Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Osmanlı Devleti’nde Şehir Ve Kırsal Hayat | Suraiya Faroqhi


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 15.04.2008 tarihinde hürrem tarafından, Kütüphane | Okunması Gereken Kitaplar ve Kitap Özetleri bölümünde paylaşılmıştır ve 7454 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


SURAİYA FAROQHİ, OSMANLI ŞEHİRLERİ VE KIRSAL HAYATI, DOĞUBATI YAYINLARI, ANKARA, 2006


TAHLİL VE TANITIM:

Doğubatı yayınlarından çıkan kitabımız 211 sayfadan oluşmaktadır ve fiyatı 9 ytl’dir.


İlk olarak kitabımızın içeriğine girmeden önce yazarımız ve çevirmenimiz hakkında kısa bilgiler vermenin yararlı olacağı kanaatindeyim.

Suraiya Faroqhi 1941’de Berlin’de doğmuş,Hamburg,İstanbul,ve Hindistan’ın Bloomington üniversitelerinde eğitim görmüştür,1971-1987 yılları arasında ODTÜ’de görev yapmış ve 1988’den beri Münih Üniversitesi Ludwig Maxsimillian Enstitüsünde çalışmaktadır.

Kitabımızın aslı İngilizce olup Emine Sonnur Özcan tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Emine Sonnur Özcan 2005’te Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi tarih bölümünden mezun olmuş ve halen aynı üniversitede lisansüstü eğitimini sürdürmektedir.

Kitaba, çevirmenin önsözüyle başlanmış ve bu kitabın Faroqhi’nin (ilk bölümlerini)Leila Thayer Erder ile birlikte hazırladıkları 16.yüzyıl Osmanlı şehirleri, kırsal toplumu ve balkan panayırlarını inceleyen,uluslar arası dergilerde yayınlanan dört makalenin Türkçeye çevirilerek kitaplaştırıldığından bahsedilmekle birlikte Faroqhi’nin yararlandığı kaynakların neler olduğu konusunda da kısa bilgiler verilmiştir.

Giriş kısmı Faroqhi’nin Leila Erder ile ortaklaşa çalıştıkları birinci bölüm”Anadolu şehirsel ağının 16.yüzyıldaki gelişimi”başlığı ile verilmiş ve bu bölümde yazar, konusunun ne olduğunu, hangi dönemleri kapsadığını ve konuyu anlamada okuyucuya kolaylık sağlaması açısından 16.ve 19.yüzyıldaki durumların karşılaştırılmasına gidildiğini belirtmiştir.(s.11)

Temel kaynak olarak, tahrirlerden yani vergi sicillerinden faydalanıldığı ve daha çok 16.yüzyıl Anadolusundaki şehirsel gelişime dair bilgiler veren II.Selim ve III.Murat dönemlerine ait tahrirlerden yararlanıldığı ve yararlanılan sicillerin kitaplık numaraları okuyucunun daha geniş bilgi edinebilmesi için dipnot olarak ayrıntılı bir şekilde verilmiştir.(s.14)

Tahrirlerden yararlanarak, hangi bilgilere ulaştıklarını ve bu bilgiler sonucu elde edilen verilerin ortalama değerleri verilmeye çalışılmış fakat tutarsız olabilme ihtimaline karşı tahrir sırasında,sayımdan kaçanların olabileceği ve merkezi idarenin görevlendirdiği devlet memurlarının sayım dışında tutulduğu da özellikle belirtilmiştir.Bu belirtmeyi yaparken de mufassal,icmal ve mühimme defterlerinin içeriği de açıklanmıştır.


Yerleşim olarak kasabaları, büyük köylerden ayırmak için Pazar vergisi kaydı esas alınmış,alınan vergilerin bac-ı Pazar vergisi olduğu ve bu Pazar vergilerinin kanunnamelerde özel olarak yazıldığı belirtilmiştir.Kısa da olsa ihtisab ve muhtesibten de bahsedilmiştir.

16.ve 19.yüzyıl Anadolu şehir ve kasabalarına dair sistemetik bir nüfus tahmini için,resmi istatistiki bir sürekliliğin olmadığı ve bunun sebebi de ilginç bir şekilde “konuya müdahil ülkelerce bu tür ilerlemeler duyurulamamaktadır” cümlesiyle açıklanmış fakat ayrıntı verilmediği için ilgi kurmak zor olmuştur.(s.16) 19.yüzyıl Anadolu şehirleri hakkında en fazla bilginin Cuinet’in 4 ciltlik coğrafya kitabında yer aldığı ve Cuinet’in bu bilgileri Osmanlı taşra yıllıkları olan salnamelerden faydalanarak ortaya çıkardığı belirtilmiştir.Elde olan bilgilere Faroqhi tarafından yeni bilgiler eklenerek,Anadolu şehirlerinin büyüklük dağılımları 16.yüzyılda geçerli olan durumla karşılaştırma yapılabilmesi için bir de harita eklenmiştir.(harita-3).Bu haritada şehirlerin büyüklüğü nüfusla doğru orantılı olarak verilmiştir.

Birinci bölümde “bir şehirler ağı içerisindeki şehir” alt başlığı ile verilmiş kısımda şehri oluşturan unsurlar ,şehirsel ağın niteliği ve aralarındaki etkileşimler üzerinde durulmuş buna göre,var olan köy ,kasaba ve şehirlerin zincirleme bir takip izlediği,bu takipte en önemli faktörün nüfus olduğu ,bu nüfusu beslemek için yerleşim yerinin,kendinden daha küçük zirai arka bölge diye adlandırılan ve buranın yiyecek ihtiyacını karşılayacak daha küçük kasaba ve köy oluşturma eğiliminde olduğundan bahsedilmiştir.Bir şehrin büyüklüğünün diğerine oranının ikisi arasındaki mesafeyi verdiği belirtilerek,şehir,kasaba ve kırsal hayat arasındaki ekonomik ve sosyal hareketliliğin belli bir sıradüzen içinde gerçekleştiği ve sanayisi gelişmiş olan şehirsel ağlarda merkezin ihtiyacını karşılayan kasabaların zamanla gelişerek şehir görünümü kazandığı ve buna paralel olarak kasabalara bağlı bir çok köyün ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.

Alan sınırlaması başlığı altındaki kısımda ise Osmanlı devletinin topraklarını idari ve iktisadi bölümlere kesin bir şekilde ayırmamasının sonucu olarak istatistiksel verilere ulaşılamamış, elde olan bilgiler ancak varsayım olarak değerlendirilmiştir. Bu varsayımlar da şöyledir;alan sınırlamasında etkili olan başlıca faktör Anadolu ‘nun coğrafi yapısı olmuştur.Coğrafi sonuçlar doğrultusunda yerleşme ve onu etkileyen ekonomi,batı Anadolu da ticaret iken doğu Anadolu ve iç Anadolu gibi geniş platolara sahip yerlerde daha çok tarım ve hayvancılık ağırlıklı olmuştur.Şehir,kasaba ve köylerin yoğunlaştıkları alanlar ise genellikle Anadolu’nun iç bölgelerinde Kızılırmak,Yeşilırmak,Fırat ve Dicle nehirlerinin çevresiyken,diğer bölgelerde ise (Anadolu’nun yarım ada olması nedeniyle)sahili olan kıyı kesimlerdir.Bu bilgiler verilirken sancak isimleri de belirtilerek ihtiyari bir sınırlamaya gidilmiş ve bunlar harita da ayrıntılı olarak gösterilmiştir.(harita-1)

Yine kitabımızda 1580 deki şehirsel ağ ayrı bir alt başlık halinde verilmiş ve bu dönemde şehirlerin büyüklüğü nüfus belirtilerek gösterilmiş,yıllar arasındaki artışlar,artışları etkileyen göç,hastalık.seyahat,ticaret ve savaş gibi unsurlar buna dahil edilerek gelişimin ne denli hızlı ya da yavaş olduğu ortaya çıkarılmaya çalışılmış fakat kaynaklar el verdiği ölçüde genellemeler yapılmaya kalkılsa da bu, detayların çokluğundan ve bölgelerdeki farklılıktan dolayı fazla başarılı olamamıştır.

1520–1590 yılları arasındaki gelişim ise yine ayrıntılı olarak anlatılmış ve bu yıllar arasındaki farklar haritalarla gösterilmiştir.(harita 1-2-3) Haritada yer alan bilgiler sadece o dönemi kapsamamakla beraber daha sonra yapılan araştırmalar sonucu 1562-1587 yıllarında küçük şehirler arasına dahil olan “yeni şehirler ”parantez içinde verilerek ayrıca gösterilmiştir.

“ 16.yüzyıl Osmanlı şehirlerinin büyüklük dağılımı” başlıklı kısımda ise bu yüzyıl içindeki şehirsel yerleşim yoğunluğunun hızla arttığından ve bu artışın ilerleyen yıllarda da devam edecek bir yalınlığa sahip olduğundan bahsedilmiştir. Bunun dışında değişmeyen unsur olarak yine başkentin o dönemde gerek nüfus, gerek önem ve görev çeşitliliği açısından diğer büyük şehirlerin iki katı olması nedeniyle ön sırayı aldığından bahsedilmiştir. 19. yüzyılda İstanbul’un, Balkanların ve Anadolu ‘nun en büyük şehri olduğu İstanbul’un fethinden önceki nüfusla sonraki nüfus karşılaştırılarak verilmiş ve Fatih’in İstanbul için yaptığı icraatlardan bahsedilmiştir.

Osmanlı devletinin şehirleşme ve iskân siyaseti üzerinde durularak, devlet tarafından bu konuya önem verildiğini ve sağlıklı bir toprak idaresinin gerçekleşmesi için göç ettirme ve melezleştirme faaliyetinin olduğu belirtilmiştir(s.43). Fakat göç ettirme gerçekte var olan bir şey olsa da melezleştirme Osmanlının uyguladığı iskân politikasına uymamaktadır. Çünkü melezleştirme kavram olarak iki farklı unsurdan, başka bir şey meydana getirmektir. Konu akışı içinde değerlendirdiğimizde melezleştirme toplumları karışmaya zorlama gibi anlaşılmaktadır. Bu da bizi yazarımızdan mı yoksa çevirmenimizden mi kaynaklandığı belli olmayan bir çelişkiye düşürmüştür.

Yazarımızın 16.yüzyıl sonlarında “görkemli şehir” olarak adlandırdığı İstanbul’ un 1453–1800 yılları arsındaki nüfusu Londra ve Paris gibi Avrupa kentlerinin nüfusu ile verilmiş ve böylece İstanbul ’un nüfusu, nüfusun yıllar arsındaki artışı ve diğer iki kente göre ne derece büyük olduğu konusunda aydınlatılmaya çalışılmıştır. Örneğin tabloya göre;1453’te 50 bin olan İstanbul nüfusu,1600 de 1 milyon olmuş, aynı tarihte Londra 200 bin, Paris 400 bin olarak gösterilmiştir. 16.yüzyıl başlarında büyük şehirleri başta İstanbul, Bursa oluştururken küçük yerleşimler daha yoğun bir şekilde gözükmektedir. Bu bilgiye da nüfus ve yerleşime oranla verilen grafikten ulaştık(grafik–1). Grafiğe göre; büyük şehirler seyrek iken, küçük yerleşimlerle büyük yerleşimler arasındaki geçişlerde da gözle görülür bir mesafe vardır.

Birinci bölümü son kısımlarında verilen bilgiler özet olarak tekrar anlatılarak sonuç başlığı altında 16.ve 19.yüzyılda Anadolu ‘daki yerleşimin nasıl olduğu konusunda genellemeler yapılmaya çalışılmıştır.

Kitabımızın ikinci bölümü “16.yüzyıl boyunca Anadolu ve balkanlarda kırsal toplum -I “başlığı ile verilmiş ve konuya Pablo Neruda ‘nın çiftçi ve toprakla ilgili olan bir şiirine yer verilerek ilginç bir giriş yapılmıştır. Kitabın eğlenceli kısmını oluşturan bu bölümde daha çok yerleşimlerin demografik istatistiklerinden çok mevcut nüfusun sosyal yaşantısı üzerinde durulmuştur. Bu daha çok geçim yollarının neler olduğu, nerelerde hangi meslek gruplarının olduğu, bu meslek gruplarının nasıl işlediği, en küçük oluşumdan en büyüğün kadar ki hiyerarşik düzen verilmeye çalışılmış. Bu bilgilere ulaşırken de hangi kaynaklardan yaralanıldığı ayrıntılı olarak belirtilmiş bu da hem bilimsellik hem de bize yol göstermesi açısından yaralı olmuştur. Özellikle” temel ihtiyaçların üretimi” alt başlığıyla verilen kısımda üretilen ürünler tahıllar, yemeklik yağlar, tatlandırıcılar, sebzeler, bağlar, hayvanlar ve yük hayvanları olarak, meslek grupları ise balıkçılık, dokuma, kereste, araçlar ve teknikler olarak verilmiştir. Tuz üretiminin nereden yapıldığından, değirmenlerin nasıl işlediğine, sakız adasının kime paşmaklık olarak verildiğinden, saraya yemeklik yağ gönderen Rumeli bölgesindeki bir kısım halkın vergiden muaf tutulduğuna dair birçok ilgi çekici bilgiler sunulmuştur.

Genel olarak iktisadi yapının anlatıldığı bu bölümde üretim biçimleri ele alınmış ve bunlar küçük başlıklar halinde verilmiştir. Hangi meslek grubundan hangi vergiler alındığı, yerleşim yerlerinin bütün özellikleri göz önüne alınarak ortaya konulmaya çalışılmıştır.

“16.yüzyıl boyunca Anadolu ve balkanlarda kırsal toplum II ” başlıklı üçüncü bölümde ise toplumsal üretim müesseseleri alt başlığıyla, tahrirlerdeki bilgiler ışığında var olan yerleşim modelleri üzerinde durulmuş ve temel kaynak olarak en çok Ömer Lütfi Barkan ‘ın hazırladığı 16.yüzyıl başında Rumeli’de nüfusun yayılış tarzını gösteren haritası alınmış ve Faroqhi elde ettiği diğer bilgileri bu haritadan yararlanarak sunmaya çalışmıştır. Genel itibariyle bu bölümde köylerin, kasabaların nasıl oluştuğu, şehirlerin kendinden daha küçük yerleşimler üzerindeki etkilerinin neler olduğu, aralarındaki sosyal, idari ve ekonomik ilişkilerin neler olduğu ve nasıl bir seyir izlediği açıklanmış ve bazen detaylı örneklendirmelere yer verilmiştir. Buna göre daha çok şehir ve kırsal hayatın ekonomik ve idari yapısının ele alındığı bu bölümde en az 400 vergi mükellefinin olduğu ve pazar vergisine tabi olan yerlerin köy statüsünde olduğu ve bundan daha fazla olduğunda ise kasaba ya da nahiye olarak değerlendirildiğini görüyoruz. Ayrıca nüfus ve ekonomik durumu göz önüne alarak yapılan statülendirmede şehirlerdeki müslim ve gayrimüslim nüfusun birbirine oranları, aralarındaki münasebetler, tabi oldukları kurallar ve bu kuralların var olan dini ve kültürel farklılıktan dolayı, camii ve kilise gibi kurumlarca denetlendiği belirtilmiştir.

İdari olarak, kırsal kesimlerin, merkezi idare tarafından atanan sipahi tarafından yönetildiğinden, köylü ve tımarlı sipahi tarafından yönetildiğinden köylü ve tımarlı sipahi arasındaki ilişkilerin kanunnamelerde belirtildiğinden ve düzenin sağlıklı işlemesi için buralardaki adli görevlilerden yani kadılardan da bahsedilmiştir.16.-18.yüzyıllar arsındaki değişim ve farklılıklar üzerinde durulmuş ve yine bu bölümde konargöçerler, Rumeli Anadolu ve Orta Asya göçerleri olarak ayrı ayrı ele alınmıştır. Osmanlının bunlar üzerindeki yaptırımlarından bahsedilmiştir. 16.yüzyılda konargöçerler arasında hâkim olan Şii propagandaları hakkında geniş bilgiler verilmiştir.

Bölümün son kısmında ise köylerdeki vergilendirmeden bahsedilerek tahrirlerin nasıl yapıldığı hangi bölgelerden ne kadar vergi alındığı ve vergilerin çeşitliliği üzerinde durulmuştur. Muaf olanların dönemlere ve önem derecelerine göre farklılık gösterdiği de belirtilmiştir. Örnek verirsek celali isyanları sırasında derbendciler bazı vergilerden muaf tutulmuşlardır. Bunun sebebi ise var olan karışık durumda asayişi sağlamaktır.

Vergilendirme konusundan sonra köylü ile devlet arasındaki yegane bağ olan tımar sisteminden bahis açılarak, halkın ve devlet görevlilerinin bu sistemi ne kadar benimsemiş oldukları “ reayayı vergilendirme aracı olarak görülen tımar ve çeşitli biçimlerdeki iltizam düzenlemeleri köylülerin bakış açısıyla saygı duyulacak müesseselerdi “ifadesiyle açıklanmış ve bu konudaki detaylar Orta Çağ Avrupası ve 18.yüzyıl Rusyasındaki serf sistemiyle bağlantı kurularak anlatılmaya çalışılmıştır.(s.132)

Tımar sisteminin bozulmasındaki aşamalar kırsal hayatı bu durumdan nasıl etkilendiği ve sonuçları üzerinde durulmuş, bu da daha çok toprak sisteminin bozulması, ekonominin bozulması, isyanlar ve bunların doğal sonucu olan asayişin ve güvenliğin bozulması şeklinde açıklanmıştır. Devlet tarafından yapılan müdahalelerden, özellikle çıkarılan adaletnamelerin ne derece başarılı olabildiğinden az da olsa bahsedilmiştir.

Kitabımızın son bölümünü oluşturan dördüncü bölümde “ balkan panayırlarının eski tarihi” üzerinde durulmuştur. Konu itibariyle balkan panayırları esas alındığı için, kaynaklar da daha çok Mehlan, Rozman, Bruce McGowan ,Niels Steengaard gibi Avrupalı tarihçilerin ulaştığı bilgilerden oluşmaktadır. Ayrıca bu alanlarda çalışma yapan Halil inalcık ve Ömer Lütfi Barkan’ın eserlerinden de yararlanılmıştır.

Osmanlı ekonomisi ve ticareti hakkında bilgiler edinebildiğimiz bu bölümde,panayırların hangi dönemde şekillenmeye başladığı, nasıl işlediği, büyüklükleri ve faaliyet gösterme sürülerinin tespitine çalışılmış fakat Faroqhi’ nin belirttiğine göre çok fazla detay veren belgelerin olmayışı ya da olsa da ulaşılamayışı nedeniyle eldekilerle bir genelleme yapılmaya çalışılmıştır. Buna göre daha çok Osmanlı tüccarları tarafından, Teselya, Makedonya ve Güney Bulgaristan’a indirilen malların belirli süreler içinde(yaklaşık olarak 15 -20 gün) belli yerlerde ticareti yapılmaktaydı. Bu daha çok dış ticaret ile alakalı bir durumdu. Panayırların balkanlarda oluşması ve yoğunlaşması ise Osmanlının burada uyguladığı iskan politikası ile açıklanmıştır ve diğer konular bu çerçevede ele alınmıştır. Panayırların işleyişi konusunda ise yine kanunname ve adaletnamelerin etkin olduğu ve panayırdaki asayişin yerel idarecilerin sorumluluğunda olduğu, fiyatların ve tüccarların elde ettiği kazancın belli bir standardı olduğu ve bunun temini için devlet tarafından bir takım önlemlerin alındığı belirtilmiştir.

Ayrıca panayırlara giden büyük kervanlara güvenlik açısından (özellikle 16.yüzyıl başlarında)yeniçerilerin eşlik ettiği fakat celali isyanları sırasında yeniçeri kıyafeti giyen haydutların ayırt edilemeyişi ya da gerçekte yeniçeri olan askerin daha sonra isyancı olması yani her ikisinin birbirine karışması nedeniyle, zamanla panayırların teşekkülünde rol alan vakıfların şikâyetlerine neden olmuş ve bu durum çıkarılan kanunlarla yeniçerilerin panayırlardan uzaklaştırılması ve tüccarların silahlandırılmasıyla sonuçlanmıştır.

Bu gibi ilgi çekici bilgilerin yanında panayırlarda büyük, orta ve küçük olmak üzere 3 çeşit dükkân tipinin olduğundan, bunların tüccarlara kiraya verildiğinden ve birbirinden farklı vergilerinin olduğundan, alınan verginin hazineye ya da vakfa tahsil edildiğinden, bir panayırda en az 700–1000 arasında değişen dükkân olduğundan ve kiracıların bu dükkânlar üzerindeki haklarından bahsedilmiştir.

Ayrıca 16.yüzyılın sonlarına doğru dünyadaki gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan fiyat artışı ve merkantilizm olarak adlandırılan ticari ve ekonomik durumun Osmanlı ticaretini nasıl etkilediği konusu üzerinde de durulmuştur ve dördüncü bölüme 16.-18.yüzyıl Anadolu ve balkan panayırları haritasıyla son verilmiştir.

211 sayfadan oluşan kitabımızın 16 sayfasını bibliyografya oluşturmaktadır. Bu da bize her cümlesi bilimsel bir nitelik taşıyan kitabımızın geniş kapsamlı araştırmalar sonucunda oluşturulduğunu gösterir. Kitabın çeviri olması nedeniyle bazı konular ilk bakışta kavranamamaktadır fakat konu akışı içinde verilen harita ve grafikler bu konuda bize bir nebze yardımcı olmuştur. Dipnot bakımından da oldukça zengin olan kitabımız, cümle sonlarında sık sık rastlanan dipnot numaralarıyla ayrıca renklenmiştir.

Konu olarak Osmanlı şehir ve kırsal hayatı çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Bu nedenle yapılan çalışma sadece konunun temelini oluşturan öğelerle sınırlı kalmıştır.

BİBLİYOGRAFYA

1. ATILGAN, İnanç, “ Ermeniler,Sürgün ve Göç, tahlil ve tanıtım, online kaynak sağlayıcısı: www.otw.co.at /otw/index.php/t/

2. ÇADIRCI, Musa, “ Aydın Taneri, Türk Devlet Geleneği Dün Bugün” Tarih Araştırmaları Dergisi, cilt XIV, DTCF Basımevi, Ankara, 1982

3. DİLAN, Hasan, “ A.Poidebard,Rus Ordusunun Çekilmesinden Sonra Kafkasya Cephesinde Ermenilerin Askeri Rolü” Ermeni Araştımaları, sayı 9,bahar 2003

(Visited 2 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 15.04.2008 tarihinde hürrem tarafından, Kütüphane | Okunması Gereken Kitaplar ve Kitap Özetleri bölümünde paylaşılmıştır ve 7454 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Osmanlı Devleti\'nde Şehir Ve Kırsal Hayat | Suraiya Faroqhi orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleOsmanlı Saray Halıları Sonraki MakaleCüzam -Cüzzam - Lepra - Hansen Hastalığı Nedir? | Belirtileri - Çeşitleri Nelerdir? Tanı Ve Tedavisi Nasıl Yapılır?

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz