Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Bale Nedir? | Bale Hakkında Bilgi


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 06.06.2008 tarihinde melekler_ucamaz tarafından, Gereksiz Bilgiler Ansiklopedisi | Nedir Nasıl Neden ? bölümünde paylaşılmıştır ve 338 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Bale ; Kadın ve erkek dansçıların bir tiyatro sahnesinde yorumladıkları figürlü danstır.


Terimin genel anlamıyla dans eski çaÄŸlara kadar uzanır; ama sözcüğün gerçek anlamıyla bale sanatının izlerine, Rönesans’tan önce hiç rastlanmaz. Bununla birlikte, topluluk halinde yorumlanan dans sahnelerinin doÄŸaçtan, yani hazırlıksız yapılamayacağı da bir gerçektir, bu nedenle de kurallara baÄŸlanmasalar bile önceden belirlenmeleri gerekir; çünkü bazı dansçıların öbürlerinden daha önemli “rolleri” olacaktır. Dolayısıyla, eski çaÄŸlarda dinsel törenlerde yapılan danslar ile bale sanatı arasında bir benzerlik kurulabilir; ama bu EskiçaÄŸ balelerinin, XVI. yy’dan sonra Avrupa’da görüldüğü gibi kesin verilere göre oluÅŸturuldukları düşünülemez.

Bununla birlikte, ister dinsel olsun, ister dindışı, dans sanatının EskiçaÄŸ’da soylu bir özelliÄŸi olduÄŸu ve Roma uygarlığının çöküşüne ve daha sonra OrtaçaÄŸ dönemine kadar süren halk gösterilerinde üstünlüğünü hep koruduÄŸu tartışma götürmez. OrtaçaÄŸ’da Ä°spanya’nın geleneksel dansı olan “moresca “ya, henüz kurallara baÄŸlanmamış olan danslı di-vertimentolar eklendi. XV.yy’ın ikinci yarısında, Guglielmo Ebreo (Dans Sanatı Uygulaması, 1463) ve Cornazzano da Piacenza (1465) ilk koreogrofi kitaplarım yazdılar. Bale tekniÄŸiyle ilgili kurallar, bale betimlemeleri ve ilk yarım puantlarla ilgili bilgiler, XVI. yy’ın ikinci yarısında Cesare Negri tarafından derlendi. Balenin evrimi, Rönesans döneminde belli bir ölçüde operanın evrimine baÄŸlı kaldı. Bu arada yapılan bütün denemeler, Ä°talya’da müzikli dramın,Fransa’da saray balesinin doÄŸmasına yol açtı. Ä°lk saray balelerinden biri olan Bal-let çomiaue de la Reine, Paris’te Bal-dassarino Belgiojoso (Balthazar de Beaujoyeubc) tarafından, 1581 yılında Beaulieu ve Salmon gibi bestecilerin ve ressam Jacques Patin’in yardımıyla izleyicilere sunuldu. Sonraki yıllarda, çeÅŸitli ÅŸenliklerde baleye de yer verilmeye baÅŸlandı. Fransa’da Löuis XIV’ün hükümdarlığı şırasında, sarayın resmi bestecisi Lully opera-bale dönemini baÅŸlattı. 1661’de Krallık Dans Akademisi, 1723’te Opera Dans Okulu kuruldu; dans yavaÅŸ yavaÅŸ profesyonel sanatçıların iÅŸi haline geldi (bu arada kral ve çevresi de bazı balelere katıldılar). Koreografi, divertimen-tolar biçiminde tiyatroya girdi: Moliere’in komedi-baleleri (Kibarlık Budalası, Lully’yle birlikte; Hastalık Hastası, müzik: Marc-Antoine Charpentier).
Louis XV. döneminde Dupre, Vest-ris, Mademoiselle Prevost ve Made-moiselle Camargo gibi bale sanatçıları, baÅŸarılarıyla dikkati çektiler. Mouret’nin (Les Grâces, 1733) ve Rameau’nun (Les Indes galantes, 1735; Le Temple de la gloire, 1745) yapıtları da büyük ilgi gördü.


ÇaÄŸdaÅŸ balenin ilk düzenleyicisi sayılabilecek olan jean-Georges Noverre, sanatını büyük bir gerçekçilik üstüne kurdu; ama Fransa’da pek baÅŸarı saÄŸlayamadı. Yüzyılın sonlarında, Ä°talya’da dansçı ve koreograf Sal-vatore Vigano ile karısı Maria Medi-na balenin geliÅŸmesine büyük katkıda bulundular. 1750’ye doÄŸru Avusturyalı Franz Hilderpfing baleye ulusal giysileri soktu ve çeÅŸitli bale-pantomimler yarattı. Onun etkisinde kalan Gasparo Angiolini de, akademik baleyi bütünüyle kaldırmaya çabÅŸtı. Bu arada çeÅŸitli balelerde ilk Rus yüdızları parladı. Almanya’dan gelen romantizm hareketi XLX. yy’da dans alanım da etkiledi. 1831’de Robert der Teufel’in (Åžeytan Robert, müzik: Meyerbeer) üçüncü perdesinde ilk olarak bir balerin (Maria Taglioni) sahneye çıktı; aynı balerin 1832’de La Sylphide (müzik: Schneitzerhoeffer) balesinde joseph Mazilier’yle birlikte büyük ün kazandı. Bu balede, balerin kostümü (beyaz muslinden uzun tütü) ilk olarak kullanıldı; balerinin başında çiçeklerden bir taç vardı; ayaklarına da yalnızca ayak uçlarıyla dans etmeyi saÄŸlayan beyaz dans ayakkabıları giymiÅŸti. Birinci perdenin dışında, bütün koreografi, puantlar, arabeskler ve geniÅŸ balonelerle yorumlanıyordu. Åžeytan Robert’le baÅŸlayan romantik dönem, ancak on yıl kadar sürdü ve Giselle’ le (1841) doruk noktasına ulaÅŸtı. Giselle balesinde (müzik: Adolphe Adam; libretto: Theophile Gautier ve Vernoy de Saint-Georges; yorumcular: Carlotta Grisi ve L. Petipa) bütün romantik eÄŸilimlere yer verilmiÅŸti.

Romantik balenin başarıya ulaştığı bu on yıllık süre içinde, Lucile Grahn, Fanny Cerrito ve Fanny Elssler gibi büyük balerinler yetişti.

Vigano’nun balelerinden sonra, müzik partisyonları, belli bir ortam yaratan destek görevi üstlenmiÅŸlerdi. Bir süre sonra Fransa’da bale sanatı tehlikeye girdi ve yalnızca Ä°talya’da Basis’in yetiÅŸtirdiÄŸi balerinlere rol verilmeye baÅŸlandı. Bununla birlikte CoppeJia (Arthur de Saint-Leon; müzik: Leo Delibes, 1870), Sylvia (müzik: Leo Delibes, 1876) ve Les Deux pigeons (müzik: Andre Messager, 1886) sahneye kondu.

XX. YÃœZYILDA BALE

Fransız koreograflarından ve Ä°talyan dansçılarından XVIII. yy’dan sonra sürekü yararlanan Rusya, Petersburg’da Marius Petipa’yı (doÄŸ. Marsilya, 1822) bir bale okulu kurmakla görevlendirdi. Petipa, yalnızca Ruslardan oluÅŸan bir dansçılar topluluÄŸu oluÅŸturma hazırlıklarına giriÅŸti; dayanıklılık ve çevreye uyma yetenekleri sayesinde çok sayıda bale hazırladı ve sahneledi: Uyuyan Güzel (1890); KuÄŸu Gölü (1891); Fındıkkıran (1902, müzik: Çaykovski); vb. Rus balesi gün geçtikçe yeni bir doÄŸrultu kazandı.
Alexandr Gorski, daha gerçekçi kavramlar benimsetmeye çalıştı, Ä°sadora Duncan, Loîe Fuller yepyeni dans biçimleri yarattüar. Debussy,Strauss gibi yeni müzikçilerin, Rimski-Korsakov, Borodin, Çerepnin gibi Rus bestecilerinin ve öncü ressamların etkisiyle, bale daha özgür, daha renkli ve anlatım yolları daha dolaysız bir nitelik kazandı. Sergey Diaghilev, Petersburglu en iyi dekoratör ve yorumcuları çevresine toplayarak, 1909 yılında Paris’te çok parlak bir dizi gösteri sundu (bu gösteriler V. Nijinski, T. Karsavina, I. Rubinstein gibi çok iyi nitelikli dansçılar, A.Benois, L. Bakst, N. Roerich, A. Golovin gibi dekoratörler, M. Fokin ve V. Nijinski gibi koreograflar ve en çok yapıt verenleri Ä°gor Stravinskiy olan bestecilerin katkılarıyla gerçekleÅŸti). Ölümüne kadar (1929) 20 yıl süreyle Paris’ te, Londra’da ve Monte-Carlo’da çok sayıda koreografi gösterisi sahneleyen Diaghüev, Picasso, Rouaulti Chirico gibi ressamlar, Satie, Ravel, Sauguet, Milhaud, Prokofyev, Hindemith gibi besteciler, L. Massine, G. Balanchine gibi koreograflar, S. Lifar,O.Spessivetseva gibi dansçılar ve yazar jean Cocteau’yle çalıştı. SahnelediÄŸi baÅŸhca yapıtlar arasında ÅŸunlar sayılabilir: Stra-vinskiy’nin müziÄŸi üstüne,AteÅŸ KuÅŸu (1910); PetruÅŸka (1911); Bahar Ayini (1913) ;Rimski-Korsakov’un Åžehrazad’ı (1910); Debussy’nin Bir Kır Perisinin Öğleden Sonrası (1912); Ravel’in Daphm’s ile Chloe’si (1912); Dukas’ın Peri Kızı; Manuel de Falla’nın. Üç Köşeli Åžapka ve Sihirbazın AÅŸkı baleleri; Darius Milhaud’nun Le Train bleu’sü {Mavi Tren); Francis Poulenc’in Les Biches adlı balesi.

Birinci Dünya savaşından sonra, gerçeküstücülük, dadacılık gibi yeni estetik anlayışları, Ä°spanya’daki gibi folklor kökenli yeni esin kaynakları ve yeni klasikçilik ortaya çıktı.


Devlet Operaları gibi resmî toplulukların dışında, dünyanın her yerinde,bale toplulukları kuruldu. Diaghilev döneminde, Paris Operası, Jacques Rouche’nin yönetiminde bütünüyle yenilendi.

Koreograf ve dansçı Serge Lif ar. Paris Operası’nda yirmi yıldan uzun süre boyunca çok sayıda bale sahneledi; özellikle baÅŸlangıçta Solange Schvvarz, Lucette Darsonval ve Yvette Chauvire gibi dansçılara eÅŸlik etti. Daha sonra Lander ve Aveline gibi koreograflar, Les mdes galantes’ı gerçekleÅŸtirdiler.

Ä°sveç balesi, 1921’de fean Cocteau’nun yazdığı Les Mari-es de la Tour Eiffel’i (Eiffel Kulesinde Evlenenler, 1921; müzik: Germai-ne Tailleferre, Georges Auric, Arthur Honegger, Darius. Milhaud ve Francis Poulenc) sahneledi. 1928’de Ninette de Velois’nın Vic-VVells Bal-let’i Åžah-Mot’ı (daha sonraları Margot Fonteyn’le) sundu; Ballet jooss 1932’de La Table Verte et le Mi-roir’ı (YeÅŸil Masa ve Ayna) sahneledi; George Balanchine’in giriÅŸimiyle kurulan, koreografları arasında jeröme Robbins’in de bulunduÄŸu New York City Ballet, özellikle Balanchine’in yapıtlarına yer verdi. Fransa’da da birçok topluluk kurul-du:Ballet des Champs-FJsyees(1945); Ballet de Paris de Roland Petit (1948); Ballets du marquis de Cue-yas (1947).

Ayrıca janine Charrat ve jean Babilee koreografi alanında önemü çalışmalar yaptılar. Kostüm-lerdeki fazlalıklaruı atılmasından yana olan Maurice Bejart mayo.külötlu çorap ve blucin kullanımına yer verdi: Villa-Lobos’un bir prelüdü üstüne hazulanan L’Ä°tranger (Yabancı) ve Aaron Copland’uı bir partisyonu (1957) üstüne hazulanan Chapeaux (Åžapkalar), Ballet Theatre de Paris tarafından yorumlandı ve sanatçının yaÅŸamında bir dönüm noktası oluÅŸturdu. 1960’tan sonra Ballet du XXe siecle adlı toplulukla ve P.Henry’nin de katkısıyla La Reine verte (YeÅŸU Kraliçe, 1963), Variations pour une porte et un soupir (Bir Kapı ve Bir İççekiÅŸ İçin ÇeÅŸitlemeler, 1965), Messe pour le temps present (Åžimdiki Zaman İçin Ayin, 1967) gibi yapıtları gerçekleÅŸtirdi; Stravinskiy’in besteleri üstüne Düğün ve Bahar Ayini’ni yorumladı, 1964’te Opera de Paris için Faust’un Lanetlenmesi’ni (müzik: Berlioz) sahneledi.

OPERA İÇİNDE BALE

Balenin operalarda da küçümsenmeyecek bir iÅŸlevi vardır. Lirik bölümlerin danslı bölümlere olan üstünlüğünün pek ayırt edilemediÄŸi bir dönemden sonra, XVIII. yy’da ikisi arasında kesin bir ayrım yapılmaya baÅŸlandı. Rameau’nun opera-bale-leri, her iki öğenin kusursuz biçimde baÄŸdaÅŸmış olduÄŸu son örnekler arasındadır. O dönemden baÅŸlayarak bale, Gluck’un operalarıyla, lirik yapıtlara divertimento olarak girdi. Mitoloji konularının iÅŸlendiÄŸi dönemden sonra, koreograflar gösteriye, dramatik aksiyonun doÄŸal akışını yarıda kesen psikolojik durumlar, çaÄŸa uymayan öğeler, kostümler katma eÄŸilimi gösterdiler.

XIX. yy. operalarının büyük bir bölümünde, gösterinin belli bir yerinde bale topluluÄŸu iÅŸe karışırdı (Obe-ron, Faust Aitia, Romeo ve juliette, Samson ve Dalila, Boris Godunov,Prens Ä°gor); yalnızca konunun elveriÅŸli olmadığı durumlarda (Wertherj ya da bazı gerçekçi türden yapıtlarda (La Boheme; LouiseJ baleye yer verilmezdi. Bazı durumlarda da konu, ÅŸan sanatçılarının dansa çok yatkın olmasını gerektirirdi: Salome;. Carmen; Thais; vb. XX. yy’da, Albert Roussel’in La Naissance de la lyre (Lirin DoÄŸuÅŸu) ve Padmavati gibi birer opera-bale olan yapıtları dışında, gerçek anlamda hiçbir opera.baleye baÅŸvurmamakta, günümüzde türlerin ayrımı eÄŸilimi ağır basmaktadır.

TÃœRKÄ°YE’DE BALE

CUMHURÄ°YET ÖNCESÄ°. Türk-Ä°talyan kültür üiÅŸkilerinin baÅŸladığı XVI. yy’da Ä°talyan sanatçüarmın Türkiye’ye gelerek Ä°stanbul’da bir klasik bale gösterisi düzenledikleri, Osmanlı saraylarındaki düğünlere katıldıkları, ÅŸehzadelerin sünnet törenlerinde gösteriler yaptıkları ve bu arada bazı Türk sanatçılarının yetiÅŸmesine yardımcı oldukları bilinir. Paris’teki Osmanlı elçisi Yirmisekiz Mehmet Çelebi ile Moskova’daki Osmanlı elçisi Rasih Efendi, görevle gittikleri ülkelerde gördükleri bale ve operalardan etkilenmiÅŸler, yurda döndüklerinde, bu sanatlara yönelik bir ilgi uyandırmaya çalışmışlardır.

Ayrıca XIX. yy’da ve XX. yy’m baÅŸlarında yabancı ülkelerden gelen bale topluluklarının, Ä°stanbul’daki çeÅŸitli tiyatrolarda opera, operet gösterilerinin yanı sıra, bale gösterileri de verdikleri bilinir.

CUMHURİYET DÖNEMİ.

Cumhuriyetin ilanından sonra, Devlet Konservatuvarı’nın kuruluÅŸ yıllarında, Biryan Güzel, Giselle, KuÄŸu Gölü, Sylvia, Fındıkkıran gibi klasik baleler izledi. Gene o dönemde sergilenen çaÄŸdaÅŸ bale yapıtları arasında The Rake’s Progress, Åžah-Mat, Pagodalar Prensi, vb. sayılabilir. Ayrıca Türk bestecierinin müziÄŸi üstüne yabancı koreografların düzenlediÄŸi baleler de sahneye konmuÅŸtur: ÇeÅŸmebaşı (müzik: Ferit Tüzün); Hançerli Hanım (müzik: Bülent Tarcan): Sinfonietta (müzik: Nevit Kodallı). 1968 yılında koreograf Sait Sökmen, Ravelin yaylı çalgılar dörtlüsü üstüne Cari adlı bir bale yapmış, 1969 yılında da Çetin Işıközlü Alfred Rodriguez’in isteÄŸiyle Judith adlı özgün Türk balesinin müziÄŸini bestelemiÅŸ ve bu yapıt 1970 yılında sergilenmiÅŸtir. Hem bestecisi, hem de koreografı Türk olan balelerin 1973 yılından baÅŸlayarak ortaya çıktığı görülür. Gerçekten 1973’te Oytun Turfanda, Necil Kâzım Akses’in BaZ/ade’mdan yararlanarak Pembe Kadın’ı, Duygu Aykal da Cengiz Tanç’ın Divertimen-fo’sundan yararlanarak ÇoÄŸul’u düzenlemiÅŸ, bir yıl sonra gene Duygu Aykal, Ä°lhan UsmanbaÅŸ’m bir müziÄŸinden yararlanarak OluÅŸum’u yaratmış, 1975 yılında Oytun Turfanda ikiyapıt daha oluÅŸturmuÅŸtur: Cengiz Tanç’ın bazı orkestralamaları üstüne Yoz Döngü; Nevit Kodalh’nın süitle-rinden oluÅŸan Güzelleme.Daha sonraki yıllarda sahnelenen Türk baleleri arasında özellikle müziÄŸini Nevit Kodalh’nın bestelediÄŸi,koreograüsini Oytun Turfanda’nın yaptığı Hurrem Sultan, müziÄŸini Necdet Levent’in bestelediÄŸi, koreografisini Suna Åženel’in yaptığı Ço-ban Yıldızı (1983), koreografismi Altan Tekin’in yaptığı Milli EgemenlikDestanı (1989) sayılabilir.

(Visited 23 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 06.06.2008 tarihinde melekler_ucamaz tarafından, Gereksiz Bilgiler Ansiklopedisi | Nedir Nasıl Neden ? bölümünde paylaşılmıştır ve 338 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 2 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Bale Nedir? | Bale Hakkında Bilgi orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleNe Çıkar AteÅŸböceÄŸi Sansalar Bizi Sonraki MakaleHarry Potter Serisinin Yazarı J.K Rowling'in Son Fantastik Kitabı 'The Tales of the Beedle the Bard' Aralık Ayında Satışa Çıkıyor.

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz