Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Halikarnas Balıkçısı – Dünyanın BaÅŸlıca Deniz SavaÅŸlarından Birinin Öncesinde | Turgut Reis – Cevat Åžakir KabaaÄŸaçlı


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 10.05.2009 tarihinde Hale tarafından, Öykü Paylaşımları | Mevlana Hikayeleri bölümünde paylaşılmıştır ve 338 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Halikarnas Balıkçısı

Dünyanın Başlıca Deniz Savaşlarından Birinin Öncesinde


Avrupa’da bütün mahkemelerin yargıçlarına ellerindeki suçlu suçsuz tüm tutuklulara çabuk ve ağır cezalar verilmesi emredildi.

Ölüme mahkûm olanlar mükemmel kürek çekiyorlardı… Tazminat vermeye ya da kötek yemeye mahkûm olanlar da çokluk, kürek çekmeyi tercih ediyorlardı. Jandarma ve polis vazifesi görenlere emirler verildi. Serseriler, külhanbeyleri cayır cayır toplatılıyorlardı.


Mahkûm olanlar asil iseler, onlar para karşılığında kendi yerlerine kürek çekecekleri buluyorlardı. Krallara, papalara, dine ve havarilere küfredenlere zincirler takıp takıştırılıyordu. Ne var ki cezalar verilmezden önce suçlular, anadan doğma çırılçıplak ediliyorlardı. Çünkü kürekler kuvvetli kollar istiyordu. Kol, göğüs ve bacaklar sağlam olursa herif hemen cezayı yiyordu.

Bunlara kürek çekmeyi öğretmek sorunu vardı. Fakat bu iÅŸ de kolaylıkla hallediliyordu. Bunların aralarına eski forsalardan birkaç usta kürekçi konuluyordu. EÄŸer böylece toplanan forsalar yetmiyorsa, usta kürekçilerle karışık, acemi forsalar kadırgalara konuluyor, bunlar Türk kıyılarına forsa devÅŸirmeye gönderiliyordu. Sonra Venedik’in Dalmaçya kıyıları, dünyaya yetecek kürekçi depoları idi. Kürekçi eksikliÄŸi duyulunca emir gelirdi: “Vurun topunu da zincire”, sancak tarafındaki forsalar saÄŸ bacaklarından, iskele tarafındakiler sol bacaklarından kösteklenirler, zincirler de güverteye çakılı olan mapalara (halkalara) takılırdı.

Alelade kadırgaların kürekleri onar metre uzunluğunda oluyordu. Onlar beher oturağa oturan beş kişi tarafından çekiliyordu. Kapitanalar ve bastardalarda her oturakta altı yedi kişi otururdu. On yedi metre uzunluğundaki kürekleri dokuz kişi kullanırdı.

Forsalar oturağın önündeki basamaÄŸa basarak büsbütün ayaÄŸa kalkıyorlardı. (Kalkarken basamaÄŸa ayak vururlardı… Bunlara ondan dolayı “payzen” deniliyordu.) O zaman kürekler, dışarıda suya girmiÅŸ oluyordu. Sonra birdenbire gövdelerinin bütün ağırlığı ile kendilerini oturağın üzerine bırakıyorlardı. Oturakların üzeri yumuÅŸak olsun diye paçavralarla örtülü bulunuyordu. Forsalar ancak lüzumu halinde öldürülüyorlardı. Bu zavallılar, bankolarının üzerlerinde uyuyorlardı… YaÄŸmurda da, güneÅŸte de gövde gövdeye, ter tere.

* * *

Haçlı donanması Korfu’da toplandı. Oradan Preveze’ye saldırdı. Preveze’yi zapta kalkıştı. Bu haber Barbaros’a varınca, düşmanın kuvvetini araÅŸtırmak için pek hızlı ve küçük yirmi parçadan oluÅŸan gönüllü filosunu Turgut Reis’in kumandası altında Preveze sularına gönderdi. Kendisi donanma ile yavaÅŸ yavaÅŸ arkadan geliyordu. Turgut Reis, Mora Yarımadasının batı kıyısını firiÅŸka bir rüzgârla gölge gibi geçerek, kuzeye doÄŸru yükseldi. Zante Adasına kadar hiç düşmana rastgelmedi. Fakat Zante’nin doÄŸusundaki Jakintos limanında kırk çektirmelik bir düşman karakol fırkasına rastgeldi. Daha ileriye sokulmanın tehlikeli olacağını sezdi ve daha ileriye gidemedi. Oradan hemen geriye döndü. Düşman, Türk toplu kuvvetleri tarafından kısım kısım avlanmaktan korkuyordu, onun için Türk öncülerini görür görmez pupa yelken, çala kürek Preveze’ye kaçıyorlardı. Andrea Dorya, Preveze kalesini kuÅŸatmış, onu zapta çalışıyordu. Düşman fırkası, Türk öncülerini gördüğünü ona bildirdi. O da hemen kuÅŸatmayı kaldırarak donanmayı Korfu’ya çekti.

Turgut Reis, yıldırım gibi giderek, henüz donanma Modon’da iken gördüklerini Barbaros’a bildirdi. Donanma aheste aheste Kalamata’ya uÄŸrayarak oradan su aldı, sonra kuzeye doÄŸru ilerledi. Kefalonya’nın doÄŸusundan geçerken o kıyıda ne varsa, yakıp yıktı. Preveze’ye vardı. Andrea Dorya tarafından muhasara edilirken, kalenin bazı yerleri yıkılmıştı. Barbaros onları onarttı.


Barbaros, Preveze’de iken, Turgut Reis’in gönüllü filosundan iki hızlı kırlangıç ayrılarak düşman kıyılarına gönderildi. Kırlangıçlarla birkaç nefer tutsak edildi ve düşmanın savaÅŸ kuvveti hakkında bir hayli bilgi edinildi. Andrea Dorya, altı yüz savaÅŸ teknesine komuta ediyordu. Bu kuvvet ÅŸu gemilerden oluÅŸuyordu:

Cenova: 52 kadırga, l kalyon; Venedik: 70 kadırga, 10 karaka; Malta: 10 kadırga; Papalık: 30 kadırga; İspanya ve Portekiz: 80 kalyon; başka devletler: 49 karaka.

Bunlardan başka donanmanın toplamını altı yüz tekneye kabartan birtakım gönüllü gemiler de vardı.

Karakalar, ikişer bin mevcutlu büyük kalyonlardı. Ne var ki kalyonlar, barçalar ve karakalar yalnız yelkenle giderlerdi.

Topları çektirilerden, yani kadırgalardan, kalita ve perkendelerden daha çok olmasına rağmen, kısa menzilli idi. Venedik kadırgaları suda pek alçak batan teknelerdi.

1700 tonluk olan bu teknelerin her birinde bin savaşçı, 450 oturak ve her oturakta da dokuz forsa bulunuyordu… Bunların bordalarında otuz topları ve on dört de daha küçük topları vardı. Her birinde beÅŸ yüz arkebüz bulunurdu. (Arkebüz, tüfekten çok küçük bir topa benzerdi. AteÅŸ etmek üzere doldurulur, namlusu, sehpa üzerine konulur ve ondan sonra niÅŸan alınır, ateÅŸ edilirdi.)

Bu kadırgalar, yelkene pek gelmezdi, fakat iş küreğe binince, öteki kadırgalara üstündüler. Baştaki topları pek büyük ve pek uzun menzilli idi. İşte bundan dolayı rampadan önce oldukça tehlikeli sayılırdı.

Kastilli, Aragonlu, Portekizli, Italyalı ve daha başka memleketli bir hanedan yoktu ki, asil çocuk ve bireylerinden birini ya da birkaçını bu filoya göndermiş olmasın.

Papa, bir “nonce”nin baÅŸkanlığında filoya beÅŸ yüz küsur rahip göndermiÅŸti. Ä°spanyollara Jesuvit, Cenova ve Portekizlilere Fransisken ve Dominiken rahipler. Papa’nın kendisi de Roma’da, Vatikan’da her gün diz çökerek haçlı donanmasının zaferi için dua ediyordu.

Bu altı yüz teknelik koca donanmaya karşı Barbaros’un emrinde, çektiri; (yani yelkenle gider ama asıl kürekle çekilir) çeÅŸitlerinden yüz yirmi parça gemi vardı. Turgut Reis’in gönüllü filosunda ise pek az kadırga mevcuttu. ÇoÄŸu kalita (galeot) idi. Bunlar on altı ila yirmi üç oturaklı idiler. Bir direkleri vardı. Çok seri idiler ve kadırgalar gibi baÅŸlarında düşman gemilerine toslamak için mahmuzları vardı ve tıpkı kadırgalar gibi baÅŸtan rampa ederlerdi. BaÅŸtaki toplarıyla (tıpkı ÅŸimdiki uçaklarda olduÄŸu gibi) tekne takımıyla düşmana doÄŸru çevrilerek niÅŸan alınırdı. Tekne düşmana doÄŸru dönünce, topçunun görevi (düşmanın uzaklığına göre) topu yukarıya ya da aÅŸağıya kaldırmaktan ibaretti. Turgut Reis’in kadırga ve kalitalarının her birinde (sancak ve iskele bordalarında) her tarafa döndürülebilen on iki küçük top vardı. Top niÅŸancılığı eÄŸitiminde gülle ve baruta acımadığı için Turgut Reis’in top ateÅŸi pek öldürücü oluyordu.

Barbaros, Turgut Reis’le beraber Preveze’de yatarken düşman donanması bu limana iki mil ötede demir attı. Türk donanmasını sıkıştırmak için limanın aÄŸzını ablukaya aldılar… Düşman donanması, dört beÅŸ mil eninde bir alan iÅŸgal ediyordu. Türk gemilerinden ne Lef kas Adası, ne de ufuk gözüküyordu. Gemilerin boy boÅŸları şöyle dursun, sayı üstünlükleri Osmanlıları korkutmadı deÄŸil, korkuttu. Ne var ki, düşman geldikten sonra artık ister istemez savaşılacaktı. Barbaros bu ürküntünün farkında idi. Tarihin en büyük deniz savaÅŸlarından biri baÅŸlamak üzere idi. Barbaros’un emri üzerine, Kaptan PaÅŸa bastardasına savaÅŸ meclisinin toplanacağını bildiren iÅŸaret bayrağı çekildi. Sancak beyleri ve Turgut Reis’in baÅŸkanlığında gönüllü filosunun bütün reisleri Kaptan PaÅŸa bastardasına gittiler.

Bu reislerin bazıları, karaya asker ve top çıkarılması ve boÄŸazın tıkanmasını uygun gördüler. Barbaros bu fikri kabul etmedi. Donanmayı, orta, saÄŸ ve sol olarak üçe ayırdı. Bu kollara komuta edecekleri seçti. Her geminin direklerini aÅŸağıya almasını ve kıç sancağından baÅŸka sancak (komutanlara özgü bayrak) göstermemesini, savaÅŸ hattı üzerindeki mevkiini muhafazaya gayret etmesini, kendisini taklit etmesini, askeri savaÅŸa teÅŸvik etmesini, savaÅŸa baÅŸlanacağı sırada baÅŸ topların hazır bulunmasını ve menzil içine girilince topların hep birden patlatılmasını, herkesin düşmanın savaÅŸ hattını bozmaya çalışmasını tembih etti. Turgut Reis’e de savaÅŸ sırasında ihtiyat filosu olmak üzere savaÅŸ hattının dışında bulunarak düşmanın manevra ve hareketlerini bozmak için gerektikçe, düşmanı yanlarından ya da çekilme hattı üzerinden onları topa tutmasını söyledi. Demek ki Turgut Reis, müstakil bir filo teÅŸkil edecekti.

Toplantı devam ederken, düşman filosunun bir kısmı karaya asker çıkarmak niyetiyle kıyıya yanaşınca, kıyıdan ateş açıldı. Barbaros, Turgut, Güzelce, Mehmet ve Sadık Reislere, bu düşmana hemen saldırmak emrini verdi. Düşman değil çekilmek, fakat apar topar kaçmayı uygun buldu.

Bir iki gün sonra düşmanın birkaç kadırgası, limanın ağzına gelerek, oradan Türk donanmasına ateş etmeye koyuldu. Barbaros leva demir emrini verdi.

Haçlıların bu hareketi Türk donanmasının azlığı dolayısıyla savaşı göze alamayacakları inancından ileri geliyordu… Donanma limandan dışarıya çıktı. Altı mil açıldı, biraz duruldu. Göz kırpacak kadar kısa bir zamanda bütün filo yarı daire ÅŸeklinde savaÅŸ durumuna girerek düşman donanmasının demirli bulunduÄŸu yere doÄŸru ilerledi. Kürekler denizi dövüyordu, savaÅŸ hattı ilerledikçe, denk düşen sularıyla denizi yol yol çiziyordu. Kürekler dakikada yirmi altı kere denize dalıp suları itiyordu. Türk donanması top menziline girer girmez, ateÅŸ açtı. Bir kısmı Korfu Adasında demirli bulunan haçlı donanması, eksik mevcutla savaÅŸmak istemediÄŸinden, karşılık vermeye cesaret edemedi, demir kaldırınca Korfu yolunu tuttu. Vakit akÅŸam olduÄŸu ve sular kararmaya baÅŸladığı için peÅŸine düşülmedi. Preveze limanının dışına demir atılarak beklendi.

Barbaros, donanmada bir korku mevcut olduÄŸunu biliyordu. Onun için dinlenmeye çekildi. Gece yarısı uyanarak pek güzel bir düş gördüğünü ilan etti ve hemen leva demir emrini vererek Korfu’ya doÄŸru yol aldı.

Ertesi sabah Parga üzerinden doÄŸan güneÅŸ, Parga’nın karşısındaki Paksos Adasını kıpkızıl ederken, direklere çıkmış olan gözcüler, düşman donanmasının direk uçlarının, Ayamavra Adasının Ä°ncirli limanının karşısında görülmekte olduÄŸunu bildirdi.

Düşman Lepanto körfezine girmeye çalışıyordu. Barbaros bir ayak önce yetişerek, onları körfeze girmeden önce yakalamak istedi. Bunun için Türk donanması güneye doğru gitmeye koyuldu.

Düşmana gelince; Korfu’daki kısmına kavuÅŸmak üzere Preveze’den Korfu’ya giderken, Korfu’daki kısmı da adadan kalkarak Preveze’ye doÄŸru yol alıyordu. Bu iki kısım gece birleÅŸtikten sonra Ayamavra Adasına gelmiÅŸler oradan Lepanto’ya gidiyorlarmış. Türk gözcülerinin gördükleri iÅŸte onlardı.

Böylece Barbaros, Korfu’da umduÄŸu düşmanı Ayamavra’da buldu.

Düşmanı görür görmez Türk donanması, baÅŸlıca dört fırkaya ayrıldı. Bunlardan gönüllü fırkası Turgut Reisin kumandasında, ihtiyat kuvveti sayılarak savaÅŸ safına alınmadı. Ne var ki bu fırkaya, gerektikçe zayıf noktalara yetiÅŸmek ve fırsat düştükçe yandan ve arkadan vurmak gibi çok güç bir vazife verildi. Turgut Reis kendisini, yirmi kadırga ve kalita, üç yüz küsur top ve üç bin denizcinin başında buldu. Geriye kalan üç kısmın ortadakini doÄŸrudan doÄŸruya Barbaros, saÄŸdakini Salih Reis, soldakini Seyit Ali Reis yönetiyordu. Kısacası, Barbaros’un donanması yarım eÄŸmeç oluÅŸturdu (Kavisin iki uçlarına boynuz deniyordu). Donanma bu saflaÅŸmayı o kadar düzgün ve çabuk yapmıştı ki, bunun deniz üstünde bir manevra deÄŸil, fakat kâğıt üstüne mürekkeple çizilen bir plan olduÄŸu sanılabilirdi. Arkebüz kurÅŸunlarına siper olsunlar diye denizcilerin ÅŸilteleri sarılarak alabandalara sıralanmıştı. Ayaklar, dökülen kanlar üzerinde kaymasın diye güvertelere kum ve talaÅŸ serpilmiÅŸti. Yelkenler mayna edilmiÅŸ, direkler çıkartılmış, tenteler sara edilmiÅŸ, sancaklar kündelere çekilmiÅŸti. Gemi baÅŸlarının kabartmaları ve altınları güneÅŸte pırıl pırıl parlıyor, kürekler fısıldıyor, pruvalarda köpükten beyaz bıyıklar meydana geliyordu.

Düşman, Barbaros’un üzerine gelmekte olduÄŸunu görünce, burun kırdı, denize doÄŸru açılmaya baÅŸladı. Haçlı filo çeÅŸit çeÅŸit teknelerden oluÅŸtuÄŸu için üç sıra borda nizamı aldı.

Birinci hatta kalyonlar, ikincisinde kadırgalar, üçüncü hatta da ihtiyat kuvveti olarak küçük gemiler yer aldılar… Tam savaşın baÅŸlayacağı anda çılgın ve haÅŸarı bir güney rüzgârı esmeye koyuldu. Bu rüzgâr düşmana çok yarıyordu… Oysa Türk donanması ince yapılı akıncı teknelerinden ibaretti. Bunlar durgun havada kürekleriyle saldırarak, yerli yerlerinde kalan kalyonları uzaktan top ateÅŸine tutarak delik deÅŸik eder, sonra rampa edip zaptederlerdi. Fakat rüzgârlı havada kalyonlar istedikleri gibi yelken kullanabileceklerinden, onların boylarına nispet hiç kalan narin kadırgalara çarpıp onları kolayca bastırabilirlerdi.

Fakat Barbaros hiç üzülmedi, iki Ayeti Kerime yazarak geminin iki tarafına astı. Rüzgâr hemen kesildi.

“Kul gayret etsin, Tanrı da yardım eder,” derler.

Akdeniz’in her köşesinin iklimini, mevsimine göre esen rüzgârlarını adamakıllı bilen Barbaros, tayfanın manevi kuvvetini yükseltmek için bu bilgisinden yararlanmıştır. Rüzgârın kesilmesi düşmanı ürküttü. Fakat iki filo, nerede ise top menziline giriyorlardı. Ä°ÅŸ iÅŸten geçmiÅŸti artık.

Turgut Reis

Cevat Şakir Kabaağaçlı

(Visited 1 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 10.05.2009 tarihinde Hale tarafından, Öykü Paylaşımları | Mevlana Hikayeleri bölümünde paylaşılmıştır ve 338 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Halikarnas Balıkçısı - Dünyanın Başlıca Deniz Savaşlarından Birinin Öncesinde | Turgut Reis - Cevat Şakir Kabaağaçlı orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleMatematik Lise 1 Konu Anlatımları |Google Video |Kartezyen Çarpım ve Bağıntı -Fonksiyonlar -Ä°ÅŸlem-Modüler Aritmetik -Mutlak DeÄŸer -Ãœslü Sonraki MakaleBursa 11. Kitap Fuarı | Etkinlik Programı – 9 - 17 Mart 2013

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz