Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

İksir (İksirler Yenileyici Ve Şifa Verici Olduğu İnanılan İçkilerdir)


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 22.03.2009 tarihinde Esesli tarafından, Felsefe - Arkeoloji - Mitoloji ve Efsaneler bölümünde paylaşılmıştır ve 1428 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


İksirler yenileyici ve şifa verici olduğu inanılan içkilerdir. Bu terim ilk önceden simyagerler tarafından (aynı zamanda felsefe taşı olarak bilinen) basit metalleri altına dönüştüren, hastalıkları tedavi eden ve yaşamı uzatan maddeyi tanımlamak için kullanılırdı. Simyagerler her ne kadar bu kelimeyi türetmişlerse de, böyle bir madde konusundaki inanç simyadan önce de vardı ve sürekli olarak mitoloji ve din tarihinde rastlanır.

Kelimenin Kökeni


Bu kelime, Latince elixir kelimesinden kaynaklanır ve eliksir de Arapça el-iksir kelimesinin LatinceleÅŸmiÅŸ bir ÅŸeklidir. Grekçe’de tıp ve simya dönüşümü için kullanılan kuru bir toz olan xerion kelimesine akrabadır.
Özelliği ve Önemi

Din, mitoloji ve peri hikayelerinde bir yerlerde yaÅŸlıyı genç kılan, hastayı iyileÅŸtiren, veya ondan bir yudum, soluk veya parça ısıracak kadar ÅŸanslı, bilge veya kurnaz olana refah ve sonsuz yaÅŸam veren bir ot, pınar, taÅŸ, sarhoÅŸ edici içki veya cadı kazanında hazırlanan zehirleyici bir karışım olduÄŸu fantezisi oldukça yaygındır. GılgameÅŸ Destanında Uruk’un görkemli kralı sonsuz yaÅŸamın sırrını bulmak için yolculuÄŸa çıkar ve denizin dibinde sonsuz yaÅŸam otunu bulma ÅŸansını sahip olur. Onu yerinden söker ama dikkatsiz bir ÅŸekilde onu ortalıkta bırakır ve bir deniz yılanı onu çalar.

GılgameÅŸ’in kaybettiÄŸi ÅŸeyi bulmak için sayısız insan çabalamıştır. SaÄŸlık, refah ve sonsuz yaÅŸamı bağışlayabilen sihirli bir maddenin varlığı konusunda inanç insanların ölüme meydan okuması kadar eski bir düşünsel dilektir. Ölümü yaÅŸamın doÄŸal sonucu olarak kabul etmekten uzak, her yerde insanlar ölümü cehalet ve kötü niyetin sonucu olarak görmüşlerdir. Ä°nsanların bir zamanlar ölümsüz oldukları ve halen olmaları gerektiÄŸi inancı ölümün dünyaya nasıl girdiÄŸini anlatan mitolojik öykülerde içerilmektedir. GılgameÅŸ Destanındaki gibi bir deniz yılanın ölümsüzlük otunu çalması motifi dünyanın her tarafında tekrarlanmaktadır. Hepsi bir yılan veya deniz canavarının kutsal bir ölümsüzlük pınarı, yaÅŸam aÄŸacı, gençlik pınarı, altın elma vs. koruduÄŸu mitinin varyasyonlarıdır. Bütün bu mitlerin arkasında tanrıların kıskanç olduÄŸu ve ölümsüzlük iksirini insanların ulaÅŸamayacağı yerlerde sakladığı korkusu yatar (Tekvin 3:22’e bakınız). Ä°nsanlar öz hakkı olan ölümsüzlüğü geri kazanmak için tanrıları ayartmak veya atlatmak için gerek fiziksel, gerekse de ruhsal olarak büyük çaba harcamışlardır.


Yaşam Suları

Mısır, Hint, Grek, Babil ve Ä°brani yaratılış efsanelerine göre hayat, her ÅŸeyin özünü taşıyan ilkel madde olan sudan çıkar. Tufan efsanelerinde hayat sulara (ÅŸekilsiz biçim) geri döner, buradan yeni ÅŸekillerle yeniden ortaya çıkabilir. Vaftiz töreni suyun hayatın kaynağı olduÄŸu ve dolayısıyla yeniden doÄŸma ve ölümsüzlüğün kaynağı olduÄŸu inancından doÄŸmuÅŸtur. Bu ÅŸekilde su nihai büyüsel ve tıbbi madde olmaktadır. Arındırır, gençliÄŸi yeniler ve bu yaÅŸamda ve gelecek yaÅŸamda ölümsüzlüğü temin eder. Bu sihirli “ab-ı hayat”a (yaÅŸam suyu) birçok isim verilmiÅŸtir – soma, haoma, ambrosya, ÅŸarap – her biri insanlara ve tanrılara bilgi, güç ve ölümsüzlük baÅŸlayabilecek kutsal bir içecektir.

Hem aylık yinelenmesinden dolayı, hem de hayatın kaynağı su üzerindeki kontrolünden dolayı ay yinelenmenin nihai sembolüdür. Ayı deniz suyu, yağmur, bitkisel yaşam, dişi bereket, doğum, ölüm, inisiyasyon ve yinelemeye ilişkilendiren sembolizm Neolitik çağına dek iner. Güneş de güçlü bir yineleme ve ölümsüzlük sembolüdür. Güneş ve ayla ilgili mitolojik ve dini bağlantılar, insanların bu gök cisimlerine ilintili sıvı, bitki, hayvan, mineral ve metalleri kullanarak neden iksirler hazırlamak istediklerini açıklar.

Ä°lkel Kavim ve Kadim Dinler

Åžamanizm’in temsil ettiÄŸi ilkel kavim ve kadim dinlerinde iksirler, topluluÄŸa psikotik maddeler ÅŸeklinde saÄŸlanıyordu. Åžaman ve takipçilerini yaÅŸadıkları dünyadan da daha gerçek bir ruh alemiyle irtibat kurmalarını saÄŸlayan vizyon ve vecit halleri yaratma açısında psikotikler, halüsyonojenler ve uyuÅŸturucular çok önemlidir. Bu vizyonlar sefalet, hastalık ve ölümün içinde bulunmadığı doÄŸaüstü bir alemin varolduÄŸu inancını desteklemektedir (ve belki de üretmektedir). Ölümsüzlük vizyonundan ölümsüzlük arayışına — Bu mesaj otomatik olarak gelmektedir. — küçük bir adımdır. Vizyonu yaratan madde ÅŸifa ritüellerinde kullanılıyordu veya da ilaç olarak veriliyordu. Bazen Vedik ritüellerde soma için ve Kuzey Amerika düzlük Kızılderililerin kullandığı psikotik madde “Baba Peyote” için yapıldığı gibi onlara bizzat tanrılaÅŸtırıp tapılıyordu. Ä°nsanlar bu tanrıları elle tutabileceklerini ve onları yiyip güç ve ölümsüzlüklerini özümseyebileceklerine inanıyorlardı. Bunun arkasındaki inanç insan yediÄŸi ÅŸey olduÄŸu ve hayvan, insan ve ilahi gücü sindirim sistemi ile özümseyebileceÄŸi fikri yatmaktadır. Bu inancın ciddi veya mecazi olarak alınması, deÄŸiÅŸik dini akımlarda kurbanların yenilmesi için zemin hazırlamıştır (Dionysis, Attik, Eleusis, Hıristiyan).

Rg Veda’da anlatılan Soma ritüeli bir iksirin hazırlanışını ve kullanışını anlatan en eski kayıtlı dini törendir. Soma’nın ne olduÄŸu konusunda farklı fikirler ortaya atılmıştır. R. Gordon Wasson’un araÅŸtırmaları (1969) soma’nın sıvısı öldürücü bir zehir olan, ama sulandırıldığında psikotik bir madde olan Amanita Muscaria mantarından hazırlandığı olasılığını oldukça inandırıcı kılmaktadır. İçkinin neden olduÄŸu ölümsüzlük vizyonları içkinin kendisiyle özdeÅŸleÅŸmiÅŸtir. Bu konuda ÅŸiirler de yazılmıştır:

Somayı içtik ve ölümsüzleştik
Tanrıların keşfettiği ışığa eriştik
Bize artık hangi şerlik işler ki?
Ve ölümlülerin kini bize karşı ne yarar ki? ey Ölümsüz Tanrı


Soma’nın kullanımı Vedik dönemin sonuna dek ortadan kalktı. Bazı alimler bu geliÅŸmeyi Hint-Avrupalıların mantarın yetiÅŸtiÄŸi bölgelerden uzak yerlere göçmelerine atfetmektedirler. Belki de daha inandırıcı bir görüşe göre zamanla ruhban sınıfın daha çok hakim olduÄŸu kurumsallaÅŸmış ve daha az coÅŸkulu bir din anlayışı yaygınlaÅŸmıştı

Simya ve Ä°ksir

Hem doÄŸu, hem de batı simyagerler insanları ölümsüz kılan iksirler ürettiklerini iddia etmiÅŸlerdir. Ama Çin simyagerler Hint, Grek ve batı simyagerlere kıyasla fiziksel ölümsüzlük arayışında daha da ısrarcı bir tutum içindeydiler. Batı düşüncesine o denli has olan bu dünya ve öte dünya arasındaki fark Çin simyagerler tarafından göze alınmıyordu, ayrıca Grek ve Hint simyagerler gibi kozmostan kurtulmayı da ummuyorlardı. Çinliler için madde ve ruh tek bir organik bütünün parçalarıydı ve iksirlerin iÅŸlevi bir nevi sürekli tutkal gibi hareket edip beden ve ruhu sonsuza dek bir bütün olarak tutup “cevheri” (ÅŸen) korumaktı.

Çinliler her zaman yaÅŸamı uzatmakla ilgilenirlerdi, ancak görünüşe göre ölümsüzlük iksiri fikri erken Taoist felsefesinin harfi tefsirinden dolayı ilk kez dördüncü asırda ortaya çıktı. Esasında Tao kelimesi fiziksel bedenlerin geliÅŸmesi ve çalışmasını saÄŸlayan yaÅŸam gücü anlamına gelmiÅŸti. Zamanla Taoist simyagerler bu soyut ilkeyi içilir veya yenilir bir iksire dönüştürdü. Tek sorun Tao’nın maddi yapısını tayin etmek ve yenilir bir ÅŸekle sokmaktı. Genel görüşe göre özellikle dayanıklılığından dolayı altın ve renginden dolayı zincifre en gözde adaylardı. Dünyanın her tarafında insanlar altının mükemmel ve yok edilmez özelliÄŸini kendileri dahil mükemmel olmayan ÅŸeylere aşılamaya çalışmışlardır. Bunu baÅŸarmak için altın tozunu yemiÅŸler ve altınlı içkiler içmiÅŸlerdir. (Batı simyagerler Musa için simyager demiÅŸler, bunun sebebi Çıkış 32:20’de Ä°srailoÄŸullarını altın buzağıyı toz haline getirip suyla karıştırıp içmelerine zorlamıştır).

Zincifrenin iksir için ideal madde olduğu fikri onun rengi ve kimyasal yapısına dayanmaktaydı. Zincifre kanın rengi kırmızıdır ve cıva kükürt karışımı cıva sülfat olduğu için metallerin en canlısı saf cıvaya dönüştürülebilir. Tabii ki, burada önemli bir sorun var, zincifre zehirlidir, ama ölümsüzlük güçlü bir hayaldi ve simyagerler başkaları gibi çileyi gerekli bir bedel olarak kabul etmişlerdi. M.S. 820 ve 659 yılları arasında tam altı Çin İmparatoru sonsuza dek yaşama dileği ile aldıkları iksirlerden zehirlendiler. Joseph Needham (1957) dokuzuncu asırdan sonra Çin simyasının gözden düşmesinin sebebi için zehirlenmenin önemli bir unsur olduğunu ortaya atmıştır.

Simyasal bir iksirin fikri Orta Çağlarda Batıya İslam aracılığı ile gelmiştir. Ancak Hıristiyanların madde ve ruh ayrımı ve ahrette yaşam üzerinde durmaları simyagerlerin bu yaşamda ölümsüzlüğü kabul etmelerini zorlaştırdı. Yine de bazı simyagerler ölümsüzlük iksirini yaratmaya çalıştılar ve deneyleri tıbbi teori ve uygulamalara katkıda bulundu, çoğu simyager ise basit metalleri altına çevirecek daha sınırlı ve dünyevi amaca yöneldiler. Seçkin bir grup ruhsal simyagerler her iki amacı hor gördüler ve ruhu yüceltip ilahi menşeine götürecek ruhsal iksirler aradılar.

Ölümsüzlük iksirini arayan bütün bu simyagerler arasında, bildiğimiz kadarıyla hiçbiri başaramadı. Ancak insanoğlunu sefalet, hastalık ve ölümden kurtaracak bir maddenin olduğu fikri dini, felsefi ve bilimsel düşünceye güçlü bir dürtü olmuştur.

kaynak: wikipedia

(Visited 6 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 22.03.2009 tarihinde Esesli tarafından, Felsefe - Arkeoloji - Mitoloji ve Efsaneler bölümünde paylaşılmıştır ve 1428 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

İksir (İksirler Yenileyici Ve Şifa Verici Olduğu İnanılan İçkilerdir) orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleAtatürk Günlüğü - Today | 15 Temmuz - July Sonraki MakaleUzakdoÄŸu Dinleri - Hinduizm | Hinduizm Ve Dharma - Kutsal Metinleri - Mezhepleri - Ä°nanç Ve Ä°badetleri - Hindu Åženlikleri

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz