Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

DiÅŸ – DiÅŸin Yapısı Ve Görevleri | DiÅŸ Anatomisi – DiÅŸ OluÅŸumu – Ä°nsan DiÅŸlerinin Gruplandırılması – Süt DiÅŸleri – Yirmi YaÅŸ DiÅŸleri – Perikoronit – H..


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 10.04.2009 tarihinde Hale tarafından, Fizik - Kimya - Biyoloji Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 1981 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


DiÅŸ

Dişin Yapısı Ve Görevleri


Diş (Latince dens, dentis), ağız boşluğu içinde bir uçları üst ve alt çene kemiklerinin alveol çıkıntıları içine gömülü diğer uçları ise serbest olan küçük kemik görünüm ve sertliğindeki oluşumların her biri olup çiğneme ve sesin söze dönüşmesi fonksiyonuna yardımcı olur.
Diş, sindirim sisteminin başlangıcı olan ağızda bulunan, ana işlevi besinlerin mekanik sindirimini sağlamak olan organlardır. Mekanik sindirimin yanısıra fonasyon ve estetik işlevleri de mevcuttur.

Hayvanlarda bu görevlerine ek olarak, saldırı, bir nesneyi taşıma ve savunmaya yardımcı olma gibi çok hayati görevleri daha vardır. KuÅŸ cinslerinin pek çoÄŸunda bu organ bulunmaz. KuÅŸlarda diÅŸ yerine, amacı mekanik sindirim olan “taÅŸlık” mevcuttur.

20 birincil diş (sütdişi veya dentes deciduii) genellikle bebek altı aylıkken çıkmaya başlar. Çocuk yaklaşık altı yaşına geldiğinde bunlar yerlerini kalıcı dişlere bırakmaya başlar. İlk çıkan daimi diş (dens permenante), altı yaş dişi olarak tabir edilen birinci molar dişlerdir. Daimi birinci azı dişlerinin üzerinde süt dişi olmadığı için, bu diş çıktığında 20 süt dişi de yerindedir. Bu diş ağızda çiğneme fonksiyonunun anatomik olarak merkezidir ancak çoğu zaman süt dişi sanıldığı için kolayca çektirilir. Akıl dişleri 18-20 yaşlarında çıkar.


Yedi yaş civarında daimi kesici dişler süt dişlerinin altından sürerler. Daimi dişlenme genellikle en son kanin (dens caninus/köpek dişi) çıkmasıyla 13 yaş civarında sona erer. (16-20 yaş civarında çıkan 20 yaş dişleri yeni nesilde tam bir devamlılık arzetmediğinden onlardan ayrıca söz edilecektir.) Diş sürme zamanları her ne kadar matematiksel bir cetvel gibi verilse de kişinin kemik yaşıyla ilgili genetik bir olaydır ve zamanlama kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. En isabetli tahmini yapıp gelişim bozuklarını tespit etmek için bir dişhekimi veya ortodontist tarafından kemik yaşı tesbiti yapılmalıdır.

20 yaşına gelmiş yetişkinlerin çoğunun 32 dişi vardır. Bazı kişilerde 20 yaş dişleri hiç çıkmayabilir veya oluşmayabilir. Dişler düzgün konuşmaya ve yüzü şekillendirmeye yarasalar bile asıl görevleri besinleri çiğnemektir.Kesiciler ve köpek dişleri lokmayı kesip parçalara ayırır, küçük ve büyük azı dişleri ise ezip öğütür.

Diş minesi vücütdaki en sert madde olsa da besinlerin artıklarının ağızda uzun süre kalması sonucu, ağızda mevcut olan bakterilerin besin artığının içideki şekerleri fermente etmesiyle oluşan asit yüzünden aşınıp çürüyebilir.

DiÅŸ Anatomisi


Diş, klinik olarak taç , boyun (kole, collum dentes) ve kök (radix dentes) kısımlarından oluşur.
Taç kısım ağızda görünen ve mineyle kaplı bölümdür. Kole yani diş boynu dişetiyle sarılı mine-sement birleşimidir. Kök ise periodontal ligament tarafından kemiğe bağlandığı için çene kemiğinin içide kalan kısımdır.

Mine, dentin, sement dişin sert tabakalarını oluştururken pulpa dişin yumuşak olan tek tabakasıdır. Mine dişin en dış tabakası olup şeffaflığını verir. Mine doğada elmastan sonraki en sert maddedir ve hidroksi apatitten oluşur. Sement ise diş minesi gibi kök yüzeyini örten ince tabakadır. Sement ve minenin altındaki tabaka dentin tabakasıdır. Dentin; pulpanın diş tabakalarında yoğun olarak bulunan ve diş pulpası (özünün) temel hücreleri kabul edilen odontoblastların uzantılarının yoğunlukta olduğu yarı sert bir tabakadır. Dişe sarı-koyu rengini verir. Diş yaşlandıkça, dentin miktarı artar mine miktarı azalır bu da dişlerin yaşlandıkça daha sarı görünmesine sebep olur.


Dişin iç kısmındaki boşlukta ise pulpa (diş özü) adı verilen damar ve sinirden zengin özelleşmiş bir bağ dokusu vardır. Pulpa; dişin özüdür ve dişin basınçları, termal etkileri algılamasını, kanlanmasını sağlayan kısmıdır. Pulpa temelde bir bağ dokusudur, içinde yaşla ters orantılı olarak azalan Odontoblast, fibroblast, kılcal damarlar, sinirler ve yaşla doğru orantılı olarak artan bağ dokusu barındırır. Dişlerin ağrıya hassas olmasının en önemli nedeni pulpadaki sinirlerin vucuttaki en hızlı sinirler olmasıdır. Kapalı çürükler olarak tabir edilen diş çürüklerinde pulpada ödem oluşur, pulpa çevresinde ödemin akacağı veya şişlik oluturacağı kadar alan olmadığı için sinirler basınçtan aşırı etkilenir ve en kötü ağrı olarak tabir edilen diş ağrısını oluşurur. Diş ağrısının geceleri daha fazla hissedilmesinin sebebi vücudun biyolojik saati nedeniyle geceleyin dokulara kan akışının fazla olması ve bu nedenle de pulpadaki hiperemi ve ödemin artmasıdır.

Pulpadaki odontoblastlar dentin yapmakla görevlidir. Diş yaşlandıkça dentin miktarının artmasının sebebi odontoblastların hayat boyu süren dentin üretimidir.

DiÅŸ, çene kemiklerinin “alveol” kısımlarına “periodontal ligament” ile tutunur. Periodontal ligament, diÅŸ kökünü saran sementin alveol kemiÄŸe tutunmasını saÄŸlayan farklı yönde ve uzunlukta bir çok ligamentin ortak adıdır.

Periodontal ligament ve alveol kemik kaybı periodontitis olarak adlandırılır. Bu dişin mobilitesine (sallanmasına, dental mobilite) sebep olan genelde ağrısız bir hastalıktır. Dişeti (gingiva) çevresinde biriken gıda artıkları diş çevresindeki diş etinde önce gingivitis denen daha hafif bir enfeksiyona neden olur. Diş çevresi temizlenmedikçe olay ilerler ve dişetinin altında bulunan periodontal ligament ve hatta alveol kemiğe kadar ulaşır ve periodontitis meydana gelir. Periodontitis, genelde ağrısız olduğu için hasta tarafından önemsenmez ve bu nedenle çürüklerden daha tehlikeli bir diş kaybı nedenidir.

Periodontiumun temel olarak, ağızda bulunan mikroorganizmalara karşı bir bariyer oluşturur ve çiğneme (mastikasyon) esnasında dişe gelen basınçlara süspansiyon sağlayarak amortisör görevi görür. Periodontium, alveolar kemik, dişeti, sement ve periodontal ligamentten oluşur.
Dişler normalde çene kemiğine çakılı (ankiloz) vaziyette değildir. Nadiren ankiloze dişler ile karşılaşılabilir. Çene kemiği ile diş arasında bulunan aralığın yani periodontal aralık adı verilen boşluğun calsifiye olması (kalsifiye veya kireçlenme) nedeniyle diş alveolüne ankiloze olur.
Günümüzde dahi dişlerin nasıl veya neden sürdükleri tam olarak açıklanamamaktadır. İnsan vücudunda sadece dişler yumuşak dokuyu yararak çıkan sert organlardır. Bunun haricinde tüm kalsifiye organlarımız yani kemiklerimiz yumuşak dokularla sarılıdır. Diş minesi,elmastan sonra en sert yapıdır. İçinde GBLL adlı bir madde bulunur.Bu madde hem dişe hem de mine ye sertliğini verir. Bilimsel araştırmalara göre GBLL maddesinin dişe beyaz rengini verdiği açıklanmıştır. Ancak bu maddeyi yenilemek için günde en az 2 kere ve yaklaşık 3 dakika fırçalanmalıdır. Aksi takdirde GBLL kendi yenilyemez ve plaklanmaya başlar buna da diş plağı diyoruz.

DiÅŸ OluÅŸumu (Dentogenesis)

DiÅŸler Os maxillae (Ãœst çene kemiÄŸi) ve Os mandibulae (alt çene kemiÄŸi)’nın pars alveolaris (alveolar kısmında), diÅŸ torbası (pericoronium) adı verilen torbacık bezeri yapılar içinde geliÅŸirler. Ameloblastlar mine (enamel), odontoblastlar dentin, fibroblastlar ise ilgili baÄŸ dokuyu oluÅŸtuturlar. Ameloblastlar, mine oluÅŸumu tamamlandıktan sonra kaybolurlar ancak odontoblastlar ve fibroblastlar diÅŸ ömrü boyunca çalışmaya devam ederler.


Diş oluşum evreleri şöyledir:

* Tomurcuk safhası
* Takke safhası
* Çan safhası

Taç kısmı oluştuğunda ameloblastlar kaybolurken odontoblastlar dentin sentezine devam ederek kökü oluştururlar. Bu arada diş,kökü oluştukça sürme düzlemine doğru hareket eder. Bu hareketin fizyolojisi hala tam açıklanamamıştır. Kök oluşumu diş ağıza sürdükten sonra da yaklaşık 2 yıl devam eder ve sonunda diş kökünün ucu (apex dentis) damar ve sinir giriş çıkışına izin veren bir por bırakacak şekilde kapanır.

İnsan Dişlerinin Gruplandırılması

Sanal ortamda oluÅŸturulmuÅŸ diÅŸler

Ergin bir insanın ağzında genellikle 28 adet diş bulunur. Bu rakamı 32’ye tamamlayan 3. büyük azılar yani yirmi yaş dişleridir. Bu 28 diş 4 ayrı diş grubundan meydana gelmektedir.

1- Kesici dişler: Alt ve üst olmak üzere 8 adettir.
2- Köpek dişleri: Alt ve üst olmak üzere 4 adettir.
3- Küçük azı dişleri: Alt ve üst olmak üzere 8 adettir.
4- Azı dişleri: Alt ve üst olmak üzere 8 adettir.

Süt Dişleri

5 yaşına kadar olan çocuklarda ise 20 adet süt dişi bulunur.6 aylıkken ilk olarak alt ön keser dişlerle başlayan sürme süreci 3 yaşında tamamlanır.5 yaşına kadar çocukların tüm süt dişleri ağızda mevcuttur. 5 yaşından itibaren süt dişlerinin yerini daimi dişlere bıraktığı karma dişlenme süreci başlar ve bu süreç ortalama 13 yaşında tüm daimi dişlerin ağızda yerini bulması ile son bulur.

Yirmi YaÅŸ diÅŸleri

Alt sağ, alt sol ve üst sağ, üst sol olmak üzere toplam 4 adet yirmi yaş dişi vardır. Yirmi yaş dişerinin ağızlarda yer bulamamasının temel nedeni insan neslinin daha yumuşak gıdalarla beslenmesi sonucu çenelerinin küçülmesidir.

Bazı ağızlarda konjenital (doğumsal/genetik) olarak yirmi yaş dişleri hiç bulunmaz.
Bazı ağızlarda yirmi yaş dişleri oluşur ancak yer darlığı ve başka nedenlerle sürmez ve çene kamiklerinde gömülü kalırlar.

Bazı ağızlarda yirmi yaş dişleri oluşur ve yarı yarıya sürerler. Sürme tam olmaz. Buna yarı gömülü yirmi yaş dişi denir.Yarı gömülülük iki tipte olabilir. Birincisinde dişin taç (kron) kısmının üzerinde operkulum (operculum,pericoronium) adı verilen mukoza parçası olabilir. İkinci tipteyse dişin taç kısmının bir bölümü kemik dokuyla örtülüdür. Her iki şekilde de yarı gömülü yirmi yaş dişlerinin etrafında gıda artıklarının birikeceği enfeksiyona (iltihap) elverişli bir alan meydana gelir.

Bazı ağızlarda yimi yaÅŸ diÅŸleri diÄŸer azı diÅŸlerinden farksız olarak gayet normal biçimde sürerler. Bazı ağızlarda yirmi yaÅŸ diÅŸleri, sürerken önündeki diÅŸleri iteleyerek yer darlığına sebep olurlar. Bunun sonucu olarak da genelde alt keser diÅŸlerde eÄŸrilik meydana gelir. Yine bu “iteleme” esnasında, birbiriyle normal temasını kaybeden bazı diÅŸler de çürüyebilir.

Sonuç olarak, kişiler yirmi yaş dişleriyle ilgili sorun yaşamamak için bir dişhekimine başvurmalı ve ağzında yimi yaş dişi var-yok, yirmi yaş dişinin sürebileceği alan var-yok şeklinde ilgili muayenesini yaptırmalıdır.

Perikoronit (Operculitis)

Bazı yirmiyaş dişlerinin diş torbası (perikoronium), diş oluştuktan sonra kaybolmaz ve dişin arka tarafında (distalinde) bir cep meydana getirecek biçimde kalır. Bu dokunun enfeksiyonuna perikoronit denir. Oldukça ağrılı bir enfeksiyondur. Genellikle boğaz enfeksiyonlarıyla karıştırılır. Tedavisi dişhekimlerince yapılır.

(Visited 73 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 10.04.2009 tarihinde Hale tarafından, Fizik - Kimya - Biyoloji Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 1981 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 1 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Diş - Dişin Yapısı Ve Görevleri | Diş Anatomisi - Diş Oluşumu - İnsan Dişlerinin Gruplandırılması - Süt Dişleri - Yirmi Yaş Dişleri - Perikoronit - Hayvanların Dişleri orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleÄ°ntihar Nedir? | Ä°ntihar Nedenleri Nedir? Tedavi – Türklerdeki Ä°ntihar Nedenleri - Felsefi Olarak Ä°ntihar - Ä°ntihar Yöntemleri Sonraki MakaleAtatürk Hakkındaki Ä°dam Fermanı | PadiÅŸah BuyruÄŸu - Mehmet Vahdettin

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz