KonuÅŸmak | Prof. Dr. Beynun AkyavaÅŸ
Hale - 23 Haziran 2013 Güzel Türkçemiz ve Dilbigisi 0 0 Okunma : 2056
İçerik Hakkında Bilgi
- Bu içerik 28.11.2009 tarihinde Hale tarafından, Güzel Türkçe'miz | Türkçe Dilbilgisi bölümünde paylaşılmıştır ve 1505 kez okunmuştur.
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
İçerik ve Kategori Araçları
- Kategoriye Abone Ol
- Makalenin Çıktısını Al
- Makaleye Yorum ekle
- Son Güncellenme Tarihi: 16 Haziran 2013, Pazar 08:10
KonuÅŸmak
Dil bir mucizedir, mucizevî bir sistem, mucizevî bir mekanizmadır. Dil canlı bir varlıktır. İnsan gibi. İnsan gibi dillerin de aileleri var. Türkçe Ural-Altay ailesinden, Fransızca Hint-Avrupa ailesinden olan Latinceden geliyor, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Rumence gibi. Anadili Latince olan bu dillerin kelime hazinesi, cümle yapısı ve mantık benzerlikleri var.
Türkçe bu dillerin hiçbirine benzemiyor. Başka bir dil ailesinden olduğu için kelime hazinesi, cümle yapısı ve mantığı tamamen başka. Bu bakımdan bir Fransızın İtalyanca, bir İtalyanın İspanyolca öğrenmesi kolaydır ama Türkçe öğrenmesi zordur. Bir Türkün de aynı şekilde Fransızca, İtalyanca, İspanyolca gibi dilleri öğrenmesi kolay değildir.
Yabancı bir dili Öğrenmek isteyenler neyi öğrenmek istediklerini iyi bilmelidirler. Konuşma dilini mi, okuyup anlayabilecekleri kadar meslek dilini mi, yoksa hem konuşma, hem okuma yazma ve hem de tercüme dilini mi? Düşünülecek olursa bunlar ve bunların kendi içlerindeki farklılıklar bilmenin ne kadar çeşitli olduğunu göstermektedir.
Okuması yazması olÂmayan insanlar da konuÅŸuyorlar, konuÅŸuyorlar ama kulaktan dolma ve belli sayıda kelimeyle konuÅŸabiliyor ve günlük hayatın ihtiyaçlarını karşıÂlayabiliyorlar. Kullandıkları kelimeler daha çok elleriyle tutabildikleri, gözleriyle görebildikleri ÅŸeylerin isimleri, az sayıda fiil, sıfat ve diÄŸerleridir. Yüksek seviyede konuÅŸma, düşünceye, zihnî faaliyete baÄŸlı konuÅŸma ise çok bol kelimeye ihtiyaç gösterir.
Åžey, yani, nasıl derler, nasıl söylenir deÂmeden, sıkıntıya düşmeden kelimeleri yerli yerinde kullanarak konuÅŸmak. O hâlde iyi konuÅŸmanın ÅŸartlarından biri ana dile, konuÅŸulan dile hâkim olmak ve kültürlü olmaktır. Dile hâkim olmanın ve kültürlü olmanın yolÂlarından biri bol kelime ve tabir bilmek, eÅŸ manalı dediÄŸimiz ama aslında hiç de eÅŸ manalı olmayan kelimeleri kullanabilmektir. Güzel ifade edebilÂmenin, bol kelime öğrenmenin çaresi ise beyni besleyecek kitapları sindire sindire okumak ve dili çok iyi kullanan insanlarla beraber bulunarak dinleÂmektir. Hele konuÅŸmayı sanat hâline getirmiÅŸ, hitabet sanatının ne olduÄŸunu bilen insanların meclisinde bulunmak elbette çok büyük bir mazhariyet olmalıdır.
XVIII. asırda yaÅŸayan meÅŸhur Fransız âlimi ve filozofu Buffon insanı “sonradan görme bir hayvan” olarak tarif eden bâzı tabiat bilginlerinin aksine insanın hayvanla hiçbir münasebeti olmayan ayrı bir cins olduÄŸunu ileri sürmekte ve bunu ispata çalışmaktadır. Tabiat Tarihi adlı muazzam eserinin “Ä°nsan” bahsinde Buffon şöyle diyor: Ä°nsan düşüncesini sözle ifade eder, sözle dışa vurur, yani konuÅŸur. Ä°btidaî insan da medenî insan da her ikisi de konuÅŸurlar. Halbuki hayvanların hiçbirinde bu düşünce iÅŸareti yani konuÅŸma yoktur. Bu, şüphesiz hayvanlardaki organ bozukluÄŸundan veya organ eksikliÄŸinden deÄŸildir. Meselâ maymunun dili insanın dili kadar mükemmeldir.
O hâlde maymun düşünebilseydi, konuşurdu.
Maymunun bizimkine benzemeyen bir düşünce sistemi, bir düşünce düzeni olsaydı öteki maymunlarla konuÅŸması gerekirdi, oysa maymunların kendi aralarında da konuÅŸtukları görülmemiÅŸtir. O hâlde en aÅŸağı seviyede de olsa maymunÂların düşünceleri yoktur. Bazı hayvanlara kelime hatta cümle öğretmek mümÂkündür ama bu kelimelerin ve cümlelerin manasını öğretmek kabil deÄŸildir. Bu hayvanlar öğretilen kelime ve cümleleri manasını bilmeden, kavrayaÂmadan tekrarlamaktadırlar.
Buna göre konuÅŸamamalarının asıl sebebi organ yokluÄŸu deÄŸil, düşünce yokluÄŸudur. Düşünceleri olsaydı, düşünebilselerdi bir ÅŸeyler yapabilir, bir ÅŸeyler icat edebilirlerdi. Meselâ bu günkü arı dünkü arıdan daha iyi yaÅŸayabilirdi. Bu günkü kuÅŸ yuvası eskisinden daha saÄŸlam, daha güzel olabilirdi. Hayvan dün nasıl yaşıyor idiyse bu gün de öyle yaşıyor. Halbuki insan mükemmele eriÅŸebilmek için çeÅŸitli ÅŸekilÂlerde düşünüyor. Allah insanı düşünen, hayvanı düşünemeyen bir varlık olarak yaratmıştır.
Görülüyor ki, düşünceyi dilden, dili düşünceden ayırmak mümkün olmamaktadır. İyi düşünebilmek için dili iyi bilmek, iyi konuşabilmek için de iyi düşünmek gerekmektedir.
Prof. Dr. Beynun AkyavaÅŸ
Kaynak: Türk Dili Dergisi / Mayıs 1994
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
Bu içerik 28.11.2009 tarihinde Hale tarafından, Güzel Türkçe'miz | Türkçe Dilbilgisi bölümünde paylaşılmıştır ve 1505 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.
Konuşmak | Prof. Dr. Beynun Akyavaş orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...