Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Robinson Crusoe Ve Cuma | Daniel Defoe’nun 1719’da Ä°lk Basımı Yapılan Ve Bazılarınca Ä°lk Ä°ngilizce Roman Olarak Nitelendirilen Kitap – Robinson Cruso..


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 02.02.2012 tarihinde Hale tarafından, Çocuk Edebiyatı | Çocuk Klasikleri bölümünde paylaşılmıştır ve 1369 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Robinson Crusoe Ve Cuma

Robinson Crusoe, Daniel Defoe‘nun 1719 yılında ilk basımı yapılan ve bazılarınca ilk Ä°ngilizce roman olarak nitelendirilen kitabıdır.


Carl Offterdinger’in Robinson Crusoe ve Cuma adlı eseri

Kitap Ä°ngiltere’de yaÅŸayan Alman asıllı orta halli bir ailenin en küçük oÄŸlu olan Robinson Kreutzner’in babasının tüm itirazlarına raÄŸmen, dünyayı gezme hayalleri ile çıktığı yolculukları ve bu sırada karşılaÅŸtığı olayları anlatır. Bu yolculuklar içinde ıssız bir adada 28 senesini son üç yılı hariç yalnız geçirir.


Kitabın orijinal adı bir baÅŸlığa göre oldukça uzun sayılabilecek ÅŸekilde basılmıştır: Yorkl’u Bir Denizcinin, Kendi Kaleminden, Deniz Kazası ile Düştüğü Amerika Sahillerindeki Oroonoque Nehri AÄŸzındaki Issız Bir Adada 28 Yılını Geçirirken YaÅŸadığı Serüvenler ve Korsanlar Tarafından Kurtarılması.

Daniel Defoe

Bakınız, Daniel Defoe | Robinson Crusoe’u yazan İngiliz Yazar Ve Gazeteci

Kitaba gösterilen ilgi

İlk çıktığı 25 Nisan 1719 yılında, okurun tepkisi çok olumlu oldu. Daha yıl dolmadan, 4 baskı yaptı ve sonraki yıllarda da çok geniş bir okuyucu kitlesi edindi. 19. asrın sonlarına doğru, Batı edebiyat dünyası, kitabın farklı dillere çevrilmiş baskıları, kitapla ilgili eleştiri ve analizlere yer veren araştırmalar ve konusuyla benzerlikler içeren başka kitaplarla tanıştı. Özellikle çocuklar için kısaltılmış versiyonları ve serüvenleri anlatan sadece resim içeren kitaplar da basıldı.

Kitaba daha sonra Robinson’un adadan kurtulduktan sonra yaÅŸadığı serüvenleri anlatan bölümler de eklendi. Fakat bu kısımlar içerdiÄŸi diÄŸer milletleri aÅŸağılayıcı ve eleÅŸtirel yaklaşımlar sebebiyle ilk kısımları kadar evrensel bir ilgi kazanamadı.


Gerçek öyküler

Kitabın konusunun aslında gerçek hayatta, eski adı Isla Mas a Tierra olan bir adada yalnız yaşamış Alexander Selkirk adlı İskoç bir denizcinin 1709 yılında Woodes Rogers tarafından kurtarılmasının yarattığı şaşkınlık ve ilgiden ilham alınarak yazıldığı iddia edilmiştir. Benzer bir kaynak ta Müslüman dünyasından İbn-i Sina ve İbn-i Tufeyl kaynaklı Hay ibn-i Yakzan adlı kitaptır. Bu kitapta bir Müslüman’ın adayı çekip çevirmesi anlatılır. Ancak bu romanda olaylar daha barışçıl bir dille anlatılmıştır.

Konusu

Romanın edebiyat seviyesinin düşüklüğü hakkında çeÅŸitli eleÅŸtiriler yapılmış olmasına raÄŸmen, etkileyici konusu ve serüvenleri ile Batı’nın sömürge tarihi ve felsefesi anlatılır. Anlatım basit cümlelerle kısa kısa, olay akışının veriliÅŸi ÅŸeklindedir. Bu yapı içerisinde adadaki yaÅŸamın detayları ve bunların arasında Robinson’un iç konuÅŸmaları ve o anki duygu dünyası yansıtılır.

Hikaye Ä°ngiltere’de belli bir gelir seviyesi ve mutluluk standardı yakalamış Crusoe (Kreutzner) ailesinin en küçük oÄŸulları Robinson’un babasının aksi yöndeki telkinlerine raÄŸmen, sıkıcı ama garantili hayatı terk ederek bir arkadaşının babasının gemisiyle denize açılması ile baÅŸlar. Bundan sonra Faslı bir denizciye köle olarak satılır (kitapta bu kiÅŸiden Türk diye söz edilmektedir). Oradan kaçması ve kendisini Brezilya’da ÅŸeker kamışı yetiÅŸtiren zengin bir çiftçi olarak bulmasına kadar birçok macera yaÅŸar. Ancak rahat Robinson’u sıkmaktadır. Biraz da mal hırsıyla hayale kapılarak Afrika’dan köle getirip satmayı planlar. ArkadaÅŸları ile planladığı bu yolculuk nihayetinde, ıssız bir adada kendisini bulur. Geminin enkazından kurtarabildikleri ile yaÅŸamını sürdürecektir. Yaklaşık 24 sene sonunda adaya yabancıların geldiÄŸini fark ederek, bunların elinden kurtardığı ve kendisine “Cuma” ismini verdiÄŸi bir yerli ile 3 sene daha adada yaÅŸar. Cuma’ya Ä°ngilizce ve din bilgisi vererek kendisini eÄŸitir, hizmetine alır.

Orijinalinde, ilk kitap adadan kurtulduktan sonra Robinson’un Ä°ngiltere’ye dönmesi ve bir ihtimal Robinson’un oraya tekrar dönebileceÄŸi iması ile bitirilir. Sonradan eklenen ve Robinson’un Maceraları adı verilen ikinci kitapta, Robinson adaya gerçekten döner. Ancak kendisi artık ada halkınca bir fatih ve sömürge valisi yetkilerine sahip olarak tanınmaktadır. Burada da kendince yaptığı iyilikler ve ada halkının mutluluklarına yaptığı katkıların ardından yine serüvenlerine devam etmek ve dünyayı tanımak için denize açılır. Madagaskar’dan, Çin’in kalabalık ÅŸehirlerinden, ticaret limanlarından, Asya’nın ıssız ÅŸehirlerinden, Tatarlardan, Çerkezlerden, Ruslardan yani hemen hemen o sıralarda Avrupalılarca merak edilen her yerden geçerek Ä°ngiltere’ye döner. Bu yolculuklarda kendisini hep yüksek karlarla ticaret yaparak, Hindistan’dan afyon alıp, Çin’e satıp, oradan Rus bozkırlarından kürk alıp, Araplara satarken görürüz. Bütün bu iÅŸlerin arasında, sürekli kendi kültürünü diÄŸerleriyle kıyaslar ve Çin’in tüm nüfus büyüklüğüne ve ticaretine raÄŸmen hiçbir zaman Avrupa ile boy ölçüşemeyeceÄŸini söyler. Hatta kervanlarda yol arkadaÅŸları ile bu düşüncelerini paylaşıp onları gerektiÄŸinde tartışmalarda susturur. Kafasında sürekli olarak kendi dininin ve kültürünün üstünlüğü konusunda doÄŸruluÄŸundan emin olduÄŸu fikirler geçirir ve bunları okuyucusuyla paylaşır.

Kitabın yazıldığı tarihte dünya tarihini etkileten baÅŸlıca olaylara da yer yer deÄŸinilmiÅŸtir. Bunlar arasında Çin’de daha o zamanlar baÅŸlayıp sonradan Mao’nun kültür devrimine kadar sürecek olan ve Çin’i adeta Ä°ngilizlerin oyuncağı haline getiren, genç nüfusu çürüten afyon bağımlılığının ilk izlerinden bahsedilir. Ayrıca o zamanlar açıkça dile getirilmeyen Amerika’daki Ä°spanyol ve Portekiz’lilerce gerçekleÅŸtirilmiÅŸ katliamlardan söz edilir ve bu milletler barbar oldukları konusunda eleÅŸtirilir. Bu dönemde Osmanlı’nın 1699 Karlofça antlaÅŸması ile duraklamadan gerilemeye geçtiÄŸini düşünülürse, kitapta da Robinson’un buralardan hiç bahsetmemesi ilginç bir paralellik gösterir. Tıpkı Osmanlının geliÅŸmesi zamanında olduÄŸu gibi Rusların iç Asya eksenindeki hareketleri ve baÅŸarıları bu dönemde Avrupalılarca daha ilgi çekici bulunduÄŸundan bu memleketle ilgili görüşler ve bilgiler kitapta çok sık paylaşılır. Kitapta Türklerle ilgili olarak iki ilginç cümle sarf edilmiÅŸtir. Birinde Robinson’un bıyığını “çok etkileyici” görünen Türkler gibi uzattığından bahsedilir. Ä°kincisinde ise, Robinson bir Ä°spanyol ile Türk arasında, iyi efendilik karşılaÅŸtırılması yapılsa, Türk’ün muhtemelen daha iyi olabileceÄŸini düşündüğü anlaşılır.

Hıristiyanlık ve Robinson

Robinson’un yaÅŸamını kendi ifadesi ile cehenneme çeviren gezme ve macera tutkusu, adada ilk zamanlar kalbinde hiç duymadığı tanrı korkusunu da keÅŸfettirmiÅŸtir. Başına gelen olayları ilk zamanlar babasının sözünden çıkmasına karşı verilen bir tanrı cezası olduÄŸunu düşünse de, bir süre sonra büyük yalnızlığının aslında tanrıyı anlamak yolunda hayatındaki en büyük fırsatı yarattığını düşünmüştür.
Adadaki ve sonraki hayatında önceleri düşüncelerinde yer bulmayan inançları, zamanla kararlarını alırken hayati ihtiyaçların da ötesine geçmiÅŸ ve adeta onu yönlendirmiÅŸtir. Özellikle Sibirya içlerini dolaşırken, Tatarların tapındığı bir putu arkadaşı ile yakması ve bunun sonucunda çıkan ayaklanmanın kendisi ve kervanındakilerin canını tehdit etmesi, bütün kitap boyunca her ÅŸeyden çok insan hayatına deÄŸer verdiÄŸini ifade eden Robinson’un kiÅŸiliÄŸi ile çeliÅŸki yaratmıştır.

Sayfalar ilerledikçe, hümanist ve mücadelesini doÄŸa ile sürdüren kiÅŸiliÄŸi, adeta bir sömürge valisi ya da herkesi kendi dinine inandırmaya çalışan bir misyoner kimliÄŸine dönüşür. Cuma ile karşılaÅŸtığı ilk anda ona adını sormadan “Cuma” ismiyle hitap etmesi ve onun dininin özelliklerini ve bütünselliÄŸini sorgulamadan Hıristiyan olmasına çabalaması aslında, sonradan ortaya çıkan kiÅŸiliÄŸinin ipuçlarını vermiÅŸtir. GittiÄŸi ülkelerin kültürlerini sorgulamadan onların yaptıklarını anlamaya çalışırken hep son noktada verdiÄŸi kararları “neticede bu insanlar putperestti” diyerek inanç tabanında sonuçlandırır. Bazen bu inançsız putperestlerin aşırı barbarlıklarına sebep olarak inançsızlıklarını görür. Ancak bir vahÅŸinin dinini büsbütün terk ederek birey olabileceÄŸini düşünür. Gerçekten de, Cuma o dönem edebiyatındaki hikâyelerde bir birey olarak anlatılan ilk yerlidir.

Robinson’un adada geçirmiÅŸ olduÄŸu yalnızlık süreci sonraları Batı dünyasının da gerçekten tanrı yolunda atılması gereken iyi bir adım olarak deÄŸerlendirilmiÅŸ ve bu dönemde tanrıdan uzaklaÅŸmak yerine büsbütün inançlarına daha çok sahip çıkması taktirle karşılanmıştır. Ancak bu özelliklerin yani bir kilise desteÄŸinden yoksunken bu derece tanrı ile yakınlaÅŸabilmesi Anglikan kilisesince inandırıcılıktan yoksun bulunmuÅŸtur.

Sömürge Düzeni ve Robinson

Roman, doÄŸa ile insan mücadelesi ÅŸeklinde baÅŸlayan konusu ile ilgi çekici sömürge tarihi bilgileri ile de doludur. Batı Avrupa o dönemde sömürge yarışında yavaÅŸ yavaÅŸ Portekiz ve Ä°spanyol üstünlüğünden Hollanda (Flemenk) ve Ä°ngiliz üstünlüğüne geçiÅŸini yaÅŸamaktadır. Ä°ngilizler Hindistan, Çin ve Okyanusya bölgesinde önemli kazanımlar elde ederken, Latin devletleri arasında liderliÄŸi çeken Portekiz sömürge tarihindeki baÅŸarılı döneminden yavaÅŸ yavaÅŸ uzaklaÅŸmaktadır. Bu noktada özellikle ikinci kitapta anlatılanlar dikkat çekicidir. Yazarın sonradan öğrenildiÄŸi üzere aynı zamanda bir Ä°ngiliz Hükümeti ajanı olması belki de, politik çıkarları açısından ilgi toplamış bir romanın gücünden faydalanmak isteyen devletin politik görüşlerini dünyanın geri kalanına kabul ettirme ÅŸansını arttıran bir nedenle kullanılmış olabilir. Bunun dışında tamamen yazarın ÅŸahsi politik görüşlerini ifade ettiÄŸi bir kitap olması da olasıdır. Tüm bunlara raÄŸmen gerçek kaynağı ne olursa olsun Robinson’un ürettiÄŸi Ä°spanyol-Portekiz-Çin karşıtı fikirler romanda sık sik yer bulmuÅŸtur.

Adadan kurtulup döndüğünde adaya yerleÅŸmelerine yardımcı olduÄŸu Avrupalılar artık ona kurtarıcıları veya yöneticileri gibi davranmakta, bu da Robinson’un kendisini adalet ve tanrı kurallarına göre hüküm vererek tebasını hoÅŸ tutan bir hükümdar gibi algılamasına sebep olmaktadır. Hatta tanıştığı Rus sürgünlere, halkının yöneticisini daha çok sevme kıyaslaması yapıldığında, Rus Çarından daha üstün olduÄŸunu iddia eder. Onun bu üstün vasıflarını gören Tanrı sık sık karşısına bu iyilik ve adaletini kullanma ÅŸansını verecektir. Bu anlamda aslında yazar, Robinson ve onun sahip olduÄŸu yeteneklerle tipik Ä°ngiliz sömürücüsüne karşılaÅŸacağı barbar ve vahÅŸilere nasıl davranması gerektiÄŸi konusunda yol yordam göstermekte, örnek olmaktadır.Robinson crusoe issiz adada 27 yıl yalnız yaÅŸamıştır.

Türkçe çeviriler

• Akşit Göktürk, 2002. Yapı Kredi Yayınları,
• İbrahim Doğan, 1999. Engin Yayınevi,
• Nilgün Erzik, 1999. Epsilon Yayınevi,
• Öner Kemal, 2000. İnkılap Kitabevi, İstanbul,
• Gülten Suveren, 2000. Altın Kitaplar, İstanbul,
• İlhan Bahar,2002. Kum Saati Yayınları, İstanbul

(Visited 28 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 02.02.2012 tarihinde Hale tarafından, Çocuk Edebiyatı | Çocuk Klasikleri bölümünde paylaşılmıştır ve 1369 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 1 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Robinson Crusoe Ve Cuma | Daniel Defoe\'nun 1719’da İlk Basımı Yapılan Ve Bazılarınca İlk İngilizce Roman Olarak Nitelendirilen Kitap - Robinson Crusoe Kitap Özeti orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleMetal Fırtına 4 - Turan | Orkun Uçar - Biyolojik SavaÅŸ Ve Çin - Türkiye Ä°liÅŸkileri Sonraki MakaleKabe Maketi | Yapımı Dört Yıl Süren Maket

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz