Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Konuşma Dilimizi De İlgilendiren Önemli Yazım İlkeleri | Özel Adlara Getirilen Ekler Satır Sonlarına Rastlarsa..


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 28.06.2008 tarihinde Sema tarafından, Güzel Türkçe'miz | Türkçe Dilbilgisi bölümünde paylaşılmıştır ve 1437 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Konuşma Dilimizi de İlgilendiren Önemli Yazım İlkeleri

Türkçe’nin yazım kurallarını içeren kimi ilkeleri, konuşma dilimizi de yakından ilgilendiriyor. Bunlar “düzeltme, inceltme, uzatma” imi olarak tanımlanan (^) imi ile genellikle dilimize Arapça ve Farsça’dan girmiş ve kullanımı sürdürülen sözcüklerle, kimi eklerde kullanılan (‘) “kesme” imleridir. Türk Abecesi (alfabesi) Türkçe sözcüklerin tüm seslerini karşılamaya çalışılarak düzenlenmiştir. Konuşma dilimizde bazı ses yitimleri ve söyleyiş kolaylıkları nedeniyle, sesletim farklılığı bulunsa da, Türkçe sözcüklerin yazımında güçlük çekilmez. Yazım ve sesletim sorunları; genellikle dilimize başka dillerden girmiş yabancı sözcükler nedeniyle ortaya çıkar. Yazım kuralları içine bu tür yabancı sözcüklerin sesletimlerini kolaylaştırmak için özel imler alınmıştır. Ancak birçok dilbilimci, bu tür imlerin kullanımının azaltılması ve kimi yabancı sözcüklerin sesletiminin (seslendirilmesinin), kulaktan duymayla belletilmesi gerektiğini savunmaktadırlar. Bunu sağlamanın yolu ise konuşma dilimizin kuralarının ve kimi sözcüklerdeki sesletim biçiminin belletilmesinin tüm topluma yayılacak biçimde uygulanması gerekir.


Ömer Asım Aksoy başkanlığında bir kurulca hazırlanan “Ana Yazım Kılavuzu”nda bu konuda şu çelişkilere değinilmektedir:

– Bir sözcüğün şu biçimde yazılması toplumca benimsendikten sonra, bu biçimin dilbilgisi kurallarına ya da köken bilimi aykırı olduğundan söz etmek bir sonuç vermez. Örneğin “değil” sözcüğü geleneğe uygun olarak ile yazılır da “bey” sözcüğü, kimi bölgelerde “beg-bek” biçimlerinde konuşulduğu halde, gelenek korunup “beğ” biçiminde yazılmamış, sesçil yazım yeğlenerek “bey” biçiminde yazılması uygun görülmüştür. “Öğünmek” sözcüğünün “övünmek” biçiminde yazılması ve aynı biçimde sesletilmesi de böyle bir gelişmedir. Kısacası yazım birliğinde “anlaşma”, özel bir değer taşır.”

– Yurdumuzun çeşitli bölgelerinde çeşitli “ağız”lar konuşulur. Ancak ortak yazı dili, tek bir söyleyişte birleşmek zorundadır. Bu nedenle kimi bölgelerdeki genzel ‘ler ve ‘ler, yazıma yansıtılmaz, farklı imler kullanılmaz. Örneğin “eldiven”in başındaki açık e ile “elçi” sözcüğündeki kapalı e ünlüleri iki ayrı ünlü olmasına karşın, ayrı imlerle gösterilmemiş imi ile yetinilmiştir. Böylece söyleyiş farklılığı kulaktan öğrenilmeye ve belletilmeye bırakılmıştır.


– Yazımımızın temel niteliği “sesçil yazım” olmasıdır. Yani dilimizdeki her sözcüğün olabildiğince söylendiği gibi yazılması temel ilkedir. Örneğin “ne” sözcüğü “-e” ekini alınca, kaynaştırmasını alarak “neye” olur, ama söylenişte “niye” olarak sesletildiği için yazım dilimize de “niye” olarak geçmiş, yazım ve sesletim farklılığı kaldırılmıştır. Aynı biçimde “de”nin “-e” eki olarak “deye”den “diye”ye dönüşmesi gibi. Kılavuzdaki bu açıklamalardan sonra, yazım dilimizde yukarıda anlatılan kurala uyulmayan durumlar olduğu da belirtilerek, örnekler verilmektedir. Örneğin, konuşma dilimizde “başlıyan, gelmiyen, varıcak, sorucak, kalıcak, görücek” biçiminde seslendirdiğimiz sözcüklerin yazımında, yapıbilgisi kurallarına ve geleneğe uyularak; “başlayan, gelmeyen, varacak, soracak, kalacak, görecek biçimindeki yazımları yeğlenmiştir. Görüldüğü gibi dilimiz yazım kuralları içinde “sesçil yazım” kuralına aykırılıklar da bulunmaktadır. Konuşma dilimizde ortak ağız olarak belirlenen “İstanbul ağzı” sesletim biçimi nedeniyle daha başka aykırılıklar da içermektedir. Bu noktada hepsinin yazım kuralları içine alınması özeni içinde olamayız. Başka dillere bakıldığında konuşma ve yazı dilimiz arasındaki farklılıklar çok fazla değildir. Bu da söylendiği gibi ayrıca öğretilerek ve belletilerek tüm topluma yerleştirilebilir. Yazım kuralları içinde eleştirilen ve halâ tartışılan konulardan biri kuşkusuz (^) “düzeltme, inceltme ve uzatma” imi ile (‘) Kesme imlerinde yaşanmaktadır.

1. Nispet ‘si üzerine imi kullanılması

2. Yeni Dil Kurumu ve Tercüman Gazetesi “İmlâ Kılavuz”larında aynı sesteş ama farklı anlamları olan kimi sözcüklerin söylenişlerinin karıştırılmaması için son ünlüsü üzerinde (^) iminin kullanılması kabul edilmiştir. Örneğin: okunurken anlam karışıklığını önlemek için “dini” ve “dinî” biçiminde yazılması öngörülmektedir.

“Dini onun için kutsaldır.” cümlesindeki “dini” sözcüğü ek im almadan,
“Dinî görevlerini hiç aksatmaz.” cümlesindeki “dinî” sözcüğü (^) imi kullanılarak yazılmıştır.
Oysa eski Dil Kurumu’nun yayımladığı “Yeni Yazım Kılavuzu”nda bu im kullanılmamaktadır. Konu bir çok dilbilimci arasında tartışılmaktadır. Bunların çoğu şu savı ileri sürmektedirler:

“Dilimizde yazımları bir, anlamları ayrı olan ve cinas sanatı (sözcüğü başka anlamlarda kullanma) göstermeye yarayan sözcüklerimiz çoktur. İşte birkaç örnek: güldür, gül derler, ulusun, yazma, gelin, yaradan, sürmeli, ekin, yüz… gibi. Bunların hiç birinde, bir anlamı diğerine karıştırma korkusuyla, yazımları ayıracak bir im kullanılmaz.”
Yani sesletimdeki vurgu ve tonlamalarla ikincil anlamları ortaya çıkar. Türkçe sözcükler için duymadığımız kaygıyı yabancı sözcükler için duymamız yersizdir, demektedirler.

Bir bölümü de; Arapça sözcüklerde kullanılması öngörülen nispet ‘si gibi seslendirilen başka ‘ler de olduğunu belirterek, yeni TDK’nin “imlâ Kılavuzu”unda, nispet ‘si kullanılmaması gereken kimi sözcüklerde nispet ‘si kullanıldığı, kılavuzda belirtilen kural gereği olması gereken kimi sözcüklerde de imin kullanılmadığı öne sürülüp, örnekler verilmektedir:

