Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Türk Halk Kültüründe Mani Söyleme GeleneÄŸi | Manilerin Ä°letiÅŸim Boyutu Ve Ä°ÅŸlevselliÄŸi – Manilerin SöylendiÄŸi Ortamlar – Manilerin Ä°leti..


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 14.05.2009 tarihinde Hale tarafından, Türk Edebiyatı ve Edebi KiÅŸilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 3058 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Türk Halk Kültüründe Mani Söyleme Geleneği

Manilerin Ä°letiÅŸim Boyutu ve Ä°ÅŸlevselliÄŸi


Mani anonim halk şiirinin en küçük nazım biçimidir.

Anadolu ve Anadolu dışında çok geniş bir Türklük coğrafyasına yayılmıştır. Mani söyleme, yüzyılların deneyimlerinden süzülerek biçimlenmiş, belirli kuralları olan, kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze ulaşmış bir gelenektir. Manilerde Anadolu insanının düşünce yapısını, beğenisini, dertlerini, kıskançlıklarını, özlemlerini, sevgilerini vb. ortak kültürün sergilenişini görürüz. Kendine özgü bir gelenek içinde söylenen maniler bir ucuyla geçmişe, bir ucuyla günümüze uzanır. Diğer halk kültürü ürünleri gibi toplumu ayakta tutan dinamikleri belirlemekte önemli bir rolü olan manilerde, Anadolu insanının dünyaya bakışının yanı sıra estetik modelleri de temsil edilir.

Mani genellikle yedi heceden oluşan dört dizelik bir türdür. Bir tek dörtlük içinde bir anlam bütünlüğü gösterir. Genellikle anlamın ağırlığı üçüncü ve dördüncü dizelerdedir. Manilerde anlamın dört dizeye yayılması ve ilk iki dizede çizilen tablo maniyi estetik bir yapıya kavuşturur. İlk iki dize maninin dış dünyayla bağıdır. Üçüncü ve dördüncü dizede duygu ve düşünce ortaya konur. Manilerin doğaçlama söylenmesi maniyi iki bölüme ayırır. Birinci bölüm genellikle hazırlıktır ve maniciye kafiye, söz için zaman kazandırır. Manici için birinci bölüm çağrışım, duygu ve düşünce için hareket noktasıdır (Boratav ,1978:185-197). Maniler İslamiyet öncesinden günümüze kadar yaşamını sürdürmüştür. Maniler Türk toplum hayatının ifadesi, millî bilinç ve duygu beraberliğinin bir göstergesidir. Maniler, halk ruhunun yansıtıcısıdır. Anonim mani dörtlüklerinde Türk toplum yapısına ve düşüncesine ait izleri duygulu, içten bir anlatımla buluruz. Ayrıca yöresel gelenek ve göreneklerin izlerini manilerde görebiliriz. Maniciler, maninin kafiye ve redif bölümüne ayak adını verirler.


Maniciden ayak bulması, ayağı ayağına denk getirmesi beklenir. Maniler; “manici, mani yakıcı, mani düzücü, mani atıcı “adı verilen kiÅŸiler tarafından doÄŸmaca olarak özel bir ezgiyle söylenir (DizdaroÄŸlu,1969:67). Bunun yanında maniler âşıklar tarafından özel makamlarla da söylenir (Elçin,1981:278). Karşılıklı söylenen manilerde dilek, duygu ve düşünceler açıklanır. Ä°lk iki dize soru cevap olarak düzenlenir. Maniler, çeÅŸitlerine göre “akışta, ala gözlüm – kömür gözlüm, bayatı, berete döndürme, dörtleme, peÅŸrevi” adlarını da alırlar. Bazen basılmış halk hikayelerinin arasında da manilere rastlanır (Boratav,1988:45). Manilerin baÅŸlıca teması sevgidir. Maniler sevgi ekseni etrafında döner (DizdaroÄŸlu,1969:66). Maninin yapısı gereÄŸi, toplumsal olaylara deÄŸinilmez. Bunlar, sevgi ile iliÅŸkileri ölçüsünde maninin yapısında yer alır (BaÅŸgöz,1986:225-241; Kocatürk,1939:5).

Mani Söyleme Geleneği

Çağlar boyu yaygın bir biçimde süren mani söyleme geleneği son yıllarda eskiye oranla önemini kaybedip azalmağa başlamıştır. Kızlar, kadınlar ve erkekler ekin ekerken, davar güderken, hasat kaldırırken, bayramlarda, şenliklerde, evlenme törenlerinde, kına gecelerinde, gelin hamamında, düğün bayrağı dikildiğinde, gelinin başında, kazma kazarken, imeceyle iş tutarken, sünnet törenlerinde, hıdrellez, nevruz, saya gezme, çömçe gelin törenlerinde, halay çekilirken, pamuk tarlalarında, çeşitli toplantılarda vb. çalıp oynayarak mani söylerler.

Eski şehir yaşantısında ramazan bekçi ve davulcularının söylediği manilerin ayrı bir yeri vardı. Mahalleli, âşıklar, çocuklar davulcuyla kapı kapı gezerek onun kendine özgü, saba, dügâh makamlarında okudukları manileri dinlerlerdi (Yücel,1973: T.F.A.,C.15,:6778; Ülkütaşır,1969, T.F.A, C.12: 5471).

Sahurda, kandilde ve bayramda gezen davulculara paranın yanı sıra keten ve yazma mendil, gömleklik, yünlü ve pamuklu kumaÅŸ vb. verilirdi (Bayrı,1969,T.F.A.,C.12,:5471). Eski devir ramazanlarında “Helasacılar” vardı. Bunlar birinin boynuna ufak bir davul takarak diÄŸerinin eline cam veya muÅŸamba fener vererek gezerlerdi. Arkalarında çocuklar olurdu. Helasacılar mahalleleri dolaşır, her evin önünde durarak maniler söylerlerdi. Her maninin sonunda “Helesa, yelesa” diye baÄŸrışırlardı.

Bu dolaÅŸmaya da “helasaya çıkma” denirdi (Ãœlkütaşır, 1969 T.F.A.,C.12:5472). Anadolu’nun kıyı ÅŸehir ve kasabalarında da “helasaya çıkma” adeti vardı. Kayıkçı delikanlılar tahta bir kayığı ışıklandırıp gezerek maniler söylerlerdi (Ãœlkütaşır, 1969, T.F.A., C.12 :5473).

Kadınla erkeğin kapalı toplum kuralları gereği konuşup bir araya gelmeleri belli ortamlarda olabilirdi. Maniler, çeşitli törenlerde, eğlencelerde, toplantılarda, inanış ve âdetlerin arasında ve mektuplara yazılan rumuzlu manilerle haberleşme gibi bir işlev de üstlenmiştir (Başgöz,1986:225). Ayrıca manilerin, saya gezme, hıdrellez, nevruz, yağmur duası, çömçe gelin, köy seyirlik oyunları gibi tören ve toplantılarda ritüel kalıntısı taşıyan sözlerle söylenildiğini görüyoruz (Başgöz,1986:230-241).


Karşılıklı mani atma, söyleme eskiden çok yaygınmış. Günümüzde daha çok kızlar arasında, aile arasında yapılır. Yörede karşılıklı mani atışmalarına “manileÅŸme, mani atma, türkü atma, atışma, deyiÅŸme, atmaca, deyiÅŸ, düzmece mani, deyiÅŸ mani, atma, karşılıklı çatışma, söyleÅŸme, taÅŸlama, âşık manisi” adları verilmektedir . Genellikle manileri sesi güzel olanlar ve meraklıları söyler. Düğün törenlerinde gelin kızın en yakın arkadaÅŸları mani söylerler.

Her yaş grubu mani söyler. Bunlar mani söyleme sıklığına göre şu şekilde sıralanır:

a) 35 yaş ve altı (genç kesim),

b) 35-45 yaşları arası (orta yaşlılar),

c) 45 yaş ve üstü (orta yaşın üstü).

Maniler dinlenerek büyüklerden, yaşlılardan gelenek aktarımı yoluyla öğrenilir. Mani her türlü neşeli ve kederli olay üzerine toplanıldığında söylenir. Genellikle özel bir mani söyleme toplantısı yapılmaz. Manilerin söylendiği belirli bir zaman yoktur. Her zaman söylenebilir. Kaynak kişiler, kış ve yaz aylarında daha çok söylendiğinde birleşiyorlar. Kışın iş yokken kış geceleri soba başında toplanan insanlar, yardımlaşma amaçlı toplantılarda; yazın iş, tarım, hasat için toplandıklarında eğlenmek ve işi kolay kılma amacıyla maniler söylüyorlar. Ayrıca ramazan gecelerinde iftar sahur arası yapılan toplantılarda mani vazgeçilmez eğlence aracı olur. Askere, gurbete yolcu etme, gelin gönderme törenlerinde doğaçlama maniler söylenir.

Hıdrellezlerde genç kızların niyet ve fal manileri söylemeleri âdetti. Hıdrellez gecesi kızlar bir çömlek veya bir kaba kendilerine ait tarak, toka, yüzük vb. eÅŸyaları koyarlar, hıdrellez sabahı sırayla çekerler. Çıkan eÅŸya hangi kıza aitse onun niyetine söylenir. Bazı yörelerde manici ortaya alınır. Ãœzerine kırmızı duvak örtülür, eline ayna verilir. Manici aynaya bakarak genç kızın geleceÄŸini görerek ona göre mani söyler. EÄŸer kızın dileÄŸi olacaksa güvey adayını aynada görür. Yine kızlar hıdrellez gecesi dilekleri neyse onu gül dalına asarlar, mani söyler. Kızlar manileri, niyetleri olacak veya olmayacak ÅŸeklinde yorumlar. Fal pek ciddiye alınmaz; ama yine de kızlar olumlu veya olumsuz olarak etkilenirler. Bazen de manileri kağıda yazıp kaba koyarlar. Hıdrellez sabahı ÅŸanslarına çekip, yorumlarlar. Bu manilere “mantuvar manileri” adı da verilir. Mani söylenirken dinleyiciler maninin konusuna, söylenme nedenine göre uygun tavır takınırlar. Dinleyici, mani üzüntülüyse üzüntülü, neÅŸeliyse neÅŸelidir.

Mani söylerken efkârlı, sessiz, duygulu olup gözyaşını tutamayanlara rastlanır. Maniler bazen birinin üzerine söylenir. Dinleyiciler maninin kimin için atıldığını anlamak için dikkatle maniciyi dinlerler, kulakları manide gözleri manicidedir. Gelin – kaynana manilerine çok gülünür. Özel olarak bir kız ve delikanlı için söylenirse manalı manalı gülünür. Maniler aracılığıyla manilerin kime söylendiÄŸi bulunmaya çalışılır. Maniye meraklılar, sözleri ezberlemeye çalışır. Mani söylerken konuÅŸup dikkati dağıtanlar hoÅŸ karşılanmaz, uyarılır. Öğüt, ders çıkarılan manilerde baÅŸla tasdik gözlenir.

Mani söylemeden önce dinleyicileri hazırlama aÅŸaması olur. Toplulukta maniciliÄŸi ile tanınan biri varsa önce onun mani söylemesi beklenir. Genellikle yaÅŸlıların mani söylemesi veya “Haydi kızlar, mani atışın” demeleri beklenir. Mani söylenirken manici ortaya alınır. Dinleyenler daire olarak çevresine otururlar. Evlenme törenlerinde düğün evine gelen konuklar kapıda karşılanarak “karşılama manileri” söylenir.

Mani söylerken çibidik (alkış) çalınır, pullu, işli mendil sallanır. Neşeli manilerde darbuka çalınır, kaşık çıtırdatılır (çalınır). Maniciler ellerinde ayrılık manileri söylerken mendil, kavuşma isteği olan manileri söylerken yüzük bulundururlar. Mani söylerken, söylenilen maninin konusuna uygun olarak o anda orada bulunan bazı eşyalar kullanılır.

Bunlar genellikle mendil, yazma, çiçek, bayrak vb.dir. Sevgi manilerinde çiçek, asker manilerinde bayrak bulunur. Seyirciler mendil sallarlar. Cenazelerde yakını ölmüş kişiyi ve gelini ağlatmak için söylenen manilerde manicinin ve dinleyicilerin ellerinde mendiller vardır. Yaşlılar gözyaşlarını baş örtülerinin ucuyla silerler. Eskiden bir kız, sevdiği delikanlıya sevdiğini belli etmek için mani söyler ve mendil atar, delikanlı da kızı beğendiyse mendili öpüp koynuna koyarmış. Manici bazen manideki göndermeyi hissettirmek için baston, gözlük, mendil, sopa vb. aksesuarlar kullanır.

Eski manilerle, günümüz manileri arasında fark vardır. Yaşama biçimi ve buna bağlı olarak beğeniler değiştiği için maniler yeni kültürde değişikliğe uğramıştır. Günümüzde ekonomik koşullar, teknoloji, yeni hayat koşulları manilere yeni öğeler sokmuştur. Eski manilerin bir olaya bir duruma dayalı olduğunu söyleyen kaynak kişiler günümüzde her şeyin mani konusu olduğunu söylüyorlar. Eskiden genç kızlarla delikanlıların birbirlerine mani atmaları çok yaygınmış. Eskiden söylenen her manide, aşk, evlenme isteği, oğul, koca özlemi vb. gibi özellikler aranırmış. Bazı kaynak kişiler eski yeni mani arasında fark olmadığını söylerken, bazı kaynak kişiler de eski manilerin daha duygusal, daha anlamlı, daha özlü sözlerle örülü olduğunu söylüyorlar.

Köyde söylenen maniler köyün özellikleriyle köy kültürünü; şehirde söylenen manilerse şehir hayatını ve şehir kültürünü yansıtmaktadır. Yerleşim yerlerinin özellikleri de manilere yansır. Köy manilerinde acının, sevincin, özlemin, umudun, duyguların daha yalın yansıtıldığını gözlüyoruz. Manilerin kendilerine özgü bir ezgileri vardır.

Maniler söylenirken her zaman ezgiyle söylenmeye özen gösterilmez. Maniler içten gelen duyguların doğrudan söylendiği türdür. Mani söyleyenler genellikle, acıyı, sevgiyi tatmış, yüreği buruk kişilerdir. Maniler çoğunlukla çalgısız söylenir. Bazen darbuka, tepsi, teneke eşliğinde bazen de zılgıt ve alkış eşliğinde söylenir.

(Visited 16 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 14.05.2009 tarihinde Hale tarafından, Türk Edebiyatı ve Edebi KiÅŸilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 3058 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 2 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Türk Halk Kültüründe Mani Söyleme Geleneği | Manilerin İletişim Boyutu Ve İşlevselliği - Manilerin Söylendiği Ortamlar - Manilerin İletişim Boyutu orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleÇevre MühendisliÄŸi Nedir? | Çevre Mühendisinin Görevleri - Çevre Mühendislerinin Görev Alabilecekleri Yerler.. Sonraki MakaleÅžahin -Åžahan Bey( 1877-1920) | Ä°stiklâl Harbinin Åžehitlerinden

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz