Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Gebelik | Yapılması Gerekenler


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 11.10.2007 tarihinde hale tarafından, Hastalık Tanımları, Belirtileri, Tedavileri bölümünde paylaşılmıştır ve 16938 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Gebelik

GEBE KALMAYI PLANLIYORUM NE YAPMALIYIM?


Gebelik planlayan kadınların sağlıklı bir yaşam biçimini gebelik öncesinde benimsemelerinde yarar vardır. Gebelik planlayan kadınlar iki gruba ayrılabilir. Gebelik öncesinde bilinen bir kronik hastalığı olanlar ve tamamen sağlıklı olan kadınlar. Gebelik öncesinde kalp hastalığı, böbrek hastalığı, astım, epilepsi (sara) ve benzeri kronik rahatsızlıkları olan kadınların mutlaka doktorları ile yakın temasta olup hastalıklarının kontrol altında olduğu bir dönemde gebe kalmaları önerilir. Sağlıklı kadınlarda ise gebelik öncesinde aşağıdaki noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir:

Sigara içiliyorsa bırakılmalı veya günde 5 tanenin altına düşürülmelidir.


Gebeliğe ideal kiloyla başlamak için aşırı kilosu olan kadınların doktor kontrolünde kilo vermeleri gebelik sırasında ortaya çıkabilecek bazı komplikasyonların (ör. Preeklampsi ve gebelik şekeri) azaltılması yönünden önemlidir.

Gebelik öncesinde Kızamıkçık testi, Hepatit B taraması ve kan sayımı yapılmasında yarar vardır. Kızamıkcık enfeksiyonu ile hiç karşılaşmamış veya daha önce aşılanmmaış olan kadınların aşılanması önerilmektedir.

Ailesinde veya kendisinde Akdeniz anemisi, orak hücreli anemi, kistik fibrosis ve benzeri kalıtsal hastalıkları olan veya bu hastalıklar için taşıyıcı olan kadınların eşleri ile beraber değerlendirilmeleri ve genetik danışmanlık almaları gerekir.

Gebelik planlayan kadınların bebeklerinde nöral tüp defekti adı verilen ve omurganın tam kapanmamasına bağlı olarak gelişen anomalilerin engellenmesi için günde 400 mikrogram folik asit kullanmaları önerilmektedir. Daha önceki gebeliklerinde bu şekilde bir bebek taşımış olan kadınlarda ise günlük folik asit dozu 4 gram olmalıdır.

GEBE KALDIM NE YAPMALIYIM?

Öncelikle tebrikler. Hayatınızın en güzel ve en heyecanlı deneyimlerinden birine hazır olun. Gebelik fizyolojik bir olaydır ve önemli bir gerekçe olmadıkça hayatınızı olumsuz olarak etkilemeyecektir.


İlk muayene ne zaman olmalı? İlk muayene gebeliğin 6. haftasında yapılmalıdır. Daha önce yapılan muayenelerde bebek ve kalp atımları görülmeyebilir. Gebelik yaşı son adetten itibaren hesaplanır.

Neleri yapmam sakıncalı? Gebelikte sigara içilmesi ve alkol alınması sakıncalıdır. Kafein içeren çay, kahve, ve kolalı içeceklerden ise az miktarda tüketilmelidir.

Neler yapabilirim? Gebelik sırasında aşağıdakilerin yapılmasında veya kullanılmasında sakınca gösterilmemiştir.

– Cinsel ilişkide bulunmak-Gebeliğin son 3 haftasına kadar
– Spor yapmak-At binmek ve tüple dalmak dışında
– Saç boyatmak-Normal boyalar kullanılabilir
– Makyaj yapmak
– Denize ve havuza girmek
– Güneşlenmek-En az 30 numara koruyucu faktörlü bir güneş kremi kullanın
– Bilgisayar kullanmak
– Cep telefonu kullanmak
– Mikrodalga fırın kullanmak
– Güvenlik kapılarından geçmek
– Otomobil kullanmak-2 saatte bir mola vermekte yarar vardır
– Uçakla yolculuk yapmak-Gebeliğin 26. haftasından sonra doktor raporu gerekir
– Prize takılan sinek ilaçlarını kullanmak

Erken gebelik döneminde beslenmem nasıl olmalı? Sağlıklı beslenin yeterli. Bu dönemde kalori artırılmasına gerek yoktur. Şişmanlatıcı (yağlılar, kızartmalar, hamur işleri, tatlılar, fast food’lar) besinlerden uzak durun. Bunlar zaten bebeğiniz için yararlı öğeler içermezler. Bulantı ve kusmalara bağlı canınız yemek istemiyorsa kendinizi zorlamayın. Bu dönemde kilo vermenin sakıncası yoktur.

Vitamin ve demir kullanmalı mıyım? Eğer doktorunuz size daha öncesinden folik asit vermemiş işe şimdi başlamakta yarar vardır. Multivitamin de kullanabilirsiniz. Demir hapları gebeliğe kansız başlayan kadınlarda veya 26. haftadan sonra kanı azalmış olan kadınlarda gereklidir.

GEBELİK DÖNEMİ VE BESLENME

Gebelik kadınlar için doğal fizyolojik bir olay olması kadar çok da özel bir dönemdir. Bu özel dönemde yeterli ve sağlıklı beslenmek hem anne, hem de bebek sağlığı için oldukça önem taşır .Gebelik dönemi beslenmesinde amaç bir taraftan bebeğin büyüme ve gelişimini sağlarken diğer taraftan da annenin fiziksel ihtiyaçlarının sağlayarak besin depolarını tamamlamak olmalıdır.

Gebelik döneminde beslenmenin gerektiği kadar olması ve her besin grubunun dengeli olarak alınması yeterlidir. ”İki canlı olma” nedeni ile aşırı besin tüketiminin, bebeğin gelişimine bir faydası yoktur. Peki bu durumda anne adayı hem bebeğinin, hem de kendisinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hangi besin gruplarından günlük olarak ne kadar tüketmelidir? Bunun için besin gruplarını tanıyalım:

Besin gruplarından ilki büyüme ve gelişme için oldukça önem taşıyan proteinden zengin et grubudur. Bunun yanı sıra B vitaminleri demir ve çinkodan da oldukça zengin olan bu besin grubuna kümes hayvanları, balık, kırmızı et, kurubaklagil ve yumurta girmektedir. Kişisel gereksinimlerin değişeceği de göz önünde bulundurularak pratik bir öneri sunacak olursak; normal ağırlıkta ve normal fiziksel faaliyete sahip bir anne adayının günlük protein gereksinimine ek olarak 10 gr protein önerilir ki bu da tüketmesi gereken et grubuna gebelik döneminde 1-2 porsiyon ek yapması anlamına gelir ve bu miktar toplam olarak günlük 3-4 köfte büyüklüğünde ete, tavuğa, yumurtaya veya peynire denk gelmektedir. Alınan günlük proteinin, %60-70 ‘inin vücutta tam kullanılabilir (yani bio yararlılığı yüksek) protein kaynağından alınması önerilir. Bunlar da hayvansal kaynaklı besinlerden sağlanabilir. Vejetaryen olan ve protein gereksinimlerinin büyük bir kısmını bitkisel kaynaklı besinlerden sağlayan anne adaylarına öğünlerinde mutlaka kaliteli protein kaynakları bulundurmaları önerilir. Bunun için kuru baklagiller, soya fasulyesi, soya sütü, tofu gibi gıdalar alınabilir.

Diğer bir besin grubu ise protein ve kalsiyumdan zengin olan süt ve süt ürünleridir. İskeletin oluşumunu sağlayan, kemik ve dişlerin yapısında yer alan kalsiyum, fosfor ve magnezyum gibi mineralleri içermeleri nedeniyle gebelik döneminde oldukça gereklidirler. Bu dönemde anneden bebeğe kalsiyum taşınır. Beslenmede yeterli kalsiyumun alınmaması gereksinimlerin artmasıyla beraber annenin kemiklerinden çekilerek kemiklerin zayıflamasına neden olur. Süt grubu besinlere süt, yoğurt, peynir ve ayran girmektedir .Günlük hayatta normal koşullarda kalsiyum ihtiyacımızın karşılanması için gerekli 2 su bardağı süt veya yoğurt ve ek olarak peynir tüketimimiz yeterli olurken gebelik döneminde bu miktarı yine kişisel gereksinimleri göz önünde tutarak 1 su bardağı kadar artırdığımızda günlük gereksinimiz karşılanmış olur.

Günlük enerji ihtiyacımızın çoğunu tahıllardan karşılarız. Ekmek, pirinç, makarna, bulgur, patates gibi besinler bu grubun içerisinde yer almaktadır. Kişiye bağlı olarak değişmekle beraber sağlıklı yetişkin bir kadın için günlük ortalama 8-10 porsiyon tüketilmesi gereken bu besin grubuna hamilelik döneminde 1-2 porsiyon ek yapılması bu dönemdeki gereksinimi karşılamak için yeterli olacaktır.

Vücudumuz için gerekli vitamin, mineral ve posa ihtiyacımızı karşılamaya yardımcı diğer iki grup ise sebze ve meyvelerdir. Bu besin gruplarından günlük minimum 5-6 porsiyon tüketilmesi gebelik döneminde ihtiyaçların karşılanması için yeterli olacaktır. Böylece gebelikte sıklıkla karşılaşılan kabızlık sorunu azalacak ve bir çok sağlık sorunu yaratan aşırı kilo alımı engellenecektir.

Diğer bir gerekli besin grubu da yağlardır .Önemli olan yağları tüketirken uygun yağ asitlerini bir arada kullanmaya özen gösterilmelidir. Pratik bir öneri olarak haftada 2 kez balık tüketilmesi ile birlikte her gün bir miktar zeytinyağı ve buna eşit miktarda mıısırözü, soya yağları veya az miktarda fındık, badem tüketilmesi bu yağ asitlerinin dengelenmesini sağlayacaktır.

ÖNEMLİ YAĞ ASİTLERİ VE KAYNAKLARI

Omega 3: Ton balığı, somon, sardalye, uskumru, konola yağı
Omega 6:soya yağı, ay çiçek yağı, mısırözü yağı
Omega 9: fındık ve zeytinyağı, ceviz, fındık yağı

GEBELİKTE BAZI VİTAMİN VE MİNRALLERİN BESLENMEYLE ALINMASI

Anne adaylarının özellikle yeterli almaları gereken bir vitamin olan folik asit B grubu vitaminlerindendir. Yetersizliğinde bebeğin gelişiminde olumsuz etkileri bilinen folik asitin bu dönemde günlük 400-800 mikrogram alınması tavsiye edilir. Folik asidin en iyi kaynağı, karaciğer, diğer organ etleri, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, tam buğday unu ve yağlı tohumlardır. Daha fazla folik asit alabilmek için normal beslenmemize 4 çorba kaşığı kurubaklagil veya 1 dilim tam buğday ekmeği veya 1 su bardağı portakal suyu veya 1 kase ıspanak salatası eklemek yeterli olacaktır.

FOLİK ASİT KAYNAKLARI mcg

Yarım kase haşlanmış ıspanak 130
Yarım kase kurubaklagil haşlama 125
Portakal suyu(1 bardak) 110
Tam buğday (1/4 kase) 80
Avokado 1/2 55
Yağsız süt (250 cc) 15
Kuru fıstık(30 gr) 40
Kıvırcık(125 gr) 40

Gebelik öncesi ve gebelik boyunca anne adaylarının besinleriyle veya ek olarak takviye edilmeleri gereken demir önemli bir mineraldir. Anne adaylarının demirden yeterli beslenmeleri bebeğin beyin gelişimini olumlu olarak etkileyeceği gibi sıklıkla görülen demir eksikliğine bağlı oluşabilecek kansızlığı da önemli ölçüde engeller. Gebelik döneminde kişisel farklılıklar da göz önünde bulundurmak kaydıyla günlük 25-27 mg demir almaları yeterli olacaktır. Demir yiyeceklerde iki formda bulunur.

Heme formunda demir: Et, balık, tavuk, hindi, yumurta gibi hayvansal gıdadan alınır. Vücut tarafından emilimi daha yüksektir.

Heme formunda olmayan demir: Bitkisel kaynaklı demir içeren gıdalar bu formdaki demiri içerirler.

Demirin vücutta daha iyi emilebilmesi için bir C vitamini kaynağıyla beraber tüketilmesi tavsiye edilir. Bunun yanında kahve, çay gibi içeceklerdeki bazı bileşikler, baklagillerde bulunan fitik asit demirin emilimini azaltabilir.

GEBELİK İLE İLGİLİ YANLIŞ İNANIŞLAR

Gebeler saç boyatamaz veya makyaj yapamaz-Gebelik süresince saç boyatmanın zararlı olduğuna dair herhangi bir bilimsel kanıt yoktur.

Gebeler güvenlik kapılarından geçemez-Güvenlik kapıları metal detektörü barındırırlar. Herhangi bir röntgen ışın söz konusu değildir. Bu nedenle güvenlik kapılarından geçmek sakıncalı değildir.

Cep Telefonları, Bilgisayar, ve Mikrodalga Fırınlar-Gebelik sürecinde cep telefonu ile konuşmak, bilgisayar veya mikrodalga fırın kullanmak sakıncalı değildir.

Sinek İlaçları-Gebelik sırasında sivrisinek için tabletler veya sıvı şeklinde insektisidler kullanılabilir. Sprey şeklinde cilde sıkılan sivrisinek kovucuların zararı gösterilmemiştir.

Gebelik ve Seyahat-Gebelerin hava, deniz veya karayolu ile seyahat etmeleri sakıncalı değildir. Gebelerin son 4 haftaya kadar otomobil kullanmalarında sakınca yoktur. Emniyet kemerlerinin ise mutlaka bağlanması gerekir. Havayolu ile seyahat edecek olan gebelerden 26. haftadan sonra sakıncalı olmadığına dair doktor raporu gerekmektedir. Uçak yolculuğunun 3 saatten daha kısa olduğu durumlarda ve gebelik ile ilgili herhangi bir risk faktörü yok ise yolculuk sırasında hareket, bol sıvı alınması, ve baldır egzersizleri yeterlidir. Yolculuğun daha uzun sürdüğü durumlarda ise bunlara ek olarak diz altı varis çorabı giyilmesi gerekir. Risk faktörleri taşıyan gebelerde ise yolculuktan 3 gün önce bebek aspirin başlanması veya yolculuk günü ve ertesi gün düşük dozda heparin verilmesi önerilmektedir. Deniz yolu ile seyahat edecek olan gebelerde özellikle ilk 3 ay içinde bulantı ve kusmaların artabileceği bilinmelidir. Bunun dışında deniz yolu ile seyahat etmek sakıncalı değildir.

Gebelik ve cinsellik-Kanama veya erken doğum tehdidi gibi durumlar olmadığı takdirde gebeliğin son 3 haftasına kadar cinsel ilişkide bulunmanın herhangi bir olumsuz etkisi gösterilmemiştir. Gebelik sırasında orgazm olmanın erken doğumu başlatacağı şeklindeki inanç ise tamamen yanlıştır.

Gebelik ve beslenme-Gebelikte beslenme kuralları gebe olmayan kadınlardaki sağlıklı beslenme gibidir. Bebeğin gelişimi için gerekli olan üç ana yapı taşının dengeli olarak alınması gereklidir. Bunlar protein, kalsiyum ve vitamin-mineral gruplarıdır. Proteinlerin ana kaynağı hayvansal besinlerdir. Esansiyel olarak adlandırılan amino asitlerin hepsini içermemelerine rağmen bitkisel proteinler de hayvansal proteinlerin yerini kısmen tutabilir. Vejetaryenlerde gebeliğin seyri genellikle normaldir. Kırmızı et yenmesi şart değildir ve tavuk ve balık kırmızı etin yerini tutabilir. Balık haftada iki defa yenebilir. Denizde uzun süre yaşayan büyük balıkların etlerinde bazı ağır metalleri biriktirdikleri için bunların çok sık yenmesi önerilmemektedir. Kalsiyum kaynağı olarak süt ve süt ürünlerinin bebeğin kemik gelişimini karşılamaları için yeterli miktarda alınmaları gerekir. İlerleyen gebelik haftalarında günde ortalama 400 mg kalsiyum alınması gereklidir. Çoğul gebeliklerde bu miktar artar. Günde iki su bardağı süt içilmesi, bir küçük kase yoğurt yenmesi ve iki kibrit büyüklüğünde peynir yenmesi ile bu miktarda kalsiyumu alma olanağı vardır. Süt ve süt ürünlerinin yarım yağlı veya yağsız yenmesinin herhangi bir zararı yoktur. Gebelik sırasında günde 1-2 bardak açık çay, 1 bardak kahve, ve 1 bardak kola içilebilir. Sosyal bir ortam olduğunda az miktarda alkol alınmasının bebeğe herhangi bir zararı yoktur. Pişmiş olarak şarküteri yenmesinin zararı yoktur. Çiğ ve az pişmiş etten uzak durulmasında yarar vardır. Sushi yenebilir.

Gebelik ve Spor-Spor yapılmasının gebeliğin seyrini olumsuz olarak etkilediğine dair herhangi bir kanıt yoktur. Profesyonel sporcularda bile gebelik genelde normal seyreder. Uzun mesafe koşucularında gebelik süresince spora devam edildiği durumlarda bile normal gebelik sonuçları bildirilmiştir. Aksine bir gereksinim (kanama, erken doğum riski, çoğul gebelik, yüksek tansiyon, kalp hastalığı gibi) olmadığı takdirde spora devam edilebilir. Yer hareketleri, hafif ağırlık çalışmaları, yüzme, tenis gibi sporlar yapılabilir. Koşu bandı, bisiklet, kürek çekme yapılabilir.

GEBELİKTE SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR VE İLAÇ KULLANIMI

Bütün ilaçlar vücudunuzu bir şekilde etkilemektedir. Bu nedenle gebe olduğunuzda ilaç kullanımı konusunda daha dikkatli olmanız gerekiyor. Doktorunuza danışmadan hiçbir ilacı kullanmayınız. Bitkisel kaynaklı olan ilaçlar da dahil olmak üzere size önerilen veya reçete edilen bütün ilaçları gebeliğinizi takip eden doktorunuza danışmadan kullanmayınız. Düzenli almakta olduğunuz ilaçları gebe kalmadan önce doktorunuza danışarak, gebelikte zarar vermeyecek ilaçlarla değiştiriniz.

Gebelikte Hangi İlaçları Alabilirim?

Pek çok gebe hanım hangi ilaçları güvenle kullanabileceklerini bilmemektedir. Aşağıda sık karşılaşılan bazı sağlık sorunlarında güvenle kullanılabilecek bazı ilaçlar anlatılmıştır: Asla doktorunuzun bilgisi dışında ilaç kullanmayınız

– Baş Ağrıları , kas ağrıları ve hafif ateş için parasetamol içeren ilaçlar (Minoset ,Vermidon, Termalgine )
– Soğuk algınlığı, burun akıntısı grip ve benzeri durumlarda serum fizyolojik burun damlası veya okyanus suyu spreyleri ( Berkofiz burun damlası, Sterimar solüsyon ) Çok gerekli olan durumlarda ilk 3 ay içinde Benadryl losyon veya tablet alınabilir. 3 aydan sonra Sudafed kullanılabilir. Otrivin, iliadin gibi içinde damarları kasan (vazokonstrüktör) maddeler olan burun damlaları kullanmayınız.
– Boğaz ağrısı, yutkunurken ağrı için hafif tuzlu suyla gargara veya pastiller kullanılabilir (strepsils-bepanthene)
– Alerjik rahatsızlıklar için benadryl tablet alabilirsiniz.
– Öksürük için dextromethorphan veya guaifenesin içeren şuruplar alınabilir. Ancak öksürük için en iyi tedavi bol sıvı almaktır.
– Mide yanması ve gaz şikayetleri için antiasit ilaçlar alabilirsiniz ( Talcid tablet, Rennie tb, Rennie Duo Şurup, Gaviscon Tablet).
– Diş tedavileri için epinefrin içermeyen lokal anestezi ilaçları kullanılabilir. Ağrı için parasetamol kullanılabilir.
– Gebelikte antibiyotik kullanımı çok özel bir durumdur ve ihtiyaç olmadıkça kullanılmamalıdır. Bazı antibiyotikler kesinlikle kullanılmamalıdır: Tetrasiklin, Doxycycline (tetradoks tb, monodoks tb), Ciprofloxacine (cipro ), Ofloxacine (oflocide), Cotrimoxazole (Bactrim ..İlk 3 ay için alınmamalı).
– Antibiyotik kullanımı gerekli ise penisilin grubu ve sefalosporin grubu ilaçlar tercih edilmelidir.

Grip veya Soğuk Algınlığı Olduğunuzda Ne Yapacaksınız?

Grip virüsler tarafından yapılan ve hızla çevreye yayılan bir hastalıktır. Şikayetler genellikle birkaç günde artar. Bu hastalığın kesin bir tedavisi yoktur. – – -Antibiyotikler bu hastalığı tedavi etmez. Şikayetinize göre yukarda listelenen ilaçları alabilirsiniz.

Gebeyken soğuk algınlığı veya grip olduğunuzda şunları yapın:

– Olabildiğince çok istirahat edin
– Bol miktarda sıvı alın.
– C vitamini alabilirsiniz
– Halsizli kırgınlık için parasetamol kullanabilirsiniz (günde 3-4 tablete kadar alınabilir)
– Burun tıkanıklığı durumunda burun spreyi kullanılabilir.

Doktorunuzu Ne zaman Aramalısınız?

Aşağıdaki belirtiler varsa lütfen doktorunuzu arayınız:

– Cilt renk değişiklikleri ile birlikte yüksek ateş ( 37.5 C dereceden fazla) varsa
– 24 saat den uzun süre sıvı alamaz iseniz veya beslenme problemi varsa
– Yutma zorluğunun devam etmesi ve boğaz ağrısının geçmemesi
– Ağrı kesici ilaçlarla düzelmeyen baş ağrıları
– Öksürmekle birlikte yeşil-sarı renkli balgam çıkartılıyorsa
– Nefes alırken zorlanma , göğüs ağrısı oluyorsa.

İlaç Kullanımı İle İlgili Kısa Bilgiler

– Hiçbir ilacın prospektüsünde ”gebelikte güvenle kullanılabilir“ diye bir ibare yoktur. Bunun sebebi, her zaman, ilacın güvensiz veya zararlı olması değildir. – Genellikle sebep ilaçların gebelikte kullanımı ve bebeklere olan zararları ile ilgili deneylerin etik olarak yapılamamasıdır.
– İlaçlar, bebeklere olan zararlarına göre 5 ana grupta incelenirler
1- A Grubu. Anne ilacı kullandığında bebekte olumsuz bir etki yapmaz.
2- B Grubu.Gebelikte kullanılabilir. Anomali yaptığını gösteren bir çalışma yok.
3- C Grubu.Gebelikte kullanımı mutlak gerekli olmadıkça alınmamalıdır.
4- D Grubu. Kesinlikle gebelerin kullanmaması gerekir.Hayvan deneylerinde anomali (sakatlık) yaptığı biliniyor.İnsanda yeterli çalışma yok.
5- X Grubu.Kesinlikle gebelerin kullanmaması gerekir. İnsanda anomali (sakatlık ) yaptığı çalışmalarda gösterilmiştir.
– Gebelikte özellikle erken dönemde (ilk 3 ay içinde) ilaç kullanımından olabildiğince uzak durmak gerekir.
– Gebe olduğunuzu öğrenmeden önce kullanılan ilaçlar genellikle hiçbir anomaliye sebep olmazlar. Bu durumda ”ya hep ya hiç yasası” geçerlidir. Yani eğer ilaç zarar verirse ya bebek kaybedilmekte, gebelik düşükle sonlanmaktadır. Bu olmadığında ise bebek normal gelişimine devam etmekte ve bebekte sakatlık olmamaktadır.

Gebelikte Tarama Testleri ve Sonuçlarının Değerlendirilmesi

Gebelikte olası kromozom anormalliklerini taramak amacı ile yapılan testler iki grupta incelenebilir. Bunlardan ilki kesin tanıya olanak sağlayan amniosentez (bebeği çevreleyen amniotik sıvıdan örnek alınması) ve yaşa bağımlı riskte değişme olup olmadığını gösteren ultrason ve biyokimyasal testlerdir. Her kadının her yaşta kromozom anomalisi olan bebek doğruma riski vardır. Bu anomalilerin en sık görüleni Down sendromu (Mongolism) olup görülme sıklığı ilerleyen yaşla birlikte artış gösterir. Down sendromu 21. kromozomun 2 değil de 3 tane (trizomi) olmasından kaynaklanan ve geri zekalılık ile beraber bazen de diğer vücut anormallikleri ile seyreden bir doğumsal hastalıktır. Down sendromlu bebek taşıma riski 35 yaşından itibaren önemli bir artış gösterir ve amniosentez riskinin (1/200) üzerine çıkar. 35 yaşındaki bir kadında …

Down sendromlu bebek taşıyor olma riski 1/250 dir. Bu nedenledir ki bebeğini doğuracağı tarihte 35 yaşından gün almış anne adaylarında amniosentez önerilmektedir. İkiz gebeliği olan anne adyalarında ise Down sendromu riski iki bebek olmasından dolayı matematiksel olarak artmaktadır. İkiz gebeliklerde amniosentez yapılması gereken yaş 31 olarak kabul edilmektedir.

Son yıllarda tarama testlerinin hassasiyetinin artması ve özellikle 11-14. gebelik haftalarında ense cilt kalınlığı ve burun kemiği ölçümlerinin yaygınlaşması ile amniosentez yapılma zorunluluğu daha ileri yaşlara kaymış durumdadır. 11-14 hafta tarama testi ve üçlü tarama testi normal olup ultrasonunda Down sendromu ile ilişkilendirilecek herhangi bir belirteç olmayan kadınlarda risk çok azalmış olmakla birlikte sıfır değildir. Bu özelliklere sahip ve 35 yaşının üzerindeki kadınlarda amniosentez yapılmayabilir. Özellikle 38 yaşın altında bu uygulama giderek yaygınlaşmaktadır. Ancak amniosentez yaptırmama kararı anne ve baba adayı tarafından verilemelidir. Mediko-legal (tıbbi-hukuki nedenlerden) olarak 35 yaşın üzerindeki kadınlarda amniosentez yaptırmama kararını hekimler üstlenmezler.

Birinci trimester tarama testi (ikili test veya 11-14 hafta testi): Bu testin iki kısmı vardır. İlki ultrason ile bebeğin ense cildinin kalınlığının ve boyunun ölçülmesidir. Bu ölçümler vajinal veya karından ultrason ile yapılır. Ultrason ölçümleri sırasında bebeğin burun kemiğine de bakılır. Ölçümlerden 24 saat içinde kanda PAPP-A ve serbest beta-hCG bakılarak Down sendromu riski hesaplanır. Unutulmaması gereken gebelikte yapılan Down sendromu tarama testlerinin kesin tanı koydurmaktan ziyade yaşa bağımlı riskin artıp artmadığını göstermeleridir. Yaşa bağımlı riskin artması ve amniosentez riskinin üzerine çıkması durumunda amniosentez önerilir.

İkinci trimester tarama testi (üçlü test veya 16-18 hafta testi): Bu test kanda AFP, hCG, ve estriol ölçümleri ile risk hesaplanması için yapılmaktadır. AFP ayrıca nöral tüp defekti adı verilen omurganın tam kapanmama (spina bifida) durumlarını da tarar. Test öncesinde yapılan bir ultrasonografi ile bebeğin baş ölçümleri yapılarak gebelik yaşından emin olmak gerekir. Test riskinin yaşa bağımlı Down sendromu riskinin üzerine çıktığı durumlarda ve özellikle 1/250’yi geçtiği durumda amniosentez önerilir.

Amniosentez: Bebeği çevreleyen sıvının örneklenmesi işlemidir. 16-18 haftalar arasında yapılır. Erken amniosentez adı verilen ve gebeliğin 12-14. haftaları arasında yapılan işlem ise daha yüksek bebek kayıp oranları ile seyrettiği için pek tercih edilmemektedir. Amniosentez işlmei anestezi verilmeden yapılan oldukça basit bir işlemdir. Önce ultrason ile bebeğin ve plasentanın yeri belirlenir. Daha sonra ultrason gözlemi altında ince bir iğne ile bebek ve plasentadan uzak bir sıvı cebine girilerek yaklaşık 20 cc amnion sıvısı alınır. Plasentanın ön duvarda olduğu durumlarda plasentadan geçmek kaçınılmaz olabilir. Bunun bebek kaybını artırdığına dair herhangi bir kanıt yoktur. İğnenin geçtiği yerden gebelik kesesi içine bir miktar kanama olması normaldir. Bu kanama kendiliğinden durur. İşlem sonrasında hafif kramplar olabilir. Bunlar genellikle kısa sürelidir. Nadiren amnion sıvısı kaçağına bağlı hafif akıntı da olabilir. İşlem sonrasında 24 saat boyunca aktivteden kaçınılmalıdır.

Amniosentez sıvısının genetik incelemesi: Alınan sıvı genetik laboratuarına gönderilir. Genetik incelemenin iki kısmı vardır. İlk önce en sık görülen kromozom anomalilerini (21,18,13,X,Y) taramak amacı ile FISH testi yapılır. FISH testi %95 oranında güvenilir olup sonuçları 48-72 saat içinde çıkar. Tüm kromozom kuruluşunu gösteren karyotip tayini sonuçları ise 2-3 hafta içinde çıkar ve %100 güvenilirdir.

Amniosentez sonucu anormal ise ne yapılmalı? Sonuç kromozom anomalili bir bebeği gösteriyorsa genellikle düşük yoluna gidilir. Nadiren Down sendromlu bir bebeği taşımak ve doğurmak isteyen anne adayları da çıkmaktadır. Ancak genelde gebeliğin sonlandırılması istenmektedir.

FETAL MONİTORİZASYON / BEBEĞİN TAKİBİ

Fetal Monitorizasyon Nedir?

Fetal monitorizasyon , doktorunuzun doğmamış bebeğinizin anne karnındaki sağlık durumunu kontrol etmesinin bir yoludur. Doğum ağrıları varken ve doğum sırasında kullanılır. Bazen bu takip gebelikte daha erken dönemlerde yapılabilir. Bu takibin yapılması bir problemin ortaya çıkmasını engellemez. Fakat doktorunuzu bebeğinizin sağlık durumu hakkında uyarabilir. Değişik monitorizasyon yöntemleri vardır. Her yöntemin kendi avantajları veya dezavantajları vardır.

Doğum Ağrıları Sırasında Monitorizasyon Neden Önemlidir?

Bu takibin yapılması bebeğinizin sağlıklı doğmasına yardım etmektedir. Eğer doktorunuz doğum eylemi sırasında monitorizasyon yapmak isterse endişelenmeyiniz bunu bebeğinizin sağlığı için yapıyor. Bunu yapmak bebekte bir problem olduğu anlamına gelmez. Doktorunuzun bebeğinizin sağlık durumu anlamasının en kolay yolu budur.

Monitorizasyon Ne Zaman Yapılır?

Hastaneye yatırılan tüm hastalara kısa bir süre için monitorizasyon yapılmaktadır. Anne adaylarının büyük bir kısmına doğum eylemi sırasında bu takipyapılmaktadır. Aşağıdaki durumlarda doğum eyleminizin tamamı boyunca monitorizasyon yapılır:

– Doğum eylemini indüklemek için suni sancı (Synpitan ampul vb ilaçlar) veriliyorsa.
– Diyabetes mellitus (şeker hastalığı), Gestasyonel Diyabet (Gebelik Şekeri), Hipertansiyon, Kalp Hastalığınız varsa.
– Epidural anestezi ile doğum yapıyorsanız
– Şimdiki gebeliğiniz sorunluysa veya önceki doğumlarınızda sorun yaşadıysanız.
– Doktorunuz veya doğum eylemini takip eden ebe istediği zaman. Bu durumu doğum öncesinde doktorunuzla konuşabilirsiniz.

Monitorizasyonun Tipleri Nelerdir?

Fetal Kalp AtımlarıNerdeyse tüm anne adayları ve doğum sırasında anneyi destekleyen kişiler (genellikle baba adayları) bebeğin kalp atışlarını dinlemeyi çok rahatlatıcı bulurlar.

Kalp atışları iki şekilde takip edilir:

1. Vücudun dışından, karın üzerine elastik bir kemer ile bağlanan transducer ile kalp atışları takip edilir. Transducer bebeğin kalp atışlarını bulur ve sayar. Bebek hareket ettikçe bu transducer in yeri değiştirilir. Bu monitorizasyon sırasında sürekli yatmanız gerekir.

2. Vücudun içinden ölçmek için özel bir alet yapılmıştır. Bu alet bebeğin başına vaginal yoldan yerleştirilir. Alete bağlı olan tel, bacağınıza yapıştırılır ve ucu bir monitöre bağlanır. Böylece tüm doğum eylemi sırasında bebeğiniz direk olarak izlenir. Bunu kullanabilmek için rahim ağzınızda açılma olması gereklidir. Bu açılma olmadan bebeğin başına ulaşmak mümkün değildir. Ayrıca bu aleti kullanabilmek için su kesenizin açılmış olması gereklidir. Bu alet sizinle birlikte hareket ettiği için sürekli yatmanıza gerek yoktur.

Uterus KasılmalarıKasılmalar yani doğum ağrıları, doğum eyleminin önemli bir bölümünü oluşturur. Bu kasılmalar takip edilerek doğum eyleminizin nasıl ilerlediği takip edilmektedir. Doğuma hazırlık kurslarında bu kasılmaların nasıl takip edileceği ve nefes teknikleriyle nasıl rahatlayabileceğiniz öğretilmektedir.

Kontraksiyonlar iki şekilde takip edilebilir:

1. Vücudun dışına, karnınızın üzerine basınca duyarlı bir alet yerleştirilir. Bu aletin adı “toko”dur. Elastik bir kemer ile karnınıza yerleştirilir. Kontraksiyonlarınızın hangi sıklıkta olduğu ve ne kadar sürdüğü bir kağıt üzerine kaydedilir. En çok tercih edilen yöntemdir
2. Rahiminizin içine bebeğin hemen yanına ince ve yumuşak bir tüp yerleştirilir. Bu da benzer bir şekilde kasılmalarınızın sıklığı, ne kadar sürdüğü ve kuvvetini ölçer. İnternal (içeriden) monitorizasyon denen bu yöntemi kullanmak için su kesenizin açılmış olması gerekir

Telemetry
Bazı hastaneler, hastayı uzaktan takip etme imkânına sahiptir. Bu alet ile bebeğinizin kalp atışları ve rahiminizin kasılmaları, hastanedeki doktorlar tarafından sürekli olarak takip edilebilir. Bu özellikle doğum eyleminin ilk dönemlerinde uygundur ve gebeye etrafta dolaşma hatta evinden takip olma imkanı verir. Şu anda ülkemizde bu yöntemi kullanan bir klinik yoktur.

GEBELİK VE ULTRASONOGRAFİ
ULTRASONOGRAFİ: PELVİK, GEBELİKTE VE ABDOMİNAL

Ultrasonografi Nedir?

Ultrason testi (sonogram), ses dalgalarını kullanarak yapılan, anne karnındaki bebeği veya karın içi organlarının görüntülenmesini sağlayan, ağrısız bir muayene yöntemidir. Ultrasonografi doktorunuza sizi X ışınlarına maruz bırakmadan detaylı bilgi verir.

Ultrasonografik muayenenin üç tipi vardır: Pelvik, gebelik ve abdominal ( karın boşluğu). Her biri ortalama 30 –60 dakika süren muayenelerdir.

Ultrasonografi Nasıl Çalışır?

Ultrasonografi vücudumuzun görüntülerini oluşturmak için ses dalgalarını kullanır. Transducer adı verilen ve doktorunuzu elinde tuttuğu bir alet ile ses dalgaları yollar. Bu ses dalgaları vücudunuzun içinde yayılır ve geriye yansımalar yapar.Transducer bu yansıyan dalgaları da toplar ve bunları küçük bir ekranda görüntü halinde gösterir.

Vücut sıvıları ses dalgalarını geriye yansıtmadığı için siyah renkli görünürler. Kemikler çok fazla ses dalgasını geriye yansıttığı için beyaz renkli izlenir. Bir kamera bu görüntülerin fotoğrafını çekebilir.

Pelvik Ultrasonografi

Pelvik ultrasonografi kadın genital sistemini muayene etmek için kullanılır. Rahiminizde myom olup olmadığı, yumurtalıklarınızda tümör veya kist olup olmadığı ve fallop tüplerinizin ( kanallar) durumu anlaşılabilir.

Bu testin yapılabilmesi için muayeneden yaklaşık 1 saat önce 1 litre kadar su içmeniz gerekmektedir. Muayene sırasında mesanenizin dolu olması gereklidir, bu size bir miktar rahatsızlık verebilir ancak muayeneyi yapan doktorunuza çok daha iyi görüntü elde etmek imkanı verir ve böylece hata yapma olasılığını azaltır. Muayene odasında sırt üstü uzanmanız ve karnınızın üstüne gel sürülmesi ile ultrasonografi yapılır. Transducer denen alet karnınızın üzerinde gezdirilerek görüntü elde edilir, gel ses dalgalarının vücudunuza daha iyi yayılmasını sağlar.

Muayene tamamlandığında doktorunuz size sonuçlarınızı ve elde edilen görüntüleri bir rapor halinde verecektir.

Transvaginal Ultrasonografi: Bazı durumlarda, ultrasonografi muayenesinin vaginal yoldan yapılması gerekebilir. Bu durumda doktorunuz vaginanızın iç kısmına özel olarak yapılmış bir transducer yerleştirecektir. Bu cihaz ile çok daha detaylı görüntü almak imkanı vardır. Bu işlem ilk 3 aydaki gebeliklerin muayenesi için ve kadın genital organlarının değerlendirilmesi için kullanılır. Son derece güvenli bir yöntemdir ve ağrısızdır.

Gebelikte Ultrasonografi

Gebelik ultrasonografisi, bebeğinizin büyümesini ve gelişimini takip etmek için yapılır.

Gebelikte ultrasonografi belli aralıklarla şu nedenlerle yapılmalıdır:

Yeni bir gebeliğin tanısını koymak için
Bebeğin yaşını yani gebelik haftasını öğrenmek için
Bebekte herhangi bir sorun olup olmadığını anlamak için
Bebeğin gelişimini takip etmek için
Eğer varsa vaginal kanamanın sebebini öğrenmek için
Bebeğinizin anne karnında hangi pozisyonda olduğunu anlamak için.

Ulrasonografi için randevu aldığınızda mesanenizin dolu olması gerekebilir.Bunun 1 litre suyu 1saat önce içmeniz gerekir. Bu durum özellikle aşağıdaki durumlarda gereklidir:

15 haftadan küçük gebelik
Gebelikte kanama olduysa
Pelvik ultrasonografi yapılacaksa

Dolu mesane ile ultrasonografi yapılması rahatsızlık verebilir ancak daha iyi görüntü almak için gereklidir. Muayene odasına geldiğinizde sırtüstü uzanmanız gerekir, karnınızın üzerine gel sürülerek işlem yapılır. Bu işlem sırasında sizde bebeğinizi ekrandan izleyebilirsiniz.

Eğer mesaneniz yeterince dolu değilse yeniden su içerek mesane dolana kadar beklemeniz gerekir. Muayene biter bitmez doktorunuz mesanenizi boşaltmanız için size izin verecektir.

Ultrasonografi sırasında eşiniz de sizinle birlikte bulunabilir. Bebeğinizi birlikte izleyebilirisiniz.

Bazen ultrasonografi ile bebiğinizin cinsiyetini görmek mümkün olabilir. Bunun için genellikle bebeğinizin 16. haftadan daha büyük olması gerekir. Bebeğinizin pozisyonu cinsiyet tespitinde çok önemli olan bir faktördür. Bazen uzunca bir zaman bebek cinsiyetini göstermeyebilir. Eğer bebeğinizin cinsiyetini öğrenmek istemiyorsanız, muayeneden önce doktorunuza bu durumu bildirin.

Eğer ultrasonografi muayenenizi kaydetmek istiyorsanız , önceden bu durumu doktorunuza bildirin. Günümüzde video kasete veya CD üzerine kayıt yapmak mümkündür. Aynı zamanda yanınızda getireceğiniz bir video kayıt cihazıyla da kendiniz kayıt yapabilirsiniz.

Abdominal (Karın) Ultrasonografi

Abdominal ultrasonografi , karın içindeki organların, karaciğer-dalak-pankreas-safra kesesi-böbrekler-idrar yolları-mesane –safra kanalları, incelenmesini sağlayan bir yöntemdir.

Bu muayeneden bir gün önce özel bir diyet uygulamanız gerekebilir. İşlem sabahı aç olarak gelmeniz gerekir, yani hiçbir şey yemenize veya içmenize izin verilmez. Bu muayene için mesanenizin dolu olması , aksi doktor tarafından size söylenmedikçe, gerekmez.

Muayene odasına alındığınızda karnınızın tamamı görünecek şekilde muayene masasına uzanmanız gerekecek. Takiben yine karın üzerine gel sürülerek ses dalgalarını daha iyi geçirmesi sağlanacak ve transducer karnınızda gezdirilerek görüntü alınacaktır.

İnceleme tamamlandığında sonuçlar ve çekilen fotoğraflar size bir rapor halinde verilecektir. Bu incelemeyi yalnızca radyoloji uzmanları yapmaktadır. Aldığınız raporu tedavinizi yapmakta olan doktora sizin götürmeniz gereklidir.

Ultrasonografi tamamlandıktan sonra normal olarak beslenmeye başlayabilirsiniz.

Ultrasonografinin Riskleri Neler?

Ultrasonografi tüm dünyada yaygın olarak yaklaşık 30 yıldır yapılmaktadır. Bilinen bir yan etkisi yoktur. Gerek pelvik gerekse abdominal ultrasonografi bebeğe herhangi bir zarar vermez. Bununla birlikte ultrasonografi, özellikle gebelikte, yalnızca gerekli olduğunda yapılmalıdır. Yalnızca siz bebeğinizi görmek istediğiniz için gerekenden fazla ve uzun süre yapılması doğru değildir.

Uzun süren ultrasonografi muayenelerinde , kullanılan ses dalgaları dokulardaki ısının artmasına yol açabilir. Bu durumun bilinen bir zararı yoktur ancak yinede istenmeyen bir durumdur.

Bazı araştırıcılar uzun süre ve sık ultrasonografi yapılması ile bebeğin solak (sol elini kullanan) olması arasında bir ilişki olduğunu bildirmişlerdir ancak bu bilgi doğrulanamamıştır.

Kısa Bilgiler

Amerika Birleşik Devletlerinde , gebelik takibinde ultrasonografi yalnızca 3 kez yapılmaktadır: Gebeliğin ilk 3 ayında tanı koymak ve bebeğin gerçek yaşını tespit etmek için, 20-24 hafta arasında bebeğin anatomik gelişimini değerlendirmek için ve son olarak 9.ayda bebeğin büyüklüğü ve pozisyonunu değerlendirmek için.

Amerika Birleşik Devletlerinde, kadın doğum uzmanlarının muayene odalarında ultrasonografi cihazı bulunmamaktadır. Ultrasonografi yapılması gebelik takibinin bir parçası değildir. Ultrasonografi muayenesi için hastalar , özel merkezlere gitmektedirler.

Bu merkezlerde ultrasonografi teknisyenler tarafından yapılmaktadır. Ancak sorunlu vakalar doktorlarla konsülte edilmektedir.

Ülkemizde Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları gebelik takibinde ve jinekolojik hastalıklar için pelvik ve obstetrik (bebekle ilgili) ultrasonografi yapmaktadırlar. Abdominal ultrasonografi yalnızca radyoloji uzmanları tarafından yapılmaktadır.

Gebeliğin ilk 3 ayı içinde bebek çok küçük olduğundan değerlendirme vaginal ultrasonografi ile yapılmaktadır. Vaginal ultrasonografi düşük yapmanıza yol açmaz, bebeğinize zararı yoktur ve karnınızdan bakılarak yapılan ultrasonografiye göre çok daha ayrıntılı görüntü almak mümkündür.

Uçak ile seyahat edecek olan hamile kadınların uçuş sırasında dikkat etmesi gereken noktalar.

Hamilelik tek başına kanın pıhtılaşmaya olan eğilimini arttıran bir durumdur. Uçak yolculukları sırasında uzun süre hareketsiz kalmak hamile olmayan kişilerde bile kanın bacak damarları içinde pıhtılaşması ve bu pıhtının yerinden koparak akciğer, beyin gibi hayati organlara giden kan akımını tıkamasına neden olabilir. Tromboembolik olay adı verilen bu durum nadir görülse de hayatı tehdit eden bir tablo oluşturması açısından önemlidir.

İngiliz Kraliyet Obstetrisyen ve Jinekologlar Koleji (RCOG) 2001 yılında yayınladığı rehberde havayolu ile seyahat etmeyi planlayan hamile kadınların tromboemboli risklerini azaltmaları için bazı önerilerde bulunmaktadır. Uzun süre hareketsiz kalmamak ve yeterli sıvı almanın dışında bazı durumlarda riski en aza indirmek için varis çoraplarının giyilmesi de önerilmektedir.

Bu öneriler hamileliğin başından doğum sonrası 6. haftanın (lohusalığın) sonuna kadar tüm hamile kadınlar için geçerlidir. Ancak gebelik dışında yaş, geçirilmiş tromboemboli öyküsü, aile öyküsü, preeklampsi, büyük bacak varisleri gibi ek risk faktörleri varlığında ek öneriler bulunmaktadır.

Doç.Dr.Bülent Urman

(Visited 15 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 11.10.2007 tarihinde hale tarafından, Hastalık Tanımları, Belirtileri, Tedavileri bölümünde paylaşılmıştır ve 16938 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 1 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Gebelik | Yapılması Gerekenler orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki Makale[Matematik] Modüler Aritmetik Sonraki Makale[Kimya] Süblimleşme | katı, sıvı ve gaz halleri

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz