Ä°htiyar Balıkçı – The Old Man and the Sea | Ernest Hemingway
Hale - 28 Şubat 2012 Dünya Edebiyatı ve Edebi Kişilikler 0 0 Okunma : 3351
İçerik Hakkında Bilgi
- Bu içerik 07.01.2010 tarihinde Hale tarafından, Dünya Edebiyatı ve Edebi KiÅŸilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 2486 kez okunmuştur.
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
İçerik ve Kategori Araçları
- Kategoriye Abone Ol
- Makalenin Çıktısını Al
- Makaleye Yorum ekle
- Son Güncellenme Tarihi: 21 Åžubat 2012, Salı 08:17
Ä°htiyar Balıkçı – The Old Man and the Sea
Yazan ERNEST HEMINGWAY(1899-1961)
Başlıca karakterler
Santiago: Küba’lı bir balıkçı; ihtiyar olmasına raÄŸmen saÄŸlam vücutlu; genç ve maÄŸlûbiyet kabul etmeyen bir ruha sahip.
Manolin: Küba’lı bir çocuk; Santiago’nun yoldaşı. Tecrübenin neÅŸe ve acısını tamamiyle anlayamayacak kadar genç ise de, ihtiyar adamın düşüncelerini anlayacak kadar da hislidir.
Hikâye
Talihsiz fakat yılmayan ihtiyar Santiago, HavaÂna açıklarında, Golf Stream’de seksen dört gündür bir tek balık dahi yakalayamamıştır. Ä°lk kırk gün, Manolin adındaki çocuk da onunla birlikte gelmiÅŸtir, fakat ÅŸimdi çocuÄŸun ebeveynleri, Manolin’i baÅŸka bir kayığa vermiÅŸlerdir. Maamafih, çocuk yine, yiyeceÂÄŸini, birasını, yemini getirmek ve ağını taşımak sureÂtiyle bu ihtiyar balıkçıya yardım eder. Ä°htiyar balıkçının kulübesinde, beyzboldan, büyük beyzbolcu Di Maggio’dan, eskiden yakaladıkları büyük balıklarÂdan bahsederler, yalnız kalan ihtiyar yatar ve rüÂyasında, gençliÄŸinde gittiÄŸi Afrika’yı ve sahillerde oynayan aslanları görür.
Seksen beÅŸinci günün sabah karanlığında SanÂtiago, tekrar denize açılır, kadın gibi sevdiÄŸi denizÂde, bu defa büyük bir av yakalayacağına emindir. Sıcak su akıntısının çok ötelerine gider, ağını ve olÂtalarını derin denize bırakır ve beklemeÄŸe baÅŸlar. Bu arada uçan balıkları kovalayan yunus balıklarını seyreder ve yakınında sürüklenen muazzam bir deniz anasına da küfreder. Küçük bir ton balığı yakalar ve bunun verdiÄŸi sevinçle büyük balığı da yakalayaÂcağını umar. Nihayet beklediÄŸi ân gelir; gerçi olta ipi hafifçe sallanmışsa da, Santiago, bir marlin’in 200 metre kadar derinlikteki yemi almaÄŸa çalıştığını hisseder. Yüksek sesle konuÅŸmaÂÄŸa baÅŸlayan ihtiyar balıkçı, marlin balığına, yemin hepsini almasını söyler. Nihayet zamanın geldiÄŸini hisseden balıkçı, ipi hızla çeker ve kancayı takar. Åžimdi uzun bir savaÅŸ baÅŸlamıştır.
Öğle güneÅŸinin kızgınlığında, Santiago, tekneyi, kuzey-batı istikametinde karadan uzaklaÅŸtıran marÂlin’in daha fazla ipe ihtiyacı olduÄŸunu düşünerek, ipÂleri koyuverir. Santiago için, balığın, yorulup mücaÂdeleyi bırakacağı zamana kadar beklemekten baÅŸka yapacak bir ÅŸey yoktur. Bu arada, nasırlı elleriyle tuttuÄŸu ağır ipleri, çıplak omuzlarına sarar. Balık bütün gün ve güneÅŸ battıktan sonra da gecenin haÂfif soÄŸuÄŸunda tekneyi çeker. Gerçi, kendisine yardım etmesi için Manolin’in ÅŸimdi yanında bulunmasını arzu ederse de, ihtiyar balıkçı, balığı tek başına maÄŸÂiûp etmeÄŸe azimlidir. Yine oltanın ucundaki balığı ve baÅŸka zamanlarda yakaladığı diÄŸer büyük balıkÂları düşünür. Balık, geceleyin, kayığı sallamaÄŸa baÅŸÂlar, yüzükoyun düşen Santiago’nun suratı kesilir. Fakat ihtiyar balıkçı, elindekini bırakmamaÄŸa azÂmetmiÅŸtir.
Sabah olduÄŸu vakit, ihtiyar balıkçı yorgun ve açtır. Yine de, balığın oltayı kırmaması için ipi çeÂkemez. Santiago, tepesinde uçuÅŸan kuÅŸlarla konuÅŸurÂken, balık tekrar kayığı sallar ve ipler ihtiyar baÂlıkçının elini keser. ÇektiÄŸi acıya raÄŸmen, Santiago, avının yorulmaÄŸa baÅŸladığını hessederek sevinir. Balığın ne yapacağını ve kendisinin de bu balıkla, kardeÅŸi ile ne yapacağını düşünür; fakat balığın hakÂkından gelecekse, kendisinin ondan kuvvetli olduÄŸuÂnu da ispat etmesi gerektiÄŸini de bilir ve sol elini hissiz bırakan kramp da Santiago’yu endiÅŸelendirir.
Birdenbire ip gevÅŸer; su üstüne çıkan balık, sıçÂramaÄŸa baÅŸlar. Bu, Santiago’nun ÅŸimdiye kadar görÂdüğü en büyük, hattâ kendi teknesinden de büyük bir marlin’dir. Santiago zaferi kazanmak için dua eder, «bir adamın, ne yapabileceÄŸini ve bir adamın nelere tahammül edebileceÄŸini ona göstermek» arzuÂsu ile tutuÅŸur. O gün ve yine bütün gece, balık, tekÂneyi, bu defa doÄŸuya doÄŸru sürükler. Kendi kendisiÂne cesaret vermek isteyen Santiago, senelerce önce, bir birahanede kazandığı muazzam bilek güreÅŸini hatırlar. Karnı iyice acıktığından, bir yunus balığı yakalar ve yer. O gece, marlin tekrar sıçrar, ihtiyar balıkçının eli bir kere daha kesilir. Santiago, yeniden Afrika’nın ve aslanların rüyasını görür.
Üçüncü sabah güneÅŸ doÄŸarken, bir dizi sıçraÂmaya giriÅŸen balık, hemen hemen, Santiago’nun eliÂnin tamamını parçalarcasma keser. Ä°htiyar adam ÅŸimÂdi, elinin, her çekiÅŸte sızlamasına raÄŸmen, ipi çekÂmeÄŸe baÅŸlar. Kanayan elini denizde yıkar ve hızla yorulan marlin, gittikçe küçülen kavislerle tekne etÂrafında dönmeÄŸe baÅŸlar. Balık, mızrağını fırlatacak kadar yaklaÅŸtığı zaman, ihtiyar adam, mızraÄŸa, her ikisini de öldürmemesi için yalvarır. Bir ân, hayranÂlık hemen hemen aÅŸk içinde, kendisinin aynı ânda hem kardeÅŸi hem düşmanı olan bu asil yaratık, kenÂdisini öldürdüğü takdirde zerrece üzülmeyeceÄŸini haykırarak söyler.
Fakat ihtiyar balıkçı, marlini ölÂdürmek gerektiÄŸini bilir. Mızrağını muazzam balığa fırlatır ve marlini teknesinin kenarına baÄŸlar.
Bir saat sonra baÅŸlayan Havana’ya dönüş yolcuÂluÄŸu bir kâbus olur. Bir Mako köpek balığı, ölü marÂtine saldırır ve ihtiyar balıkçı onu öldürmeden önce, köpek balığı, ölü marlini parçalar. Tekneyi çevreleÂyen köpekbalıkları ile zor bir mücadeleye giriÅŸen ihÂtiyar adam, ÅŸimdi, sadece kazandığı zaferi savunmaz, ölü marlinin haysiyetini de korumak ister. Balığı ölÂdürmekle günah iÅŸleyip iÅŸlemediÄŸini düşünür ise de, insanın, maÄŸlûp olmamak için tabiata karşı mücaÂdele etmesi gerektiÄŸini de idrak eder. Maalesef, balık ölür, cesedi parçalanır, ama kendisi de, bunu yapÂmak mecburiyetinde olduÄŸunu bilir. Köpekbalıklarıyle mücadelesini sürdürür ise de, bu mücadele boÅŸunadır. Bıçakları parçalanır ve elleri, bir sopa tutamayacak kadar kesilmiÅŸtir. Aç köpekbalıkları, marlini, iskeletine kadar yerlerken, ihtiyar balıkçıÂnın yapacağı tek ÅŸey, teknesini limana doÄŸru sürÂmektir. Santiago, kendi kendisine, çok uzaklara açılÂdığını, ve bunun için de maÄŸlûp olduÄŸunu söyler.
Sahile çıktığı zaman, avının, sadece başı ve kuyÂruk kısmı kalmıştır. Ä°htiyar balıkçı bu iskeleti sırtÂlar ve tepedeki kulübesine doÄŸru tırmanmaÄŸa baÅŸÂlar. Bir defasında sallanır ve düşer, fakat ayaÄŸa kalÂkar ve mücadelesini sürdürür. Yüzükoyun yatağına uzanır, elleri yukarı doÄŸru, kolları yana açılmış olaÂrak uyur. Ertesi sabah Manolin gelir ve ihtiyar baÂlıkçıyı iyi etmeÄŸe çalışır. Santiago’nun, talihinin köÂtü gittiÄŸinde ısrar etmesine raÄŸmen, Manolin, taliÂhin, tekrar iyiye döneceÄŸini ve kendisinin de onunla denize açılmak istediÄŸini söyler. Roman sona erdiÄŸi zaman, ihtiyar adam uyur; rüyasında aslanları göÂrür. Manolin, baÅŸucunda oturmaktadır.
Tenkid
Bir macera hikâyesi olarak okunan ihtiyar BaÂlıkçı, genç ve yaÅŸlı okuyucuları cezbeden bir kitap. Cümleler basit, Ä°spanyol dilinde geçen diyaloglar, yapmacıklı bir ÅŸairane üslûpla belirtilir ise de, yine de yerinde. Hikâyenin anlatılış tarzı akıcı, can sıkıcı deÄŸil. Santiago’nun azimli cesareti, zinde kuvveti ve fevkalâde mahareti, ihtiyar balıkçının trajik sonuna kadar kitabı elden bıraktırmıyor. Maamafih, hemen hemen her eleÅŸtiricinin belirttiÄŸi gibi, daha derin mâÂnalar arayan okuyucu, kitaptan daha da fazla yararÂlanır. Hikâyesi hakkında Hemingway, ihtiyar balıkÂçının, çocuÄŸun, denizin, balığın ve köpekbalıklarının gerçek olduklarını söyledi. «Fakat ben onları yeteÂrince iyi ve gerçek göstermiÅŸ olsa idim,» dedi, «onÂlar pek çok ÅŸey ifade etmiÅŸ olurlardı.»
Roman bazı okuyucular için derin dinî imâlar taşıyor. Santiago’nun kesilmiÅŸ elleri, haçı andıran iskeletle tepeye tırmanışı, hikâye boyunca, HıristiÂyanlıkla ilgili sembolleri akla getiriyor. Gerçi SanÂtiago balığı sever ise de, gururu, onu ortadan kaldırÂmaya zorlar: bu da bir beÅŸerî zaaftır ki, hem insan hem de tabiat zarar görür.
DiÄŸerleri, eski çaÄŸların, avlanan ve avlanılanlar arasındaki baÄŸ gibi, bunu da, insan ve tabiat arasınÂdaki bir mücadele olarak görürler. Kurbanına hürÂmet beslemekle beraber, avcının, ne pahasına olursa olsun, insanın gücünü göstermesi gerekir. Bu da kaÂderin bir istihzasıdır ki, bunun da fiyatı, ekseriya, avcının da ölümü veya yenilgisidir. Santiago, böyleÂce, Hemingway’in bütün «şifre» kahramanlarının tecessüm etmiÅŸ bir ÅŸekli; ve Philip Young’un dediÄŸi gibi de, ihtivarlayan ilk «şifre» kahramanıdır.
ihtiyar Balıkçı, aynı zamanda, cemiyete dahil olmanın da bir incelenmesidir; zira bu hikâyede, Ma-nolin adındaki çocuk, bir adam olmanın ne demek olduÄŸunu öğrenir. Büyük balık avcılığı mesleÄŸinde, bilinmesi gereken her ÅŸey kendisine öğretilmiÅŸtir. Bundan da önemlisi, Hemingway’in cemiyete soktuÂÄŸu her karakteri gibi, Manolin de, aÅŸk, ölüm, cesaret, ve tahammül konularındaki bilgilere kendisini adaÂmıştır.
BoÄŸa güreÅŸi sanatı üzerine bir inceleme olan öğleden SonÂraki ölüm (Death in the Afternoon, 1932) adlı kitabında, Ernest Hemingway, ÅŸunları yazdı: «Bütün hikâyeler, yeterince ileri göÂtürüldüğü takdirde, ölümle sona erer ve okuyucuyu bu gerçekÂten çeviren bir kimse de ,iyi hikâye anlatan biri deÄŸildir.» RoÂmanlarına ekseriya konu olan ÅŸiddetli ölüm, Hemingway’in haÂyatını ÅŸekillendirdi. Aynı zamanda, aÄŸzının içine sıktığı kurÅŸunÂla, bu dünyadan nasıl aynldığını da gösterdi.
Illinois eyaletinin Oak Park ÅŸehrinde geçen çocukluÄŸu sakin geçti. BaÅŸlıca zevki, avlanmak, balığa çıkmak ve bir doktor olan babası ile birlikte hastaları ziyaret etmekti (babası da, seneler sonra intihar etti). Liseyi bitirdikten bir müddet sonra, HemingÂway, Ä°talyan ordusuna yazıldı; ilkin, ambulans ÅŸoförlüğü, ardınÂdan, piyade subaylığı yaptı. 1918’de, henüz on sekiz yaşındaiken, bir ÅŸarapnel patlamasıyle ölmesine ramak kalmıştı. Ondan sonra hayatı boyunca, Hemingway, hem beÅŸerî hem tabiî yıkıcı kuvvetlerle flört etti. Harpten sonra, bir gazeteci olarak, Orta DoÄŸu’daki harpleri takip etti. 1920’ler ve 1930’larda, zamanını, boÄŸa güreÅŸleri ile Afrika’daki vahÅŸi hayvan avları arasında takÂsim etti. Ä°spanyol Dahilî Harbi sırasında bu ülkeye gitti ve Ä°kinci Dünya Harbi’nde de, çok defa Müttefik Kuvvetler hatlarının öteÂlerine gidiyordu. 1954’te, Afrika ormanlarında, iki defa uçak kaÂzası geçirdi. Hayatı boyunca, Hemingway’in düsturu, krizlerle doÂlu bir dünyada cesaret sahibi olarak yaÅŸamaktı. Kendisinin, orÂtadan kaldırılma tehdidine boyun eÄŸmeyecek ve belki de onu maÄŸlûp edebilecek- biri olduÄŸunu isbat etmek için, kendisini, heÂmen hemen bile bile tehlikeler içine attı.
Birinci Dünya Harbi’nden sonra Paris’e giden Hemingway, Gertrude Stein’in «kaybolmuÅŸ nesil» dediÄŸi Amerikalı yazar ve sanatkârlar arasına katıldı. Ezra Pound’dan olduÄŸu kadar, bu kadından ve diÄŸerlerinden, yazarlık mesleÄŸinin disiplinini öğrenÂdi: Ä°yi düzenlenmiÅŸ sıkı cümleler, tek heceli kelimeler, sade bir diyalog, ve alt ifade edilmiÅŸ hisler. Bunlar, Hemingway’in üslûÂbunun tanıtım iÅŸaretleri.
Önceki hikâyeleri, onun olgunlaşmış tekniğine ve dejenere ve kayıtsız bir dünyada prensiplere olan ihtiyacı işaret ediyor.
GüneÅŸ Yine DoÄŸar (1926) ve Silâhlara Veda (1929) ile HeÂmingway, hayatı boyunca tanınmış bir yazar olarak kalmayı garantiledi. Fakat For Whom the Bells Tolls (Çanlar Kimin İçin Çalıyor, 1940) adlı romanını yayınladığı zamana kadar yazdığı kitaplar, şöhretine pek bir ÅŸey ilâve etmedi. (Maamafih, Klimanjaro’nun Karları (1936) ve Francis Macomber’in Kısa ve Mesut Hayatı (1936) adlı kısa hikâyeleri önemli idi.) Çanlar Kimin İçin Çalıyor’dan sonra, Hemingway’in, önceki dehasına yaklaÅŸan yeÂgâne eseri, Ä°htiyar Balıkçı dır (1952). Pulitzer Mükâfatı kazanan bu romanı, ertesi sene, kendisine Nobel Mükâfatı da getirdi.
Bazılarına göre, Hemingway, artık, kendisinin sık sık kulÂlandığı bir terim ile «şampiyonluÄŸunu elden kaçırdığını idrak ettiÄŸi İçin kendi hayatına kıydı. Gerçi daha sonraki eserlerinÂden bazılarında, kendi kendisini gülünç bir ÅŸekilde taklit ettiÄŸi doÄŸru olmakla beraber, Paris’teki gençlik yılları ile ilgili olarak yazdığı ve ölümünden sonra yayınlanan eserindeki (A Moveable Feast, 1964) okuyucu, Hemingway’in derin hissiyatıÂnın, dinç üslûbunun ve ses çıkaran cesaretinin derin izlerini bir kere daha görebilir.
Ernest Hemingway hakkında detaylı bilgi için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız.
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
Bu içerik 07.01.2010 tarihinde Hale tarafından, Dünya Edebiyatı ve Edebi KiÅŸilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 2486 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.
İhtiyar Balıkçı - The Old Man and the Sea | Ernest Hemingway orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...