Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Türk Demokrasi Tarihi Ya da Darbeler Tarihi


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 13.09.2008 tarihinde Kaqlan tarafından, Büyük Türk Tarihi | Türk Kültürü - Gelenekler ve El Sanatlarımız bölümünde paylaşılmıştır ve 1039 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Türk Demokrasi Tarihi

Ya da Darbeler Tarihi


Ishak DEMlR

Türkiye’de demokrasi tartismalari özel1ikle darbe dönemlerinde yogunlasir. Zaten darbeler de demokrasi için yapilir, demokrasiye demokrasi için ara verilir. Darbeler arasinda sikisan demokrasinin de ne kadar demokrasi oldugu tartisi1irl/tartisacagiz. 28 subat süreci ve 18 Nisan seçimleri nedeniyle demokrasi tartismalari yine gündemde.

Türk demokrasisini, Türk siyaset geleneginden bagimsiz düsünemeyiz. Türk siyaset geleneginin en belirgin özelligi ise militarist, seçkinci bir karakter tasimasi ve sivillesememis olmasidir. Kadim Türk devletlerin (Orta Asya’da kurulanlar) ordu devletleridir. Anadolu’da kurulan Selçuklu Devleti’nde ikta, Osmanli Deviltinde de timar sistemleriyle siyasal, ekonomik ve sosyal yapi orduya göre düzenlenmisir. Devletin basi olan hükümdarlar da ayni zamanda ordunun komutanidirlar. Osmanli’da timar sisteminin bozulmasiyla birlikte ordu, ekonomik, siyasal ve sosyal yapi da bozulmustur. Yeniliklere, islahatlara ordudan bas1ani1mistir. Bununla birlikte Yeniçeri isyanlarini görmekteyiz. Ordunun siyasete bu açik müdahalelerinde önce devlet adamlari degistirilir, idam edilirken, sonralari hükümdar degisiklikleri hatta idamlari (II. Osman) da o1mustur.


Osmanli’nin Son Döneminde Siyaset

II. Mahmud tarafindan yeniçeri ocagi kaldirilir. Yeniçerilerin iktidara müdahaleleri ,,muhafazakar” (=statükocu, mevcut düzenin devamindan yana, degisime karsi) özellik tasirken yeni kurulan ordunun müdahaleleri batici, modern bir özellik tasir. Bu durum bagimsizliklarini kazanan Asya ve Afrika’nin eski sömürge toplumlarinin ordularinda da görülür. TSK’nin iktidara yönelik müdahaleleri (görünürde) resmi ideolojiyi korumaya yönelik oldugundan statükocu, muhafazakardir.

II. Mahmud’la birlikte batililasma hareketleri hiz kazanir. Avrupa’ya egitim için gönderilen gençler yurda döndüklerinc hararetli Bati savunuculari durumundadirlar. ,,Tepeden tirnaga, topyekün batililasma tek sözümdür.

Bati hayranligi ve Batililasma hareketi Bati’yla iyi geçinme (özellikle Rusya’ya karsi) Bati’ya dayanmayi, giderek de Osmanli üzerinde gün geçtikçe baskisini artiran Bati taleplerini, dayatmalarini karsilamayi getirmistir. Tanzimat ve lslahat fermanlari, Mesrutiyet hareketleri hep Bati’nin hosnutlugunu, destegini saglamak içindir.

Genç Osmanlilar (Jön Türkler), Ittihat ve Terakki çizgisi Osmanli padishinin mutlakiyetçi iktidarina karsi örgütlü muhalefeti temsil eder. Avrupa’da ve Türkiye’de yazili basin sahibi olan bu muhaliflerin yönetimdeki etkin sahislarla ve ordu mensuplariyla da iliskiye geçmesiyle asker-aydin-yönetici elit ittifaki kurulur.

Jön Türkler bu ittifakla 30 Mayis 1876’da Abdülaziz’e karsi bir saray darbesi gerçeklestirirler. Abdülaziz’in yerine V.Murad geçirilir. V. Murad’in acziyeti nedeniyle Mithat Pasa Abdülhamid’le Kanun’u Esasi üzerinde anilsarak Abdülhamid sultan ilan edilir.

Mithat Pasa önderliginde gerçeklestirilen bu ilk darbe “darbelerle gelen anayasalar” geleneginin baslangicidir. Bu gelenek Cumhuriyet döneminde de devam edecektir.


23 Aralik 1876’da Kanun-u Esasi (I.) Mesrutiyet ilan edildi. Ilk kez yapilan seçimlerde okuma-yazma bilen ve 25 yasini bitiren her vatandas seçme, 35 yasini bitirenler de seçi1me hakkina sahipti. Iki meclisli sistemde Ayan Meclisi’nin 38 üyesini Abdülhamid seçti. Mebusan Meclisi’ne halk tarafindan 56’si müslüman 40’i Hristiyan 96 mebus seçildi. Meclis halka degil padisaha karsi sorumluydu. Padisahin meclisi feshetme ve güvenligi sarsan kisileri sürgüne gönderme yetkisi vardi. Mecliste padisah da dahil hersey rahatlikla elestiriliyordu. Özellikle azinlik temsilcilerinin ayrilikçi tavirlari dis müdahaleleri kolaylastiriyordu. Ruslarla yapilan savas da yenilgi getirince II. Abdülhamid 14 Subat 1878’de iç ve dis sartlari gerekçe göstererek ve anayasadan kaynaklanan yetkisine dayanarak meclisi feshetti.

II. Abdülhamid 30 yil boyunca mutlak bir egemen-lik kurdu. Muhalif gruplar Ittihat ve Terakki adi altinda örgütlenerek yogun bir muhalefet baslattilar. Ittihat ve Terakki’ ye bagli subaylarin Manastir ve Selanik’te isyan cikarmalari üzerine II. Abdülhamid 28 Temmuz 1908’de II. Mesrutiyeti ilan etti, anayasa tekrar yürürlüge girdi.

Yapilan seçimlerde Ittihat ve Terakki’ nin adaylari çogunlugu sagladi. Mecliste 142 Türk, 60 Arap, 25 Ar-navut, 23 Rum, 12 Ermeni, 5 Musevi, 4 Bulgar, 3 Sirp ve 1 Ulah milletvekili vardi. Iktidarda ve Özellikle askerler arasinda hizla kadrolasan Ittihat ve Terakki her geçen gün muhalefet üzerindeki baskilarini artirdi. Ittihat ve Terakki’ nin baskilarina karsi 13 Nisan 1909’da 31 Mart Vakasi gerçeklesti. Muhalefet kisa sürede yayildi. Ittihatcilarin etkin oldugu Selanik’ten gelen Mahmut Sevket Pasa komutasindaki Hareket Ordusu ayaklanmayi güçlükle bastirdi. Istanbul’da sikiyönetim ilan edildi. Ittihatcilarin çogunluk oldugu meclis padisahi “halk seni istemiyor” deyip indirerek yerine V. Mehmet Resat’i geçirdi. 1876 Anayasasi’nda degisiklik yapilarak padisahm yetkileri sinirlandirildi, meclisin yetkileri artirildi. Ittihat ve Terakki “mesrutiyet, hürriyet…” sloganlarina ragmen giderek padisahtan daha mutlakiyetci bir yönetim olusturdular. 31 Mart Vakasi bahane edilerek muhalefet hem kanuni yollarla hem de komitaci usullerle sindirildi, tevkif edildi. Ahrar Firkasi, Ittihat-i Muhammedi, Fedaka-ran-i Millet ve Heyet-i Müttefika-i Osmaniye Cemiyeti kapatildi. Her türlü muhalefet “gerici, irticaci ve halk düsmani” ilan edildi. Muhalif gazeteciler faili mechullerle öldürüldü. Ittihat ve Terakki diktasina karsi kurulan Hürriyet ve Itilaf Firkasi ara seçimlerde çogunlugu saglamalarina ragmen 1912 (sopali) seçimlerinden sonra muhalefetin meclise girmeleri engellendi. 23 Ocak 1913’teki Bab-i Ali Baskini ile hükümet yeniden degistirilerek 1918’e kadar süren Enver, Talat ve Cemal Pasalar’in eliyle fiilen bir oligarsi kurdular. Ittihat ve Terakki despotizmi Osmanli’yi 1. Dünya Savasi’na sokarak devletin sonunu getirdi.

Milli Mücadele Dönemi

Milli Mücadele döneminde yerel direnis hareketlerini genelde ittihatcilar örgütlemekteydi. Istanbul Hükümeti tarafindan ordu müfettisi olarak Erzurum’a gönderilen Mustafa Kemal yerel Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri’ni Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti adi altinda topladi. Bir nevi hükümet gibi çalisan Temsil Heyeti seçilerek basina M. Kemal getirildi.

Damat Ferit Pasa hükümetinin yerine Anadolu’daki hareketle daha iyi iliskiler kurabilecegi düsünülerek getiririlen Ali Riza Pasa baskanligindaki yeni hükümet Sivas Kongresi’ni ve Temsil Heyeti’ni tanidi. Meclis-i Mebusan için seçimler yapildi. Meclis Misak-i Milliyi tanidi. Bunun üzerine Istanbul isgal edildi. Istanbul’dan kaçabilen mebuslarla yeni seçilen mebuslar Ankara’da toplanarak 23 Nisan 1920’de TBMM’yi açtilar.

I. Meclis üyelerinin tamami tam bagimsizlik noktasinda görüs birligi içinde olmalarina ragmen, gelecekteki yönetim sekli konusunda farkli görüsleri vardi. 1921 Anayasasi’nda saltanat ve hilafet konusuna hiç deginilmezken milli irade ve millet egemenliginden bahsedilmis, hakimiyetin kayitsiz sartsiz millete ait oldugu vurgulanmisti. Fiili bir durum yaratilarak söz konusu iki kurum islevsiz birakildi. Saltanatin kaldirilmasi söz konusu oldugunda yogun tartismalar yasanmis, M. Kemal duruma su sözlerle müdahale etmistir:

“Hakimiyet ve saltanat hiç kimse tarafindan hiç kimseye ilim icabidir diye, müzakere ile, münakasa ile verilmez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alinir. Osmanogullari, zorla Türk Milleti’nin hakimiyet ve saltanatina vaziulyed olmuslardi, bu tasallutlarini alti asirdan beri idame eylemislerdi. Simdi de Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hakimiyet ve saltanatini, isyan ederek kendi eline, bilfiil almis bulunuyor. Bu bir emrivakidir. Mevzubahis olan, millete saltanatini, hakimiyetini birakacakmiyiz, birakmayacak miyiz? Meselesi degildir. Mesele zaten emrivaki olmus bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehal olacaktir. Burada ictima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabii görürse, fikrimce muvafik olur. Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktir. Fakat ihtimal bazi kafalar kesilecektir.” ( Lewis, s.258)

Bu konusma halk adina yapilmis! Milletin haklarinin kendisinin oldugu söylenmistir. Hilafet ve saltanat ugruna verilmis bir mücadele var ve bu mücadeleyi halk nezdinde mesrulastirmak için bunu bizzat M. Kemal hutbeler irad ederek ifade etmistir. Mebuslarin muhalefetine ragmen önce saltanat hilafetten ayrilarak (hilafete dokunmuyoruz denilerek) kaldirilmis. Cumhuriyet ilan edilmis, halifenin görevlerini meclis yapacak denilerek hilafet de kaldirilmistir. Takiyye politikasinin en ala örnegi!

Tek Parti Dönemi

17 Kasim 1924’te TBMM’nin ilk muhalefet partisi Milli Mücadele kahramanlarindan Kazim Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Cafer Tayyar, Rauf Orbay ve Meclis’ten 28 üye tarafindan kurulur. Terakkiperver Cumhuriyet Firkasi adindaki bu partinin ilkeleri arasinda hürriyetperverlik (liberalizm), halkin hakimiyeti (demokrasi) ile fikir ve dini inançlara saygi da yer almaktaydi.

1925 Subati’nda Dogu illerinde tek partinin hilafeti kaldirmasi, ümmet anlayisinin terkedilerek yerine irkçi, milliyetiçi bir anlayisini idame ettirilmeye çalismasina bir tepki olarak Seyh Said Isyani basladi. 3 Mart’ta Fethi Okyar hükümeti düsürülerek sertlik yanlisi Ismet Pasa hükümeti kuruldu. Hiyanet-i vataniye kanununa “dini görüntü altinda ayaklanma, dinin siyasete alet edilmesi” hükmü de eklendi. Hükümete olaganüstü yetkiler taniyan Takrir-i Sükun Kanunu yürürlüge kondu. Ankara ve Dogu’da Istiklal Mahkemeleri kuruldu. Takrir-i Sükun Kanunu’na dayanarak iktidar, bütün muhalefeti sindirildi. Muhalif basin susturuldu, yayincilar Istiklal Mahkemeleri’nde yargilamrak mahkum edildi. “Dini inançlara saygili” ilkesinden dolayi Seyh Sait isyanini tesvik ettigi iddiaslyla 3 Haziran 1925’te Terakkiperver Cumhuriyet Firkasi kapatildi. Izmir’de suikast girisimi iddiaslyla son muhalifler (eski Ittihatçilar, Milli Mücadele kahramanlari ortadan kaldirildi) de istiklal mahkemelerinde yargilanarak çogu bedenen ortadan kaldirildi.

Muhalefetin tamamen tasviye edildigi böyle bir ortamda M. Kemal düsündügü köklü degisimleri gerçeklestirme imkani buldu.

Tek parti diktasinin yogunlugu gittikçe artiyordu. 1927 seçimlerine CHP tek basina girdi. Seçim öncesinde CHP, daha önce milletvekili adaylarinin tespitini biraktigi firka organlarindan bu yetkiyi alarak firka Genel Baskani M. Kemal’ e verdi. Seçimler göstermelikti. Aday tayini tek parti organlarinaa dahi birakilmiyor, tek kisiye, M. Kemal’e veriliyordu. Tayin ettigi adaylarini M. Kemal söyle takdim ediyordu:

“Aziz vatandaslarim, Cumhuriyet Halk Firkasi namina bütün memlekete TBMM azaligi için tespit ettigim zevatin heyeti umumiyesini ittilaniza (bilginize) arzedi-yorum. Her vatandas için yeni devrede beraber (Çahsmayi münasip gördügüm arkadaslarim heyeti umumiyesinin birlikte görülmesini faideli addettim. Bunlardan her daire-i intihabiyyeye (seçim bölgesine) tefrik edecegim mebus namzetlerimi ayrica imzam tahtinda arzedecegim.”(Baskaya, s.172)

(Visited 7 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 13.09.2008 tarihinde Kaqlan tarafından, Büyük Türk Tarihi | Türk Kültürü - Gelenekler ve El Sanatlarımız bölümünde paylaşılmıştır ve 1039 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 2 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Türk Demokrasi Tarihi Ya da Darbeler Tarihi orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleBoolean MatematiÄŸi Nedir? | Boolean MatematiÄŸi Sayısal Devrelerin Çıkış Ä°fadelerinin GiriÅŸ DeÄŸiÅŸkenleri Cinsinden Ä°fade Edilmesi Ve Elde E.. Sonraki MakaleOsmanlı Devleti | Preveze Deniz Savaşı [1538]

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz