Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Ä°htiyar Balıkçı – The Old Man and the Sea | Ernest Hemingway


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 07.01.2010 tarihinde Hale tarafından, Dünya Edebiyatı ve Edebi KiÅŸilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 2486 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Ä°htiyar Balıkçı – The Old Man and the Sea

Yazan ERNEST HEMINGWAY(1899-1961)


Başlıca karakterler

Santiago: Küba’lı bir balıkçı; ihtiyar olmasına raÄŸmen saÄŸlam vücutlu; genç ve maÄŸlûbiyet kabul etmeyen bir ruha sahip.

Manolin: Küba’lı bir çocuk; Santiago’nun yoldaşı. Tecrübenin neÅŸe ve acısını tamamiyle anlayamayacak kadar genç ise de, ihtiyar adamın düşüncelerini anlayacak kadar da hislidir.


Hikâye

Talihsiz fakat yılmayan ihtiyar Santiago, Hava­na açıklarında, Golf Stream’de seksen dört gündür bir tek balık dahi yakalayamamıştır. Ä°lk kırk gün, Manolin adındaki çocuk da onunla birlikte gelmiÅŸtir, fakat ÅŸimdi çocuÄŸun ebeveynleri, Manolin’i baÅŸka bir kayığa vermiÅŸlerdir. Maamafih, çocuk yine, yiyece­ğini, birasını, yemini getirmek ve ağını taşımak sure­tiyle bu ihtiyar balıkçıya yardım eder. Ä°htiyar balıkçının kulübesinde, beyzboldan, büyük beyzbolcu Di Maggio’dan, eskiden yakaladıkları büyük balıklar­dan bahsederler, yalnız kalan ihtiyar yatar ve rü­yasında, gençliÄŸinde gittiÄŸi Afrika’yı ve sahillerde oynayan aslanları görür.

Seksen beÅŸinci günün sabah karanlığında San­tiago, tekrar denize açılır, kadın gibi sevdiÄŸi deniz­de, bu defa büyük bir av yakalayacağına emindir. Sıcak su akıntısının çok ötelerine gider, ağını ve ol­talarını derin denize bırakır ve beklemeÄŸe baÅŸlar. Bu arada uçan balıkları kovalayan yunus balıklarını seyreder ve yakınında sürüklenen muazzam bir deniz anasına da küfreder. Küçük bir ton balığı yakalar ve bunun verdiÄŸi sevinçle büyük balığı da yakalaya­cağını umar. Nihayet beklediÄŸi ân gelir; gerçi olta ipi hafifçe sallanmışsa da, Santiago, bir marlin’in 200 metre kadar derinlikteki yemi almaÄŸa çalıştığını hisseder. Yüksek sesle konuÅŸma­ğa baÅŸlayan ihtiyar balıkçı, marlin balığına, yemin hepsini almasını söyler. Nihayet zamanın geldiÄŸini hisseden balıkçı, ipi hızla çeker ve kancayı takar. Åžimdi uzun bir savaÅŸ baÅŸlamıştır.

Öğle güneÅŸinin kızgınlığında, Santiago, tekneyi, kuzey-batı istikametinde karadan uzaklaÅŸtıran mar­lin’in daha fazla ipe ihtiyacı olduÄŸunu düşünerek, ip­leri koyuverir. Santiago için, balığın, yorulup müca­deleyi bırakacağı zamana kadar beklemekten baÅŸka yapacak bir ÅŸey yoktur. Bu arada, nasırlı elleriyle tuttuÄŸu ağır ipleri, çıplak omuzlarına sarar. Balık bütün gün ve güneÅŸ battıktan sonra da gecenin ha­fif soÄŸuÄŸunda tekneyi çeker. Gerçi, kendisine yardım etmesi için Manolin’in ÅŸimdi yanında bulunmasını arzu ederse de, ihtiyar balıkçı, balığı tek başına mağ­iûp etmeÄŸe azimlidir. Yine oltanın ucundaki balığı ve baÅŸka zamanlarda yakaladığı diÄŸer büyük balık­ları düşünür. Balık, geceleyin, kayığı sallamaÄŸa baş­lar, yüzükoyun düşen Santiago’nun suratı kesilir. Fakat ihtiyar balıkçı, elindekini bırakmamaÄŸa az­metmiÅŸtir.

Sabah olduÄŸu vakit, ihtiyar balıkçı yorgun ve açtır. Yine de, balığın oltayı kırmaması için ipi çe­kemez. Santiago, tepesinde uçuÅŸan kuÅŸlarla konuÅŸur­ken, balık tekrar kayığı sallar ve ipler ihtiyar ba­lıkçının elini keser. ÇektiÄŸi acıya raÄŸmen, Santiago, avının yorulmaÄŸa baÅŸladığını hessederek sevinir. Balığın ne yapacağını ve kendisinin de bu balıkla, kardeÅŸi ile ne yapacağını düşünür; fakat balığın hak­kından gelecekse, kendisinin ondan kuvvetli olduÄŸu­nu da ispat etmesi gerektiÄŸini de bilir ve sol elini hissiz bırakan kramp da Santiago’yu endiÅŸelendirir.

Birdenbire ip gevÅŸer; su üstüne çıkan balık, sıç­ramaÄŸa baÅŸlar. Bu, Santiago’nun ÅŸimdiye kadar gör­düğü en büyük, hattâ kendi teknesinden de büyük bir marlin’dir. Santiago zaferi kazanmak için dua eder, «bir adamın, ne yapabileceÄŸini ve bir adamın nelere tahammül edebileceÄŸini ona göstermek» arzu­su ile tutuÅŸur. O gün ve yine bütün gece, balık, tek­neyi, bu defa doÄŸuya doÄŸru sürükler. Kendi kendisi­ne cesaret vermek isteyen Santiago, senelerce önce, bir birahanede kazandığı muazzam bilek güreÅŸini hatırlar. Karnı iyice acıktığından, bir yunus balığı yakalar ve yer. O gece, marlin tekrar sıçrar, ihtiyar balıkçının eli bir kere daha kesilir. Santiago, yeniden Afrika’nın ve aslanların rüyasını görür.


Üçüncü sabah güneÅŸ doÄŸarken, bir dizi sıçra­maya giriÅŸen balık, hemen hemen, Santiago’nun eli­nin tamamını parçalarcasma keser. Ä°htiyar adam ÅŸim­di, elinin, her çekiÅŸte sızlamasına raÄŸmen, ipi çek­meÄŸe baÅŸlar. Kanayan elini denizde yıkar ve hızla yorulan marlin, gittikçe küçülen kavislerle tekne et­rafında dönmeÄŸe baÅŸlar. Balık, mızrağını fırlatacak kadar yaklaÅŸtığı zaman, ihtiyar adam, mızraÄŸa, her ikisini de öldürmemesi için yalvarır. Bir ân, hayran­lık hemen hemen aÅŸk içinde, kendisinin aynı ânda hem kardeÅŸi hem düşmanı olan bu asil yaratık, ken­disini öldürdüğü takdirde zerrece üzülmeyeceÄŸini haykırarak söyler.

Fakat ihtiyar balıkçı, marlini öl­dürmek gerektiğini bilir. Mızrağını muazzam balığa fırlatır ve marlini teknesinin kenarına bağlar.

Bir saat sonra baÅŸlayan Havana’ya dönüş yolcu­luÄŸu bir kâbus olur. Bir Mako köpek balığı, ölü mar­tine saldırır ve ihtiyar balıkçı onu öldürmeden önce, köpek balığı, ölü marlini parçalar. Tekneyi çevrele­yen köpekbalıkları ile zor bir mücadeleye giriÅŸen ih­tiyar adam, ÅŸimdi, sadece kazandığı zaferi savunmaz, ölü marlinin haysiyetini de korumak ister. Balığı öl­dürmekle günah iÅŸleyip iÅŸlemediÄŸini düşünür ise de, insanın, maÄŸlûp olmamak için tabiata karşı müca­dele etmesi gerektiÄŸini de idrak eder. Maalesef, balık ölür, cesedi parçalanır, ama kendisi de, bunu yap­mak mecburiyetinde olduÄŸunu bilir. Köpekbalıklarıyle mücadelesini sürdürür ise de, bu mücadele boÅŸunadır. Bıçakları parçalanır ve elleri, bir sopa tutamayacak kadar kesilmiÅŸtir. Aç köpekbalıkları, marlini, iskeletine kadar yerlerken, ihtiyar balıkçı­nın yapacağı tek ÅŸey, teknesini limana doÄŸru sür­mektir. Santiago, kendi kendisine, çok uzaklara açıl­dığını, ve bunun için de maÄŸlûp olduÄŸunu söyler.

Sahile çıktığı zaman, avının, sadece başı ve kuy­ruk kısmı kalmıştır. Ä°htiyar balıkçı bu iskeleti sırt­lar ve tepedeki kulübesine doÄŸru tırmanmaÄŸa baş­lar. Bir defasında sallanır ve düşer, fakat ayaÄŸa kal­kar ve mücadelesini sürdürür. Yüzükoyun yatağına uzanır, elleri yukarı doÄŸru, kolları yana açılmış ola­rak uyur. Ertesi sabah Manolin gelir ve ihtiyar ba­lıkçıyı iyi etmeÄŸe çalışır. Santiago’nun, talihinin kö­tü gittiÄŸinde ısrar etmesine raÄŸmen, Manolin, tali­hin, tekrar iyiye döneceÄŸini ve kendisinin de onunla denize açılmak istediÄŸini söyler. Roman sona erdiÄŸi zaman, ihtiyar adam uyur; rüyasında aslanları gö­rür. Manolin, baÅŸucunda oturmaktadır.

Tenkid

Bir macera hikâyesi olarak okunan ihtiyar Ba­lıkçı, genç ve yaÅŸlı okuyucuları cezbeden bir kitap. Cümleler basit, Ä°spanyol dilinde geçen diyaloglar, yapmacıklı bir ÅŸairane üslûpla belirtilir ise de, yine de yerinde. Hikâyenin anlatılış tarzı akıcı, can sıkıcı deÄŸil. Santiago’nun azimli cesareti, zinde kuvveti ve fevkalâde mahareti, ihtiyar balıkçının trajik sonuna kadar kitabı elden bıraktırmıyor. Maamafih, hemen hemen her eleÅŸtiricinin belirttiÄŸi gibi, daha derin mâ­nalar arayan okuyucu, kitaptan daha da fazla yarar­lanır. Hikâyesi hakkında Hemingway, ihtiyar balık­çının, çocuÄŸun, denizin, balığın ve köpekbalıklarının gerçek olduklarını söyledi. «Fakat ben onları yete­rince iyi ve gerçek göstermiÅŸ olsa idim,» dedi, «on­lar pek çok ÅŸey ifade etmiÅŸ olurlardı.»

Roman bazı okuyucular için derin dinî imâlar taşıyor. Santiago’nun kesilmiÅŸ elleri, haçı andıran iskeletle tepeye tırmanışı, hikâye boyunca, Hıristi­yanlıkla ilgili sembolleri akla getiriyor. Gerçi San­tiago balığı sever ise de, gururu, onu ortadan kaldır­maya zorlar: bu da bir beÅŸerî zaaftır ki, hem insan hem de tabiat zarar görür.

DiÄŸerleri, eski çaÄŸların, avlanan ve avlanılanlar arasındaki baÄŸ gibi, bunu da, insan ve tabiat arasın­daki bir mücadele olarak görürler. Kurbanına hür­met beslemekle beraber, avcının, ne pahasına olursa olsun, insanın gücünü göstermesi gerekir. Bu da ka­derin bir istihzasıdır ki, bunun da fiyatı, ekseriya, avcının da ölümü veya yenilgisidir. Santiago, böyle­ce, Hemingway’in bütün «şifre» kahramanlarının tecessüm etmiÅŸ bir ÅŸekli; ve Philip Young’un dediÄŸi gibi de, ihtivarlayan ilk «şifre» kahramanıdır.

ihtiyar Balıkçı, aynı zamanda, cemiyete dahil olmanın da bir incelenmesidir; zira bu hikâyede, Ma-nolin adındaki çocuk, bir adam olmanın ne demek olduÄŸunu öğrenir. Büyük balık avcılığı mesleÄŸinde, bilinmesi gereken her ÅŸey kendisine öğretilmiÅŸtir. Bundan da önemlisi, Hemingway’in cemiyete soktu­ğu her karakteri gibi, Manolin de, aÅŸk, ölüm, cesaret, ve tahammül konularındaki bilgilere kendisini ada­mıştır.

BoÄŸa güreÅŸi sanatı üzerine bir inceleme olan öğleden Son­raki ölüm (Death in the Afternoon, 1932) adlı kitabında, Ernest Hemingway, ÅŸunları yazdı: «Bütün hikâyeler, yeterince ileri gö­türüldüğü takdirde, ölümle sona erer ve okuyucuyu bu gerçek­ten çeviren bir kimse de ,iyi hikâye anlatan biri deÄŸildir.» Ro­manlarına ekseriya konu olan ÅŸiddetli ölüm, Hemingway’in ha­yatını ÅŸekillendirdi. Aynı zamanda, aÄŸzının içine sıktığı kurÅŸun­la, bu dünyadan nasıl aynldığını da gösterdi.

Illinois eyaletinin Oak Park ÅŸehrinde geçen çocukluÄŸu sakin geçti. BaÅŸlıca zevki, avlanmak, balığa çıkmak ve bir doktor olan babası ile birlikte hastaları ziyaret etmekti (babası da, seneler sonra intihar etti). Liseyi bitirdikten bir müddet sonra, Heming­way, Ä°talyan ordusuna yazıldı; ilkin, ambulans ÅŸoförlüğü, ardın­dan, piyade subaylığı yaptı. 1918’de, henüz on sekiz yaşındaiken, bir ÅŸarapnel patlamasıyle ölmesine ramak kalmıştı. Ondan sonra hayatı boyunca, Hemingway, hem beÅŸerî hem tabiî yıkıcı kuvvetlerle flört etti. Harpten sonra, bir gazeteci olarak, Orta DoÄŸu’daki harpleri takip etti. 1920’ler ve 1930’larda, zamanını, boÄŸa güreÅŸleri ile Afrika’daki vahÅŸi hayvan avları arasında tak­sim etti. Ä°spanyol Dahilî Harbi sırasında bu ülkeye gitti ve Ä°kinci Dünya Harbi’nde de, çok defa Müttefik Kuvvetler hatlarının öte­lerine gidiyordu. 1954’te, Afrika ormanlarında, iki defa uçak ka­zası geçirdi. Hayatı boyunca, Hemingway’in düsturu, krizlerle do­lu bir dünyada cesaret sahibi olarak yaÅŸamaktı. Kendisinin, or­tadan kaldırılma tehdidine boyun eÄŸmeyecek ve belki de onu maÄŸlûp edebilecek- biri olduÄŸunu isbat etmek için, kendisini, he­men hemen bile bile tehlikeler içine attı.

Birinci Dünya Harbi’nden sonra Paris’e giden Hemingway, Gertrude Stein’in «kaybolmuÅŸ nesil» dediÄŸi Amerikalı yazar ve sanatkârlar arasına katıldı. Ezra Pound’dan olduÄŸu kadar, bu kadından ve diÄŸerlerinden, yazarlık mesleÄŸinin disiplinini öğren­di: Ä°yi düzenlenmiÅŸ sıkı cümleler, tek heceli kelimeler, sade bir diyalog, ve alt ifade edilmiÅŸ hisler. Bunlar, Hemingway’in üslû­bunun tanıtım iÅŸaretleri.

Önceki hikâyeleri, onun olgunlaşmış tekniğine ve dejenere ve kayıtsız bir dünyada prensiplere olan ihtiyacı işaret ediyor.

GüneÅŸ Yine DoÄŸar (1926) ve Silâhlara Veda (1929) ile He­mingway, hayatı boyunca tanınmış bir yazar olarak kalmayı garantiledi. Fakat For Whom the Bells Tolls (Çanlar Kimin İçin Çalıyor, 1940) adlı romanını yayınladığı zamana kadar yazdığı kitaplar, şöhretine pek bir ÅŸey ilâve etmedi. (Maamafih, Klimanjaro’nun Karları (1936) ve Francis Macomber’in Kısa ve Mesut Hayatı (1936) adlı kısa hikâyeleri önemli idi.) Çanlar Kimin İçin Çalıyor’dan sonra, Hemingway’in, önceki dehasına yaklaÅŸan ye­gâne eseri, Ä°htiyar Balıkçı dır (1952). Pulitzer Mükâfatı kazanan bu romanı, ertesi sene, kendisine Nobel Mükâfatı da getirdi.

Bazılarına göre, Hemingway, artık, kendisinin sık sık kul­landığı bir terim ile «şampiyonluÄŸunu elden kaçırdığını idrak ettiÄŸi İçin kendi hayatına kıydı. Gerçi daha sonraki eserlerin­den bazılarında, kendi kendisini gülünç bir ÅŸekilde taklit ettiÄŸi doÄŸru olmakla beraber, Paris’teki gençlik yılları ile ilgili olarak yazdığı ve ölümünden sonra yayınlanan eserindeki (A Moveable Feast, 1964) okuyucu, Hemingway’in derin hissiyatı­nın, dinç üslûbunun ve ses çıkaran cesaretinin derin izlerini bir kere daha görebilir.

Ernest Hemingway hakkında detaylı bilgi için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız.

Ernest Hemingway

(Visited 21 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 07.01.2010 tarihinde Hale tarafından, Dünya Edebiyatı ve Edebi KiÅŸilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 2486 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

İhtiyar Balıkçı - The Old Man and the Sea | Ernest Hemingway orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki Makale[Biyoloji] Histoloji - Doku Bilimi Nedir? | Histolojide Kullanılan Metodlar - Histopatoloji - Histokimya - Elektron Mikroskop Çalışmaları Sonraki MakaleKarma CV ÖrneÄŸi | Türkçe Ä°ngilizce

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz