Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Morgue Sokağı Cinayetleri – The Murders in the Rue Morgue | Edgar Allan Poe Tarafından Yazılan “İlk Dedektiflik Öyküsü” Olarak Kabul Edilen ..


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 19.04.2010 tarihinde Hale tarafından, Dünya Edebiyatı ve Edebi Kişilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 943 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Morgue Sokağı Cinayetleri – The Murders in the Rue Morgue

Morgue Sokağı CinayetleriThe Murders in the Rue Morgue, Edgar Allan Poe tarafından yazılan ve ilk defa 1841’de Graham’s Magazine’de yayımlanan öykü. İlk dedektiflik öyküsü olarak kabul edilen Morgue Sokağı Cinayetleri’ni Poe, “uslamlama öyküleri” olarak grupladığı öyküler arasında saymıştır. Ancak, E. T. A. Hoffmann’ın Matmazel Scuderi (1819) ve Voltaire’in Zadig (1748) öyküleri gibi, benzer temaya sahip daha eski öyküler de mevcuttur.


Aubrey Beardsley’nin öykü için çizdiği illüstrasyon, 1895

Öyküde C. Auguste Dupin, Paris’te iki kadının vahşice öldürüldüğü cinayetin sırrını çözer. Olay sırasında birçok tanık şüpheliyi duymuştur ancak hangi dili konuştuğunu anlayamamıştır. Ayrıca cinayet mahalinde Dupin, insana ait olmayan kıllar bulur. İlk gerçek dedektiflik öyküsü olarak değerlendirilen bu öyküde Dupin karakteri, Sherlock Holmes ve Hercule Poirot gibi sonraki birçok hayalî dedektifin kullanacağı edebi araçları ilk defa kullanır. Poe’nun zeki dedektif karakteri sonraki birçok karakter için örnek olmuştur. Ayrıca, anlatıcı rolündeki yakın arkadaş, öykünün sonunda önce varılan sonucun açıklanması ardından bu sonuca nasıl varıldığının anlatılması gibi unsurlar, sonraki dedektiflik öykülerinde de kullanılmıştır. Dupin karakteri Poe’nun daha sonraki Marie Rogêt’nin Sırrı ve Çalınan Mektup öykülerinde de yer alır.


Özet

Öykü, Paris’teki hayalî bir sokak olan Rue Morgue’da yaşayan Madame L’Espanaye ve kızının kafa karıştırıcı biçimde öldürülmelerini anlatır. Gazete haberlerine göre annenin boynu neredeyse tamamen kesilmiş ve başı gövdesine ufak bir deri parçasıyla bağlı kalmıştır. Kız ise önce boğulmuş, ardından şöminenin baca boşluğuna sıkıştırılmıştır. Cinayet, dördüncü katta bulunan, dışarıdan girişin mümkün olmadığı ve içeriden kilitlenmiş bir odada gerçekleşmiştir. Cinayeti duyan komşuların ifadeleri birbiriyle çelişir çünkü her biri katilin farklı bir dilde konuştuğunu söylemektedir. Katilin konuşmaları belirsizdir ve tanıklar aslında hangi dil olduğunu net olarak anlamadıklarını itiraf ederler.

Paris’in yerlisi C. Auguste Dupin ile arkadaşı olan ismi belirsiz anlatıcı, gazete haberlerini ilgiyle takip ederler. Toplumdan uzak yaşayan ve ziyaretçi kabul etmeyen bu iki arkadaş, eski dostlarıyla ilişkiyi kesmiş, sokağa ise yalnız geceleri çıkmaya başlamıştır. Anlatıcı bu durumu “sadece kendi içimizde yaşıyorduk” sözleriyle anlatır. Cinayete ilişkin olarak, hakkında delil olmamasına rağmen Adolphe Le Bon isimli bir adamın tutuklanmasıyla olaya ilgisi artan Dupin, polise yardım etmeyi teklif eder.

Şahitlerin, katilin hangi dili konuştuğu hakkında uzlaşamaması üzerine Dupin, duyulanın insan sesi olmadığına karar verir. Cinayet mahalinde bulduğu sıradışı kılların insana ait olmadığı sonucuna varır. Gazeteye ilan vererek bir “Ourang-Outang” kaybeden olup olmadığını sorar. İlan üzerine Dupin’in evine gelen bir denizci kayıp orangutanının bulunması için ödül teklif eder. Dupin denizciye Rue Morgue’da işlenen cinayetler hakkında neler bildiğini sorar. Denizci, Borneo’da bir orangutan edindiğini, ancak hayvanın denizcinin usturasını çalarak kaçtığını, takip ettiği hayvanın bir yıldırımsavar direğine tırmanarak Rue Morgue’daki dairenin penceresinden içeri girdiğini itiraf eder.

Odaya giren orangutanın denizciden gördüğü biçimde traş etmeye çalıştığı Madame L’Espanaye şaşkınlıktan kendisini savunamamıştır. Ortaya çıkan kanlı durum karşısında heyecana kapılan hayvan genç kızın boğazını öldürünceye kadar sıkmış, ardından suçluluk duygusuyla cesedi saklamak için bacanın içine sıkıştırmıştır. Cinayeti duyunca paniğe kapılıp kaçan denizci, orangutanın da ortadan kaybolmasına sebep olmuştur. Dupin’in olayı bu şekilde aydınlatması üzerine bölge komiserinin tepkisi herkesin kendi işine bakması gerektiğini söylemek olur.

Dupin’in denizciye cinayetleri sorduğu an. Byam Shaw’un 1909 tarihli bir Londra baskısı için yaptığı illüstrasyon


Temalar ve analiz

Arkadaşı Dr. Joseph Snodgrass’a yazdığı bir mektupta Poe öykü hakkında, “öykünün teması, bir cinayeti ortaya çıkarma konusundaki hüner” demiştir. Dupin profesyonel bir dedektif değildir, Rue Morgue’daki cinayetleri araştırmaya kendini eğlendirmek için karar verir. Ayrıca, gerçeği ortaya çıkarmayı ve yanlış yere suçlanan adamı kurtarmayı ister. Bu işten para kazanmayı düşünmediği gibi orangutanın sahibinin hayvanın bulunması için sunduğu ödülü de reddeder. Gerçeğin ortaya çıkmasıyla suç ortadan kalkar çünkü ne orangutan ne de sahibi bu olayda suçlu bulunabilir. Sonraki dedektiflik öykülerinde olsa, tutuklanan şüpheli M. Le Bon ilgiyi başka yöne çekmek için öne sürülen bir unsur olarak kullanılırdı, ancak Poe öyküde bunu yapmamıştır.

Dupin’in metodu, okumanın ve yazılı iletişimin önemini vurgular. Gazetelerdeki haberler Dupin’in merakını uyandırır; “Cuvier” isimli birinin – muhtemelen Fransız zoolojist Georges Cuvier – yazdıklarını okuyarak orangutanlar hakkında bilgi edinir. Bu metod okuyucuyu da kapsar çünkü okuyucu ipuçlarını kendi okuyarak öyküyü takip eder. Poe aynı zamanda sözlü iletişimin de önemini vurgular. Örneğin Dupin denizciye cinayetler hakkında ne bildiğini sorduğu an, denizci birden kendisi de ölüyormuş gibi davranmaya başlar: “Denizcinin yüzü boğuluyormuşçasına kıpkırmızı kesilmişti… bir an sonra tekrar sandalyesine çöktü. Zangır zangır titriyordu. Yüzü sanki ölümün ta kendisiydi.”

Poe’nun Morgue Sokağı Cinayetleri’ni yazdığı dönemde, şehirlerin gelişmesinin bir sonucu olarak suç olgusu insanların zihninde ön planda yer almaya başlıyordu. Londra’da ilk profesyonel polis gücü kurulmuştu; ABD şehilerinde ise gazetelerde cinayet ve mahkeme haberleri çoğaldıkça, polis gücü kurmanın bilimsel yöntemleri tartışılmaya başlıyordu. Poe Morgue Sokağı Cinayetleri’nde, daha sonra Kalabalıkların Adamı gibi birçok öyküsünde kullanacağı bir şehir teması kuruyordu.

Öyküde ayrıca, akıl gücü ile kaba kuvvetin çatışmasını anlatan bir metafor vardır. Orangutan ve sahibi ile betimlenen fiziki güç vahşeti temsil eder: orangutan cinayetleri işlemiştir, sahibi ise hayvana kırbaç ile işkence ettiğini itiraf eder. Dedektifin zihin gücü ise, bunların şiddetine galip gelir. Öykü aynı zamanda, Poe’nun “dünyadaki en şiirsel konu” olduğunu düşündüğü ve eserlerinde sıklıkla yer verdiği güzel bir kadının ölümü temasını da içerir.

Edebî değeri ve tepkiler

Poe’nun biyografi yazarı Jeffrey Meyers öykünün önemini “dünya edebiyat tarihini değiştirdi” sözleriyle anlatır. Sıklıkla ilk dedektiflik öyküsü olarak anılan Morgue Sokağı Cinayetleri’nin kahramanı Dupin, Arthur Conan Doyle’un Sherlock Holmes’ü ve Agatha Christie’nin Hercule Poirot’su gibi birçok hayalî dedektif için prototip olmuştur. Bu öykü türü, genel gizem öykülerinden farklıdır çünkü sırrı çözmeye yönelik analiz sürecine odaklanır. Poe’nun dedektiflik öykülerinin ortaya çıkmasındaki rolü, Mystery Writers of America tarafından her yıl verilen Edgar Ödülü’yle anılır.

Öykü, gizem edebiyatının temel özellikleri olacak birçok unsurun da ortaya çıkmasını sağladı: Tuhaf davranışları olan fakat oldukça zeki dedektif, beceriksiz polisler, yakın bir akadaşın birici şahıs anlatımı. Poe ayrıca polisi, dedektifin zıddı olarak ve sevimsiz biçimde betimledi. Bunun yanı sıra, dedektifin önce vardığı sonucu açıkladığı, ardından bu sonuca nasıl vardığını ayrıntılarıyla anlattığı anlatım tekniği de ilk defa bu öyküde kullanıldı. Öykü ayrıca, polisiye edebiyatın ilk kilitli oda gizemidir.

İlham

Poe’nun Morgue Sokağı Cinayetleri’ni yazdığı dönemde, çeşitli problemleri çözen benzer karakterlerin yer aldığı başka öyküler de mevcuttu ancak dedektif sözcüğü henüz kullanılmıyordu. E.T.A. Hoffmann’ın 1819 tarihli Das Fräulein von Scuderi öyküsündeki Mademoiselle de Scuderi, 18. yüzyılda yaşayan bir çeşit Miss Marple’dı ve bir kuyumcu cinayetinin baş zanlısının masum olduğunu kanıtlıyordu. Bu öykü bazı kaynaklarda ilk dedektif öyküsü olarak geçer. Voltaire’in 1748 tarihli Zadig eserinde de ana karakter benzer analiz teknikleri uygular. Poe bu öyküde, analitik incelemeleri ele aldığı Maelzel’in Satranç Oyuncusu ve Bir Haftada Üç Pazar gibi önceki öykülerini de geliştirmiş olabilir.

Poe öykünün dönüm noktasını oluştururken büyük ihtimalle, Philadelphia’daki Masonic Hall’da Haziran 1839’da sergilenen orangutanın halkta yarattığı etkiden ilham aldı. Baş karakterin adının ilham kaynağı ise muhtemelen, Burton’s Gentleman’s Magazine’de 1828 yılında yayımlanan “Unpublished passages in the Life of Vidocq, the French Minister of Police (Fransız Polis Bakanı Vidocq’un Hayatının Yayımlanmamış Bölümleri)” başlıklı bir dizi öyküde adı geçen “Dupin” karakteriydi. Analitik düşünen bir adamın bir cinayeti ortaya çıkarttığı bu öyküyü Poe büyük ihtimalle okumuştu ancak iki öykünün konuları birbirine çok az banzemektedir. Öte yandan her iki öyküdeki maktüllerin böğazları, kafalaı neredeyse kopacak kadar derin kesilmiştir. Ayrıca Morgue Sokağı Cinayetleri’nde Dupin, Vidocq’tan “iyi bir tahminci” sözleriyle bahseder.

Morgue Sokağı Cinayetleri ve yazarı, öykü ilk yayımlandığında önemli bir yeniliğin ortaya çıkmasını sağladıkları için övgü topladılar. The Pennsylvania Inquirer gazetesindeki bir yazıda Poe’dan, “öykü Bay Poe’nun dahi bir adam olduğunu kanıtlıyor… kimsede görmediğimiz yaratıcı bir gücü ve yeteneği var” cümleleriyle bahsedildi. Poe ise, Philip Pendleton Cooke’a yazdığı mektupta, bunun büyük bir başarı olmadığını söylüyordu:

“ Bu uslamlama öyküleri popülerliğinin çoğunu yeni bir tür olmalarından alıyor. Zekice olmadıklarını söylemek istemiyorum – ama insanların düşündüğü kadar zekice değiller – zekiceler, en azından metod ve metodun havası açısından. Morgue Sokağı Cinayetleri’nde örneğin, çözmek için özellikle attığın bir düğümü kendi kendine çözmenin neresi zekicedir ki? ”

Çağdaş okurlar ise, Poe’nun yerleşmiş bir anlatım geleneğini ihlal etmesini olumsuz karşılayabilirler: Okuyucu, öyküyü okudukça sonunu tahmin edebilir olmalıdır. Bu öykünün sonundaki dönüm noktası ise, Poe açısından “kötü kaderdir” çünkü birçok okuyucu mantık çerçevesinde bir orangutanı şüpheli listesine koymayacaktır.

Bakınız, Edgar Allan Poe

(Visited 36 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 19.04.2010 tarihinde Hale tarafından, Dünya Edebiyatı ve Edebi Kişilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 943 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 2 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Morgue Sokağı Cinayetleri - The Murders in the Rue Morgue | Edgar Allan Poe Tarafından Yazılan \"İlk Dedektiflik Öyküsü\" Olarak Kabul Edilen Morgue Sokağı Cinayetleri orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki Makale16. Yüzyıl Türk Edebiyatı Genel Özellikleri ve Sanatçıları.. Sonraki MakaleAtatürk'ün Yazdığı Şiirler | Beşike Hâdisesi İçin

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz