Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Namık Kemal – Ä°ntibah | Kitap Raporu: Özet – Ana Fikir – Olay ve KiÅŸi Analizi – Tür Bilgisi


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 04.03.2008 tarihinde Erkan tarafından, Kütüphane | Okunması Gereken Kitaplar ve Kitap Özetleri bölümünde paylaşılmıştır ve 32494 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


1. ESERÄ°N ADI : Ä°NTÄ°BAH
A. YAZARI : NAMIK KEMAL
B. BASKI YILI : 1973
C. SAHÄ°FESÄ° : 128
D. BASILDIÄžI MATBAA : SULHÄ° BARAN MATBAASI

A. ESERİN ÖZETİ :


Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Ali Bey,yirmi iki yaşlarında ii bir eğitim ve öğrenim
görmüş bir gençtir.Yalnız hayat tecrübesinden yoksundur.
19.yy’ın seçkin gezinti yerlerinden biri olan Çamlıca’da dolaşırken çok güzel bir kadınla
tanışır.Kadının adı Mahpeyker’dir.Genç adam, ilk karşılaşmada ilgi duyduğu bu kadını derin
bir aşkla sevmeğe başlar. Bu ilk tanışmadan sonra hemen her hafta Mahpeyker’le buluşmak
üzere Çamlıca’ya gider. Oysa kadının kirli bir geçmişi vardır ve Ali Bey’in sevgisine layık
değildir.Bu durumun farkında olmayan ve onu da kendisi gibi temiz bir sevda içinde hyal
kuran genç adam, kısa zamanda eini ve işini ihmal etmeye başlar.Zamanla geceleri bile evine
uğramadığı olur.
Bir süre sonra ailesi, Ali Bey’in durumunu öğrenirler.Onu, zor kullanarak,bu durumdan
kurtarmaktan çek, başka çarelere başvururlar.Delikanlının annesi oğlunu dış etki ve
bağlardan kurtarmak için eve genç ve çok güzel bir cariye alır.Cariyenin adı Dilaşub’dur.Bu
cariye temiz,saf,iyi ahlaklı bir gencecik kızdır.Annenin amacı, Ali Bey’in Dilaşub’u sevmesi,
böylelikle yakasını sokak kadını Mahpeyker’den kurtarmaktır.Ne var ki, iyi düşünülmüş bu
çare umulanı vermez;Ali Bey, Dilaşub’un dfarkında bile değildir.Her geçen gün çoğalan bir
sevdayı Çamlıca’ya, Mahpeyker’e taşımaya devam eder.
Aradan bir süre geçmiştir.Bir seferinde yine sevgilisine gidip onu evinde bulamayan Ali
Bey, bir tesadüf v küçücük bir inceleme sonucu,onun nasıl bir kadın olduğunu öğrenir.Büyük
bir sarsıntı geçirir.O, bu sarsıntılarla bocalarken,annesi ustalıkla Dilaşub’u yeniden karşısına
çıkarır.Avunmak ihtiyacı ile yanan genç adam bu sefer genç,güzel cariye ile ilgilenir.Dilaşub
da zaten çoktan beri Ali Bey’i sevmektedir.Evlenmeleri kararlaştırılır.
Öte yandan Ali Bey’in kendisine uğramadığını gören ve sebebini araştıran
Mahpeyker,durumu öğrenince büyük bir öfkeye kapılır;iki gençten intikam almaya karar
verir.Birçok tanıdıkları aracılığı ile hazırladıkları iftiraları yağdırmaya başlar.Bu iftiraların
ağırlık noktası,Dilaşub’un da,kendisi gibi,iffetsiz bir kadın olduğu şeklindedir.Ali Bey, kısa
zamanda bu iftiraların etkisinde kalır.Onun karısına olan sevgisi zaten bir tesellinin ucuna
bağlanmış bir düğümden ibaret olduğu için, çabucak kine ve düşmanlığa döner.Nihayet bir
gün karısını adam akıllı azarlar,döver:bununla da yetinmez, genelevlerden birine kapatılmak
üzere zavallıyı bir esirci tellalına satar.Esirci tellalı aslında Mahpeyker’in
adamlarındandır.Dilaşub’u alıp doğru Mahpeyker’e götürür.Mahpeyker, paralı ve genç
sevgilisini elinden almış olan mazlum kadını, kendisine bağlı evlerden birinde sermaye olarak
kullanmaya baÅŸlar.
Üst üste uğradığı gönül kırıklıkları ve yaşadığı düzensiz hayat Ali Bey’in sağlığını
sarsmıştır.Bunun sonucu olarak hastalanır.Oğlunun kötü bir sona gittiğini sezinleyen annenin
de hastalığı artar;sonunda bu kahırlara dayanamayarak ölür.
Ali Bey’e karşı olan kini bir türlü sönmeyen Mahpeyker, Dilaşub gibi onuda büsbütün
mahvetmek kararındadır.Bu kararını gerçekleştirmek üzere bir plan düzenler:Ali Bey’i bir
eğlenti evine çağıracak ve orada bir yolunu bulup öldürecektir.Kocasını her zaman sevmiş
olan,hala da seven Dilaşub, bu planı öğrenir.Büyük zorluklarla, gizli yollardan ona haber
salar, hakkındaki kötü hazırlığı kendisine bildirir.Bu habere önce inanmayan Ali Bey,gittiği
evde durumun gerçekten de böyle olduğunu öğrenince bir yolunu bulup kaçar ve

kurtulur.Eşinin kurtuluşundan dolayı büyük bir mutluluk içine düşen Dilaşub, onun kaçarken
bıraktığı paltosuna sarılır ve yatağına girer.Biraz sonra genç adamı öldürmekle görevli kiralık
katil odaya girer.Karanlık odada göz yordamı ile aranırken, köşede palyolu birinin
uyuduğunu görür; usulca yanına sokulup elindeki bıçağı kelbine saplar,kadıncağızı öldürür.
Bu arada Ali Bey, karakola gitmiş birkaç emniyet görevlisi alarak yeniden eve
dönmüştür.İçeri girip de Dilaşub’un kanlar içinde yüzen cesedini görünce çılgına döner.Tam o
sırada dudaklarında zalim bir tebessümle, içeriye Mahpeyker girmektedir.Kendini kaybeden
Ali Bey, Dilaşub’u öldürn bıçağı kapıp Mahpeyker’i delik deşik eder ve yanındaki emniyet
görevlilerine teslim olur.
Ali Bey; artık herşeyii ,sağlığını,sevdiği kadını,şeref ve onurunu, servetini yitrmiş bir
zavallı bir insandır.Bu büyük elemlerim havası içinde bir süre hapishane köşelerinde sürünür
ve birgün tam bir hüsran içinde son nefesini verir.

– MUHTEVA BÄ°LGÄ°SÄ°

A. ANA FÄ°KÄ°R :
Karşılaştıkları olaylar hakkında derinlemesine değerlendirme yapmadan karar veren
insanlar çoğu zaman yanlış yaparlar.Ve ne yazık ki bu karardan dönmeleride çok zor
olur.Genellikle son pişmanlık fayda etmez.


B. ALINACAK DERSLER :
• Güvendiğimiz insanları iyi tanımamız lazımdır.
• Sevdiğimiz insanları seçerken çok dikkatli olmalıyız.
• Kalbimizin sesini dinlerken beynimizin de sesini dinlamaliyiz.
• Aşık olunmaması gereken kişilere aşık olanların hayatları alt-üst olur.
• Seçimlerimiz yaparken sonuölarını göz önünde bulundurmalıyız.
• Kaybedecek birşeyi olmayanlar hiçbir şeyden korkmazlar.
• Düşünerek karar vermeliyiz.
• Bir anlık zevkler uğruna hayatımızı karartmamalıyız.

B. OLAYIN KİŞİLERİ VE TAHLİLLERİ :

( 1 ) FÄ°ZÄ°KÄ° TAHLÄ°LÄ°

ALİ BEY : Yirmi bir, yirmi iki yaşlarında yakışıklı bir delikanlıdır.Sarı benizli, kızların
dikkatini toplayacak derece çekicidir.Mahpeyker’in ona vurulmasının tek sebebi de onun bu
karşı konulmaz çekiciliğidir.
MAHPEYKER : Boyu posu gayet düzgün, siyahımsı samur saçlı, incerek düz kaşlı,
noktalı yeşil gözlü, çekme burunlu,ufacık ağızlı, kor dudaklı bir kadındır.
ATIF BEY :Aşağı yukarı Ali Bey’le aynı yaştaydı.Zarif biri olan Atıf Bey terbiyeli olduğu
kadar düzgün giyimli ve bakımlı bir adamdır.
MESUT BEY : Ellili yaşlarda olan Mesut Efendi’nin şakkalarına aklar düşmüş, yüzünde
çizgiler belirginleşmiştir.Terbiyesini dış görünüşüyle açığa çıkarır.
FATMA HANIM : Ali Bey’in annesi olan Fatma Hanım, özellikle kocasının ölümünden
sonra iyice yaşlanmıştır.Ölmeden önce oğlunun mürüvvetini görmek ister.
ABDULLAH EFENDİ: Çok zengin olan Abdullah Efendi, Suriyeli bir Arap’tır.Yaşı
yetmişi geçtiği halde kadın, kız peşinde koşmaktan kendini alamaz.Yüzüne bakılamayacak
kadar suratsız, çirkin bir adamdır.Yüzü çiçek bozuğundan delik deşik, rengi zenci hurması
denilecek drecede koyu esmerdir.Gözü de hastalıklardan dolayı hem pereli hem de çipildi.Alt
kısmı frengiden dökülmüş çentik,yarım burnu;fırça yüzü görmemiş çürük dişleri; uyuz hyvan
tüyü kadar seyrek bıyık ve sakalı, yüzünün korkunçluğunu bir kat daha arttırmaktadır.

DİLAŞUB : Vücudunun tüm güzellikleriyle tam bir melektir.Güzelliğiyle Ali Bey’i
etkileyen Dilaşub,sçları sırma gibi sarı; alnı duru ve beyaz; tatlı mavi gözleri ve gülpembe
yanaklarıyla çok çekiciydi.

( 2 ) RUHÄ° TAHLÄ°LÄ°

ALİ BEY : Vatanımızın kültür merkezi olan İstanbul’da büyümüş, özel öğretmenlerden
ders almış, çok muhteşem şekilde öğrenim görmüştür.O kadar ki;daha on yaşına bastığı
zaman birkaç yabancı dl öğrenmişti.Ali Bey’in terbiyesine ve davranışlarına bakanlar
kendisini adeta bir melek zannederlerdi.Fakat Ali fazlaca sinirli ve kanı oynak birisiydi.Bunun
neticesi olan hiddetini, aldığı terbiye ve gördüğü şefkatli muameler sayesinde, herhangi bir
şeye karşı lüzumundan fazla, adeta esirlik derecesinde düşkünlüğü hemen her halinden
anlaşılırsı.Her neye merak sarsa, bütün işlerini bir yana bırakır, dünyayı unutur, sadece
onunla meşgul olurdu.Bir şeyi arzu eder de gerçekleştirmesinde küçük bir engele rastlasa,
arzusu ne kada önemli olursa olsun, onu gerçekleştirmek için en büyük fedakrlıktan
çekinmezdi.Hatta ufak bir emeline ulaşamıyınca günlerce hastalanır; geceleri gizli gizli
ağlardı.
MAHPEYKER : Terbiye ve ahlak bakımından Ali Bey’in tamamen zıddıydı.Alçak ve
namussuz bir aileden yetişmiş; daha on dört, on beş yaşına gelmeden rezaletin her çeşidini
öğrenmişti.Biraz okuyup yazma öğrendiği ve hemen bütün şahitlerini İstanbul’un tanınmış
aşifteleriyle geçirdiği için şeytani zekası çok gelişmişti.İstediği adamı elde edip ona keyfinin
istediği şekilde tahakküm ederdi.Son derece şehvet düşkünü olduğu için hoşlandığı erkekleri
bin cilveyle hükmü altında tutmak ister ve bunu daima ustalıkla becerirdi.Yakışıklı erkekleri
gerçekten severdi; fakat yılan bir adama nasıl sarılırsa bu da öyle sarılmak isterdi.Ve o
erkeğin yalnız kendisine ait olmasını isterdi.
ATIF BEY : Ali Bey’in iş arkadaşı olan Atıf Bey en az Ali Bey kadar terbiyeli ve
karakterli bir insandır.Kısa zamanda ALİ Bey ile canciğer arkadaş ve sırdaş
olmuştur.Fikirleri ve nasihatlarıyla Ali Bey’e yardımcı olmaya çalışmaktdır.
MESUT BEY : Atıf Bey’in dayısı olan Mesut Bey İstanbul’un her köşesine sokularak
çeşitli olayların içinde yoğrulmuş, dünyanın kaç bucak olduğunu anlamış, tecrübeli bir
adamdı.Kötülerin düşmanı iyilerin dostuydu.
FATMA HANIM : OÄŸlunu gayet terbiyeli ve olgun ÅŸekilde yetiÅŸtirmeye dikkat
ederdi.Oğlunun başına gelebilecek en ufak kötülük onu mahfederdi.Özellikle Mahpeyker’e
aşık olduktan sonra oğlunun geleceğinden şüphe eder olmuştu.Asıl isteği ölmeden önce
hayırlısıyla oğlunun mürüvvetini görmekti.
ABDULLAH EFENDİ : Suriye’nin en alçak, en ahlaksı adamlarından biriydi.Ortak
olduğu tüccarları batırarak çok para kazanmış, bin bir hile ve düzenbazlıkla servetini kat kat
arttırmıştı.Mahpeyker’le tanıştıktan sonra ona büyük bir ilgi duymuştur.
DİLAŞUB : Bir cariye olarak Ali Bey’in evine girmiştir.Ali Bey’le evlendikten sonra
iftiraya uğraması sonucu satılmış ve Mahpeyker’in eline düştükten sonra bin bir sıkıntı ve
işkenceye göğüs germiştir.Aslında Ali Bey’i gönülden sevmektedir.


( 3 ) SOSYAL TAHLÄ°LLERÄ°

ALİ BEY :Babı-Ali’ de ktiplik yapan ALİ Bey özellikle bbasının ünüyle tanınmış terbiyeli
ve dürüst biridir.Zor duruma düştüğünde babasından kalan mirası sayesinde geçinebilmiştir.
MAHPEYKER : Tam anlamıyla bir aşiftedir.Kendisinin bu aşifteliği annesinden
kalmadır.Küçük yaştan beri her türlü namussuzluğu ve ahlaksızlığı ypmıştır.Aklı fikri
beğendiği erkeklerle birlikte olmaktadır.
ATIF BEY : İstanbul’un ileri gelen ailelerinden birinin çocuğu olarak yetişmiştir.
Eğitimini tamamladıktan sonra Babı-Ali’ de katiplik yapmaya başlamıştır.
MESUT BEY : Olgun ve terbiyeli karakteriyle, çeşitli yönleriyle tanınmış, güvenilir br
insandır.Gayet tecrübeli olan Mesut Bey İstanbul’u, özellikle de Çamlıca’yı tüm yönleriyle
bilmektedir.
ABDULLAH EFENDİ : Aşırı derecede zengin, bir o kadar da şerefsiz ve namussuzdur.
Mısır’la yaptığı ticaret işleri sayesinde çok para kazanan Abdullah Efendi’nin yapamayacağı
şerefsizlik ve adilik yoktur.Ondan her türlü kötülük beklenebilir.

TÃœR BÄ°LGÄ°SÄ° :
Edebi eserler insanla ilgili gerçekleri vermeye çalışırlar.Yazar, ister yaşadığı zamanla
ilgili olayları ister, yaşamadığı olayları ele alsın, içinde yaşadığımız dünyadan aldıklarını
kullanarak gerçeğe uygun bir dünya kurarlar.
Gerçekler dünyasında aldıklarını kullanarak gerçeğe uygun bir dünyayı anlatan edebi
eserlerin başında roman gelmektedir.
Roman, olayları anlamak ve anlatmak ihtiyacından doğmuş bir edebi türdür.Pek çok
romancı, bir olayı değil, bir hayatı veya hayatın önemli bölümlerini anlatmayı amaç
edinmiştir.Bu sebeple uzun bir hikaye olarak da tanımlanan romanda olaylar ve kişilerin
sayısı fazla olmakta, karakterlerin incelenmesine, ruh çözümlemelerine daha çok yer
ayrılabilmektedir.Bunlar aynı zamanda romanı hikayeden ayıran en önemli özelliklerdir.
Romanda hikaye değil, hikayeler anlatılır.Karakterler, hareket ve olaylar zinciri olmadan bir
hikayenin yazılması çok zordur.Romanlar geniş bir zaman dilimini içerir.Olayların öncesi ve
sonrası da anlatılır.
Genel olarak romanlarda da hikayelerdeki gibi plan uygulanır. Giriş : Yer. Zaman, kişi
ve dekorlar anlatılır. Gelişme : Olaylar düğümlenir, kişiler türlü yönleriyle ele alınır, okuyucu
merakı yoğunlaştırılır. Sonuç : Olayların düğümü çözülür, birtakım neticelere varılır.
Roman türleri : Romantik, realist, natüralist, psikolojik, polisiye ve tarihi olmak üzere
roman türleri vardır.

( 4 ) YAZAR HAKKINDA BÄ°LGÄ°

A. YAZARIN HAYATI :
1840 yılında Tekirdağ’da doğdu.Annesi kendisi küçük yaştayken öldüğü için,
büyükbabasının yanında büyüdü.Düzenli bir öğrenim göremedi.Özel öğretmenlerden aldığı
derslerle ve kendi özel çabası ile yetişti.On yedi iken devlet memurluğuna girdi.Şinasi ile
tanıştıktan sonra, küçüklükten beri bğlı olduğu divan şiirini bırakıp, edebiyatta btılı zevk ve
anlayışa yöneldi.Yeni Osmanlılar Cemiyeti’ne girip kendisini vtan ve özgürlük davasına adadı.
Avrupa’ya kaçtı.Bir süre orada bu dava için çalıştı.İstanbul’ döndükten sonra İbret
Gazetesi’ni çıkardı.Gelibolu’da mutasarrflık yaptı.1873 yılında oynanan Vatan Yahut Silistre
adlı tiyatrosunun uyandırdığı tepkiler üzerine Kıbrıs’a sürüldü.1876 yılıbnda, İstanbul’a
geldi.İlk Meşrutiyet anayasasının hazırlanmasında çalıştı.İkinci Abdülhamid’le olan
anlaşmazlıkları yüzünden yeniden sürgüne gönderildi.Milli, Rodos ve Sakız adalarında hem
sürgün hem de mutasarrıf olarak yıllarca kaldı.1888 yılında Sakız adasında öldü.Vasiyeti
gereğince, Gelibolu’da öldü.
Eserlerinin hemen hemen hepsini vatan ve özgürlük davası adına meydana getiren Namık
Kemal, edebiyatın btün dallarında eser vermiştir.Sanatçı olarak derin değil, fakat inançlı ve
heyecanlıdır.Eserlerinde didaktik unsurlar en hakim temayı teşkil eder.Dil ve anlatımda
külfetli,sanatlıdır.Şiirlerini kitap halinde yayımlamayan Namık Kemal’in –romanları dışında-
başlıca eserleri şunlardır :
Oyun : Vatan Yahut Silistire, 1873 ; Zavallı Çocuk, 1873 ; Akif Bey, 1874 ; Celaleddin
Harzemşah, 1885 ; Kara Belâ, 1908.
Roman: Ä°ntibah, 1876 ; Cezmi, 1880 .
EleÅŸtiri: Tahrib-i Harâbât, 1885; Takip, 1885; Renan Müdafaanamesi, 1908 ; Ä°rfan PaÅŸa’ya
Mektup, 1887; Mukaddeme-i Celal, 1888.
Tarihsel Yapıt: Devr-i İstila, 1871; Barika-i Zafer, 1872; Evrak-ı Perişan, 1872 ; Kanije,
1874; Silistire Muhasarası, 1874 ; Osmanlı Tarihi, 1889 ; Büyük İslam Tarihi, 1975.
ÇeÅŸitli: Rüya, 1893; Namık Kemal’in Mektupları, Ö.F. Akün , 1972.

(Visited 534 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 04.03.2008 tarihinde Erkan tarafından, Kütüphane | Okunması Gereken Kitaplar ve Kitap Özetleri bölümünde paylaşılmıştır ve 32494 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 1 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Namık Kemal - İntibah | Kitap Raporu: Özet - Ana Fikir - Olay ve Kişi Analizi - Tür Bilgisi orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleHis insecurity was confirmed when we met up with him after the Sonraki MakaleThey better pick the right falls

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz