Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Biyografi Nedir? | Biyografi Nasıl Yazılır? Özellikleri – Türleri – Sınıflandırma – Biyografinin Tarihi Gelişimi


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 02.01.2010 tarihinde Hale tarafından, Türk Edebiyatı ve Edebi Kişilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 1544 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Biyografi Nedir, Nasıl Yazılır?

Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret vb. alanlarda haklı bir üne kavuşmuş, tanınmış insanların hayatlarını, eserlerini, başarılarını okuyucuya duyurmak amacıyla yalın bir dille, tarafsız bir görüşle yazılan inceleme yazılarına hayat hikâyesi (biyografi) denir.


Yazar kendi biyografisini yazarsa, buna otobiyografi denir.

Yazar, kendi biyografisi doğrultusunda topladığı belgelere ve bunlar ışığında oluşturduğu esere otobiyografya denir. Bu tür eserlere otobiyografik eser adı verilir.

Biyografi teriminden farklı sözcükler türetilmiştir.


Biyografi yazarına biyograf denir.

Biyografiyle ilgili, biyografiyi içeren esere biyografik eser denir.

Biyografik metot, gözlenen davranışları sistemli bir şekilde kaydederek, çocuk gelişimini inceleme metodudur.

Özellikleri

1- Yaşamı yazılan kişinin kendisi tarafından değil, onunla ilgili araştırma yapan, bilgi ve belgelere ulaşan veya onun yaşamına yakından tanıklık etmiş kişiler tarafından kaleme alınır.

2- Tarafsız ve gerçekçi olunmalıdır.

3- Bilgi. Belge, tanık ve kanıtlara dayandırılmalıdır.


4- Kronolojik sıra izlenebilir.

5- Kişiyi tüm yönleriyle tanıtır. Kişinin önemi, değeri, benzerlerinden farkı belirlenmelidir.

6- Öznel bir tutum izlenmemeli, kişinin yaşamı aşırı yerme ve övmelerden uzak tutulmalıdır

7- Açık, sade bir dil kullanılır.

Ünlü bir kişinin hayat hikayesini yazacak kimse, geniş bir araştırma yapar. Şayet kişi sağ ise ona hayatıyla, çalışmalarıyla, eserleriyle ilgili sorular sorar ve aldığı cevapları not eder (veya kaydeder.); bunlardan yazısında yararlanır. Kişi hayatta değilse, onun hayatını (varsa belgeleriyle birlikte) etraflıca araştırır. Nasıl ünlü olduğunu, nasıl başarılı olduğunu; (varsa) eserlerini dikkatlice inceler. Bütün bu veriler ışığında kronolojik olarak veya kendine özgü bir üslûpla hayat hikâyesini yazar.

Çoğu zaman bunlarda, sanatçı kendisiyle beraber aile büyüklerinden, çevreden, aile içi durumlardan da söz eder.

Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebi yazılara biyografik roman denir.

Bir kişinin hayatını ayrıntılı olarak veren kişisel biyografi kitapları olduğu gibi, birden çok kişinin hayat hikâyelerini bir araya getiren genel biyografi eserleri de vardır. Örneğin antolojilerde, ansiklopedilerde, yıllıklarda birden çok kişinin biyografileri çok kısa olarak ana hatlarıyla verilir.

Bu eserlerde ya da yazarın kitabının arka kapağında veya iç sayfasında yer alan biyografiler genellikle kısadır. Ayrıntıları atılmış daha çok doğum ölüm tarihleri, doğum yerleri, bitirdikleri okullar, çalıştıkları işler, yazdıkları eserler ve önemli başarıları anılmakla yetinilir.

Her döneme, her mesleğe ve her millete ait kişilerin biyografilerini veren eserlere evrensel biyografi, bir millete ait kişilerin biyografilerini verenlere ulusal biyografi, bir bölgeye mensup kişilerin biyografilerinin toplandığı eserlere bölgesel biyografi, belli bir mesleğe mensup kişilerin yer aldığı eserlere mesleki biyografi, belli bir dönemde yaşayanların hayat hikâyelerinin verildiği eserlere de dönem biyografisi denir.

Biyografisi Yazılacak Kişinin;

1. Doğumu-doğduğu yer,
2. Aile çevresi-soyağacı,
3. Eğitim – öğretim durumu,
4. Kişilik yapısı,
5. Arkadaşlık ve akrabalık ilişkileri,
6. Sosyal yaşamı,
7. Evliliği ve çocukları,
8. İş dünyasındaki başarısına ulaşma süreci,
9. Ulusal ve uluslararası başarıları
10. vb. yanları ele alınmalıdır.

Bu ele alınışta kişinin önemi, değeri, farklılığı belirtilmelidir.

Kişinin anlattıkları belgeli olmalı, kuşku yaratmamalı, tanıklarla kanıtlanabilmelidir. Böyle olursa, gerçekçi ve nesnel olur.

Belgesiz ve tanıksız, güven vermeyen bilgilere, söylenti ve dedikodulara yer verilmemelidir.

Anlatımda alaycı, abartılı övgü ve yergi değil; sıcak, içtenlikli bir tutum izlenmelidir.

Biyografi sorgulanırken ve yazılırken, “özel yaşam” diye tanımlayabileceğimiz konulara biyografisini yazdığımız kişinin izni ölçüsünde yaklaşılmalı, daha derine girilmemelidir.

Biyografi yazımı öncesinde bir plan yapılmalıdır. Bu plana bağlı kalınarak, zaman çok iyi kullanılarak, yazım gerçekleştirilmelidir.

Biyografiler yazım tekniğine göre de farklılıklar arz etmektedir.

Bunları kısaca şöyle sınıflandırabiliriz:

a. Bilimsel biyografi:

Biyografik bilgileri kronolojik bir sıra içerisinde, alt başlıklar halinde, onun dönemi içindeki konumunu, getirdiği yenilikleri, gösterdiği başarıları, eserlerini, eserlerinin değişik özelliklerini eleştirel bir tutumla, belgelere, araştırma ve incelemelere dayalı olarak veren çalışmalara bilimsel biyografi ya da biyografik monografi denir.

Bu tür eserlerde kişinin doğumu, yetişmesi, öğrenimi, çalışma hayatı, türlerine göre eserleri, eserlerinin önemi, şekil ve muhteva özellikleri, başarıları, ödülleri ve başka özellikleri bölümler halinde verilir. Bilimsel biyografi türüne şu örnekler verilebilir: Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret Devir-Şahsiyet-Eser (1971); İsmail Parlatır,

b. Biyografik roman Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebî yazılara biyografik roman denir.

Roman, hikaye gibi tahkiye kurgusu içerisinde, olay anlatımı üslûbuyla kişiyi bir roman kahramanı gibi olayların içindeki konumlarıyla sunan eserlere de edebî biyografi ya da biyografik roman denir. Biyografik romanlarda kişinin ruhsal ve fiziksel özellikleri, davranışları, duyguları, düşünceleri, tepkileri, tavır alışları, giyinişi gibi pek çok değişik özellikleri ayrıntılı olarak verilip bir anlamda onun portresi çizilir.

Hayatı içerisinde canlı, yaşayan bir kişilik olarak sergilenir. Buna örnek olarak M. Emin Erişirgil’in Mehmet Akif /İslâmcı Bir Şairin Romanı (1956); Tahir Alangu’nun “Ömer Seyfettin “(1968) adlı eserleri verilebilir. Ayrıca Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı” (1975) adlı romanı da bu türün en iyi örneklerindendir. Yazar bu romanında hocası Mustafa İnan’ı merkez alarak bir dönemin idealist neslinin hayatını yansıtmıştır.

c. Nekroloji

Ölen ünlü bir kişinin hemen ölümünden sonraki günlerde genellikle gazete ve dergilerde yakın çevresinde yer alan kişiler tarafından onun üstün niteliklerinin, erdemlerinin, çalışmalarının ve diğer özelliklerinin anı üslûbuyla anlatıldığı yazılara denir. Bu yazılar bir anlamda öleni çok seven birinin ağıtları, duygusal, öznel açıklamalarıdır.

Bu tür yazılara örnek olarak Yahya Kemal’in ölümü dolayısıyla kaleme alınmış şu yazıları verebiliriz: Vehbi Cem Aşkun, “İstanbul Aşığını Kaybetti” (Dün-ya, 5 Kasım 1958); Nimet Behsuz, “Büyük Şairin Arkasından” (Yeni Gün, 3 Kasım 1958); Cenap Gedikoğlu, “Bir Dev Şair Göçtü” (Yeni Gün, 5 Kasım 1958).

Kişinin kendi hayatını anlattığı yazıya otobiyografi denir. Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır. Edebiyat, sanat, siyaset, spor vb. alanlarda ünlü bir kişi; diğer insanlarca bilinmeyen yönlerini, başarısını nelere borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını anlatmak amacıyla otobiyografisini yazar. Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir.

Monografi:

Ünlü bir kimsenin hayatını, kişiliğini, eserlerini, başarılarını ayrıntılarıyla ele alan veya bilimsel bir alanda özel bir konu ya da sorun üzerine yazılan inceleme yazısına monografi (tek yazı) denir. Monografide herhangi bir yer, bir eser, bir yazar, tarihî bir olay, bilimsel bir alana ait bir sorun özel bir görüşle veya bakış açısıyla değerlendirilebileceği gibi bir konu üzerinde derinlemesine bir inceleme de yapılabilir

Portre:

Bir kimseyi karakteristik özellikleriyle okuyucuya tanıtmak amacıyla yazılan edebî yazılara portre denir. Kişinin sadece dış görünüşünün (boyunun, yüzünün, giyinişinin, hareketlerinin…) anlatıldığı portreye fizikî portre; iç dünyasının, alışkanlıklarının, duygularının, fikirlerinin, zayıf taraflarının… Anlatıldığı portreye ruhî portre (tinsel, moral portre) denir. Çoğu zaman fizikî portre ile ruhî portre iç içe verilir.

Biyografinin Tarihi Gelişimi

Türk edebiyatında ilk biyografik eser, Malik Bahşi’nin Feridüddin-i Attar‘dan çevirmiş olduğu “Tezkiretü’l-Evliya”dır.

Daha çok mesleklerine göre düzenlenmiş ve birden fazla kişinin biyografisinin yeraldığı tezkire, menakıb, vefeyat, devha, sefine, tuhfe, hadika, fihrist, silsilename, şairname, gazavatname, sicil gibi adlar altında birçok eser kaleme alınmıştır. Menakıpname ya da velâyetname denilen eserlerde tarikat büyüklerinin, evliyaların, pir ve şeyhlerin olağanüstü halleri, kerametleri ve diğer kişisel özellikleri anlatılır.

Yayımlanmış bazı menakıpnamelere şu örnekler gösterilebilir: Hacımsultan Velâyetnamesi (Rudolp Tschudi); Hacı Bektaş Velâyetnamesi (Erich Gross).Vakayinamelerde de birçok devlet adamının biyografilerine ait malzemeler bulmak mümkündür.

(Visited 54 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 02.01.2010 tarihinde Hale tarafından, Türk Edebiyatı ve Edebi Kişilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 1544 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 2 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Biyografi Nedir? | Biyografi Nasıl Yazılır? Özellikleri - Türleri - Sınıflandırma - Biyografinin Tarihi Gelişimi orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleZihin Engelliler Öğretmenliği | Tanımı - Zihin Engelliler Öğretmenliği Görevleri - Çalışma Alanları Ve İş Bulma Olanakları - Meslek E Sonraki MakaleSana Enerji Vermeyecek Hiç Kimse İle Olma | Can Dündar

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz