Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Erken Devir Türk Halıları


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 28.12.2007 tarihinde Sema tarafından, Türk Kültürü ve El Sanatlarımız bölümünde paylaşılmıştır ve 904 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Erken Devir Türk Halıları

Halılar Üzerine İlk Araştırmalar


Halılar üzerine ciddi araÅŸtırmalar, 113 yıl kadar önce 1891’de Viyana Halı Sergisi kitabı’nın yayınlanmasıyla baÅŸlamış olup, bu kitapta bazı eski halılara adeta dini bir önem verilmiÅŸtir. 1891’de K.K.Österreichischen Handels-museum bu sergiden üç ciltlik folio yayınlamış, bazıları renkli olarak en mühim parçalardan 100 levha ile resimlendirilmiÅŸsin Katalog Der Ausstellung Orientalischer Teppiche, A. Riegl. Bu eseri 1907’de bir ek cilt, 1908’de Martin’in Halı Tarihi(1) ve nihayet 1911’de Münih sergisinin büyük kitabı takip etmiÅŸtir. Martin’in çok pahalı, büyük ve kıymetli kitabı, bir sıra ciddi kitapların gittikçe artan sayıda yayınlanmasına yol açtı, teÅŸvik etti. Ayrıca çeÅŸitli dergilerde yayınlanan yüzlerce makale, halı sanatını ilmi bir saygı havasına soktu.

Daima Türkler ‘in yaÅŸadığı ülkelerde ortaya çıkan halının tarihi, sıkı sıkıya Türkler’ e baÄŸlı olduÄŸu gibi, Büyük Selçuklu Sultanlığı devrinde kurulan devletlerle, bunun tekniÄŸini önce Ä°slam alemine, sonra bütün dünyaya tanıtan da Türkler olmuÅŸtur. Bununla beraber, Büyük Selçuklulardan halı kalmamış, Anadolu Selçuklularımdan gelen Konya halıları yirminci yüzyıla kadar geliÅŸen halı sanatının temeli ol’muÅŸ, yedi asır boyunca Türk Halı Sanatı aralıksız, daima yeni tiplerin yaratıldığı parlak bir geliÅŸme göstermiÅŸtir.

Pazırık Kurganında Bulunan Halı


Altaylarda beşinci Pazırık kurganında buzullar içinden çıkarılan en eski halı Asya Hunları bölgesinden gelmektedir. Aslında bunun bulunduğu yer kürk ve hayvan postunun kullanıldığı, hâkim olduğu bir bölgedir. Asya Hunları bu motifleri maden eserlerinde de değerlendirmişlerdir. Buna karşılık iç geniş bordürde görülen rengeyikleri, bu bölgenin faunasına girmektedir.

BeÅŸinci kurganda bulunan bu halı inanılmaz inceliÄŸi, yüksek kalitesi, motiflerinin zenginliÄŸi ve özellikleri ile dikkati çeker. Buzul haline gelmiÅŸ bir kurgan odasında, mumya’lanmış ölü at, dört tekerlekli araba ve diÄŸer ev eÅŸyaları arasında bulunan bu halı, ilk defa 1953’te yayınlanarak çok geniÅŸ ilgi uyandırmış, daha sonra etraflıca tanıtılmıştır. Halı 1.89×2 m. boyutlu ve çok ince yünden (iplik) yapılmış olup, 10 cm2’de 36.000 Gördes düğümü ile inanılmaz ve daha sonraları eriÅŸilmemiÅŸ bir ustalık eseridir. Halı, süvari figürlerinden geniÅŸ bordur, geyik figürlerinden ikinci geniÅŸ bordur, grifonlar dan bir iç ve bir dış dar bordur, zeminde 24 kare halinde haçvari çiçeklerden, kırmızı zemin üzerine beyaz, sarı ve mavi renklerin hâkim olduÄŸu dama tahtası’na benzer bir örnek göstermektedir. Rudenko, kurgandaki eÅŸya ile halıyı Ä°skitlere mal ederek MÖ 5. yüzyıla tarihlendirmiÅŸtir. Daha sonraki yayınlarda Ghirsman ve Bussagli, MÖ 4-3. yüzyıllara koymuÅŸlar, nihayet Mongait, birçok araÅŸtırmacının MÖ 3. yüzyıl ile Ä°sa’nın doÄŸumu arasındaki yıllara tarihlendirmeyi uygun bulduÄŸunu belirtmiÅŸtir. Daha sonra J. Zick-Nissen ise, halının MÖ 5. yüzyılda Susa ve Frigya arasında herhangi bir merkezde yapılabileceÄŸini, sanat geleneklerinin Kuzey Batı Ä°ran’ı iÅŸaret ettiÄŸini ileri sürmüştür. Bununla beraber, ölülerin gömülmesi âdetleri, mumyalanmış ölülerin tipleri ve Altay bölgesinin tarihi ile komÅŸu kurganlarda çıkan diÄŸer eserler karşılaÅŸtırılınca, halının Asya Hunları’na ve MÖ 3-2. yüzyıllara mal edilmesi akla yakın gelmektedir.

DoÄŸu Türkistan’da Bulunan Halılar

Rudenko ‘nun Pazırık halısını keÅŸfinden 45 yıl kadar önce Aurel Stein 1906-1908’de DoÄŸu Türkistan’da Lop Gölü batısında Lou-Lan’da 3 ve 4. yüzyıllardan kalma düğümlü halı parça’larını bulmuÅŸtu. Bunlar sert, kalın ve boyanmamış yünden bükülmüş ipliklerden tek argaçlar üzerine düğüm atılıp bazen beÅŸ sıra arış geçirilerek hazırlanmıştır, üç çeÅŸit sarı, koyu mavi, kırmızı, mat yeÅŸil ve kahverengi’den canlı ve parlak renkler baklavalar, ÅŸeritler ve çok stilize çiçeklerden ibaret basit örnekleri meydana getirmektedir. Bu parçalar, ÅŸimdi Londra’da British Museum’da ve Hindistan”da Yeni Delhi Müzesi’nde saklanmaktadır.

Bundan birkaç yıl sonra 1913’te Avon Le Coq, Turfan araÅŸtırmalarını yaparken Kuça’ nın batısında Kızıl’da diÄŸer bir düğümlü halı parça’sı bulmuÅŸtur.


16 x 26 cm. boyutlu parça yine sert, kalın boyasız yünden bükülmüş ve arış’larla tek argaç üzerine düğümlü fakat ayrıca bir atlamalı argaçlar üzerine ince yün iplik düğümlerle zenginleÅŸtirilmiÅŸ bir tekniÄŸi vardır. Kırmızı zemin üzerine siyah konturlu sarı renk’te bir kıvrık dal veya ejder kuyruÄŸunu andıran örnek canlı renklerle belli olmaktadır. Bu parça ÅŸimdi Berlin Ä°slam Sanatı Müzesi’nde olup, 5. ve 6. yüzyıllardan kaldığı kabul edilmektedir. DoÄŸu Türkistan, daha çok keçe örtülerin kullanma bölgesi ve keçenin hâkim olduÄŸu yerdir.

Fustat’ta Bulunan 9. Yüzyıl Abbasi Devri Halıları

Halı sanatı daima Türklere baÄŸlı olarak, on’ların oturduÄŸu bölgelerde geliÅŸmiÅŸtir. Düğüm tekniÄŸi Abbasiler (Samerra) Devrinde Orta Asya’dan batıya getirilmiÅŸ ve bundan sonra Selçuklu Türkleri’ nin hâkimiyeti ile önce Ä°slam dünyasına ve daha sonra diÄŸer bölgelere yayılmıştır.

Bununla beraber, Büyük Selçuklular devrinden hiçbir halı kalmamıştır. Anadolu Selçukluları’nın merkezi Konya’da bulunan bir grup halı “Konya Halıları” adı ile bu devirden kalan eserleri temsil eder. Bu halılar daha sonraki halı sanatının geliÅŸmesinde elde tutulabilir ilk örnekleri meydana getirir.

Abbasi’lerin merkezi Samerra’ nın (m. 838-883) Türk muhafız birlikleri için kurulmuÅŸ bir ÅŸehir olduÄŸunu düşünürsek, 9. yüzyıl erken Abbasi Devri halı sanatı ile kolayca baÄŸlantı kurabiliriz. Tek argaca düğüm ile iki halı parça’sı Lamm tarafından Fustat’ ta bulunmuÅŸ ve yayınlanmıştır. Her iki parça tek argaçlar üzerine sıralanmış kısa yün ipliklerle DoÄŸu Türkistan”da bulunan halı parçalarının tekniklerini andırmaktadır. Bundan baÅŸka, baklavalardan meydana gelen geometrik kompozisyonları da tamamıyla Türk halılarındaki örneklere uygundur.

Lamm tarafından Fustat’ ta (eski Kahire) ele geçirilip Stockholm müzelerine mal edilen bu iki küçük parça halı, Samerra üslubu için karakteristiktir. Bunlardan biri kızıl kahverengi zemin üzerine, koyu mavi, yeÅŸil ve devetüyü renklerden meydana gelen, kaydırılmış ekse’ ne göre sıralanmış iç içe iki altıgen yıldızlardan bir örnek gösteriyor. Zeminle arasında sınır bulunmayan geniÅŸ bordur büyük baklavaları çevreleyen küçük baklavalardan ibaret olup, üç ÅŸerit halinde dar bir dış bordürle kavranmıştır. Bu parça halı 29 x 32 cm. boyutludur.

30.5 x 13 cm. boyutlu diğer parça halı da baklavalardan oluşan geometrik bir örnek göstermekte olup, aynı renklere ilave olarak az kırmızı vardır.

Bu parçanın ilgi çekici bir özelliÄŸi, DoÄŸu Türkistan’dan gelen birçok erken halılarda da görüldüğü gibi, düğümlerin ters taraftan yapılmış olmasıdır ki bu belki halının kaymasını önlemek veya soÄŸuÄŸa karşı korunmak içindir.

Fustat’ ta bulunan diÄŸer küçük halı parçaları da, Abbasi devrine mal edilir. Bunlar arasında Kahire Arap Müzesi’nde bulunan kufi kitabeli iki parçadan biri, büyük bir ihtimalle 202 (817-818) tarihlidir. Kufi kitabeli üçüncü parça, Washington Textile Museum’dadır. Ä°sveç koleksiyonunda bulunan diÄŸer parçalarla birlikte Lamm tarafından yayınlanan bu halılar Abbasi Devri örnekleri olarak görülür. Bunlar DoÄŸu Türkistan’da bulunan Ä°slam öncesi halılar ve Ä°spanya halıları gibi tek argaç üzerine düğümlü halılardır. Düğüm tekniÄŸi bakımından DoÄŸu Türkistan’da bulunan parçalarla benzerlik, bunların Türk menÅŸeine baÄŸlılığına iÅŸaret edebilir. Fustat’ ta bulunan diÄŸer ilgi çekici parça’lar, New York Metropolitan Müzesi’ndedir. Bunlarda kırmızı zemin üzerine dantelli süsleme, üçgenler ve daireler ÅŸeridinden mavi, sarı, yeÅŸil ve kahverengi bir örnekle koyu mavi zemin üzerine sarı kufi harflerden bir bordur vardır. Kufi harfler Abbasi parçalarından daha geliÅŸmiÅŸ haldedir. Bunlar belki Tolunlular, AhÅŸitler veya Fatimiler devrine girer. Bu Fustat parçalarının Mısır veya Eyaletten (Irak, Mezopotamya) ithal iÅŸi mi olduÄŸunu tayin zordur. Fakat her iki halde de Türkler ile ilgisi olduÄŸu’nu kabul etmek geliÅŸmeye göre akla yakın gelir.

Taberi, Belâzurf Ibn el-Fakih gibi tarihçiler ve islam kaynaklarına göre Ubeydullah bin Ziyad 674 yılında Buhara seferinden dönerken, beraberinde 2000 okçudan ibaret bir Türk grubu getirerek Basra’ya yerleÅŸtirmiÅŸ, Arap’larla karışmamaları için özel bir bölge ayrılmış, buraya Buhara’ lılar Caddesi denilmiÅŸtir. Fakat Emeviler Devri’nde Ä°slam Devleti hizmetinde çalışan Türkler’ in sayıları çok az olmuÅŸ, bunlar da genellikle askeri maksatlarla kullanılmıştır. 746’da Horasan’da baÅŸlayan Abbasi ihtilal hareketi ile Emeviler’ in yıkılması ve hilafet makamını Abbasiler’ in ele geçirmesinde Türklerin rolü olduÄŸu anlaşılmıştır. Ebu Müslim’in Horasan’daki faaliyetleri esnasında onun güvendiÄŸi adamlarından biri olan ve Ta-beri’de adı geçen Tarhan el Cemmâl adından anlaşılacağı gibi, aslen Türk’tür. Halife Mansur’un yuvarlak BaÄŸdat ÅŸehri kurulduÄŸu zaman, Horasan birlikleri için kışlalar yapıldı. Yakubiye göre Halifenin ikta verdiÄŸi önemli kumandanlardan biri Mübarek el Türki idi. BaÄŸdat’ın kurulmasında görev alan diÄŸer bir Türk, Taberi’de adı geçen Hammad el-Türki, Mansur’un yakın adamları arasında bulunuyordu. Abbasi’lerin ilk devirlerinden baÅŸlayarak Türklere itimad göstermeleri, Ä°kd el Ferid’de kaydedilen bir rivayetten de anlaşılmaktadır. Buna göre Halife Harun el-ReÅŸid, saray muhafızlarını Türklerden meydana getirmiÅŸtir.

Halife Memun, BaÄŸdat’a gelip (819) yer’leÅŸtikten sonra, Türkler Hilâfet ordusu safları’na alınmıştır. Ä°bn Hurdabih’e göre, Horasan”dan gönderilen 2000 kadar OÄŸuz Türkü (Guziya) arasında Memun’un kumandanlarından folun davardı. Sonraki yıllarda onun oÄŸlu Ahmed Ibn Tolun, Mısır’da Tolunlular Devletini kurmuÅŸtur. Zamanla Halife Memun’un ordusunda Türklerin sayısı ve nüfuzu artarak, Türk kumandanlar halife yanında seferlere katılmış, isyanların bastırılmasına memur edilmiÅŸlerdir. AfÅŸin, AÅŸnas ve BoÄŸa el-Kebir bunlar arasında tanınmış Türk kumandanlarıdır.

Mutasım, Türk birliklerinin desteÄŸi ile halife olunca, Türkler, devletin idaresine hâkim olmuÅŸlar ve böylece yarım asır süren “Samerra Devri” (838-883) baÅŸlamıştır. ÇeÅŸitli kaynak’lını incelenmesinden, bu zamanda Türk askerinin sayısı 25.000 oluyor ve bunlar aileleri ile birlikte, Yakut’a göre 70.000’i buluyordu. Samerra’ nın kurulmasına sebep olan Türkler, ÅŸehrin en güzel yerlerinde aileleri ile oturuyorlardı. AfÅŸin, AÅŸnas, Hâkân, Urtuc, Vasıf ve Ä°hak gibi Türk kumandanlarına halife ayrı ayrı arazi tahsis edip, maiyetleri ile birlikte yerleÅŸmelerini saÄŸlamıştı. Böylece Emeviler’ in baÅŸlangıcından itibaren askeri maksatlarla Ä°slam Devleti bünyesin’de görevlendirilmeye baÅŸlanan Türkler, Abbasiler Devri’nde kumandanlık ve valilik gibi yük’sek mevkilere çıkmış, Halife Memun ve Mutasım ile devletin askeri kadrolarının sayıca ve nüfuz itibarı ile en kudretli unsurunu meydana getirmiÅŸtir. Kısa zamanda sayıları 30.000’e varan Türk birlikleri özel olarak ipekli elbiseler ve sırma kemerlerle göze çarpıyor ve bunlara geldikleri bölgenin beyleri veya asilzadeleri kumanda ediyor, asla yabancıların idaresine girmiyorlardı. Kendileri için kurulan Samerra’nın inÅŸa faaliyetini de Türk kumandanları yürütüyordu. Samerra’da mimari gibi, hayat da Türklerin alıştığı ÅŸartlara uygun olup, onlar kendi eÅŸyalarını ve çadırlarını da aileleri ile bir’likte getiriyorlardı. Bunlar arasında pek tabii halılar da bulunuyordu. Daha önce 7, yüzyılın son çeyreÄŸinde ve 8. yüzyılda gelen Türkler, ilk defa halıyı iklim bakımından alışık olmayan ülkeye getirerek tanıtmışlardır. Sıcak çöl iklimi, aslında halıya hiç uygun gelmeyen ve daha önce bunu tanımayan insanların yaÅŸadığı bir yerdir. Abbasiler ‘den kalan ve Fustat ‘ta bu’lunmuÅŸ halı parçalarının Türklerin bu bölgelere geliÅŸinden sonraki tarihlere rastlaması da bunu açıkça belirtmektedir.

“Bin bir Gece Masallarında sözü edilen Uçan halı, o zamanlar Türkler tarafından getirilerek çok hayranlık uyandıran halıyı tanıdık’tan sonra ona böyle sihirli vasıflar verilmesi sonunda masallara konu edilmiÅŸtir.

(Visited 11 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 28.12.2007 tarihinde Sema tarafından, Türk Kültürü ve El Sanatlarımız bölümünde paylaşılmıştır ve 904 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 3 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Erken Devir Türk Halıları orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleTarihte Bugün: 12 Eylül | (1980) - 12 Eylül Darbesi GerçekleÅŸtirildi Sonraki MakaleAtatürk Haftası | 10 – 16 Kasım - Atatürk Haftası Güzel Sözler - Atatürk Haftası Åžiirleri

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz