Müftü Hacı Ali Rıfkı ve Osman Mustafa Bey’ler 30 Ocak 1893 tarihli dilekçelerinde bu durumu protesto ettiler.

*Mart 1894’de 400-500 Rum ve aynı sayıdaki Türk, Rumların Baf Camisi önünde yaptıkları tahrikler nedeni ile kavga etti. Aynı günlerde Lefkara’da da Türklere saldırıldı.

*1899’da Limasol’da Enosis gösterileri yapıldı. Ä°ngiliz Yönetimi 1990 yılı Åžubatında Yunan Konsolosu Filemon’u tahriklerinden dolayı sınır dışı etti.

*Türkler 22 Haziran 1902’de bir telgraf kampanyası ile Enosis tahriklerini protesto etti. Bu arada 600 imzalı bir muhtıra Ä°ngiliz yönetimine gönderildi. Kavanin Meclisi’nde Enosis karşıtı konuÅŸmalar yapıldı.

*5 Temmuz 1903’de Türk üyelerin Kavanin Meclisi’nde olmamasını fırsat bilen Rum üyeler Enosis’i öngören bir karar aldılar.

*6 Temmuz 1903’de Türkler Kavanin Meclisi’nde bir karar alarak adanın tekrar Osmanlı yönetimine verilmesini istediler. Rumlar 4 büyük ÅŸehirde Enosis mitingleri yaptılar ve Türkleri protesto ettiler ve Enosis kararları aldılar. Türkler Limasol’da 174 imzalı bir dilekçe ile durumu protesto ettiler. Rumlar Kalavaç köyünde Türklere saldırdılar. Köyün ileri gelenleri Ä°ngiliz yönetimine bir muhtıra vererek tahrikleri protesto ettiler.

*1906 yılında Limasol ve Larnaka Limanlarına gelen Yunan askeri gemisi Miyaoli “YaÅŸasın ilhak” sloganları ile karşılandı. Aynı yıl içinde PaÅŸaköy’de taÅŸlarla Türklere saldırıldı. Bu saldırılar ve Enosis faaliyetleri Vali nezdinde protesto edilirken, Ä°stanbul’a giden bir heyet de Paditaha tikayette bulundu.

*1907 yılı 29 Mayısında Ä°stanbul’un fethi yıldönümünde Rumlar her yana siyah paçavralar asarken, Türkler de camileri bayraklar ve kandillerle süslediler.

*Rumlar adayı ziyaret eden Churchil’e 10 Ekim 1907’de Enosis istediklerini bildirdiler. Türkler bu durumu protesto ettiler. Rumlar aynı yıl Lefke, Angastina ve Akarsu köylerinde Türklere saldırdılar. Nisan 1908’de Akatu köyü camisi saldırıya uÄŸradı. Mayıs 1908’de ise Geçitkale ve Ayakebir köylerinde Rumların saldırısı üzerine kavgalar çıktı.

*Türkler, Ä°ngilizlerin Osmanlılara verdiÄŸi yardıma teÅŸekkür için 28 Ekim 1908’de Sarayönü’nde bir miting düzenledi ve Türk ordusuna yardım için bir “ASKERE YARDIM” kampanyası baÅŸlattı.

*1909’da Dikomo’da Gönyelili Tavukçu Ali Rumların saldırısına uÄŸradı.

*8 Kasım 1914’de Kıbrıs, Ä°ngilizler tarafından ilhak edildi.

*Ä°ngiliz hükümetinin 1915’de adayı Yunanistan’a teklif etmesi üzerine Türk liderleri ortaklaÅŸa imzaladıkları bir protesto mektubunu Vali’ye göndererek bu durumu protesto ettiler ve Enosisin 60 bin Türk için felaket olduÄŸunu söylediler.

*Rumlar 5 Aralık 1918’de BaÅŸpiskopos 3. Cyril baÅŸkanlığındaki bir heyeti Enosis lehinde kulis yapmak için Londra ve Paris’e gönderdiler.

*16 AÄŸustos 1919’da bütün Rum Piskopos ve Belediye BaÅŸkanları imzaladıkları bir muhtırayı Sömürgeler Bakanına göndererek Enosis talep ettiler.

*12 Nisan 1920’de bir batka Enosis heyeti Paris’e gitti.

*Mayıs 1919’da Ä°ngiliz yetkilileri bir muhtıra göndererek 60 bin Türkün Enosise karşı olduÄŸunu belirttiler.

*1920 yılında Enosis faaliyetlerini organize etmek için kilise önderliginde bir “Ulusal Konsey “oluÅŸturuldu.

*1921 yılında 500 kilisede toplanan Rumlar ilk Enosis plebisitini yaparak Enosis kararı aldılar.

*Rumlar 1929 yılı Ekim ayında Ä°ngiltere’ye yeni bir Enosis heyeti gönderdiler.

*1930 yılında Yunanistan’ın bağımsızlığını elde etmesinin 100. yıldönümünü kutlayan Rumlar, 500 imzalı bir dilekçe ile Enosis’in gerçekleÅŸmesi için Sömürgeler Bakanlığı’na baÅŸvurdular.
*26 Haziran 1930’da BaÅŸpiskoposlukta toplanan Rum Ulusal Konseyi, “Kıbrıs Ulusal Örgütü”nün Enosisci tüzüğünü onayladı ve ilhak talep etti.

Kıraathane-i Osmani ve ilk Türk gazetesi Zaman’ın yayın ilkeleri nedir?

Adanın Ä°ngiltere’nin eline geçmesinden sonra Rumların Enosis faaliyetlerini yoÄŸunlaÅŸtırması, Kıbrıs Türk Halkı arasında büyük endiÅŸelerin doÄŸmasına neden olmuÅŸtu. Bir yandan kilise, bir yandan da sayıları 10’u aÅŸan Rum gazeteleri, Enosisin gerçekleÅŸtirilmesi için sürekli çaba içinde bulunuyorlardı. Bu durum karşısında Kıbrıs Türk aydınları ise, ne bir gazeteye, ne de bir örgüte sahiptiler. Toparlanmak gereÄŸi her gün kendini daha çok hissettiriyordu. Ä°ÅŸte bu yaklaşımla ve bir anlamda Rum Kıraathanesi olan Kipriyakos Sillogos’a karşı 1880’li yılların sonuna doÄŸru OSMANLI KIRAATHANESÄ° kuruldu. Bu örgütün belli bir tüzüğü, kayıtlı üyeleri olmamasına karşın bir siyasi örgütlenme niteliÄŸi taşımaktaydı. Türk aydınları burada toplanıp durum deÄŸerlendirmesi yapmakta ve Enosise karşı çıkmak gerektiÄŸini sürekli olarak vurgulamaktaydılar.

Nihayet Tüccarbaşı Hacı DerviÅŸ Efendi’nin öncülüğü ile Enosise karşı çıkacak bir yayın organını çıkarmayı baÅŸarırlar. ZAMAN Gazetesi (bugün elimizde bulunan en eski Türkçe gazetedir) 25 Aralık 1891 yılında böyle doÄŸar. Gazete, batlangıçta OSMANLI KIRAATHANESÄ°’ nde toplanan aydınların görüşlerine uygun olarak, JÖN TÃœRK hareketini de benimser.

Bu örgütün amaçlarını daha iyi anlamak için, çıkardıkları ZAMAN gazetesinin yayın ilkelerine bakmakta yarar var.

İngiliz sömürgeciliği ile savaşmak,

Ulusal bilinci ayakta tutmak,Anavatana güven ve bağlılığı devam ettirmek,

Kıbrıs sorununu yalnız Rumların bakış açısından dünyaya duyurmaya çalışan kalabalık Rum gazeteleri ile savaşmak,

Enosise karşı durmak,

Dünya kamuoyuna Türklerin sesini duyurmak,

Türk dilini yazı dili olarak da ayakta tutmak,

Türk toplumunu her alanda kalkındırmak, Türk esnaf ve işçilerinin haklarını korumak,

Türk ahlak ve eğitimine hizmet etmek,

Kişisel çıkarları değil, ada Türklerinin çıkarlarını gözetmek,

Kimseye kin gütmemek, kimseden yana olmamak.
(Zaman gazetesi 2. Türkçe gazetedir. Kıbrıs Türklerinin yayınladikları ilk gazete 1889 yılında yayın yaÅŸamına giren SADED gazetesidir. Ne yazık ki Limasol’da yayınlanan bu gazetenin elimizde tek nüshası bile bulunmamaktadır).

1895 olayları nedir? İlk eşitlik talebimiz ne zaman olmuştur?

Osmanlıların 1878’de ada yönetimini geçici bir süre için Ä°ngilizlere devretmesi, Kıbrıs Rumları arasında Enosisin gerçekleÅŸeceÄŸine dair umutları artırmıştı. Birçok günlük ve haftalık gazete, kilise, Yunan konsolosluÄŸu ve okullar, ara vermeden Enosis propagandasını sürdürmekteydi. Ä°ÅŸte bu ortam içinde LefkoÅŸa’nın Tahtakale semtinde yaÅŸayan Türklere yönelik saldırılar oldu. 25 Mart 1895’de Yunan Bağımsızlık Günü ÅŸenlikleri esnasında meÅŸaleler taşıyan Rumlar, büyük bir yürüyüş kolu oluÅŸturarak, Tahtakale Türk mahallesine girmiÅŸler ve Türkleri kesip katledeceklerine dair ÅŸarkılar söyleyerek, tahriklerde bulunmuÅŸlardı. Lefkota Kaza hakimi Mr. Seafer’in 17 Nisan 1895 tarihinde Londra’da sömürgeler genel sekreterine gönderdiÄŸi bir mektupta bu geliÅŸmeler anlatılarak, Türklerin de bir toplantı düzenleyerek saldırıları protesto ettikleri ve önlemler aldıkları belirtilmektedir. Yine aynı günlerde Vadili ve Vitsada köylerinde de Yunan konsolosu Filemon’un başını çektiÄŸi tahrikler ve saldırılar yapılmıştır.

MaÄŸusa Komiseri Mr. B. Travers’in sömürge müsteÅŸarına yazdığı bir mektupta tahriklerin, Türklerin soÄŸukkanlılığı sayesinde atlatıldığı anlatılmakta ve şöyle denmektedir:

“Öyle anlaşılıyor ki aynı saldırgan Rum metodları, hem Vadili’de hem de Vitsada’da uygulanmıştır. Yani bazı Rumlar gecenin ortasında silahlanarak yollara dökülmüş ve diÄŸer Rumları da “kendi emniyetleri için” aynı ÅŸeyi yapmaya teÅŸvik etmiÅŸlerdir. Vitsada’da Rum olduklarına inandığım bazı kiÅŸiler birkaç el ateÅŸ açarak kaçmışlar ve daha sonra suçu Türklere yüklemeye çalışmışlardır”.

Rumların bu tahrikleri, gerek Kıbrıs Türkleri, gerekse Osmanlı devleti adına Said PaÅŸa tarafından Ä°ngiltere nezdinde protesto edilmiÅŸ ve “Yunanlı ajanların” kışkırtmalarının önlenmesi istenmiÅŸtir. Bu çevrede Müftü Ali Efendi ile BaÅŸ Kadı Mustafa Fevzi Efendi 17 Nisan 1895 tarihinde hazırladıkları bir muhtırayı 22 Nisan 1895’de Ä°ngiliz Yüksek Komiseri’ne vererek, Enosis tahriklerini protesto etmitlerdir. Bu muhtırada “Okullarda ve sokaklarda Türklere hakaret ve küfür edildiÄŸi, “sizi öldüreceÄŸiz” ÅŸeklinde tehditler savrulduÄŸu, Dohni’de Türklere saldırıldığı, Rum öğrencilerin Türk okullarını taÅŸladığı, Türk polislere Rumlar tarafından hakaret edildiÄŸi belirtiliyordu. Bu tahriklerden 3 yıl önce 1882 yılında ise, Ä°ngiliz yönetimi bir Danışma Meclisi oluÅŸturmaya karar verir. Bu Meclise 9 Rum, 3 Türk ve 6 memur atamayı kararlaÅŸtırır. Ne var ki, Türk halkı bu ayrımcı tutumu protesto ederek EŞİTLÄ°K talebinde bulunur. Bu, Türk halkının EŞİTLÄ°K mücadelesinin baÅŸlangıcıdır ve bu mücadele 100 yıl sonra bugün de devam etmektedir…

(Visited 6 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 02.06.2008 tarihinde patriot34 tarafından, Yakın Dönem Türkiye Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 329 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 7 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Kıbrıs\'la İlgili Bütün Belgeler, Bütün Gerçekler orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleEzik (Bir Darbe Veya Sıkışma Sonucunda Deride Meydana Gelen Hasar. ) Sonraki MakaleTürk Hava Kurumu TürkkuÅŸu - 16 Åžubat 1925 | THK 83 Yaşında- KuruluÅŸu - Tarihçesi - Türk Hava Kurumu'nun Basın Duyurusu - FotoÄŸraf Albümü..

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz