Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Obezite – Şişmanlık Nedir? | Şişmanlığın Nedenleri – Tehlikeleri – Tedavileri


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 28.12.2007 tarihinde Hale tarafından, Hastalık Tanımları, Belirtileri, Tedavileri bölümünde paylaşılmıştır ve 6043 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Obezite – Şişmanlık Nedir?

Obezite ya da halk arasında bilinen adıyla şişmanlık, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Obezite, besinlerle alınan enerji miktarının, metabolizma ve fizik aktivite ile tüketilen enerji miktarını aştığı durumda ortaya çıkar.


Obezite, insan vücudunda kalp ve damar sistemi, solunum sistemi, hormonal sistem, sindirim sistemi gibi sistemleri etkileyen ve birçok önemli rahatsızlığa zemin hazırlayan bir hastalıktır.

Şişmanlık; vücut ağırlığının olması gerekenden daha fazla olmasıdır. Şişmanlık, klinik muayeneler, boy ve ağırlık ölçümleri alınıp bununla ilgili standartlar ile kıyaslanması, deri kalınlığının ölçülmesi gibi yöntemlerle saptanır.


Obezite, insan yaşamını kısaltan ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir hastalıktır. Obezite için çözüm tıpta aranmalıdır.

Obezitede Dünyada ve Bizdeki Durum

Başta ABD olmak üzere tüm dünyada yaygın bir sorun haline gelen obezite her yıl yüz binlerce kişinin ölümüne sebep oluyor.

Obezitenin en büyük nedeni ise aşırı beslenme ve hareketsiz yaşam biçimi.

Tüm dünyada 300 milyondan fazla yetişkin obez bulunuyor. Halbuki çok değil, 9 yıl önce, 1995’te bu sayı 200 milyondu. ABD’deki durum çok daha çarpıcı. Bugün her üç Amerikalıdan biri obez. 30 yıl önce altı Amerikalıdan biri obezdi. Yine bugün Amerikalı çocuk ve gençlerin yüzde 15’i kilolu. Bu oran 1980’den bu yana neredeyse üçe katlandı. Bu artışı ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin raporu da açık bir şekilde ortaya koyuyor: İnsanların şişmanlamasının en büyük nedeni daha fazla yemesi. ABD’de 30 yıl öncesine göre yetişkin bir kadın, günde 335 kalori fazla alıyor. Yetişkin bir erkek ise 168 kalori. ABD’de 1990’dan beri obeziteye bağlı ölümlerin sayısı yılda 300 binden 400 bine çıktı.

Türkiye’de durum

Türkiye’deki durum da ABD’den çok farklı değil. Şişmanlık Türkiye’de de özellikle Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde giderek büyüyen bir sorun. Obezlerin toplam nüfus içindeki payı giderek artıyor. Türkiye Obezite Araştırma Derneği’nin 1998 ve 2002 arasında yaptığı araştırmaya göre Türkiye nüfusunun yüzde 22,4’ü obez. Kiloluları da dahil edince bu oran yüzde 30’u geçiyor. Araştırmaya göre erkeklerin yüzde 24’ü, kadınların da yüzde 32’si şişman çıkıyor. İlkokul mezunları ve evlilerin arasında şişmanlık oranı daha yüksek. Bölgeler arasında da bir eşitsizlik var. Batı Anadolu ve Doğu Anadolu’da şişmanlık oranı yüzde 15’ken, Güneydoğu Anadolu’da bu oran yüzde 20’ye, Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 35’e kadar çıkıyor.


Sorun porsiyonda

Şişmanlığın bu derece hızlı artmasının, obez nüfusun ciddi bir sorun haline gelmesinin en büyük nedeni insanların günlük kalori tüketimini ayarlayamaması. Fazla hareket etmeyen bir kadının günlük ihtiyacı 1600 kalori, erkeğin ise 2200 kalori. Halbuki ABD’de kadınlar 1877, erkekler de 2618 kalori tüketiyor. Yani gerekenden yaklaşık 300 kalori fazla. Enerji tüketiminden fazla tüketilen her şey yağa dönüşüyor. Bir de daha haraketsiz bir yaşam tarzı benimsenince kilo almak kaçınılmaz bir hale geliyor. Örneğin yine ABD’de beden eğitimi dersine katılan lise öğrencilerinin oranı 1991’den beri yüzde 42’den yüzde 32’ye düştü. İşe giderken toplu taşıma yerine otomobil kullananlar artıyor.

Tabii bunun yanından tabaktaki porsiyonların giderek büyümesi de obezitenin yayılmasında önemli bir rol oynuyor. 1954’te 73 gramlık ve 202 kalorilik Burger King hamburgeri 2004’te 310 kaloriye çıktı. 1955’te 210 kalorilik McDonalds kızarmış patatesi bugün 610 kaloriye yükseldi. 1950’lerde sinemada satın alınan 174 kalorilik patlamış mısır yerini bugün 1700 kalorilik dev boyuttaki porsiyona bıraktı.

Kilolu Olduğumuzu Nasıl Anlayacağız?

VÜCUT KİTLE İNDEKSİ (VKİ)

Kilonun durumunu saptamak için çoğunlukla vücut kitle indeksinden (VKİ) yararlanılır. Vücut kitle indeksi vücut ağırlığının boyun karesine bölünmesiyle elde edilir:

Vücut Kitle İndeksi (VKİ) (kg/m2)= Vücut Ağırlığı (kg) / Boy (m2)

VKİ:

<18.5 ise: Zayıf: yani az miktarda vücut yağına sahipsiniz. Eğer atletseniz bu istenebilir bir durumdur; fakat değilseniz zayıf VKİ seviyesi vücut ağırlığınızın düşük olduğunu gösterir ve bağışıklık sisteminizin zayıflamasına sebep olabilir. Eğer VKİ’niz ve vücut ağırlığınız düşükse kas hacminizi artırmak için sağlıklı bir beslenme ve egzersiz yoluyla kilo almaya çalışmalısınız.

18.5-24.9 ise: Normal: İdeal miktarda vücut yağına sahip olduğunuz anlamına gelir ve bu da uzun ve ciddi hastalık oranın en az olduğu bir hayat demektir. Aynı zamanda bu oran birçok insanın estetik olarak en çekici bulduğu orandır.

25.0-29.9 ise: Hafif Şişman: “İri” sayılırsınız ve diyet ve egzersizle kilo vermenin yollarını aramalısınız. Şu anki kilonuzla çeşitli hastalıklar için risk taşımaktasınız. Beslenme stilinizi değiştirerek ve egzersize daha fazla ağırlık vererek kilo vermelisiniz.

>30.0 ise: Obez (Şişman): Sağlıksız bir kilonuz var, bunun getirdiği ve getireceği sağlık sorunlarıyla karşı karşıyasınız demektir. Beslenme stilinizi değiştirerek ve egzersize daha fazla ağırlık vererek kilo vermelisiniz.

Bel Çevresi

Bel çapınızı (BÇ) belinizin etrafını şerit metre ile ölçerek belirleyebilirsiniz. Karın bölgenizdeki yağ için iyi bir ölçüm olmasının yanı sıra, kalp hastalıklarına eğilim yönünden daha iyi bir kriterdir. Kalp damar hastalıkları riski, BÇ; erkeklerde 102 cm, kadınlarda ise 88 cm üzerine çıkıldığında artar.

VKİ ile normal ya da fazla kilolu olarak kategorize edilen insanlar için BÇ ölçümü daha faydalı olabilir. Örnek olarak, kas hacmi artmış bir atletin VKİ’si 25 ten büyük olabilir ki bu da onun VKİ ölçeğinde fazla kilolu olarak görünmesine neden olabilir. Fakat BÇ ölçümüne göre bu atlet aslında fazla kilolu değildir.

Şişmanlığın Nedenleri

Şişmanlık uzun süren bir enerji dengesizliği sonucudur. Bunun belli başlı nedenleri:

1) Fazla yeme,

2) Fiziksel hareketlerin azlığı,

3) Psikolojik bozukluklar,

4) Metabolik ve hormonal bozukluklar,

5) Kalıtımsal faktörler.

Bu faktörler arasında en önemlisi, fazla yemedir. Birçok kimse yedikleri ve harcadıkları hakkında gerçek bilgiye sahip değildir. Bazıları, fiziksel hareketler için harcanan enerji konusunda da bilgisizdir. Hareket ediyorum diye fazla yemek, bazen farkında olmadan şişmanlığa yol açabilir.

Şişmanlığın kalıtsal olduğu da ileri sürülmektedir. Yapılan bir araştırmada, normal anne babanın çocukları arasında şişmanlık %8-9 iken, anne-babadan birinin şişman oluşunda çocuklardaki şişmanlık sıklığının %40’a, her ikisinin de şişman oluşunda %80’e çıktığı belirtilmiştir. Yalnız, bu durumun kalıtsal bir değişiklikten çok, ailenin beslenme alışkanlıklarından ileri geldiği sanılmaktadır. Genellikle evde pişirilen yemeklerin enerji değerinin yüksek oluşu, ailenin bütün bireylerinin fazla enerji tüketmesine yol açmaktadır.

Genellikle hareketsiz kimseler, hareketli olanlar kadar yemektedirler. Bu durumda, hareketsiz olanların enerji dengesi bozulmaktadır. Ağır işte çalışanlar arasında şişman kimselere çok az rastlanmasına karşılık, oturarak iş gören memurlar ve ev kadınlarında şişmanlığın sık görülmesi, fiziksel hareketlerin, vücut ağırlığı üzerine etkisini açık olarak göstermektedir.

Bazı kimseler üzüntü, sıkıntı ve güvensizliklerini örtmek için fazla yemeye meyilli olabilirler. Bunun tersi durumlar da olabilir. Psikolojik bozukluklar, bazen fazla yemeye, bazen de az yemeye neden olabilir.

Özellikle zayıflama diyetlerine dirençli olan çok az sayıdaki şişmanlıklar hormonal ve metabolik nedenlere dayanır. Bu tür şişmanlık toplumdaki şişmanlık oranlarının çok küçük bir bölümünü kapsar. Bilindiği gibi bazı hormanlar, bazal metabolizma hızını etkiler. Hormonal nedenlerle bazal metabolizmanın yavaş oluşu, enerji harcamasını azaltarak alınan besin öğelerinin bir kısmının depolanmasına yol açabilir. Yalnız bu kişiler, genellikle hareketsizdirler ve şişmanlamaları bu nedene de dayanabilir.

Diyetin protein, karbonhidrat ve yağ içeriğinin şişmanlamada etkili olduğu bilinmektedir. Bazı araştırmacılar, diyetteki protein oranının yüksek, karbonhidrat oranının düşük olması ile daha çok enerjinin ısıya dönüşerek atıldığı fikrini savunmaktadırlar. Diğer bazı araştırmacılar ise, bunun şişmanlıkta bir etkisinin olamayacağı görüşündedirler. Karbonhidratların çok fazla kısıtlanması, organların çalışma sistemlerinde örneğin asit-baz dengesinde bozukluklar yapacağından doğru değildir.

(Visited 1 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 28.12.2007 tarihinde Hale tarafından, Hastalık Tanımları, Belirtileri, Tedavileri bölümünde paylaşılmıştır ve 6043 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 3 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Obezite - Şişmanlık Nedir? | Şişmanlığın Nedenleri - Tehlikeleri - Tedavileri orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleSuikastler Tarihi | Benazir Butto Suikastı [27 Aralık 2007] Sonraki MakaleNASA'dan l Dünya'nın Son Görüntüleri

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz