Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Hababam Sınıfı – Sol KroÅŸe | Rıfat Ilgaz


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 02.11.2008 tarihinde Hale tarafından, Öykü Paylaşımları | Mevlana Hikayeleri bölümünde paylaşılmıştır ve 319 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Hababam Sınıfı – Sol KroÅŸe


Hababam Sınıfı donlu atletli, jimnastik salonunda sıra olmuÅŸ, Badi Ekrem’i bekliyorduk. Tulum Hayri, göbeÄŸine kadar önü açık bir atlet giymiÅŸ, bacağım kalınlığındaki kolları ortaya çıkmıştı. Bir saÄŸ baÅŸa, bir sol baÅŸa koÅŸuyor bizi hizaya getirmeye çalışıyordu.

Önümüzde içi dışına çıkmış bir güreş minderi seriliydi. Müsamere için iki haftadır perende ekzersizıleri yapıyorduk üzerinde. Bu işi kıvıran beş altı kişiyi geçmediği halde, Badi Ekrem hepimizi teker teker zorluyordu.

Tulum Hayri Kalem Åžakir’e saati sordu. Atletinden aşı çubuÄŸu gibi fırlayan kolunu burnunun ucuna kaldıran KalemÅžakir:


“On dakika geçiyor!” dedi.
“Nerde bu Badi Ekrem!”
“Geçen ders pek keyfi yoktu.”
“Var bunda bir iÅŸ!”
“Müdür müsamere için kötü sıkıştırıyor, dersten soÄŸudu Badi!”

Tulum hepimizi tersledi:

“Ne soÄŸuması be! Maraton RaÅŸit’le kaynatıyor içerde… Dikilin dikildiÄŸiniz yerde. Tazı gibi koÅŸturacak deÄŸil mi gelirse…”

Birden soyunma odasının kapısı açıldı bastıbacakla düztaban hesabı, Maraton Raşitle Badi Ekrem atletli donlu çıktılar ortaya, Domdom Ali kendini tutamadı:

“YaÅŸa Aslan Hocam!” diye bağırdı. Bu başıbozukluk, bizdeki spor geleneklerine aykırı olmadığı için Maraton güldü geçti Sanki kafasını bugünün ÅŸerefine pırıl pırıl kazıtmıştı Daracık bir don giymiÅŸ bütün yuvarlak yerleri baldır etlerine kadar yumruk yumruk fırlamıştı dışarı… Vücut yapısı atletten çok pahlivanı, hem de lâpacı bir somun pehlivanını anımsatıyordu.

Tulum:

“Dikkat, saÄŸa bak!” komutunu verdi Oysa her ikiside sol baÅŸtan geliyorlardı. Tulum’un verdiÄŸi ilk komuttu bu, Ufak tefek aksaklıklar olacaktı doÄŸal olarak. Ama baÅŸlarımız zaten geldikleri yana çoktan dönmüştü.


Badi Ekrem, biraz da otoritesini Maraton RaÅŸit’e göstermek için:

“Nerde Recep?” diye Tulum’u paylar gibi sordu.
“Burda!”
“Peki kumandayı neye sen veriyorsun!”
“Bir kusur mu ettik?”
“Bir deÄŸil, üç kusur! Önce, hazırol diyecektin! Sonra, sola bak kumandası verecektin! Daha sonra… Hepiniz RaÅŸit Bey’e deÄŸil, benim gözlerimin içine bakacaktınız!”

Yalnız o deÄŸil bütün sınıf, Maraton RaÅŸlt’e bakıyordu. Topuklarını kaldırıp indirerek, kollarını açıp kapayarak kültür fizik yapıyordu.

Badi Ekrem:

“Çocuklar! Müdür Bey’in emri var!” diye baÅŸladı.

Müdür Bey’in akıllıca bir emrine rastlamadığımız için, “Yine ne saçmalamış!” gibilerden kulak kesildik. Badi Ekrem devam ediyordu:

“Hani müsamereye… Jimnastik gösterilerine hazırlanıyorduk ya… Bu ders size RaÅŸit Bey…”
Maraton iki üç adım atarak ilerledi, kumandayı eline almak üzere sağ başta dikildi.

Badi’nin kızdığı belliydi:

“… Evet size RaÅŸit Bey bir ÅŸeyler gösterecek!”

Maraton RaÅŸit iki adım daha atarak etkileme alanına girdi, sözü Badi Ekrem’den teslim almıştı:

“Bütün liseler jimnastik gösterileri yaptılar, bütün gazeteler onlardan sözetti… Bizim lisenin ÅŸerefi yok mu?”

Hep bir ağızdan:

“Olmaz olur mu?” dedik.
“Bizim müsameremiz hepsinden parlak olmalı!”
“Olmalı!”

Sonra ayağının ucuyla yerdeki mindere dokunarak:

“Size ÅŸu minderde Japon oyunları göstereceÄŸim!”

Kalem Şakir dayanamadı:

“SaÄŸol Hoca’m!”

Maraton Raşit, sesin geldiği tarafa doğru baktı:

“Çık sıradan dışarı!”

Kalem Şakir beş adımda minderin üstüne çıktı. Maraton:

“Åžu adamı görüyor musunuz?” dedi, “Ä°ÅŸte ÅŸu adam öğreneceÄŸi jiu-jitsu oyunlarıyla daÄŸ gibi bir adamın saldırısından kendini koruyabilir.”

Domdom Ali’yi de çağırarak, Åžakir’le ikisi üzerinde denemelere baÅŸladı. Åžakir’in kendini koruması şöyle dursun. Domdom’un dokunmasıyla minderin üzerine kapaklanması bir oluyordu.

“Olmuyor, çocuklar!” dedi.

Sonra Palamut Recep’le Ä°nek Åžaban’ı çıkardı. Palamut’u minderin bir köşesine, Åžaban’ı öbür köşesine gönderdi. Åžaban’ın yanına giderek sözde Palamut’a duyurmadan:

“Åžimdi senin üzerine arkadaşın saldıracak, sen kolunu kaptığın gibi dirseÄŸini kıvıracaksın. Hooop! Keseceksin ayaklarını yerden. Hazır mısın?”

İnek gözlüğünü çıkarmış bize vermişti.

“Hazırım!” dedi.

Sonra Palamut’a döndü:

“Haydi hop! Atla üzerine!”

Şaban harfi harfine dediklerini yapmıştı. Şaban zorlayıp dururken Palamut biçimli bir çelme takar takmaz Şaban sırtüstü gitti, öyle hızlı gitmişti ki iki ayağı birden havaya kalkmıştı.

Hepimiz tepine tepine gülüyorduk. Bu iÅŸe Badi Ekrem bile bayılmıştı. Maraton’a yaklaÅŸarak:

“Bunların hangisi Japon oyunu yaptı? Ayaktaki mi, yerda yatan mı?” diye sordu.
“Aptal!” dedi, “Anlayamadı.”
“Anlasaydı ne olacaktı ki sanki…”
“Bu sefer o sırt üstü gidecekti…”
“Hiç zannetmiyorum!”
“Buyurun, çıkın karşıma! Bana sıkı bir yumruk atın! Atmaya vakit bulamadan bakın nasıl sırtüstü gideceksiniz!”

Badi bir kurbaÄŸa gibi yamrı yumru vücudunu “Öyle bir süzdükten” sonra Maraton’u çatlatan bir soÄŸukkanlılıkla:

“Biraz şüpheli!” dedi.
“Peki, buyrun öyleyse!”

O çalımlı futbolcu yürüyüşüyle yan yan geçti karşısına

Maraton:

“Salla yumruÄŸunu!” dedi.
“Sallarsam ne olacak!”
“YumruÄŸu sallar sallamaz kendini yerde bulacaksın Haydi, hop!”

Eee artık… Badi’nin tepesi atmıştı EÄŸer hem yumruÄŸu sallar, hem mindere yapışırsa Hababam Sınıfı’nın dilinden kurtulamayacağını biliyordu.

Kendinden en az yarım metre uzun olan Maraton’un tam karşısına geçti. Maraton RaÅŸit rakibine şöyle küçumseyerek bir baktıktan sonra:

“Haydi!” dedi “Salla yumruÄŸunu!”

Badi Ekrem, topuklarını kaldırıp, diÅŸlerini sıkarak bir sol kroÅŸe gönderdi. SaÄŸ kroÅŸe zaten gönderemezdi. SaÄŸ kolu çolak olduÄŸu için ister istemez solaktı. Maraton iki elini kaldırıp bir ÅŸeyler yapmak istedi. Badi Ekrem’in yumruÄŸu tam çenesinin üstüne oturmuÅŸtu. Maraton önce kıpırdamadan bir iki saniye dikilip kaldı. Sonra devrilen bir heykel gibi oynak yerleri kırılmadan kapaklandı mindere.

Badi Ekrem, yumruğundan böyle bir keramet beklemediği için afallayıp kalmıştı. Şaşkın şaşkın yerde yatana bakıyordu.

Ä°ÅŸin başındanberi bütün bu Japon numaralarına küçümseyerek bakan Tulum Hayri, sıradan çıktı, hala ÅŸaÅŸkın ÅŸaÅŸkın dikilen Badi Ekrem’in saÄŸ kolunu kaldırdı havaya:

“Tamam!” dedi. “Åžampiyon!”

Maraton RaÅŸit, bir eliyle çenesini yoklayarak kalkmak istedi, beceremedi. Minderin üstünde baÄŸdaÅŸ kurup oturdu kaldı…

“Vay anasını!” dedi, “Solak olacağını hiç düşünememiÅŸtim! SaÄŸ kroÅŸe bekliyordum senden!”

Rıfat Ilgaz

(Visited 4 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 02.11.2008 tarihinde Hale tarafından, Öykü Paylaşımları | Mevlana Hikayeleri bölümünde paylaşılmıştır ve 319 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Hababam Sınıfı - Sol Kroşe | Rıfat Ilgaz orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki Makale[Ä°catlar ve KeÅŸifler] Plazma Lambası | Soy Gaz DeÅŸarj Tüpü - Nikola Tesla Tarafından Yüksek Voltaj Olgusunu AraÅŸtırmak Amacıyla Yüksek Fre.. Sonraki MakaleAtatürk Günlüğü - Today | 29 Åžubat - February

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz