Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu | Peyami Safa


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 19.09.2007 tarihinde hale tarafından, Kütüphane | Okunması Gereken Kitaplar ve Kitap Özetleri bölümünde paylaşılmıştır ve 5828 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


1- BİÇİM YÖNÜNDEN TANITILMASI

Kitabın Adı:
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu


Yazarı:
Peyami Safa

Baskı Sayısı:
16

Yayın Evi:
Ötüken Yayınevi


Basıldığı Yer ve Yılı:
İstanbul – 1981

Sayfa Sayısı:
127

Türü:
Roman

2- ÖZ (KONU) YÖNÜNDEN TANITILMASI

Kitabın Bölümleri:

 Çocuklar Hastanesi
 Yalnız Çocuğun Gazabı
 İçinde bir şeyler Geçen Oda
 Hastane Bahçeleri
 Bazı Kederlerin Riyaziyesi
 Sofanın Bana Söyledikleri
 Kapıya Bir Anahtar Sokuldu
 Paşa
 Cinai Bir Roman
 Ciddi Bir Adam
 Nüzhet’in Kahkahaları
 Yeni Mesele
 Bir Genç Kız Ne İster
 Hala Uyuyan Genç Kız
 Zavallı Yorik
 İlk Lokma
 Beni Karşılayan Sükût
 Kuruntulu Adam
 Paris! Paris!
 Gizli Konuşulan Şey
 Nüzhet Bana Yalan Söyledi
 Azgın Müharik
 Nüzhet’in Uykusu
 Değişiyorum
 Doktor Ragıp
 Notlar
 Küçük Bir Münakaşa
 Mikrop
 Kozmopolitlerin Hücumu
 Korkunç Yarın
 Tehlike
 Bir Düstur
 Üçüncü Halet
 Mısralar
 Felaket Tebliği
 Galeyan
 Çocukların Hastanesinde
 Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
 Duvarlar
 Nüzhet Kim?
 İlk Sabah
 Çığlıklar Saati
 Ameliyat
 Notlar

Kitabın Özeti:


Yazarın küçüklüğünden beri çektiği hastalık onu hastanelerden tiksindirmiştir. Fakat durumu ciddiyetini korumaktadır. Annesi ile kenar mahallelerin birinde virane ahşap bir evde yaşamaktadır.
Bir gün ameliyat olması gerektiğini öğrenip hastaneden döndüğünde evde annesini bulamaz ama odanın halinden annesinin şiddetli bir baş ağrısı geçirdiğini anlar. O sırada annesi gelir. Yazar ise annesini üzmemek için ona gerçekleri anlatmaz. Kendi doktoruna gidip ona gözükmesi gerektiğini söyler. Annesi yazarın Erenköy’e gideceğini öğrenince paşanın da onu merak ettiğini söyler. Ertesi gün yazar önce paşaya gider. Paşa ilk olarak sağlık durumunun nasıl olduğunu sorar yazar da kaçamak cevaplar vererek olayı geçiştirir. Daha sonra odaya Nüzhet gelir yazardan getirmesini istediği kitapları alır. Kızı gidince paşa yazara bir de Doktor Ragıp Bey’ e görünmesini tavsiye eder. Paşanın uzaktan akrabası olan yazar küçük yaşlardan beri onunla konuşur, ona kitap okur. O akşam yine bir roman okumaktadır fakat paşa uyuyunca Nüzhet’ le birlikte bahçeye gider ve muhabbet ederler. Yazar on beş yaşında ve aralarında dört yaş olmasına rağmen Nüzhet’ i sevmektedir. Ancak onun da aynı duyguları hissettiğinden emin olmaz. Bahçede konuşurken Doktor Ragıp’ın Nüzhet’i istediğini duyunca önce üzülür ama Nüzhet oralı olmayınca, duyduğu şüpheye rağmen keyfi yerine gelir. Daha sonra Nüzhet annesinin isteği üzerine uyumaya gider ve yazar da kendine olan tüm güvenini kaybeder.
Hastalığı onu normal yaşından çok daha olgun davranmaya sevk etmiştir. Doktorun ikazlarına rağmen baston kullanmayan yazar o gece yatakta yorgun ve acı içinde kıvranmaktadır. Henüz uyumadan Nüzhet yazarın evine uğrar ve uyuyamadığını bahane ederek tekrar koyu bir muhabbete başlarlar. Ertesi gün yazar erkenden doktora gideceğinden Nüzhet onun uyumasını ister. Fakat yazar ona karşı olan zafiyetini daha fazla saklayamaz, onu kendisine çekip bir kere öper ve Nüzhet şaşkınlık içerisinde koşarak eve gider.
Sabah olunca yazar Kadıköy’e gider ve paşanın istediği kitapları alır ve sonra da annesine bir ay içerisinde gelemeyeceğini yazar. Oradan da doktora gider fakat operatörün dersi olduğundan görüşemezler. Operatörle akşama görüşebilen yazar ondan baston kullanması ve iyi yemesi ve dinlenmesi konusunda uyarı alır. İşi bitip köşke dönen yazar içeriye girdiğinde kendisinden gizli bir şey konuşulduğunu anlar ve üzüntü içerisinde bahçeye oturmaya çıkar. Daha sonra Nüzhet gelir ve yazar içeri girdiğinde annesinin dolabın arkasında çıplak olduğunu söyleyerek onu rahatlatır. Fakat akşam Nurefşan ona gerçekleri yani Nüzhet ile Doktor Ragıp’ın durumlarını konuştuklarını söyler. Yazar hayal kırıklığına uğrar ve Nüzhet’ in odasına konuşmaya girer. Nüzhet yine yazarı ikna eder. Daha sonra ikisi de uyurlar.
Ertesi günü Nüzhet’le bahçede geçiren yazar Nüzhet’le cinsel yakınlaşmalara girer. O akşam Doktor Ragıp yemeğe gelir ve yazar hiç oralı olmaz. Konukları gidince Paşa yazara doktor hakkında görüşlerini sorar o da Ragıp’ ı Nüzhet’e yakıştıramadığını söyler bunu duyan yengesi de içinden yazara karşı kin tutar.
Bir gün yazar yengesinin Nüzhet’i mikroplara karşı uyardığını ve eşyalarımızı ayırdım dediğini duyar ve bunun üzerine evi terk etme kararı alır. Ancak annesinin de o gün paşalara geleceğini duyması kararını değiştirmesine neden olur.
Hızla geçen günlerden sonra nihayet evine dönen yazarın ağrıları gün geçtikçe arttığından annesi onu fakülteye götürür. Operatör ona durumun ciddiyetini hatırlatır ve yerinden bile kıpırdamamasını ister. Evi birden kalabalıklaşan yazarın yakınları onu teselli etmeye çalışır. Tekrar fakülteye gittiğinde operatör bacağın kesilmesi gerektiğini söyler fakat buna razı olmayan yazar birden bayılıverir. Bundan etkilenen operatör kasaplardan farkı olmaları gerektiğini söyleyip yazara, üç aylık bir sürede bacağını kurtarmak için hastanede kalması gerektiğini söyler. Yazar bunu kabul etmek zorunda kalır ve Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’na yatırılır. Burası ona hapishane gibi gelir ve ilk gecesi olaylı biter. Bu korkuya dayanamaz ve bütün gücüyle bağırıp çağırır. Zor geçen günlerin sonunda ameliyat günü gelir. Ameliyatı bitince yedinci pansumanda doktor bacağın kurtulduğun ancak yere basamayacağını söyler.
Daha sonra da Nüzhet’ten gelen karttan Paşanın hastalandığını, Nüzhet’in de Doktor Ragıp’ la nikâhlanacağını öğrenir. Acılar içinde geçen günlerin sonunda annesi Doktor Mithat ve arkadaşı onu hastaneden taburcu ettirirler.

Kitaptan Alıntılar:

Nüzhet bana güzel bir rüya gördüğünü söylüyor. Fakat bu rüyayı anlatmıyor.
– Niçin anlatmıyorsun? Anlatılmayacak bir şey mi?
– Sana bir şey anlatmak isterim ama bunu anlatamam
– Utanılacak bir şey mi?
– Bunu sana söylersem rüyayı anlatmış olurum.
– Rüyada ben var mıyım?
– Güzel rüya dedim ya!
– Anlat kuzum, haydi anlat.
– Anlatırsam belki rüyayı bir daha göremem
– Bu rüyayı hakikat yapamaz mıyız?
Ağzıma küçük bir tokat vurdu ve şaşkınlığıma güldü.

(…)

Kendimi çok sevdiğim an, kendime çok acıdığım an.
Beni yalnız bu koruyor: Bu aşk, bu merhamet.
Ve dizimin acısını duymayarak, yürüyorum, istikbalimden başka bir yere çıkan rahat ve emin bir yolda gider gibi yürüyorum.
Biz, kenar mahallelerden birinde annemle yalnız oturuyorduk. Ona bu fena haberi vermekte gecikmek için eve gitmek istemedim.
Felaketlerimizi başka biriyle taksim etmek saadettir, fakat annelerle değil, annelerle değil. Annelere anlatılan kederler taksim değil, zarbedilmiş olur: Çocukların felaketini iki kat şiddetle hisseden anneler, bu ıstıraplarını çocuklarına fazlasıyla iade ederler; böylece keder anadan çocuğa ve çocuktan anaya her intikal edişinde büyüdükçe büyür.

(…)

Yüksek, çıplak, mavi, dümdüz, dimdik duvarlar.
Gözümün hiçbir görüş köşesi yok ki içine bir duvar parçası girmesin. Hep ve yalnız onları görüyorum. Onlardan kaçan gözlerim onlarla karşılaşıyor.
Bakıldıkça uzuyorlar, yükseliyorlar; sertleşiyor ve korkak, yumuşak bakışlarıma kaskatı çarpıyorlar, gözlerimi ezecekler. Başım döndü.
Deniz gibi yayılıyor ve beni çeviriyorlar. Serinliklerini hissediyorum. Denizde, çıplak vücudumu saran dalgaların birdenbire taş kesilmeleri gibi, duvarları giyiyorum.
Hiç kımıldamıyorlar.
Bütün bu hastanenin sessiz, hareketsiz, soğuk, bomboş anlarını onlar doğuruyorlar.
Gözlerimi, onlardan kaçırmak için, yastığı da kapatamıyorum. Arkama uzanacaklarını, üstüme abanacaklarını sanıyorum.

Kitabın Yazarının Dili Ve Anlatımı:

Sade bir dil kullanılmıştır. Yazar kitaptaki şahısları psikolojik yönden ele almıştır. Sürükleyici bir kitaptır.

Kitabın Türü Hakkında Bilgi:

Roman türünde yazılan bu kitapta olay, kişi yer ve zaman unsurları tema çevresinde birleşmiştir.

Kitabın Yazarı:

Peyami Safa İstanbul’ da 1899 yılında doğdu. Dokuz yaşında iken sağ elinin ekleminde kemik hastalığının başlaması, on üç yaşında iken de hayatını kazanmak zorunda kalması yüzünden düzenli okul öğrenimi göremedi, kendi kendini yetiştirdi. “ Biri Yerli ve Kopanlıklar Kralı” adlı (1913) ve “ Üç Kardeş” adlı (1918) birer hikâyelik iki küçük kitap çıkarıyor, Fağfur (1918) vb. gibi sanat dergilerinde hikâye çevirileri ve makaleleri yayımlanıyordu. Savaş sonunda, kardeşinin isteğiyle memurluktan ayrılıp basın hayatına atıldı. Çıkardıkları “ Yirminci Asır” adlı bir akşam gazetesinde “ Asrın Hikâyeleri” genel başlığı adı altında halk için gazete hikâyeleri yazdı. İlk otuz kırk tanesi imzasız yayımlanan bu hikâyeler o zaman çok beğenildi; yazar devrin ileri gelen bazı sanatçıları ( Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yahya Kemal Beyatlı, Ömer Seyfettin vb.) tarafından teşvik edildi. O tarihten sonra yalnız gazetelerde çalıştı. Fıkra, makale ve roman yazarı olarak geniş bir üne ulaştı. Bu arada “ Kültür Haftası (1936) ve Türk Düşüncesi (1953–1960)” adlı iki de dergi çıkardı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında kendini Faşizm akımına kaptırdı; savaş sonrasında çalıştığı parti gazetelerine göre ikide bir ağız değiştirerek siyasal bir dengesizlik içinde bocaladığı, genellikle gerici bir takım görüşlerin savunuculuğunu yaptı. Atatürk’ün sağlığında “Türk İnkılâbına Bakışlar(1938)” adlı bir kitap yazmışken Atatürk’ün ölümünden sonra devrin düşmanı bir yol tutu. 1961’ de İstanbul’ da öldü.

Kitapta Anlatılan:

Çocukluğundan beri bacağından rahatsız olan ve kimseyi dinlemeyen birisinin, hayaller peşinde koşarken başından geçen olaylar.

Kahramanlar:

Yazar: Tek bacağından acı çeken ve ümitleri peşinde rüyalar âleminde koşan birisi.

Nüzhet: Yerinde duramayan yaşam dolu son derece hareketli birisi.

Paşa: Disiplinli, yardım sever ve dediğim dedik, inatçı birisi.

Yengesi: İçten pazarlıklı kızının iyiliğini düşünen bir annedir.

Nurefşan: Köşkün hizmetçisi ve yazarın mutluluğu için elinden geleni yapan birisi.

Doktor Ragıp: Bakımlı ve kültürlü bir doktordur.

Doktor Mithat: Yazarın doktorudur.

Operatör: İnsanlığa faydalı olmaya çalışan bilinçli bir tıp adamı.

(Visited 35 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 19.09.2007 tarihinde hale tarafından, Kütüphane | Okunması Gereken Kitaplar ve Kitap Özetleri bölümünde paylaşılmıştır ve 5828 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 1 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu | Peyami Safa orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleNasıl Bir Hamilesiniz ? | 10 Soruda Kendinizi Test Edin Ve Sonuçları Görün Sonraki MakaleHeidi l Johanna Spyri

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz