Turancılık – Türkçülük | Türk Ve DiÄŸer Altay Halklarını Bir Devlet – Birlik İçinde BirleÅŸtirmeyi Amaçlayan Ä°deoloji
Hale - 4 Åžubat 2019 Felsefe, Sosyoloji ve Hukuk 0 0 Okunma : 920
İçerik Hakkında Bilgi
- Bu içerik 09.05.2009 tarihinde Hale tarafından, Felsefe - Sosyoloji - Hukuk Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 1466 kez okunmuştur.
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
İçerik ve Kategori Araçları
- Kategoriye Abone Ol
- Makalenin Çıktısını Al
- Makaleye Yorum ekle
- Son Güncellenme Tarihi: 11 Ekim 2018, PerÅŸembe 08:46
Turancılık – Türkçülük
Turancılık Türk ve diğer Altay halklarını bir devlet veya birlik içinde birleştirmeyi amaçlayan ideolojidir.
Türkçülük, 19. yüzyılın ikinci yarısında bir grup Osmanlı aydınının temelini attığı, II. MeÅŸrutiyet döneminde ise hem düşünsel, hem de siyasal alanda etkili olmuÅŸ bir akımdır. Türkçülük düşüncesinin olgunlaÅŸmış biçimi olan Türk milliyetçiliÄŸi Cumhuriyet dönemiÂnin egemen ideolojisi olmuÅŸtur.
1789 Fransız Devrimi’nden sonra hızla AvÂrupa’ya yayılan milliyetçilik akımı 19. yüzyılÂda çok kavimli bir devlet olan Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nu da etkiledi. 1821’de baÅŸlaÂyan Yunan ayaklanması bunun ilk örneÄŸiydi. Bunu Sırplar, Bulgarlar, Rumenler, ArnavutÂlar gibi Balkan halklarının ulusal devletlerini kurma yolundaki hareketleri izledi. Ä°mparaÂtorluk parçalanırken Osmanlı devlet adamları çeÅŸitli reformlarla devleti ayakta tutmaya çalışıyorlardı. Bu reform hareketlerinin en kapsamlısı olan Tanzimat bile milliyetçilik hareketlerinin güçlenmesini önleyemedi. 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiÄŸinde yalnız Balkan halkları arasında deÄŸil, baÅŸta Anadolu olmak üzere imparatorluÄŸun hemen her yeÂrinde yüzyıllardır Türkler’le birlikte yaÅŸayan Rumlar ve Ermeniler arasında da milliyetçilik yaygınlaÅŸtı. Gene bu dönemde imparatorluÂÄŸun Müslüman nüfusunun önemli bir bölümüÂnü oluÅŸturan Araplar da milliyetçi akımlardan etkilenmeye baÅŸladılar.
Bütün bu geliÅŸmelere karşılık Osmanlı ayÂdınları 1860’lara kadar milliyetçi akımlara uzak durdular. Ama batı ile gittikçe artan iliÅŸkiler sonunda Osmanlı aydınları arasında da milliyetçi uyanışlar baÅŸ gösterdi. Bunun ilk belirtileri tarih ve dil alanında görüldü. O zamana kadar Ä°slam tarihinin uzantısı olarak ele alınan Osmanlı tarihi dışında da Türkler’ in bir tarihi olduÄŸu keÅŸfedildi. Ä°lk kez Ä°slam öncesi Türk tarihine el atıldı. Bu alandaki geliÅŸmelerde batıdaki Türkoloji araÅŸtırmalarıÂnın da etkisi büyük oldu.
Åžinasi ve Ziya PaÅŸa‘da ilk izleri görülen dilde Türkçülük hareketi Ahmed Vefik PaÅŸa’ nın sözlük, atasözleri ve Türkçe’nin çeÅŸitli lehçeleri üzerindeki çalışmalarıyla yeni bir nitelik kazandı. Ahmed Vefik PaÅŸa Lehçe-i Osmani (1876-88) adlı sözlüğünde ilk kez Türkçe sözcükleri ayrı bir bölümde topladı. Onu izleyen Åžemseddin Sami 19. yüzyılın son yılında yayımladığı sözlükte (Kamus-ı Türki) ilk kez Türkler’in konuÅŸtuÄŸu dili Türki (TürkÂçe) olarak adlandırdı. Basın da bu yoldaki çalışmalara olanak hazırladı. Ahmed Midhat Efendi, çıkardığı Tercüman-ı Hakikat gazeteÂsinde Türkçe’nin yalınlaÅŸması için çaba harcaÂdığı gibi Türkoloji araÅŸtırmalarına da yer verÂdi. 1894’te yayımlanmaya baÅŸlayan Ä°kdam gaÂzetesi de Türkçüler’in toplandığı bir merkez oldu. Burada Necip Asım (Yazıksız), Veled Çelebi (Ä°zbudak) dil ve tarih konularında önemli yazılar yazdılar. Necip Asım Türk Tarihi (1900) adlı bir kitap yazdı. Gene bu dönemin Türkçülerinden Emrullah Efendi, Bursalı Tahir Bey, Fuad Bey (Köseraif) ve Necip Bey (Türkçü) kültür bilincinin uyanmaÂsına katkıda bulundular. Mehmed Emin Bey’ in (Yurdakul) T897 Osmanlı-Yunan Savaşı sırasında yayımladığı Türkçe Åžiirler adlı kitabı da iÅŸlediÄŸi temalarla Türkçü düşüncenin daha geniÅŸ çevrelerce tanınmasında önemli rol oyÂnadı.
Bu arada Rusya’da çarlık yönetiminin basÂkısı altında yaÅŸayan Türkler arasında da ulusal uyanış hareketi baÅŸlamıştı. Kırım’da Gaspıralı Ä°smail Bey’in, Kazan’da ÅžahabedÂdin Mercani ile Abdülkayyum Nasıri’nin, Kafkasya’da da Feth Ali Ahundzade’nin önÂcülük ettiÄŸi bu hareket yeni kuÅŸak aydınlar arasında da birçok yandaÅŸ bulmuÅŸtu. Bu aydınların gerek yayın organları yoluyla, geÂrek doÄŸrudan Osmanlı aydınları ile iliÅŸki kurmaları düşünce alışveriÅŸini de hızlandırÂmıştı. 1900’lerin başında II. Abdülhamid yöÂnetimine karşı mücadele eden Jön Türkler arasında da Türkçü düşünceler tartışılmaya baÅŸlandı. O güne kadar Jön Türkler yalnızca meÅŸrutiyet rejiminin geri getirilmesi için çalıÂşıyorlar, Osmanlı birliÄŸini korumayı da temel alıyorlardı. Ä°lk kez, Kırımlı bir aydın olan Yusuf Akçura Türkçülük’ü Jön Türkler’in gündemine getirdi. Yusuf Akçura artık OsÂmanlı birliÄŸini savunmanın olanaksız olduÄŸuÂnu, Türkler arasında ulusal bilincin yaygınlaÅŸÂması için çalışmak gerektiÄŸini ileri sürdü. Ahmet AÄŸaoÄŸlu, Tunalı Hilmi, Ahmet Ferid (Tek) gibi Jön Türkler de onu desteklediler. Böylelikle Türkçülük siyasal bir nitelik de kazanmaya baÅŸladı.
Türkçülük 1908’de II. MeÅŸrutiyet‘in ilanından sonra örgütlü bir hareket durumuna geldi. Türkçüler hem iktidara gelen Ä°ttihat ve Terakki içinde yer alarak bu örgütün düşünsel yapısını biçimlendirmeye, siyasal yönelimleriÂni etkilemeye çalıştılar, hem de Türk DerneÂÄŸi, Türk Yurdu, Türk Ocakları gibi kendi örgütlerini kurarak kültürel alandaki etkinlikÂlerini artırdılar.
Bu arada Ä°ttihat ve Terakki‘nin genel merÂkez yöneticileri arasına giren Ziya Gökalp, Türkçülük düşüncesini sistemli bir ideoloji haline getirme yolunda çalışmalara koyuldu. Bu dönemde Selanik’te çıkan Genç Kalemler dergisinin de dilde Türkçülük’ün olgunlaÅŸmaÂsında önemli rolü oldu. Ömer Seyfettin’in bu dergide çıkan “Yeni Lisan” adlı yazısı ulusal bir dil ve edebiyat yaratılması yolundaki çabalara öncülük etti.
Bakınız, Ziya Gökalp
Osmanlıcılık, Batıcılık, Ä°slamcılık gibi II. MeÅŸrutiyet döneminin öbür düşünce akımlarıÂna baÄŸlı kiÅŸilerle zaman zaman sert tartışmaÂlara da giren Türkçüler, Ä°ttihat ve Terakki’nin 1913’te yönetime tek başına egemen olmasınÂdan sonra belirgin bir üstünlük elde ettiler.
Bütün Türkler’in bir bayrak altında birleÅŸmeÂleri ülküsünü ifade eden ve Ziya Gökalp’in Türkçülük’ün son hedefi olarak nitelediÄŸi Turan düşüncesi bazı kiÅŸilere I. Dünya Savaşı koÅŸullarında hemen gerçekleÅŸecek gibi görünÂdü. Böyle düşünenlerin başında gelen Enver PaÅŸa’nın bu uÄŸurda giriÅŸtiÄŸi askeri harekât binlerce Türk gencinin kanının dökülmesine neden oldu.
I. Dünya Savaşı Osmanlı Devleti’nin de aralarında yer aldığı Ä°ttifak Devletleri’nin yenilgisiyle sonuçlandı. SavaÅŸ sırasında iktiÂdarda bulunan Ä°ttihat ve Terakki ile onun ideolojisi Türkçülük bu yüzden sert eleÅŸtirileÂre uÄŸradı. Ama KurtuluÅŸ Savaşı’nın baÅŸarıya ulaÅŸması ve Anadolu’da ulusal temele dayalı yeni bir devletin kurulması Türkçülük’e yeniÂden itibar kazandırdı. Ziya Gökalp’in bu geliÅŸmeleri dikkate alarak yeniden biçimlenÂdirdiÄŸi Türkçülük, Türkiye Cumhuriyeti’nin ideolojik yapısının oluÅŸmasında etkili oldu.
Türk Halk’ların coÄŸrafi dağılımı
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
Bu içerik 09.05.2009 tarihinde Hale tarafından, Felsefe - Sosyoloji - Hukuk Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 1466 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 3 adet mesaj daha bulunmaktadır.
Turancılık - Türkçülük | Türk Ve Diğer Altay Halklarını Bir Devlet - Birlik İçinde Birleştirmeyi Amaçlayan İdeoloji orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...