Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Ege Uygarlıkları | Ä°lk Ege Halkları – Minos – Miken – Batı Anadolu Uygarlığı – Ege Uygarlığının Çöküşü


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 11.04.2009 tarihinde Hale tarafından, Medeniyetler ve Ãœlkeler Tarihi Ansiklopedisi bölümünde paylaşılmıştır ve 2166 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Ege Uygarlıkları

Ege Uygarlıkları, günümüzde Avrupa kültürünün temelini oluÅŸturduÄŸu kabul edilen, Ege Denizi’nin Anadolu kıyıları ile Yunanistan yarımadasında ve Ege Denizi’ndeki adalarda geliÅŸmiÅŸ büyük ve özgün ilk çaÄŸ uygarlığıdır. BaÅŸlangıçları Neolitik çaÄŸa dayanırsa da asıl tarihi Ege’de tunç uygarlıklarının çözüldüğü yerde İÖ 1200 den baÅŸlatılır. Yörede İÖ 3000-1000 arasında doÄŸup geliÅŸen bu tunç çağı uygarlıkları genellikle Ege uygarlıkları olarak bilinir. Ege Uygarlığı’nın temel coÄŸrafi bölgeleri günümüzdeki Girit adası, Kiklad adaları ve Yunanistan’dır.
Konumu ve verimli niteliÄŸi nedeniyle Girit baÅŸlangıçta bu uygarlığın en önemli bölgesi olmuÅŸ, Avrupa topraklarındaki ilk geliÅŸmiÅŸ uygarlık, Girit’te Ä°.Ö. ilk binyılda doÄŸmuÅŸtur. Bu uygarlığın doÄŸuÅŸunu saÄŸlayan etmenin, Anadolu ya da Suriye’den gelen göçmenlerin bakırın ve tuncun iÅŸlenmesini de birlikte getirmeleri olduÄŸu sanılmaktadır.


Ege Denizi

Sir Arthur Evans, Girit’teki Tunç Devri uygarlığına, M.Ö. 10.yüzyıl ile M.Ö. 12. yüzyıl arasında geliÅŸen Ege Tunç Devri’nde önce Girit adasındaki Minoslular, sonra da Yunanistan yarımadasındaki Mykenaililer ağır basmıştır. Minosluların ve Mykenaililerin etkisi, kolonileÅŸtirme ve ticaret yoluyla yayılmıştır.


Adadaki baÅŸlıca Tunç Devri merkezi olan Knossos’un efsanevi kralı Minos’un adından Minos uygarlığı adını vermiÅŸtir. Kyklades adalarındaki Tunç Devri uygarlığı Kykladlar Uygarlığı, Yunanistan yarımadasındaki de Yunanistan’ın eski adı Hellas’a dayanılarak Hellas Uygarlığı diye adlandırılır. Bu uygarlıkların geliÅŸme aÅŸamalarıysa, özellikle çömlekçilik üsluplarında açıkça görülen deÄŸiÅŸikliklere göre, ilk, orta ve son diye evrelere ayrılır. Yunanistan Yarımadasındaki Mykneai’den kaynaklanan uygarlığın adıysa Tunç Pevri uygarlığının Yunanistan yarımadasındaki, bazen de bütün Ege bölgesindeki son aÅŸaması için kullanılır.

Ege uygarlığının üç ana evresi eski Mısır’daki Eski Krallık, Orta Krallık ve Yeni Krallık dönemleriyle kabaca aynı tarihlere rastlar. Ege uygarlığıyla ilgili yaklaşık tarihler de Mısır’la olan iliÅŸkilere dayanılarak, ayrıca zaman belirlemede kullanılan bilimsel yöntemlerden yararlanılarak belirlenmiÅŸtir.

Bilgi Kaynakları

Sonraki Yunanlılar, kendilerinden önceki, demirin bilinmediÄŸi ve Homeros’un anlattığına göre silahların tunçtan yapıldığı daha önceki çaÄŸdan haberdardılar. Efsanelerinde bu çaÄŸdan kalma bazı adlar ve bazı gelenekler korunmuÅŸtur. Mykenai ve Tiryns’teki gibi, Tunç Devri’nden kalma dev boyutlu surlarla ilgili gerçek bilgilerse, ancak 10. yy’da yapılan kazılar sonucunda elde edilmiÅŸtir.

1876’da Heinrich Schliemann, Mykenai’de, içlerinde görkemli altın hazineleri de bulunan, sütuniu kral mezarları ortaya çıkarmış, buradaki, Tiryns’teki ve Yunanistan yarımadasının en güneydeki bölgesi olan Pe-loponnesos’un baÅŸka yerlerinde ortaya çıkarılan yapıtlardan, Tunç Devri’nin son dönemindeki Mykenai uygarlığı konusunda pek çok ÅŸey öğrenilmiÅŸtir. Söz konusu kalıntıların bazıları arasında saraylar, konsollu ve tonozlu, kovan biçiminde etkileyici’ mezarlar (“tholps”lar) sayılabilir. 1890 yıllarında Kyklades adalarında da kazılar yapılmış ve Melos adasındaki Phylakopi’de Tunç Devri’nden kalma eksiksiz bir kent ortaya çıkartılmıştır.

1900’den baÅŸlayarak dikkatler Girit’e yönelmiÅŸ, Sir Arthur Evans’ın Knossos kralı Minos’un büyük sarayını ortaya çıkarmasından sonra, adalarda Mykenai uygarlığından daha eski ve ona kaynaklık etmiÅŸ bir Minos uygarlığı geliÅŸmiÅŸ olduÄŸu anlaşılmıştır. Ä°ki dünya savaşı arasındaki dönemde Yunanistan yarımadasında da çalışmalara baÅŸlanmış ve Cari Blegen 1939’da Pylos’ta (Navarin), Nestor’un iyi korunmuÅŸ sarayını bulmuÅŸtur. Son yıllarda da Nikolaos Platon, Girit’in doÄŸusundaki Zakros’ta bir Minos sarayı ortaya çıkarmış, Spyridon Marinatos, yanardaÄŸ kökenli Thera (Santorini) adasındaki Akrotiri’de, küller altında kalmış zengin bir Minos yerleÅŸme merkezi bulmuÅŸtur.

İlk Ege Halkları


Cilalı TaÅŸ Devri’nde Yunanistan yarımadasında ilkel avcı topluluklar yaşıyorlardı. Ä°.Ö. 16000 binyılda (ya da daha öncesinde) Anadolu’dan ve daha doÄŸudan (Mezopotamya’dan) gelen halk toplulukları Ege denizine ulaşıp, Girit’e ve Yunanistan yarımadasının bazı yerlerine yerleÅŸtiler. Bu topluluklar, taÅŸtan yapılmış aletler kullanmayı sürdürüyor, ama tarım yapmayı da biliyorlardı. Tunç Devri’nin baÅŸlarında, Ä°.Ö. 3000’e doÄŸru doÄŸudan yeni göçmenlerin Ege bölgesine geldikleri sanılmaktadır. Ege bölgesinde Tunç Devri’ndeki ilk yerleÅŸme merkezleri genellikle küçük, ama iyi savunulabilecek konumlarda yapılmış yerlerdi; çevreleri de saÄŸlam duvarlarla çevrilmiÅŸti. Bu yerleÅŸme merkezi biçimi, o dönemde küçük saraylarda oturan reisler tarafından yönetilen çok sayıda bağımsız küçük devlet bulunduÄŸunu düşündürmektedir. Tunç Devri’nin sona erdiÄŸi ve Ege bölgesinin birbirleriyle sürekli savaÅŸan küçük topluluklara bölündüğü Ä°.Ö. yaklaşık 1000 yıllarında da, durum aÅŸağı yukarı aynıdır.

Knossos ve Tiryns gibi merkezlerin adlarının, Hint-Avrupa kökenli olduÄŸu sanılmakta ve Tunç Devri’nin baÅŸlangıç döneminden ya da daha öncesinden kaldıkları düşünülmektedir. Ä°lk Ege halklarının ortak bir dili ya da birbirleriyle akraba dilleri (bunların daha önce Anadolu’da konuÅŸulmuÅŸ dillerle de baÄŸları vardır) konuÅŸuyor olmaları, yüksek bir olasılıktır. Ayrıca, Ege bölgesinde tunçtan yapılma aynı tip aletler ve silahlar kullanılmış, altın ve gümüş kuyumculuÄŸunda da aynı üsluplar egemen olmuÅŸtur. Buna karşılık, özellikle çömlekçilikte ve gömme geleneklerinde, önemli yerel farklılıklar vardır. Nitekim Girit’in bazı yerlerinde, bütün bir klanın birkaç kuÅŸak boyunca ölülerini gömmeleri için daire biçiminde kiriÅŸli ve tonozlu mezarlar yapılmış, buna karşılık Yunanistan yarımadasında, daha küçük bir ailenin ölülerine yetecek büyüklükte mezarlar yapılmıştır. Kyklades adalarındaysa, bireysel mezarlar ağır basmıştır.

Minos

Ä°.Ö. yaklaşık 2500’den baÅŸlayarak Girit’te, yazının geliÅŸtirilmesiyle ve yazılı taÅŸların yaygın kullanımıyla dikkati çeken bir uygarlık ortaya çıkarak geliÅŸmeye baÅŸladı. Kyklades adalarında ve Yunanistan yarımadasında (özellikle de Lerna) da, büyük bir olasılıkla yazı kullanılmaya baÅŸlanmıştı. Ama doÄŸudan ve kuzeyden gelen halkların akınları bu bölgelerde uygarlığın geliÅŸmesini geciktirdi. Anadolu’dan gelen halklar Ä°.Ö. 2200’e doÄŸru Kyklades adalarının çoÄŸunu ele geçirip, Yunanistan yarımadasında da Lerna’ya ve Peloponnesos’un doÄŸu kesimindeki baÅŸka yerleÅŸme merkezlerine yerleÅŸtiler. Birkaç yüzyıl sonra Balkanlar’dan gelen halkların da Pelo-ponnesos’a girdikleri ve Lerna’da izler bıraktıkları sanılmaktadır. Bu kuzeyden gelen halkların, bir Hint-Avrupa dili konuÅŸmuÅŸ olabilecekleri, bunun da Yunanca’nın ilk biçimi olabileceÄŸi düşünülmektedir.

Bu akınların Girit’e ulaÅŸmadığı sanılmaktadır. Bu sayede de Minos uygarlığının geliÅŸmesi sürmüş, Phaistos Knossos, Mallia ve Zakros’ta büyük saraylar kurulmuÅŸtur. Knossos ve Phaistos’da kurulan ilk saraylar, Ä°.Ö. 1700’e doÄŸru, belki de Girit devletleri arasındaki sa, aÅŸlar sırasında yakılıp yıkılmıştır. Ä°.Ö. 2000’den daha önce, Girit ile Peloponnesos arasındaki Cerigo (Kythera adasındaki Kastri’de bir Girit kolonisi kurulmuÅŸ, Ä°.Ö 1700’den sonraysa, Kyklades adalarının çoÄŸunda, bu arada Thera’daki Akrotiri’de, Milos’taki Phylako: Kea’daki Haghia Ä°rini’de çok sayıda Giritli yerleÅŸmec görülmeye baÅŸlanmıştır.

Kyklades adaları ile Yunanistan yarımadasının batı kesiminin de bu dönemde Girit’e haraç ödediÄŸi sanılmaktadır. Nitekim, Kyklades adalarını yönetmiÅŸ olan kral Minos’un oÄŸullarıyla ilgili efsanelere göre Atina’ya kabul ettirilmiÅŸ gençlerle ilgili haraç konusundaki efsanede, bundan söz edilmektedir. Mykenai’deld Ä°.Ö. 16. yy’dan kalma sütunlu mezarlar ve içlerinde bulunan bol miktarda eÅŸya, söz konusu dönemden kalmadır. Mezarlarda bulunan görkemli kılıçlar, kakmalı hançerler, üstlerine savaÅŸ ve av sahneleri kazınmış altın yüzükler vb. çok deÄŸerli buluntularının pek çoÄŸunun, Giritli sanatçılar tarafından yapıldığı sanılmaktadır.

Miken

Yakın döneme kadar arkeologlar, Thera’daki yerleÅŸme merkezlerinin Ä°.Ö. yaklaşık 1500 yıllarındaki bir yanardaÄŸ püskürmesi sonucunda lavlar altında kaldıklarını düşünüyorlardı. Ama geliÅŸmiÅŸ tarih belirleme teknikleri sayesinde, söz konusu püskürmenin Ä°.Ö. 1628’e doÄŸru gerçekleÅŸtiÄŸi anlaşılmıştır. Bu durumda, söz konusu yerleÅŸme merkezlerinde yaÅŸamın sona ermesinin nedenleri karanlıkta kalmayı sürdürmektedir. Daha sonra, Ä°.Ö. 1450’ye doÄŸruysa Girit’i Yunanistan yarımadasından gelen istilacılar ele geçirmiÅŸ, Kyklades adalarını da iÅŸgal ederek, Melos adasındaki Phylakopi’deeski bir sarayın yerinde yeni bir saray yapmışlar ve kentin çevresini savunma duvarlarıyla çevirmiÅŸlerdir.

Phylakopi’deki gibi, Yunanistan yarımadasında yapılmış saraylar da, Minosluların saraylarından farklıdır. Bu sarayların ortasında, orta Tunç Devri’nde yarımadada yapılan uzun ev modeline uygun, büyük bir merkezi ocağı ve sütunlu bir giriÅŸi bulunan geniÅŸ bir galeri yera-lır. Homeros’un Odysseia’sında bu tür saraylar betimlenmiÅŸ ve söz konusu galeri tipine “megaron” adı verilmiÅŸtir. Megaronun sütunlu giriÅŸinin önünde, çeÅŸitli odaların ve büroların açıldığı bir avlu bulunur. Minosluların saraylarıysa dikdörtgen biçiminde geniÅŸ bir avlunun çevresinde kurulmuÅŸlardır; bu avlu, belki de dinsel nedenlerle, kuzey-güney yönündedir. Girit’i ele geçiren Mykenaililer Phaistos, Maliia ve Zakros saraylarını yıkmışlar, buna karşılık Knossos’taki sarayı yıkmayıp, kendilerine uyarlamışlardır. Phaistos yakınındaki Haghia Triada’daysa, küçük bir Minos sarayının kalıntıları üstüne, yarımada tipi bir saray kurdukları sanılmaktadır.
Yeni gömme gelenekleri ve çömlekçilikteki deÄŸiÅŸiklikler de, Ä°.Ö. yaklaşık 1450’den sonra Knossos gibi yerleÅŸme merkezlerinin Yunanistan yarımadasından gelme toplulukların eline geçmiÅŸ olduklarını göstermektedir. Ãœstünde yazılar bulunan çok sayıda levhanın ortaya çıkarıldığı Knossos’ta, Girit’in Mykenaililer tarafından ele geçirilmesinden önce kullanılan çizgisel A’dan ayırt etmek için çizgisel B diye adlandırılan bir yazı kullanılmıştır. 1952’de, bu levhalardaki yazılar Mikhail Ventris tarafından çözülmüş ve Yunanca oldukları anlaşılmıştır. Bu sonuç kabul edilirse, Girit’i ele geçiren Mykenaililerin Yunanca konuÅŸtukları ve Dor olmayan Yunanlılardan oldukları sonucuna varmak gerekir.

M.Ö. 1450 yılından baÅŸlayarak ve sonraki yıllarda Mykenai egemenliÄŸinde olan Ege bölgesinde, tek biçimli bir uygarlık oluÅŸmuÅŸsa da, yerel farklılıklar (özellikle çömlek süsleme üsluplarında) sürmüştür. Yunanistan yarımadasında, Mykenai, Tirgos, Pylos ve Thebai gibi yerleÅŸme merkezlerindeki ve Girit’teki Knossos’taki saraylar, çok sayıda bağımsız devletin birarada yaÅŸamış olduklarını ortaya koymaktadır. Büyük bir olasılıkla, bu devletlerin bir bölümü, Tunç Devri’nin sona ermesinden önce ötekiler tarafından yutulmuÅŸtur. Özellikle Knossos’taki sarayın, son olarak Ä°.Ö. XIV. yy’da yıkılmış olduÄŸu düşünülmektedir.

Kral cenazelerinin gömüldüğü daire biçiminde ve tonozlu “tholos”ların en büyüklerinin (bunların arasında Atreus hazinesi de vardır) bulunduÄŸu Mykenai’nin, Ä°.Ö. 18. yüzyıl’da Ege bölgesinin büyük bölümünü denetimi altında tutan minyatür bir imparatorluÄŸun baÅŸkenti olduÄŸu sanılmaktadır. Günümüzde Anadolu’da bulunmuÅŸ Hitit metinlerinde geçen “Ahhiyava” ile Homeros’un Truva’yı kuÅŸatan Yunanlılara verdiÄŸi ad olan “Akhaioi”nin aynı sözcük olduÄŸu sanılmaktadır; bu doÄŸruysa, söz konusu Mykenai Ä°mparatorluÄŸu’nun ya da daha küçük bir devletin varlığı da doÄŸrudur. O tarihlerde Mykenaililer, Anadolu’nun batı kıyısındaki, Mi-nosluların kendilerinden önce kolonileÅŸtirdikleri Miletos gibi merkezleri de egemenlikleri altına almışlardır.

Batı Anadolu Uygarlığı

Bu uygarlığın önemli merkezi, Çanakkale yakınında Hisartepe höyüğünde yapılan kazılarla ortaya çıkanlan Truva’dır. Burada üst üste kurulmuÅŸ dokuz ÅŸehir kalıntısı bulunmuÅŸtur. Bunlardan birinci ve ikinci Truva, Ege uygarlığı ile ilgilidir. Birinci Truva Ä°.Ö. 3000’den Ä°.Ö. 2600’e kadar sürmüştür. Bu ÅŸehir, alçak bir tepe üzerinde kurulmuÅŸ ve surla çevrilmiÅŸtir. Evlerin arasında bulunan belgelerden, bu zamanda yaÅŸayan insanların tarım iÅŸleriyle uÄŸraÅŸtıkları, hayvan besledikleri ve avcılık yaptıkları anlaşılmaktadır. Ä°kinci Truva, Ä°.Ö. 2500 yıllarında kurulmuÅŸtur. Bu ÅŸehir, kaim ve kuvvetli surla çevrilmiÅŸ bir kaledir. Kalenin ortasıda hükümdarın sarayı bulunmaktadır. Bu saray, megaronlardan meydana gelmiÅŸtir. Megaronlar, Ege bölgesinin en eski bir ev tipidir. Temelleri taÅŸtan, üst böölümleri kerpiç ve tahtadandır. Ä°kinci Truva döneminde, maden araçlar kullanılmıştır. Bunlar arasında hançerler, baltalar, bıçaklar, testereler, törpüler, ok uçlan ve çiviler vardır. Bu araçların bir bölümü tunçtan yapılmıştır. Yine bu dönemde topraktan kap yapma sanatı ilerlemiÅŸ, piÅŸirme yöntemi geliÅŸmiÅŸ, siyah vazolar yanında kırmızı vazolar yapmak yolu bulunmuÅŸtur. Megatonlarda definelere de rastlanmıştır. Bu definelerden birinde 3 alınlık, 60 küpe, 6 bilezik, 15 altın ve gümüş vazo, çok sayıda boncuk çıkmıştır. Ä°kinci Truva uygarlığı geniÅŸ bir alana yayılmıştır. Bu uygarlığın baÅŸlıca özelliÄŸi maden eÅŸyanın çokluÄŸudur. Ä°kinci Truva ÅŸehri, Ä°.Ö. 2000 yıllarında bir yangın sonucunda bütünüyle harap olmuÅŸtur.

Ege Uygarlığının Çöküşü

M.Ö. 1200’e doÄŸru Yunanistan yarımadasındaki saraylar yıkılmış ve bir daha da yapılmamıştır. Ama Mykenai, Tiryns ve Girit’teki Knossos gibi kentlerde, daha küçük boyutlarda da olsa, yerleÅŸme sürmüştür.

Uzmanlar sarayların yıkılmasıyla ve Mykenai uygarlığının ortadan kalkmasıyla ilgili çeÅŸitli kuramlar öne sürmüşlerdir. Bir görüşe göre, Mykenaililer, kuzeyden gelen Yunanlı iÅŸgalcilerin topraklarına yerleÅŸmeleri sonucu ortadan kalkmışlardır; ama bu durum, çizgisel B yazısının Yunanca olduÄŸu görüşüyle baÄŸdaÅŸmamaktadır. Mykenai uygarlığının yok olmasına yol açmış olabilecek baÅŸka bir öge de, Peloponnesos’a giren en son Yunan dalgasını oluÅŸturan Dorlardır; ama Dorların da bölgeye, daha sonra gelmiÅŸ oldukları düşünülmektedir. Mısır’a da saldırmış olan Deniz Halklarının akınlarının ve bunların yanı sıra uzun süreli kuraklık ve kıtlığın bir boÅŸluk yarattığı, bu boÅŸluÄŸu daha sonra Dorların doldurduÄŸu da ileri sürülmektedir. Bir baÅŸkakurama. görey-se, çökmenin nedeni, Mykenai devletleri arasındaki savaÅŸlardır.

Yıkımlardan hemen sonra, Peloponnesos’tan gelen Mykenaili sığınmacılar Kykiades adalarına ve Girit’e göçmüşler, hattâ Kıbrıs’a ulaÅŸmışlardır. Bununla eÅŸzamanlı olarak, Mykenai dünyasının kuzey sınırlarının ötesinden gelen halkların, Ä°.Ö. 1200 yıllarından sonra Yunanistan yarımadasının güney kesimlerine yerleÅŸmeye baÅŸladıkları, yeni gömme geleneklerini ve giyim biçimlerini de birlikte getirdikleri açıkça bilinmektedir. DoÄŸal olarak bu yeni gelen halklar, yerli nüfustan arta kalanlarla karışmışlar ve Mykenai uygarlığının bazı yanlarını benimsemiÅŸlerdir. Mykenai uygarlığının bu taktik biçimleri, yerel farklılıklar göstererek, Tunç Devri’nin sonuna kadar sürmüştür. O tarihten sonraysa, Ä°.Ö. 11.yüzyıl’a doÄŸru söz konusu karma uygarlık, bazı bölgelerde, özellikle Attike’de geliÅŸerek, klasik Yunan uygarlığını” temelini oluÅŸturmuÅŸtur.
Mykenai dünyasının çökmesine neyin yol açtığı, Ege uygarlığıyla uÄŸraÅŸan uzmanların önünde duran en bilinmeyen ve çözülmesi en güç sorundur. Tunç Devri’nin Girit’teki ve Ege bölgesinin öbür merkezlerindeki baÅŸlangıcından öğrenilecek çok ÅŸey vardır. Ayrıca Thera adasındaki Akrotiri’de ve Mykenai, Tiryns ve Knossos gibi yerleÅŸme merkezlerinde sürdürülmekte olanlardan görkemli sonuçlar alınmaktadır.

(Visited 63 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 11.04.2009 tarihinde Hale tarafından, Medeniyetler ve Ãœlkeler Tarihi Ansiklopedisi bölümünde paylaşılmıştır ve 2166 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Ege Uygarlıkları | İlk Ege Halkları - Minos - Miken - Batı Anadolu Uygarlığı - Ege Uygarlığının Çöküşü orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleGözlüğün Tarihçesi Sonraki MakaleMimar Sinanın Kafatası Yok ! | Mustafa ArmaÄŸan'ın AraÅŸtırması - Sadece Osmanlı - Ä°slam Medeniyeti’nin DeÄŸil Ä°nsanlık Tarihinin YetiÅŸti..

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz