Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Türkler’de Ev Kültürü | Anadolu’da Ev Ve Ä°nsan – Edirne Evleri


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 04.02.2008 tarihinde Hale tarafından, Türk Kültürü ve Geleneklerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 1057 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Edirne Evleri


Edirne, Osmanlı Devleti’nin ikinci baÅŸkenti olarak çok kısa sürede görev üstlenmiÅŸse de Ä°stanbul’un alınışından sonra bile PadiÅŸahlar burayı terketmemiÅŸler e mesire yeri olarak deÄŸerlendirmiÅŸlerdir. Devletin üst düzey yöneticileri ve onların yakın çevresindeki varlıklı kiÅŸilerin evleri ise özenli bir ortamın yaratılmasına neden olmuÅŸtur. Evler, arazi içindeki yerleÅŸimlerden, mekânların biçimleniÅŸine kadar rahat ve zengin yaÅŸama olanakları sunabilen niteliklerle donatılmıştı.


Edirne, uzun yıllar dirlenme, eÄŸlenme ve sakin çalışma ortamı olarak hizmet vermiÅŸtir. Evlerin hepsinin genişçe bahçeleri vardı. Bu konumda 1917 yılında Ä°ngiliz sefirinin eÅŸinin Londra’daki arkadaşına Edirne evlerini anlattığı mektuplar önemli ipuçları vermektedir. Sefirin eÅŸi Lady Montagu, bu güzel kentin özelliklerini, hayranlığını gizlemeden mektuplarında yazmıştır.

Lady Montagu Edirne’de güvercinlerin ve leyleklerin bile rahat edebildiklerini ve bunların Ä°mparatorluÄŸun en bahtiyar tebaası arasında bulunduÄŸunu ifade ederken, bu kuÅŸların kutsal sayıldığını, dolayısıyla kuÅŸların da bunu bildikleri için hiç ürkmeden sokakta dolaÅŸabildiklerini yazmaktadır.

Bugünkü yeni köprü başındaki karakolhanenin hemen kuzeyindeki DemirtaÅŸ Kasrı o dönemlerde yabancı konukların oturmaları için ayrılmıştı. Bu ÅŸansı iyi kullanarak çevreyi gözleyen ve kendi ülkesindeki arkadaÅŸlarına anlatmayı büyük bir zevkle sürdüren Lady Montagu dokuzuncu mektubunda “Eminim ki Türkiye’ye ait seyahatnamelere bakıp buradaki evlerin hepsini gayet acınacak bir halde ve mimaride zannedersiniz. Ben bu evlerden pek çok gördüm ki, bilerek bahsedebilirim. Ve sizi temin ederim ki yanılıyorsunuz” demekte ve kendi gözlemlerine yer vermektedir.

PadiÅŸaha tahsis edilen sarayların bile sadeliÄŸini, dış süslemenin hemen hemen hiç olmadığını, mimari üslubunun gayet zarif ve memlekete uygun olduÄŸunu, büyük küçük tüm evlerin iki kısımdan ibaret olduÄŸunu ve bu iki kısmın dar bir geçitle birleÅŸtirilmiÅŸ olduÄŸunu, birinci kısmın önünde geniÅŸ bir avlu ve etrafında üstü örtülü galerilerin bulunduÄŸunu, odaların bu galeriyle baÄŸlantılarının bulunduÄŸunu, 18. yüzyıl baÅŸlarında yine Lady Montagu’nun mektuplarındaki önemli saptamalardan öğreniyoruz.

Bu dönemde Edirne evlerinin hemen hemen tümü ahşaptı. Dış yüzey bağdadi sıva ya da ahşap kaplamadır. İki kattan fazla hemen hemen yok gibidir. Odalar büyüdükçe ve tepe pencereleri bulunan, içi oldukça özenle süslenmiş mekânlardır.

Selâmlıklar, yola daha yakın ve konukların rahat ulaşabilecekleri yerlere yapılmıştır. Harem daireleri ise sokaktan görünmeyecek şekilde geride bahçe içinde inşa edilmişlerdir. Bahçeler bol ağaçlı ve gölgeli yüksek duvarlarla çevresinden arındırılmıştır. İnsanları evlerine bağlayan güzellikte bir iç dünya oluşturulmuştur.


Bahçesinin ortasında, dokuz-on basamaklı merdivenle çıkılan ve duvarlarında yalnızca açılıp kapanabilen kepenkleri bulunan bir köşk yer alırdı. Bu köşkün çevresinde yaseminler, hanımelileri, birbirine dolanmış asmalar evin hanımının ve beyinin bütün günü geçirebilecekleri güzellikteydi. Kadınların çok sevdikleri bu mekânda, günün büyük bölümü çalgılarla ve nakışlarla geçirildi.

Yerleşme Dokusu İçinde Edirne Evleri

Evlerin tümü bahçe içinde yer alırdı. Bahçe içindeki konumlarına göre incelendiğinde üç ana başlık altında toplamak mümkündür.

-Sokak üzerinde yer alanlar:

İki katlı olanların üst katında sokağa bakan pencereler olmasına rağmen alt katta pencere yoktur. Tek katlı evlerde ise sokak cephesinde hiç pencere yoktur.

-Sokaktan uzakta ve bahçenin bir köşesinde yer alanlar:

Komşu arsalara bitişik olanlarda, komşuya bakan cephede hiç pencere yoktur. Pencereler tamamen kendi bahçelerine bakarlar.

-Ağaçlı ve çiçekli bahçenin ortasında yer alanlar:

Evin dört yönü de bahçeye baktığı için, istenen yönlere rahatlıkla pencere açma olanağı söz konusudur.

Yüksek kerpiç duvarlardaki büyük kapı kanatları aralanıp içeri girildiğinde, işte bu ağaçlı, çiçekli bahçe ve köşesinde bahçenin özelliklerle yüklü Edirne evi yer alırdı.

Edirne’de, yerleÅŸim dokularının bütününde eÅŸsiz güzellikteki, bahçe ve bahçeyle bütünleÅŸmiÅŸ mekânlardan oluÅŸan evler vardır. Bu yerleÅŸim modeli, kuÅŸkusuz yatayda yaygın bir doku oluÅŸturmaktaydı. Bu sayede insan yaÅŸamının en güzel dilimleri evlerde sürdürülebilmekteydi.

Edirne’nin kent silüeti, yeÅŸille haşır neÅŸir olmuÅŸ, evlerin arasında özel mahalle camileri ve daha sonra Selimiye çevresindeki yüksek minareleri ve nihayet Mimar Sinan’ın ölmez eseri Selimiye ile en yüksek tepede odaklanır. Anıtsal yapıların silüetteki görkemi, yakınına gidildiÄŸinde evlerin yüksek duvarları ve çatılarıyla hiç de çeliÅŸkiye düşmeyecek düzeydedir.

Edirne Evlerinde Plan Tipleri

Edirne’nin büyük evlerinde çift kanatlı büyük giriÅŸ kapıları avluya açılırdı. Yelkovanlı ise selâmlık kapılarına verilen addı. Yelkovanlı/kapı deyimi, evde yaÅŸayanları her zaman büyük kanatları açmak külfetinden kurtarmak üzere, sabit kanat içine açılan küçük kapılara getirilen tanımdan ortaya çıkmıştır. Yelkovanlı kapılar, Edirne evlerinin selâmlığını, avluya baÄŸlayan önemli bir ögedir.

Edirne evlerinde selâmlık kapıları taşlıktan çok genellikle avluya açılmaktaydı. Bu kapılardan evin mermerden döşenerek özenle yapılmış bir mekânına girilirdi. Avlu olarak adlandırılan bu mekânın ortasında havuz, uygun bir yerinde de çeşme bulunurdu. Avlunun ortasında bazı örneklerde kokulu çiçekler ve asmalarla donanmış mekânın estetiğini tamamlayan çardak bulunmaktaydı.

Büyük sokak kapıları, evin alt katındaki geniş meydana açılmaktaydı. Taşlık denilen bu meydanın bir yüzü, küçük camlardan yapılmış pencereden ışık alırdı. Tabanları mermer, arnavut kaldırım veya kayrak taşından özenle döşenirdi. Arnavut kaldırımlı taşlıklara binek arabaları ve atlarla girebilmekteydi.

Taşlıklardan direkli ve parmaklıklı sofalara/devir sofalara çıkılan merdivenlerin alt başlıklarında, bir-birbuçuk metre tek parça mermer, taşın iki yanında yine mermerden yapılmış iki-üç basamaklı birer merdiven bulunurdu. Bunlar binek taşlarıdır. Binek taşlarından demir sofaya çıkılırken, iki sütun ve başlıktan yapılmış bir kapı bulunurdu. Bunların oluşturduğu bölüme Niyazlık adı verilirdi.

Dr. Rıfat Osman niyazlıkların işlevini şöyle dile getirir:

“Büyük sokak kapısından giren ve ata binmiÅŸ ev sahibi veya konuk, niyazlık taşına kadar ilerleyip iner. Ev sahibi evde yoksa niyazlık odasının perdesi kapalıdır. Bu perdenin açık olması ev sahibinin evde olduÄŸu ve konuk kabul edeceÄŸi anlamına gelir. Ev sahibi evde bulunmadığı anda aile, belli veya sayılmaya deÄŸer konukları alır. Çubuk ve kahve sunulur, bu esnada ev sahibinin oÄŸlu veya damadı gibi yakınları bu toplantıya katılmaz. Konağın AÄŸalarından biri karşılar ve uÄŸurlar.”

Odalar en sade yaşayanlarından, çok zengin ve görkemli yaşam sürdürenlere kadar aynı ilkelerin geçerli olduğu bir düzendeydi. Odaların hepsi insan yaşamı için gerekli ihtiyaçları karşılayabilen düzeyde olmasına rağmen yine de Edirne evlerinde belli işlevlere göre ad alan odalar vardır.

-Oturma Odası: Günlük oda olarak bilinir.

-Yatak Odası: Eski dönemlerde Musandralık denilirdi.

-Misafir Odası: Konuklara ayrılan odaya Hoşametlik, denilirdi.

Ayrıca bazı evlerde namaz odaları adı verilen namaz kılmaya ayrılmış bir mekân daha vardır.

Oturma odası aile bireylerinin bir arada oturdukları odadır. Haremlik ve selâmlık bölümleri olan evlerde oturma odası yalnız harem bölümünde ve birinci katta bulunurdu. Bu odalarda, genellikle evin bahçelerine bakacak şekilde pencereler açılırdı. Ama daha sonraki dönemlerde, sokak tarafına da oturma odalarının baktırıldığı görülür. Ancak pencereleri sokağa bakan odalar daha çok erkeklere aittir.

Eski yatak odalarında yerden 1-1.5 metre yükseltilmiş ayaklar üzerindeki yataklarda yatılırdı. Buralara portatif merdivenlerle çıkılır ve merdiven yukardan çekilirdi. Döşekler Musandra denilen etrafı siperlenmiş olan bu yükseltilmiş döşemeye serilirdi. Musandralar zamanla evlerde terkedilmiş, bunun yerine yerden en çok 30-40 santimetre yükseltilmiş sedirler tercih edilmiştir.

Balkan Yarımadası’nın hemen her tarafına yayılmış Edirne evi modelinde, odaların kapılarının açıldığı, hem geçiÅŸ alanı hem de aile bireylerinin toplu olarak zaman geçirdikleri yaÅŸamlarına uygun uzunca bir sofa vardır. Yörede bunlara Hayat adı verilir. Sofanın genellikle üstü örtülüdür ve evin bahçesine bakar. Yanları açık olan bu sofalara son yıllarda camlar takılarak örülmüştür. Bazı dar gelirlilerin evlerinde, zemin katta sofa olmamasına raÄŸmen üst katta mevcuttur.

Taşlıktan, evin bahçesine ya da sokağa bakan odaların kapıları önünden geçit veren, direkli ve parmaklıklı Devir Sofaları yer alırdı. Devir sofalarının taşlık döşemelerden yüksekliği 3,5 metre kadardır.

Bugün bu evlerden ve Edirne’nin yeÅŸille bütünleÅŸmiÅŸ karakteristik kent dokusundan çok az iz kalmıştır. Saptanabilen örnekler içinde birkaç ev ve bu özellikleri bir oranda yaÅŸatsa bile, son dönemde insanlar yaÅŸamlarını deÄŸiÅŸtirmiÅŸler ve açık sofa yerine iç sofa veya orta sofa planlarını uygulamışlardır.


Prof.Dr.Metin Sözen
Prof.Dr.Cengiz Eruzun

(Visited 7 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 04.02.2008 tarihinde Hale tarafından, Türk Kültürü ve Geleneklerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 1057 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Türkler\'de Ev Kültürü | Anadolu\'da Ev Ve İnsan - Edirne Evleri orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleVenüs | Günün Astronomi FotoÄŸrafı - 1 - 28 Eylül 2010 Sonraki MakaleTürkler'de Ev Kültürü | Anadolu'da Ev Ve Ä°nsan - Mardin Evleri

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz