Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Osmanlı Kadın Sultanları’nın Ä°stanbul’da Yaptırdığı Külliyeler | Onları Romanlardan DeÄŸil Kendi Eserlerinden Tanıyın !


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 18.04.2008 tarihinde Esesli tarafından, Camilerimiz | Åžehir Åžehir Cami ArÅŸivi bölümünde paylaşılmıştır ve 2446 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Safiye Sultan ile başlayan; Bir Hürrem Masalı, Nurbanu, Hatice Sultan ve Kiraze ile devam eden bu karalama kampanyasında, Osmanlı Kadınefendilerinin çıkarcı, maddeci, makam ve mevki düşkünü, gayri ahlaki tavırlar içinde gösterilmeleri doğrusu beni çok şaşırttı. Bu kitapları kaleme alanların ciddi birer tarihci olmamaları bir yana, Dünyayı yöneten bir sarayın mensuplarına ithaf edilen akıl almaz hafifliklerde aslında gerçeklerle bağdaşmıyordu. Çünkü romanlarda bu kadınefendilere yakıştırılan tavırlar, Osmanlı Harem Sistemi denilen ve çoğu sözlü kurallara bağlı disiplinli bir müessesede sergilenmesi mümkün olmayan şeylerdi. Valide Sultan idaresindeki haremde padişah bile gönlünce hareket etme özgürlüğüne sahip değildi.


Osmanlı Sarayında yaşayan kadınlara atılan iftiralar bir yana, genel manada toplumun içindeki kadında bu saldırılardan payını alıyordu. Bu tarz çarpıtmalara göre O, hep evinde oturan, sokağı ancak kafes arkasından seyredebilen, sosyal hayatta hiçbir söz hakkı olmayan ikinci sınıf bir varlıktı.

Gerçekte bu eserleri kaleme alanların yaptıkları şey, hayallerindeki çirkin sahneleri sadece kağıda geçirmekten başka bir şey değildi. Onlar olanı değil, kendilerine göre olması gerekeni yazıyorlardı. Bu piyasa eserleri çok satınca arkası geldi. Üzücü olan şey ise, okuyanların bu romanlarda anlatılanları gerçekleşmiş vakalar olarak kabul edip böyle değerlendirmeleriydi. Peki işin aslı acaba neydi? Osmanlı Kadını gerçekten de eli kolu bağlı, iradesini kullanamayan bir konumda mıydı?

Sorunun cevabı gözlerimizin önünde duruyor. Belki adlarını defalarca duyduk, belki önünden yüzlerce kez geçtik. Onlar, Osmanlı Kadınının, değil toplumun dışında, bilakis sosyal hayatın tam ortasında olduklarını, arzu ettiği taktirde neleri yapabileceklerini ve Osmanlı Devlet anlayışında kadına verilen değeri gösteren en güzel semboller. Onlar Osmanlı Kadın Yapıları.


Yazının başından beri yanlışlığını anlattığımız bu romanların yazarları, eserlerini kaleme alırken baÅŸlarını kaldırıp da sadece Ä°stanbul’un sokaklarına baksalardı, yazdıkları ile gerçek hayatın ne kadar büyük bir tezat oluÅŸturduÄŸunu göreceklerdi. Çünkü gayri ahlaki tavırlar içinde gösterdikleri Osmanlı Kadınları, en büyük hayır kurumları ve camileri inÅŸa ettirmiÅŸ, para ve makam düşkünü karalamalarına karşı Onlar, dev külliyelerle toplumun hayatına hayat olmuÅŸ, cahil ve evinden çıkamaz iftiralarına karşı da en büyük okulları inÅŸa ederek cevap vermiÅŸlerdi.

Kendisini sadece evinin değil halkının da anası olarak gören Osmanlı Kadınefendileri, toplumun ihtiyacı olan şeyleri yapmakta öncelikli olarak kendilerini vazifeli saymış ve elindekileri harcamak konusunda hiçbir tereddüt göstermemişlerdir.

Gelin şimdi sizlerle beraber sadece İstanbul sokaklarında gezerek bu anlattıklarımızı doğrulayalım.

Büyük bir toplumun ihtiyaçlarına toptan cevap veren en önemli yapılar şüphesiz külliyelerdir ve Osmanlı Kadınları da tarih boyunca birçok külliye inÅŸa ettirmiÅŸlerdir. Ä°ÅŸte onlardan biri Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan‘dır. Kendisi daha gençlik yıllarında Ãœsküdar iskelesinin karşısına, Mimar Sinan’a, içinde medrese ve imareti de olan bir külliye inÅŸa ettirmiÅŸtir. Bugün bu medrese dispanser, imaret ise kütüphane olarak kullanılmaktadır. Mihrimah Sultan Külliye içindeki camiyi karanlık bulmuÅŸ, onun bu hoÅŸnutsuzluÄŸunu unutmayan Sinan, Mihrimah Sultan’ın yıllar sonra Edirnekapı’da yaptıracağı ikinci külliyenin camisini ÅŸimdiye kadar hiçbir camide yapmadığı kadar aydınlık olarak inÅŸa etmiÅŸtir.

Bu külliyenin hemen karşısında halkımızın Yeni Valide Cami dediÄŸi, dev yapılar topluluÄŸunu da 3.Ahmet’in annesi Emetullah GülnuÅŸ Sultan yaptırmıştır. Bugün bu mübarek kadın, Osmanlı kadınına gösterilen deÄŸeri anlatırcasına, yaptırdığı külliyenin yola bakan kıyısında üstü açık bir türbede, o çok sevdiÄŸi beyaz güllerin arasında yatmaktadır.

Bazılarının yerden yere vurduÄŸu, Peygamber Aşığı 1.Ahmet’in eÅŸi Kösem Sultan‘ın Ãœsküdar sırtlarındaki Çinili Camisi, medrese, hamam ve Ä°stanbul’daki en büyük kervansaray tipli iÅŸ merkezi olan Büyük Valide Han’ı da bu valide sultanın alicenaplığı hakkında sanıyorum bizlere gerekli malumatı vermektedir.

Çinili Camiye gelmiÅŸken hemen yanındaki dev Atikvalide Külliyesini görmeden geçmek olmaz. 2.Selim’in karısı olan Nurbanu Valide Sultan, Mimar Sinan’a uzun uzun nasıl bir eser yaptırmak istediÄŸini anlatmış ve Koca Sinan’da Ãœsküdar’ın bu sivri tepesine bir mimarlık harikası olan yapıyı; mektep, medrese, darüşşifa, darülkurra, imaret, kervansaray, hamam ve camisiyle birlikte inÅŸa etmiÅŸtir.


Ãœsküdar Atik Valide Külliyesi‘nden aÅŸağıya inerken Kavsara Mustafa Baba Camisiyle karşılaşıyoruz. Kavsara Mustafa Baba tarafından yapılan ve 100 yıl kadar sonra yıkılan caminin Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmi Alem Valide Sultan tarafından yeniden inÅŸa ettirildiÄŸini görüyor ve Osmanlı kadınlarının sadece eser inÅŸa ettirmediÄŸini, yapılanları da koruduÄŸunu anlıyoruz.

O güzelim boÄŸazın üzerinden karşıya, Eminönü’ne geçelim. Eminönü iskelesinde bizi tüm haÅŸmeti ile Yeni Cami karşılayacaktır. Bu büyük yapı herÅŸeyi ile tam bir Osmanlı kadın mimari eseridir. Caminin inÅŸaatını, Sultan 3.Murat’ın hanımı Safiye Sultan baÅŸlatmış fakat ömrü vefa etmemiÅŸ, inÅŸaatı 4.Mehmet’in annesi H.Turhan Sultan tamamlamıştır. Ne yazık ki, 3 ciltlik Safiye Sultan romanını yazanlar, roman içinde bu kadın efendiyi, hayır için yaptırdığı Mısır Çarşısına sokarak türlü melanetler iÅŸliyor göstermekten çekinmemiÅŸlerdir. Halbuki Kahire’de yaptırmış olduÄŸu hayır eserlerinden Yeni Cami ve Külliyesine kadar tüm bu yapılar, onların karalamalarına en güzel cevabı fazlasıyla vermektedirler.

Sultan Ahmet’e doÄŸru yürüyelim. Kadırga Sırtlarında yine Mimar Sinan’a ait ÅŸirin bir külliye ile karşılaÅŸacağız. Bu yapının ÅŸahsında Osmanlı kadınlarının sadece kendileri için deÄŸil, eÅŸleri için de hayır kurumları inÅŸa ettiklerini görmekteyiz. 2.Selim’in kızı Ä°smihan Sultan çok sevdiÄŸi kocası Sokulu Mehmet PaÅŸa’nın vefatı sonrası bu külliyeyi onun adına inÅŸa ettirmiÅŸ, hatta bu mabedi farklı kılmak için, caminin özel birkaç yerine Hacer-ül Esved taşının parçalarından koydurmuÅŸtur.

Kadırgaya gelmiÅŸken meÅŸhur kadırga parkına da giriyor ve bugün Ä°stanbul Surları içinde ayakta kalan tek namazgahı görüyoruz. Altında kare planlı çeÅŸmesi olan ve merdivenle üst katına çıkılan namazgah 1.Abdülhamid’in kızı Esma Sultan‘a ait. Bu yapının ışığında, namazgah inÅŸa eden bir padiÅŸah kızının, Ortaköy Yalısındaki yaÅŸamına ait çarpıtmaları hatırlıyor ve iftiranın bu kadarına pes demekten kendimizi alamıyoruz.

Sultan Ahmet yanından Gülhane’ye doÄŸru inerken yine bir kadın mimari yapısıyla karşılaşıyoruz. 3.Ahmet’in kızı Zeynep Sultan Camisi ve bu caminin arkasında bugün de Ä°lkokul olarak kullanılan mektebi. Fakat ne yazık ki yol yapım çalışmaları sırasında kaldırılan türbesi bir daha inÅŸa edilmediÄŸinden Zeynep Sultan‘ın naşı, caminin bodrumunda yeni türbesinin inÅŸa edileceÄŸi günü beklemektedir.

Ayasofya ve Sultanahmet Camisi arasında uzun ve kubbeli bir yapı dikkatimizi çekiyor. Bugün halı müzesi olarak kullanılan bu yer Ä°stanbul’un en büyük hamamı olan ve Mimar Sinan’a yaptırılan Hürrem Sultan Hamamı‘dır. Kanuni Sultan Süleyman’ın hanımı Hürrem Sultan‘ın, burayı kendi imkanları ile inÅŸa ederken nasıl sıkıntılar çektiÄŸini, Irakeyn Seferinde olan Kanuni’ye yazdığı mektuplardan öğreniyoruz.

ÇemberlitaÅŸ’ta anıtın hemen yanında bulunan ve Ä°stanbul’da yabancıların en çok raÄŸbet ettikleri yerlerden biri olan ÇemberlitaÅŸ Hamamı da bir baÅŸka valide sultan’ın, 2.Selim’in karısı Nurbanu Sultan‘ın vakfiyesidir.

Eminönü Karaköy arasını baÄŸlayan meÅŸhur Galata Köprüsü, bizlere yine baÅŸka bir Osmanlı Hanımefendisini hatırlatıyor. Burada köprünün olmadığı dönemlerde insanların karşıya geçmek için katlandıkları binbir sıkıntıyı gören Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmi Alem Valide Sultan, 1836 yılında buraya ahÅŸap bir köprü yaptırıyor. Ä°nsanlığa hizmet maksadıyla yaptırıldığından köprüye “Hayratiye” adı veriliyor.

Galata Köprüsünün Karaköy ayağına geçmiÅŸken bir sonraki Haliç Köprüsüne, Unkapanına doÄŸru yürüyoruz. Unkapanı Köprüsünün Azapkapı ayağında Ä°stanbul’un en muhteÅŸem çeÅŸmelerinden biriyle karşılaşıyoruz. 1.Mahmut’un annesi Saliha Sultan’ın yaptırdığı çeÅŸmenin inÅŸa hikayesi ise bir hayli ilginç.

Yıllar önce o civarda yaÅŸayan fakir bir ailenin kızı olan Saliha Sultan, elinin testisiyle su doldurmaya gider. Fakat testi elinden düşer ve kırılır. Küçük kız baÅŸlar aÄŸlamaya. Oradan arabasıyla geçmekte olan saray mensubu bir hanım bu manzarayı görerek arabadan iner ve aÄŸlayan kıza testinin parasını vererek artık aÄŸlamamasını söyler. Fakat Saliha Sultan’ın verdiÄŸi cevap karşısında ÅŸaÅŸkına döner. Saliha Sultan “Testinin kırıldığına deÄŸil bir testi su dolduramayacak kadar beceriksiz olduÄŸuna” aÄŸlamaktadır. Saraylı hanım bu zeki kızı saraya aldırır. Harem’de yetiÅŸen Saliha Sultan ileride 2.Mustafa’nın eÅŸi olacak ve o günün hatırası olarak da oraya bu muhteÅŸem çeÅŸmeyi yaptıracaktır.

Ä°ÅŸte bu tarihi vak’a bizlere, hem Osmanlı toplum yapısında kadının yerini, hem saraya en alt tabakadan da birilerinin girip yükselebileceÄŸini, hemde harem’in bir kadın okulu olduÄŸunu anlatmaktadır.

Osmanlı Kadın yapıları denilince akla ilk gelen hiç şüphesiz Åžifahanelerdir. BaÅŸta da söylediÄŸimiz gibi toplumun bir nevi annesi olan bu müşvik padiÅŸah anaları, halkın saÄŸlığı için dev hastaneler vücuda getirmiÅŸlerdir. Ä°ÅŸte vatan ve millet caddelerinin arasında, neredeyse bir ÅŸehir geniÅŸliÄŸinde olan Gureba Hastanesi. Sultan 2.Mahmud’un hanımı Bezmi Alem Valide Sultan, halkının içinde bulunan tüm garipler için yaptırmıştır Gureba’yı. Ayrıca hiçbir hastadan da kesinlikle ücret alınmamasını emretmiÅŸtir.

Ä°stanbul’un bir baÅŸka ünlü hastaneside Haseki‘dir. Kanuni’nin eÅŸi Haseki Hürrem Sultan‘ın yaptırdığı dev külliyenin bir parçası olan bu ÅŸifahane bugün Haseki semtinde yine insanlara saÄŸlık dağıtmayı sürdürmektedir.

Gelelim Anadolu yakasının meÅŸhur hastanesi Zeynep Kamil‘e. Mısır’a çalışmaya giden ve orada katiplik yapan Kamil Bey, Kavalalı ailesinden Zeynep Sultan‘a aşık olur. Karşılık bulan bu sevgi evlilik ile sonuçlanır. Evlenirler evlenmesine ama Osmanlı ile zıtlaÅŸan aile, çifti birbirlerinden ayırır. Uzun bir ayrılıktan sonra Ä°stanbul’da tekrar bir araya gelen çift, Ä°stanbul’u hayır eserleri ile donatırlar. Ä°ÅŸte Zeynep Hanım ve Kamil Bey’in yaptırdıkları Zeynep Kamil Hastanesi. Bugün de, Osmanlı Devletinde çiftlerin birbirlerine olan derin muhabbetini anlatırcasına bu hastanenin bahcesinde beraberce yatmaktadırlar.

Osmanlı Kadınefendilerinin eÄŸitime ve öğretime de önem verdiklerinden bahsetmiÅŸtik. Bir kere hareme gelen her bayan, orada en az bir müzik estrumanını çalmayı öğrenir, güzel konuÅŸma, el becerisi, aşı yapma vb. birçok konuda ders alır, bunların yanında en az bir yabancı dili de iyi derecede konuÅŸurdu. Bu eÄŸitimli hanımefendiler, teb’alarının da eÄŸitimini önemsediklerini göstermek amacıyla imkanları ölçüsünde çevreye okullar yaptırmayı da ihmal etmemiÅŸlerdir.

Eyüp’te 3.Selim’in kızı Åžah Sultan‘ın yaptırdığı Külliye içindeki mektep, CaÄŸaloÄŸlu’nda Bezmi Alem Sultan‘ın yaptırdığı Ä°stanbul Kız Lisesi, Aksaray’da Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevnihal Valide Sultan‘ın kendi adıyla anılan camisinin yanında inÅŸa ettirdiÄŸi Pertevnihal Lisesi ve 2.Mahmud’un kızı Adile Sultan’ın Haliç kıyısına okul olarak yaptırdığı ve Cumhuriyetten sonra Halk Kütüphanesi olarak kullanılan yapı, Osmanlı Kadınlarının inÅŸa ettirdikleri okullardan sadece birkaç tanesidir. Ä°stanbul’da sadece saraylı hanımların deÄŸil, gündelikci olan kalfaların bile yaptırdıkları okullara rastlamak mümkündür. Divanyolundaki Cevri Kalfa Ä°lköğretim Okulu buna en güzel örneklerden biridir.

Ä°nsanlığın ihtiyacı olan cami, okul, çeÅŸme, hamam, hastane vb. hayır eserlerini vücuda getiren valide sultanlar, onların karınlarının tokluÄŸu ile de yakından ilgilenmiÅŸ, ülkenin birçok yerine aÅŸhaneler kurmuÅŸlardır. Bugün Eyüp’teki, 3.Mustafa’nın hanımı MihriÅŸah Sultan tarafından kurulan imaret, inÅŸasının üzerinden 300 yıla yakın bir zaman geçmesine raÄŸmen her gün onlarca insana yemek dağıtmaktadır.

Görüldüğü üzere bugün sadece Ä°stanbul’da, küçücük bir turda gözümüze takılan kadın yapılarının sadece bir kısmını sizlere anlatmaya çalıştık. Bu kadarı bile bizlere Osmanlı Devletinde ve haremde kadının yeri ve o mübarek kadın efendilerin haleti ruhiyesi hakkında bilgi vermektedir.

Bir büyük zatın; yanına gelen gençlerin kendisine muallimlerinin Allah’ı anlatmadığından ÅŸikayet etmeleri üzerine, “Sizin okuduÄŸunuz her fen kendi lisan-ı mahsusiyle mütemadiyen Allah’tan bahsetmektedir. Muallimleri deÄŸil, onları dinleyiniz.” demesi gibi, bizlerde bazı insanlarımız tarafından tarihi birer hakikat gibi görülen ve geçmiÅŸimize çamur atmaktan baÅŸka bir vazifesi olmayan bir kısım romanlar yerine bizzat tarihin kendisine kulak vermenizi istiyoruz. Göreceksiniz o koca koca taÅŸlar dile gelecek ve sizlere neler neler anlatacaklardır.

KAYNAKLAR :

– Yılmaz Öztuna, Büyük Osmanlı Tarihi, C.9, Ötüken Yay, Ä°stanbul 1994,
– Murat Belge, Ä°stanbul Gezi Rehberi, Tarih Vakfı Yurt Yay, Ä°stanbul 1997
– Haluk Dursun, Ä°stanbul’da YaÅŸama Sanatı, Ötüken Yay. Ä°stanbul 2000
– Osmanlı Sultanlarına AÅŸk Mektupları, M.ÇaÄŸatay Uluçay, Ufuk Kit. Ä°stanbul 2001
– Dersaadet, Münevver AyaÅŸlı, TimaÅŸ Yay. Mart 2002
– Bilinmeyen Osmanlı, Ahmet Akgündüz, OSAV Yay. Ä°stanbul 1999

(Visited 16 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 18.04.2008 tarihinde Esesli tarafından, Camilerimiz | Åžehir Åžehir Cami ArÅŸivi bölümünde paylaşılmıştır ve 2446 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 5 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Osmanlı Kadın Sultanları\'nın İstanbul\'da Yaptırdığı Külliyeler | Onları Romanlardan Değil Kendi Eserlerinden Tanıyın ! orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleKalp Hastalıkları | Ventriküler Septal Defekt (VSD) Sonraki Makale[ Felsefe] Ansiklopedik Felsefe Sözlüğü | A - Z

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz