Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Birinci Körfez Savaşı – I. Körfez Savaşı (2 AÄŸustos 1990 – 28 Åžubat 1991) | Çöl Fırtınası Operasyonu – Kuveyt’in Ä°ÅŸgali – Hava Ve Kara..


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 22.07.2009 tarihinde Hale tarafından, Medeniyetler, Ãœlkeler ve Dünya Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 452 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Birinci Körfez Savaşı – I. Körfez Savaşı

(2 AÄŸustos 1990 – 28 Åžubat 1991)


Birinci Körfez Savaşı (1990-1991), 2 AÄŸustos 1990’da Irak’ın Kuveyt’i isgal etmesiyle baÅŸlayan körfez krizinin sonucunda gerçekleÅŸen, ABD öncülüğünde, Ä°ngiltere, Fransa, Suudi Arabistan, Suriye, Mısır gibi 28 devletin askeri koalisyonuyla Irak Devleti arasında yapılan uluslararası çatışmadır.


Çöl fırtınası operasyonu

Kuveyt’in Ä°ÅŸgali

Irak’ın Kuveyt’i iÅŸgali genelde Saddam Hüseyin’in politikalarına baÄŸlansa da tarihsel olarak sorun 1932- 1961’de gündeme gelmiÅŸ, hatta Irak Temmuz 1961’de burayı ilhak ettiÄŸini açıklamış ama bundan vazgeçmek zorunda kalmıştı. Ä°ran-Irak Savaşı’nın 1988’de sona ermesinden sonra Saddam rejimi Kuveyt’in kendisine ait petrolü çaldığını ve üretimi yüksek tutarak petrol fiyatlarının düşmesine neden olarak Irak’ı zarara uÄŸrattığını ileri sürmüş ve bu ülkeye 50-80 milyar ABD Doları civarında tahmin edilen borcunun silinmesini istemiÅŸti. Bu konuda yapılan görüşmelerden sonuç alınamayınca Irak 2 AÄŸustos 1990’da Kuveyt’i iÅŸgal etti.
Irak lideri Saddam Hüseyin Kuveyt’e karşı giriÅŸtiÄŸi saldırı ve iÅŸgal hareketinin açık hedefi bu ülkenin zengin petrol rezervlerini ele geçirmekti.

Saddam Hüseyin yönetimi uluslararası çaÄŸrılara raÄŸmen ısrarlı bir tutumla Kuveyt’teki kuvvetlerini çekmeyi reddetti ve 8 AÄŸustos 1990’da Kuveyt’i Irak’ın 19. ili olarak ilhak ettiÄŸini açıkladı.

Diploması ve Askeri Hazırlık

Kuveyt’i iÅŸgal etmekle Irak, dünyanın bilinen petrol rezervlerinin yüzde 20’sini ele geçirmiÅŸti. Suudi Arabistan’a da girmesi, dünya petrol rezervlerinin yarıya yakınının Irak’ın eline geçmesi anlamına geliyordu. BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi 3 AÄŸustos’ta Irak’a Kuveyt’ten çekilme çaÄŸrısında bulundu ve 6 AÄŸustos’ta da uluslararası düzeyde Irak’la ticareti yasaklayan bir karar aldı. Kuveyt’in iÅŸgalinden sonra Irak’ın bu kez Suudi Arabistan için potansiyel bir tehdit oluÅŸturması, ABD ile Batı Avrupa’daki NATO müttefiklerini olası bir saldırıyı caydırmak üzere hemen Suudi Arabistan’a asker sevk etmeye yöneltti. Mısır ve öteki bazı Arap ülkeleri de Irak karşıtı koalisyona katıldı ve bölgeye kuvvet göndererek askeri yığınaÄŸa katkıda bulundu.
BM Güvenlik Konseyi 29 Kasım 1990’da Irak’ın 15 Ocak 1991’e deÄŸin Kuveyt’ten çekilmemesi halinde kuvvete baÅŸvurulmasını öngören bir karar aldı.Ocak 1991’e gelindiÄŸinde Saddam’a karşı oluÅŸturulan koalisyonun bölgedeki askeri gücü 700 bin kiÅŸiye ulaÅŸmıştı. ABD 540 bin askerle bu gücün asıl ağırlığını oluÅŸturuyordu; geriye kalan bölüm BirleÅŸik Krallık, Fransa, Mısır, Suudi Arabistan, Suriye ve baÅŸka ülkelerin sayıca daha küçük birliklerini kapsıyordu.

SavaÅŸ


Hava Harekâtı

SavaÅŸ, 16-17 Ocak 1991 geceyarısı ABD öncülüğünde Irak’a karşı giriÅŸilen geniÅŸ çaplı hava akımıyla baÅŸladı. SavaÅŸ boyunca kesilmeden süren hava bombardımanı, izleyen birkaç hafta içinde Irak’ın komuta ve iletiÅŸim altyapısını, elektrik üretim kapasitesini, havaalanlarını ve hava savunma sistemini, kimyasal silah ve nükleer araÅŸtırma tesislerini büyük ölçüde yok etti. Åžubat ortalarına gelindiÄŸinde müttefik hava saldırılarının ağırlığı Kuveyt’te ve Irak’ın güneyinde bulunan ileri kara kuvvetlerine kaymış bulunuyordu. Bu saldırılar tahkimatlar, yeraltı sığınakları, silah depolarının, tankların ve öteki zırhlı araçların yok edilmesini getirdi.23 Ocak 1991’de, kara harekâtını deniz yönünden bekleyen Irak, petrol vanalarını açarak Basra Körfezi’nin kuzeyini petrol kuyusu haline getirdi.

Kara Harekâtı

Ölüm Otoyolu; Kuveyt ile Basra arasında uzanan otoyol, ABD kuvvetlerince yok edilmiÅŸ, Irak’a ait binlerce askeri ve sivil araçla dolmuÅŸtu.

100 Saatlik Kara Harekâtı: 24 Åžubat’ta Suudi Arabistan’ın kuzeydoÄŸusundan Kuveyt içlerine ve Irak’ın güneyine doÄŸru geniÅŸ çaplı bir müttefik kara saldırısı baÅŸladı. Müttefikler üç gün içinde Irak direniÅŸini çökerterek Kuveyt kentini geri aldı. Bu arada Kuveyt’in batı kesiminde zırhlı birliklerle bir yarma hareketine giriÅŸen asıl kuvvetler hızla Irak içlerine yöneldi ve Basra’nın güneyinde tutunmaya çalışan Cumhuriyet Muhafızları adlı seçkin Irak birliklerinin çoÄŸunu 27 Åžubat’ta saf dışı bıraktı. ABD baÅŸkanı George Bush 28 Åžubat’ta ateÅŸkes ilan ettiÄŸinde, Irak direniÅŸi bütünüyle kırılmış bulunuyordu. AteÅŸkes, BaÄŸdat saatiyle 28 Åžubat günü saat 08:00’de uygulamaya konuldu.

AteÅŸkes

AteÅŸkes görüşmeleri, Körfez Savaşı’na katılan Koalisyon Kuvvetleri ve Irak askeri heyetleri arasında 3 Mart 1991 günü Kuveyt-Irak sınırının 5 km kuzeyindeki Koalisyon Kuvvetlerinin eline geçmiÅŸ, Safven kasabası yakınında bir Irak hava üssündeki bir çadır içinde yapıldı. Görüşmeleri Koalisyon Kuvvetleri komutanı ABD’li General Norman Schwarzkopf, Ä°ngiliz komutan Sir Peter de la Billiere ve Fransız General Michel Roquejeoffre ile Iraklı generaller Sultan HaÅŸim Ahmet ve Irak’ın Kuveyt iÅŸgalinde 3. Alay komutanı olan Salih Abbud Mahmut yürüttü.

BM Güvenlik Konseyi’nin 686 numaralı kararı olarak bilinen ateÅŸkesin baÅŸlıca ÅŸartları;

• Irak’ın, Kuveyt’i ilhak ettiÄŸine dair kararı kaldırması
• Irak’ın, Kuveyt’ten elde ettiÄŸi tüm mülkleri ve esirleri iade etmesi
• Kuveyt’e yönelik askeri harekâta son verilmesi
• Irak, bundan böyle tüm Birleşmiş Milletler üye ülkelerine yönelik, füze saldırıları ve savaş uçağı uçuşları dâhil, şiddete ve provokasyona dayalı hareketlerden kaçınması

Irak, Kuveyt’i ilhak kararını kaldırmak ve tazminat ödemek baÅŸta olmak üzere bütün ÅŸartları kabul etmek zorunda kaldı. Bu ÅŸekilde Körfez Savaşı fiilen sona ermiÅŸ oldu. 1991 yılı Nisan ayının ilk haftasında, Irak’ın BM Güvenlik Konseyi tarafından ortaya konan ateÅŸkes ÅŸartlarını kabul ettiÄŸine dair yazılı müracaatı ile de Körfez Savaşı resmen sona erdi.

Irak’ın Yenilmesinin Sebepleri

SavaÅŸ baÅŸlamadan önce Irak, dünyanın beÅŸinci büyük kara ordusuna sahipti. Fakat bu durum Irak’ın çok kısa bir sürede yenilmesine engel olmadı.

Bu yenilginin en büyük sebebi, Amerika BirleÅŸik Devletleri ve müttefik ordularının nitelik (eÄŸitim ve donanım) bakımından Irak ordularına kıyasla çok üstün olmasıdır. Müttefik orduları, hızla harekât edebilen ve yüksek teknolojiyi etkin biçimde kullanabilen ordulardı. Buna karşılık Irak orduları, 8 yıl süren Irak-Ä°ran Savaşı’ndan yorgun çıkmış, savaÅŸma iradesi düşük ve klasik piyade savaşına göre eÄŸitilmiÅŸ ordulardı.

Irak’ın yenilmesinde pay sahibi olan ikinci önemli etken, II. Dünya Savaşı’ndan beri bilinen bir savaÅŸ gerçeÄŸiydi: Savaşılan bölgede hava üstünlüğünü saÄŸlamak ve hava ile kara güçleri arasında etkin bir eÅŸgüdüm saÄŸlamak; karşı konulmaz bir üstünlük getirir. Müttefikler hava-kara koordinasyonunu parlak bir biçimde gerçekleÅŸtirirken Irak güçleri bu avantajdan yoksundu. Çölde saklanamayan ve havadan korunamayan Irak ordusu, müttefik saldırıları karşısında yok oldular.

Nedenlerden üçüncüsü, vurucu gücü ne olursa olsun, tek bir silaha dayanmanın yarattığı aşırı ve yapay güven duygusudur. Saddam, Sovyetlerden aldığı Scud füzelerine ve bu füzelerin ucuna yerleştirmeyi planladığı kimyasal/biyolojik başlıklara güveniyordu. Ancak, bu füzeler savaş sırasında istenilen başarıyı gösteremedi. Füzeler Amerikan Patriot Hava Savunma sistemi tarafından havada yok edildiler.

Kayıplar

Körfez Savaşı modern tarihte yaÅŸanmış savaÅŸlar içinde belki de askeri bilançosu en orantısız olanıydı. Irak’ın kayıpları hakkında kesin rakamlar olmamakla beraber, SavaÅŸ sırasında Irak kuvvetlerinin, Kuveyt cephesinde bulunanlar da dâhil yaklaşık 100-200 bin ölü, 75-150 bin dolayında yaralı, ayrıca 60 bin tutsak verdiÄŸi kesin gibi görünmektedir.

Irak’ın komuta ve kontrol merkezlerinin yer aldığı BaÄŸdat özellikle savaşın ilk günlerinde yoÄŸun hava saldırılarına maruz kaldı. Askeri komuta merkezlerinin sivil yerleÅŸmelere yakın olması, hem koalisyon güçlerinin hava harekâtı sırasında hedef gözetmemesi, hem de Saddam yönetiminin önemli hedefleri insan kalkanıyla çevirmesi sivil ölümleri daha da artırdı. Irak’ın askeri kayıpları gibi sivil kayıpları da hayli yüksek oldu; kesin bilgiler olmamakla birlikte Irak’ın yaklaşık 100 bin sivil kaybı verdiÄŸi tahmin edilmektedir.

Buna karşılık müttefik kayıpları çarpışma sırasında 190, dost ateşi, kaza ve öteki terslikler sonucunda da 358 dolayında olmak üzere tahmin edilenin çok altında bir düzeyde kaldı.

Savaş sonrası Irak

Irak’ın yenilgisinden hemen sonra. Saddam yönetimini hedef alan halk ayaklanmaları ülkenin önemli bir bölümünü sardı. Saddam yönetimi belirli bir güçlükle karşılaÅŸmakla birlikte elinde kalan kuvvetleri kullanarak bu ayaklanmaları bastırmayı baÅŸardı. Mart 1991’de, Basra ve çevresinde baÅŸlayan, iki hafta süren ve BaÄŸdat’a kadar sıçrayan Åžii ayaklanması Irak kuvvetlerince sert biçimde bastırıldı. Åžii ayaklanmasından birkaç gün sonra da kuzeyde Kürt ayaklanması baÅŸladı. Ayaklanmalara karşı Saddam Hüseyin yönetiminin giriÅŸtiÄŸi sindirme hareketinin vardığı boyutlar yeni bir uluslararası bunalım yarattı. Toplu katliam korkusuyla Türkiye ve Ä°ran sınırlarına yığılan yaklaşık 1.5 milyon Kürt mülteci için BirleÅŸmiÅŸ Milletler ÅŸemsiyesi altında bir kurtarma harekatı baÅŸlatıldı. Nisan 1991’de, ABD yönetimi, Irak’a, Kürtlerin bulunduÄŸu bölgede 36. paralelin kuzeyinde karada ve havada faaliyet göstermemesi uyarısında bulundu. Bu çerçevede 36. paralelin kuzeyinin Irak uçuÅŸlarına yasaklanması, Çekiç Güç adındaki uluslararası bir askeri gücün bölgeye yerleÅŸtirilmesi ve sonraki geliÅŸmeler Kuzey Irak’ta fiili bir Kürt yönetiminin oluÅŸmasını getirdi. AÄŸustos 1990’da uygulamaya konan, BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in Irak’a yönelik ticaret amabargosu savaşın bitiminden sonra da yürürlükte kaldı.

BaÅŸlangıçta ateÅŸkes hükümlerine uyan Irak yönetimi, zamanla müdahale olarak gördüğü yardım programlarına ve BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in kitle imha silahlarını yok etme yönündeki çalışmalarına karşı çıkmaya baÅŸladı. SavaÅŸtan yenik çıkan Saddam Hüseyin’in içerideki konumunu yeniden güçlendirmesi dünya kamuoyunda savaşın gerçek sonucu konusunda kuÅŸkular uyandırdı.Kasım 1992’de, George H. W. Bush’un ABD BaÅŸkanlık seçimlerini kaybetmesinden sonra, Saddam yönetimi Kuzey Irak’taki durum, ambargo ve ateÅŸkes uygulamasıyla ilgili olarak sertleÅŸmeye yöneldi.GerginliÄŸin tırmanmasıyla birlikte Åžiileri korumak üzere 32. paralelin güneyi de uçuÅŸa yasak bölge ilan edildi.

Körfez Savaşı fiilen sona ermesine raÄŸmen Amerika bazı bahanelerle zaman zaman Irak’ı bombalamaya devam etmiÅŸtir. 23 Ocak 1993 gecesi Güney Irak’ı, ABD eski Devlet BaÅŸkanı George H. W. Bush’a Kuveyt’te bulunduÄŸu sırada suikast planladıkları gerekçesiyle 26 Haziran 1993 gecesi de BaÄŸdat’ı bombalamıştır.


SavaÅŸ’ta Türkiye

SoÄŸuk SavaÅŸ’ın sona ermesinden sonra Batı açısından stratejik önemini kaybedeceÄŸini düşünen Türkiye’nin endiÅŸeleri Irak’ın Kuveyt’i iÅŸgaliyle birlikte ortadan kalktı. Özellikle CumhurbaÅŸkanı Turgut Özal, doÄŸan fırsatı kullanarak Türkiye’nin stratejik öneminin azalmadığını göstermek istiyordu. Körfez krizinde aktif politika izlemek isteyen Özal, temkinli bir siyasetten yana olan BaÅŸbakan Yıldırım Akbulut, DışiÅŸleri Bakanı Ali Bozer ve Genelkurmay BaÅŸkanı Necip Torumtay ile karşı karşıya kaldı. Özal’ın tutumuna tepki gösteren DışiÅŸleri Bakanı Ali Bozer (11 Ekim 1990), Milli Savunma Bakanı Safa Giray ve Genelkurmay BaÅŸkanı Necip Torumtay (3 Aralık 1990) görevlerinden istifa ettiler. Ayrıca Özal’ın uygulamak istediÄŸi aktif siyaset muhalefet tarafından sert biçimde eleÅŸtirildi.

ABD bu kriz sırasında Ankara’dan 3 konuda yardım istedi; Türkiye’deki üslerin Irak’a yönelik hava harekâtlarında kullandırılması ve Saddam’ın Kuveyt cephesindeki asker sayısını azaltması için Türkiye’nin Irak sınırına asker kaydırması. Türkiye bu iki talebe olumlu cevap verirken, Suudi Arabistan’da toplanan koalisyon kuvvetlerine birlik göndermesi isteÄŸi ise Özal’ın ısrarına raÄŸmen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin karşı çıkması sonucu gerçekleÅŸmedi. Türkiye bu doÄŸrultuda 180,000 kadar askeri Irak sınırına kaydırarak, Irak’ın kuzeyde 8 tümen tutmasını saÄŸladı ve kara savaşında koalisyon güçleri üzerindeki yükü hafifletmiÅŸ oldu.

Türkiye, Körfez krizinin başında ılımlı bir politika izlemesine raÄŸmen 8 AÄŸustos 1990’da, BM’nin Irak’a ambargo kararlarına uyarak Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattını kapattı. Ambargoya katılmasına raÄŸmen Türkiye, Körfez Savaşı’na fiili olarak katılmadı. Irak sınırına asker yığdı ve Ä°ncirlik Hava Ãœssü’ndeki Amerikan uçaklarının kullanılmasına müsaade etti.

Özal’ın Musul ve Kerkük’ün alınmasından, bölgedeki Arap ülkeleriyle geliÅŸtirilecek ekonomik ve ticari iliÅŸkiler ile bu ülkeleri potansiyel silah pazarı olarak görme planları uzun vadede sonuç vermedi. Aksine, savaÅŸtan sonra Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattını kapatılmasından dolayı Türkiye’nin uÄŸradığı zararın tazmin edilmesi için Körfez ülkeleri tarafından verilen 3 milyar dolarlık yardımın ödenmesinde bile isteksiz davranıldı. Körfez ülkelerinden ve ABD’den alınan yardımlar ve tazminatlar, Türkiye’nin, Körfez Savaşı’ndan sonra da yaklaşık 12 yıl yürürlükte kalan BM ambargosuna uyması nedeniyle uÄŸradığı 100 milyar ABD Dolarının üzerindeki zararın karşılanmasında çok yetersiz kaldı.

Ayrıca savaÅŸtan sonra ayaklanan Kürtlerin Saddam kuvvetleri tarafından saldırıya uÄŸraması sonucunda, yarım milyon Kürt Türkiye sınırına yığıldı. Türkiye, 1988’deki gibi bir Kürt göçünün yaratabileceÄŸi güvenlik ve maliyet sorunlarından çekinerek sınırlarını Kürtlere kapadı. Ancak duruma kayıtsız kalmayıp Kürtlerin sığındıkları daÄŸlardan indirilip, Irak tarafındaki düzlüklere yerleÅŸtirilmesi için burada bir tampon bölge oluÅŸturulması fikrini ABD’ye iletti. Bundan sonra Irak’ın kuzeyinde Kürtler için oluÅŸturulan Güvenlik Bölgesi’nin korunması için aralarında Türkiye, ABD, Ä°ngiltere ve Fransız askeri kuvvetlerinin bulunduÄŸu Çekiç Güç’ün (Operation Provide Comfort 2) Türkiye sınırları içinde de konuÅŸlanmasına izin verildi (Temmuz 1991). 2003’teki Irak Savaşı’na kadar görev yapan Çekiç Güç’ün varlığı Türkiye’de büyük tartışmalara yol açtı.

Savaşın Sonuçları

Körfez Savaşı kesin bir askeri sonuç getirmekle birlikte bölgedeki istikrarsızlığı doÄŸrudan çözemedi. Birinci Körfez Savaşı’nın en önemli ve en uzun vadeli sonucu, tüm OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika ülkelerinde köktenci akımların güçlenmesidir. Bölgede 1945’den beri üzerinde çok konuÅŸulan ve tüm siyasal partilerin programlarının başında yer alan Arap BirliÄŸi fikri, büyük bir darbe yemiÅŸtir. Körfez Savaşı’nda Arapların ayrı ayrı saflarda toplanmaları ve kendi ulusal devletlerinin olduÄŸu kadar Batı’nın da çıkarlarını korumak için savaÅŸmaları, Arap BirliÄŸi düşünü çok zayıflattı.

Savaşın bir o kadar önemli baÅŸka bir sonucu da, Irak’ın zayıflamasıyla beraber, Ä°ran’ın bölgedeki ağırlığı arttı. Bölgede Ä°srail Irak’ın yenilmesiyle rahatlarken, Irak’ın yanında yer alan Filistin KurtuluÅŸ Örgütü zor durumda kaldı. Bundan sonra ABD’nin giriÅŸimiyle Orta DoÄŸu Barış Süreci hızlanacaktır.


Komplo Teorileri

ABD’nin BaÄŸdat’taki büyekelçisi olan April Glaspie’nin 28 Temmuz 1990’da Irak lideri Saddam Hüseyin’le yaptığı görüşmede Araplar arasındaki sorunlara karışmak istemediÄŸini belirtmesi, 2 gün sonra da BaÄŸdat’tan ayrılması ve Irak’ın Kuveyt sınırına asker yığdığını bilmesine raÄŸmen ABD yönetiminin ciddi bir uyarıda bulunmaması ABD’nin bilinçli olarak Irak’a yeÅŸil ışık yaktığı ÅŸeklindeki deÄŸerlendirmelere yol açtı.


ABD’nin bu savaÅŸtan elde ettiÄŸi kazançlar öyle sıralanabilir:

• 500,000’den fazla askeri Orta DoÄŸu’ya kaydırıp Irak’ı kesin bir yenilgiye uÄŸratarak uluslararası alanda lider olduÄŸunu ve Vietnam sendromunu atlattığını göstermesi.

• Savaşın maliyetinin önemli bir kısmının Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Japonya ve Almanya gibi ülkelere yüklemiş olması.

• Demode olan ve silahsızlanma anlaşmaları doğrultusunda elinden çıkarmak zorunda olduğu silah ve cephanenin bir kısmını burada kullanarak bunlardan kolay yoldan kurtulması.

• Yeni silah sistemlerini gerçek savaş ortamında denemesi ve geliştirmesi.

• Saddam’ı devirmeyerek ondan çekinen tutucu Körfez ülkelerine daha sonraki dönemde büyük miktarlarda silah satarak fazladan büyük karlar elde etmiÅŸ olması.

• Irak’ı fiilen üçe bölerek ve ambargo uygulayarak zayıf tutması ve bu ülkenin petrol ihracını baskı altına alarak uluslararası alanda petrol fiyatlarını denetleyebilmesi.

(Visited 1 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 22.07.2009 tarihinde Hale tarafından, Medeniyetler, Ãœlkeler ve Dünya Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 452 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Birinci Körfez Savaşı - I. Körfez Savaşı (2 Ağustos 1990 - 28 Şubat 1991) | Çöl Fırtınası Operasyonu - Kuveyt\'in İşgali - Hava Ve Kara Harekâtı - Ateşkes - Irak\'ın Yenilmesinin Sebepleri - Kayıplar - Savaş Sonrası Irak - Savaş\'ta Türkiye orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleAtatürk’ün Türk Diline Ve Dilde BirliÄŸe VerdiÄŸi Önem | Günay Günaydın Sonraki MakaleAnafartalar Kahramanı Mustafa Kemal İçin Yazılan Ä°lk Åžiir | "Ordunun Destanı" - 15 Eylül 1915 - Mehmet Emin Yurdakul

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz