Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Evrenbilim (Evren Bilimi) – Kozmoloji Nedir? Big Bang | Tarih Boyunca Farklı Kozmoloji Fikirleri


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 27.12.2007 tarihinde Hale tarafından, Astronomi - Uzay - Gokbilim Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 10765 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Evrenbilim (Evren Bilimi) – Kozmoloji Nedir?

Evrenbilim (Evren bilimi) veya Kozmoloji bir bütün olarak evreni konu alan bilim dalının ismidir. Kozmoloji sözcüğü Yunanca κοσμολογία (cosmologia, κόσμος düzen + λογια söylev) sözcüğünden türemiÅŸ olup Türkçeye. Her ne kadar kozmoloji sözcüğü nispeten yakın zamanlı bir sözcük olsa da, evren tarih boyunca bilim, felsefe, ezoterizm ve din gibi farklı disiplinler tarafından araÅŸtırma konusu olmuÅŸtur. Kozmoloji ise bir sözcük olarak ilk kez 1730 yılında Christian Wolff’un Cosmologia Generalis isimli eserinde kullanılmıştır.


Kozmoloji ile uğraşan bilim adamlarına kozmolog veya evrenbilimci denir. Çağdaş yazında kozmoloji veya evrenbilim ile genelde fiziksel kozmoloji kastedilmektedir.

Bu bağlamda, kozmologlar kozmoloji çalışmaların içerisinde astronominin yanı sıra birçok bilim dalını da kullanırlar: biyolojiden matematiğe kadar. Kozmoloji evrenin yapısını, tarihini ve geleceğini inceler. Fiziksel evrenin bir bütün olarak kavranıp anlaşılmasını sağlamak amacıyla, doğa bilimlerini, özellikle gökbilim ve fiziği bir araya getirir.

Farklı dallarda kozmoloji


Yakın zamanda, fiziksel kozmoloji olarak adlandırılan ve evrenin bilimsel gözlem ve deney yoluyla anlaşılmasını konu edinen bağlamda fizik ve astrofizik bilimleri merkezî bir konumdadırlar. Fiziksel kozmoloji, evrenin büyük patlama (big bang) sonrası yaklaşık olarak 13.7 ± 0.2 milyar (109) yıl önce ortaya çıktığını ve evrenin tarihinin başlangıcından sonuna kadar tamamen fizik kanunları tarafından idare edilen düzenli bir süreç olduğunu ortaya koyar.

Anonim Flammarion gravürünün elle boyanmış bir sürümü. (1888)

Felsefî bir açıdan evreni inceleyen metafiziksel kozmoloji ise çok eski bir disiplin olup evrenin, insanın, tanrının ve/veya onların ilişkilerinin doğasını aklî ve ruhânî deneyimler ve/veya gözlemler sonucu açıklamaya, sezgisel çıkarımlar bulmaya çalışır.

Dinî kozmoloji ise fiziksel kozmolojiden ziyade metafiziksel kozmolojiye yakın olan ve evrenin tarihi ve doğasının belirli bir dinî bağlamda incelenmesinden ibarettir. Farklı dinlerin inanç yapıları oldukça farklı olduğu gibi evrene bakış açıları da oldukça farklıdır. Bu sebeple her dinin bir veya daha fazla farklı dinî kozmolojik görüşleri bulunmaktadır. Ayrıca kozmoloji sıklıkla dinlerin ve mitolojilerin var oluş ve gerçeğin doğasına dair görüşlerinde de önemli bir yer edinir. Bazı durumlarda, evrenin yaratılışı (kozmogoni) ve yok edilişi, son buluşu (eskatoloji), dinî bağlamda, insanın evrendeki konumu ve kimliği açısından önemli bir yer işgal etmektedir.

Daha ziyade çağdaş bir ayrışık disiplin de ezoterik kozmolojidir ki bu dinî ve felsefî bağlamdaki kozmoloji anlayışlarına yakın olsa da geleneklerden daha ayrık ve belirli bir dogmatik itikaddan bağımsız, sıklıkla inançtan ziyade özellikle çağdaş entelektüel anlayışa dayanan, ve ruhâniliği sadece biçimlendirici bir kavram olarak gören bir kozmoloji anlayışını tanımlamaktadır.

Tarih boyunca farklı kozmoloji fikirleri


Tarih boyunca kozmoloji dünyanın birçok farklı bölgesinde farklı ÅŸekillerde farklı medeniyetlerce keÅŸfedilmiÅŸ, çeÅŸitli kozmogoniler, evrenin ortaya çıkışına dair hikâyeler ortaya atılmıştır. Bir antropoloji araÅŸtırmasında, kozmoloji incelenen 60’dan fazla farklı kültürde bulunan ortak elementlerden biri olarak geçmiÅŸtir. Kozmoloji anlayışı sıklıkla din ile içiçe olmuÅŸ, kutsal sayılan dinî metinlerde kendine yer bulmuÅŸtur. Bunun sonucu olarak kozmoloji ve kozmogoni topluluk ve hatta birey baÄŸlamında farklı deÄŸerlendirmelere yol açmıştır. Farklı dinler arasındaki dinî farklılıklar bu dinlerin ortaya attığı kozmoloji ve kozmogonilerde de görülebilir.

Mezopotamya kozmolojisi

Mezopotamya halklarının kozmolojik görüşleri çağdaş fiziksel kozmolojinin ilk örneklerinden biri, hatta bazı bilim adamlarınca ilk örneği olarak kabul edilir; zira bu kozmoloji anlayışında matematik ve deneysel gözlem önemli bir yer edinmiştir. Özellikle Babilliler matematiksel hesaplamalar ve deneysel gözlemlerle gök cisimlerinin hareketleri konusunda büyük ilerleme katetmişlerdi ve evreni bu şekilde, dönemin ve daha sonraki dönemlerin daha ziyade dinî kozmoloji anlayışlarına oranla, bugünkü standartlara göre daha fiziksel olarak ele almışlardır. Bununla birlikte bu medeniyetlerce geliştirilen kozmoloji teorik bir alt yapı barındırmamaktadır ve bu bazı bilim adamlarının fiziksel kozmolojinin kökenini Antik Yunan olarak görmesine yol açmıştır.

Hindu kozmolojisi

El yazması bir Rig-Veda nüshası, erken 19. yüzyıl.

Hindu kozmolojisi tarihte bilinen ilk evren modelini barındırır ve Hinduizmin kutsal Vedik metinlerinden Rig-Veda’da açıklanmıştır. Buna göre evre geniÅŸleme ve tamamen yıkıma uÄŸrama arasında gidip gelir. Çok daha yoÄŸun bir formdan (ki bu noktaya Bindu denir) geniÅŸlemiÅŸtir. Evren canlı bir özdür ve sürekli olarak devam eden bir doÄŸum, ölüm ve yeniden doÄŸum döngüsü içerir.

Vedik metinlerin en eskileri olan Samhitalar oldukça basit bir kozmolojiye yer verir ve bu kozmoloji genelde iki veya üç parçalı bir yapıya sahiptir: (ikili olduÄŸu durumda) gök-arz veya (üçlü olduÄŸu durumda) gök-atmosfer-arz. Bu noktada kozmogoni belirsizdir ve yaratımcılık fikri çok vurgulanmamıştır. Hatta Rig-Veda’da bulunan ve kozmogoniye iliÅŸkin olan bazı ilahilerde evrenden önce hiçbir ÅŸeyin, tanrılar dahil, var olmadığından veya var olup olmadığının belirsizliÄŸinden bahsedilir; tanrıların var oluÅŸları ile evrenin var oluÅŸu arasındaki iliÅŸki genel olarak belirsizdir ve birkaç çeÅŸitli kozmogoniler Rig-Veda’da yer alır: 10. kitaptaki 90. ilahi gibi. Ayrıca Rig-Veda’daki kozmoloji ile ilgili ÅŸarkılarda rita yani evrensel düzen kavramı bulunur. Bu metinlerden yaklaşık bin yıl sonra yazılmış olan (yaklaşık olarak M.Ö. birinci bin yılda) UpaniÅŸadlarda ise bu temel ve basit kozmoloji anlayışı geliÅŸir ve özellikle felsefî olarak da derinleÅŸir.

UpaniÅŸadik “kozmik yumurta” temeli bundan sonraki dönemde Hindu kozmolojisinin temelini arz eder. Evrensel döngü vurgusu bu kozmolojide büyük bir rol oynar ve sonuç olarak daha önceki metinlerde er alan rita kavramından ziyade mokÅŸa (yani reenkarnasyon döngüsünden kurtuluÅŸ) vurgulanır, önem kazanır. Bu kozmolojide bulunan Brahman ve Atman kavramları ve ritanın yanı sıra kiÅŸilerin bireysel hayatları baÄŸlamında ele alınan dharma kavramı da kozmolojinin temel taÅŸlarını oluÅŸturur. Ayrıca UpaniÅŸadlardaki evren ayrımları da geniÅŸler; örneÄŸin yedi parçalı evren anlayışı mevcuttur. Hinduizmdeki kozmoloji UpaniÅŸadlardaki geliÅŸiminden sonra da geliÅŸmeye devam etmiÅŸse de bu geliÅŸim UpaniÅŸadlardakindeki gibi Vedik temelleri terk etmez.

Hindu kozmolojisi aynı zamanda bir kozmografi ve evren tarihi (kozmik tarihçe) de barındırır. Hindu evren tarihinde evren, döngüsel kozmolojiyle uyumlu bir şekilde, altın çağla başlayan ve giderek kötüleşen, bayağılaşan 4 çağdan geçer ve sonunda yok edilir ve tekrar yaratılarak aynı 4 çağı yaşar; bu şekilde bir döngü içerisinde evrenin doğuşu, ölümü ve yeniden doğuşu devam eder. Hindu kozmografisi ise şaraptan denizler, farklı yerleri ayıran geometrik şekildeki sıradağlar gibi öğeler barındıran zengin bir kozmografidir.

Çin kozmolojisi

Taijitu (太極圖) geleneksel olarak ying ve yangı sembolize eden simgedir. Siyah kısmı yini, beyaz kısmı ise yangı sembolize eder. Çin kozmolojisinde de çok büyük önem taşıyan, Çin düşüncesinin ısrarla vurguladığı, her şeyde bir ikiliğin olduğunu savunan fikri yapıyı temsil etmektedir.

Çin kozmolojisi düzen vurgusu yapan ve ahenk içindeki bir evren modelini kullanan, evren anlayışını yin-yang, 64 hekzagram ve 5 element (Wu Xing: ateÅŸ, su, toprak, tahta ve metal) üzerinde temellendiren bir kozmolojidir. Çin kozmolojisinin ilk örnekleri MÖ birinci binyılda Shang Hanedanlığı sırasında ortaya çıkmıştırve oldukça sadedir. Evren cennet ve dünyaya ayrılmış, en baÅŸ Tanrı tarafından denetlenirken, evrenin bütünü ile parçaları arasında tam bir ahenk ve iliÅŸki bulunmaktadır. Evrendeki düzenin küçük ölçekte evrenin parçalarında ve insan hayatında bulunması fikri ve cennet-arz ikiciliÄŸi daha sonraki geliÅŸimlerde iyice vurgulanır. Çin kozmolojisi özellikle Zhou Hanedanlığı sırasında çok geliÅŸir ve daha sonra kozmolojinin temellerinden olacak yin-yang ikiciliÄŸi gibi kavramlar bu dönemde kozmolojiye yerleÅŸirler. Yin-yang ikiciliÄŸi farklı formlarda evrenin her yanında ve bir bütün olarak evrende ortaya çıkan önemli bir özelliktir ve birbiriyle çeliÅŸen, birbirine zıt olan bir çiftten oluÅŸan bu anlayış zıtlıkların ve zıt olanların temelde birbiriyle yakından iliÅŸkili olduÄŸu ve birbirleriyle var olabildikleri anlayışına dayanır. Çin kozmolojisinin diÄŸer temelleri olan 64 hekzagram ve 5 element de gene bu dönemde Çin kozmolojisindeki yerlerini alırlar. Daha önceki dönemlerde kehanet için kullanılan 64 hekzagram bu dönemde evrendeki deÄŸiÅŸiklik türleriyle iliÅŸkilendirilerek kozmolojik bir anlam kazanmıştır. Son olarak 5 element evrenin doÄŸası gereÄŸi, evrendeki farklı ÅŸeylerin birbirlerine doÄŸru deÄŸiÅŸimi, deÄŸiÅŸerek farklı ÅŸeyler olmalarını simgeleyen bir ÅŸekilde kozmolojideki yerini alır. Ayrıca bu dönemde kral da kozmolojideki yerini alır. “Cennetin oÄŸlu” olarak evrensel bir statü ve meÅŸruiyet kazanan kral aynı zamanda bu payesiyle cennet ile arz arasındaki köprü haline gelmiÅŸtir. Aynı zamanda kral dünyadaki iÅŸlerin evrenin iÅŸleyiÅŸi ve evrensel ahlâkî unsurlarla uyum içinde olmasından sorumlu olan kiÅŸidir. Daha sonraki Han Hanedanlığı döneminde bu kozmoloji anlayışı büyük oranda aynı kalmış fakat bütünleÅŸtirilmiÅŸ, ve sistematize edilmiÅŸtir ve bu açıdan da bu dönem önem taşır. Özellikle Budizm Çin’e geliÅŸi ve yayılışı sebebiyle olumsuz etkilenen Çin kozmolojisi Song Hanedanlığı döneminde tekrar yükseliÅŸe geçse de daha sonraları tekrar gözden düşmüş, özellikle Batı’dan gelen yeni bilim ve çaÄŸdaÅŸ kozmoloji anlayışından olumsuz etkilenmiÅŸtir.

Çin kozmolojisi aynı zamanda zengin bir kozmografiye sahiptir. Büyük oranda geometrik vurgular barındıran bu kozmolojiye göre dünya kare, cennet (gök) ise kubbe ÅŸeklinde yani daireseldir. Ä°lk kozmolojilerde de bulunan bu kozmografi daha sonraki dönemlerde de devam etmiÅŸtir. Kare ÅŸeklindeki dünyanın tam ortasında Çin’in bulunduÄŸuna, her köşede daÄŸ ve krallıkların bulunduÄŸuna inanılır. Zhou Hanedanlığı döneminde bu kozmografi anlayışı devam etmiÅŸ bununla birlikte dünya karesi dokuz parçaya ayrılarak açıklanmıştır. Dokuz sayısı bu dönemde kozmografide vurgulanmış, kozmografinin birçok parçası dokuza bölünmüştür.

Yunan kozmolojisi, Batlamyus ve Orta Çağ

Batlamyus’un güneÅŸ sistemine dair anlayışını gösteren tarihi bir çizim.

Klasik dönem Yunan filozoflarından Aristo ve Eflatun’un kozmolojileri Yunan kozmolojisi açısından önemli oldukları gibi fiziksel kozmoloji tarihi açısından da önemlidirler zira bunlar daha önceki kozmolojilerin geneline nispeten çaÄŸdaÅŸ fiziksel kozmolojiye daha yakındırlar. Platon, geometrik bir kozmoloji anlayışı ortaya atmış ve görünüş ile gerçek arasında farklı baÄŸlamlarda da ortaya attığı görüşlerine kozmoloji içerisinde de yer vermiÅŸtir. Ona göre ‘görünürdeki’ evren düzensizken ‘görünmeyen, gerçek’ evren ise düzenliydi. Buna göre astronomlar gök cisimlerine dairesel hareketler izafe ederek sadece görüntüyü kurtarmaya, korumaya çabalamaktaydırlar. Her ne kadar Platon’un kozmoloji anlayışı kendi felsefesi baÄŸlamında uygun olsa da, pek tutanamamıştır. Platon’un öğrencisi ve bir diÄŸer önemli Yunan filozofu Aristo ise gök cisimlerini taşıyan ve dönen küreler olduÄŸunu öne sürmüştür. Bu kozmoloji anlayışı genel Yunan kozmoloji anlayışı içinde Orta ÇaÄŸ boyunca korunmuÅŸtur. Aristo bu kürelerin hareketinin kürelerin doÄŸasında olduÄŸunu öne sürmüş ve buradan çeÅŸitli metafiziksel bağıntılar kurmuÅŸtur. Orta ÇaÄŸ’da Aristo’nun eserlerinin diÄŸer klasik Yunan filozoflarınınkilerle birlikte Ä°slam felsefesi aracılığıyla tekrar Batı’ya dönmesi Batı’da bu eserlere olan ilgiyi arttırsa da Aristo’nun evren anlayışının, özellikle de evrenin kadimliÄŸi fikrinin, o dönemde Batı’da hakim olan Hristiyan anlayışla çeliÅŸmesi sonucu felsefî tartışmaların yanı sıra kozmolojik tartışmalar da ortaya çıkmıştır.

Yunan kozmolojisini sistematize edense Batlamyus olmuÅŸtur. M.S. ikinci yüzyılda yazmış olduÄŸu baÅŸlıca eseri Almagest genel kabul görmüş, yüzyıllarca boyunca kullanılmış, kendisinden önce yazılan çoÄŸu eserin nüshaları, artık kullanılmadıkları için, üretilmemiÅŸtir. Batlamyus’un evren anlayışı geometriktir, sayısal ve hesap bazlı deÄŸil daha ziyade geometriye vurgu yapan bir kozmolojidir ve kürelerden oluÅŸan bir kozmolojidir. Antroposentrik yani insan merkezli olan ve dünyayı evrenin merkezinde ön gören bu kozmoloji anlayışı uzun bir süre kabul görmüştür.

Copernicus, Galileo ve Newton’un keÅŸifleri

Copernicus’un ileri sürdüğü GüneÅŸ Sistemi modelini tanımlayan tarihi bir çizim.

Alexander Ross tarafından yazılmış ve Dünya’nın bir gezegen olduÄŸu tezine karşı çıkan bir kitabın baÅŸ sayfası. Kitabın ana baÅŸlığı Yeni gezegen gezegen deÄŸil(dir).

16. yüzyılda Leh bilim adamı Nicolaus Copernicus heliosentrik yani GüneÅŸ merkezli bir kuram ortaya atmıştır. Copernicus’un bu teorisi Ä°talyan astronom Galileo’nun yeni keÅŸfedilen teleskop ile yaptığı gözlemlerce doÄŸrulanmıştır. Bu geliÅŸmeler kozmoloji açısından büyük adımlar olduÄŸu kadar genel olarak tarih ve düşünce tarihi açısından da önemli olmuÅŸturlar; daha önce ortaya atılan ‘düzenli’ evren anlayışı yerine oldukça ‘düzensiz’ ve ‘kusurlu’ gözüken bir evren anlayışına bırakmış bu da özellikle dinî baÄŸlamda çeÅŸitli sorunlar yaratmıştır. Daha sonraları Danimarkalı bilim adamı Tycho Brahe’nin yaptığı çeÅŸitli gözlemler sonucu, Alman matematikçi ve astronom Kepler gök cisimlerinin mutlak ve mükemmel dairelerde deÄŸil elips benzeri (yani eliptik) orbitlere sahip olduÄŸu ortaya koymuÅŸtur. Kepler, gezegenlerin hareketlerine dair ortaya koyduÄŸu yasalarla bazen çaÄŸdaÅŸ astronomi biliminin babası olarak kabul edilir.

Bununla birlikte dönemin en önemli sorunlarından birisi olan ve gök cisimlerinin hareketlerinin (ve hareketlerinin eliptik şeklinin) sebebini konu alan sorun Newton tarafından çözülmüştür. Newton yer çekimi kuvvetine dair çeşitli sonuçlara varmış, ayrıca matematiksel olarak bu çekim kuvvetinin nasıl gök cisimlerinin eliptik orbitlerde hareket etmesini sağladığını kanıtlamıştır.

Kozmoloji ile ilgili birçok önemli kavram ve terim bu dönemde büyük geliÅŸme ve deÄŸiÅŸim göstermiÅŸ. Dünya merkezli kozmoloji anlayışı sebebiyle o zamana kadar Dünya’nın etrafında dönen gök cisimlerini tanımlayan gezegen terimi, GüneÅŸ merkezli kozmoloji anlayışının güç kazanmasıyla artık GüneÅŸ etrafında dönen gök cisimlerini tanımlamakta kullanılmaya baÅŸlanır. Bu anlayış dolayısıyla Dünya’nın da aslında bir gezegen olduÄŸu sonucunu çıkartmıştır. GüneÅŸ Sistemi dışı gezegenlerin varlığı ise, bu dönemin sonunda farklı yazarlar tarafından olası bulunsa ve dile getirilse de, 20. yüzyıla kadar doÄŸrulanamamıştır.

(Visited 19 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 27.12.2007 tarihinde Hale tarafından, Astronomi - Uzay - Gokbilim Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 10765 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 2 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Evrenbilim (Evren Bilimi) - Kozmoloji Nedir? Big Bang | Tarih Boyunca Farklı Kozmoloji Fikirleri orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleÅžifalı Bitkiler | Åžifalı Bitkilerin DoÄŸadan Toplanması Ve Kullanımları Sonraki MakaleAtatürk Günlüğü - Today | 16 Ocak - January

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz