AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Ecel aman verirse: Ölmezsem, ömür yeterse. Ecel teri dökmek: Çok korkmak, heyecan içinde bulunup terlemek, korku ve bunalım içinde olmak. Eceli gelmek: Ölmek, sonu gelmek, yok oluş vakti gelmek. Eceline susamak: Ölümüne yol açacak kadar tehlikeli işlere girişmek. Eciş bücüş: Çarpuk çurpuk, eğri büğrü, düzgün yanı olmayan, çirkin bir biçim almış bulunan.
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Dağa çıkmak: Hükümete, kanunlara karşı gelerek dağlara çekilmek, buralarda eşkıyalık etmek. Dağa kaldırmak: Herhangi bir sebepten ötürü birini zorla dağa veya ıssız bir yere götürüp orada alıkoymak Dağarcığına atmak: Yeni bilgilerini, eski bilgilerine katmak; yeni bilgileri zihnine yerleştirmek. Dağdan gelip bağdakini kovmak: Daha sonradan geldiği bir yere ya da karıştığı bir işte
DEYİMLER SÖZLÜĞÜ 8211; DEYİMLER Baba adam Ağır başlı, iyi yürekli, olgun, hoşgörülü, yaşlıca adam Babası tutmak (veya babaları üstünde olmak) Çok fazla öfkelenmek, kızgınlığı her hâliyle belli olmak Bağrına basmak 1. Kucaklamak, kolları ile sararak göğsüne yaslamak. 2. Birini gözetip kayırmak, koruyup yetiştirmek. Bağrına taş basmak Uğradığı zarara, felakate sesini çıkarmadan katlanmak Bahse girmek: Görüşünde
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Cadı kazanı: Fesadın ve dedikodunun çok olduğu, herkesin birbirine düştüğü, türlü düşmanlıkların kaynaştığı, hile ve düzenlerin kurulduğu yer Caka satmak: Çalım satmak, gösteriş yapmak. Cana can katmak: İnsanda yaşama sevincini artırmak; insana neşe, heves ve iç gücü vermek Can alacak yer (nokta): Bir şeyin en önemli yeri, en temelli noktası. Can atmak:
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Gafil avlanmak: Hiç beklenmedik bir sırada yakalanmak, habersiz ve hazırlıksız olduğu sırada zor duruma düşürülmek. Gâvur inadı: Yok edilemeyen, önüne geçilemeyen, yumuşatılamayan inat. Gece kuşu: Geceleri gezip dolaşan, bunu huy edinen kimse. Gece kuşu: Geceleri gezip dolaşan, bunu huy edinen kimse. Geceyi gündüze katmak: Ara vermeden, devamlı çalışmak; büyük çaba göstermek. Geçer
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Gafil avlanmak: Hiç beklenmedik bir sırada yakalanmak, habersiz ve hazırlıksız olduğu sırada zor duruma düşürülmek. Gâvur inadı: Yok edilemeyen, önüne geçilemeyen, yumuşatılamayan inat. Gece kuşu: Geceleri gezip dolaşan, bunu huy edinen kimse. Gece kuşu: Geceleri gezip dolaşan, bunu huy edinen kimse. Geceyi gündüze katmak: Ara vermeden, devamlı çalışmak; büyük çaba göstermek. Geçer
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Tabanları yağlamak: 1. Uzak bir yere yayan olarak gitmek için hazırlanmak. 2. Hızlıca koşarak kaçmak. Taban tabana zıt: Birbirinin tamamen karşıtı olmak, birbirine çok aykırı. Taban tepmek (patlatmak): Yayan olarak çok uzun yol yürümek, çok sık gidip gelmek. Taburcu olmak: İyileşen hasta, bakıma gerek duymadığından hastaneden çıkmak.8221; Tadı damağında kalmak: Tadını, lezzetini
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Tabanları yağlamak: 1. Uzak bir yere yayan olarak gitmek için hazırlanmak. 2. Hızlıca koşarak kaçmak. Taban tabana zıt: Birbirinin tamamen karşıtı olmak, birbirine çok aykırı. Taban tepmek (patlatmak): Yayan olarak çok uzun yol yürümek, çok sık gidip gelmek. Taburcu olmak: İyileşen hasta, bakıma gerek duymadığından hastaneden çıkmak.8221; Tadı damağında kalmak: Tadını, lezzetini
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Zahmet çekmek: Sıkıntı, güçlük, yorgunluk ve eziyetlere katlanmak. Zahmete sokmak: Birine sıkıntı, güçlük ve yorgunluk vermek; masraf ettirmek. Zaman kazanmak: Birini oyalayarak ihtiyacı olduğu zamanı mümkün olduğunca uzatmaya çalışmak. Zaman kollamak: 1. Uygun bir fırsat beklemek. 2. Bir işin sırasını beklemek. Zaman öldürmek: Kimi şeylerle uğraşarak belli bir zamanın geçmesini sağlamak, boş
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Zahmet çekmek: Sıkıntı, güçlük, yorgunluk ve eziyetlere katlanmak. Zahmete sokmak: Birine sıkıntı, güçlük ve yorgunluk vermek; masraf ettirmek. Zaman kazanmak: Birini oyalayarak ihtiyacı olduğu zamanı mümkün olduğunca uzatmaya çalışmak. Zaman kollamak: 1. Uygun bir fırsat beklemek. 2. Bir işin sırasını beklemek. Zaman öldürmek: Kimi şeylerle uğraşarak belli bir zamanın geçmesini sağlamak, boş
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Vadesi gelmek (yetmek): 1. Ömrü sona ermek, eceli gelmek, ölmek. 2. Süresi dolmak, ödeme zamanı gelmek.8221; Vakit geçirmek: Oyalanmak, bazı şeylerle meşgul olarak zamanın geçmesini sağlamak. Vakit kazanmak: 1. Karşı tarafı oyalayarak zamanı uzatmak. 2. Bir şeye ayrılan ya da harcanan zamanı uzatmak. Vakitli vakitsiz: Rastgele bir zamanda, gelişigüzel, uygun bir zamanı
Deyimler Kelime topluluklarının meydana getirdiği anlama deyim denir. Deyimlerin ana unsuru, bir durum ifadesi taşımalarıdır. Bu sebeple kullanışlarında dikkatli olmak gerekir. Deyimlerin, atasözleri ve fıkra-hikayeler olmak üzere iki büyük kaynağı vardır. Deyimler, dört gramer yapısından oluşmaktadır: 1. Tek bir kelimeden ibaret olup,semantik manasına göre dikkate alınarak. 2. Bileşil fiillerin kendisinden önce gelen kelimeye karşı elde
Deyimler Kelime topluluklarının meydana getirdiği anlama deyim denir. Deyimlerin ana unsuru, bir durum ifadesi taşımalarıdır. Bu sebeple kullanışlarında dikkatli olmak gerekir. Deyimlerin, atasözleri ve fıkra-hikayeler olmak üzere iki büyük kaynağı vardır. Deyimler, dört gramer yapısından oluşmaktadır: 1. Tek bir kelimeden ibaret olup,semantik manasına göre dikkate alınarak. 2. Bileşil fiillerin kendisinden önce gelen kelimeye karşı elde
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Faka basmak: Tuzağa düşmek, aldatılmak. Fareler cirit atıyor: Bir yer ıssız olmak, kimseler bulunmamak. Farkına varmak: Gözüne çarpmak, orada bulunduğunu anlamak, fark etmek. Felce uğramak: 1. Bir işin tamamen bozulması, durup ilerleyemez olması. 2. Hastalık sebebiyle organlarının bir kısmı çalışamaz duruma gelmek, kötürüm olmak. Feleğin çemberinden geçmek: Hayatta çok günler görmüş, acı
DEYİMLER SÖZLÜĞÜ 8211; DEYİMLER Aba altından sopa göstermekSakin, yumuşak görünmekle birlikte karşısındakini gizliden gizliye korkutmak.8221;Sakın onlara aba altından değnek göstermeye kalkma, yoksa kaçırırsın.8221; Abuk sabuk konuşmakDüşünmeden, birbiriyle ilgisi olmayan, tutarsız, saçma sapan söz söylemek. 8220;Yeter artık, abuk sabuk konuşmalarına daha fazla dayanamayacağım.8221; Aceleye getirmek (dara getirmek)1. Bir işi gerektiği gibi yapmayıp, zaman darlığından yararlanarak birini
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Ocağına düşmek: Birine yardım etmesi için yalvarmak, koruması için sığınmak. Ocağına incir dikmek: Birinin evini barkını dağıtmak, düzenini alt üst etmek, yuvasını yıkıp toparlanamaz hâle getirmek. Ocağını söndürmek: Ailenin dağılmasına sebep olmak, çoluk çocuğunu yok etmek Okkalı kahve: Bol kahve ile yapılmış ve büyük fincana konmuş kahve.8221; Ok yaydan çıkmak: Geri dönülemeyecek
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Ucu bucağı olmamak: Bir yer çok geniş, sonu yokmuş gibi olmak. Ucunu kaçırmak: Çıkmaza girmek, denetimi elinden kaçırmak. Ucu ortası belli olmamak: Bir işe, söze nereden başlanacağı kestirilememek. Ucu ucuna: Ancak yetişecek kadar. Ucuz atlatmak: Güç ve tehlikeli durumdan az bir zararla sıyrılmak. Uçan kuştan medet ummak: Pek sıkıntıda bulunup, bu sıkıntıdan
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca: Farklı gibi gösterilen iki şeyin, gerçekte hiçbir değişikliği yoktur, 8220;ikisi de birdir8221; anlamında kullanılır Haber uçurmak: Çabucak, gizlice haber göndermek. Ha bire: Durmadan, arka arkaya, sürekli olarak, ara vermeden. Hacet kalmamak: Gereği olmamak, lüzumu kalmamak. Haddini bildirmek: Yetkisi dışındaki işlere karıştığı için sert bir karşılık vererek
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Ikınıp sıkınmak: Bir işi yapabilmek için kendini çok zorlamak. Icığını cıcığını çıkarmak: 1. Her yanını ellemek, didiklemek. 2. Bir meseleyi en ince ayrıntılarına kadar soruşturmak, incelemek Isıtıp ısıtıp önüne koymak: Daha önce meydana gelmiş bir olayı ya da bir işi bir düşünceyi yeniden, sık sık tekrarlamak. Iska geçmek: 1. Hedefe isabet ettirememek,
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ Kabak tadı vermek: Bıktırmak, usanç vermek, tatsız olmaya başlamak. Kabına sığmamak: Sevinç ve heyecanından taşkın hareketlerde bulunmak. Kabir azabı çekmek: Çok sıkılmak, eziyet çekmek.8221; Kabuğuna çekilmek: Tek başına kalmak, dış dünya ile ilgisini kesmek, kimse ile görüşmemek. Kaçın kur`ası: Aldatılması güç, kurnaz; gün görmüş, geçirmiş; tecrübeli. Kafadan atmak: Bir konu üzerinde inceleme