Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Osteoporoz – Kemik Erimesi Nedir? | Nasıl Korunmalıyız? Osteoporoz Ne Sıklıkta Görülür Ve Hangi Riskleri Taşır? Kaç ÇeÅŸit Osteoporoz Vardır? Tanı Nası..


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 18.05.2008 tarihinde Esesli tarafından, Hastalık Tanımları, Belirtileri, Tedavileri bölümünde paylaşılmıştır ve 1847 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Osteoporoz – Kemik Erimesi Nedir?

Osteoporoz yani kemik erimesi kemik doku yogunluğunun azalması nedeniyle dayanıklığının azalması, yani kalitesinin düşmesidir.


Kemik erimesinin şiddeti arttıkça kemik kırılganlığı da artmaktadır. Osteoporoz ciddi ve sinsi bir hastalıktır. Bu yüzden kemik erimesi, zamanında yakalanıp önlenmezse sakatlıklara ve ölüme neden olur. Dünyada kalp-damar hastalıkları ve kanserden sonra bilinen 3. ölüm nedeninin osteoporoz olduğu bildirilmiştir.

Menopozda olan kadınlar yaÅŸamlarının geri kalan kısımlarında osteoporoza baÄŸlı %50’lik bir kemik kırığı riski ile karşı karşıyadırlar. Osteoporoz 3 kadına karşılık 1 erkekte görür ve yaÅŸlılıkta daha çok rastlanan bu hastalık tek başına yaÅŸlılık hastalığı deÄŸildir.

Kemikler de kalp, beyin gibi canlı ve sürekli yapılanan bir sistemdir. 30 yaşına kadar kemik yapısı ilerler ve 30 yaşında doruk noktasına ulaşılır. 30 yaşında yeterli kemik kütlesine ulaşılmaması halinde hastalık ortaya çıkmaya başlar. Bu yüzden, kemiklerin korunmasında ve güçlü olmasında birinci adım beslenmedir. 45 yaşından sonraysa kemik kayıp hızı, artmaya başlar. 30-35 yaşına kadar kemik yoğunluğunu en üst seviyeye taşıyabilirsek, ileride yaşanacak yıkımın tahribatını da en aza indirebilir ve osteoporozun önüne geçebiliriz.


ANNE KARNINDAN İTİBAREN BESLENMEYE ÖZEN GÖSTERİLMELİ !

Bebeklikten, hatta anne karnından itibaren doğacak çocuğun geleceği düşünülerek doğru beslenilmesi lazım. Kalsiyumun, yaşam boyunca yeterli miktarda alınması, kemik dokusunu en üst seviyeye çıkaracağından bu yıkımın etkisini zayıflatır. Ayrıca fiziksel aktiviteler, kemiklerin güçlenmesini sağlar. Bütün bunlara karşın yine de genetik gibi diğer bazı faktörler nedeniyle hastalık ortaya çıkabilir. O zaman da uygulanacak tedaviyle yıkım önlenebilir.

Osteoporotik kemik hem kütlesini kaybetmiş hem de iç yapısı bozulmuş bir kemiktir. Kaybolan kemiği tekrar yerine koymak oldukça zor, pahalı ve uzun zaman alan bir olaydır, dolayısı ile risk faktörlerini belirlemek ve osteoporozu önlemek gelişmiş bir osteoporozu tedavi etmekten daha kolaydır.

KEMÄ°K ERÄ°MESÄ° İÇİN ÖNEMLÄ° RÄ°SK FAKTÖRLERÄ°…

1. Kadın olmak

2. 50 yaşın üstünde olmak (Yaş arttıkça yoğunluğunu kaybeden kemikler zayıflar)

3. Menopoza girmiş olmak (Menopoza girmiş kadınların ortalama üçte birinde osteoporoz gelişmektedir ki, bunun sorumlusu östrojen düzeyindeki azalmadır)


4. Erken menopoza girmek veya yumurtalıkların operasyon ile alınmasını takiben cerrahi (yapay) menopoza girmek.

5. Erkeklerde erkek cinsiyet hormonu olan testosterondaki azalma ile kemik kütlesi de azalabilmektedir (Erkeklerde gonad fonksiyonunun; işlevinin herhangi bir nedenle azalması osteoporoza bağlı kırıklara yol açabilmektedir).

6. Düşük kalsiyum içeren yiyeceklerle beslenme ve vitamin D eksikliği

7. Fiziksel aktivitenin, hareketliliğin ve egzersizin az olması, (egzersizin kemik kütlesini arttırdığı, kemiği kuvvetlendirdiği kanıtlanmıştır).

8. Ailede osteoporozlu kimselerin bulunması (kırıklara yatkınlığın bir kısmı kalıtsaldır; annelerinde omurga kırığı öyküsü olan genç kadınlarda da kemik kütlesinde azalmaya rastlanmaktadır)

9. Kısa boylu, ince yapılı kişiler iri yapılı, kilolu kişilere göre daha fazla osteoporoz riski taşımaktadırlar.

10. Beyaz tenli, açık renk gözlü olmak.

11. Sigara içmek

12. Alkollü, kolalı ve kafeinli içecekleri çok fazla tüketmek.

13. Bazı ilaçları uzun süreden beri veya yüksek dozlarda kullanıyor olmak (örneğin; kortikosteroidler, lityum, alüminyum, antikonvülzanlar, antiasitler, antikoagülanlar, siklosporin, tiroid ilaçları ve bazı kanser ilaçları gibi).

14. Bazı hastalıkların olması. Örneğin; şeker hastalığı, tiroid veya paratiroid bezinin fazla çalışması, mide-barsak operasyonu geçirmiş olmak, uzun süren hareketsizlik, felçler, bazı romatizmal hastalıklar ve diğer bazı endokrin (hormonal) hastalıklar osteoporoza neden olabilmektedirler.

Bütün bu nedenlerden dolayı osteoporoz hastalığının sebebinin araştırılmasında tanısında takibinde sadece muayene yeterli değildir; film, kemik yoğunluğu ölçümleri, kan ve idrar incelemeleri de gerekmektedir.

Belirtileri:

Bel ve sırt ağrısı
Boyda kısalma, omurgada kırık
Sırtta kaburlaşma, omuzlarda yuvarlaklaşma
El bileğinde kırık
Kaburga kırıkları
Kalça kemiğinde kırık

Hastalığın önüne geçmek için bol sebze ve süt ürünleri tüketilmesi gereklidir.Peynir, lor, yoğurt, süt ve bol sebze sofradan eksik edilmemelidir. Günde 15-20 dakika mutlak surette güneşte kalınmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Egzersiz günde en azından yarım saat tempolu yürüyüş şeklinde olabilir.

Osteoporozda tanı kemik mineral yoğunluğu ölçümü ile konur. Osteoporozun tipini belirlemek için bununla birlikte kan biyokimya değerleri araştırılmalıdır.

Erken tanı konması son derece önemlidir !!!

Tedavide;

1.Yaşam tarzında değişiklikler yaparak düşmeyi azaltacak önlemler almak,
2.Doktorunuzca önerilen egzersiz programlarını uygulamaya çalışmak,
3.Beslenme şeklinizi önerilen şekilde düzenlemek,
4.İlaçlarınızı düzenli kullanmak ve yine düzenli doktor kontrolüne gitmek,
5.Osteoporozun önlenebilen ve tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu bilmek gerekmektedir.

PROF.DR. FÄ°KRET TÃœZÃœN-ALMAN HASTANESÄ°

(Visited 1 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 18.05.2008 tarihinde Esesli tarafından, Hastalık Tanımları, Belirtileri, Tedavileri bölümünde paylaşılmıştır ve 1847 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 7 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Osteoporoz - Kemik Erimesi Nedir? | Nasıl Korunmalıyız? Osteoporoz Ne Sıklıkta Görülür Ve Hangi Riskleri Taşır? Kaç Çeşit Osteoporoz Vardır? Tanı Nasıl Konur? Tedavisi Nedir? orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleTürkiye -Yunanistan Nüfus Mübadelesi – DeÄŸiÅŸimi - Ahali Mübadelesi AntlaÅŸması | 1923 Lozan AntlaÅŸması Ek Protokol Uyarınca Türkiye - Yunanistan Kendi .. Sonraki MakaleTürk Harflerinin Kabul Ve Tatbiki Kanunu | 01 Kasım 1928

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz