Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Manhatten Projesi (Bilmin Utancı) | Manhatten projesi diye tarihe geçen bu proje ile Japon halkının hayatı bir anda değişmişti.


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 16.08.2009 tarihinde Sema tarafından, Genel Kültür Konuları ve Genel Anlatımlar bölümünde paylaşılmıştır ve 1763 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Manhatten projesi

Bundan tam 54 yıl önce Ağustos ayında Japonya’nın orta büyüklükteki şehirlerinden biri olan Nagazaki ve Hiroşima’da yüz binlerce insan bir gece ansızın tepelerine inen bir bomba ile tarih olmuşlardı.Başlarına gelen bu felaket ne deprem ne tayfun ne de herhangi bir doga afetiydi. Dünya kurulalı beri kimsenin başına gelmeyen insanın oluşturduğu bir felaket idi bu. Manhatten projesi diye tarihe geçen bu proje ile Japon halkının hayatı bir anda değişmişti. Hiç kimsenin sonuçlarını dahi kestiremediği bu bomba Japonya’nın üç şehrinde ardı ardına denendi.Japonya tam bir felaket yaşadı. Silahı kullananlar için ise sonuç mükemmeldi. 21 yüzyıldaki nükleer silahlanmanın ilk adımı Manhatten projesinin gerçekleşmesiyle atılmıştı.Bir çok ülke kendi bilim adamları ile Manhatten projesindeki uygulamalar ile kendi Atom bombalarını yaptılar.Günümüz gelişmiş ülkelerin ellerinde bulundurdukları ve her ülkenin de “bir tanede bende bulunsun mantığıyla” elde etmeye çalıştığı Atom bombasının ortaya çıkaran Manhatten projesini araştırdık.


Hiroşima’ya atılan Atom bombası 17 Ağustos’ta meydana gelen İzmit depremindeki sarsıntının yüzde beşine tekamül eden bir güç ortaya çıkarmıştı.Bu sarsıntı silahlanmaya harcanan paraların hangi safhalara götürdüğünü göstermesi bakımından çok ilginç bir örnek olarak ta görebiliriz.Yüzde beşlik bir güçle yüzde yüzlük bir gücün kıyaslamasını sizin takdirine bırakıyoruz.Adolf Hitler alman emperyalizmin gerçekleştirmek için Avrupa’da ardı ardına atılımlar yapıyor.Yaşlı kıta Avrupa’daki ülkeler tek tek Alman topraklarına katılıyordu.

Pearl Harbor Baskını,Japonların, Oahu Adası’ndaki (Hawaii) Pearl Harbor’da bulunan ABD deniz üssüne düzenlediği ani hava saldırısı (7 Aralık 1941). Baskın ABD ile militarist ve yayılmacı bir çizgi izleyen Japonya arasında 10 yıldır giderek artan gerginliğin doruk noktasını oluşturmuş ve ABD’nin 2. Dünya savaşına girmesine yol açmıştır.

Japonya’nın 1937′de Çin’i işgal etmesi ve 1940′ta Mihver Devletleriyle(Almanya ve İtalya) ittifak kurması üzerine , ABD ülkesindeki Japon varlıklarını dondurdu,ayrıca Japonya’ya petrol ve başka önemli savaş malzemesinin gönderilmesini durdurdu. Temmuz 1941′de de Japonya ile bütün ticari ve mali ilişkilerini kesti. Toco Hideki başkanlığındaki Japon hükümeti baskın gününe değin ABD ile diplomatik görüşmelerini sürdürdü,ama bir yandan da saldırı hazırlıkları yürüttü.


Dünyadaki ilk Atom bombası Manhattan projesi ile birlikte New Mexico’daki Alamagordo1945 Temmuz 16 patlatıldı. Daha sonra 6 Ağustos’ta, Hiroşima 1945 Ağustos’ta 9, Nagasaki 1945 devam etti.

Nazi Almanyası’ndan kaçan Yahudi bilim adamı Albert Einstein’ın önderliğinde gelişen “Manhatten Projesi” yüzyılın en acımasız buluşu oldu.

ABD kamuoyundan bir sır gibi gizlenen Manhattan Projesi ile Japonya’nın nasıl kaderi birden bire değiştirildi.Yahudi Asıllı Alman fizikçi Albert Einstein’a ABD başkanı Roosevelt tarafından gizli bir görev verildi. Bu görev İkinci Dünya Savaşının sonunu belirleyecek olan Manhatten projesinin başkanlık görevi idi.

ABD kamyonda bir çok savaş yanlısı grup olmasına rağmen bir çok kişide savaşa karşı idi bu direnci kırmak için neler yapıldı.

Almanlar bir uranyum atomuna bir nötron ateşlenirse atomun bir enerji patlamasıyla parçalandığını keşfetmişlerdi. Ama atomun parçalanması etrafındaki her şeyi patlatan nötronlarda ortaya çıktı.
Naziler, bilim adamlarının korktuklarının tersine, asla bombayı yapma aşamasına gelemediler. Savaşın sonucunu etkilemesinin çok zaman alacağına inanan Hitler projeye başlangıçta duyduğu ilgiyi yitirdi.

Alamagordo’daki patlamadan bir ay sonra, 100.000 insanı öldürüp İkinci Dünya Savaşı’nın sonunu getiren iki Amerikan atom bombası Japon kentlerine atıldı.Nükleer silahların neler yapabileceğini gösteren bu korkunç örnekten beri dünyanın güvenilir bir yer olduğu tartışılır oldu.Daha sonra Jacob Bronowski’nin işaret ettiği gibi,bu olanlardan sonra ”bilimin Nagazaki’nin kalıntılarından duyacağı şey, utançtan başka bir şey değildir.”

Adolf Hitler Alman emperyalizmin gerçekleştirmek için Avrupa’da ardı ardına atılımlar yaparak;yaşlı kıta Avrupa’daki ülkeleri tek tek Alman topraklarına katılıyordu. Hitlerin bu sonu gelmeyen iştahının son parçasını İngiltere oluşturuyordu. Hitler için artık tek engel Manş denizinin aşılmaz gibi gözüken dalgaları vardı. Eski kıta Avrupa’da bunlar olurken kilometrelerce ötede yeni kıta ABD savaşı sona erdirecek projeler peşinde idi. Bu çalışmaların başında bulunan ve Hitler Almanyası’ndan kaçan Yahudi asıllı bilim adamı Albert Einstein bulunuyordu. Einstein savaşı bitirebilecek bir atom bombasının yapılabileceğini ve bununda Almanya karşısında ABD’nin yapması gerektiğini anlatan bir mektupla Başkan Roswelt’e ikna etmeye çalışıyordu.


EINSTEIN VE ATOM BOMBASI

Çok az buluşun insanlık üzerindeki etkisi, Einstein’ın özel izafiyet teorisindeki kadar büyük olmuştur.Bu teoriyle barışçıl nükleer enerjinin kapıları açıldığı gibi, atom ve hidrojen bombalarının yapımında gerçekleşmiştir.Bu teorinin bir çok yönü vardır, fakat bizi burada ilgilendiren, maddenin; güneşin çekirdeğinde bulunabilecek kadar yüksek ısılarda ısı enerjisine dönüşebileceğini gösteren ünlü E = MC2 denklemidir. Bu denklemde geçen C, saniyede 300.000 km gibi inanılmaz bir hız olan ışık hızını göstermektedir.Dolayışıyla,çok küçük miktarda bir maddenin dev miktarda bir enerji açığa çıkaracağı görülecekti.1905′te Einstein’ın kendisi bile bunu patlatabileceğine hiç inanmıyordu.İnsanın atomdan,dizgin altına alamayacağı bir güç üretebileceği konusundaki kuşkuları uzun sürmedi.

1920′ler ile1930′larda Atomla ilgili buluşlarda muazzam bir gelişme oldu.Maddenin içine hapsolmuş enerjinin açığa çıkması için çok büyük sıcaklıklara gerek olmadığı hemen keşfedildi.Bu,Atomları başka Atomlarla bombardıman ederek de yapılabilirdi. Lord Rutherford, Atomların merkezindeki aşırı bir nüvenin yani çekirdeğin etrafını kuşatan elektronlardan oluşan gevşek bir yapısının olduğunu ortaya koyarak, Atom kuramlarının temellerini atmıştı.1919′da hidrojen atomunu ayırmayı başarıp insan ürünü ilk nükleer tepkimeyi elde eden kişi oldu.1932′de Sir James Chadwick Atomları nötron parçacıklarıyla bombardıman ederek bu gelişmeyi daha da ileri götürdü.1938′e gelene dek Otto Hahn ile Lise Meitner nükleer parçalanmanın bütün ilkelerini bulmuştu.Fakat ilk sürekli parçalanma tepkimesini 1942′de Chicago’da İtalyan bilim adamı Enrico Fermi gerçekleştirdi.Fakat bütün bu gelişmeler olurken Hitler’in gücü de giderek artan bir tehdit oluşturmaya başlamıştı.

ABD BAŞKANINA YAZILAN MEKTUP

Atom bombası yapmanın olanaklı olduğunu bilen (birçoğu Nazi Almanya’sından kaçmış) atom fiziği uzmanları, Almanların bu bombayı herkesten önce yapıp büyük bir olasılıkla da kullanmalarından korkmaya başladılar.Savaş başladığı sırada, artık bir Amerikan yurttaşı olan gazetecilerden kaçmak için Dr. Moore takma adıyla yarı emeklilik yaşamını sürdürmekteydi. Meslektaşları, özgür ulusların Almanlardan önce bombayı yapması gerektiğini ve Amerikan yönetimini bu konuda ikna edebilecek tek kişinin Einstein olduğunu da biliyorlardı. İşe önce Einstein’ın kendisini ikna etmeyle başlanacaktı. Bu iki Macar mülteci fizikçi Eogene Wigher ile Leo Slizard üstlendi. Bu iki fizikçi izini kaybettiren Einstein’ı 1939′un bir Temmuz günü II. Dünya Savaşı’nın başlangıcından iki ay önce bulup onu Başkan Roosevelt’e, Nazilerin Atom bombası yapma yolunda attıkları olası adımları yakalamak için hemen harekete geçilmesi gerektiğine dikkat çeken bir mektup yazması konusunda ikna ettiler.Bu mektubun Roosevelt’e ulaşması”Manhattan Projesi” adı verilecek iki milyar dolarlık atom bombası yapma projesinin başlangıcı oldu.Proje 1943′te kararlı bir biçimde başlatıldı. J. Robert Oppenheimer’ın denetiminde çalışan düzinelerce Atom fizikçisi,16 Temmuz 1954′te New Mexico, Alamagordo’da şafaktan hemen önce patlatılacak bombayı yapmak için çalışmaya başladı.

BÖYLE BOMBA GÖRÜLMEMİŞTİ

“Lancing Lamont The Day of Trinity “adlı kitabında dünyayı ebediyen değiştiren patlamayı şöyle anlatır.”Alev alev yanan bir jetin içinde yukarı doğru fırlayan iğne başı büyüklüğünde parlak bir ışık karanlığı deldi, ardından korkunç beyaz bir ışık çölü parlattı.Saatler 05:24:45′i gösteriyordu.

O çan biçimli alevin bir saniyeden daha az bir süre boyunca verdiği ışığın şiddeti yeryüzünde o ana kadar elde edilmiş herhangi bir ışığın şiddetinden daha büyüktü.Başka gezegenlerden de görülmüş olabilirdi.Merkezindeki sıcaklık güneşin çevresindeki sıcaklığın dört katı, yüzeyindeki sıcaklığın ise yaklaşık on katından fazlaydı. Altındaki toprağı çökerten basınç 100 milyon atmosferin üzerindeydi. Yaydığı radyasyon dünyadaki bütün radyumun verdiği radyasyonun bir milyon katına eşitti. Bu azgın fırının içinde kalan bütün canlılar öldü.

Taban kısmında yassılaşan ve kaynayıp dört bir yönde kabaran erimiş kara tozdan bir etek halini alan ateş topu bir milisaniye içinde yere çarptı.Yirmi beş milisaniyede yerden Washington Anıtını örtecek bir yüksekliğe çıktı.Topun kıpkızıl kubbesi saniyenin onda sekizi süresinde Empire State Binasını geçebilirdi.Şok dalgası son hızla çölü aştı.İnsanlar sonra, yaklaşık 0,8 kilometrelik bir genişliğe ulaşan ateş topuna bakmak için döndüler.Genişlemesinin durup durmayacağının merakı içindeydiler.

Birçoğu, heyecanlanıp kara gözlüklerini attı ama hemen yıllardır görmek için bekledikleri şeyi gözden kaybettiler.Ana üste sessiz bir tokalaşma ve heyecanlı mırıltılar vardı.Heyecan dolu sesler sağır edici bir gürültüye dönüştü.Havayı yırtan bir sevinç çığlığını, gözlemcilerden birine tarih öncesi vahşilerin dinsel törenleri izlenimi veren çılgın bir hoplama zıplama izledi.Ana üs ile diğer siperlerdeki bilim adamları göğü kutlama çığlıklarıyla doldururken telefonlar çalışmaya başladı.Kimileri yılan dansına koyuldu ve mutluluk hattı kıvrıla kıvrıla kontrol odasını dolandı.Bir gece önceki bira partisinden döndükten sonra boş bir barakada uyuya kalan bir askerin ise patlama onu kendine getirene dek hiç bir şeyden haberi olmadı.

Gözlerini kuzeye açıp baktı ve acıyla bağırdı.Enrico Fermi, şok dalgasının çölü bir gök gürlemesi gibi dolduran saklamasının farkına varamadı.Bütün dikkatini kağıt kırıntılarının cebinden akıp gidişine vermişti.Onların yavaş yavaş düşüşlerini, sonra şok dalgaları onlara çarptığında da birden ortadan yok oluşlarını seyretti.Bir kaç saniye içinde, uçup giden kırıntıların uzaklığını hesaplayıp patlamanın gücünün 20.000 ton TNT’ye eşit olduğunu buldu. Şok dalgası onun bulunduğu sipere ulaştığında güvenlik şefi General Groves’un ilk tepkisi sunu söylemek olacaktı:”Bütün bunları örtbas etmeliyiz.”Yardımcısı Binbaşı Stephens ise üzerine uzanıp buna”Sanırım,gürültü beş eyalette de duyuldu, efendim” diye karşılık verecekti.”

ATOM BOMBASININ DOGUSU

“Sayın başkan,size çok acele bir projeden bahsetmek lüzumunu duyuyorum. Bu çok önemli bir proje, yani Manhattan Projesi” Halen gerçekleşme safhasındadır.Bunun esası,şimdiye kadar görülmemiş derecede güçlü bir patlayıcı maddedir.”Bu sözler 12 Nisan 1945′te başkanlık görevine başlayalı henüz bir kaç dakika olmuş ABD başkanı Truman’a söylenmekteydi.Franklin Roosevelt saat 16 sıralarında beyin kanaması geçirerek ölmüştü.Truman’ı “Manhattan Projesinden” haberdar eden kişi ise Roosevelt’in savaş bakanı Henri Stimson’du.

Başkanı ile sadece iki defa görüşme imkanı bulan başkan yardımcısı Truman projeyi sadece Roosevelt öldüğü zaman öğrendi. Atomla ilgili araştırmalar yüzyılın başından bu yana Röntgen, Backerol ve Curienin çalışmaları ve bilhassa Einstein’ın “izafiyet nazariyesini” ortaya atmasıyla iyiden iyiye gelişmişti. Yarış ikinci dünya savaşının patlak vermesiyle daha da kızıştı.1938′de Berlin’deki Kaiser Wilhelm Enstitüsü, ilk defa olarak,uranyum atomunun çekirdeğinin parçalamayı başardı.Aynı yıl İngilizler (Uranyum-35)’i (Uranyum-238)’den ayırdılar ve Amerikalılar,İngilizlerin işbirliğiyle (Atom Bombasını) gerçekleştirmeyi başardılar.Henri Truman’ın Laboratuarlarından üç atom bombası çıktı. Bunlardan ilk deneme gayesiyle Alamogerde’da deneme alanında patlatıldı. İkincisi Hiroşima’ya üçüncüsü ise Nagazaki’ye atıldı. Nagazaki’ye atılan bomba ile Alamagordo’da denenen bomba birbirlerinin aynıydı. Hiroşima’ya atılan ise hiçbir yerde denenmemiş daha doğrusu ilk denemesinin Hiroşimali çocukların üzerinde yapılması uygun görülmüştü.

PARLAYAN 10.000 ÖLÜM GÜNEŞİ

16 Temmuz 1945′te 425 ilim adamı ve teknisyen,Yeni Meksika gölündeki Alamagordo’da bir araya geldiler.Vazifeleri Atom bombasının ilk Atom bombasının ilk denemesinde hazır bulunmaktı. Denemenin yapılacağı yere “Jordano do la muerto” (Ölüm bahçesi) adı verilmişti.Sabaha karşı 02.00′de yapılması gereken deneme teknik bir arıza sebebiyle tehir edildi. Arıza, bombanın içindeki plütonyumun genişlemesinden ileri geliyordu. Çok özel bir maden olan Plütonyum 25-30 derecenin üzerinde genişliyor ve bombayı hareket geçirecek mekanizmayı sıkıştırarak patlamayı engelliyordu.Saat 05.25′e kadar beklemek gerekti. Bu süre içinde çölde ısının düşmesiyle plütonyum yeniden daraldı ve mekanizmayı serbest bıraktı. İzleyiciler, patlama noktasından 30 kilometre uzaktaki barınaklara çekilmişlerdi. Herkes suratını ve ellerini güneş yağını andıran bir karışımla yıkamıştı.Saat 05.25′te hazır bulunanlar,ayakları bombaya dönük olarak, yüzü koyun yere yatırıldılar.Saat 05.29′da son kontroller yapıldı ve geriye sayım başladı.Artık patlamaya 45 saniye vardı.

Atom bombasının babası olarak bilinen Oppenheimer yardımıyla birlikte beton bir binadaydı.Gözetleme istasyonundaki dört hoparlörden bir ses yankılandı.On saniye ve gökyüzünü şimdiye kadar hiç kimsenin görmediği muazzam bir kızıllık kapladı ardından koskocaman mantarı andıran büyük bir duman kütlesi ve alev dalgası. Bir aydınlatma fişeği havaya fırlatıldı.Etrafı garip bir yeşil ışık aydınlattı. Saat 05.29 dakika 40 saniye geçen ikinci bir fişek daha karanlığı yırttı. Ancak 3 saniye sonra çöl yine gecenin sessizliğine gömüldü.

05.29.44. 05.29.45. her şey aynı anda ve öyle çabuk oldu ki gözlemciler olayı tahlil edemediler bile. Aslında hiç bir insan gözü,saniyenin milyonda biri kadar kısa sürede olan bir olayı gözleyemezdi, hatta insan beyni bu kadar kısa zaman suresini kavrayamazdı. Şu halde denilebilir ki birinci nükleer denemeyi hiç kimse göremedi.Görünen, patlamanın çevredeki tepelerde yankılanan gözleri kör edici yansımasından başka bir şey değildi.”New York Times” muhabiri olayı şöyle anlatıyordu.”Başka dünyadan gelen bir ışık, dünyanın şimdiye kadar görmediği bir güneşin doğuşu. Şimdiye kadar görülmemiş bu güneş, saniyenin bir kaçta biri kadar zamanda 2.500 metreye yükseldi. Göğü ve yeri gözleri kör eden bir ışıkla tutuşturdu. 2 kilometre çapındaki ateş tüpü nerdeyse bizi yutacak diye korkup yere daha sağlam yapıştık.

ÖYKÜNÜN BAŞLANGICI

2 Aralık 1942,öğleden sonra saat 4′te Chicago Üniversitesi Fizik bölümü Başkanı Arthur H. Campton Harvard Üniversitesi başkanı James B.Conant’a telefonla, şifreli bir mesaj ulaştırdı.The Italian Navigator has landed in the New World” (İtalyan Gemicisi ,Yeni Dünyada karaya çıktı) Bu mesaj, bir bakıma yeni bir çağı müjdeliyordu.

Yani”Atom bombasının doğuşunu. Atom bombasının babası olarak adlandırılan Enrico Fermi 1901 yılında İtalya’da doğdu.1938 yılında Uranyumdan daha ayrı olan maddeler üzerinde yaptığı çalışmasıyla Nobel ödülü kazandı.Ödülünü almak üzere ailesiyle birlikte İsveç’e gitti.Tören sırasında fasişt üniforması giymediği ve fasişt selamı vermediği için o zamanki fasişt İtalyan hükümeti ve başkanı tarafından kınandı.Bu yüzden Fermi ve ailesi bir daha İtalya’ya dönemedi.Önce İngiltere’ye ve daha sonra Amerika’ya giderek yerleşen Fermi, New York’taki Columbia Üniversitesi’nde, fizik profesörü olarak çalışmaya başladı.

ALMANLARIN ÇALIŞMASI ABD’YI KORKUTTU

Bu sırada 1938 yılında, Otto Hahn ve Fritz Strassman adlı iki Alman bilim adamı,Berlin’deki Kaiser Wilhelm Enstitüsü’nde Atom Bombası üzerine çalışıyordu.Onların “Barium” adlı maddeyi buluşları, Alman bilim dergisi “Journal Die Naturwissenchaften” yayımlanmadan önce,iki bilim adamı bu buluşlarını Lise Meitner adlı bir Nazi bilim kadınına anlattılar.Adolf Hitler’in Nazi Partisi’nin üyesi olan bayan Niels Bohr ile birlikte Danimarka’da çalışmaktaydı.Lise Meither konuyla çok yakından ilgilendi.Ve buluşun matematiksel analizinin yapılmasını istedi.

Bilim adamı Bohr, bu teoriyi konuşmak ve görüşlerini almak üzere ABD’nin Princeton Üniversitesi’nde bulunan dahi Albert Einstein ile görüşmek için Amerika’ya geldi.Onun gelişi ile birlikte ağızdan ağıza”Almanlar Atom bombası yapacaklar” diye birtakım haberler yayılmaya başlandı.Bunu duyanlar arasında ABD’nin Columbia Üniversitesin’de bulunan fizikçi Enrico Fermi de vardı.

Bunun üzerine Fermi ve arkadaşları da nükleer enerji konusunda süratle çalışmaya başladılar.Bir süre sonra Fermi, çalışmasını tamamlamadan Columbia Üniversitesi’nde ayrıldı ve Washington D.C’ye gelerek konferanslar vermeye başladı.Ve bu arada Niels Bohr ile bu proje konusunda bilgi alışverişi yapıyordu. 27 şubat 1939′da Columbia Üniversitesi’nde çalışan Kanada doğumlu Fizikçi Walter H.Zinn ile Macaristan doğumlu Leo Szilard’da nükleer enerji konusunda kendi çalışmalarına başladılar.Daha sonra bu bilim adamları topluca Princeton Üniversitesi’nde bulunan Albert Einstein’a giderek, Almanların çalışmalarından bahsettiler.

Bilim adamları, Nazilerin elindeki bir Atom bombasının dünyaya felaket getireceğini söyleyerek, bu konudaki korkularını dile getireceğini söyleyerek, bu konudaki korkularını dile getirdiler.Ve Einstein’dan: o zamanki ABD başkanı Franklin D.Roosevelt’e bir mektup yazıp olayın ciddiyetini anlatmasını istediler.Einstein’da bilim adamlarının bu istediği üzerine bir mektupla durumu başkan Roosevelt’e bildirdi. Bu olaydaki orijinal fikir Einstein’ın mektupta belirttiği gibi”yeni bir silah” yapımıydı.Başkan da 1942 yılının parasıyla,bu projeye başlaması için 2 milyon dolar gönderdi.O güne kadar”nükleer” konusunda ayrı ayrı gruplar halinde çalışan Columbia ve Princeton üniversitelerindeki bilim adamlarının bir çatı altında toplanmasına karar verildi.Ve bu iş için, Chicago Üniversitesi seçildi.Bu projenin başına da :Chicago Üniversitesi fizik bölümü başkanı Arthur Holly Camton getirildi.Campton da araştırmanın başkanı olarak fizikçi Enrico Fermi’yi seçti.

YOK ETME PROJESI

Chicago Üniversitesi’nde “Metallurgical Laboratory “(Metalürji Laboratuarı) adı altında kurulan Laboratuarda aslında başka bir çalışma yapılıyordu.Bu laboratuar 1946 yılında Chicago’da şimdi ABD’nin en önemli bilim merkezlerinden bir olan”Argonne National Laboratory” oldu. Dünya tarihine “Manhattan projesi” olarak geçen çalışmanın asıl amacı”Nükleer enerjiyi” bulmaktı.

Manhattan Projesi’ne,biri bayan olmak üzere ABD’nin çeşitli yerlerinden çoğunun yaşları 21-23 olan,43 bilim adamı katıldı.Chicago Üniversitesi’nin “Stagg Field” adlı binasındaki bu laboratuar,çok sıkı bir koruma ve denetim altındaydı.Ayrıca bilim adamlarını yalnızca kendi aralarında sohbet etmelerine izin vardı.Chicago Üniversitesi’nin diğer bölümlerinde çalışan öteki bilim adamlarıyla arkadaşlık kurmaları bile yasaktı.

Daha sonraki yıllarda bu projeye katılan bilim adamlarının bazılarının söylediklerine göre, projede çalışan 43 kişiden 4-5 kişi hariç hiç kimse ne için çalıştıklarını, neyi bulmaya uğraştıklarının farkında bile değildi. Aylar süren çalışmanın sonunda 2 Aralık 1942 tarihine gelindi.Ekip yine sabahın erken saatlerinden itibaren çalışmaya başlamıştı. Fermi’nin isteğiyle yapılan birkaç denemenin ardından, yine
Fermi’nin sesi duyuldu.
-Tamam buraya kadar, başardık.
Saatler 15,25′ gösteriyordu.

TEK YAZILI BELGE

Bu komutun bitiminde, bilim adamlarından Eugene Wigner bir süreden beri sakladığı şifreyi çıkararak Enrico Fermi’ye uzattı.Bu “chianti” marka kırmızı bir şaraptı.Şaraptan birer yudum alarak, başarılarını kutladılar. Daha sonra projeye katılan herkes, boş şarap şişesinin üzerindeki etiketi imzaladı. Ve bu boş şişeyi de bilim adamlarından Albert Wattenberg aldı.Tarihe “Manhattan Projesi olarak geçen çalışmanın tek yazılı belgesi ise bu şişedir.

BOMBAYI YAPAN ÜÇ ADAM

Robert Oppenheimer ABD’ye göçmüş Yahudi bir ailenin oğlu olarak 1904′te New York’ta dünyaya geldi.1925′te Harward Üniversitesi’nden mezun olunca İngiltere’ye gitti.1926′da Göttingen Üniversitesi’ne davet edildi.Doktorasını tamamlayıp ülkesine döndü ve California Üniversitesi ile California Teknoloji Enstitüsü’nde ders vermeye başladı.Nazizme karşı çıkmasıyla etrafında tanındı.

İspanya iç savasında Cumhuriyetçilerden yana tavır aldı. Amerikan komünistleriyle iyi ilişkiler kurdu. 1941′in sonunda Manhattan Projesi’nin başına getirildi.ABD dünyanın ilk atom bombasını Hiroşima’ya attıktan yaklaşık iki ay sonra projedeki görevinden ayrıldı. 21 Aralık 1953′te komünistlerle ilişki kurmuş olarak Sovyet ajanlarının adlarını bildirmekte suçlandı. Vatana ihanet suçundan aklandı ama Atom enerjisi Komisyonu’ndaki görevine son verildi.1963 yılında Atom Enerjisi Komisyonu’nun “Enrico Fermi Ödülü” bizzat başkanı Lindon Oppenheimer’a verildiğinde itibari da resmen iade edilmiş oldu.

ENRICO FERMI

1901′de Roma’da doğan Enrico Fermi, orta halli bir İtalyan ailenin son çocuğuydu.Çalışkan ve üstün yetenekleriyle dikkat çeken”harika çocuk”daha lise yılarında fizikçi olmayı kafaya koymuştu.17 yaşında girdiği Pizza Üniversitesi’nde 21 yaşında X ışınları üzerine doktorasını tamamlayarak çıktı.1938′in sonuna doğru,” Nötron bombardımanı” yoluyla yeni radyoaktif elementler üzerine yaptığı çalışmalarla fizik ödülü kazandı. Mussoloni yönetimi Fermi’nin ödülü almak için İsveç’e gitmesine izin verdi.Mossuloni yönetimine karşı olan Fermi geri dönmeyerek ABD’ye sığındı.

Ünlü fizikçi Albert Einstein’ı ABD başkanı Rosvelte mektup yollamaya ikna eden de Fermi idi. Manhattan Projesi hazırlandığında en önemli görevlerden biri Fermi’ye verildi.Çalışmalarını Chicago Üniversitesi’nde sürdüren Fermi, Atom pili adını verdiği ve nükleer reaktörlerin öncüsü sayılan aygıtla 1942′nin sonunda ilk deneyini başarıyla gerçekleştirdi. Artık bombaya giden ilk engel aşılmıştı.

LEO SZILARD

Macar asıllı Leo Szilard 1898′de Budapeşte’de doğdu Eğitimini tamamlayıp Berlin Üniversitesi’ne çalışmaya başladığında 26 yaşındaydı.1933′te Hitler iktidara gelince çareyi Almanya’dan kaçmakta buldu.1937′de ABD’ye gitti.Einstein’ı Roosevelt’e Atom bombasının derhal yapılması gerektiğini savunan ünlü mektubu yazmaya ikna edenlerin başında Szilard’da geliyordu. 1942′ye dek Kolombiya Üniversitesi’ndeki nükleer çalışmaları yönetti.Hiroşima’dan sonra nükleer enerjinin yalnızca barışçı amaçlarla kullanılması ve nükleer silahların denetlenmesi için açılan kampanyanın öncülerinden oldu.Hidrojen bombasının yapımına karşı çıktı.

PROJE BAŞLIYOR

ABD başkanı Roswelt Atom bombasının derhal yapılmasını emrettikten sonra işler hızlandırıldı. Bütçeden yeni ek ödemeler senatoya sorulmadan çıkarılmaya başlanmıştı.Manhattan projesinden çalışan tüm bilim adamları bu çalışmaları en yakınlarından bile saklamışlardı.Daha doğrusu ABD hükümeti tarafından böyle istenmişti.Olay ortaya çıktıktan sonra Enrico Fermi’nin eşi Lauru Fermi bu günlerdeki izlenimlerini söyle aktarmıştı.”Tüm gizlilik,Chicago’ya taşındığımızda başlamıştı.Enrico her sabah işine gidiyordu. Ama nedense fizik binasına değil “Metallurgical Laboratory” (Metalorji Laboratory)’na gidiyordu.

Bana hiçbir şey söylemiyordu.Yalnızca bildiğim gizlilik,orada Metalorji ile ilgili çalışmaların yapılmadığıydı, 1942 yılı Aralık ayının başında bizim evde bir parti verdim. Enrico ile çalışanları ve eşlerini davet ettim.O gece bizim eve ilk gelen Walter Zinn ve eşi Jean idi. Kapıyı Enrico açtı .Ben birkaç adım gerideydim Walter elini uzattı ve Enrico’ya “Congratulations” (Kutlarım) dedi.

Ben”Ne oldu, niçin kutluyorsun?dedim.Ama ne o ne de kocam bu soruma cevap vermedi. İlk gelen misafirleri salona davet ettik.Tam oturmuştuk ki kapının zili tekrar çaldı.Enrico tekrar kapıya gitti.Yeni gelen misafirden de aynı kelimeyi duydum.”Kutlarım”.Bu olay tüm misafirler gelinceye kadar sürdü.Herkes Enrico’ya kutluyordu. Ama neden? Kime sorduysam “Kocana sor .Özel bir şey değil..Eşiniz çok zeki bir insan onun için .Heyecanlanma, zamanı gelince öğrenirsin.”

Diye geçiştirdiler. Aradan 2.5 yıl geçti. ABD- Japonya savaşının sona ermesinden çok kısa bir süre sonra, bir aksam Enrico eve balmumuna sarılmış birtakım kağıtlar getirdi ve bana o kutlamaların ne olduğunu şimdiye dek neler yaptıklarını işte o zaman söyledi.”Chicago Üniversitesindeki “Manhattan Projesi” tamamlandıktan birkaç yıl sonra, bu proje ABD’nin New Mexico eyaletini Los Alamos bölgesine taşındı.16 Temmuz 1945′de burada ilk deneme yapıldı.Ve Alamagordo hava üssündeki ilk Atom bombası patlatıldı.

O güne kadar yalnızca amirlerinin dediğini yapan ve niçin çalıştıklarını bilmeyen bir çok genç bilim adamı da bu denemeden sonra gerçeği öğrenmiş oldular. Ve bu proje katılan tüm bilim adamları imzaladıkları bildiriyle “Yapmış oldukları bu Atom bombasının insanlığa karşı kullanılmasını istediler. Ancak bu projenin patronu olan o zamanki ABD başkanı Harry Truman bu bildiriyi hiçe sayarak bildiriyi önemsemedi bile.Japonlar 7 Aralık 1941 yılında Amerika’nın Hawaii adasındaki Pearl Harbor’a saldırdılar. İşte bu olay
ABD’yi 2 Dünya savaşına sürükledi.

ABD DONANMASI YANIYOR

Pearl Harbor Baskını Japonların, Oahu Adasındaki (Hawaii) Pearl Harbor’da bulunan ABD deniz üssüne düzenlediği ani hava saldırısı (7 Aralık 1941). Baskın ABD ile militarist ve yayılmacı bir çizgi izleyen Japonya arasında 10 yıldır giderek artan gerginliğin doruk noktasını oluşturmuş ve ABD’nin 2. Dünya savaşına girmesine yol açmıştır.Japonya’nın 1937′de Çin’i işgal etmesi ve 1940′ta Mihver Devletleriyle (Almanya ve İtalya) ittifak kurması üzerine , ABD ülkesindeki Japon varlıklarını dondurdu,ayrıca Japonya’ya petrol ve başka önemli savaş malzemesinin gönderilmesini durdurdu. Temmuz 1941′de de Japonya ile bütün ticari ve mali ilişkilerini kesti.

Toco Hideki başkanlığındaki Japon hükümeti baskın gününe değin ABD ile diplomatik görüşmelerini sürdürdü, ama bir yandan da saldırı hazırlıkları yürüttü.Japon Birleşik Donanması’nın komutanı Amiral Yamamoto Isoroku ABD’nin Pasifik Donanmasına darbe vurmayı amaçlayan saldırıyı büyük bir dikkatle planlamıştı. Pasifik donanmasının hareket yeteneğinin kırılmasından sonra ,Japonya Güneydoğu Asya’yı Endonezya Takımadalarını ve Güney Pasifik’i kolayca ele geçirebilecekti. 23 kasım günü komutan yardımcısı Nagumo Çuiçi’nin yönetimimde 6 uçak gemisi 2 savaş gemisi 3 kruvazör ve 11 destroyerden oluşan bir filo Hawaii’nin yaklaşık 440 km kuzeyindeki bir noktaya doğru hareket etti. Saldırı bu noktadan 360 uçakla gerçekleştirildi.

Yerel saatle 7.55’te Pearl Harbor’a ulasan ilk Japon uçağını torpido,bombardıman ve avcı uçaklarından oluşan yaklaşık 200 uçaklık bir dalga izledi. Japon torpido uçakları özellikle ABD savaş gemilerine ağır darbe vurdu. ‘Arizona’ ,’California’ ve ‘West Virginia’ adli gemiler battı, ‘Oklahoma’ ise alabora oldu. Yaklaşık 45 dakika sonra Pearl Harbor üzerine gelen ikinci bir uçak dalgası ‘Maryland’, ‘Nevada’, ‘Tennessee’ ve kuru havuzdaki ‘Pennsyvania’ gemilerine ağır hasar verdi.

Bunların dışında 10 ABD gemisi daha battı ya da ağır hasar gördü ve 140′tan fazla uçak yok oldu. Askeri kayıpların toplamı ,2.300′ü ölü olmak üzere 3.400′ün üzerindeydi. Japonlar ise yalnızca 29 uçak ile 5 küçük denizaltı yitirdi.Pearl Harbor Baskını ABD’nin Büyük okyanustaki donanma ve hava gücüne büyük bir darbe indirdi. Ama o sırada Pearl Harbor’da bulunmayan, Pasifik donanmasına bağlı üç uçak gemisi baskından kurtulmuştu. ‘Arizona’ ve ‘Oklahoma’ dışındaki savaş gemileri daha sonra tamir edilerek yeniden hizmete sokuldu. Ayrıca Japonlar adadaki önemli petrol depolarını yok etmeyi başaramamıştı. Baskın ABD kamuoyundaki tarafsızlık yanlısı görüşlerin hızla gerilemesine yol açtı ve Kongre 8 aralıkta Japonya’ya savaş ilan etmeyi kararlaştırdı. Oylamada tek red oyunu ,ABD’nin1. Dünya savaşına girmesine de karşı çıkan ,Cumhuriyetçilerin Montana temsilcisi Jeannette Rankin kullanmıştı.

VE ONELA GAY

5 Ağustos 1945′te Albay Paul Tibbets, annesine olan sevgisini garip bir şekilde dile getirdi. Ve annesinin adını komuta ettiği (B-29) tipi bombardıman uçağına ismini verdi.”Onela Gay”adi verilen bu bombardıman uçağı, aldığı özel görevle öteki bombardıman uçaklarından ayrılıyordu.Bu görev, bütün hava savaşları tarihindekinden çok farklı bir görevdi. Albay Tibbets, annesinin adını 5 Ağustostaki dini merasimden sonra uçağının gövdesine yazarken acaba harekatının sonuçlarını düşünmüş müydü. Ne yazık ki bu annenin adı hem de kendi oğlu tarafından, insanlık tarihinin en barbar ve en utanılacak hadisesiyle anılmaya başlanacaktı.509′cü paraşüt birliği 1945′in yazında her biri tek bir Atom bombasını taşıyacak şekilde dizayn edilmiş 15 tane özel bombardıman uçağıyla Japonya’ya uzaklığı 1,5 km kadar olan Tinyan adlı küçük düz bir Pasifik adasına vardı. ABD tarafından Japonya’ya hava saldırıları için kullanılan bu küçük ada Atom bombasının ikinci ve son misafirhanesi idi.

Uçaklarla birlikte Los Alamos’tan gelen küçük bir grup bilim adamı da geldi. Ve Atom bombasını taşıyacak uçak personeli ABD Pasifikte en kuvvetli çarpışmaları yaptığı dönemdi. ABD uçakları Japon kentlerine 300 binden fazla bomba bırakarak adeta yok etmişti. Bu dönemde binlerce bomba ile 100 bine yakın insan ölmüştü. 1945 yılında Japonya’nın nerdeyse bombalanmamış 3 şehri kalmıştı. Kukura, Nigata, Hiroşima ve Nagazaki. Manhatten projesini yöneten General Grows yaptıkları bu bombanın gerçek gücünü ölçmek için şimdiye kadar bombalanmamış “Bakir” hedefler istiyordu. İlk atom bombasının Los Alamosta denenmesinden üç hafta geçmişti.

ABD SAVAŞA GİRİYOR

Başkan Truman Japonların bu hareketi yüzünden insanlığın o güne kadar bilmediği bir canavar olan ,Atom bombasının 6 Ağustos 1945 yılında Hiroşima ve 3 gün sonra da Nagasaki’ye attırdı. Uzmanların söylediklerine göre O zaman Japonya’nın başına atılan “Nükleer güç” şu andaki dünya elektriğinin yüzde 20 sine ait bir güçtü. Bugün bile Amerika dahil dünyanın her yerinde ” insanlığın kara sayfası ” olarak anılmaya devam ediyor atom bombası. Bombaların patlamasının ardından projede çalışan bir çok bilim adamı kandırıldıklarını anlayarak cinayet planına suç ortağı olduklarını anlayarak psikolojik bunalıma düştüler.

İçlerinden çoğu mesleğini bırakarak fizik ilmiyle hiç alakası olmayan islere atıldılar. Onlar gerçekten bilim adına toplanarak hizmet etmek isteyen onlarca genç bilim adayı idiler.Amaçları hizmet etmek ve fizikle insanlığa hizmet etmek iken onları toplayıp bir araya getiren güç bombanın parçalarını birleştirerek bir katliama girişmişti.

BİLİM ADAMININ AĞZINDAN

Dünyada ilk atom bombasının başlangıcı sayılan Manhattan Projesi’ne katılan bilim adamlarından biri de Çekoslovak asıllı fizikçi Dr.Herbert E.Kubitschek idi. Bundan 53 yıl önce bilmediği bir proje üzerine çalışan bilim adamı o günleri bakın nasıl anlatıyor. “Manhattan projesine başladığımızda ben üniversiteyi yeni bitirmiş,22 yaşında genç bir fizikçiydim.Benim bu projedeki görevim 100 galonluk bir su tankının içinde, hidrojenin çapraz bölümlerinin analizini yapmak ve hidrojendeki yavaş hareket eden nötronları ayırmaktı. Ben nasıl bir proje üzerine çalıştığımızı bilmiyordum.Sonradan öğrendiğim kadarıyla , bu projeye katılan 43 bilim adamından yalnızca 5-6 tanesi asil amacı biliyorlarmış.

Daha sonra ne yaptığımızı ve bunun nelere mal olduğunu ,Hirosima ve Nagasaki olayından sonra anladık.Bu projeye katılan birçok bilim adamı gibi bende o zamana kadar çalıştığım fizik dalını bırakarak biyolojiye geçtim. (Dr Kubitschek bu sözleri söylerken ,adeta günah çıkartır gibiydi. Yani korkunç bir silah yaparak binlerce kişinin ölümüne sebep olan bu bilim adamı, daha sonra biyoloji bölümüne geçerek bu kez de bulduğu ilaçlara insanlığın yarasını sormak istiyordu.)Dr.Kubitschek buldukları nükleer enerjinin yalnızca insanları yok etmediğini, onları iyileştirdiğini de söylüyor ve “Nükleer enerji, bugün insanlığın hizmetinde de kullanılıyor.Örneğin;kansere çare olarak nükleer enerjiden faydalanıyor.

Başka planetlere gitme ve ısı enerjisinden de yine nükleer enerji kullanıyor ” diyor.Atom bombası projesinin yürütücülerinden olan Oppenheimer’ın Hiroşima’ya atılan bombanın yaptığı tahribatı gösteren resimler önüne gelince “Alllahım biz ne yaptık ” demesi son derece anlamlıydı.Tarih 6 Ağustos 1945 Japonya semalarında bir Amerikan bombardıman uçağı insanlığın hiçbir zaman unutamayacağı korkunç bir olayı gerçekleştirmek için uçuyor.

Saatler sabahın 8.15′ini gösterirken dev bomba Hiroşima üzerine bırakıldı. 43 saniye sonra şehrin ortasından yükselen dev mantar biçimli ateş dalgası yükseldi.4000 dereceye ulaşan korkunç sıcaklık, şehirde bulunan canlıları bir anda buharlaştırarak yok etti. Bombanın etkisiyle bir yüz binlerce insan öldü. Bomba sonrasında ortaya korkunç bir gerçek daha ortaya çıktı. On binlerce insan nükleer bombadan sonra yayılan radyasyon sonrasında öldü. Amerikalılar radyasyonunun sonuçlarını tam araştırmadan böyle bir işe girmişlerdi.

Bu yüzden Hiroşima’da halen bir radyasyon hastanesi bulunuyor. Bombanın etkisi ile bölgedeki insanların genlerinde ve vücutlarında meydana gelen bozukluklar tedavi edilmeye çalışılıyor. Kuşaklıklara taşınan bu gen bozukluğu binlerce insanın sakat kalmasına sebep oldu.ABD’nin kızıl derilerin yaşadığı bölge olan Nevada çölünde yaptığı Atom bombası denemelerinin aynısını Rusya Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kazakistan’da yıllarca devam etti.

VEGA PROJESİ

ABD’nin ilk Atom bombasını patlatmasının ardından Ruslarda Ülkenin güneyindeki Astrahan’ın dışındaki Seytovka köyünde dört yıl boyunca 15 kez atom bombası deneyi yaptılar. Aslında Sovyet doğalgaz şirketi Gazprom’un yoğunlaştırma tesisi çini gereken büyük miktarlardaki ham maddenin depolanacağı yeraltı mağaraları açmayı öngören Vega Projesi ordunun isteği üzerine Atom Bombası da eklenerek bölgede deneyle yapılmıştı. 29 Ağustos’ta Semipalatinsk’deki ilk başarılı nükleer denemenin üzerinden 51 yıl geçti ama Ruslar; Sovyet döneminde efsaneleşen bu denemelerin korkunç sonuçlarıyla hala yüzleşemedi.

Mühendisler Semipalatinsk, Astrahan, Novaya Zemlya’da yüzlerce Nükleer bombayı patlatıp gittiler. Bölgede bebeklerde doğum bozuklarının oranı ise her yıl arttı. Bu oran 1988′de 100 bin doğumda 81′ken, 1996′da 104′tü. Kan kanseri ve diğer kanser türlerinin oranı ise ülke ortalamasının iki katı. Kazakistan’ın doğusundan 333 bin kişinin doğrudan radyasyona maruz kaldığı belirlendi. Ve onların çocukları kendilerine geçen bu mirasla yaşıyor. Daha küçük bir test bölgesi olan Astrahan’daki mağaralar ise su doldu. Bu su Hazar Denizi’ne dek ulaşırken, radyoaktif kirlenmenin çapı bugün bile bilinmiyor.

MANHATTEN BAŞLANĞIÇ OLDU

Manhatten projesinden sonra Dünyadaki ülkeler sıkı bir pazarlığa girerek Atom bombası deneyleri yarışına girdi.Kimde ne kadar var ? Rusya: Bağımsız Devletler topluluğu ile birlikte şu anda 10 bin 100 adet Nükleer bombaya sahip. Ancak Kazakistan, Ukrayna gibi devletlerde Atom bombalarını Rusya’ya devretmeyi düşünüyor.ABD: Dünyanın süper gücü olan bu ülke bu ülke 8 bin 500 nükleer bombaya sahip

Fransa:482 atom bombası bulunuyor.
Çin: 284 Atom bombası bulunuyor. Deneme testlerinide Doğu Türkistan bölgesinde yapıyor.
İngiltere:234 atom bombası bulunuyor
İsrail: 50 ile 100 arasında Atom bombası bulunuyor.
Hindistan: 80 atom bombası bulunuyor.
Pakistan: Geçen sene Atom bombasını yaptı. 25 tane daha yapabilecek bir kapasiteye sahip.
Güney Afrika : Elinde 5 yakın atom bombası bulunuyor.
Nükleer silahların kalıntıları 250 bin yıl daha dünya yüzeyinde öldürücü özellikte bulunacak.

YAPILAN NÜKLEER DENEMELER

Kamçatka yarımadasında 1971
Kuzey Pasifik’te 1958
Johnstan Adaları 1962
Bikini adaları 1958
Eniwetok 1958
Noel adası 1962
Nevada 1992
Colorado 1973
New Mexico 1967
Mississipi 1967
Güney Atlantik 1958
Sahara 1966
Ural 1984
Novaya Zemlya 1990
Semipalatinsk 1989
lop Nor 1995
Hindistan 1974
Pakistan 1999
Monte bolle 1958
Marilanga 1957
Woomera 1953

NÜKLEER YALAN

Hiroşima üzerine atılan ilk anda 70.000 5 yıl içindede 200.000 kişinin ölümüne neden olan bomba salt Sovyetler dokuz gün sonra savaşa girmeden Japonya teslim bayrağını çeksin ve de Stalin rejimine bir gözdağı olsun diye atılmıştı. çünkü Japonların çok kısa bir süre içinde teslim olacakları zaten istihbarat raporlarında biliniyordu.

Bombayı yapan bili adamları bombanın kullanılmaması konusunda ilgilileri uyarmışlardı. Einstein’ında bulunduğu bir grup bilim adamı , yıldırma ve caydırma işlevini yerine getirilebilmesi için bile, bombanın insanların bulunmadığı bölgede bütün gözlemciler önünde patlatılmasının yeter olduğunu başkana bildirmişlerdi. ama Truman, bütün bu savları bir yana iterek, ne pahasına olursa olsun bombayı kullanmak istemiştir.

Aslında nükleer bombanın doğuşu, hiç değilse 2 dünya savaşı sonunda ortaya çıkışı bile bir yanılgının ürünüdür. Çünkü 1939′da ABD’ye sığınan Albert Einstein, İtalyan Enrico Fermi ve Macar Szilard ile Edward Teller kardeşler, Nazi Almanyası’nın Atom bombasını hazırlamak üzere çalıştığına içtenlikle inanıyorlardı. Bu sığınmadan bir ay sonra savaş patlak verince Einstein, Başkan Roosevelt’e bir mektup yazarak , bu inancını bildirdi ve Atom bombasını çalışmaları için izin ve olanak istedi.

İşte macera böyle başlamıştı. Sonradan Einstein bu başvurusundan ya bombanın kullanılabilir hale gelmesinin truman dönemine rastlamasından çok rahatsız olmuştur ve “Eğer Truman’ın yerinde Roosevelt bulunsaydı Hiroşima ve Nagazaki olmazdı demiştir. İşin en acı yönü Almanların böyle bir projeyi çok pahalı ve gereksiz buldukları için hiç bir zaman ciddi olarak düşünmediklerinin sonradan ortaya çıkmış olmasıdır.Japonlar Nagazaki’ye atılan bomba sonrasında ölümden kurtulup radyasyon etkisiyle yaşayan kendi vatandaşlarına yıllar boyu aldırmaz bir tutumda bulunmuşlardı.

Bombanın patlamasının hemen ardından ilk yardım için gelen ekipler yalnız askerlik yaşındakileri tedavi etmişler, kadınlar çocuklar ve yaşlılara bakmamışlardır. dahası bu kişiler uzun yıllar doğru dürüst bir tedavi göremedikleri gibi ne bir tazminat almışlar ne de bakımları pahalıya mal olduğu gibi sosyal sigortaları da yapılmamıştır. Radyasyon etkisinde kalanlara iyi randıman veremedikleri gerekçesiyle bekçilik dışında iş verilmemiştir.

Bakınız, Otto Hahn

Lise Meitner

Nükleer Enerji Nedir? | Nükleer Enerjinin Tarihçesi

Robert Oppenheimer (d. 22 Nisan 1904 – ö. 18 Şubat 1967) | Atom Bombasının Babası Olarak Tanınan Manhattan Projesinin Bilimsel Başkanı ABD’li Fizikçi

(Visited 2 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 16.08.2009 tarihinde Sema tarafından, Genel Kültür Konuları ve Genel Anlatımlar bölümünde paylaşılmıştır ve 1763 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 2 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Manhatten Projesi (Bilmin Utancı) | Manhatten projesi diye tarihe geçen bu proje ile Japon halkının hayatı bir anda değişmişti. orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleTwilight - Alacakaranlık | Stephenie Meyer Sonraki MakaleFenari İsa Camii - Molla Fenari Camii | İstanbul'da, Eskiden Ortodoks Kilisesi Olarak Kullanılırken Türklerin Şehri Ele Geçirmesi İle Birlikte Camiye..

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz