Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Emirgan Camii | 1781 Yılında I. Abdülhamit Tarafından Erken Yaşta Ölen Şehzedelerinden Mehmed ve Onun Annesi Hümâşah Hatun İçin Yaptırıl..


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 21.05.2009 tarihinde Esesli tarafından, Camilerimiz | Åžehir Åžehir Cami ArÅŸivi bölümünde paylaşılmıştır ve 851 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Emirgan Camii

Emirgan camii, ana kapısı üzerinde ki talik hat yazısı ile yazılmış manzum kitabeden edinilen bilgiye göre: 1781 yılında I. Abdülhamit tarafından erken yaşta ölen şehzedelerinden Mehmed ve onun annesi Hümâşah hatun için yaptırılmıştır.


Yusuf han’ın IV. Murat için kondurduÄŸu taht odası caminin yerinde idi. Yalı köşkü 150 yıl sonra o kadar harap duruma gelmiÅŸti ki; Sultan I. Abdülhamid yıktırıp, eÅŸi Hümâşah hatun ve oÄŸlu Mehmed için, kendi adıyla anılacak bu camiyi inÅŸa ettirmiÅŸtir.

Haluk Y. ÅžehsuvaroÄŸlu Emirgan cami ile ilgili şöyle yazmıştır : I. Sultan Hamid, varis bırakmadan ölen Åžeyhülislam Esad efendizade Mehmet ÅŸerif efendi’nin yalısı yerinde bir cami, bir hamam ve dükkanlarla yeni bir semt kurulmasını irade etmiÅŸtir.


Emirgan caminin kayıkla gelinince yanaşılan mermer merdivenli (patrikum benzeri) girişinin üzeri, ahşap hünkar dairesidir. mabed, kareye yakın bir plan göstermektedir. Caminin bodrum katı olup, duvarları ve minaresi kagir, çatısı ahşap ve kiremit kaplıdır.

Kapı kitabesi şöyledir: ” Didi tarihi itmamını tevfik yapıldı bir mabed-i mev hatek ide ecr ve sevap ihsan.. 1196-1781″

Tarihci Cevdet Paşa, Emirgan caminin inşasını H.1194 yılı olayları arasında şöyle kaydediyor: Mirgünoğlu sahilhanesi civarında bir camii şerif binasına irade-i seniye ile derhal inşaata başlanıp, sekiz ay zarfında tamamlanmıştır. Fırın, hamam, değirmen,dükkanlar ve yollar yapılarak az zaman zarfında mamur olmuştur.

Emirgan semti üstlerinde aşıklar tepesinde mevkiinde çıkan İmam suyu Emirgan camii çeşmesinden akmakta olup, böbrek taşlarını düşürmek gibi bir özelliği vardır.

Cami, bugün mevcut olan bir meydan çeÅŸmesiyle, günümüze ulaÅŸmayan hamam, fırın, deÄŸirmen gibi yapılarla bir külliye ÅŸeklinde 17. yüzyıla kadar Feridun bey bahçesi diye tanınan, o günden sonra ” Emirgün”, “Mirgün”, ” Emirgan” diye anılan yerde EmirgüneoÄŸlu Yusuf PaÅŸa’nın yaptırdığı görkemli sahil sarayın yerine inÅŸa edilmiÅŸtir. Fakat bugün burada mevcut olan yapı II. Mahmud döneminden kalmadır. Sol taraftaki avlu kapısı üzerinde bulunan Yesarizade Mustafa imzalı kitabede; yapının II. Mahmud tarafından yeniden inÅŸa edildiÄŸi açıkca yazmaktadır. Yapının mimari üslub ayrıntıları ve süsleme programı, I. Abdülhamid döneminin barok mimari üslubundan çok, II. Mahmud döneminin ampir üslubuna uymaktadır. Kısacası bu yapıda I. Abdülhamid döneminden, saygı ifadesi olarak kullanılan yapım kitabesi dışında bir ÅŸeyin kalmadığı görülmektedir.

Bir avlu içersinde yer alan bu cami, kesme taştan ve kare planlı, ahşap çatılı olarak inşa edilmiştir. Dışarıdan bakıldığında iki katlı olarak görülen yapının güney ve batı cephelerinde arazi eğiminden dolayı depo olarak kullanılan yarım bir bodrum kat mevcuttur. Sözü geçen cepheler küçük farklılıklar dışında birbirlerinin eşi olup, silmelerle ( binalarda aynı zamanda bir süs teşkil ederek çeşitli kısımları birbirinden ayıran, kesiti girintili ve çıkıntılı, pervaz mahiyetinde mimari bir unsur ) enine bölünmüş olan yüzeyleri, plastırlarla ( yüzeyde yer alan örülmüş ayaklar ) hareketlilik kazanmıştır. Bu ayaklar arasında kalan pencerelerden alt katta olanlar dikdörtgen, üst katta olanlar ise yuvarlak kemerlidir. kuzeye bakan giriş cephesi ise daha sade bir görünüme sahip olup, burada bulunan üst kat pencereleri de dikdörtgen biçimlidir. Mihrap eksenindeki I. Abdülhamid dönemi kitabesini taşıyan kapı, cepheden hafifce dışarı taşırılmıştır. Yapının bünyesinden yükselen, alçak bir kare pabuç üzerinde, silindirik gövdeli, tek şerefeli narin minare giriş cephesinin sağ köşesindedir. Akantus yaprağı ve değişik formlar ve süsler ile hareket kazandırılan minare, 19. yüzyıl minarelerine olan yakınlığı ile de bu dönemde elden geçirildiğini düşündürmektedir.


Caminin Muvakkithane caddesine bakan doğu cephesine bitişik olarak inşa edilen ve bütün cepheye yayılan Hünkar kasrı da iki katlıdır. Müstakil bir girişi olan kasrın, güneyden ve kuzeyden merdivenlerle ulaşılan giriş kapısında, altı sütun tarafından taşınan ve üst katda dışarı doğru çıkma yapan mekanı ise, Sultanın dinlenme odasıdır. Bu odayı dışarıda tutarsak, odaların ve her iki katın da plan olarak pek bir farkı yoktur. Dönemin sivil mimarisini yansıtan kasrın üst katına çift kollu ahşap bir merdivenle ulaşılır. Günümüzde sadece çok kalabalık günlerde ibadete açılan Hünkar kasrı, camiye, alt ve üst katlarda yer alan kapılarla bağlanmaktadır. Bu bağlantıya imkan veren galeri ise, ikisi duvara gömülü sekiz sütun tarafından taşınmakta ve güney ucunda bulunan madeni şebekelerle camiden kısmen soyutlanmış Hünkar mahfilini barındırmaktadır.

Mahfil kısmı “L” ÅŸeklinde, üst katda doÄŸu ve kuzey kanatlarla devam etmektedir. Son cemaat yerinin üst katı, camiye doÄŸrudan açılan, iki uçtan merdivenlerle ulaşılan mahfil ÅŸeklinde deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Harem kapısının üst kısmı dönem özelliÄŸi olarak, kavisli bir balkon ÅŸeklinde caminin içine uzanmakta, üzerinde ki ” Ya Hazret-i Bilâl-i HabeÅŸi” levhası bu balkonun müezzin mahfili olarak kullanıldığını göstermektedir.

Caminin içinde, doÄŸu ve kuzey kanatlarda kullanılmış olan sütunlar, batı ve güney kanatlarda da üst kat pencereleri arasında, yüzeysel sütunlar-duvara gömülü sütunlar halinde devam etmektedir. Bu sütunların üstleri yeÅŸil porfir yada dalgalı mermer tonlarında boyanmış, mahfili taşıyanlarda akantus yapraklı, üst kattakilerde ise kompozit ba<ÅŸlıklar kullanılmıştır. Hünkar mahfilinde sütunların arasındaki açıklıklara yerleÅŸtirilmiÅŸ olan, ampir üslubunun çok baÅŸarılı, bitkisel bezemeli, yaldız kaplı üç adet madeni ÅŸebekesi, II. Mahmud döneminin tipik süsleme öğelerinden olan ve "Sultan Mahmud güneÅŸi" olarak adlandırılan ışınsal motiflerle taçlandırılmıştır. Yıldız ÅŸeklindeki yuvarlak çerçeveli ahÅŸap, ajurlu mahfil korkulukları, kesintisiz olarak, batı ve güney cephelerde de, alt ve üst kat pencerelerini ayırarak devam etmektedir. Dıştan, kör bir pencere ÅŸeklinde, herhangi bir çıkması olmayan mihrap, içerde kalem iÅŸlemeleriyle zenginleÅŸtirilmiÅŸtir. Stilize çiçek, yaprak ve kıvrık dal motifleriyle hareketlendirilmiÅŸ olan mihrap niÅŸinin ortasında, zincirlerle tutturulmuÅŸ bir kandil motifi bulunmaktadır. Minber ve vaaz kürsüsü ahÅŸap, beyaz boyalı olup, üzerina altın yaldızla bitkisel ve geometrik kabartma ve ajur tekniÄŸinde bezemeler yapılarak çok hareketli görünüm kazandırılmıştır. Caminin düz, ahÅŸap tavanının ortasında altın yaldızla yapılmış, ampir üslubunun karekteristik öğeleriyle oluÅŸturulmuÅŸ bir göbek bulunmaktadır. Yine II. Mahmud dönemine özgü, o dönemde kullanılan kesiÅŸme noktasında çift taraflı yıldızların bulunduÄŸu baklava taksimatlı madeni ÅŸebekeler yapının alt kat pencerelerinde çepeçevre kullanılmıştır. Günümüzde cami avlusunun kuzeyinde, zaman içersinde pek çok deÄŸiÅŸiklik geçirmiÅŸ binalar, Emirgan karakolu (Çocuk polisi), gasilhane, tuvaletler ve ÅŸadırvan bulunmaktadır. Ãœzerindeki sülüs hatlı iki satırlık manzum kitabeden bu ÅŸadırvanın, Mısır valisi Mehmet Ali PaÅŸa’nın haremi Mümtaz kadın efendinin kalfalarından Rebgigül hanım tarafından yaptırıldığı öğrenilmektedir. Cami avlusu içersinde ve ÅŸadırvana yakın bir konumda olan Muhtarlık ise buradan taşınarak, çınaraltı çay bahçelerinin bulunduÄŸu alana bir köşeye sıkıştırılmıştır.

(Visited 3 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 21.05.2009 tarihinde Esesli tarafından, Camilerimiz | Åžehir Åžehir Cami ArÅŸivi bölümünde paylaşılmıştır ve 851 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Emirgan Camii | 1781 Yılında I. Abdülhamit Tarafından Erken Yaşta Ölen Şehzedelerinden Mehmed ve Onun Annesi Hümâşah Hatun İçin Yaptırılmıştır orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleÇarık Çizmeyi YenmiÅŸti | Ä°stiklal Savaşı Gazisi Kestel Onbaşı'nın Hatıraları - Kestel Hüseyin Sonraki MakaleTürk Demokrasi Tarihi | Ishak Demir

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz