Adalet Nedir? | Adalet Kavramı – Adalet Türleri Nedir?
Hale - 15 Ağustos 2011 Felsefe, Sosyoloji ve Hukuk 0 7 Okunma : 25386
İçerik Hakkında Bilgi
- Bu içerik 16.10.2008 tarihinde Hale tarafından, Felsefe - Sosyoloji - Hukuk Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 1532 kez okunmuştur.
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
İçerik ve Kategori Araçları
- Kategoriye Abone Ol
- Makalenin Çıktısını Al
- Makaleye Yorum ekle
- Son Güncellenme Tarihi: 15 Ağustos 2011, Pazartesi 09:55
Adalet Nedir?
Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir.
Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır. Bu anlamda herhangi bir durumun adil (adaletli) olup olmadığından söz edilebilir. Adalet kavramı temelde hukuk kurallarına uygunluğu içerir. Öte yandan, adalet insanların toplum içindeki davranışlarıyla ilgili olduğundan ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilidir.
Adalet; kısaca haklılık ve hakka uygunluktur. Öznel anlamda adalet, herkesin hakkını tanıma konusunda değişmez ve kesin istektir. Nesnel anlamda adalet, karşıt çıkarlar arasında hakka (hukuka) uygun bir denkliktir, eşitlik düşüncesidir.
Adelet 4 tür altında toplanabilir. Bunlar:
* Dağtıcı adalet
* Dekleştirici adalet
* Hakkaniyet
* Sosyal adelet
Düşünürler eski çağlardan beri adalet kavramıyla ilgilenmişlerdir. Kutsal kitapların hepsinde adalete ve adil olmaya ilişkin bölümler bulunur. Eski Yunanlı düşünür Platon’a göre adalet en yüce erdemlerden biri, insanın ve devletin temel davranış kuralıdır. Aristoteles’in hareket noktasını ise eşitlik kavramı oluşturur. Ona göre, herkese eşit davranmak adalet için yeterli değildir. Bir hukuk düzeni güçsüzleri koruduğu ölçüde adaletli olabilir. Örneğin, günümüzde kişinin tükettiği herhangi bir maldan alınan katma değer vergisi adil bir vergi değildir. Çünkü kişinin gelir düzeyini dikkate almaz. Buna karşılık, kişinin geliri üzerinden alınan ve gelir düzeyi yükseldikçe vergi oranının da arttığı gelir vergisi daha adil bir uygulamadır.
18. yüzyılda Aydınlanma Çağı düşünürleri adalet kavramını daha dar biçimde tanımladılar. Onlara göre hukuka ve hukuksal eşitliğe uygunluk adalet için yeterlidir. Ne var ki, hukuk düzeni her zaman adil olmayabilir. Çünkü hukuk yasaların her durumda aynı biçimde uygulanmasını gerektirir. Oysa yargıç herhangi bir olayda yasayı uygularken, durumun özelliklerini de göz önünde bulundurmak zorundadır. Böylece genel bir nitelik taşıyan yasanın eksik yanları uygulamada giderilebilir ve adalete daha çok yaklaşılabilir.
Günümüzde adalet kavramı sosyal adaleti de kapsamaktadır. Sosyal adalet, ekonomik, sosyal ve kültürel değerlerin dağılımındaki dengesizliklerin giderilmesini, toplumdaki zayıf ve güçsüzlere devletçe yardım edilmesini içerir.
Adalet, genel anlamıyla hakka uygunluk, haklı ile haksızın ayırt edilmesi demektir.
Bu anlamda hem bir durumu, hem de insanların davranışlarını tanımladığı için ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilidir. Adalet, bir kavram olarak, insan davranışını ahlak açısından inceleyen ve eleştiren bir düşünceyi de içermektedir.
Kutsal kitaplarda adil (adaletli) olmaya ve yöneticilerin adil karar vermelerine ilişkin bölümler vardır. Üstelik ilkçağlardan bu yana düşünürlerin en çok ilgilendiği kavramlardan biri de adalet olmuştur. Sözgelimi Platon adaleti en yüce erdemlerden biri, insanın ve devletin temel davranış kuralı olarak tanımlamıştır. Aristo da eşitlik kavramından yola çıkarak, bir hukuk düzeninin güçsüzleri koruduğu ölçüde adaletli olabileceğini ileri sürmüştür. 18. yüzyılın Aydınlanma Çağı düşünürleri ise “doğal hukuk” kavramına yer vererek, hukuka ve hukuksal eşitliğe uygunluğu adalet için yeterli saymışlardır. Yüzyıllar boyunca toplumlar değişirken adalet kavramı da değişmiştir.
Eskiden olduğu gibi bugün de hukuk düzeni ile adalet kavramı tam anlamıyla örtüşmez. Daha dar bir anlamı olan hukuk adaleti sağlamakla yükümlüdür, ama her zaman adil olmayabilir. Çünkü hukuk düzenini oluşturan yasalar uygulamada esnekliğe yer vermez. Bu durum zaman zaman adaletsizliğe yol açtığı için, yargıç bir olaya yasaları uygularken adalete uygunluk ilkesini de gözetir. Böylece, yasaların katılığını uygulamada düzeltmeye ve adalete daha çok yaklaşmaya çalışır.
Örneğin herkesten kazancıyla orantılı olarak alınan gelir vergisi adil bir vergidir. Oysa kişinin gelir durumuna bakılmaksızın tükettiği herhangi bir maldan (örneğin şekerden) alınan vergi adaletsiz sayılabilir. Çünkü bu vergi karşısında herkes eşit sayıldığı için zengin ile yoksul eşit oranda vergi ödemiş olur.
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
Bu içerik 16.10.2008 tarihinde Hale tarafından, Felsefe - Sosyoloji - Hukuk Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 1532 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.
Adalet Nedir? | Adalet Kavramı - Adalet Türleri Nedir? orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...