“asi, cani, cari, fani, hami, mer’i, sari, tedai, gabi, muganni, mukavvi, mukni, musalli, şeni ”
gibi sözcüklerin sonundaki “i”ler nispet ‘si kabul edilerek (^) imi kullanıldığı, hayderî, kûfî, uryanî, zencî, küllî… gibi sözcüklerde nispet ‘si kullanılmadığı örneklenmektedir. Öte yandan, canlı bir varlık olan dilin zaman içindeki gelişimine paralel olarak, birçok yabancı sözcüğün yerine artık Türkçe sözcükler kullanır duruma gelinmesinin yanı sıra, birçok yabancı sözcükte, Türkçe’nin sesletim yapısına uyarak uzunluklarını yitirmiştir. Örneğin; çini, tiryaki, gabi, samani… gibi sözcüklerin son ünlülerinin ve “mektup” sözcüğünün ünlü eki almasından sonra “mektubu” son ünsüzden önceki ünlüsünün artık uzatılmaması gibi. Görülüyor ki, değişik kurumlar ve dilbilimciler arasında tartışmalar, kılavuzların kendi içlerinde çelişkiler, yanılgılar var. Bu tür uzatmaların zaman içinde Türkçe sesletim kurallarına uyum sağlayacağı ve zamanla yerlerini Türkçe sözcüklere bırakacağı da göz önüne alınarak, sesleşmedeki değişimleri, duyarak öğrenmek, yazım dilimizde kimi “imler” kaldırmak ve bunların kullanımlarını olabildiğince azaltmakta yarar var. Aynı tartışmalı durumun (^) iminin kapalı (ince) ünsüzünün inceltilmesi gerektiğini belirtmek amacıyla, sözcük içinde kendisinden sonra gelen ve ünlülerinin üzerinde kullanılmasında da yaşandığı gözlenmektedir. Aynı imin, “düzeltme / uzatma / inceltme ” gibi üç değişik görevde kullanılması, yazım dilinde olduğu kadar konuşma dilinde de karışıklıklar yaratacağı unutulmamalıdır. Kimi zaman ‘nin inceltilmesi için konulan (^) iminin kimi zaman yanlış biçimde uzatmaya yol açabileceği bir gerçek. Bu durumda, yazımda, özellikle yabancı sözcükler nedeniyle kullanılmaya çalışılan (^) imin ne inceltme ne de uzatma ve düzeltme imi olarak kullanmak yerine bu tür seslerin, duyarak, konuşma dilimiz kuralları içinde belleterek öğretmeye bağlamakta yarar vardır. Böylece yazım dilimiz daha da sadeleşecek ve kolaylaşacaktır.

2- Kesme imi

a. Sözcük içinde kesme imi


Türkçe’nin yeni yazım uygulamasına başlandığında, dilimizde kullanılmakta olan kimi Arapça sözcüklerin, ait olduğu dildeki aslına uygun söyleyişi sağlamak amacıyla kimi sözcüklerde (‘) imi kullanılmıştır. Örneğin; meb’us, neş’et, taz’if, teb’it, vak’a, vûs’at.. gibi sözcüklerde kullanılmaya başlanmıştır. Böylece bu benzeri sözcükler (‘) iminin olduğu hecelerde kısa bir soluk kesme ile seslendirilmeye çalışılmıştır. Ancak bir çok Arapça sözcüğün zaman içinde ses ve biçim değiştirmeye başladığı ve dilimizde kesme özelliğini yitirdiği görülerek, yazım dilimizde, sözcüğün kendi yapısı içinde (‘) kesme imi kullanma uygulamasından vazgeçilmiştir. Bu konuda tüm “İmla Kılavuzlarında” kesme iminin kullanılacağı yerler sayılmış olmasına ve sözcük içinde kullanılmasına son verilmesine karşın, Yeni TDK’nun yıllarca önce bırakılan bu imi yeniden ve kimi sözcüklerde kullanmaya başladığı görülür. Örneğin; cüret, defa, izaç, Kuran, melun, memur, mera, mesul, mesut, müstecir, neşe, resen, suni, sürat, tecil, tedip, tediye, tehir, tekit, telif, telin, temin, tesis, tesit, tevil, teyit, vaka, defetmek, menetmek, mikap, suni sözcüklerinde kesme imi kullanılmazken, bidat, ceman, cüzi, kura, rika, vüsat, cüzi, feri sözcüklerinde kullanıldığı görülür. Bu durum yeniden tartışmalı bir durum yaratmıştır, tutarsızlıklara neden olmuştur. Sonuç olarak, sayılan Arapça sözcüklerin bir çoğunun artık kullanılmadığı, kullanılanların da Türkçe’nin sesletim kurallarına uyum sağladığı söyleyiş içinde öğretilerek belletildiği dikkate alınırsa, artık sözcük yapısı içinde kesme imi kullanılmadığını söyleyebiliriz. Kullanıldığı yerler ise şöyle sıralanabilir:

b. Kesme imi kullanılan yerler:

1. İnsan, hayvan, yer adları gibi özel adlarla gelen çekim ekleri kesme imi ile ayrılır. Oğuz’a Ankara’dan mektup geldi. Ankara’ya çağırıyorlar. Türk Dil Kurumu’nda bir söyleşi yapmasını istiyorlar.

2.
Ekinden ayrı olarak gösterilmek istenen harf ya da sözcükten sonra kesme imi konur:
i’ ünlüsünden sonra ve yor’dan önce.

3. Rakamlardan sonra gelen ekleri ayırmak için kullanılır: Program saat 16’da yayınlanacak.

4. Özel adlardan türetilmiş sözcüklerde ekler kesme ile ayrılmaz: Ankaralı, Türkçü, Türkçeleşmek.
Ancak kendi özgün yazımı ile yazılıp da –li yapım eki getirilmiş yabancı sözcüklerin kökünden sonra konur: Bruxelle’li, Bordeaux’lu.

5.
Özel adlara eklenip aile, (-gil) anlamı veren (-ler) ekleri, kesme ile ayrılmaz. Biz Aydınlarda toplandık. Ancak “benzerleri” anlamı veren, (-ler) ekleri kesme imi ile ayrılır. Atatürk’ler, Yunus’lar, Yaşar Kemal’ler.

6. Özel adlara getirilen ekler satır sonlarına rastlarsa, özel ad sonuna (-) kısa çizgi konulmaz, yalnız kesme imi kullanılır. Örnek : Ankara’-dan … değil , Ankara’dan; Türkiye’-den …değil , Türkiye’den…

7.
Sonunda ünlü olan bir sözcüğü ünlü ile başlayan bir başka sözcük izliyorsa, bu iki sözcük birlikte seslendirilirken, kimi durumlarda birinci sözcüğün sonundaki ünlü düşer. Bu durumda iki sözcüğün birbirine ulayarak okunacağını göstermek için kesme imi kullanılır.

Karaca oğlan der ki ne eyleyip ne etmeli.
Karac’oğlan der ki n’eyleyip n’etmeli.

8. Sert ünsüzle bir özel ada, ünlü ile başlayan bir ek geldiğinde, özel adın sonundaki sert ünsüz, yumuşak olarak okunsa bile, özel adın yazımı değişmez: Ben Gaziantep’e gittim. Gördüğün Ahmet’in evi. Türkçe, Ataç’a göre çok akıcı bir dildir.

Fotograf sözcüğünde (ğ) kullanılmasıyla ilgili olarak verilen örnek yine sonuçlanmamış bir tartışma konusu. Sözcüğün dilimizde ilk kullanıldığı yıllarda (g) olarak sesletildiğini anımsıyorum. Sonraları sert sesi biraz yumuşatma düşüncesiyle sanırım (ğ) kullanılmaya başladı. Aslında konuşma dilimizde (ğ) seslenmediği içi, ikinci o ünlüsü biraz uzatılarak foto:raf şeklinde söylendiği için dilimizdeki söyleyiş uygun duruma getirilmiştir. Bu tür yabancı sözcükler zaman içinde kullanılarak, dilimizin yapısına uygun biçim kazanmaktadır. Ancak hâlâ tren sözcüğüne sesletimde kullandığımız (i) sesin, yazımda uygulamıyoruz.

Dilimizin yazılım ve konuşma kuralları arasında birliktelik oluşturmak artık kaçınılmaz. Bunun da geniş bir dilbilim kurulunca yapılmasında yarar var.

Akın ÖNEN

(Visited 11 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 28.06.2008 tarihinde Sema tarafından, Güzel Türkçe'miz | Türkçe Dilbilgisi bölümünde paylaşılmıştır ve 1437 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 1 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Konuşma Dilimizi De İlgilendiren Önemli Yazım İlkeleri | Özel Adlara Getirilen Ekler Satır Sonlarına Rastlarsa.. orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki Makale[Fizik] Elektromanyetik Birimler | Fizikte Nicelik Ve Birimler - Başlıca Bbirim Sitemleri - MKS Sisteminde Nicelikler - Elektrik Akımı Ve Gerilim - Di.. Sonraki MakaleObsesif Kompulsif Bozukluk Nedir? | Belirtileri Nelerdir?

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz