Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Truva (Troya) Savaşı Efsanesi | Zaman: MÖ 13. yy – Mekan: Çanakkale’nin Güneyi


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 07.10.2007 tarihinde Erkan tarafından, Medeniyetler, Ãœlkeler ve Dünya Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 12291 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Zeus bize ünü sonsuza kadar sürecekse de gelmesi çok uzun süren ve yerine getirilmesi çok uzun sürecek olan bu alameti gönderdi. Yılan sekiz yavruyu ve onları yumurtlayan serçeyi yedi ki bu dokuz eder ve biz de Troya’da dokuz yıl savaÅŸacağız ama onuncu yılda kenti alacağız. HOMEROS, İÖ YAKLAÅžIK 750.

Troya Savaşı Efsanesi üç güzel kadın arasındaki rekabet hikayesiyle baÅŸlar: Zeus’un karısı Hera ve kızları Aphrodite ve Athena. Aralarındaki kıskançlık ölümlü Kral Peleus ile yeni karısı deniz perisi Thetis’in düğünlerinde baÅŸlamıştı. Uyumsuzluk tanrıçası Eris kutlamaya altın bir elma getirmiÅŸ ve bunun oradaki “en güzel kadına” bir armaÄŸan olduÄŸunu söylemiÅŸti.


Hera, Aphrodite ve Athena elmanın ve unvanın kendilerine ait olduÄŸunu iddia ettiler. Eris hiç de masumane olmayan bir öneride bulundu: Ailesindeki kadınlardan hangisinin elmayı hak ettiÄŸine Zeus karar verecekti. Zeus akıllılık edip bu görevi Troya kralı Priamos’un oÄŸlu Paris’e aktardı.

Hera kendisini seçtiÄŸi takdirde Paris’e akıllara hayallere sığmayacak derecede büyük bir güç vermeyi vaat etti. Athena savaÅŸ alanında inanılmaz baÅŸarılı olacak tarihi bir zafer vereceÄŸini söyledi. Aphrodite ise, yeryüzünün en güzel kadınının aÅŸkını vaat etti. Paris, siyasal gücü ve askeri zaferi bir yana itip altın elmayı, kendisine o en güzel kadını vaat eden Aphrodite’e verdi.

Bu karar yüzyıllar ötesine, “Paris’in Kararı” olarak ölümsüzleÅŸerek gelmiÅŸtir.


Flâman ressam Peter Paul Rubens’in bu 17. yüzyıl tablosunda Priamos’un oÄŸlu Paris, altın elmayı Peleus’un düğünündeki güzellik yarışmasında Aphrodite’ye veriyor.

DENÄ°ZE BÄ°N GEMÄ° Ä°NDÄ°REN YÃœZ

O dönemde dünyanın en güzel kadını, Zeus ile Leda’nın kızları Helena’ydı. Ancak ne yazık ki, Helena, Sparta kralı Menelaos ile evliydi. Daha da kötüsü, bu evliliÄŸin Helena’nın diÄŸer talipleri arasında büyük kavgalara neden olacağından korkan ölümlü üvey babası Tyndareos, bütün öteki Yunanlı hükümdar ve savaşçılardan Helena’nın Menelaos ile evliliÄŸini koruyacakları sözünü almıştı.

Troya’ya dönen Paris, kendisinin Sparta’ya, Troya elçisi olarak atanmasını saÄŸladı. Sparta’ya vardığında Aphrodite gücünü kullanarak Helena’yı Paris’e âşık etti. Ä°ki sevgili Menelaos’un servetinin büyük bir kısmıyla Troya’ya kaçtılar. Böylece Sparta kralının karısını ve servetini geri almak üzere Troya’ya karşı “bin gemi” gönderen Yunanlılar’ın açtığı on yıl sürecek olan savaÅŸ baÅŸlamış oldu.

TROYA SAVAÅžI: EFSANE MÄ°, TARÄ°H MÄ°, HER Ä°KÄ°SÄ° MÄ°?

Homeros’un Ä°lyada’sında yer alan Troya Savaşı hikâyesi İÖ 750 yılından kalmıştır. Ardından gelen Yunan tarihçileri, özellikle Herodotos ve Thucydides, Homeros’un hikâyesini kabul etmiÅŸler ve Troya’nın Ä°lyada’dâ anlatıldığı gibi Hellespont (ÅŸimdi Çanakkale BoÄŸazı) yakınlarında bir kent olduÄŸuna ve MykenaÄ° (Argos) kralı Agamemnon liderliÄŸinde birleÅŸen Yunanlılar’la yapılan Troya Savaşı’nın gerçek olduÄŸuna inanmışlardır.


ÇaÄŸdaÅŸ yazarlar ve bilginler daha kuÅŸkulu davranmaktadırlar. Ne de olsa, Homeros’un hikâyesini ya da Troya’nın varlığını doÄŸrulayacak tarihi kayıtlar yoktur. Ancak Ä°lyada’daki birleÅŸik bir Yunan gücünün -belki de köle ve doÄŸal kaynak elde etmek üzere-Batı Asya’ya uzun bir sefer düzenlemiÅŸ olması (Herodotos’a göre İÖ 1250 sularında) mümkündür.

Homeros’un Troya’sı (Troya VI örneÄŸine göre), aşılmaz surlarla sarılmış ve kulelerle korunuyor.

Ä°LYADA’NIN TUNÇ ÇAÄžI BAÄžLAMI

İÖ 13. yüzyıl Akdeniz’i Homeros’un zamanından çok uzaksa da, Ä°lyada’dâ artık doÄŸru olduÄŸunu bildiÄŸimiz belirli pek çok tanım vardır. ÖrneÄŸin Ä°lyada’nın ikinci kitabında Troya’ya karşı silahlı birlik gönderen 164 ÅŸehrin listesi ve kısmen de tanımları yer almaktadır. Homeros’un saydığı yerlerin çoÄŸu kendi zamanında biliniyordu.

Ancak Michael Wood’un in Search of Trojan War adlı eserinde belirttiÄŸi gibi listede Homeros zamanında çoktan terk edilmiÅŸ ve Yunan coÄŸrafyacılarının bilmedikleri pek çok yer de vardı. ÇaÄŸdaÅŸ arkeolojik ve tarihi araÅŸtırmalar artık bunların gerçek mekânlar olduklarını ve Homeros’un onların konumlarını doÄŸru olarak bildirdiÄŸini göstermiÅŸtir.

(Solda) Troya’da ana giriÅŸ kapısı ve kule. Homeros, Troya’yı “zarif kuleleri” olan bir ÅŸehir olarak anlatmıştı. Bu tanım Hisarlık’taki surlara uymaktadır. (SaÄŸda) Homeros’un Troya’sının Türkiye’de Hisarlık’taki höyükte olduÄŸu fikrinin savunucusu Heinrich Schliemann.

Hisarlık höyüğü kesitinde birbiri üstüne binmiş katmanlar görülüyor.

TROYA GERÇEK BİR YER MİYDİ? ARKEOLOJİK KANITLAR

Ya Troya? Arkeologlar ve tarihçiler çok uzun zaman boyunca Çanakkale’nin güneyinde tarihte Troad diye anılan bölgede bu kentin kalıntılarını aramışlardır. En çok ilgi çeken bölge Homeros’un tanımladığı Troya coÄŸrafyasına uygun olan Hisarlık höyüğüdür. Homeros’un Troya için verdiÄŸi ayrıntılardan pek çoÄŸu -tam ve kusursuz olmamakla birlikte- arkeolojik araÅŸtırmaların bölgede ortaya çıkardığı buluntulara uygundur.

Troya’nın araÅŸtırılmasında baÅŸta gelen kiÅŸi Heinrich Schliemann’dır. Schliemann, 1870 ile 1890 arasında Hisarlık’ta kazılar yapmış, höyükte birbiri üstünde dokuz kent tespit etmiÅŸtir. (Bunlar I-IX olarak numaralanmıştır). Daha sonraki yıllarda Cari Blegen ve daha yakın zamanlarda Manfred Korfmann gibi arkeologlar tarafından Hisarlık’ta yapılan kazılar pek çok ara dönemi ortaya çıkarmıştır.

Schliemann ya da diÄŸerleri burasının Homeros’un Troya’sı olduÄŸunu kanıtlayan herhangi bir ÅŸey bulmamışlarsa da, Hisarlık’taki arkeolojik kanıtlar, özellikle de Troya VI ve VII(a) katmanları Homeros’un zaman ve mekân tanımlarının ayrıntılarından bazılarına uyum göstermektedir.

Homeros’un Ä°lyada’da. Troya’yı “zarif kuleleri” ve “büyük kapıları” olan bir ÅŸehir olarak tanımlaması epey büyük ve etkileyici olan Troya VI’ya uymaktadır. Homeros, Troya’nın surlarının görkemli bir savunma yapısı olduÄŸunu ama batı kanadının o kadar güçlü olmadığını söylemektedir.

Troya Vl’nın çevresindeki surlar dört metre eninde ve kimi yerlerde dokuz metre yüksekliÄŸindedir ama batı yanındaki inÅŸaat çok daha zayıftır. Homeros ÅŸehrin ana giriÅŸinde büyük bir kuleden söz etmiÅŸtir. Arkeologlar Troya VI’nın ana giriÅŸinde gösteriÅŸli bir kapı bulunduÄŸunu saptamışlardır.

Hisarlık/Troya sakinlerinin Miken dünyasıyla iliÅŸkide olduÄŸu anlaşılmıştır: Kazıda Yunanistan’dan Tunç Çağı eserleri, özellikle Miken çömlekleri bulunmuÅŸtur. Schliemann’ın çıkardığı gösteriÅŸli nesneler güçlü bir kraliyet ailesinin bulunduÄŸunu göstermiÅŸtir. “Priamos’ın Hazinesi” içinde, altın yüzükler, bilezikler ve biri “Helena’nın Mücevherleri” olarak anılan iki soluk kesici altın taç vardır.

Schliemann’ın karısı Sophie’nin mücevherleri takınmış olarak çekilmiÅŸ fotoÄŸrafı Schliemann’ın büyük egosunun ve ün düşkünlüğünün simgesi olmuÅŸtur. Daha sonraları bu hazinenin aslında Troya II’den (Dokuz kentlik dizinin ikincisi) kaldığı anlaşılmıştır. Sonuçta, bu eserler Troya Savaşı’ndan bin yıl öncesine aittir. Hazine, Ä°kinci Dünya Savaşı’nın sonunda esrarengiz bir biçimde ortadan kaybolmuÅŸ ama sonra 1990’larda Moskova’da ortaya çıkmıştır.

Son olarak, Troya VI ve Troya VII dönemlerinin sonunda yangın ve yıkılmış taÅŸ izleriyle büyük bir olayın izleri vardır. Ancak Troya VI askeri bir güç tarafından deÄŸil de, deprem sonucu yıkılmış görünmektedir. Truva VII’nin bir savaÅŸta yıkılmış olması olasılığı daha güçlü olduÄŸundan Homeros’un Troya’sına en yakın olan da budur.

(Solda) Schliemann’ın arkeolojik çalışması sona erdikten yüz yıl sonra Hisarlık höyüğünde kazılar devam etmektedir. 1997’de kuzeybatıya dönük Tapınak’tan bir görüntü. Schliemann dokuz ayrı yerleÅŸim katmanı bulmuÅŸsa da daha sonraki çalışmalar ara katmanlar da olduÄŸunu ortaya çıkarmıştır. (SaÄŸda) Priamos’un hazinesinden altın salçalık. Hazine, Ä°kinci Dünya Savaşı sonunda Berlin’den kaybolmuÅŸ ve sonra Moskova’da bulunmuÅŸtur.

TROYA ATI

Homeros, Troya at terbiyeciliÄŸinden sık sık söz eder. At kemikleri ve atlara iliÅŸkin malzeme buluntuları kesin olmamakla birlikte yine Homeros’un Troya’sına uymaktadır. Troya Atı’nı çok kimse bilir. Yunanlılar tahtadan dev bir at yapmışlar ve bunu Athena’ya bir armaÄŸan olarak Troya kapılarında bırakmışlardır. Yunan ordusu daha sonra Helena’nın kaybını kabul etmiÅŸ olarak geri çekilmiÅŸtir. Troyalılar zaferi kazandıklarına inanarak dev atı kentlerinin içine almışlardı.

Gece karanlığında atın içinde gizlenmiÅŸ olan bir Yunan askeri birliÄŸi çıkıp ÅŸehrin kapılarını dışarıda gizlenmiÅŸ olan askerlere açmışlardı. Böyle bir saldırıya hazırlıklı olmayan Troya erkekleri öldürülmüş, kadınlar yakalanıp köle ve odalık olarak satılmak üzere Yunanistan’a götürülmüştü. Helena da Yunanlılar tarafından yakalanıp kocasına iade edilmiÅŸti.

Homeros’un anlattığı bu Troya Atı’nın tarihi bir geçerliliÄŸi olabilir. YakındoÄŸu’da İÖ 13. yüzyıldan kalma yazılı metinlerde ve resimlerde bir kentin savunmasını yıkmak için at biçimli koçbaÅŸları kullanıldığı belirtilmiÅŸtir. Tarihçi Michael Wood, Ä°lyada’daki Troya Atı’nın da böyle bir “kuÅŸatma makinesinin biçim deÄŸiÅŸtirmiÅŸ bir hatırlanması olabileceÄŸini ileri sürmüştür.

(Solda) İÖ 7. yüzyıl sonlarından kalma Mikonos’ta Troya Atı kabartmalı bir amfora. (SaÄŸda) Schliemann’ın karısı Sophie, “Priamos’un Hazinesi”nden takıları takınmış. Buna benzer fotoÄŸraflar Schliemann’ın keÅŸiflerine karşı büyük ilgi uyandırmış ama onun aşırılıklarını ve egosunu da gözler önüne sermiÅŸti.

TROYA GERÇEK Mİ, EFSANE Mİ?

Troya Savaşı’nın efsane mi, tarih mi, yoksa her ikisi de mi olduÄŸu kesin olarak saptanamaz. Ä°lyada’da Tunç Çağı coÄŸrafyasının, politikasının ve maddi kültürünün bazı doÄŸru tanımları bulunmaktadır ve hikâyenin tümünde bir gerçeklik de bulunmaktadır. Ancak Troya Savaşı efsanesinin ayrıntılarının doÄŸrulanıp doÄŸrulanamayacağı konusunda Amerikan klasikçisi Jeremy B. Rutter’in sözleri akıldan çıkarılmamalıdır: “Troya Savaşı’nın tarihselliÄŸine inanmak ya da inanmamak, sonunda insanın benimsediÄŸi görüşe göre bir inanç eylemidir.”

Troya Savaşı’nın sanata yansımasına bakacak olursak iki önemli yapıt öne çıkar. Biri, Hector Berlioz’un, librettosunu Vergilius’un Aeneis’inden esinlenerek kendisinin yazdığı ve 1855-58 yılları arasında bestelediÄŸi (ilk bölümü olan Troyalılar Kartaca’da, ilk kez 1863’te Paris’te sahnelenmiÅŸti) lirik tragedya Troyalılar, öbürü ise ünlü antik çaÄŸ oyun yazarı Euripides’in alevler içindeki Troya’dan bir dizi acıklı tablo sergileyen Troyalılar’ıdır.

(Visited 23 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 07.10.2007 tarihinde Erkan tarafından, Medeniyetler, Ãœlkeler ve Dünya Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 12291 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 1 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Truva (Troya) Savaşı Efsanesi | Zaman: MÖ 13. yy - Mekan: Çanakkale\'nin Güneyi orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleKütle - Özkütle - YoÄŸunluk Sonraki MakaleHalk Oyunlarının Tarihçesi | Atatürk Halk Bilimi Ve Folklor - Türkiye'de Halk Biliminin GeçmiÅŸi

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz