Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Dinler Tarihi Ansiklopedisi: Masonluk


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 28.11.2007 tarihinde bosnak tarafından, Medeniyetler ve Ãœlkeler Tarihi Ansiklopedisi bölümünde paylaşılmıştır ve 333 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Masonluk

Yaklaşık olarak yüz elli yıldan bu yana, mason tarihçiler geleneksel tarihlerini çeşitli yöntemlerle araştırma çabasındadırlar ve 1717 yılında İngiltere Büyük Locasının kuruluşundan önceki dönemlere ilişkin, belgelere dayanan gerçek kanıtların taramasına girişmişlerdir. Diğer taraftan, bu tür bilimsel sayılabilecek araştırma ve yayınlara karşın, gizemci ya da romantik diye tanımlayabileceğimiz bazı mason araştırmacıların işleri daha da karıştıran yayınları da süregelmektedir.


Bu durumda, düşünsel masonluğun tarihine iki temel yaklaşımın bulunduğunu ileri sürebiliriz; doğrulanabilir olgu ve belgelere dayanan bilimsel (ya da otantik) yaklaşım ve masonluğu gizemci gelenekler çerçevesine oturtmaya çalışan, ritüelik öyküler ve simgeler aracılığı ile çeşitli ezoterik (içrek) geleneklere bağlamaya çalışan romantik yaklaşım. Sorunları daha da karıştıran bir yön de, her iki ana yaklaşımın kendi içlerinde de çeşitli fikir ayrılıkları içermesidir.

Ritüelde Tarih

Masonlar, masonluk tarihine iliÅŸkin temel bilgilerini doÄŸrudan kendi ritüellerinden edinirler. ÇeÅŸitli törenler sırasında, Kudüs’te Süleyman Tapınağının yapımını, orada çalışan çırak ve kalfa duvarcıları, onların başındaki usta Hiram’ı, mason gizlerini açığa vermek istemeyen Hiram’ın öldürülüş öyküsünü öğrenirler.


Ritüellerde ortaya konulan tarih, masonluğun Hz. Süleyman zamanında (İÖ 950) varolduğu ve o günlerden beri yaşayan bir sistem olarak süregeldiği biçimindedir. Oysa, ritüellerin amacı tarihsel gerçekleri ortaya koymak değil, masonluğun ilke ve öğretilerinin aktarıldığı dramatik bir öykü sunmaktır.

Anderson Yasaları

Resmi anlamda ilk mason tarihi, 1723 yılında James Anderson’un ilk Büyük Loca için kaleme aldığı “Temel Yasa”nın bir bölümü olarak yazılmıştır. Anderson’un çalışması, cennet bahçesindeki Hz. Adem’den baÅŸlayarak, 1717 Ä°ngiltere Büyük Locasının kuruluÅŸuna kadar süren, geniÅŸ bir masonik söylenceden ibarettir.

Bu tarih yorumu nedeniyle Anderson sert eleştirilere uğramıştır. Ancak, onun bir tarihçi olmayıp, o dönemde yeni olarak düşünülebilecek bir kuruma onurlu bir geçmiş kazandırmaya uğraştığı anımsanırsa, bu eleştirilerin haksızlığı anlaşılır. Üstelik Anderson, özgün bir çalışma yaptığını da savunmamış, yalnızca Gotik duvarcı yasalarını yeniden düzenlediğini belirtmiştir.

1738 Yılında, Anderson Temel yasasının yeni bir baskısını hazırlar. Sınırsız düş gücünün egemen olduÄŸu yeni bir tarih yorumu yaparak, Ä°ngiliz masonluÄŸunun 10. yüzyıldan 1717 yılına kadar ayrıntılı bir tarihini verir. Kral Edwin’in 926 yılında York kentinde düzenlediÄŸi büyük toplantıyı Büyük Locanın ilk bir araya geliÅŸi olarak ileri sürer. Ve bu toplantıların düzenli bir biçimde 1700’lere kadar yapıldığını savunur. Mimarları ve inÅŸaat mesleÄŸini uygulayanları korumuÅŸ olan tüm Ä°ngiliz soylularını ve bilinen tarihi kiÅŸileri büyük üstat olarak listesine alır.

Ä°lk baskıda hak ettiÄŸi hoÅŸ görüyü, ikinci baskıda yer alan ayrıntılı ancak kanıtlanması olanaksız savlar nedeniyle yitirir. Ãœstelik Anderson’un Eylemsel masonlukla Düşünsel masonluk arasında hiç ayrım yapmamış olması da önemli bir eksikliktir. Anderson’un yapıtı Büyük Loca adına yazıldığı için, sonraları neredeyse kutsal bir niteliÄŸe ulaÅŸmış, içerdiÄŸi tarih yorumu uzun süre tartışılmamış, masonların kendi tarih anlayışlarını derinden etkilemiÅŸtir.

Tarihsel Kanıtların Peşinde


Anderson’un eylemsel-düşünsel masonluk ayrımını hiç yapmamış olması, bilimsel yaklaşıma baÄŸlı tarih araÅŸtırmacılarını huzursuz ederek, bu resmi tarih yorumunu eleÅŸtirmeye yöneltmiÅŸ ve eylemsel masonluk ile düşünsel masonluk arasında doÄŸrudan bir baÄŸlantı kurma arzusunu yükseltmiÅŸtir.

Gün ışığına çıkan her kanıt kırıntısı bile dikkatle incelenmiÅŸ, araÅŸtırma alanları mimari kayıtlardan eski lonca defterlerine kadar geniÅŸletilmiÅŸtir. Amaç aÅŸikârdır: eylemsel masonluktan düşünsel masonluÄŸa dönüşümün kanıtlanması gerekmektedir. Gerçekten de, araÅŸtırmacılar Ä°skoçya’daki eylemsel mason localarının ilginç özellikler gösterdiÄŸini kanıtlamışlardır.

Bu localar coğrafi olarak birbirinden ayrı birimler biçiminde düzenlenmişler ve ülkedeki tüm inşaat işlerini sürdürüp denetlemişlerdi. İskoç eylemsel masonluğunda, bir başka locanın bölgesine geçen inşaatçıların kendilerini tanıtabilmek için, çeşitli gizli parola ve işaretleri kullandıkları da belirlenmiştir. Bu durum, farklı locaların, en azından bu tanıtım işaretlerini ve parolaları saptamak için bir araya geldiklerini, bu buluşmaların da locaları birleştiren bir örgütlenmenin ilk adımı olduğu düşünülebilir.

Öte yandan, araÅŸtırmalar, Ä°skoçya’daki sözkonusu eylemsel locaların 16. ve 17. yüzyıllarda, inÅŸaat mesleÄŸinden olmayan kiÅŸileri de “kabul edilmiÅŸ” (accepted) ya da “centilmen” mason niteliÄŸiyle aralarına üye olarak aldıklarının sarsılmaz kanıtlarını ortaya koymuÅŸtur. Ãœstelik, 17. yüzyılın sonlarına doÄŸru bazı localarda kabul edilmiÅŸ üyeler çoÄŸunluÄŸu ele geçirmiÅŸler ve bu deÄŸiÅŸimi gösteren localar tümüyle düşünsel bir nitelik kazanmışlardır. Tüm bu kanıtların bir araya getirilmesiyle, eylemsel masonluktan düşünsel masonluÄŸa kademeli geçiÅŸ kuramının, en azından Ä°skoçya için, doÄŸrulandığı söylenebilir.

İngiltere Masonlarının Yorumu

Ä°skoçya’da belirlenen bu eylemselden düşünsele geçiÅŸ kanıtları karşısında, Ä°ngiltere masonluÄŸunun savunusu oldukça ilginçtir. Onlara göre, yapılan araÅŸtırmalar Ä°ngiltere’de tam anlamıyla geliÅŸmiÅŸ eylemsel locaların bulunmadığını göstermektedir. OrtaçaÄŸ’da Ä°ngiliz duvarcıların örgütlenmesi, alet ve takımların saklandığı ve dinlenme zamanlarının geçirildiÄŸi basit bir barakadan ibarettir ve bunun ötesinde önemli bir geliÅŸme göstermemiÅŸtir.

1600 Yıllarında, İngiliz lonca sistemi zaten çökmüş durumdadır. Ne yöresel düzende örgütlenmeler, ne de gizli tanıtım işaretleri saptanabilmiştir. Hele eylemselden düşünsele geçiş dönemini belirleyen karma localara yönelik hiçbir ipucu yoktur. Kısacası, söz konusu geçiş ya da dönüşüm kuramı İngiltere için pek geçerli görülmemektedir.

Bu durumda, Ä°ngiliz mason kuramcılar, kabul edilmiÅŸ masonluÄŸun hiç bir eylemsel öncüle baÄŸlı olmadan Ä°ngiltere’de kendiliÄŸinden yepyeni bir kurum olarak doÄŸduÄŸunu ileri sürmekten kaçınmamışlardır. Kanıtlanması pek olası olmayan bu savın yanı sıra, düşünsel masonluÄŸun Ä°skoçya’dan Ä°ngiltere’ye geçmiÅŸ olabileceÄŸi tezini de, geleneksel ulusçulukları ile yadsımaktadırlar. Özetle Ä°ngiliz mason tarihçilerin bir bölümüne göre, bugünkü masonluk Ä°ngiltere’den, hiç bir önceliÄŸi olmaksızın ve hiçbir baÅŸka ulustan etkilenmeksizin, kaynaklanmıştır.

İngiliz Adaları Dışında Eylemsel Masonlar

Zamanla, düşünsel masonluğun doğrudan kaynağı olabilecek duvarcı örgütlerinin İngiliz Adalarının dışında varolabileceği tartışılmış ve derinlemesine bir araştırmaya yönelinmiştir.

Roma Ä°mparatorluÄŸu

Öncelikle, Roma’nın “Collegia Fabrorum”ları, yani meslek örgütleri ele alınmıştır. ÇoÄŸu zaman, “Collegia” sözcüğüne gizemci ve düşünsel kült anlamları yakıştırılmaya çalışıldığı olmuÅŸtur. Oysa, Collegia’lar Roma’nın, varlıkları en eski çaÄŸlara kadar uzanan esnaf ve zanaatkâr dernekleridir. Bunlar arasında özellikle “Magistri Comacini” (Como Ustaları) 7. ve 8. yüzyıllarda tüm Orta Avrupa’ya yayılmış bir inÅŸaatçı topluluÄŸudur. Bu örgütün en önemli iki niteliÄŸi; kendi içinde bir derecelenme sistemi uygulaması ve üyeler arasında sıkı bir kardeÅŸlik bağının kurulmuÅŸ olmasıdır. Roma mimari anlayışını Avrupa’ya yayan bu topluluk, Gotik mimarinin geliÅŸtiÄŸi 10. yüzyılda etkisini yitirmiÅŸtir.

Daha sonraki dönemlerde, Orta Avrupa lonca sisteminde ve mimar-duvarcı-taÅŸ yontucu mesleklerinin örgütlenmesinde Collegia’lardan esinlenilmiÅŸ olduÄŸu düşünülebilir. Anadolu’daki Ahi lonca örgütlenmesinde, Bizans yoluyla aktarılan Roma Collegia’larının etkisinin olup olmadığı ayrı bir inceleme konusu olabilir.

Manastırlar

Yaklaşık olarak 8 yüzyılla 12. yüzyıllar arası Avrupa’da, inÅŸaatçılık çalışmaları manastırların çatısı altında sürdürülmüştür. Eylemsel masonluÄŸun en parlak dönemini yaÅŸamasını saÄŸlayan Gotik mimari stili de manastırlarda ortaya çıkmıştır. MuhteÅŸem Gotik katedralleri inÅŸa eden masonlar, manastırlarda oldukça huzurlu bir yaÅŸam ve çalışma olanakları bulmuÅŸlardır. Roma Kilisesinin manastırlar üzerinde giderek artan baskıcı denetimi ve Gotik mimarinin etkisini yitirmesi üzerine, bu masonlar zamanla manastırlardan bağımsızlaÅŸmışlar ve Collegia’lardan örnek alarak kendi örgütlerini oluÅŸturmuÅŸlardır.

Fransız Compagnonage’ları – Alman Steinmetzen’leri

OrtaçaÄŸ sonrasında Fransa’da oluÅŸturulan meslek birliklerine genel olarak “Compagnonage” denir. Sözlük anlamı “birliktelik” olan bu örgütler ekonomik kriz dönemlerinde meslektaÅŸlar arası dayanışma oluÅŸturmak ve güvence saÄŸlamak amacındadırlar. Birer öncü sendika niteliÄŸinde olan bu kuruluÅŸlar, zamanına ne devletçe desteklenmiÅŸler ne de kilise tarafından korunmuÅŸlardır. Duvarcılarla birlikte diÄŸer meslek gruplarından kiÅŸileri de barındıran “Compagnonage” örgütlerinin amblemlerinde gönye ve pergel bulunması oldukça anlamlıdır.

Yine OrtaçaÄŸ sonrasında, bu kez Orta Avrupa’da, özellikle Almanya’da örgütlenen eylemsel masonlar “Steinmetzen” yani taÅŸ ustaları olarak adlandırılırlar. 12.yüzyıldan baÅŸlayarak, manastırlarla tüm baÄŸlantılarını koparan duvarcı örgütleri, 13-17. yüzyıllar arasında tüm Avrupa’ya yayılmışlardır. “Steinmetzen”ler 14. yüzyılda Strasbourg kentini üs edinen bir merkezi örgütlenme oluÅŸturmuÅŸlar ve 1452 yılında da bir anayasa düzenlemiÅŸlerdir.

Ancak, hem Compagnonage’lar hem de Steinmetzen’ler üzerinde yapılan araÅŸtırmalar düşünsel nitelikte bir çalışmanın varolduÄŸu hakkında herhangi bir kanıt ortaya çıkaramamıştır.

Eylemsel Masonlukla Dolaylı Bağlantı Kuramları

Otantik araştırma anlayışına bağlı bazı mason tarihçiler, duvarcı örgütleri ile düşünsel masonluk arasında doğrudan değil de, dolaylı ilişkiler olasılığı üzerinde durmaktadırlar. Bu yaklaşım, düşünsel masonluğun kurucularının zamanında açıkça uygulanması olanaksız eylem ve düşünülerini gizlemek amacıyla, kendilerine eylemsel bir örgüt görünümü verdikleri varsayımını irdelemektedir.

15. ve 16. yüzyıllar, siyaset ve dinin iç içe geçtiği ve fikir ayrılıklarının savaşlara bile yol açabildiği huzursuz bir dönemdir. Özellikle dinsel kurallara uymayan kişilere şiddetli yasal yaptırımlar uygulanmaktadır. Bu kurama göre ilk düşünsel masonlar, devlet politikalarına ve dinsel uygulamaların katılığına karşı çıkan ve toplumsal gelişmenin sağlanması amacıyla çeşitli görüş ve inançta kişileri bir araya getirmek isteyen kişilerdir. Yaklaşımları devrimci bir nitelikte olmakla birlikte, geçerli dinsel yapıyı alaşağı etmeyi düşünmeden, vicdanların özgür kılındığı bir toplum düzenini kurmak arzusundadırlar.

Yine bu dolaylı etkilenme kuramı çerçevesinde, bir alternatif görüş de, masonluğun kaynağına düşünsel açıdan değil de, bir hayır kurumu niteliği açısından yaklaşmaktır. Bu varsayım, masonluğu 17. yüzyılda gelişen bir yardımlaşma örgütü olarak ele alır.

Diğer Örgütlerle Doğrudan Bağlantı Kuramları

Düşünsel masonluğun kaynağına ilişkin olarak geliştirilen diğer bazı kuramlar da, eylemsel masonluğun tümüyle dışında bulunan bir takım toplulukları ele almışlardır.

Gül-Haç Örgütü (Rozikrüsyen’ler)

Bu topluluk 16. yüzyılda Almanya’da ortaya çıkmıştır. Kurucusu, gerçekten yaÅŸayıp yaÅŸamadığı bilinemeyen Christian Rozenkreutz isimli bir kiÅŸidir. Bu örgüt 17. yüzyılda Fransa ve Ä°ngiltere’yi de kapsayan geniÅŸ bir alana yayılmayı baÅŸarmıştır. Ä°lk bakışta hem localar, hem de dereceler açısından masonlukla büyük benzerlikler göstermektedir. Gül-Haç örgütü özünde gizemci bir topluluktur. Evrenin ve yaÅŸamın gizlerini tümüyle gizemci bir yaklaşımla, hermetizm ve kabala gibi uygulamalarla tanımaya çalışmaktadırlar.

MasonluÄŸun hemen her ritinde bulunan “Gül-Haç Şövalyesi” derecesi nedeniyle, düşünsel masonluÄŸun Gül-Haçlardan kaynaklandığı sıkça ileri sürülmüştür. Öyle ki, Ä°ngiltere’deki ilk düşünsel masonlar arasından bazılarının aynı zamanda Gül-Haç örgütüne üye olduklarının bilinmesi, doÄŸrudan bir baÄŸlantının kanıtı olarak sunulmuÅŸtur. Bazı savlar masonluÄŸun, Gül-Haç’ların Ä°ngiltere’deki ÅŸubesi olduÄŸu noktasına kadar vardırılmıştır.

Tampliye’ler

Düşünsel masonluÄŸun kaynağı olabilecek örgütler arasında belki de üzerinde en çok durulmuÅŸ ve tartışılmış olanı Tampliye’lerdir. Özellikle, bir çok mason ritinde bazı yüksek derecelerin adı olarak “Tampliye Şövalyesi” unvanının benimsenmiÅŸ olması dikkatleri bu örgüt üzerine çekmiÅŸtir.

Bir keÅŸiÅŸ-şövalye tarikatı olan Tampliye’ler, 1118 yılında Kudüs’te kurulmuÅŸtur. Görünen amaçları, Hıristiyanların Kutsal Topraklar’da esenlik içinde yolculuk yapabilmelerini saÄŸlamaktı. Bir adı da “Ä°sa’nın Yoksul Askerleri” olan bu tarikat, Kudüs’te Süleyman Mabedinin yıkıntılarının bulunduÄŸu bir bölgede yerleÅŸmiÅŸti. Bu nedenle de, aynı zamanda “Tampliye” yani tapınak tarikatı adı ile tanındılar.

Tampliyeler, 1128 yılında toplanan Troy konsilinde, St. Bernard’ın giriÅŸimleri ile Roma Kilisesi tarafından onaylandı ve Papa’dan baÅŸka hiçbir otoriteye hesap vermeyecek bir statüye kavuÅŸtu. Tarikat kısa sürede tüm Avrupa’lı soylulardan ve dinsel kurumlardan parasal destek gördü ve hızla geliÅŸti, hem üyelerinin sayısı, hem de mal varlığı arttı. Zamanla, bankerlik iÅŸlemlerine de baÅŸladılar. Para ve deÄŸerli malların para karşılığında bekçiliÄŸini yapıyorlar, faiz karşılığı borç veriyorlar, Avrupa limanları ile Filistin arasında kredi mektubu, çek gibi iÅŸlemler uyguluyorlardı.

12. yüzyıl sonlarına doÄŸru, topluluk tüm Avrupa’ya yayılmış, yaklaşık 30.000 üyesi bulunan ve inanılmaz bir mal varlığına sahip bir güç haline gelmiÅŸti. Tarikat tarafından, köprüler, yollar, katedraller ve ÅŸatolar inÅŸa edilmiÅŸti. Tampliyeler artık Fransa ve Ä°spanya krallarına bile borç verir duruma gelmiÅŸlerdi.

DoÄŸu’da, Filistin’de Müslümanlarla iliÅŸkilerini geliÅŸtirmiÅŸler ve özellikle Sünni otoriteye karşı çıkan Åžii-batıni Ä°slam tarikatleriyle (Lübnan’da Dürzi’ler ve Suriye’de HaÅŸhaÅŸi’ler) dostluk kurmuÅŸlardı.

Ancak, önce Kudüs’ün sonra diÄŸer Kutsal Toprakların tekrar Müslümanların eline geçmesi, Tampliyeler’in prestijini sarstı. Ellerinde bulundurdukları büyük maddi güç, Fransa kralı IV. Philip’i huzursuz etmekteydi. Nihayet, Avignon kentinde zorunlu olarak ikamet etmekte olan V. Clement, Philip’in politik baskılarına dayanamayarak, Tampliye tarikatının düzmece suçlamalarla yargılanmasına karar verdi.

1309 Yılında, Fransa’da bulunan şövalyeler Büyük Ãœstatları Jacques de Molay ile birlikte tutuklandılar. Suçlamalar, dinden çıkarak ÅŸeytana ve puta tapma ile sapık cinsel iliÅŸkilerdi. Bir çok şövalye engizisyonun iÅŸkenceleri ile can verdi. Suçlarını itiraf etmeyen Büyük Ãœstat Jacques de Molay ile iki önde gelen şövalye 1314’te Paris’te yakılarak öldürüldü. Tarikat Papa tarafından kapatıldı ve tüm taşınmaz malları Hospitallier tarikatına devredildi. Tüm nakit varlıklar da Fransa kralının kasasına aktarıldı.

Bazı kaynakların ileri sürdüğüne göre, 1309 yılındaki tutuklamadan kaçan kimi şövalyeler Ä°skoçya’ya kaçmıştı. Burada bulunan yerel Tampliye örgütüne sığınan bu kaçaklar, Ä°skoç kralı Robert Bruce’ün ordusuna katılarak 1314 yılında Ä°skoçya-Ä°ngiltere savaşına katılmışlar ve daha sonra da Heredom yakınlarında bulunan Kilwinnig isimli bir eylemsel mason locasına girmiÅŸler. Kesin olarak kanıtlanamayan bu savlara göre, Tampliyeler daha 14. yüzyıl baÅŸlarında, ilk kabul edilmiÅŸ masonlar olmuÅŸlar. Aynı görüş, Avrupa’nın diÄŸer ülkelerinde bulunan Tampliyeler’in de çeÅŸitli localara katıldıkları biçiminde yinelenmiÅŸtir.

Tampliyeler en güçlü oldukları dönemlerde, Avrupa’nın hemen her yerinde çeÅŸitli loncalar ve meslek dernekleri ile yakın iliÅŸkiler kurmuÅŸlardı. Tarikatın her ÅŸubesinde, önde gelenler arasında bir “Magister Carpentarus” bulunurdu ki bunlar gerçek mimarlardı. Tarikat özellikle Paris’te çok güçlüydü. Kentin yaklaşık üçte biri tarikatın denetiminde ve kralın yargılaması dışındaydı. Tampliyeler’e baÄŸlanan meslek kuruluÅŸları özgür dernekler olarak kabul ediliyorlar ve kraliyet yargıçlarının yetkilerinin dışında kalıyorlardı. Böylece haraç, angarya, göz altı gibi yaptırımlardan kurtulan tüm bu meslek sahipleri tarikatın kurallarına göre yaşıyorlardı.

Tampliyeler’in 1314 yılına kadar olan tarihleri saÄŸlam belgelere ve kanıtlara dayanmaktadır. Ancak, mason localarına katıldıklarına dair tutarlı kanıtlar bulunamamıştır. Yalnızca, “Rite de Bouillon” adı verilen bir 18. yüzyıl yazmasında, düşünsel masonluÄŸun Tampliyeler’den kaynaklandığını belirten bir ritüel saptanmıştır. Aslında, bir adı da “Eski Ä°skoç Riti” olan Bouillon riti Andrew Michael Ramsay tarafından kurulmuÅŸtur. Ramsay bu ritin kuruluÅŸunu 1737 yılında baÅŸlatmış ve düşünsel masonluÄŸun Tampliye kaynaklı olduÄŸunu savunmuÅŸtur. Bu rit, 1758 yılında “OlgunlaÅŸma Riti”ni, 1786 yılında da “Eski ve Kabul EdilmiÅŸ Ä°skoç Riti”ni doÄŸurmuÅŸtur.

Romantik Kuramlar

Düşünsel masonluÄŸun kaynaklarına iliÅŸkin diÄŸer bir büyük kuramlar topluluÄŸunu, genel olarak “romantik kuramlar” olarak adlandırmak olasıdır. Bu kuramlar ÅŸu ana akımlara indirgenebilir:

İçrek Yaklaşım

Bu yaklaşım mason ilkelerinin, ritlerin, simgelerin ve ritüelik terimlerin, diğer içrek örgütlerdeki unsurlarla olan benzerliklerinin irdelenmesi ve bulunan benzerliklerin rastlantısal olmayıp kasdi olduğunun savunulması ve böylelikle diğer içrek örgütlerle gelenek bağlarının kanıtlanabileceği savlarına dayanan yaklaşımdır.

Bu anlayışta, ilke ve çoğu simgelerin evrensel olabileceği göz önünde tutulmadan, tüm inisiyasyon töreni aracılığı ile girilen örgütlerin, gerçek ya da zorlama benzerlikler aracılığıyla, düşünsel masonlukla bağlantısı olduğu düşünülmektedir. Bu tür içrek örgütler arasında İsis-Osiris kültleri, Gnostik tarikatler, Pisagorculuk, Mitracılık, Orfizm, Kabalacılık, Simyacılar, Gül-Haç örgütü gibi topluluklar bulunmaktadır.

Gizemci Yaklaşım

Masonluk mesleÄŸinin, düşünsel öğeleri ile birlikte, ezelden beri süregeldiÄŸini, özünde Hıristiyanlık deÄŸerlerini içeren bir kurum olduÄŸunu, Orta ÇaÄŸ’dan itibaren lonca sistemi ile bütünleÅŸtiÄŸini, dereceler biçiminde örgütlenme ve nesiller boyu mason gizlerinin aktarılması gibi unsurlar nedeniyle gizemci bir sisteme dönüştüğünü savunan bir yaklaşımdır.

Bu yaklaşımın bir hareket noktası da simgelerdir. Mason simgelerinin çeşitli dinler, tarikatler, gizli örgütler ve gizemci kurumların simgeleri ile karşılaştırma ve ilişkilendirme yolunu tutar.

Gelenekçi Yaklaşım

Anderson geleneÄŸini sürdürerek, düşünsel masonluÄŸu cennet bahçesine ve Adem’e kadar geri götürür. Kesin belge ve kanıtların bulunduÄŸu dönemlerde bile, masonluÄŸun deÄŸiÅŸim ve geliÅŸmelerini yadsıyarak, ritüelin tüm ayrıntıları ile ezelden beri uygulana geldiÄŸini savunan, tam anlamı ile dogmatik bir anlayıştır.

Sonuç

Düşünsel masonluğun kaynaklarına ilişkin kesin bilgi ve belgelerin bulunmaması, bu konudaki yaklaşımların çeşitliliğini arttırmıştır. Masonlukta, merkezi denetime bağlı tek bir ritüel ve standart bir ritüel yorumlaması bulunmadığı için, her mason topluluğu kaynak konusunda kendine ait ayrı bir tarih yorum ve anlayışı geliştirebilmiştir.

Bugün için, tüm mevcut loca ve eski meslek örgütlerinin kayıtları gözden geçirilmiş olmasına karşın, düşünsel masonluğun gerçekten nereden kaynaklandığını kanıtlamak olası değildir. Ancak mason tarihini araştıranlar, henüz kilise ve özel aile arşivlerini incelemek olanağını elde edebilmiş değildirler.

Alıntıdır

(Visited 3 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 28.11.2007 tarihinde bosnak tarafından, Medeniyetler ve Ãœlkeler Tarihi Ansiklopedisi bölümünde paylaşılmıştır ve 333 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Dinler Tarihi Ansiklopedisi: Masonluk orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleTürkiye Cumhuriyeti AntlaÅŸmaları - Cumhuriyet Dönemi - Balkan Antantı - Balkan AnlaÅŸma Yasası | 9 Åžubat 1934’de Atina'da Türkiye, Yunanist.. Sonraki MakaleGüneÅŸ Lekeleri | GüneÅŸe Maruz Kaldıktan Sonra Ortaya Çıkan, Açık Veya Koyu Kahverengi Lekeler - GüneÅŸ Lekeleri ve Tedavisi - GüneÅŸ Lekele..

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz