Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Uzay AraÅŸtırmaları -Astronotik | Uzay Çağından Önce – Uzaydaki Ä°lk Adımlar – Ay’da Ä°lk Ä°nsan – Uydular – Uzay Sondaları – Uzay MekiÄŸi – ..


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 09.10.2009 tarihinde Hale tarafından, Astronomi - Uzay - Gokbilim Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 1703 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Uzay AraÅŸtırmaları – Astronotik

Uzayda yapılan inceleme ve keÅŸif gezilerine uzay araÅŸtırması ya da uzay yolculuÄŸu denir. Dünya atmosferi­nin sınırları dışında uzanan uzaya uçakla çıkılamaz. Jet yolcu uçakları genellikle atmos­ferin stratosfer katmanında, yerden yaklaşık 12 kilometreye kadar olan yüksekliklerde yol alır; balonlar da yaklaşık 40 kilometreden daha yükseÄŸe çıkamaz. AraÅŸtırma uçakları atmosferin uzay sınırlarında uçabilir, ama dış uzaya ancak Dünya’dan roketlerle fırlatılan uzay araçlarıyla ulaşılabilir. Bu, ancak 1950’lerde baÅŸarılmıştır.


Bazı Uzay Terimleri

Bazı “uzay terimleri”nin anlamlarını vererek konuya girmek yararlı olacaktır. Uzay araçla­rını fırlatmak için kullanılan roketlere fırlat­ma araçları denir. Bir roket, geriye doÄŸru püskürttüğü sıcak gaz kütlesinin itme kuvvetiyle çalışır; itme kuvveti roketin ileri doÄŸru yol almasını saÄŸlar.


Bazı fırlatma araçlarında bu itme kuvveti birkaç bin tona çıkabilir. Roket itmesi için kullanılan yakıt maddeleri ile bu yakıtı yakan oksijene iticiler denir. Yakıt, gazyağı gibi bir petrol türevi olabilir; oksijen ise genellikle sıvı haldedir. Fırlatma aracının (yani roketin) hızı, kademelendirmelerle artırılabilir; kademelendirme, üst üste oturtulmuş ve sırayla ateşlenen birkaç roketi bir arada kullanmak demektir. Her roket kademesindeki yanma sona erince, o kademe gruptan ayrılır ve yere düşer.

Uzay araÅŸtırmaları bilimine astronotik de­nir. Uzay yolculuÄŸuna katılanlar ise astronot olarak adlandırılır, ama Ruslar bunlara koz­monot derler. Fırlatma ara­cıyla uzaya taşınan yük ise uzay aracı’dır. İçinde mürettebat bulunan araçlar insanlı uzay aracı olarak tanımlanır. Ä°nsansız uzay araçları ise yalnızca aletler, radyo donanımla­rı taşır. Mürettebat kabini kapsül ya da modül olarak adlandırılır. Ä°ki uzay aracının uzayda buluÅŸup birbiriyle birleÅŸmesine kenetlenme denir. Mekik, yeniden kullanılabilen insanlı uzay aracıdır.

Uzay aracının Dünya çevresinde izlediÄŸi yol, o aracın yörünge’sidir. Dünya çevresinde belirli bir yörüngede dolanan insansız uzay araçları yapma uydu olarak tanımlanır. Ay’a, GüneÅŸ’e, gezegenlere ya da uzayın derinlikle­rine gönderilen insansız uzay araçlarına sonda denir. Dünya’nın çevresinde bir yörüngede dolanmakta olan ve zaman zaman astronotlarca ziyaret edilen uzay araçları uzay istasyo­nu olarak adlandırılır.

Uzay Çağından Önce

Ä°nsanoÄŸlu uzaya açılmayı, daha bunun ola­naklarının bulunmadığı çok eski tarihlerde düşlemeye baÅŸlamıştır. Öyle ki, Ay’a gitmek için kuÅŸlara binen mucitlerden ve benzeri düşsel serüvenlerden söz eden pek çok efsane vardır. Ama ancak 19. yüzyılda büyük Fransız bilimkurgu yazarı Jules Verne, 1865’te yayım­ladığı Ay’a Seyahat (De la Terre â la Lune) adlı romanıyla gerçeÄŸe çok yaklaÅŸtı. Bu romanda, astronotları taşıyan uzay aracı dev bir toptan fırlatılır; araç Ay’ın çevresinde yörüngede dolanır ve sonra da geri dönüp okyanusa iner. Ä°ngiliz romancı H. G. Wells de Dünyalar Savaşı (The War of the Worlds; 1898) adlı romanında, Mars’tan uzay araçla­rıyla gelen yaratıkların dünyamızı istila ediÅŸini canlandırır; aynı yazar, Ay’da Ä°lk Ä°nsanlar (The First Man in the Moon; 1901) adlı romanında iki Ä°ngiliz astronotun Ay’a gidiÅŸini ve orada, Ay yüzeyinin altındaki dev maÄŸara­larda yaÅŸayanları ziyaret ediÅŸini anlatır.

Bütün bunlar eÄŸlenceliydi, ama uzay yolcu­luÄŸunu gerçekleÅŸtirme bakımından herhangi bir yarar saÄŸlamadı. Uzay yolculuÄŸunun ilk gerçek öncüsü, bir Rus öğretmen olan Konstantin Tsiolkovski (1857–1936) idi. Ciddi bir düşünür olan Tsiolkovski, uzay yolculuÄŸu üzerine ilk makalesini 1893’te yayımladı. Tsiol­kovski sıvı yakıtlı ve kademeli roketlere olan gereksinimi çok önceden görmüştü. Bir baÅŸka büyük öncü de Hermann Oberth (do­ğumu 1894) idi. Oberth 1923’te Die Rakete zu den Planetenranmen (“Gezegenlerarası Uza­ya Roket”) adlı bir kitap yazdı; bilimkurgu türünden olmayan bu kitapta, Oberth ne yapılabileceÄŸini ve nasıl yapılacağını göster­mekteydi. Bir baÅŸka önemli kiÅŸi de, 1926’da ilk sıvı yakıtlı roketin tasarımını yapan ve bu roketi baÅŸarıyla fırlatan ABD’li bilim adamı Robert H. Goddard (1882-1945) idi.

Oberth ve uzay tutkunu baÅŸka Almanlar 1927’de Uzay YolculuÄŸu DerneÄŸi’ni kurdular. Daha sonra ABD’de uzay biliminin önemli adlarından biri durumuna gelecek olan Wern-her von Braun (1912-77) da bu derneÄŸe katıldı. Dernek üyelerinin Berlin yakınların­da sıvı yakıtlı roketlerle gerçekleÅŸtirdikleri ilk deneyler olaÄŸanüstü bir çabanın ürünüydü; ama bu çaba çok geçmeden askeri makamla­rın dikkatini çekti. Askerler uzay araÅŸtırmala­rında kullanılmak üzere deÄŸil, ama uzun menzilli bombardıman silahı olarak yararlanı­labilecek roketler geliÅŸtirme ÅŸanslarının bu­lunduÄŸunu gördüler. DerneÄŸi kapattılar ve dernek üyelerini Baltık kıyısında ıssız bir yer olan Peenemünde’ye götürdüler. Orada Bra­un ve arkadaÅŸları modern güdümlü füzelerin ve fırlatma araçları­nın ilk örneÄŸi olan dev “V 2” roketini geliÅŸtir­diler.


Uzaydaki İlk Adımlar

1954’te ABD ve SSCB hükümetleri, 1957–58 Uluslararası Jeofizik Yılı’nda yapma uydular fırlatacaklarını açıkladılar. Bunu ilk baÅŸaran SSCB oldu; bu ülkeden 4 Ekim 1957’de insansız uzay uydusu “Sputnik 1″ fırlatıldı. (sputnik Rusça’da “yol arkadaşı” anlamına gelir.) Sputnik’in Dünya yörüngesine giren 83,6 kilogramlık kapsülündeki radyo vericisi­nin yaydığı sinyaller yerden alındı.

“Sputnik 1”i, Kasım 1957’de fırlatılan, il­kinden çok daha büyük ve yarım ton ağırlığın­daki “Sputnik 2” izledi. “Sputnik 2″de, Dünya çevresinde dolanan ilk canlı unvanını kazanan Layka adlı bir köpek bulunuyordu. Ä°lk ABD uydusu olan, yalnızca 14 kg ağırlı­ğındaki “Explorer 1” (explorer Ä°ngilizce’de “kâşif” anlamına gelir) Ocak 1958’de fırlatıl­dı. Bu uydu Dünya’nın magnetik alanına yakalanmış yüklü parçacıkların ekvatora pa­ralel olarak ve yeryüzeyinden epeyce yüksek­te oluÅŸturdukları Van Ailen kuÅŸaklarına iliş­kin bilgiler gönderdi.

SSCB’nin 1959’da fırlattığı uzay araÅŸtırma aracı “Luna 1”, Ay’ın 6.000 km kadar yakı­nından geçti. Aynı yıl SSCB’nin fırlattığı “Luna 2” Ay’a çarptı; “Luna 3” de, Ay’ın çevresinde dolanarak bize dönük olmayan yüzünün ilk fotoÄŸraflarını gönderdi.

ABD de havacılık ve uzay araÅŸtırmalarını planlamak ve yönetmek üzere 1958’de, kısa adı NASA olan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’ni kurdu. Ama SSCB bu alandaki üstünlüğünü korudu ve 12 Nisan 1961’de ilk insanlı uzay aracı “Vostok l”i fırlattı (vostok “doÄŸu” demektir); bu aracın taşıdığı Yuri Gagarin (1934-68) Dünya çevresinde dolanan ilk insan oldu. Bundan kısa bir süre sonra, ilk ABD’li astronotlar Alan Shepard ve Virgil Grissom, “Mercury” adlı uzay aracıyla Dünya yörüngesine oturmaksızın kısa “seferler” yap­tılar. Ä°kinci SSCB kozmonotu German Stepanoviç Titov, AÄŸustos 1961’de “Vostok 2” ile Dünya’nın çevresinde 17 kez dolandı. ABD’ nin ilk insanlı yörünge uçuÅŸunu ise, Åžubat 1962’de “Friendship 7” adlı uzay aracıyla Dünya’nın çevresini üç kez dolanan John Glenn yaptı (friendship “dostluk” demektir).

O günlerde hem ABD’de, hem de SSCB’de güdümlü silahlardan geliÅŸtirilen fırlatma araç­ları kullanılmaktaydı. SSCB’nin güdümlü sila­hı daha ağır bir savaÅŸ baÅŸlığı taşıyacak biçim­de tasarımlandığı için çok daha büyük bir uzay aracını fırlatabilmekteydi. ABD’nin 2 tonluk “Mercury” kapsülüne karşılık, “Vos­tok” uzay aracı neredeyse 5 ton gelmekteydi. 1964’te SSCB, bundan da ağır olan “Voshod l”i, içindeki üç kozmonotla birlikte Dünya yörüngesine sokarak önderliÄŸini pekiÅŸtirdi (voshod “gün doÄŸuÅŸu” demektir). 1965’te, “Voshod 2”nin kozmonotu Aleksey Leonov kapsüle iple baÄŸlı bir uzay elbisesi giyip, soluyacağı oksijeni de yanına alarak, uzay aracından dışarı çıktı ve uzayda “yürüyen” ilk insan oldu.

1963’te NASA, Mercury uçuÅŸları programı­nı baÅŸarıyla tamamladı. Bu uçuÅŸlar astronot­ların yörüngede yaÅŸayabildiklerini, gözlem­lerde bulunabildiklerini ve yerden verilen komutları izleyebildiklerini kanıtladı. NASA 1965-66’daki Gemini programıyla uzayda bu­luÅŸma ve kenetlenme çalışmalarını uygulama­ya koydu (gemini, “ikizler” anlamına gelen Latince bir sözcüktür). 10 Gemini uzay aracı­nın her biri yaklaşık 3,5 ton ağırlığındaydı ve bunlarda iki astronot bulunuyordu. Gemini astronotları uzay elbiseleri giyerek araç dışın­da çalışma denemeleri de yaptılar. En uzun uçuÅŸ rekorunu Dünya çevresinde 206 kez dolanan “Gemini 7” kırdı.

NASA’nın 1960’lardaki uzay programının son hedefi Ay’a inmekti; ama buna hazırlık olarak baÅŸka türden bazı uçuÅŸlar da yapıldı. Bu uçuÅŸlar insansız uzay araÅŸtırma araçlarıyla gerçekleÅŸtirildi. Bunlardan “Ranger” (ranger “korucu” demektir) tipi uzay aracı 1964-65’te
Ay’a gönderildi ve yüzeyinin fotoÄŸrafları çe­kildi; bu uzay araçları hızla Ay’a yaklaşırken yüzey fotoÄŸraflarını çekip Dünya’ya gönder­mekte, daha sonra da Ay’a çarpıp parçalan­maktaydı. Bunu izleyen adım, hız kesici roketlerini ateÅŸleyerek alçalışlarını yavaÅŸlatan ve böylece Ay’a yumuÅŸak iniÅŸ yapan uzay araÅŸtırma araçlarından yararlanılarak gerçek­leÅŸtirilen yakın çekimlerdi. Bu uçuÅŸlar 1966-67’de “Surveyor” (surveyor “yerölçümcü” de­mektir) uzay araÅŸtırma araçlarıyla yapıldı. Bunlardan “Surveyor 3”, taşıdığı tırnaklı me­kanik kepçeyle Ay’ın yüzeyinden toprak ör­nekleri topluyor ve bunları televizyon kame­rasıyla inceliyordu.

Ä°lk insanlı iniÅŸin, Ay’ın Dünya’ya dönük yüzünde, ekvatoru boyunca uzanan dar bir ÅŸeride yapılması planlanmıştı; bu nedenle 1966-67’de “Lunar Orbiter” (Lunar orbiter “Ay yörünge aracı” demektir) sınıfı uzay araÅŸtırma araçlarıyla bu ÅŸeridin fotoÄŸrafları çekildi. Bu araçlar Ay’ın çevresinde dolanırken yüzeye 40 km kadar yaklaşıyorlardı. Bu uzaklık, çapı 1 metrenin üstünde olan cisimlerin fotoÄŸrafla­rını çekmeye olanak veriyordu.

Ay’da Ä°lk Ä°nsan

1961’de ABD BaÅŸkanı John F. Kennedy ülkesinin 1970’ten önce Ay’a insan indireceÄŸi­ne söz vermiÅŸti. Apollo programı bu görevi yerine getirmek için tasarımlandı. Hedef, Ay’a üç astronot göndermek ve onların gü­venli bir biçimde geri dönmelerini saÄŸlamaktı. Dev bir “Satürn 5” roketiyle uzaya fırlatılacak olan “Apollo” uzay aracı üç ayrı bölümden, yani modülden oluÅŸuyordu. Ay’a iniÅŸ Ay modülünde bulunan iki astronotça gerçekleş­tirilecek, bu sırada üçüncü astronot, Ay çevresinde yörüngede dolanan komuta modü­lünde kalacaktı. Ay’ın yüzeyindeki görevler yerine getirildikten sonra Ay modülü yeniden havalanarak yörünge uçuÅŸundaki komuta modülüyle kenetlenecekti. Ay modülündeki iki astronot komuta modülüne geçtikten sonra Ay modülü öbür modülden ayrılacak ve yalnızca komuta modülü Dünya’ya geri döne­cekti. Komuta modülü denize inecek biçimde tasarımlanmıştı. “Apollo” uzay aracı ile “Sa­türn 5” roketinin birlikte toplam yüksekliÄŸi 111 metre, ağırlığı da 2.770 tondu.

Satürn 5. Bu dev roketin birinci kademesi gazyağı ve sıvı oksijen yakan, beÅŸ motorlu bir kümeden oluÅŸuyordu. 2.000 ton ağırlığındaki iticinin yaklaşık 2Vz dakika süreyle toplam 3.400 tonluk bir itme kuvveti saÄŸlaması plan­lanmıştı. BeÅŸ motordan dördünün doÄŸrultusu deÄŸiÅŸtirilebiliyor ve böylece roketin eÄŸimi ve doÄŸrultusu denetim altında tutulabiliyordu. Ä°kinci kademede rokette sıvı oksijen ve sıvı hidrojenden oluÅŸan itici kullanılıyordu; beÅŸ motorlu bu roket, yaklaşık 6V2 dakika süreyle toplam 520 tonluk itme kuvveti saÄŸlıyordu. 100 tonluk itme kuvvetindeki tek bir motor­dan oluÅŸan üçüncü kademede de aynı yakıt kullanılmaktaydı. 100 tonluk itme kuvveti, Dünya yörüngesine ulaşıncaya kadar ve sonra tekrar Ay’a doÄŸru son bir itme saÄŸlamak için 2V2 dakika süreyle ateÅŸleniyordu.

Apollo Uzay Aracı. Bu araç, komuta mo­dülü, hizmet modülü ve Ay modülünden oluÅŸuyordu. Üç astronotun Ay’a giderken ve Ay’dan dönüşte içinde yaÅŸayacakları komuta modülü, 5,5 ton ağırlığında, koni biçiminde bir kabindi. Bu kabinin, alüminyumdan ve hava sızdırmaz biçimde yapılmış olan iç çepe­ri, ısı kalkanı denen plastik bileÅŸimli bir maddeyle kaplanmıştı. Dönüş yolculuÄŸunda Dünya atmosferiyle sürtünme sonucunda uzay aracının dış yüzeyindeki sıcaklık 2.800°C’ye kadar çıkabiliyordu. Isı kalkanı bu ısıyı soÄŸuruyor ve plastik madde eriyerek akıp gidiyordu.

Komuta modülü, oksijen ve yakıtı taşıyan, silindir biçimli hizmet modülüne bağlanmıştı. Hizmet modülü, ayrıca uzay aracının uçuş sırasındaki manevraları için kullanılan kendi motorunu da taşıyordu. Oksijen ve hidrojen kullanan yakıt pilleri gerekli elektrik enerjisi­ni ve mürettebatın içme suyunu sağlıyordu.

Komuta modülüyle baÄŸlantılı olan Ay mo­dülü iki astronotu Ay’a götürüp getirmek için tasarımlanmıştı ve oldukça hafifti. Ay modü­lü, iniÅŸ kademesi ve çıkış kademesi olarak iki bölümden oluÅŸuyordu. Ay yüzeyine yumuÅŸak iniÅŸ yapacak biçimde alçalmayı iniÅŸ kademesi saÄŸlayacak ve iki astronot iniÅŸ sırasında bu kademede bulunacaktı. Ay’ın yüzeyindeki görev tamamlandıktan sonra iniÅŸ kademesi, çıkış kademesi için bir platform oluÅŸturacak, çıkış kademesi bu platformdan fırlatılarak komuta modülüyle kenetlenecek, iniÅŸ kade­mesi ise Ay’da kalacaktı.

1967’deki yer denemeleri sırasında, “Apol­lo” uzay aracında çıkan bir yangın sonucunda, içeride çalışmakta olan üç astronot yaÅŸamını yitirdi ve bu yüzden program ciddi bir gecik­meye uÄŸradı. Tasarımda çeÅŸitli deÄŸiÅŸiklikler yapıldı ve çok sayıdaki insansız deneme uçu­şundan sonra 1968’de programın ilk insanlı uçuÅŸu “Apollo 7” ile gerçekleÅŸtirildi ve üç astronot Dünya yörüngesine çıktı.

Aralık 1968’de “Apollo 8” Ay’a ilk insanlı uçuÅŸu gerçekleÅŸtirdi ve Dünya’ya geri dönme­den önce Ay’ın çevresini 10 kez dolandı. Mart 1969’da “Apollo 9” Ay modülünü denedi ve aynı yılın mayısında “Apollo 10” Ay çevresin­de 31 kez dolandı. Bu uçuÅŸlarla, Ay’a ilk insanlı iniÅŸi gerçekleÅŸtirecek olan “Apollo 11” için fırlatılma hazırlıkları tamamlanmış oldu.

Ay’a iniÅŸ 20 Temmuz 1969’da gerçekleÅŸtiril­di. Neil Armstrong ve Edwin Aldrin’i taşıyan Ay modülü “Eagle” (eagle “kartal” demektir) Sessizlik Denizi olarak adlandırılan bölgeye indi. Yeryüzündeki milyonlarca insan “Bu bir insan için küçük, ama insanlık için dev bir adım” sözleriyle Ay’a ilk adımını atan ve böylece Ay’a ayak basan ilk insan unvanını kazanan Armstrong’u bu tarihsel anda tele­vizyon ekranlarından izledi. Aldrin, Armstrong’a katıldı ve birlikte, iki saat kadar uzay aracının dışında kalarak fotoÄŸraf çekti­ler, bilimsel deneyler yaptılar ve kayaç örnek­leri topladılar. Ay’ın üstünde 21Vı saat kaldıktan sonra “Eagle” havalandı ve Ay yörüngesinde dolanmakta olan, Michael Col-lins’in yönetimindeki komuta modülü “Co­lumbia” ile buluÅŸtu. Ay’a bırakılan bir levha üzerine ÅŸu sözler yazılmıştı: “Dünya gezege­ninden gelen insanlar ilk kez Ä°S Temmuz 1969’da burada Ay’a ayak bastılar. Biz, bütün insanlık adına barışçıl amaçlarla geldik.” Mü­rettebat 24 Temmuz’da baÅŸarılı bir biçimde Dünya’ya geri döndü.

Bu tarihsel iniÅŸi insanlı beÅŸ iniÅŸ daha izledi ve her bir seferinde Ay’ın yeni bir bölgesinde incelemeler yapıldı. Bu iniÅŸler “Apollo 12” (Kasım 1969), 14 (Åžubat 1971), 15 (Temmuz 1971), 16 (Nisan 1972) ve “Apollo 17” ile (Aralık 1972) gerçekleÅŸtirildi. Nisan 1970’te
“Apollo 13”ün uçuÅŸu, yolculuk sırasında ger­çekleÅŸen bir patlamanın hizmet modülünü ha­sara uÄŸratması üzerine yarıda kaldı; ama as­tronotlar Ay modülünden enerji saÄŸlayarak güvenlik içinde Dünya’ya geri döndüler.

Sonuncu ve en uzun Apollo uçuÅŸunu ger­çekleÅŸtiren “Apollo 17”, fırlatmanın gece ya­pıldığı tek uçuÅŸtu. Eugene Cernan ve jeolog Harrison Schmitt, Durgunluk Denizi’nin gü­neydoÄŸu kıyısına yakın, dar bir vadiye indiler ve komuta modülü pilotu Ronald Evans ile tek­rar buluÅŸup Dünya’ya geri dönmeden önce Ay yüzeyinde 75 saat kaldılar.

Böylece Apollo programı ve bir süre için insanlı Ay yolculukları sona erdi. Bütün bir Apollo programı boyunca astronotlar Ay’ dan Dünya’ya toplam 385 kg ağırlığında top­rak ve kayaç örnekleri taşıdılar; bu örnekler­den saÄŸlanan bilgiler hâlâ bilim adamlarınca incelenmektedir.

Skylab ve ASTP

Apollo programının ardından ABD’de, yeni­den kullanılabilir ilk uzay aracı olan uzay me­kiÄŸi üzerinde çalışmalar baÅŸladı. Ama bu ara­da Apollo programından geriye epeyce dona­nım kalmıştı ve bunlardan yararlanarak iki projenin daha gerçekleÅŸtirilmesine karar ve­rildi. Bunlar Skylab ve SSCB kozmonotlarıyla ortak uçuÅŸu öngören ASTP projeleriydi.

Skylab, Dünya’nın çevresinde yörüngeye oturtulacak 90 ton ağırlığındaki bir laboratuar, gözlemevi ve atölyeydi (skylab Ä°ngilizce’ de “gök laboratuarı” anlamı gelir). Önce­leri pek çok sorun çıktı ve neredeyse projeden vazgeçme aÅŸamasına gelindi, ama sonunda Mayıs 1973’te Skylab yörüngeye oturtuldu ve üç astronot ekibi sırayla araçta uzun dönemli çalışmalar yaptılar. Ä°lk grup 28 gün, ikincisi 59 gün, üçüncüsü ise 84 gün süreyle Skylab’de kaldı. Bütün astronotlar bu uzun uzay uçuÅŸla­rından saÄŸlıkları yerinde olarak geri döndü. Skylab astronotları böylece insanoÄŸlunun cid­di bir zarar görmeden uzun süre uzayda yaÅŸa­yabileceÄŸini kanıtladılar.

Temmuz 1975’te Tom Stafford, Donald Slayton ve Vance Brand’ın bulunduÄŸu bir Apollo uzay aracı, SSCB’nin “Soyuz 19” (so­yuz Rusça’da “birlik” anlamına gelir) aracıyla uzayda buluÅŸtu ve kenetlendi. “Soyuz 19″daki kozmonotlar Aleksey Leonov ve Valeri Kubasov bu yörünge uçuÅŸu sırasında ABD’li as­tronotlarla karşılıklı ziyaretlerde bulundular. SSCB ile ortaklaÅŸa gerçekleÅŸtirilen ve kısaca ASTP (“Apollo-Soyuz Deneme Projesi” söz­cüklerinin Ä°ngilizce karşılıklarının baÅŸ harflerinden geliyor) olarak adlandırılan bu proje, 198ı’de uzay mekiÄŸi ortaya çıkana kadar ABD’li astronotların gerçekleÅŸtirdiÄŸi son uzay uçuÅŸu oldu.

Soyuz ve Salyut

SSCB, insansız uzay araÅŸtırma araçları ve Dünya yörüngesinde insanlı uçuÅŸlar üzerinde çabalarını yoÄŸunlaÅŸtırdı ve 1966’da “Luna 9” la ilk yumuÅŸak Ay iniÅŸi yapıldıktan sonra Ay insansız uzay araçlarıyla araÅŸtırıldı. 1970’te “Luna 16,” Bereket Denizi’nden aldı­ğı toprak örneÄŸini Dünya’ya getirdi; otomatik Ay aracı “Lunohod 1” YaÄŸmur Denizi’nde araÅŸtırmalar yaptı. Ä°kinci bir Ay aracı olan “Lunohod 2” de 1973’te Le Monnier krateri­ne indi.

Bunca baÅŸarıyla baÅŸlamış olan insanlı uzay programı, 1967’de kozmonot Vladimir Koma-rov’un yeni bir insanlı SSCB uzay aracı kuÅŸa­ğının ilki olan “Soyuz l”le Dünya atmosferine yeniden giriÅŸi sırasında yaÅŸamını yitirmesi üzerine bir gerileme gösterdi. Soyuz uzay ara­cı ABD’nin Apollo’sundan daha küçük olma­sına karşılık hep kullanımda kaldı. Soyuzların son türleri Soyuz TM olarak adlandırılmıştır. Soyuz, modüllerden oluÅŸan bir uzay aracıdır; bir yörünge modülü, bir iniÅŸ modülü ve bir de aygıt modülü vardır. Kozmonot ekibi, uzay­da yörünge modülünde çalışır ve iniÅŸ modü-lüyle Dünya’ya geri döner. Ekip, Dünya’ya ininceye kadar iniÅŸ modülünde kalır; modül, paraşütleri ve hız kesme roketleri sayesinde alçalmayı yavaÅŸlatır ve yere yumuÅŸak iniÅŸ yapar.

Ä°lk kenetlenme ve kozmonot aktarımı 1969’da “Soyuz 4” ile “Soyuz 5” arasında ger­çekleÅŸtirildi ve aynı yıl toplam yedi kozmonot taşıyan üç uzay aracı “Soyuz 6, 7 ve 8” aynı anda yörünge uçuÅŸu yaptı.

Soyuzların bugünkü ana amacı yörüngede bulunan ve Salyut adıyla bilinen SSCB uzay istasyonlarına kozmonot götürüp getirmektir. Ä°lk uzay istasyonu olan “Salyut 1” 1971’de fırlatıldı ve “Soyuz 11” mürettebatı (Georgi Dobrovolski, Vladislav Volkov ve Viktor Pat-sayev) bu istasyonda 23 gün kaldı. Ama ne yazık ki, bu üç kozmonot, Dünya’ya dönüş sırasında iniÅŸ modülündeki bir vananın kazay­la açılması ve kabin basıncının düşmesi sonu­cunda yaÅŸamlarını yitirdiler. Soyuz uçuÅŸlarına baÅŸka ülkelerden de kozmonotlar katılmıştır.

1983’e gelindiÄŸinde altı Salyut uzay aracı daha fırlatılmış bulunmaktaydı ve bunları zi­yaret eden kozmonotların yörüngede kalma süreleri de giderek uzuyordu. 1984’te kozmo­notlar Kizim, Solovyov ve Atkov yörüngede­ki “Salyut 7” uzay istasyonunda 237 gün kala­rak uzayda en uzun süre kalma rekorunu kır­dılar. Bu süre içinde baÅŸka kozmonot grupla­rınca ziyaret edildiler ve kendilerine insansız Progress uzay araçlarıyla taze yakıt, yiyecek ve donanım taşındı. 1983 ve 1985’te büyük Kozmos insansız uzay araçları otomatik ola­rak “Salyut 7”yle kenetlendi ve “Salyut 7” bü­yük bir uzay istasyonu haline geldi. Bu uzay istasyonundan ayrılabilen bir iniÅŸ modülü Dünya’ya malzeme ve donanım taşıyabilmek­tedir.

1986’da SSCB uzayda sürekli kalacak, in­sanlı uzay istasyonlarının merkez modülü olan “Mir”i fırlattı.

Uydular

Başlıca yapma uydular, radyo ve televizyon yayınları ve telefon bağlantısı için kullanılan haberleşme uyduları; hava tahminleri için kul­lanılan meteoroloji uyduları; mineral yatakla­rının, hastalıklı tarım alanlarının, çevreyi kir­leten kaynakların yerlerini belirlemek ve hari­ta yapmak için kullanılan yerölçümü uyduları; başlıca kullanım amacı düşman mevzileri üze­rinde keşifte bulunmak ve bilgi toplamak olan askeri uydular; Dünya atmosferinin oluştur­duğu örtü üzerindeki yörüngelerde dolanarak uzay gözlemevi işlevi gören astronomi uydula­rıdır.

Uzay Sondaları

Dünya’ya yakın yörüngelere oturtarak yararlı bilgiler edinmenin ötesinde, Ay ve gezegenle­ri gözlemlemek için uzayın derinliklerine de uzay araçları gönderilmektedir. 1986’ya gelin­diÄŸinde, Uranüs’e kadar GüneÅŸ sistemindeki bütün gezegenler insansız uzay sondalarınca ziyaret edilmiÅŸ ve bu araçlar, gezegenlerin ya­kınından geçip giderken ya da bunlara iniÅŸ ya­parken çektikleri fotoÄŸrafları Dünya’ya gön­dermiÅŸlerdir.

Bu uzay araçlarındaki aygıtlar gezegenlerin sıcaklığını, magnetik alanını, ışınımını ve öbür özelliklerini ölçerek sonuçları radyoyla Dünya’ya gönderir. Mars, Venüs ve Merkür’e giden sondalarda elektrik enerjisi, kanada benzeyen paneller üzerine yerleÅŸtirilmiÅŸ gü­neÅŸ pillerinden saÄŸlanır. Bu piller, küçük silis­yum panellerinden yararlanarak GüneÅŸ ışığını elektriÄŸe dönüştürür. Daha uzaÄŸa, Jüpiter’e ve ötesine giden uzay araçlarında ise enerji, uzayın derinliklerinde GüneÅŸ ışığı güneÅŸ pille­rini çalıştıracak kadar güçlü olmadığı için nükleer bataryalarla saÄŸlanır.

1965’te, ABD’nin “Mariner 4” (mariner “denizci” demektir) sondası, Mars’a 9.000 km yaklaÅŸtı ve buradan gezegenin yüzeyinin tele­vizyon görüntülerini gönderdi. 1969’da “Ma­riner 6” ve “Mariner 7” Mars’ın yakınından geç­ti ve 1971’de “Mariner 9” gezegeninin çevresini dolanarak çok daha ayrıntılı yüzey fotoÄŸrafları çekti. 1973’te fırlatılan “Mariner 10”, 1974- 75’te üç kez Merkür gezegeninin çok yakınına kadar geldi ve bu gezegenin yüzeyinin ilk ay­rıntılı fotoÄŸraflarını Dünya’ya ulaÅŸtırdı. 1975-76’da Mars’a iki “Viking” uzay aracı gönderildi. Bunların her ikisi de, yörüngede kalacak bir bölüm ile Mars’a inip ölçümler yapacak ve Mars toprağında yaÅŸam belirtisi arayacak ikinci bir bölümden oluÅŸuyordu. Ama bu araÅŸtırma sonucunda hiçbir yaÅŸam belirtisi bu­lunamadı.

SSCB de Mars’a çeÅŸitli sondalar gönderdi. Bunlardan “Mars 2 ve 3” 1971’de gezegenin yüzeyine ölçme aygıtları indirdi. SSCB’nin Venüs’e gönderdiÄŸi Venera uzay araçları ge­zegenin yoÄŸun atmosferini geçip yüzeyine indi ve bunlardan bazıları Venüs yüzeyinden kısa bir süre sinyal göndermeyi baÅŸardı (bak. Venüs).

ABD, 1972’de Jüpiter’e kadar 1 milyar ki­lometrelik bir yol kat eden “Pioneer 10” son­rasını fırlattı. Bu yolculuk neredeyse iki yıl sürdü. Dev gezegenle karşılaÅŸtıktan sonra “Pioneer” (pioneer “öncü” demektir) GüneÅŸ sisteminin dışına yöneldi. Haziran 1983’te de GüneÅŸ’ten yaklaşık 5 milyar km uzaktayken sistemi terk etti. “Pioneer 10” daha sonra da uzay ortamıyla ilgili bilgiler göndermeyi sür­dürdü.

“Pioneer 10”dan bir yıl sonra, benzer bir sonda olan “Pioneer 11” Jüpiter’i ziyaret etti ve 1979’da Jüpiter’in kütle çekiminden yarar­lanarak yolunu deÄŸiÅŸtirip Satürn’e yöneldi.

Aynı yıl Jüpiter ve Satürn’ü peÅŸ peÅŸe ziyaret etmek üzere iki ABD sondası daha fırlatıldı. Bunlar “Voyager 1” ve “Voyager 2” idi (voyager “gezgin” demektir). Daha öncekilere göre çok daha geliÅŸkin aygıtlarla donatılmış olan “Voyager 1” Jüpiter ve Satürn ile bu gezegenlerin uydularına iliÅŸkin son derece ilgi çekici fotoÄŸraflar gönderdi. Pioneer gibi Voyager’larda da, baÅŸka dünyalarda bulunabile­cek uygarlıklara yönelik bir mesaj yer almak­tadır. Bu mesaj, bir uzunçalar plaÄŸa kaydedil­miÅŸ doÄŸa ve insan sesleridir.

“Voyager 2” Satürn’le karşılaÅŸtıktan sonra Uranüs’e yöneldi ve 1986 baÅŸlarında bu geze­genin yakınından geçti. “Voyager 2”nin Ura­nüs’e iliÅŸkin keÅŸifleri arasında, bu gezegenin daha önce gözlenmemiÅŸ pek çok uydusu ve yeni bazı halkaları da yer almaktaydı. “Voya­ger 2,” 1989’da Neptün’le karşılaÅŸacak biçim­de programlanmıştı. 1985’te, yörüngesinin GüneÅŸ sisteminin iç kesimlerinde kalan bölü­münden geçmekte olan Halley kuyrukluyıldı­zını gözlemlemek için bir dizi uzay araÅŸtırma aracı gönderildi. Bunlar, SSCB’nin “Vega 1 ve Vega 2”, Japonların “Sakigake” ve “Suisei” ile Avrupa Uzay Ajansı’nın “Giotto” uzay araçlarıydı. Bu uçuÅŸlar bize kuyrukluyıldızlar konusunda pek çok ÅŸey öğretti.

Uzay Mekiği ve Uzay Laboratuvarı

12 Nisan 1981‘de ABD’nin uzay mekiÄŸini fırlatmasıyla uzay araÅŸtırmaları alanında yeni bir çığır açıldı. Mekik, yeniden kullanılabilir ilk uzay aracıydı. Uzay mekiÄŸi, uzaydan geri dö­nüşünde bir uçak gibi yere inebildiÄŸi ve bu nedenle defalarca kullanılabildiÄŸi için uzay uçuÅŸlarının maliyeti önemli ölçüde azaldı. 1986’ya kadar ABD ve Avrupa uydularının pek çoÄŸu mekikle fırlatıldı. MekiÄŸin baÅŸlıca rakibi Avrupa Uzay Ajansı’nın geliÅŸtirdiÄŸi “Ariane” roketiydi. Ariane, insansız uydu fır­latmak için kullanılan konvansiyonel bir ro­kettir.

Mekik sisteminin ana bölümünü, DC–9 gibi orta boy bir yolcu uçağıyla aÅŸağı yukarı aynı büyüklükte olan, delta kanatlı bir yörünge aracı oluÅŸturur. UzunluÄŸu yaklaşık 37 metre, kanat açıklığı ise 24 metre kadardır. MekiÄŸin kendisi, üç ana motoru için gerekli olan itici­lerle (sıvı hidrojen ve sıvı oksijenle) dolu bü­yük bir dış yakıt tankının üzerine oturtulmuş­tur. Tankın yanlarına, katı yakıtlı iki itici ro­ket baÄŸlanmıştır. Bütün bunlar rampada dikili durumda, yani mekik kuyruÄŸunun üzerine “oturmuÅŸ” durumda bulunur. Mekik en çok yedi astronot taşıyacak biçimde tasarımlanmıştır. MekiÄŸin yük güvertesi, yani yörüngeye yerleÅŸtirilecek uyduyu taşıyan depo bölümü 18 metre uzunluÄŸunda ve 4 metre geniÅŸliÄŸindedir.

Kalkışta katı yakıtlı itici roketler ile üç ana motor birlikte ateÅŸlenir. Yaklaşık iki dakika sonra yakıtını tüketmiÅŸ olan katı yakıtlı itici roketler tanktan ayrılır ve paraşüt yardımıyla Dünya’ya iner; bu roketler bakımları yapıl­dıktan sonra yeniden kullanılabilir. Ana mo­torlarının yardımıyla mekik tırmanmasını sür­dürür. İçindeki yakıt tükendiÄŸinde büyük ya­kıt, tankı da sistemden ayrılır ve bu tank Dün­ya’ya geri düşerken atmosferin içinde yanıp yok olur. Daha sonra mekik genellikle yerden 300 km kadar yüksekteki bir yörüngeye oturt­mak için motorlarını ateÅŸleyerek gerekli itme kuvvetini saÄŸlar.

UçuÅŸ görevi bittikten sonra Dünya’ya geri dönebilmesi için, mekiÄŸin iki küçük motoru yeniden ateÅŸlenir; böylece hızının azalması ve yörüngeden ayrılarak alçalmaya baÅŸlaması saÄŸlanır. Dünya atmosferine yeniden giriÅŸte havayla sürtünmenin yol açtığı ısınmaya kar­şı, aracın dış çeperi ısıyı yalıtan bir maddeyle, ana bölümü de seramik karolarla kaplanmış­tır. Seramik karolar ısı kalkanı iÅŸlevi görür ve alttaki gövdeyi ısının vereceÄŸi zarara karşı ko­rur. Hava, aracı daha da yavaÅŸlatır ve mekik manevra yapmak için kanatlarını kullanmaya baÅŸlar. Böylece, uzay aracı bir planör biçimini alır ve bir planör gibi süzülerek normal bir pistin üzerine iner.

12 Nisan 1981’de fırlatılan ilk uzay mekiÄŸi “Columbia” idi. NASA sonradan üç mekik daha geliÅŸtirdi. Ä°kinci mekik “Challenger” ilk uzay uçuÅŸunu Nisan 1983’te yaptı. “Discovery” 1984’te fırlatıldı; onu 1985’te “Atlantis” izledi. Bu mekikler adlarını, tarihteki ünlü keÅŸif gemilerinden almıştır.

Mekikler temel olarak yörüngeye uydu yer­leÅŸtirmek için geliÅŸtirilmiÅŸti, ama bir süre sonra bunlarla uzaya taşınabilecek bir dizi baÅŸka özel uzay aracı da tasarımlandı. Bunlardan bi­ri, Avrupa Uzay Ajansı’nca yaptırılan, yeni­den kullanılabilir uzay laboratuarıydı. Uzay laboratuarı sözcüklerinin Ä°ngilizce karşılığın­dan kısaltılarak Spacelab adıyla da anılan bu laboratuar, yörünge aracının yük bölümüne yerleÅŸtirilmektedir. Uzay laboratuarı, içinde bilim adamları ile mühendislerin çalışabilece­ği basınçlı bir laboratuar modülünden olu­şur. Bazen bu modüle, doÄŸrudan dış uzaya açık olması gereken aygıtların yerleÅŸtirileceÄŸi bir palet de eklenebilmektedir. Ä°lk uzay labo­ratuvarı Ekim 1983’te uzaya fırlatıldı.

Ä°lk mekik uçuÅŸlarının baÅŸarısı, herkesin bunlan sıradan bir araçmış gibi görmesine yol açtı. Uzayda çalışmanın artık kolay baÅŸarıla­bilir bir hale geldiÄŸi sanıldı. Ama 28 Ocak 1986’da felaket geldi. “Challenger”ın mekiÄŸi, Florida’daki Cape Canaveral uzay üssünden fırlatıldıktan 73 saniye sonra patladı ve içinde­ki yedi astronot yaÅŸamını yitirdi. Daha sonra yapılan incelemede, mekiÄŸin itici roketlerin­den birinin üzerindeki hatalı bir contanın par­çalandığı ve sıçrayan bir kıvılcımın dış tankı tutuÅŸturduÄŸu anlaşıldı. Uzaya çıkan ilk sivil astronot olan bir kadın öğretmenin de aralarında bulunduÄŸu yedi astronotun ölümüyle sonuçlanan bu trajedi, programın iki yıldan fazla kesintiye uÄŸramasına neden oldu; bu sü­re içinde mekiÄŸin tasarımı geliÅŸtirildi ve gü­venlik standartları yeniden gözden geçirildi.

Uluslararası Uzay Etkinlikleri

Uzay araÅŸtırmaları konusunda uluslar­arası bilgi alışveriÅŸi, 1958’de kurulmuÅŸ olan Uluslararası Uzay AraÅŸtırmaları Komitesi (COSPAR) aracılığıyla gerçekleÅŸtirilmektedir. Avrupa ülkeleri de kendi aralarında Avrupa Uzay Ajansı çerçevesinde ortak çalışmalar yü­rütmektedir. ABD ve SSCB’den sonra uza­ya uydu fırlatan ilk ülke 1965’te Fransa oldu. Fransa’yı Japonya (1970), Çin (1970), Ä°ngilte­re (1971) ve Hindistan (1975) izledi. Hem ABD, hem de SSCB baÅŸka ülkelerin yararla­nacağı uydular da fırlattılar; ayrıca SSCB, aralarında Çekoslovakya, Fransa ve Küba’nın da bulunduÄŸu çeÅŸitli ülkelerden gelen kozmo­notları Soyuz uçuÅŸlarına kattı.

BirleÅŸmiÅŸ Milletlerce 1966’da onaylanan dış uzayın barışçıl amaçlarla kullanılması ant­laÅŸması, uzaydaki silah denemelerini, nükleer silahların Dünya çevresinde yörüngeye sokul­masını, Ay ya da gezegenler üzerinde askeri üsler kurulmasını yasaklamıştır. Bu nedenle ABD’nin uzay silahlarını uzayda yok etme hedefini güden ve kısaca “Yıldız SavaÅŸları” olarak adlandırılan Stratejik Savunma Ä°nisi­yatifi (SDI) projesini ortaya koyma kararı son derece tartışmalıdır.

Geleceğin Uzay Uçuşları

Güvenli ve etkin bir mekik sistemi, Dünya çevresinde uzay istasyonları kurmayı kolaylaÅŸtı­racak ve bu istasyonlar bilim adamı grupları­nın nöbetleÅŸe gidip çalışabileceÄŸi sabit araÅŸtır­ma merkezleri haline gelecektir. Büyük bir uzay istasyonunda çok sayıda araÅŸtırma yürü­tülebilir ve hatta bu tür bir istasyon güneÅŸ ışınlarından yararlanarak elektrik üreten bir “uzay enerji santralı” olarak kullanılabilir. Burada üretilen elektrik mikrodalgalara dö­nüştürülerek ışın demetleri halinde yeryüzünde­ki bir enerji santraline gönderilebilir ve mikrodalgalar bu santralde yeniden elektriÄŸe dönüş­türülerek ulusal dağıtım ağına beslenebilir.

Ä°letiÅŸim, yayın, yerölçümü, hava tahmini ve seyir alanlarında kullanılan uyduların sayısı artacaktır. Gezegenlere yönelik insanlı uçuÅŸların önünde çözülmesi gereken daha pek çok sorun vardır (örneÄŸin Mars’a gidilecek olsa bu yolculuk iki yıl sürer). Ama insanlı Ay üssü 21. yüzyılın başında bir gerçek haline gele­cektir.

Bakınız, Yuri Gagarin

Vostok Programı | Ä°lk Ä°nsanlı Uzay UçuÅŸu – Sovyetler BirliÄŸi’nin Ä°nsanlı Uzay UçuÅŸ Programı

Soyuz Programı | Sergey Korolyov Tarafından Sovyetlerin Ay Projesi Kapsamında BaÅŸlatılan Ä°nsanlı Uzay UçuÅŸu Projesi – Tasarımı – Soyuz Uzay Aracı – Soyuz Roketi

(Visited 7 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 09.10.2009 tarihinde Hale tarafından, Astronomi - Uzay - Gokbilim Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 1703 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 1 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Uzay Araştırmaları -Astronotik | Uzay Çağından Önce - Uzaydaki İlk Adımlar - Ay\'da İlk İnsan - Uydular - Uzay Sondaları - Uzay Mekiği - Uzay Laboratuvarı - Uluslararası Uzay Etkinlikleri - Geleceğin Uzay Uçuşları orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleTarihte Bugün: 9 Aralık | (1992) - Ä°ngiltere Prensi Charles ve Prenses Diana Ayrıldıklarını Açıkladılar Sonraki MakaleBir Çini Ustası | Sıtkı Olçar - Nam-ı DiÄŸer Sıtkı Usta

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz