Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

KonuÅŸmak | Prof. Dr. Beynun AkyavaÅŸ


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 28.11.2009 tarihinde Hale tarafından, Güzel Türkçe'miz | Türkçe Dilbilgisi bölümünde paylaşılmıştır ve 1505 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


KonuÅŸmak

Dil bir mucizedir, mucizevî bir sistem, mucizevî bir mekanizmadır. Dil canlı bir varlıktır. İnsan gibi. İnsan gibi dillerin de aileleri var. Türkçe Ural-Altay ailesinden, Fransızca Hint-Avrupa ailesinden olan Latinceden geliyor, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Rumence gibi. Anadili Latince olan bu dillerin kelime hazinesi, cümle yapısı ve mantık benzerlikleri var.


Türkçe bu dillerin hiçbirine benzemiyor. Başka bir dil ailesinden olduğu için kelime hazinesi, cümle yapısı ve mantığı tamamen başka. Bu bakımdan bir Fransızın İtalyanca, bir İtalyanın İspanyolca öğrenmesi kolaydır ama Türkçe öğrenmesi zordur. Bir Türkün de aynı şekilde Fransızca, İtalyanca, İspanyolca gibi dilleri öğrenmesi kolay değildir.

Yabancı bir dili Öğrenmek isteyenler neyi öğrenmek istediklerini iyi bilmelidirler. Konuşma dilini mi, okuyup anlayabilecekleri kadar meslek dilini mi, yoksa hem konuşma, hem okuma yazma ve hem de tercüme dilini mi? Düşünülecek olursa bunlar ve bunların kendi içlerindeki farklılıklar bilmenin ne kadar çeşitli olduğunu göstermektedir.

Okuması yazması ol­mayan insanlar da konuşuyorlar, konuşuyorlar ama kulaktan dolma ve belli sayıda kelimeyle konuşabiliyor ve günlük hayatın ihtiyaçlarını karşı­layabiliyorlar. Kullandıkları kelimeler daha çok elleriyle tutabildikleri, gözleriyle görebildikleri şeylerin isimleri, az sayıda fiil, sıfat ve diğerleridir. Yüksek seviyede konuşma, düşünceye, zihnî faaliyete bağlı konuşma ise çok bol kelimeye ihtiyaç gösterir.


Şey, yani, nasıl derler, nasıl söylenir de­meden, sıkıntıya düşmeden kelimeleri yerli yerinde kullanarak konuşmak. O hâlde iyi konuşmanın şartlarından biri ana dile, konuşulan dile hâkim olmak ve kültürlü olmaktır. Dile hâkim olmanın ve kültürlü olmanın yol­larından biri bol kelime ve tabir bilmek, eş manalı dediğimiz ama aslında hiç de eş manalı olmayan kelimeleri kullanabilmektir. Güzel ifade edebil­menin, bol kelime öğrenmenin çaresi ise beyni besleyecek kitapları sindire sindire okumak ve dili çok iyi kullanan insanlarla beraber bulunarak dinle­mektir. Hele konuşmayı sanat hâline getirmiş, hitabet sanatının ne olduğunu bilen insanların meclisinde bulunmak elbette çok büyük bir mazhariyet olmalıdır.

XVIII. asırda yaÅŸayan meÅŸhur Fransız âlimi ve filozofu Buffon insanı “sonradan görme bir hayvan” olarak tarif eden bâzı tabiat bilginlerinin aksine insanın hayvanla hiçbir münasebeti olmayan ayrı bir cins olduÄŸunu ileri sürmekte ve bunu ispata çalışmaktadır. Tabiat Tarihi adlı muazzam eserinin “Ä°nsan” bahsinde Buffon şöyle diyor: Ä°nsan düşüncesini sözle ifade eder, sözle dışa vurur, yani konuÅŸur. Ä°btidaî insan da medenî insan da her ikisi de konuÅŸurlar. Halbuki hayvanların hiçbirinde bu düşünce iÅŸareti yani konuÅŸma yoktur. Bu, şüphesiz hayvanlardaki organ bozukluÄŸundan veya organ eksikliÄŸinden deÄŸildir. Meselâ maymunun dili insanın dili kadar mükemmeldir.

O hâlde maymun düşünebilseydi, konuşurdu.

Maymunun bizimkine benzemeyen bir düşünce sistemi, bir düşünce düzeni olsaydı öteki maymunlarla konuşması gerekirdi, oysa maymunların kendi aralarında da konuştukları görülmemiştir. O hâlde en aşağı seviyede de olsa maymun­ların düşünceleri yoktur. Bazı hayvanlara kelime hatta cümle öğretmek müm­kündür ama bu kelimelerin ve cümlelerin manasını öğretmek kabil değildir. Bu hayvanlar öğretilen kelime ve cümleleri manasını bilmeden, kavraya­madan tekrarlamaktadırlar.

Buna göre konuşamamalarının asıl sebebi organ yokluğu değil, düşünce yokluğudur. Düşünceleri olsaydı, düşünebilselerdi bir şeyler yapabilir, bir şeyler icat edebilirlerdi. Meselâ bu günkü arı dünkü arıdan daha iyi yaşayabilirdi. Bu günkü kuş yuvası eskisinden daha sağlam, daha güzel olabilirdi. Hayvan dün nasıl yaşıyor idiyse bu gün de öyle yaşıyor. Halbuki insan mükemmele erişebilmek için çeşitli şekil­lerde düşünüyor. Allah insanı düşünen, hayvanı düşünemeyen bir varlık olarak yaratmıştır.

Görülüyor ki, düşünceyi dilden, dili düşünceden ayırmak mümkün olmamaktadır. İyi düşünebilmek için dili iyi bilmek, iyi konuşabilmek için de iyi düşünmek gerekmektedir.


Prof. Dr. Beynun AkyavaÅŸ

Kaynak: Türk Dili Dergisi / Mayıs 1994


(Visited 9 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 28.11.2009 tarihinde Hale tarafından, Güzel Türkçe'miz | Türkçe Dilbilgisi bölümünde paylaşılmıştır ve 1505 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Konuşmak | Prof. Dr. Beynun Akyavaş orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleBitmiÅŸ AÅŸklar Emanetçisi (Ä°clal Aydın ) Sonraki MakaleTersane-i Âmire | Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu'nun Merkezî Deniz Ãœssü Haliç’te Kurulan Tersâne-i Âmire - Tersane-i Amire Mimarları - Tersane-i ..

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz