Anonim Halk Edebiyatı Söyleyeni belli olmayan, ağızdan ağza, kulaktan kulağa yayılan, halkın ortak malı olan ürünlerin oluşturduğu edebiyattır. Özellikleri şunlardır: 1) Belli bir sahibi yoktur. Halkın ortak malı olan ürünlerden oluşur. 2) Dili sade, akıcı bir halk Türkçesidir. 3) Şiirlerde hece ölçüsünün 7’li, 8’li, 11’li kalıpları ağırlıklı olarak kullanılır. 4) Somut ve gerçeklerle iç içe
ARAP ATASÖZLERİ Aç eşek semerini de yer. Ağaç ve kitabın yaprağı ne kadar çoksa, meyvesı o kadar az olur. Ağızla göz yüreğin aynasıdır. Allah’ın gülü dikenli yarattığına hayret edeceğiniz yerde, dikenler arasında gül yarattığına hayret ediniz. Ay çıkınca yıldızların ne yararı olur. Beni anla da istersen öldür. Bir baba kudretinden aşağı derecede,çocukları kudreti nisbetinde,kadını da
…Koşma… (Nazım Biçimleri) Koşma, Türk Halk edebiyatında doğa, aşk, ölüm, ayrılık, yiğitlik, toplumsal olaylar gibi konuların işlendiği en sık kullanılan şiir türü. Dörtlüklerden oluşur. Dörtlük sayısı genellikle 3, 5 arasındadır. Hece ölçüsünün 6+5 veya 4+4+3 duraklı 11’li kalıbıyla yazılır. Şair koşmanın son bendinde ismini ya da mahlasını söyler. Koşmalar dile getirilen duygular ve söylenişlerine göre
Asık Olmadan Bir Düşün Evinin seni içine sigdiramayacak kadar dar oldugunu fark edeceksin8230; Sokaga firlayacaksin8230; Sokaklar da dar gelecek8230; Tipki vücudunun yüregine dar geldigi gibi8230; Ne denizin mavisi açacak içini, ne piril piril gökyüzü8230; Kendini tasiyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin8230; Birileri sana bir seyler anlatacak durmadan8230; 8220;Önemli olan saglik.8221; 8220;Yasamak
ATASÖZLERİ Atalardan günümüze kadar ulaşan, belirli bir yargı içeren, söyleyeni belli olmayan (anonim) düz konuşma içinde kullanılan sözlerdir. Sav, darb-ı mese de aynı anlamı ifade eder. Atasözlerinin özellikleri şöyle sıralanabilir: 1-Halkın düşüncesini anlatır. 2-Ulusaldırlar. 3-Kişinin ruhuna hitap ederler. 4-Kesin tavırlıdırlar. 5-İnandırıcıdırlar. 6-Geniş halk kitlelerinin yüzyıllardan beri geçirdiği denemelerden ve bu denemelerden oluşan düşüncelerden doğmuşlardır. 7-Yalın
DİL DEVRİMİ (Ulusallaşmanın Önemli Bir Aşaması) Atatürk bizi, milliyetimize ve Türk ulusal bilincine sahip kılarken bir taraftan da 8220;Türk Ulusal Dili8221; üzerinde çalışıyor ve dil devrimini gerçekleştiriyordu. Osmanlı devrinde cahil ile okumuş; devlet adamı ile halk, birbirleriyle konuşup anlaşma olanağını hemen hemen yitirmişlerdi. Arabî ve Farisî deyimler arasında Türkçe, neredeyse silinip gidiyordu. Bütün bu karmaşıklığa
DİL DEVRİMİ (Ulusallaşmanın Önemli Bir Aşaması) Atatürk bizi, milliyetimize ve Türk ulusal bilincine sahip kılarken bir taraftan da 8220;Türk Ulusal Dili8221; üzerinde çalışıyor ve dil devrimini gerçekleştiriyordu. Osmanlı devrinde cahil ile okumuş; devlet adamı ile halk, birbirleriyle konuşup anlaşma olanağını hemen hemen yitirmişlerdi. Arabî ve Farisî deyimler arasında Türkçe, neredeyse silinip gidiyordu. Bütün bu karmaşıklığa
Atatürk’ün Türk Diline Ve Dilde Birliğe Verdiği Önem Bu yazımızda, Atatürk’ün çok önem verdiği ancak bizlerin O’nun kadar üzerine titremediğimiz bir konuyu ele almayı tercih ettik. Atatürk’ün Türk diline verdiği önem, bu makalemizin temelini teşkil ediyor. Millet kavramı; birbirlerine birtakım bağlar ile bağlanmış insanlardan meydana gelen topluluk olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlar ana hatlarıyla; ırk birliği,
Avşar Ağıtları Ağıt ölen bir kişinin hakkında söylenen ‘türkü’dür. Ağıt türü, konusu itibarıyla acıklı olmasına rağmen Türk toplumunda bu türün farklı amaçlarla da söylendiği görülmüştür: Bazı metinlerde ağıt, ağlatmaktan daha farklı bir işlevi, yergiyi, dile getirdiği için bu türe mizahî unsurların katılmasına sebep olmuştur. Bu bakımdan ağıtlar, fıkralar ve köy seyirlik oyunlarıyla iç içe girmiş
Avşar Ağıtları Ağıt ölen bir kişinin hakkında söylenen ‘türkü’dür. Ağıt türü, konusu itibarıyla acıklı olmasına rağmen Türk toplumunda bu türün farklı amaçlarla da söylendiği görülmüştür: Bazı metinlerde ağıt, ağlatmaktan daha farklı bir işlevi, yergiyi, dile getirdiği için bu türe mizahî unsurların katılmasına sebep olmuştur. Bu bakımdan ağıtlar, fıkralar ve köy seyirlik oyunlarıyla iç içe girmiş
Bahar ve Kelebekler Küçük salonun fes renginde kalin, agir perdeli penceresinden disari muhtesem, parlak bir suluboya levhasi gibi görünüyordu. Saf mavi bir sema8230; Çiçekli agaçlar8230; Uyur gibi sessiz duran deniz8230; Karsi sahilde mor, fark olunmaz sisler altinda daglar, korular, beyaz yalilar8230; Bütün bunlarin üzerinde bir esatir rüyasinin havai hakikati gibi uçan marti sürüleri! Pencerenin önündeki
Bahar ve Kelebekler Küçük salonun fes renginde kalin, agir perdeli penceresinden disari muhtesem, parlak bir suluboya levhasi gibi görünüyordu. Saf mavi bir sema8230; Çiçekli agaçlar8230; Uyur gibi sessiz duran deniz8230; Karsi sahilde mor, fark olunmaz sisler altinda daglar, korular, beyaz yalilar8230; Bütün bunlarin üzerinde bir esatir rüyasinin havai hakikati gibi uçan marti sürüleri! Pencerenin önündeki
Bayrak Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü ! Işık ışık, dalga dalga bayrağım, Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. Sana benim gözümle bakmayanın mezarını kazacağım. Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacağım. Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder8230; Gölgende bana da, bana da yer ver ! Sabah olmasın, günler doğmasın ne
Bayrak Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü ! Işık ışık, dalga dalga bayrağım, Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. Sana benim gözümle bakmayanın mezarını kazacağım. Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacağım. Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder8230; Gölgende bana da, bana da yer ver ! Sabah olmasın, günler doğmasın ne
Annelerdir bütün çocuklari sevindiren8230; Günes yüzlü annem, ellerinden öperim. • Gökyüzünden bir yildiz kayar, dilek tutariz. Annem gözlerini kapar bütün dilekleri benim içindir. • Kuzey rüzgari da esse, kopsa da firtina, siginacagim tek liman sensin annem. Hakkini nasil öderim.. Basimi dizlerine koymaya geldim. • Anneler günün kutlu olsun ANNEM! Her zaman söylemesem de seni çok
Annelerdir bütün çocuklari sevindiren8230; Günes yüzlü annem, ellerinden öperim. • Gökyüzünden bir yildiz kayar, dilek tutariz. Annem gözlerini kapar bütün dilekleri benim içindir. • Kuzey rüzgari da esse, kopsa da firtina, siginacagim tek liman sensin annem. Hakkini nasil öderim.. Basimi dizlerine koymaya geldim. • Anneler günün kutlu olsun ANNEM! Her zaman söylemesem de seni çok
Bir Adın Kalmalı Bir adın kalmalı geriye Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde Aynaların ardında sır, Yalnızlığın peşinde kuvvet. Evet nihayet bir adın kalmalı geriye Bir de o kahreden gurbet. Sen say ki ben hiç ağlamadım, Hiç ateşe tutmadım yüreğimi, Geceleri koynuma almadım ihaneti, Hele nihavend, hele buse hiç geçmedi aklımdan Ve hiç gitmedi bir topak
BİR BAŞKA TEPEDEN Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Nice revnaklı şehirler görülür dünyada, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü8217;yada Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan. Yahya
BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU Yorgun gözümün halkalarında Güller gibi fecr oldu nümâyân , Güller gibi sonsuz, iri güller Güller ki kamıştan daha nâlân Gün doğdu yazık arkalarında ! Altın kulelerden yine kuşlar Tekrârını ömrün eder i8217;lân . Kuşlar mıdır onlar ki her akşam Âlemlerimizden sefer eyler ? Akşam, yine akşam, yine akşam Bir sırma kemerdir
BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU Yorgun gözümün halkalarında Güller gibi fecr oldu nümâyân , Güller gibi sonsuz, iri güller Güller ki kamıştan daha nâlân Gün doğdu yazık arkalarında ! Altın kulelerden yine kuşlar Tekrârını ömrün eder i8217;lân . Kuşlar mıdır onlar ki her akşam Âlemlerimizden sefer eyler ? Akşam, yine akşam, yine akşam Bir sırma kemerdir