Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Turancılık – Türkçülük | Türk Ve DiÄŸer Altay Halklarını Bir Devlet – Birlik İçinde BirleÅŸtirmeyi Amaçlayan Ä°deoloji


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 09.05.2009 tarihinde Hale tarafından, Felsefe - Sosyoloji - Hukuk Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 1466 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Turancılık – Türkçülük

Turancılık Türk ve diğer Altay halklarını bir devlet veya birlik içinde birleştirmeyi amaçlayan ideolojidir.


Türkçülük, 19. yüzyılın ikinci yarısında bir grup Osmanlı aydınının temelini attığı, II. Meşrutiyet döneminde ise hem düşünsel, hem de siyasal alanda etkili olmuş bir akımdır. Türkçülük düşüncesinin olgunlaşmış biçimi olan Türk milliyetçiliği Cumhuriyet dönemi­nin egemen ideolojisi olmuştur.

1789 Fransız Devrimi’nden sonra hızla Av­rupa’ya yayılan milliyetçilik akımı 19. yüzyıl­da çok kavimli bir devlet olan Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nu da etkiledi. 1821’de baÅŸla­yan Yunan ayaklanması bunun ilk örneÄŸiydi. Bunu Sırplar, Bulgarlar, Rumenler, Arnavut­lar gibi Balkan halklarının ulusal devletlerini kurma yolundaki hareketleri izledi. Ä°mpara­torluk parçalanırken Osmanlı devlet adamları çeÅŸitli reformlarla devleti ayakta tutmaya çalışıyorlardı. Bu reform hareketlerinin en kapsamlısı olan Tanzimat bile milliyetçilik hareketlerinin güçlenmesini önleyemedi. 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiÄŸinde yalnız Balkan halkları arasında deÄŸil, baÅŸta Anadolu olmak üzere imparatorluÄŸun hemen her ye­rinde yüzyıllardır Türkler’le birlikte yaÅŸayan Rumlar ve Ermeniler arasında da milliyetçilik yaygınlaÅŸtı. Gene bu dönemde imparatorlu­ğun Müslüman nüfusunun önemli bir bölümü­nü oluÅŸturan Araplar da milliyetçi akımlardan etkilenmeye baÅŸladılar.

Bütün bu geliÅŸmelere karşılık Osmanlı ay­dınları 1860’lara kadar milliyetçi akımlara uzak durdular. Ama batı ile gittikçe artan iliÅŸkiler sonunda Osmanlı aydınları arasında da milliyetçi uyanışlar baÅŸ gösterdi. Bunun ilk belirtileri tarih ve dil alanında görüldü. O zamana kadar Ä°slam tarihinin uzantısı olarak ele alınan Osmanlı tarihi dışında da Türkler’ in bir tarihi olduÄŸu keÅŸfedildi. Ä°lk kez Ä°slam öncesi Türk tarihine el atıldı. Bu alandaki geliÅŸmelerde batıdaki Türkoloji araÅŸtırmaları­nın da etkisi büyük oldu.


Åžinasi ve Ziya PaÅŸa‘da ilk izleri görülen dilde Türkçülük hareketi Ahmed Vefik PaÅŸa’ nın sözlük, atasözleri ve Türkçe’nin çeÅŸitli lehçeleri üzerindeki çalışmalarıyla yeni bir nitelik kazandı. Ahmed Vefik PaÅŸa Lehçe-i Osmani (1876-88) adlı sözlüğünde ilk kez Türkçe sözcükleri ayrı bir bölümde topladı. Onu izleyen Åžemseddin Sami 19. yüzyılın son yılında yayımladığı sözlükte (Kamus-ı Türki) ilk kez Türkler’in konuÅŸtuÄŸu dili Türki (Türk­çe) olarak adlandırdı. Basın da bu yoldaki çalışmalara olanak hazırladı. Ahmed Midhat Efendi, çıkardığı Tercüman-ı Hakikat gazete­sinde Türkçe’nin yalınlaÅŸması için çaba harca­dığı gibi Türkoloji araÅŸtırmalarına da yer ver­di. 1894’te yayımlanmaya baÅŸlayan Ä°kdam ga­zetesi de Türkçüler’in toplandığı bir merkez oldu. Burada Necip Asım (Yazıksız), Veled Çelebi (Ä°zbudak) dil ve tarih konularında önemli yazılar yazdılar. Necip Asım Türk Tarihi (1900) adlı bir kitap yazdı. Gene bu dönemin Türkçülerinden Emrullah Efendi, Bursalı Tahir Bey, Fuad Bey (Köseraif) ve Necip Bey (Türkçü) kültür bilincinin uyanma­sına katkıda bulundular. Mehmed Emin Bey’ in (Yurdakul) T897 Osmanlı-Yunan Savaşı sırasında yayımladığı Türkçe Åžiirler adlı kitabı da iÅŸlediÄŸi temalarla Türkçü düşüncenin daha geniÅŸ çevrelerce tanınmasında önemli rol oy­nadı.

Bu arada Rusya’da çarlık yönetiminin bas­kısı altında yaÅŸayan Türkler arasında da ulusal uyanış hareketi baÅŸlamıştı. Kırım’da Gaspıralı Ä°smail Bey’in, Kazan’da Åžahabed­din Mercani ile Abdülkayyum Nasıri’nin, Kafkasya’da da Feth Ali Ahundzade’nin ön­cülük ettiÄŸi bu hareket yeni kuÅŸak aydınlar arasında da birçok yandaÅŸ bulmuÅŸtu. Bu aydınların gerek yayın organları yoluyla, ge­rek doÄŸrudan Osmanlı aydınları ile iliÅŸki kurmaları düşünce alışveriÅŸini de hızlandır­mıştı. 1900’lerin başında II. Abdülhamid yö­netimine karşı mücadele eden Jön Türkler arasında da Türkçü düşünceler tartışılmaya baÅŸlandı. O güne kadar Jön Türkler yalnızca meÅŸrutiyet rejiminin geri getirilmesi için çalı­şıyorlar, Osmanlı birliÄŸini korumayı da temel alıyorlardı. Ä°lk kez, Kırımlı bir aydın olan Yusuf Akçura Türkçülük’ü Jön Türkler’in gündemine getirdi. Yusuf Akçura artık Os­manlı birliÄŸini savunmanın olanaksız olduÄŸu­nu, Türkler arasında ulusal bilincin yaygınlaş­ması için çalışmak gerektiÄŸini ileri sürdü. Ahmet AÄŸaoÄŸlu, Tunalı Hilmi, Ahmet Ferid (Tek) gibi Jön Türkler de onu desteklediler. Böylelikle Türkçülük siyasal bir nitelik de kazanmaya baÅŸladı.

Türkçülük 1908’de II. MeÅŸrutiyet‘in ilanından sonra örgütlü bir hareket durumuna geldi. Türkçüler hem iktidara gelen Ä°ttihat ve Terakki içinde yer alarak bu örgütün düşünsel yapısını biçimlendirmeye, siyasal yönelimleri­ni etkilemeye çalıştılar, hem de Türk Derne­ği, Türk Yurdu, Türk Ocakları gibi kendi örgütlerini kurarak kültürel alandaki etkinlik­lerini artırdılar.

Bu arada Ä°ttihat ve Terakki‘nin genel mer­kez yöneticileri arasına giren Ziya Gökalp, Türkçülük düşüncesini sistemli bir ideoloji haline getirme yolunda çalışmalara koyuldu. Bu dönemde Selanik’te çıkan Genç Kalemler dergisinin de dilde Türkçülük’ün olgunlaÅŸma­sında önemli rolü oldu. Ömer Seyfettin’in bu dergide çıkan “Yeni Lisan” adlı yazısı ulusal bir dil ve edebiyat yaratılması yolundaki çabalara öncülük etti.

Bakınız, Ziya Gökalp

Osmanlıcılık, Batıcılık, Ä°slamcılık gibi II. MeÅŸrutiyet döneminin öbür düşünce akımları­na baÄŸlı kiÅŸilerle zaman zaman sert tartışma­lara da giren Türkçüler, Ä°ttihat ve Terakki’nin 1913’te yönetime tek başına egemen olmasın­dan sonra belirgin bir üstünlük elde ettiler.
Bütün Türkler’in bir bayrak altında birleÅŸme­leri ülküsünü ifade eden ve Ziya Gökalp’in Türkçülük’ün son hedefi olarak nitelediÄŸi Turan düşüncesi bazı kiÅŸilere I. Dünya Savaşı koÅŸullarında hemen gerçekleÅŸecek gibi görün­dü. Böyle düşünenlerin başında gelen Enver PaÅŸa’nın bu uÄŸurda giriÅŸtiÄŸi askeri harekât binlerce Türk gencinin kanının dökülmesine neden oldu.

I. Dünya Savaşı Osmanlı Devleti’nin de aralarında yer aldığı Ä°ttifak Devletleri’nin yenilgisiyle sonuçlandı. SavaÅŸ sırasında ikti­darda bulunan Ä°ttihat ve Terakki ile onun ideolojisi Türkçülük bu yüzden sert eleÅŸtirile­re uÄŸradı. Ama KurtuluÅŸ Savaşı’nın baÅŸarıya ulaÅŸması ve Anadolu’da ulusal temele dayalı yeni bir devletin kurulması Türkçülük’e yeni­den itibar kazandırdı. Ziya Gökalp’in bu geliÅŸmeleri dikkate alarak yeniden biçimlen­dirdiÄŸi Türkçülük, Türkiye Cumhuriyeti’nin ideolojik yapısının oluÅŸmasında etkili oldu.


Türk Halk’ların coÄŸrafi dağılımı

(Visited 2 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 09.05.2009 tarihinde Hale tarafından, Felsefe - Sosyoloji - Hukuk Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 1466 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 3 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Turancılık - Türkçülük | Türk Ve Diğer Altay Halklarını Bir Devlet - Birlik İçinde Birleştirmeyi Amaçlayan İdeoloji orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleDünya Kadına Yönelik Åžiddete Son Günü – 25 Kasım | Cinsiyete Dayanan Kadını Ä°nciten Kadına Zarar Veren Davranışlara Son Verme Günü - Türk Tabipleri Bi.. Sonraki MakaleSokak ÇocuÄŸu | Galip Sertel

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz