Rumeli – Balkanlar’da Müslüman – Türk Varlığı | Osmanlı’dan Önceki Dönem – Osmanlı Döneminde Balkanlar – Osmanlı Yönetim Anlayışı – ..

Balkanlar’da Müslüman – Türk Varlığı

Balkanlar, Türkiye için büyük bir öneme sahiptir. Bu bölgedeki Türk varlığı, çok eski dönemlere dayanmaktadır. 376 yılından itibaren Volga nehrini geçerek bölgeye ulaÅŸan Hun Türkleri, Balkanlar’dan DoÄŸu Avrupa’ya yayılan bir bölgede büyük ve etkili bir güç haline gelmiÅŸlerdir.

Bu mevcudiyet sonraki dönemlerde Bulgar, OÄŸuz, Peçenek, Kuman göçleriyle devam etmiÅŸ ve Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu zamanında doruk noktasına ulaÅŸmıştır. 1361 yılında Edirne’nin Osmanlı topraklarına katılmasıyla Balkanlar’daki Türk nüfusu artmaya baÅŸlamış, “Rumeli” adı verilen bu topraklar, Anadolu’yla birlikte Osmanlı Devleti’nin iki temel siyasi ve kültürel hakimiyet alanından biri olmuÅŸtur.

1912’deki Balkan Savaşı’na dek, Ä°stanbul’dan yola çıkıp, neredeyse Adriyatik denizine kadar Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde gitmek mümkündü. Tüm Batı Trakya, Makedonya, Arnavutluk hatta bugünkü Yugoslavya’nın sınırları içinde yer alan Kosova ve Sancak da Osmanlı egemenliÄŸi altında bulunmaktaydı. Selanik, Ä°mparatorluÄŸun ikinci büyük kentiydi ve söz konusu “Rumeli” toprakları üzerinde yaÅŸayan nüfusun çoÄŸunluÄŸu da, ya Türk ya da Müslümandı. Batı Trakya ve Makedonya’da zamanında Anadolu’dan göç etmiÅŸ olan Türkler, Müslüman Pomaklar, hatta Müslüman Slavlardan oluÅŸan bir Müslüman-Türk nüfus, çoÄŸunluÄŸu oluÅŸturmaktaydı. Arnavutluk, Kosova ve Batı Makedonya’da yaÅŸayan Arnavutlar da, Müslüman olmaları sebebiyle, bu nüfusun önemli bir parçasını meydana getiriyorlardı.

Özellikle Osmanlı zamanında bu bölgeye göç eden Türkler ya da kendi istekleriyle Müslümanlığı seçen halklar, Balkanlar’da büyük bir Müslüman-Türk nüfusu meydana getirmiÅŸti.

Balkan ülkelerinde yaÅŸayan Türk ve Müslüman halklar, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun yıkılmasından sonra Anavatan’la olan baÄŸlarını kesmemiÅŸ, kendi kimliklerini her türlü baskıya raÄŸmen korumayı baÅŸarmışlardır. 90’lı yıllarda korkunç etnik kıyımların yaÅŸandığı bu bölge, günümüzde sükunete kavuÅŸmuÅŸ gibi gözükmektedir. Ancak bölgeyi karıştıran siyasi-etnik çatışmaların nihai bir çözüme kavuÅŸmamış olması, tedbirli olmayı zorunlu kılmaktadır.

Balkan Yarımadası; Balkan devletleriyle kurduÄŸumuz iliÅŸkiler, Müslüman-Türk nüfusu, Batıyla aramızda bir köprü niteliÄŸi taşıyan coÄŸrafi konumu, tarihten gelen birtakım politik sorunların kaynağı olması gibi çeÅŸitli sebeplerden dolayı büyük bir önem taşımaktadır. Bölge ülkeleriyle kurulan iliÅŸkilerde takip edilecek olan yöntemin temelinde barışçı ve dostane bir yaklaşım olmalıdır. BaÅŸta Yunanistan’la olan sorunlar olmak üzere, bölgenin siyasi problemleri bir an önce çözülmeli, bölge ülkeleriyle mevcut kültürel baÄŸlantılar canlandırılmalı ve teÅŸvik edilmelidir. Bu ülkelerde yaÅŸayan Müslüman-Türk azınlıklar, kurulacak dostluk köprülerinin temeli olmalıdır. Ayrıca Türkiye bu azınlıkların sorunlarıyla yakından ilgilenmeli, onların sorunlarını uluslararası gündeme taşımalı ve çözülmesi için çaba göstermelidir.

Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 17.05.2009 tarihinde Hale tarafından, Büyük Türk Tarihi | Türk Kültürü - Gelenekler ve El Sanatlarımız bölümünde paylaşılmıştır ve 1433 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 4 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Rumeli - Balkanlar\'da Müslüman - Türk Varlığı | Osmanlı\'dan Önceki Dönem - Osmanlı Döneminde Balkanlar - Osmanlı Yönetim Anlayışı - İstanbul\'un Fethi - İstanbul\'un Fethinin Kazandırdıkları orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...