Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Atatürk, “30 Ağustos”u Anlatıyor | Zafere Giden Yol – M. Kemal Atatürk – 26 Ağustos 1922 Afyon Kocatepe’de Büyük Taarruz’u İzliyor


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 01.09.2008 tarihinde Hale tarafından, Yakın Dönem Türkiye Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 1544 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


26 – 30 AĞUSTOS ZAFER HAFTASI

30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü


M. Kemal Atatürk – 26 Ağustos 1922 Afyon Kocatepe’de Büyük Taarruz’u izliyor.
26 Ağustos sabahı saat 05.30’da topçu ateşiyle başlayan taarruz, 5 gün içinde zaferle sonuçlandı.

Zafere giden yol…


Türk ulusunun makus talihini yendiği Büyük Taarruz, 86 yıl önce bugün Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle başladı. 30 Ağustos’ta “Başkomutanlık Meydan Muharebesi”nin kazanılmasıyla sonuçlandı.

“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz…”

Ulusal Kurtuluş Savaşı, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, 26 Ağustos 1922’de sabaha karşı verdiği emirle başlattığı Büyük Taarruz, 30 Ağustos’ta “Başkomutanlık Meydan Muharebesi”nin kazanılmasıyla sonuçlandı.

Ulusun topraklarını savunma mücadelesi, 10 Ocak 1920’de İnönü mevzilerinde Yunanlılarla şiddetli çarpışmaların ardından 1. İnönü Zaferi’nin kazanılmasıyla başarıya ulaşmaya başlamıştı.

20 Ocak 1920’de ilk Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edilirken 5 Şubat’ta TBMM’nin gizli oturumunda Londra Konferansı’na Ankara Hükümeti adına heyet gönderilmesi ve heyetin Meclis üyelerinden oluşması kararlaştırıldı. 6 Şubatta Bekir Sami Bey başkanlığındaki heyet, Ankara’dan hareket etti. 21 Şubatta konferans başladı ve 12 Mart’ta son buldu.

TBMM hükümeti ile Rusya arasında 16 Mart’ta Moskova Anlaşması imzalandı. Masa üzerindeki zaferleri, meydanlardaki zaferler izliyordu. 1 Nisan’da 2. İnönü Zaferi kazanıldı. 5 Ağustos; Mustafa Kemal’e geniş yetkilerle ve 3 ay süreyle Başkumandanlık tevcih eden kanun TBMM’de kabul edilirken, 23 Ağustos 1920 günü Yunan ordusu taarruza geçti ve Sakarya Meydan Muharebesi başladı. 26 Ağustosta Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın şu emri geldi:

“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz”…


26 Ağustos’ta saat 05.30’da topçu ateşiyle Kocatepe’den Büyük Türk Taarruzu başladı. Türk süvarileri, 9 Eylül’de İzmir’e girdi ve Kadifekale’ye Türk bayrağı çekildi.

13 Eylül’de Sakarya Meydan Muharebesi sona ermiş, düşmanın Sakarya Nehri’nin doğusunda imha edilmesiyle zafer kazanılmıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle 14 Eylül’de genel seferberlik ilan edildi. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 19 Eylül’de “Gazi” unvanı ve mareşal rütbesini aldı.

Yeni yılın başlangıcında Mersin ve Adana düşman işgalinden kurtulmuştu. Dört bir bucak Türk topraklarının düşman çizmesi altındaki esareti birer birer sona eriyordu.

Kendisi de cepheye hareket eden Mustafa Kemal, saatler ilerleyip sonuç alınınca 31 Ağustos sabahı savaş meydanını dolaştı. Mustafa Kemal, gördüğü manzarayı törende aktarırken, ordunun zaferinin büyüklüğünü, buna karşılık “hasım ordunun” uğratıldığı felaketin dehşetini ve savaş meydanından toplanan ölülerin, esir kafilelerinin oluşturduğu görünümün “bir mahşeri” andırdığından özenle kurduğu cümlelerle söz etti.

Mustafa Kemal Atatürk, anıtın, “Türk vatanına göz dikeceklere Türk’ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, hücumunu, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacağı”nı da kaydetti.

ATATÜRK, “30 AĞUSTOS”U ANLATIYOR

Büyük Taarruz’un mimarı Atatürk, Büyük Nutku’nda 30 Ağustos’u şöyle anlattı:

“…Efendiler, 26/27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, düşmanın Karahisar’ın güneyinde 50 ve doğusunda 20,30 kilometre uzunluğundaki müstahkem cephelerini düşürdük. Yenilen düşman ordusunun bütün kuvvetlerini, 30 Ağustos’a kadar Aslıhanlar yöresinde kuşattık. 30 Ağustos’ta yaptığımız savaş sonunda düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve esir aldık. Düşman ordusunun başkomutanlığını yapan General Trikopis de esirler arasına girdi. Demek ki, tasarladığımız kesin sonuç, beş günde alınmış oldu. 31 Ağustos 1922 günü ordularımız ana kuvvetleriyle İzmir’e doğru yol alırken diğer birlikleriyle de düşmanın Eskişehir’in kuzeyinde bulunan kuvvetlerini yenmek üzere ilerliyorlardı.

Doğrudan doğruya bana gönderilen bir telsiz telgrafta da İzmir’deki İtilaf Devletleri konsoloslarına benimle görüşmelerde bulunma yetkisinin verildiği bildirilerek, onlarla hangi gün ve nerede buluşabileceğim soruluyordu. Buna verdiğim cevapta da 9 Eylül 1922’de Kemalpaşa’da görüşebileceğimizi bildirmiştim. Gerçekten de söz verdiğim gün, ben Kemalpaşa’da bulundum. Fakat görüşme isteyenler orada değildi. Çünkü ordularımız, İzmir Rıhtımında ilk verdiğim hedefe, Akdeniz’e ulaşmış bulunuyorlardı.

Saygıdeğer efendiler, Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesini ve ondan sonra düşman ordusunu tamamiyle yok eden veya esir eden ve kılıç artıklarını Akdeniz’e, Marmara’ya döken harekatımızı açıklayıcı ve vasıflandırıcı söz söylemeyi gereksiz sayarım.

Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekat Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir.

Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklal düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evladı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur.”

Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini TSK’ya Emanet Etmiştir

GENELKURMAY BAŞKANI ORGENERAL İLKER BAŞBUĞ’UN
ZAFER BAYRAMI VE TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ GÜNÜ MESAJI

30 Ağustos 2008

Değerli Silah Arkadaşlarım,

Türk Silahlı Kuvvetlerinin ebedi Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen bağımsızlık mücadelesinden, ulusça zaferle çıkışımızın 86’ncı yıl dönümünde, bir kere daha büyük bir kıvançla idrak ettiğimiz Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü hepimize kutlu olsun.

Hamuru vatan aşkı ve bağımsızlık tutkusuyla mayalanmış Türk ulusunun, hiçbir güç karşısında boyun eğmeyeceğini bilen Ulu Önder Atatürk, ulusun bağrından çıkan Kahraman Türk Ordusu ile birlikte, harp tarihine altın harflerle yazılacak eşsiz bir zafer elde etmiştir. Türk ulusunun eşsiz tarihinde bir dönüm noktası olan bu zafer, tüm yaşam sahaları ve hepsinden önemlisi bağımsızlığı yok edilmek istenen ulusumuzun, erkek-kadın, genç-yaşlı tüm fertleriyle birlikte verdiği varoluş mücadelesinin en büyük destanıdır.

Tüm safhaları büyük bir özenle planlanan bu zafer, daha büyük hedeflere ulaşmak için gereken ilk kıvılcım olmuştur. Türk ulusunu esaretin karanlığına gömülmekten kurtarıp, bağımsız ve uygar bir devlet haline getirmek gayesiyle, düşmanın istila hırsı ve ters giden talih, önce İnönü’de mağlup edilmiş, ardından ulusal bağımsızlığımızın gerçekleşeceğine olan inanç Sakarya’da pekişmiş ve son olarak Büyük Taarruz‘la düşman ordularını denize dökmek suretiyle Ulusal Bağımsızlık Mücadelesi tamamlanmıştır. Büyük Türk ulusu, bu eşsiz zaferle birlikte, sarsılmaz azmi, yüksek iradesi ve vatanseverliği ile neleri başarabileceğini tüm dünyaya göstermiş, yeni ve sağlam esaslar üzerinde yükselecek Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline de ilk harcı koymuştur.

Büyük Zaferin, Türk ulusunun dünya ulusları arasında hak ettiği yeri alması bakımından bir başlangıç noktası olduğu düşüncesinden hareket eden Ulu Önder, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma hedefinin ancak, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti çatısı altında gerçekleşebileceğine inanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin yürümekte olduğu çağdaş uygarlık yolunu, İlkeleri ve müspet ilimin rehberliğiyle aydınlatmış ve onu her türlü tehdide karşı büyük bir kararlılıkla koruyacak Türk Silahlı Kuvvetlerine emanet etmiştir.

Türk ulusunun bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri; bilgi, bilinç ve güçlü bir inançla benimsediği “Atatürkçü Düşünce Sistemi”, geleneksel disiplin anlayışı, sarsılmaz birlik ve beraberliği ve yüce ulusunun kendisine duyduğu yüksek güvenden aldığı güçle, bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet yapısının en büyük güvencelerinden biridir. En zor şartlar altında yurdunu ve ulusunu düşman istilasından kurtardığı gibi, bugün de aynı azim ve kararlılıkla, çağın gereklerine uygun bilgi donanımı ile Türkiye Cumhuriyeti’ni her türlü tehlikeye karşı korumak ve kollamak amacıyla görevinin başındadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri bu kararlılıkla görevinin başında olduğu sürece, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini aşındırma, ulusal birlik ve beraberliğimizi bozma yönündeki tüm girişimler yok olmaya mahkûm olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle; büyük bir coşkuyla kutladığımız bu eşsiz zaferin mimarı ve Başkomutanı Ulu Önder Atatürk, kahraman silah arkadaşları ve aziz şehitlerimizin hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Bu zaferin elde edilmesinde olduğu kadar bu zaferin kazanımlarının korunması için verilen mücadelelerde de hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi de saygı, şükran ve minnetle anıyorum. Komuta etmekten gurur duyduğum Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli mensuplarının Zafer Bayramını ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü’nü yürekten kutluyorum.

(Visited 20 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 01.09.2008 tarihinde Hale tarafından, Yakın Dönem Türkiye Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 1544 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Atatürk, “30 Ağustos”u Anlatıyor | Zafere Giden Yol - M. Kemal Atatürk - 26 Ağustos 1922 Afyon Kocatepe\'de Büyük Taarruz\'u İzliyor orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleCehennem'in Dibine Git | Erdal Demirkıran Sonraki Makale[İcatlar ve Keşifler] Uçaksavar Nedir? | Hava Savunma Silahı - Düşmana Ait Askeri Hava Araçlarına Karşı Karadan Havaya Ateş Edebilen Silahl..

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz